PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Türk Öğer Koç


Sayfa : 1 [2] 3 4

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dördüncü satır

dördüncü satır
neşter vurulur yaraya
deşilir cahilliğin irini
bir rahatlamadır vuran
canavarlar saçılsa da ortalığa
gören göze yürek dağmış

horlasa da korkular yeniden
biten cahilliktir biçilir her ekilen

durma vur neşteri sende haydi irine
neşter acısı bir anlık kurtaracak senide
nice ufuklar var daha görülecek
cahillik imbiğin alevinde süzüldükçe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dumanı Pare Pare

masum bakışlım
yine tütüne
sardırdın beni

dumanı pare
pare alırken
ciğerlerim

öfkeme yıkılmadım

kalem oldum
isyanlarımda
vurdular bani

kağıda sardım kendimi

el açtım
ses diledim
dilenciye saydılar beni

okudum
okuyucu oldum
düşmana saydılar beni

neye sayıldım

sayıların dili varmıki

bir kadeh
şarap elimde
sıkılmış üzüm diye
nadasa bırakılmış umut diye

yudum yudum aldım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dumansızım

bir yasemen
bıraktım mezarına
sorma yaşıyorsan
sesin korkutur beni

bir kırlangıç gibiyim
durmuyor yerinde
cambaz düşüncelerim
bir ipte değiliz sanki

paketimi yeni attım
dumansızım
havaya karışmıyorum
ondandır acı oluşum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dunyali Olmak

yapa yanliz
dim dizlak kaldim
diyebilirim dilsiz
tasrada
bir zubpe cocugu gibi

nazir olurum ulu orta
atarlar damgalarini
markalar gibi
bakislari yakar
icimin tenini
oysa bilirim
ne onlar tasrali
ne ben merkezli
soyleyin
insan nefesini
bastigi yerde almazmi
bu dunya bizim

canim yanar dilsizim
satamam kelimeleri
agirliktir uzerimde
bilmemezlik
paylasamam acilarimi
acilari onun
acilarim benim

ayri ayri bakisir
yururuz belkide
ayni dusuncede

somunun bir parcasi
kalir elimde
insan bastigi yerde
nefes almazmi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Dur Düşün

meydanları doldururken
insanlar
yığın oluyorsa eğer
kabahati
kullandığım cümlelerde
değildir

dur
düşün
haykırmadan önce
sorgula yargıya geçme/den

damlalar birleştiğinde
dereler çağlayana döndüğünde
ıslah edilmemişse yatağı
ağıtlar yakılır afetler sonrası

hüzün
veremediklerimizden dolayı
yaftasıdır boynumuzun

koru
saman ile örtme
bir anlık olur alevi
şehvet gibi
söndüğünde
yargılarsın kendini

dur
düşün
haykırmadan önce
sorgula yargıya geçme/den

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Dur/ma

dur/ma
mamalısın
biberonun içindeki
süt tozu
ile besleniyorsun
artıkları ile sanayicilerin

bir bir bırakmışken
süt dolu memeleri
sanayi devlerinin
sana verecekleri
ne olabilir ki

ağla ülkem ağla
alışamama
süt tozlarına
ki
sana verecek özgürlüğünü

dur/ma
mamalısın
suskunluklara
keselerken
seni
gül memelerinden
yurdunun

koydururlarken
şekeri kovana
bir bir koparacaklar
çiçekleri
kırlarından

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Durduracaklardı Dünyayı

durduracaklardı dünyayı
ben kurtardım insanları
büyük adamım büyük
inanmazsanız eğer
soracağınız müritlerim var

ben inanmasam da
sizler inanın
büyük adamım ben büyük
inandığınız kadar

düşünürken siz büyüklüğümü
kirleteceksiniz istediğim kadar
yaşadığınız dünyayı
ben temizlerim temizlerim
bedeli ödendiği kadar

büyük adamım büyük
durduracaklardı dünyayı
ben kurtardım insanları

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Durulmalı

bir tırtıl misali
zamanın içine dalsam
her baharda bir gün
bir ömür yaşasam
doyar mıydım sana ben

konsam rengarenk çiçeklere
her çiçekten bir toz alsam
kanar mıydı sevdan içmeye

günü güne saymamalı
sevdayı ayrı koymalı
bir bahar değil ömre
tüm mevsimleri sığdırmalı

soğuk olmalı
kimi zaman
sarılıp ısınmalı

yel esmeli
delişmen olmalı
yaprak olup savrulmalı

durulmalı
kimi zaman
bir deniz kenarında
delta olmalı sevdalarda

yüreğin yürek olmasa
yüreğim yürek olur muydu
şu sendeki aşk olmasa
sevdan sevdam olur muydu
sevdam sevdan olur muydu
şu bendeki aşk olmasa

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Duyarsızlığa

Sen
Şehvet dolu
Duygularınla
Devam et sevmeye
Yosman olmayacağım senin
Nede emeğimi bırakacağım sana

Sallamaya devam et kalçalarını
Ben okumaya devam edeceğim
En ince ayrıntılarına da gizlensen
Bulup çıkaracağım sevgini

Yosma sevgilerden uzak
Berrak bir gökyüzüne bakarak
Duru sevgilerini dağıtacağım

Biliyorum
Sen umutsuzluk değilsin
Sen yoksulluğu, yokluğu da bilirsin
Seni yalnız bırakmamak gerek
En zayıf yerindir senin
Seni sen olmaktan çıkaracağım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Duygularımı Çalıyordu

bir dakika
bir dakika bakar mısınız
dedi
işaret parmağını
yukarı tutarak
sesine
tüccar ustalığı
katarak

“hastaneden
yeni çıktım…”

bir dakika
bakar mısın dedi
baktım

“memlekete gideceğim”

memleketi nere dedim
sessiz derinden
hastanesi olmayan

bin düşündüm
bir dakika bakarken

diyordu ki bir
başka bir bakan
bir dakikadan fazla
“ne kadar ekmek o kadar köfte
tabi ki ödeyecek her kes katkı payını”
“biliyor musunuz ki siz kaç para bir diyaliz makinesi”

bir dakika baktım
işaret parmağı yukarı doğruydu
bin düşündüm içime dertler akıyordu

vergimi ödüyordum
yapmıştım askerliğimi
işsiz kalmıştım
aç kalmıştım
vergimi ödüyordum

kaç paraydı röntgen cihazı
devlet bastığı parayla mı alıyordu

bir dakika dedi
kaç dakikamı aldı
parmağı yukarıya bakıyordu
sesinde tüccar edası vardı
duygularımı çalıyordu
ben düşünüyordum…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Duyma Beni

duyma beni
dinlemek zorunda
kalabilirsin
yüreğin acır

bakma
gösterdiğim yerlere
çılgınca hayallere
kapılabilirsin
kaçar huzurun
kapılabilirsin umutlara
umut yolcuları gibi
garlarda bir sayı
olabilirsin

üzülürsün
kendinden başka
her şeye

başın önünde olmaz
göz bebeklerini kapatmaz
kirpiklerin
bozuşursun uykularla

gel sen beni dinle
bakma
duyma

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Dünyam

boyumdan büyüktü dünyam
doldurdular düşleri ile içini
büyüdüm içinde yer kalmadı bana

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Düşe Kalka Gideceğim

vurun
kırbacınızı
ruhum
köle gibidir
şiirden
yana
kırbacı tutan ele
sıcacık bir merhaba

çizdirdikçe
kelimelerle
sırtımda (Z) yi
bilirim
ne sen (zorosun)
nede ben
kelimelerin kölesi

Spartaküs
geldi bir an aklıma

tam
altı harfi
sonradan öğretti
yaşam bana

biliyomusun
yalım yalım
konuturken
kat kez
kaldıyıyodu
hota efendi
tahtaya beni

onun içindir ki
hep çalışmam gerekti

yatamı
bana
yalım
konutmak
etden ötetti

devrik
yaşadım
yaşadığımı
yazdım

kendimi
kırk yıl
kendime
altı kez
köle yaptım

bırakmak
istedim
bir/ kaç kez

mesela
sigarayı

o beni bırakmadı

mesela
sarılığı
acımayı
yazmayı

onlar beni
bırakmadı

ben nasıl
bırakırım
yanlışlarımı

bıraka biliyor musunuz
sevdalarınızı

düşe/ceğim
kalka/cağım
düşeceğim
yine düşeceğimi
bilerek
kalkacağım

geniş puntolarla açın
ben yaşamı
deneme
sınama ile
öğrendim

düşe kalka
gideceğim

yada
bekleyeceğim
nadasa bırakarak
düşüncelerimi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Düşecekse Bizden Harfler

belki bıraktığın yerdeki
sayfa kıvrımını görmeden geçtim
belkide henüz oralara gelmedim
ama biliyorum aynı satırların yolcusuyuz
toprağa bakmış gözümüz tere bulanmış elimiz

zamanı kullanmışız denk yerine
tıka basa doldurmuşuz
haramiler sarmış dört yanımızı
kırık dökük parçalar dışında
kaptırmadan taşımız onca yükümüzü
ulaştırabilmek için menzile

düşecekse bizden harfler
beyaz sayfaların üzerine
düşünecektir birileri
düşündürmeye başlamadan önce

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Düşledim

gürlerken
bir bir
patlamalar

habercisiydi
bir şeylerin

zamanın birinde

toprağı
kucakladım

siyah beyaz
karelerden
çıkar gibi

yavaş çekim

sevgiliye
koşar gibi

toprağı
toprağı kucakladım

tuza banmış
çatlak dudaklarımla

on bir adım
önce
başladı

ilk karesi

anılardan
bir film şeridi

kim
şişiriyor
yüreğimdeki
balonları

ılık
bir şeyler
bulaştı
elime

kalçamdan
aşağı
iki karış
gibi

ölçmeye
vaktim olmadı

bilirsiniz
santimi santimine
veririm
yaşama hesabını

bir ağaç
gövdesi
gövdemin gölgesi

bir sızı var

bir elim baldırımda
bir elimde
başka acı

bir kabuk
düştü saçlarıma
taç misali
birde kıymık

sanki
kabuk değildi

gözlerim
karartılarda

ağacı düşündü
ürpertilerim

bir kıymık da
elimin yanına

ağacı
düşledim

vuruldu
ağaç
düşmedi

ben den içe
birlerinden
on yedi ömür
öteden
gelerek
ölüme
yakın olmayı
gördüm

düşmesi gibi
kolay olmuyordu
kalkmak

yaşamı gördüm

on yedi
ömür öncesi

ateşlerde yanarak
ailemi gördüm

buğulara
sararak

gözlerini gördüm

ölümü
yaşamak
dost olmak

korkulara
kıyamamak

onura
sevgiye

ve

yaşama

yaşamak
için
sürmek
onuru namluya

ve

sevmek

sevmeye
değmeyecek
denilen her şeyi

bu diyarı
baştan başa sevmek

ve

yaşayanı
toprağın
altını
üstünü

kucaklatabilmek
için her şeyi

çizgi filimler den uzak
kediyi
köpeği

taş atan
sapanlara
siper olarak

işte

bu kadar
yakındı ölüm

hani derler ya

ölmeden önce
insanın hayatı
bir film şeridi
olurmuş

özlemleri gelip
dururmuş

bu kadar
yakındı işte

kalkması
kolay olmadı
düşmesi gibi

canımın
birazını bıraktım
toprakta

acımın
birazını
koca gövdeli çamda

direnmek
acıya

siz direnebildiniz mi
baba

siz tutabildiniz mi
göz pınarlarınızı

direnmek
acıya
onuru yaşamak

ve

dağıtmak için

çıkarıp
atleti

bağlıyabilmek
için
baldıra

yani

gerebilmek göğsü
aşabilmek ölümü

kolay olmadı
kalkması
düşmek
gibi

zaman
hayli evel

ne
gün
verdim
ne ay nede yıl

size
bir demet
yaşam verdim

yaşayabilmeniz
için değil
yaşadım
diyebilmek için

bir elimde
soğuk metal
bir elim
ıslak

bir parça
toprağa bulanmış

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:48 PM
Düşlerim.

bir salınır
pir salınır ki
değmeyin cahilin
uçkuruna

naylon kuşak
düğüm tutmaz

haram değer
harama değer

haram ne ki
haramiler basar
düşlerimi

düşlerim renklidir
düşlerim benim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:49 PM
Düşlerimde

Namlunun
O karanlık deliği
Geldi durdu
Düşüncelerimin önüne
Alışamadı bilincim
Vakitsiz ölmelere

Nasıl ağaç olur
Fidan, bilir misiniz
Nasıl yara açılır yüreklerde

Şu bela yok mu başımda
Paratoner olmuş sevdalarda
Sevgi sıkar yüreğimi

Sokaklarımı özledim
Gülen yüzlü, eli bastonlu
Ak saçlı Mehmet emmimi
Dost sohbetine takıldığım
Annemden azarı işittiğim
Bakkalın oğlu Recebi

Namlunun
O karanlık deliği
Geldi durdu
Düşlerimin önüne
Alışamadı bilincim
Vakitsiz ölmelere

Dut ağacına çıkıp
Dut yemeyi özledim
Komşu amcanın
Bağırışı gelir aklıma
Keseyim mi, Keseyim mi ha
Birde Nazım, gelir
Hasan Hüseyin,

Düşlerimde
Yalnızlık
Yüreğimde
Sevgi
Yaşantımda
Gerçekler
Hey be…
Görünecek daha nice güzellikler…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:49 PM
Düşlerine Misafir Geleyim

acımı
paylaştığın
anda değil

acını
paylaştığım
anda tanırım seni

acını paylaş benimle

sana acılarımı vereyim

koy yastığının altına

düşlerine
misafir geleyim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:49 PM
Düşman

Düşmanım derdim
Yaşam Düşmanlarına
Şimdi;
Sensiz yaşamın Düşmanıyım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:49 PM
Düşünce ve Emek

düşünce verir
emeğe üretkenliği

üretkenlik
geliştirir düşünceyi

kırılırsa
sistemin bir ayağı
kucak dolusu
hayal olur

kaynağından çıkıp
yatağını bulamayan
su gibi
verimli toprakların
altında kaybolur

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:49 PM
Düşünceler

kıl çadırlarda ağırladım
her kıvrımında
çengiye sayarak seni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:49 PM
Düşünmeden Bakılmıyor

beyaz köpükler saçıldı
kumsala vuran dalgalardan
o kadar masum karşılanmadı
hırçınlaşmış dalganın köpüğü
çekince denize sahildeki sandalı

düşünmeden bakılmıyor
gördüklerimizle kurulan hayal
bir dalga vuruşunda eriyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:49 PM
Efendilik Yakışmıyor Bana

bir anlık
gafletti
yüzümün karası
misafiri kaldı
kulaklarım
dost sohbetlerine

takıldı düşüncelerim
istemediğim şeylere

siyasete
bulaşmışmış
sendikalar

bundan
dolayı imiş
baştaki belalar

oturduğumda masama
çağırdığımda yanıma
ayıbımı taşıyordum kulağımda

sordum
“ne veriyorum sana”
“asgari ücretten biraz fazla”
“sigortan”
“yok”

“siyaset”
“karışmam”
“bir parti”
“kayıtlı değilim”
“oy”
“kullanmıyorum”
“sendika”
“kayıtlı değilim”

“siyaset nedir”
“bilmiyorum”

“ben aptal mıyım”
“yok efendim”

ahhh
benim
gülbe gül
efendilerim
ne kadar güzel
şeymiş efendi olmak

efendi olup
sorguya tutmak

bir parça
umut arayıp
kayıplara bakmak

uzanmak güneşe
tutamamak

yağı kaplamış
düşünceleri
kor korkulara
basılmış
körükler

ini in
cini cin
eri er

ne diyeyim ben
her şeyi bilen
susuyor öylece
efendiler diyarında
efendilik yakışmıyor bana

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:49 PM
Ekilir Yüreğime

ekilir yüreğime
parçalara bölünmüş
masum sevdaların

bir esinti alır seni
götürür uzaklara
yağmulara bürünür
yanlız hüzünlerim
yağar üzerine üzerine
boylar verir
yüreğimde sevdaların

ne zor şey sevmek
ne zor şey görebilmek
ufku geçmişken bulutlar

o bulutlar
o bulutlar yokmu

kimi tepemde
kimi içimde

kimbilir nerem kaldı kuru

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
El

el demişim
ne kadarda çok şiirde
koparan dilenen işleyen

el demişim
ne kadarda çok yerde
kapısını kapatan yüreğini açan

el
el işte
el de ne var
kaç anlam taşır
hangimiz daha ağır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
El Emeği

kalibresi
belli olmayan kurşundu
yediği düşlerimin

el emeği
göz nuru cahilliğin
çektiği parmaktı
tetiği

ben böyle günlerde
kaldırdım sandıklara
dinginliğimi

besledim
olanca bilgimle
isyan ateşimi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
El Verin

yel eser
puslu havalarda
ateş düşmediği
yeride yakar

el verin
ses verin
ürkütelim kargaları

harman yeri
yiğit yatırmaz
alın teri boşa dökülmez

el verin
ses verin
ürkütelim kargaları

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
Elbet Bunda Bir İş Var

elbet bunda bir iş var
boşa dökmez mürekkebi
rotatiflere kompradorlar
elbet bunda bir iş var

büyütürlerse puntoları
kendi bacağından
astıran etler ile
elbet bunda bir iş var

yaldızlardan yıldız olmuyor ki

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
Ellerim Kisa

seni yasiyorum
ayriligin uzun mesafelerinde
ellerim kisa
bugday rengi
dokundugum tenine

ellerim kisa
su duslerimde olmasa
nasil gezinirlerdi
bir esinti misali
saclarinin arasinda
saclarin kehribar
bizim oralardan
icime dogru
aksam esintileri akar
uzun olsun isterim *******

ellerim soguk
bir huzun sarmis
belliki seni
belkide sana uzanan
urpertilerim dokunmus

ellerim soguk
seni yasiyorum
zamanin bilinmez bir vakti
mesafelere inat
cekiyorum kuytu koselere
utangac yuzlerimiz
kelimeler yorgun
dere kenarinda
izler gibi akintilari
yeniden tanisiyor dudaklarimiz
zamanin basladigi
ilk gun gibi
kac kez yasar insan bir ani
bir bes yuz bin
sayilarla olculebilinirmi

ellerim kisa
kisa ellerim
uzasada duslerimde
gun erken geliyor
buralara
ellerim kisa

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
Ellerimi Tut

ellerimi tut
bırakma
on dördü çöktü
yüreğime

gezdir yanaklarında

tazeliğini
koruyan anılarda
gezinti olsun bizimkisi

perdeleri açma
bırak yıldızları
ayı bulutları

gözlerin gözlerimde
gözlerinde
aşk sofrası

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
Ellerini Uzat Bana

Ellerini uzat bana
Yılların coşkusunu bırakayım
Kapama avuçlarını, savur onları
Güneş açsın, yıldız açsınlar
Sana açlığımı yaşayım

Konuş; durma hiç, anlat
Ne olursa fark etmez
Dinlemediğimi sanma sakın
Bak hala taptaze tenim
Yılları, yaşamamış sanki
Kulaklarım değil
Seni dinleyen yüreğim

Sanki hiç öpmedim seni
Sanki hiç kokunu almadım
Sanki hiç kulağına söylemedim
Sıkılgan, kabuğuma çekik
Seni korlanan alev gibi sevdiğimi
Böylesine açlık hiç biter mi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
Emek Çalınmaya Devam Ettikce

Çocukluğumun geçtiği
Boş bir tarlaydı bir zamanlar
Gerisini hatırlayamadığım
Şu andan itibaren burada
Bir bina yükselecek
Gururun simgesi,
Beklide
Utancın abidesi olacak
Zaman bilgedir

Emeğin kum ve çakılın
Arasından ezilerek geçip
Kuru Ekmek olduğunu göreceğim
Çaresiz kaderlerini kabul eden
Gelincikler bahçesinde
Üzüleceğim gelinciklere
Elinde kuru ekmekli bebelere

Emek çalınmaya devam ettikçe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:50 PM
En Güzel Şiirlerimi

En güzel şiirlerim
Sokaklarda yazarım
Kalemsiz, kağıtsız
Mitralyözden boşalır gibi
Akar gider içine doğru
Düşüncelerimin
Kentin sessizliğini
Bozmak istercesine

Kimse duymaz
Kimse hissetmez
Benim dışımda
Şiir olsun
Kaygısından uzak,
Nede beğendirme
Özelimde kalan her ezgi
Sansürsüz sevgiler
Yasaksız isyanlar
Öfkeler,hırslar ve diğerleri

KöPage Rankingü altlarında
Satılan sevgilere dalarım
El açıp, duygulara uzanan
Yollar yorar beni
O elleri bilirim
Değerlerime düşman

İsterim ki
Açılmasın mendiller
Çekilsin fabrikalardan
Çekilsin okullardan
Yaylalardan, sokaklardan
İnancın içinde kalsın
Dualar,
Sevdalar,
Sevda gibi yaşansın

Sessiz, coşku dolu
Zaman er
Yaşam genç
Yaşam Anadolu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Erdem

dillerden
damlıyor kelimeler
bırakılmış rüzgarlara
belirsizliğin içerisinde
yitip gidiyor anlamları

alkışlıyorum
nakkaşın işçiliğini
hiç bu kadar güzel işlenir mi
kendine düşman biri
barışın elçisi seçilir mi

hançeri işleyen el
tene dokunan el
mızrabı tutan el

elleri
işlemeli
kınalı
bir gelin misali
baştan başa süslemeli
ki
memleketi

işlememeli
hançerin çeliği

hançerin kılıfı
barışın süsü

ihanet delmiş
kapkara perdesini

odana konan
AB mayını misali

barış adına
verilen ödülü
sanma ki
erdem katacak
diye bilir
dünya emekçileri

ahhh
ne hainler
yetiştirdi bu ülke

ne yiğitler verdi

onca özlem
duyarken bu topraklar
kardeşçe kucaklaşmalara

bir bir toprağa yatırıldı umutlar
adına barış dedikleri sırtımızdaki hançerler

içimde ölmeyecek bir ruh var

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Ey Benim Kara Bakır Yüreğim

Taş
Yerinde
Ağırdır
Kaldırma,
Hafif,
Meşrep
Olur

Sanma ki
Ağlama
Duvarı dırlar
Alırlar
Özgürlüğü,
Ağlama, ağlama
Özgürdür sevdalar

Kıramaz lar
Tutkulu
Sevdaları mı
Kent lerin
Sessizliğe
Büründürülmüşlüğü,

Karışmasın
Kafan
Bir çıkarsalar
Bu işlemden
Daha çok
Sayılar var
Sayılara
Koymasınlar beni

Yüreğim
Bakır kimine göre,
Bakırı da
Severim
Emek ile
İşlenmiş se

Ey benim
Kara bakır
Yüreğim
Kalaysız
Bırakmadılar
Yine seni
Körüklediler
Ateşini
Ilık nefesler oldu
Közün üstünde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Eylül

uzanı verdim yatağa
yoruldu bedenim
sıcağından temmuzun
çektim üzerime örtüsünü
eylülün
bir hançeri saplar gibi
dost yüreklere

eylülde gel diyor
eylülde gel

neler geliyor neler

Okullar açılıyor kıpırtılar içerisinde yürekler özlem dolu duygular kavuşmayı bekliyorlar, yasakların meşrulaşacağı buluşmalar genç yürekleri çarpıyor…

eylülde gel
okul yoluna
ellerinin sıcaklığı
kaplasın içimi diyor
okul kapısının önünde bekleyeni
eylülde gel
eylülde gel diyor

Geliyor gelmesine eylülde bırakarak arkasında harabelerle; urbasıydı, kitabıydı, defteriydi, kalemiydi, kolay olmuyor gelmek varılmasa da farkına, ahh birde asgari ücretli veliler olunmasa…

derttir göndermeler
eylülü bekleyenleri
yüreği deşer gibi
saplatır hançeri
diştir tırnaktır
alın teridir
yolluğu

Eylülde gelme dediler, gelme dört nala giderken atlılar, dolu dizgin aştı onca yolu kalpaklılar, dokuz eylülü yaşattılar…

eylülü örtüm üzerime
yüreğimde kıpırtılarla
yırttım onca şeyi
esareti hainliği
tohumlar ektim düşlerimde
düşlerimde kalan umutlar besledim
cemreyi yaşadım
onuru taşıdım
o günlerde
eylülde bu gelmelere
çektim hasreti

Eylül yaşattı bir çok şeyi, acıyı, sevinci…Eylülde ezdiler ekinleri, eylülde ezdiler çimenleri, tırpan vurdular başak açmamış ekinleri…

karanlık çöktü
karanlık çöktü
muştuların üstüne
toz kalktı
söylevler içinde
kurt kuzuya karıştı
kuzular kasap çengelinde
ekeneklere üşüştü kargalar
ne tohumluk bıraktılar
ne toprakta bereket
yinede sökemediler
umudu yüreğimden
umudu ektim yeniden
umudu ektim
doğumlar için yeniden

çok şükür
çok şükür

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Fal Bakarmis

fal bakarmis
havuzun kenarinda
genclik parkinin
tutarmista attiklari
tutturamadiklari dipsiz kuyu
ermis kadin derlermis
eridikce yaslari
birakmamislar sonunda
sevdiklerinin yaninda yatmaya
mumlar adanmaya
devam edilmis dilekler tutulmaya
anlayacaginiz bitmemis
kadincagizin yanlizligi
ekmek parasinin bedeli
mum dibine isik
vermezmis derler
mum gibi eritmis
omur dedigini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Falezlerin Tepesindeyim

1-

Gün olur asarsın ruhunu bir dala, dal kırılır, yaralanırsın, sonsuz bir istek dolar içine, yürümek ister ayakların, ardında bırakarak sessizlikleri, bırakırsın kendini götürebildiği yere, buğuludur gözlerin, yıldızlar yerleşmiştir göz bebeklerine.
Gecenin derinliklerinden gelen bir türkü gibidir yalnızlığın, sözlerini bilmediğin anılar kaplamıştır.
Denizi özlersin ufka bakabilmek için, getirmiştir seni ayakların falezlerin eteğine, önünde alabildiğine,. Deniz… Ardında, onca yaşanmışlıklarla dolu kentin…
Kelimeler başlar yolculuğa…delice bir dürtüdür içindekiler, parça, parça edersin irdeleyerek her bilgi zerreciğini, yetersiz kalır o gün birikimlerin, vurmak istemezsin kendini kelimelerden başka bir yere, kendin olabilmek için kaçarsın kendine,
Islanır bir şeyler kanayan yüreğinden akan zerreciklerle, kirpiklerinden başlasa da,
Derler ki önce ayaklar üşür…
Dalga, dalgadır düşüncelerin, rüzgara bırakırsın gelip yine seni bulur…


deniz hırçın
falezlerin tepesindeyim
rüzgarlar esiyor eteklerinde
yönü belirsiz
vuruyor dalgaları
surlara dokunur gibi
uçuşuyor milyarlarca damlacığı
dokundukça kayalara

rüzgar olmasaydı eğer
eğer falezlere dalgalar
böyle delice vurmasaydı
dağılır mıydı saçlarım
ıslak olur muydu tenim

durgun denizler
zamanı değil
omuzlamalıyım gençliğimi
gömmeliyim kamburu içime
bakmalıyım güneşe
gözlerim yanmalı
farkında olur gibi kirpiklerimin
dayanmalıyım
her sabah her akşam
bir ışık kaynağı gibi
insan olmanın
onuru uğruna

2-

Suskun sokaklardan geçtim.
Kilitsizdi tüm kapıları kelimelerin.
Karanlığa terkedilmiş cümleler gördüm.
Boş bakışlarım yayıldı yalnızlığa, sıkılıyor yüreğim, baharın kokusu gelmiyor içime.
Bir ıslık tutturacağım kendi kendime, dilim dönmüyor harflere.
Dalga, dalga uçuşuyor her şey, yoksun sürekliliklerden.
Gecenin ileri bir vakti güneşe dönüşüyor düşüncelerim, çaresiz…
Yürüyorum bakarak çevreme, her şey yeni bir şeyi çağrıştırıyor, düşünceler çarpışıyor bir yerlerimde, kabıma tüm bastırılmışlıklarla sığmıyorum.
Suskunluklar sokaklar boyu, odalar dolusu, pencereler kapalı.
Kurşunun ete girdiği yer değil de, çıktığı yer acıtıyor.
Can lime, lime…


dalga
dalga geliyor
havayı içine almış
su tanecikleri
hava nemli
falez ıslak

korkuları varmış yüreğimin
vuruşlara dayanamayan
demirin demire
vuruşlarını anımsar gibi
yüreğim

denizin çığlıkları vuruyor
kentin metruk sokaklarına
dalgalar gibi savuruyor zamanı
nefesleri yutar gibi kentin üzerinde
zamansız uyku oluyor düşler


3-

Bir yorgunluk çöker düşüncelerden akan bedene.
Adımlarım kararlı, yönü kararsız,
Akşamları kentin ışıkları, gölgeler üretir, beli belirsiz bedenler kimlik olur diplerinde…
Bir yön verecek ayaklarıma bilincim, yada altı, yönüm olacak, biliyorum ulaştıracak bir yerlere, bakışlarımın ala bildiğine uzanabileceği, düşüncelerimin koşabileceği bir yerde kalacağım kendi kendimle…
Kararlıyım içmeyeceğim, tüm acıları unutmadan göğüsleyeceğim…
Dalgalar asırlık falezleri döverken ben suyun parçalarını izleyeceğim.
İleri vakitlere gidecek zaman gün batımını fark etmeden ay doğacak silik bir siluet misali beklide fark edene kadar onu, ıslanacağım…


aya bakar *******i
uykuya yenik suratlar
aya bakar aya bakar

kara sevdalılar gibi
susuz kırlangıçlar misali
aya bakar insanlar
aya bakarlar

ay yürekleri kadar yakın
vurur hayalleri gecenin içine

4-

Gecenin içinde her ışık huzmesi verdirir gölgelerini.
Ne çare ki tavuk karası bilinçlerin çaresizdir gözleri.
Boş meydanlardan geçerken kavlar yaramın kabuğu, bir bulut olur esintilere ayaklarımın karışır menzili.
Yanarım, yanarım kül misali…savrulurum düşüncelerin içinde sessizlik öldürür beni…
Bir türkü tuttururum yenmek için onu, o bir türkü tutturur karabasan olup girer düşlerime…

kirpik aralarından sızar
sarı beyaz umutlar
aralanır göz bebeklerinde
jaluzinin duvarlarda
bıraktığı iz düşümleri gibi

sokak lambası vurur
ahşap pencerenin camına
cam çıplak
çıplak kadın gibi
çeker odanın içine ışığı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Fırsat Dedikleri Şey

yıldızlar kucak açtı
sokaklar bırakmadı

elimi tuttu bir garip
yüreği yüreğime karıştı

adımları adımlarımda kaldı

harcandıysam eğer
bir bir
fırsat dediklerinizi

bilin ki
onur denen şey
kanıma karıştı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Filizlerden Yoksunuz

kereste gibi
filizlerden yoksunuz
kapatmışız kapıyı
ölgün duygularımız

her gün doğarken
kara basan düşleriz
gün ışığına çıkıp
uykulara sararız
ölü toprak gibiyiz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Garip Yazgidir

garip yazgidir
her yolculuk
her harfin
bir dislinin
cigligi ile yazildigi

topraga sarilan koku ile
hangi canli
birakmak ister
yerini yurdunu

savrulurken
hasat ruzgarlara
kim istemez
danelerin dibine dusmesini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Gazoz Kapağı

oturdum
bir parkın
tahta masasına
yorgundu ayaklarım
ağır gelmişti yüküm

bir bardak çay
el ısıtırmış
dudağı öpmeden önce

el ısıttım
gönlümce
dudaklarımda hissettim
öpülesi şeyleri

minik adımlar
koşarken çevremde
bir çift göz
dikmiş gözlerini
gözlerime

sarı sarı teni
yaşı üç
belki üç buçuk
belki İsveç
belki başka bir ülkeli

gülümsüyoruz
bir birimize
kelimelerden uzak

bakıyoruz birlikte
onun baktığı yere
masanın altında
minik bir kedi

alıyorum kucağıma
iki oluyor
çocukların sayısı
aynı sesle yanaşıyorlar
mav mav mav
yeni gelen esmer
belliki bu toprağın bebesi
yaşı dördü geçmez

mav mav mav
dokunuyorlar
ürkek yürekle
ürkek kediye
utangaç gözlerle
bakıyorlar birbirlerine
biraz uzakta
gülümsüyor
anne ve babalar

belliki birleştiren
insanları
ortak olan dilleri
işte bu sevgi

bırakıyorum kediyi yere
küçük parmaklar başlıyor
mav mav işaretine
kedi ürkek
anlamıyor dili

kedi kaçıyor
çocuklar kalıyor
mav mav bitiyor

bir yudum alıyorum
ellerimin sıcaklığına
bulanıyor dudağım

düşüncelerim dalgalı
şu dil denilen şey ne olmalı

bir birlerini inceliyor çocuklar
insanlar gelip geçiyor
biraz ilerde çocuklar
salıncakta sallanıyor

çıkan garip cümleler
şaşkın olan bilinçler

garson bardağı alıyor

çocuklar ona bakıyor

sonra bir şeyler oluyor
kedi görünüyor
çocuklar koşuyor
oyun başlıyor
kedi gidiyor
oyun devam ediyor
bir gazoz kapağıyla

bana dili anlatmayın
çocuklar dünya dili konuşuyor

bir esinti geçiyor
yaprakların sesi
karışıyor

ne güzel bir dünya

demeye kalmıyor
çocuklar bağrışıyor
büyükler karışıyor

kavga
bir gazoz kapağından kopuyor

büyüklerin elinden kapak
gereken yere gidiyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Geciken Sesler

suskunluğu
bir kambur gibi
sırtında taşıyanlar
büyüdükçe yükleri
ezilecekler elbet
altında düşünceleri
atmak isteseler de
kalacaktır
ardında izleri

geciktikçe sesleri
canı yanan
çocuğun ağlayışı gibi
burukluk saracak hayallerini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Geç Bunları

geç bunları
aldırma sen

yüzün çevir geceye

gece uykusuz

bir uyumayan
sen değilsin

ayaza vurmuş
düşlerin
uzaktan
kesiyor
yüzleri

gecede
yalnız kalmış
bir gönül

yalnızlıklarda
çoğalmış

çal kendini aya
ay gibi kur
hayallerini

gölgesiz
ağaç

gölgesiz
beden

saracaksa
seni

bırak düşlerini

vur kendini
kadehe

ol kendin

hiç yoktan
güzeldir
bir şeyler olmak

düşünmek
çıkmazlarda
ağız dolusu
üretmek küfrü
şarhoş olmak

unutamamak
unutmak istediklerini

boş ver sen
dokunmayacağım
kadehe ben

yatırmayacağım
düşlerimi masaya

ben benliğimi
dolduracağım
yer sofralarında

donatacağım
mezelerden yoksun
katıklarla dolu
sofraya

varsın
karışsın
kır çiçekleri
ter kokularına

varsın
sazın teli
mahsun kalsın

serçeler ötsün
buralarda
yada bir başka
özgür ses gelsin

kulaklarım hasret
yüreğim hasret

esintilerin getirdiği
şarkılara

tutuk duyguların
kalıbını kıracağım

kıracağım
sevdalardaki
palangaları

çocuk olacağım
çocuk

esintilere karışarak
ulaşacağım sizlere
yarınları kurmak için

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Geçmişe Dair

kalktı yerinden bana döndü
yüzünde izleri caddelerin

hüzünlü gülüşünde
bensizlik kaplı

umut vermemişliğimin
kırıklıkları saklı

saklamaktan başka
ne gelir ki elimizden

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:51 PM
Gel

gel
gelebilirsen
çamura bulanmamışsa
yol görmüş ayakların
harama uzanmamış
emek üretmişse parmakların
sevdalara bulanan yüreğin ile
gel

gel
tövbelere
gebe olmadan tövbelerin
suyu bulandırmadan gel
duru ol
görebilsinler benliğini
ateşini söndürme
korun üzerine
kül olmasın gelişin
dost soframız
sevda sofrasıdır
kor yüreklerde
sevdalara bulanda
gel

gel
yeter ki
benliğini bırakıp
bizliğinle
gel

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gelincik Kokan Düşlerim

Gelincik kokan düşlerim
Papatya kokan düşlerim
İlle de Mayıstır
Özleminiz bilirim
Mayısta öfke var
Mayısta hüzün
Mayısta gebelik var

Tohumun
Toprağı delişine
Doğanın
Filiz verişine
Meydanları ıslatan
Alın terlerine
Hasretsiniz

Erken başladı
Hasretlik
Belikli
Öyle gerektirdi
Zaman
Yaz kurak
Geçiyor
Önümüz uzun
Yollar çetin

Hiroşima geliyor
Nedensiz aklıma
Birde Ortadoğu

Yüreğim
Bir martının
Kanatlarına dokunuyor
Martı yükseliyor
Koru taşımak zor
Bir şeyler daha
Geliyor aklıma
Hüzünlerim bende kalsın
Bende kalsın doslar…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gelip Geçti Zaman

sallanır bir şeyler
sallanırda durur

sekiz yaş umududur
kahraman olmak

korkunun
gölgesinde saklanmak

kimse dokunmasın

kokulu umuda
diye
gizlenir bir şeyler

akıtılır
minik yüreğe

küçük iniltiler

zamanıdır

düşler ile bir diş

ne medeniyet bilir
nede bir ömür uzağı

kapının eşiğinden dışarı

oysa
bir destandır
minik yürekte

acı
sökülmüştür
avuç içinde

karşısında
durulacaktır
baba ve annenin

bu

nasılda yürek
ister diye

bir parça
yaşam
bir parça
renk

ustanın
paletinde

on iki
yaşın şafağı

yanılgılarımı
sunacaktı

yiğitliğin
bir diş çekmeden öte
kahramanları olacaktı

satırlar arasında
kaybolan
çocuksu düşler
vardı

Oguz özdeş
Yaşar Kemal

İnce Memet
Kara Pençe

kahraman bilecekti
tek tek kişileri yüreğim

babamın boyu küçülecekti
yıllar yükledikçe bilgileri
omuzlarımız çökecekti

daha küçüğüm
çok küçüğüm

acım
çok acım
anne

beş kuruş
daha zam yap
anne

gözlerim
raflarda

kahramanlık var
o küçük kafamda

ben
sökmedim mi
dişlerimi

ben sökmedim mi
harflerin gizemini

ön dört yaşında
başladım öğrenmeye
diyalektik kavramları

naylondu topum
yerini unuttum

çomağımı niye
yaktın
ben oynamayacak mıydım

karlara
ayak izlerim
düştü

kurtlar izimi
sürdü

sürüden
ayrı saydılar beni

on yedisinde
çocukluk düşlerim
geldi önüme

ne büyük
kahramanmışım

çocukluk
düşlerimi bırakmışım

İnce Memetleri
Battal Gazileri

kahramanı
halk yaratmazmış

kahraman
doğulmazmış

zaman bindi sırtıma

dokunmadı
hiçbir ten
tenime

düşleyemedim
yetmişli yıllarda

bir güzelin
nefesine karışmayı

nefes almayı
sürdürebildim

öfkelenmeyi

yürümeyi caddelerde

meydanlarda
sayı olmayı
becerebildim sadece

yirmi beşinde
kopardılar beni
sıcak yatağımdan

ürpermeleri öğrettiler bana
öğrenmeyi öğrettiler

sıkışırken yürek
işlerken iliğe korku

bulutların
görkemli kanatlarında
şuursuzca yatmayı öğrettiler

ve soğuk
duvarlarda

şiirle tanıştırdılar
hikayelerle
romanlarla

ve

dost sofralarında
korkmayı öğrettiler

büyüdü
çocuksu düşlerim

adam oldu
umutlarım

yaralandı
bir sızı
nazlı
nazlı
akıyor
be

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gelmedi Bahardan Kalma Ürpertilerim

Gelmedi
Bahardan kalma
Ürpertilerim

Tuz bulamış
Gömleğimin yakasını
Güneşin izleri

Uzaktan
Çok uzaktan
Alırım
Denizin kokusunu

Martı
Seslerinden uzak
Akşam sefasının kokusu
Akşamlarda sarar insanı

Temiz
Giyin
İçini,
Pak
Olsun,
Düşüncelerin

Adam
Yerine
Konmak,
Adam olmak değil.
Ter
Bulamış
Gömleğimin
Yakasını,
Emeğin
İzi değil

Gelmedi
Bahardan
Kalma,
Ürpertilerim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gibi

mubarek
çakar ama
almaz gibi

on bir kez
çektim
kalemi

mubarek
sanki alaman işi
gibi

kastı
var gibi

gibi ler
öldürür
diyor ustalar
şiiri

gibi
sizde
olmuyor ki

kalem
gibi
kullanamıyorum
klavyeyi

adam
gibi
sevemiyorum
istediğimi

sevda
gibi
yaşanmıyorki
gibilerden
kopayım

duygularım
dolar gibi iken
gibilerle

yaşam
dolar
gibi iken

dolar
bürümüş ise
yeşile ülkemi

gibi siz
olmuyor
sevdalarım

on bir kez
çektim kalemi

mubarek
çaktı
almaz
gibi

ustalar
usta
gibi

usta
sözler
ediyor
muş…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gir Gönlüme

Bak bahar geldi
Geçmek bilmiyor
Ürpertilerim,
Birde senin özlemin
….hepsi seni bekliyor
Gel sevdiceğim
……gel de gir gönlüme
Dinleyemiyorum Şarkımızı
Zaman, zaman mırıldansam da
….Senin söyleyişin gibi olmuyor
Gel sevdiceğim
…….gel de gir gönlüme

Dur diyorum
Duruyor düşünce seli
Bak diyorum gönlüne
……bakıyor gönül gözü
Sevdiceğim yerli yerinde
Yetinemiyorum, sarılmayınca…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gizlenebilirmiyim

gizlenmek
nasıl bir şeydir
satırların arasına

kalp atışı
ürkekliğinde kelimeler
ele verir mi acep

masum öyküler
süslese yalnızlığı
suya karışıp gider mi
umarsız duygular

gece karanlık
bir ben değilim
bunun farkında olan
karanlığa gömülüp
ışığa dönüşmek için
düşüncelerini yakan

yanmak değil erdem
erdemleştirebilmek
erdem sandıklarımızı

bir damla düştü
bir damla

aç avuçlarını
boşa gitmesin
bir damla daha

satırların arasında
kaybolmak
saklarken kendini
bulamamak bir daha
bir düşe döndürmek dünyayı

ne korkunç olurdu
omurgası zedelenmiş
bir yılan misali
uzanırdın yolun ortasına
ürküntüler kaplardı
yolcuların yüreklerini

kelimelere gizlenmiş
ütopikti aşklarım
onun dışında
sevdalarla kaplandım

gürdü sesim
çok kalp kırdım
çok umut attım karanlığa

satırların arasına gizlenebilir miyim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gizlenir Dostun Ardına Doğrular

çöp varilinin içerisinden
garip sesler geliyor
kedi beslemiyorsanız
boş verin o sesleri
korkulacak bir şey değil

besliyorsanız ama bilirsiniz
açlık değildir her kediyi
oraya sokan
yapısıdır canlının
uyar arkadaşına

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gonca

soğuktu
soğuktu bakışları

bir an
gövdesinden tutulmuş
köklenmeye hazır
ayrık otları gibi
hissetim
titredi düşüncelerim
üşüdüm

üşüdüm
neyse ki
sevgi ile
ekilmişti tohum
yarıldı bakışları
yavaşça
goncasını açtı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gönlün Bilmez

gönlün bilmez
bilmez bildiklerimi
dilin söylemez
söylemez istediklerimi

bir yara açar
suskunluğun yüreğimde
akşam olur
dokunur yalnızlıkların

şu dalgalardan
bir ezgi istesem
deniz anlar mı derdimi
kıyılarına insem yamaçlardan
bir kabuk verir mi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Göz Yaşlarında

Göz yaşlarında,
Umudu akıtıyorsun
Bu topraklarınsın

Medeniyetlerin başına
Mezar taşları konmamış,
Buram, buram
Anadolu kokarsın

iyi tanırsın sokakları
Benim tanıdığım kadar
Sende seversin
Tanıyorum seni
Benim insanımsın

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gözlerim

bırak
birazda
günah işlesin
gözlerim
çirkinliğin
özünde ne var
göreyim

yada boş ver

gözlerim ayrı
gönlüm ayrı
çeksin çileyi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gözlerimde Mahmurluk

sabahıydı
gözlerime ulaşan
mahmur hüzünlerin

doruğu yalar gibi güneş
doğumlara namzet
sancısıyla beraberinde
yükseliyordu hafiften

hafiften süzülür gibi
atmacanın içgüdüsü ile
avına avcı olmak için
dolanıyordu gökyüzünde

güneşinde düşmanı var
atmacaya çevrilen
taşı meşine konmuş
sapanlı eller var

rotatifler
siyah kederli tenörler ile
günahları yüklüyorlar
kocaman kocaman harflerine

gözlerim sabahın
mahmurluğu ile bakıyor

sayfaları çeviriyorum
birer birer bırakarak
mahmurluğu bırakarak
akan derelere

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gözlerindeki Öfke

bak bari aynaya
gözlerindeki öfkenin
bende bıraktığı
izleri görürsün belki
aynalar yalan söylemez
deseler de
kandırmazsan kendini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:52 PM
Gurbet

hani
karanlik bir odaya
tum cocuklugunu tasiyarak
dalarsin ya
iste oyle bir sey
yensende tum korkunu
urkekligin birakmaz seni

basmadan adimini yeni topraga
tedirginligin cigirt kanidir
bekleyen yasamin
her bir parcasinda
kayboldugu emegin
dusunursun nedenlerini devinimin

yilmaz olmak kar eylemez yasanacaklara
yagmur zamani erken gelir iclerine
gorunmesede damlalar
duserler birer birer
yigitlik soylevdedir
kar eylemez
yuregini yaninda tasiyana

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Gururlu Olmak

gururlu olmak
zamanı geldiğinde
gömmektir sevginizi

bir bıçak vurup
kesmektir damarını
yaşama akan kolun

nehirler gibi
coşkun ve duru akıp
hedefe ulaşmak için

kor gibi yakıp
kül bırakarak artta
yürümektir doruğa

düşmek bu yolda
dalgalanıştır kalpte
taht kurmaktır yürekte

hadi doğ durma
gelecek var ufukta
yep yeni onur yüklü

hiç kirlenmemiş
bir bebek masumluğu
fırtınanın şiddeti
coşku seli içimde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Gül Kokuyor

Gül kokuyor odam
Albümden taşan anılar
Dağılı vermişler ulu orta
Gül kokuyor odam
Gülüm yanı başımda

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Gül Kokuyor Kaldırımlar

neon ışıkları vuruyor
kaldırımın üzerine
gözleri geliyor gözlerime
karanlık bakıyor içime
içimde zakkum çiçekleri
yol kenarları göz yaşı

belli ki hıncı
belli ki kini
neon ışıklarında
gecenin karartısını besliyor

ürpertiyor bakışları
yaşı hayli genç

gözleri diyor ki
dibini aydınlatamadan
sönüp gideceklerden

kaç ömür aralığında
kaç el değecek yaşamına

kaç kez değişecek yatağı
kaç tetik çektirecek
el uzatılacak hayatına
kaç mum aralığı kısalacak

kaldırımlar gül kokuyor
dallarından açmadan kopmuş
solmuş çürümeye yüz tutmuş

içerden fırtınaların çığlıkları
karışıyor neon ışıklarına
günün sessizliğini
boğmak ister gibi
vurup duruyor sokaklara

elinde naylon poşeti
dayamış burnuna
notası olmayan
melodiyi dinliyor çocuk
bozuk gecenin ayarı
gün sessiz göz yaşları gibi

kaldırımlar gül kokuyor
dallarından açmadan kopmuş

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Gülmek Bize Yakışır

gülmek
bize yakışır
gül çehrelim
gül ki
açsın tomurcuklar
açsın çiçeklerini
polen olsun
çırpınsın kanatlar
bal olsun
tohuma vursun
dağılsın dört bir yana
alayım kokusunu
emeğin
su olsun kalemim
aksın doya doya

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Gülümsemek

yatıyordu masumca yatağında
boynunun altını okşadım
gülümsedi

gülümsemek
mutluluk ise
tüm insanları okşayın
diyecektim ama

yanaştı yanıma minnoş
dokundum boynunun altına
mayıştı uzandı boylu boyunca

aman ha
dokunmayın muhakemeden yoksun
canlının boyun altına

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Gün Biter

Gün biter
Sızlanmalar bitmez
Efkar doludur yüreğim

Dinleyin
Kulaklarınız kapalı
Pike yapan düşünceler
Siren sesleri kaplamış her yeri
Uyumayan derinlerde bir şeyler var

Kızıla çalmış gece
Sevgiler saksılarda büyüyor
Saksılar küçük,
…………….. kök salamıyor sere serpe
Dışarıda bir şeyler oluyor
Bizli, bizden habersiz
Dinleyin
Kulaklarınız kapalı

Bir kedi miyavlıyor
Mini minnacık sesinden belli
Görmem gerekmiyor
Hissetmesini bilmeli
Önce duygular köreliyor
Çiçek soluyor, sonrada
Sessizlik başlıyor

Bahçeler yapmalı
Sahiplenmeden uzak
Geçmeyeceğin köPage Rankingüler yapmalı
Sevda sevdaya kavuşmalı
******* sessiz olmamalı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Gün doğarken

alacasına kanat değmemiş henüz
yuvasında sıcak yatağında belki de
sıyrılıp gitmiş olanca zifir
bir yanda yorgun ruhlar
bir yanda dinlenmiş gölgeler
kalkmaya hazır

zamanıdır
bu rehavet anı
zamanıdır
bu mayhoşluk anı
balıkçının elinde olta
neyse de
şu trolcüler yok mu
yok mu
gece kuşları
balkondan balkona
kedi çevikliğinde tırmananlar
erketeler
köşe başlarında sokakların

kırılgan duygular uykuda olan
kırılgan gece
gecenin koynunda ay
yıldız bulut
denizde
yakamoz
sokakta lambanın ışığı
oyuncaklarım
oyuncaklarınız
ulu orta
odanın içerisine serpilen

alacasına kanat değmemiş henüz
namluya sürülmüş dinlenceler
beklentideler

birazdan
bir serçe
çıkacak sıcak yuvasından
belki bir böcek
belki
akşamdan
bir sarhoşun bıraktığı
ekmek kırıntısına
gidecek

önce
yaşayanların sesi
dolduracak ortalığı
ocaklar yakılacak
çeşmeler açılacak
alel acele bir şeyler yapılacak
kapılar açılacak
kapılar çarpılacak
öpüşmeler mahmur olacak
ayak sesleri dolduracak
önce sokakları
sonra caddeleri
motor sesleri kaplayacak
ortalığı
bürolar atölyeler fabrikalar
başlayacak dolmaya
üretim diyecek birileri
sonra birileri
daha fazla
daha fazla

sonra başkaları duyacak
kanat sesleri ile ötüşmeleri
ağır ve vakur hazırlanacak
karşılamaya günü
her şey kolalı
kravatı özenle takılacak
kuş seslerini dinlemeye
vakti de olacak

alacasına kanat değecek
namluya sürülmüş dinlenceler
beklemeyecek

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Gün Gelecek

ezgiler yükleyeceğim
yalnız yüreklere
el
ele değecek

toy halaylarda
omuzlar verilecek
gün gelecek
çocuklarım
gelecek gün
yüreğinizde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Günah

çiçeklerin
solgunluğuna
kapamışım
kendimi

sayısal çoğunluk
eksi
ne fark eder

atmışım
tüm artılarımı

vurmuşum
hayallerimi

bir bir
birbirine
çarparak

almışım
elime
bir bardak çayı

karşıda deniz
yukarda
gökyüzü
mavi
mavi

gece indimi
lacivert olur
ufuk çizgisi

çarpmışım
eksilerimi

yeşil
koyu karanlık
gecenin içinde

atmışım
eksilerimi

gel
gel
uzaklardaki
hayalim
otur karşıma
merhaba diyeyim
toplumun günah saydığı
tüm günahlarıma

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:53 PM
Günaydın Şafak Kardeş

günaydın
şafak kardeş
ışıklarını sal
düşmesin gözlerine
sevdiğimin
gizemli gölgeler
aydınlat yüreğimi
yakamozlar misali
çırpıntılarım
vursun gözlerine
göz bebeklerim ay
hüzünleri bulut

şafak kardeş
sal ışıklarını
bakma biliyorum bende
biraz erken günaydın deyişim
er meydanlarına çıkarken
erken kuşanır
bizim buralarda
sevdiklerimiz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Güne Gece Işığı Karıştı

düştü
bir
bir puntalar
ezerek
kağıtları

hiç bu kadar
utanır mıydı
emek

çalmasaydı
idealleri
rotatifler

ak bir
kelebek konmuştu
mürekkebin üstüne

açık kalmıştı pencere
sızmıştı bir kez
gün içeriye

başını kaldırdı
kelebek
uçamamıştı

rotatifin
silindirleri
arasında
kelebek ömürleri
kalmıştı

çırpıntıları
kanatlarının
içinde havanın

ağır bir halka olacaktı
rotatife düşünceden

paketlenecekti
deste
deste gün

güne karışacaktı
alın teri
günah ile

kelebek özgürlüğünde
kısa olacaktı sabah

sevdaları ile
birlikte
birlikte dağılacaklardı

güne gece
gece ışığı
ışığı
karışacaktı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Güneş

içimde
kök salmaya
başladı çınarlar

açmaya başladı
gelincikler

ne baharı
ne hazanı belli
geçip giden zamanın

nemruta benzedi
yüreğim

tüm
güneşleri
gördü

anla beni
güneşin
en güzeli
yürğimde doğandır

baharı
getirecek olan
yüreklerdeki isyandır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Güneş Ağlıyor

süzüldü gri bulutlar arasından
kararsızlığını yenerek düştü
gerinmiş kollarıma aldırmadan
gökyüzüne çevrilmiş yüzümün
güneş değmemiş gamze tutan yerine

düşünmek var insanın kaderinde
yazgılardan öte bir şey dokunuşu
bereket mi vaat ediyor gülmelere
suyla gelen uyanışımı veriyor gözlerime

habercisi gibi sanki o bir damla
cisil cisil takip ediyor diğerleri
bir şeyler oluyor fısıltılar arttı
anlamak fısıltıları anlamak diyorum
ıslatırken damlalar saçlarımı
benim işim değil gibi hazırlanıyorum

yağmur yağıyor şehir ıslanıyor
boş durmak olur mu hazırlanıyorum

duygular yüklemişim her düşen damlaya
bulutlar örtse de güneşi biliyorum
güneş ağlıyor sessiz düşünüyorum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Güven

bir dönem
öyle uzun uzadıya değil
bir arpa boyu desem
yalan olmaz vallahi
damlarda gezermişim
yarı emekleyerek

çocukluğumun
bilmediğim dönemleri

camı ilk orda keşfetmişim
oturunca üzerine
ineklerin yanında
açmışım gözlerimi

sonrası
sonrası devam etmiş
her şeyimi tutamamış
hafızasında annem
onun içindir ki
anılarımı
hatırladıklarımla
yaşarım

cam kırdığım kadar
okulu kıramadım
kıramadığım gibi hatırları
ondandır çizmelerimin ağırlığı

bakmayın söylenmeme
taşıdım bir ömür boyu
güle seve

her hatır
sıcak bir güneş gibi
belleğimde

taya nal çakar gibi
uzun yollar
taşıttı beni

puslu vadiler
sarp yamaçlar geçirdiler

annem yinede
bana güvenmedi

ilk düşüşümdü
habersizliklerinde
eşekten

derdi ki babam
bırak hanım
eksik olmaz
uyuz itin yarası

ezilirdim
ağırlığı ton ton
olurdu sözün
bildiğim
ben uyuz it miydim

alfabeyi bile
daha bitirememiştim

keçi otlağında
bir fidan gibiydim

güvendim sevdim

her kırıldığında
dalı bindiğim
ağaçlara kahrettim

anladım ki
annemin
beni sevdiği gibi
yaşamı sevmeliydim

çocuk yaşlarım
değildi öğrendiğim zamanlar

yaşın deli kanlı çağında
bilgi çiçeği burnunda
yaralarıma tütün basmasını öğrendim

volta atmasını
dar avlularda
hücrelerde
sevmesini öğrendim

ne güzel şeymiş öğrenmek

bir cerrah gibi
açarak yarayı
tımar etmek anıları
damıtarak acıları

ben sevmeyi
ağılarda öğrendim
vererek panzehirleri

dost oldum
dostum oldu
bedeli biçmeden
düşmanımı çoktu
çetelesizdi düşlerim

yaşayanı sevdim
yaşatan kadar olmasa da

en çokta
anlamsız olsa da yeri
ülkemi sevdim
güvenlerden uzak
annemin
beni sevdiği gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Hala Titretiyorsun

hala titretiyorsun
önünde beni
öğrenciliğime
yenik düşüyorum

her kelime
başlangıcıymış
yeni sonsuzluğun
sonsuzlukla kaplanıyorum

biniyorum
esintilere kapılmış
pupa yelken
belirsizliğe açılmış
bir tekneye
miço misali
seni seviyorum

dalgalanan düşüncelerimde
sörf yapıyor yaşam

bir yanımda sen varsın
bir yanımda sizler

seni düşünüyor dağılıyorum
dikiliyorum sizi düşününce

tüm inatçılığım kaplıyor
barikata bir taş daha taşıyorum

kış geliyor
yağmur bulutları

maviye arışmış beyazlıklar
toz pembe karanlıklar
imgelere karışmışım

kalem kesiyor
düşünceler dikiyor

yamalı bohça misali
yaşam sürüp gidiyor

ellerini uzat
uzat ellerini
tenim tenine aç

biraz sevda
biraz aşk

işte böyle yaşıyorum
doyasıya zamanı
bohçama tıkıyorum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Hangi Satırın Hüznü Vurdu

hangi
şiirden düştün
bu yerlere
hangi satırın
hüznü vurdu
buralarda
yalnızlık kol gezer
kol kırılır
yürek biçer
izleri kalır sadece

buralar
sana göre
değil
benim diyarım
diyarım
bu eller

dokunası
toprağa
öresi
dante gibi
umutları
değesi dudaklara
her haykırışta
öpmek için
yıllara sığmış
genç umutları

hangi
şiire düştün
destansı dilin mi
çilesi misali
kahır vermek
bir tutam
deve dikeni

yürek
kopuntularına
sarma kendini

bak
seni
benim
diyarımdan
atacak
bir şiir
yazacağım

bu diyar
iki kişilik
değil
beni
bana bırak
bendekini
ben bileyim
uzat elini
sana şiirini
vereyim

(…)

oku
yüreğinle
meydanlara
yürü…
sana
gönlümü vereyim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Hani

Hani;
Bir dere kenarı
…………….düşünürsün ya
Bir yanında sırtlar
Yem yeşil bir Dünya
Masmavi gökyüzü

Düşünürsün ya
Küçük pencereli bir Ev
İsyan ederim! ...
………….İşte o zaman ben

Sevmediğimden
…………….değil be Canım
……………..sevmediğimden değil

Küçük pencereleri
Soğuk duvarların ardında gördüm
Yeşili tenimde taşıdım
……………………bir dere kenarında
Hep buralarda hissettim
…………………..Özlemin acısını

Sevdim be Canım
Sevdim de, buralarda doyasıya

Diyorlar ki gülüm
Pembe açıyor Karanfiller
……………..Leylaklar beyaz
İnanmaktan başka
Bir şey yok elimde
İnanmak sadece…
Acı veriyor
Ve koklayamamak Gülü
- Gülüm –
Zor geliyor işte

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Hani Diyorum Ki

hani diyorum ki
gelsen
otursan yanıma
masada
iki kişiyi geçmesek
kendimiz
doldursak kadehimizi
kendimiz
yaksak mumu
masada
başka şeyler
olmasa da olur
be gülüm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Harman Vakti

gözlerimden
kulaklarımdan
aktı sızı içime

hedefini buldu
geldi vurdu gönlüme
gönül bu yara
tez sarılır mı

harman vaktidir
yiğide ihtiyaç duyulur
yiğitten acep sayarlar mı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:54 PM
Harmani

nede tatlı oluyor
garibin yemeği
bakır tabağın içerisinde
tuz kara biber kimyon
harmani

koyuyorsun
dizinin üstüne
bir baş soğanı
vuruyorsun tepesine
sıktığın yumruğunu
çıkınca soğanın cücüğü
ağa oluyorsun ağa

ah
ah birde
sıktığında
hazırken yumruğu
ah
ah

çıkarsan cücüklerini
garip olur musun acep sen
garibin yemeği harmani

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Harmanlar Kurulmadıkca

oysa
çiğnerken ekmeği
basite indirgemek gerekmezdi

emeğin inceliği
göz ile görülmez ki

zorlama kendini
basitçe söyle gitsin
emeksiz yemek olmuyor diye

çalınca böyle zamanı
kimi zaman Anadolu gelir aklıma
boz kırları çayırları otları yoncaları

kiminin aklına kanada Avusturya
kiminin yemen Somali
Küba orta Amerika
Orta Asya
Avrasya
Büyük Ortadoğu Projesi
nasılda işlenir her şey

ellerde nasır neyse de
yüreklerde nasır
beyinde nasır

ilk hayalleri sular
sonra alın terleri sular
sonra umutları
umutsuzlukları değildir
yağmur duasına çıkaran
unutturulmuşlukları

ekilir bir şeyler
ekilirde durulmaz
kan damlar
toprağın üzerine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hasat Karası

siyahın içerisinde
oynaşır ak damlalar
bakmayın
solgun duruşlarına

her biri
destan misali
sevdalar gibidir

şu en parlak olanı
derler ki
çoban yıldızı
bir de
masalı

masallar
dinlemeye alıştık
bir kere

masallar ülkesinde
üşüyorum
bir düş kurun
ısıtsın içimi

sen bana
hiç ninni
söyledin mi
güzel annem
hiç kulağıma
uyu uyu dedin mi
annem

öyle ise
neden uykusuz
uykusuz gözlerim

sen hiç
kucağında
ısıttın mı beni

öyle ise
neden soğuk
hala yüreğim

ilk elime
verdiğinde
kalemi
neydi yazdığım

neden böyle
unutkanım

elimi tuttuğunda
benim
sevgini
vermedin mi

ahh
sevgi dolu
bilincim benim
yüreğime köPage Rankingü ol

yağma yağmur
ıslatma toprağı
bu hasat
sevda karası

ne zaman
bir el uzansa
tutmak istesem eli
omuza versem omuzu
yolum mayın tarlası
bu sevda
hasat karası
başımdaki
uyku belası

elleriniz uzak kalsın benden

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hasret

hızla döner
etekleri sallanır

bir öfke gibi
yanar içimde
sevda tutkusu
kanayan yarasıdır
usul usul içimde

bir kayanın dibinde
şifalı ot olsam
bilgenin elinde
yakıya dönsem
sürünsem yarasına
tenine değsem

alev almış hasretim
diner mi acep

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hatır

tam karşıya geçerken
yolumu kesti
bıçak sırtı gibi
kesmez ama soğuk

iki yeşil arası
bir kırmızı ışık molası
hasbıhal imiş isteği

biraz havalardan
biraz çocuklardan
bahsettik
partiden
falan filan

yeşil kesti sohbeti
yeşilde yürümek

garip geldi birden
üzerime çullanmış
yorgunluk var
iki yeşil arası bir kırmızı

oysa gönlüm
istedi mi sohbeti
ne yeşili
ne kırmızısını takar

işte bir kırmızılık
hatır arası

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hatıra Defteri

avuçlarım da
gizlenmiş
bir ömür

sevdası deli
gencecik bir ömür

ölesi gelir insanın
böylesi yaşam için

ocak tüter
sevda kokar

ah benim küçüklerim
yaşam sizi ne çok döver

el uzatırım suya
su ıslatır elim
yunam seni derim
uzat der diğer elini

el ele değmeli
kelepçeler kırmalı
tımara eller gerek

kaldıramazsınız
bu yükü
anlatmam ne çare

düşünki
bir delinin
hatıra defteri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hava Değil Bizi Böyle Yapan

gözler açık
yürek kapalı

düşünceler

biraz
parçalı bulutlu

yoldan geçen

biraz erkek
birazda dişi

biri kalçasını

diğeri lafını

sallıyor

sallayan lafı
sanki
namus abidesi

açılmış gözleri
kapanmış yüreği

“sallandıracaksın bunları
nasılda bak o zaman kurtulacak insanlık”

salladığı
parmağı

düşünceleri
kadar kirli

kocaman burnu
ikide burun deliği

sıkmak gelmedi içimden
düşüncelerine bulaşmış eli

çevrede
alkışlayan
sessiz bakışlara
bir esintiyle
dalarak
devam etim
kaldırımı pembeye
çalan taşlarda

aynı havayı
soluyarak
mutasyona
uğramayarak

hava değil
bizi böyle yapan

görmek
bakmak
düşünmek

emeği

ille de emeği

emeği üreten eli

düşünmek

sonrada düşünmek

eksiği

koymak yerli yerine bilinci

bak o zaman

işte o zaman

yürekleri gör

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hayal Bahçesi

düşlü yarınlardan
kurulmuş
hayal bahçelerine
göndermeyeceğim
sevdam seni

belki aksak olacaksın
ağır yol alacaksın
karabasanlar girecek
gündüzlerine
yaşadığını bileceksin

yarının terle yoğrulacak
yorulacaksın

umudu beslemenin
acısı kaplayacak
yaralı belleğini

ama
*******i yastıklar
yüzünü okşayacak
merhaba diyeceksin
huzurlu gülümsemelerle
başlarken güne

düşlü yarınlardan
kurulmuş
hayal bahçelerine
göndermeyeceğim
sevdam seni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hayalim

Hayallerim
Öylesine uzak değil
………….gerçeklerden
Diyorum ki;
Beni götürün Sevdiğime
Yada getirin onu bana
Öylesine anlık değil
Nokta koyuncaya kadar
………………..Yaşama.

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hayaller Kurup

Hayaller kurup
Bulutlara bırakıp
Aynı acıyı yaşıyoruz
Çobana bırakmadan
Berrak düşüncelerimizi

Korsan albüm dinliyor
Korsan kitaplar okuyoruz
Hüznü çekiyoruz içimize
Başımız etiketlerle dertte

Düşüncelerimiz
Bulutların üstünde
Kaderine bırakılmış
Esme rüzgar esme
Umutlarım var
Henüz kül olmamış
Ellerini tuttuğumda
Bilincimin kovana döndüğü
Çocuklarım var, Esme

İzmir, İstanbul
Martıların kenti
Oralarda gördüm Martıları
Denizlerin üzerinde
Özgür ve sesli
Deniz kirli

Uzak durun
Martılar kentimizden
Bulutlara yüklenmiş
Başka hayallerimiz var

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hayırlı Olsun Efendilere

tırnaklarımın arsına sokulmuş kimliğiniz
alışkınım vurgun yemelere gece üstleri
zül gelmiyor bana yılan dilli sözleriniz
alıştım bayramlarda kahpece vurulmalara

hayallerinizin yakıtı olmayacağım
rakıyı yudumlar gibi sessiz sizsiz
içtikçe kadehleri dumanlanmayacağım
susuzda içilmiyor ki zıkkımın kökü
yanıyor boğazım yanıyor da yanıyor
acısı kor acısı isyan ateşi acısı lal
yanan bacasız kalan dünyalarım
bakmadan görüyorlar ne bilen ne duyan var
kapılar sağır pencereler kör olmuş bu gün

dokunmayacağım ney/e dem alacağım usulden
zulmü sokaklara saldıkça sizler durmayacağım
en mahir kapılarınıza kör mandallar olacağım
sokmamak için içeri salyalı medeniyetinizi
gönlüm isterki daha çok şeyler olmak

vurdunuz yine kalemi saplandı eğri hançer gibi
bir hançer gibi derinden işledi soluk kesti
kaç insan ömrüne sığdı karanlığın saltanatını yıkmak
kaç yiğit ömrü tamamlanmadan ışığı yaymak için karanlığa
yıldız olup takıldı yüreklere ışıldarken Anadolu

bu gece kapatmayın gözlerinizi gelmeyeceğim kapınıza
akordunu bozmuş duygularım sigaramdan bir nefes daha
daha alacağım ciğerlerimin en müstesna köşesine misafir
bir gecede de girebilirmiş medeniyet dedikleri zehir
alışmak kolay değil beyler efendilerin yıldızlı *******ine
onuru çıkarmadıkça köleler Pazar yerlerine
hayırlı olsun medeniyet efendilere…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Hedefin Canı Acırmı

bilimsel takılalım bu satırları
kırk beş kalibre kurşun parçası
elbetteki işlenmiş alın teri verilmiş
bir parça barut ve itenek aracılığı ile
kendi kendine terk etmiyor yuvasını
bak şu şeytan doldururda dense
şeytan koymuyor onu fişek yerine

bilimsel olmak gerekli biraz mesela
o yiv olmasaydı namlunun içerisinde
hızı mesafesi ne olurdu bilinmez
tahmin edilen bir şey varsa eğer
önünden kaçması kolay olurdu
pusuları saymazsak eğer

kesin olmayan
insan olgusu değişken
formüle sığmaz
çok yönlü etkileşimli
tutkusu için geliştirirdi
kesin olan başka yöntem
havanın içini hiç görmedim
var mıdır yiv seti
bu başka bir konu

kırk beş kalibre kurşun parası
yivli kesimi terk ediş süresi
kolumdaki doksan üçte
bir tezgahtan aldığım saatin
kadranlarının hareketine
müsaade etmeyecek kadar kısa
aralıkta bir buçuk tur atıp
merkez kaç kuvveti ile
ilk havayı delişi
ve sonsuz delişlerden sonra
hedefe dokunuşu
hedeften kastedilen
bilimsel tanımlamaya girersek
et ve kemikten yapılı
hareketli nesne demek
yeterli olur kanımca

doksan üçten kalma
saatimin işi değil
bu döngü hesabının
verilerini tutmak

yaparken ürettiren
düşünmüş müdür acaba
hava şartlarından
doğacak sapmaları
önüne konacak kalkanları
ansiklopedik bilgilere göre
düşünülmüş ince ince
pekte şaşmadım
ya peki hedefin adını
düşünmüş müdür
soy kütüğünü
üretkenliğini üretimini
etin canı acır mı
kasaba sorduğumda
yaşım henüz beş buçukmuş
kasap ters ters bakmış
babamın kasaba bakışı gibi
keserken sen onu
etin canı acımıyor mu
çocukça takıldık
bilimsellikten biraz uzaklaştık

kurşunun hedefe
saplanış hızı
yol alırken
kaç devir aldığı
hedefin yakınlığı
hedefi delip geçmesi
girdiği yer
çıktığı yer
ve açtığı deliklerin
deliklerin çapları

hep girdiği yeri
düşünürsünüz
amatördür ruhunuz
çıktığı yeri görünceye kadar
neden çıktığı yeri parçalar
bilimsel takılalım dedik
dokunduğunda hedefe
sürtünme kat sayısı yükselirken
keserken kurşunun hızını
genişler dönme çapı
işte tam burada
önemli hedefin kalınlığı
ben diyeyim ince cılız
yirmi beşinde bir genç
yirmi sekiz santim
siz deyin yağlı kalontor
cüzdanından öte
elli üçünde biri
altmış iki santim
kurşunun girip çıktığı
o uzun olmayan ömür mesafe
birde yuvasından çıkıp
hedefe kadar kat ettiği mesafe
düşündüğünüzde amatörce ve oranca
aynı olmalıydı deliklerin çapları

bilimsel olmayacak kadar çocuksu
bir soru takıldı bir köşeme
hedefin canı acır mı
bunun hesabı yapılır mı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Her Cümle Bir Göz olmuyor

ne öğretmeye
çalışırsam çalışayım
yine herkes
kendi öğrenmek istediğini
öğreniyor

neyi göstermek
istersem isteyeyim
yine herkes
kendi görmek istediğini
görüyor

kim ne anlatırsa anlatsın bana
kendi anlamak istediğimi anlıyorum

bakmayın
öyle dillendiğime
her cümle bir göz olmuyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Her Hüküm İnfaz Edilir

ne zaman
zaman daralsa
mahkum olsa
gözlerim kapanmaya
bir çentiklik iz bıraksam
yarım kaldığım kitaba
tüm sınırlarını çizsem
mezarının
bıraktığım şeyler için
en mahir rehberlerle
döndüğümde bile
bulunmuyor
bulunmuyor duygular
aynı olmuyor hiçbir şey
dönüşüm bir başka oluyor
başladığım bir başka yer
başladım mı o zaman
bitirmeliyim de desem
her yeni başlangıçta
yeni bir dava
yeni celseler
gördükleri için gözlerimi
mahkum ediyor sayfalar
yeni düşlere
uyku infazını uyguluyor yine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:55 PM
Her Yürekte Bir Yara Vardır

Her yürekte
Bir yara vardır

Onarmak
Ne mümkün
Yakarda
Durur
Gizliden

Kar’a
Kara düştü
O gün
Ondan gayrisi
Onurdu
Benim için

Ellerim
Kağıt işledi
Ellerim
Demiri işledi
Ellerim
Kaleme
Can verdi
Yüreğimde sızı

Belleğimde
Kar’a
Kara
Düşen sızı

Yanmadı
Bilincim
Öyle
Yandığı kadar
Ne çarmıhlarda
Ne kurşunun
Bedene vuruşların da

Dedim ya
Kar’a
Kara düştü
O gün
Beni
Ben yapmayan
Pişman olduğum
Tek gün

Özrümü kabul etmeyin oğullarım
Ellerime öyle bakmayın, acılı bir yürek var
Tokat yemesin çocuklar, güzel olacak günler var

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hey Gidi Seni

hey gidi seni
kaç yara açtın bende
yaramı saramadım
dokun tenime dokun
kaybolup gitmeyeyim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hey Sen

Hey sen
Göremezsin
Sana varan
Sudan tatlı
Gülden güzel
Coşku dolu sevgimi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hırsız Var

olmaz ki
bu kadarda olmaz ki
gözlerimin önünde
zamanı mı çalıyorlar
sevgimi mi yoksa
satırların arasından
akıp gidiyorum

bir şiir
oluyor zaman
bazen
hoş bir yazı
hırsızda sevilir mi
demeyin
sevdiriyorlar işte
paylaştıkça
zamanı
duyguları

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hiç Fark Ettinmi

hiç fark ettin mi
önünden bir ömür
akıp geçtiğini

taş attın mı
hiç o akışın içine

kos koca dağları
yalnızlık kaplar mıydı
koca olduklarını bilselerdi

çığlar düştü
hayaller üstüne
çığlıklarında şatafatın
cümleler boğuldu
yaldızlar içerisinde

oysa bilirim
ne güzel şeylerdi
görkem dolu istekleriniz

yürümek güneşe bakarak
haykırarak şarkıları
ne mutlu olurdu insan
farkına varılmasa
bir bir ezildiğini
karıncaların

gün doğar
dolunay misali güneş
çakallar ulur

gün doğar
dolunay misali güneş
mavi gözlüdür doğan bebek

istemesem de doğar gün
gün ateşten top misali

hiç fark etmedin mi
önünden bir ömür
akıp geçtiğini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hisset

Sen bir tanem
Öylesine uzaktasın ki
Öpmek isteğim
Eriyip gidiyor
…………..mesafelerin içerisinde
Ama yinede sevgilim
Her gün batımında
Sana gönderiyorum isteğimi
SEN eve dönerken
Hisset…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hoş Geldin

topraktan
toz kalkıyor

ilk yağmur
taneleri
dövüyor

özlemi var

karışmakta
yeniden yaşama

merhaba der gibi

dolu dolu
damlalarıyla

hoş geldin
hoş geldin

adın
ne olursa
olsun

yağmur
dolu
kar
cemre

sizleri
beklemekte
sardunyalarım

zeytin ağaçları

köklerini salmış
özlem içinde

veysel emmi
iki göz
damının

aktarıyor
çatısını

uzuyor kollar
vitrinlerde

biraz

ürpertilere
bulaşıyorum

kömür derdi
odun derdi
diyor
birileri

Antalya’nın
keyfini çıkarıyorum

çıkarıyorum
ürpertilerimle

oğlum
seni bekliyor

ilk aşkıyla
ıslanmaya hazır

saçlarında
ıslaklığa

hapşırmaya
hastalanmalara

korkusuz
vakur

hoş geldin
hoş geldin

bereketin
habercisi

kentlerimiz
hazır
köylerimiz
kanık

rotatifler aç
yeni
yeni
haberden
uzak

nakarat gibi
ağıtlar yazmaya

büyüklerimizden
sözler duymaya

hazır

el avuç açmaya
yani dilenmeye

yani
adına
bir şeyler demeye

ıslat beni
ıslat ki

görmesinler
göstermek istemediklerimi

bir
esinti gibi

gel gözlerimin önüne

al götür bulutları

sen yetersin

beklide

ıslatmaya
bu suya
aç toprakları

gülsün

toprağın altında
kök kalan
özler

kavuşsun
sana uzanan
özlemler

hoş geldin

hoş geldin
yağmur dostum

bilki
aynı toprağı
sulamak gururun olsun

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hurafelik

yollar kayarken
otobüsün altından
tarlanın içerisinde
iki leylek gördüm

otobüsün içinde ben
tarlada iki leylek
ne kadar rahatmış
söz söylemek
leke olarak kalmış
dağarcığımda
hurafelik

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hükümsüz Olan

anılarımı
almak için
gitmiştim
eski mahalleme

oysa

gittiğim yerde
yenilerini verdiler

hükümsüz olan
hiçbir şey yok
nedense

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hüzün Var

yanıtı gelmedi
yaktığım ateşin
onun içindir ki
suskun dilim
kıymayın kelimelere
kıymayın kelimelere
kelimeler mermi
kelimeler hançer

hüzün var
bu aralar şiirlerde
kırık bir iğne ile
çalar gibi taş plağı
söze dönüyor kelimeler
uğultular içerisinde

yaram var
yaram var
kadehim boşalmış
doldur doldur
daha diyeceklerim var

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Hüzünler Çöküyor

Sözler
Günü birlik
Sevdalar gibi,
Saplanıyor
Düşüncelerime
Bulut oluyor,
Öfkem,
Yağmak için
Şehirlere,
Bir esinti
Dağıtıyor bulutları,
Hüzünler çöküyor
Kuytu köşelere

Coşkuyla yaşamak
Yaşamak istiyor
Gönlüm,
Özgürlüğe sevdalı..
Sokaklarda
Arşın boyu
Düşünmelerden uzak
Çocuklarımın
Ellerinden tutarak
Şen şakrak şarkılar
Dinlemek istiyorum…

Erdemir geliyor
Seydişehir
Gözlerimin önüne
Hep bir ağızdan
Söyleniyor Türküler
Sözleri
Tere bulalı

Şarkılar bozuyor
Düşüncelerimi
Nazım geliyor
Ahmet arif
Alıp götürüyorlar
Uzaklara
Birlikte söylüyoruz
Türkülerini, Anadolunun

Ellerim boşalıyor
Yüreğime alıyorum
Ellerinizi
Yüreğim sıcak
Bir meltem esintisi
Kaplıyor şehirleri
Gök yüzünde
Yıldız oluyor
Sevdiklerim
Karanlıklar batıyor
Şehrin üstünde
Türkü tadında
Şiir tadında
Bir şeyler oluyor
Bir şeyler…

Hüzünler çöküyor
Kuytu köşelere

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Işık

dirileceğiz
dirileceğiz
yıkacağız duvarları
açacağız tüm kapıları
bir bir geçecek
açılan gediklerden
karanlığa doğru
ışık huzmeleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
Işık Olsam

ışık
yakılmasa
görünür mü
aydın yüzler
karanlığın içinde

ışık olsam
dalsam karanlığa
bulur mu sevdalılar
bulur mu sevdalılar
sevda dediklerini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
İçim Acıyor

yıkılan bir binanın
önünde duruyorum
feryatlar yükseliyor
bir yıldız kayıyor gibi
içim acıyor içim
kesilmiş tırnaklarım
tırnaklar
yeniden büyür
değil mi

avaz avaz bağırmıyor
usta politikacı
kavaldan çıkan nağmeler gibi
dinletiyor kendini
gittikçe sen peşinden
göz yaşlarının ıslaklığı
nafile
nafile ağıtların
bir çengelde senin için hazır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:56 PM
İçimde Ayaz

içimde ayaz
dışarıda alev
kor ******* bekliyor

bilseydim yüzmeyi
dibi olurdu denizin
yinede yok diyemem
sığ kıyılardan bilirim
ama enginliklerinde denizin
çaresizim çaresiz

içimde ayaz
dışarıda alev
kor ******* bekliyor

kıpırdat yüreğini
gözlerine takılayım
gözler zorlanır yalanda
enginlere gideyim
içimde ayaz
yada ayazı yeneyim
kıpırdat yüreğini
acemi adımlarım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:57 PM
İçin için

duymak için isyanı
kulaklarını açman nafile

aç bilincini
gir gönüllere
şavkıyan lavlar gibi
volkanın ağzını görürsün

yanar için
için için

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:57 PM
İğne İle

iğne ile
kuyu kazar gibi
ela gözlü kız
hayal kuruyordu
küçük küçük kırıntılar
umuttan kaleler oluyordu

iğne çuvaldız
hikayesi değil bu
kepçeyi kapan aşçı
bol kepçe dağıtıyordu
konuklardan
evin çocukları
nasiplerini alamıyordu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:57 PM
İhanet

acılar
kaç insan ömrüne
sığdırılır
kaç insan ömrü yaşanır

neyle
tartılır
neyle
ölçülür

bilirmisiniz


temiz sayfalara
temiz sayfalar
eklemek için yaşanan
ömrün anlamsızlığını

sırta saplanan
bir kurşun ağırlığında
yaşanırmı hiç

açık arttırmalara
kondumu hiç yüreğiniz
parça parça
çıktımı satışa
ve bağlandımı diliniz

ben ihaneti
beyaz sayfalarda gördüm
pembe bulutlarla kaplanmış
suskun aşk satan dillerde gördüm

sessizliğin acısını
düşlerime giren
doğmamış çocuklarda gördüm

her kes acıyı
sevdası kadar yaşar

sevdalandınızmı
memleketinize

haykırdınızmı sokaklarda
hissettinizmi sırtınızdaki hançerleri

ben ihaneti
suskunluklarda gördüm
kaçamak ürkek bakışlarda

masum aşklarda gördüm

masum suratların

yanmış yıkılmış
umutları

beyaza zeminli
pembeye bulanmış
sayfalara aktarışında gördüm

umut kırıntılarının
masalarda
meze yapılışında
gördüm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:57 PM
İhlal

ihlal edilmişti
tüm sınırları düşüncelerimin

zayıflamış
en küçük noktasından
girdin içeri

büyüdün
bilinmezliklerimde

sende öğrendim
sensizliği
uzun yol boyu
ne çok şey öğrendim
ne çok şey

bir elin bir ele
temasında
yüreğin
farklı atışını

bir anın
bir ömür olduğunu
bir ömrün
bir insan olduğunu

ihlal edilmişti bir kez
tüm sınırları düşüncelerimin

sen girmiştin içeri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:57 PM
İki Satır Sohbet

masumiyet
örtmüşsün üzerine
ipek bir tül gibi

büründürmüşsün
şehvet dolu arzuları
gizemlerin gölgesine

ne kadar gizlesen de
içindekileri
görüyorum seni

biliyorum
çözüm değil görmek
iki satır sohbet bu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İkimizde

İkimizde severiz
Yinede benzeşmeyiz
Bir birimize

Ben, buram, buram
Deli bir sevda ile

Sen Alev, alev
Yanan şehvet ile

Bu ülkeyi…

Ben
Aşık misali

Sen
Çapkın

Benzeşemeyiz

Ben Hain! …
Sen Beyefendi! ...

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İkinci Kez

ikinci kez
ikinci kez
yaşayamadım
hiçbir anımı
kaç kez okursam
okuyayım
alamadım
alamadım ilk tadını

ilk çığlığımı
hiç hatırlamadım
anlattılar zaman zaman
sanki yer gök inlemiş
yer neresi
gök neresi
anladığımda
ilk oğlum gelmişti
dünyaya
anladım
ikisi de
babaların yüreğiymiş
anneleri bilmem
anne olmadım hiç

şu aralar
biraz kıskançlık
var üzerimde
yalnız hissediyorum
üç kişilik yürek içinde
dedim ya kıskançlık
anne olmak varmış

ikinci kez
ikinci kez
yaşayamadım
hiçbir anımı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İkinci Satırda

ikinci satırda
liflerinden yoksun koca çınarların
gövdesine takılır mahzun gözlerim
özünden kopmuşluğunu yaşarım
destanlar yazan adlı cengaverlerin
adlarına bakar bakar şaşarım

bir ışık gibi karşımda durur
traktörün üzerindeki resmin
direnişin öyküsünü görürüm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İkinizde Sallıyorsunuz

ki
atıfta bulunurken
sen ona
farklı değilsiniz
bir birinizden aslında

tabi ki görüyorum
gül basmalı eteğini
yürüdükçe sallanan yerlerini

ki
atıfta bulunurken sen
hissediyorum
gözlerinin izlerini
yönlendiren bilincini
sallandıkça kalçalar
arzularınla birlikte
sallanıyorlar

yok aslında
bir birinizden farkınız
ikinizde sallıyorsunuz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İlk Kavuşma

bu sabah
yine dört kişi olduk
dört keskin yürek

kim bilir neler düşünerek
merhaba dedik bir şeylere

ne çok
şeyler oluyor
küçük yüreklerimizde

evin içinde
sanki oynanan
kovalamaca

keşfe çıkmış gibi
yirmi günlük ev özlemi

çekiliyor çekmeceler
açılıyor dolap kapıları

raflardan iniyor kitaplar
kıpırtılar yüreğimi okşuyor

insan en çok
neyi sever bilir misiniz
dante gibi işlediği emeğini

insan en kolay
neyi yok eder bilir misiniz
sahiplenmek istediği sevgisini

ahhh
deli yüreğim
ne vardı böyle çırpınacak

çalabilseydim kavalımı derinden
kata bilseydim sürümü önüme
böyle sürer miydi
çırpınmalarım yine

kim ne derdi bana
benden başka
çoban olduktan sonra
bilirdi sürü sürülüğünü
çırpınacak kalbim kalır mıydı acaba
var sen yinede çırpın
gökyüzü alabildiğine engin
keklik ol şahin ol
ister bir bulut ol
onuru koy sevginin yanına
bak oğlunun gururla
gözünün içine içine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İlk Temas

orta yerindeydik
Atatürk parkının
iki kişi değildik geceydi
sessizce atıyorduk adımlarımızı
karanlığı fuarın ışıkları yırtıyordu
nazlı nazlı vuruyordu tenimize
denizin esintisi ve kokusu
sessiz abartılı bir savaştı içimizdeki
acemi erler gibi
çatmasını bilmeden kelimeleri
mola vererek başlattık yürüyüşü

yirmi dört yaşımın gün batımını
bırakarak masada yürüdük
parkın en metruk sokaklarına

sessiz değildi gece
belkide sessiz
uğulduyordu dünya
değerken elinin sırtı
elimin sırtına her adımda
uğulduyordu yaşam
kelimeler uçuşuyordu
yakalayamadan tek birini
yol alıyordu adımlarımız
yol alıyorduk bilinmezliklerimize

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İllede Böyle

İlle de böyle
Olmak zorunda
Değilsin ki

Biraz dağıt saçlarını
As biraz suratını
Karalar çalayım sana

Kokunu yok edeyim
Hiç konuşma
Yada kimse duymasın

Yüreğimdeki
Zindanlara koyayım seni
Sevgi acı,
Sevgi zehir
Yoksa…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İmge

imgelerle dolu
sipariş aldım

kök bıraktım
çapa salladım

arıktan su akıttım

imge
sipariş
kök
çapa
arık

dağ doğdu
masala girdi
emeğime
üzüldüm
düşündüm
masalımı sevdim

dağ
masal
üzülmek
sevmek

sevdiler beni
siparişi teslim edemedim
hayalden uzak
gerçeğe bakarak
acıyı damıtarak
sevgiyi arıtarak
yaşayalım istedim

sevdiler
sipariş
hayal
gerçek
acı
sevgi
yaşamak

sade imgelerle
sade yazmak
yada /sade/ imge olmak

oysa
ne güzelde
kelimeler bulmuştum
tam iki ciltlikti sözlük

sevgi sevi
acı üzüntü elem keder
gerçek reel
ve diğerleri

ben adam ol/a/mıyacağım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İmgeler Saldırıyor

gömülme
diyorlar imgelere
sadeliği gibi ol dilinin

oysa
çıkan her kelime
yaşantımdan bir kesit

sayın ki
sevda misali

güneşi
kapatıyorsa bulut

aklara
bürünmüşse eğer

aldatıyor
diyorum bilincimi
bulutlar kara oluyor hemen

kara deniyorsa eğer
düşünüyorum ayrıntısını

bir deniz geliyor aklıma
ablamın oğlu değil

bin denizcinin
özlemine gülümsüyorum

kara kara göründü

adını düşünmediğim
bir romandan alıntı gibi

çözülüveriyor imgeler
emeğimi seviyorum
şiiri seviyorum

bulutlar geçi yorsa
güneşi kapatarak
nazlı nazlı

birazda
hüzün katmışsa doğa
damlalarını
akıtacaksa
bir bir peşi sıra
toprağa

bir hasretlik
çöküyor üstüme

duygularıma
bırakıyorum her şeyi

karaya çalan bulutlar
ap ak oluveriyorlar

değişi veriyor her şey

mesela
ağırlığı taşın
yenilmişken
yerinde yer çekimine

gücüm kadar
oluyor zaferi

dayanışmamı
dersiniz buna

esaretin değişimi mi

oynaşıyor
kelimeler kalemimde

dibine
değmeden kova

anlaşılmıyor
kuyunun körlüğü

imgeler
saldırıyor
cephe geniş

ip uzun
salıyorum derinliklere

su
çekmek değil
düşüncem

kuyunun derinliği…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İnat

Sana inat
Bana inat
Bize inat
Yaparcasına
Kaçıyorlardı
Sevdalardan
Pembe düşler üzerine
Fırçalarını sallayarak

Kan damladı, kan damlayacak
Ak umutların üstüne

Umudunu sordum
Umut neyime dedi
Görmez olmuş
On sekizindeki
Gencecik hayallim
Umuda küskün olmuş
On dokuz haziran perde

Kalem kesti, kalem kesecek
Yırtıldı kağıt sıra üstünde

Sana inat
Bana inat
Bize inat
Okumaya konan
Bu sahte sırat
Ne gariptir
Canım yanıyor
Canım yanıyor
…BENİM….
Sen aldırma oğlum
Kabahat bizde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İnce Ruhlu

inceydi ruhu

her şeyin
isterdi iyisini

kırk kez düşünür
bir kez konuşurdu

ne konuşurdu
………….....ama

insanın hası oldumu
yanında
başka coşku olurdu

zengindi
ideallerinin süsü

tek bir dünya idi
düşü

engelleyemedi

kelimelerdeki

bunca güzellikleri

o tarihe

bir kasap olarak geçeçekti

onun için dir ki
kelimelerin içini oku

kılmayın
bizi yabana
muhtaç

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İncir Ağacı

yılda yedi metre küp
ağaç tüketiyormuşuz
bir çoğumuz hariç olabiliriz
ortalama istatistik değeri
masa sandalye kapı
kimsenin itirazı yoktur

kitap kalem defter
sıra kara tahta
burası biraz karışık
farklı bir hesap gerek

okey ıstakası
silah kabzası
bıçak sapı
emperyalist tutkular
ormanlara düşen napalmlar
arsa tarla rant kavgası

bunları bir yana bırakalım da
acaba yılda kaç metre küp
bir insan ağaç dikiyor

eksik veri çözülemiyor
üretimci değil
tüketimci
hesap isteniyor
olurya birinin aklına
olur olmaz bir yere
incir ağaçı dikmek gelir

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İncir Kuşu

gece basar düşüncelere
zifiri karanlık çöker masaya
bir galon incir rakısı
dağılır yavaş yavaş hayallere
vuracaktır belki de bir avcı
bir gün incir kuşunu da

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İnsan Genin

yüklenince
topuzuna kantarın
kilon mu arttı sanırsın

ipe çıkmış
cambaz isen

sanma ki
baldan tatlı sözlerin
sağlayacak dengeni

kalemin körelir
dinlemezsen yüreğini

hediyen olur
mavi jilatinli kara kutu

açma onu

cambazlık neyine senin

kapa kulağını
aç gözlerini
dokun

dinle yüreğini
insan genin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:58 PM
İşinmi Yoktu

anahtarlar olsaydı eğer
büyüdüğümüz yer ve zamanlarda
ne kadar yüksekte de olsa
uzanır basardık düğmesine
yakardık ampulleri fark etmezdi
kaç mum kaç vat kaç insan
aydınlanırdı ortalık öyle olmadı işte
gaz lambaların ışığında bu kadar
bu kadar oluyor önünü görmek
kalemimi bıraktım masanın üzerine
bir sigara yakacağım boş ver markasını
bekleyecek kadar beni zamanınız var mı
kaçar mı diyorsunuz kınalı kuzular
yada aşk oyunu kirletilmiş medya
sözcükleri altında tüm ihtişamlı bahanelerde
durun orda çok net söylediklerim
kar beyaz olmaz imgelerde kar kızıl yağar
masumsa duyarsız değilse yaşama eğer
aşk kokmaz sevgi ağlar için için yada gür
sevindirmemek için haini kuytularda
her damla ter senin değildir
senin değildir her damla göz yaşı
düşünmeden yaşamak isterdin belki
belki ama gelip dostluğumu istedin
sana alenen söyleyeyim taşınması
o kadar kolay değil kolay değil

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
İtirazım Var

hep ben olacak değilim ya bulut
itirazım da yok
hep güvercinleri uçuracak değiliz ya
itirazı da yok

uçurumun kenarında durmuşlar
uçurumun kenarında durmuşlar
kanatları varmış gibi sanki
uçmanın hayalini kurmuşlar
itirazım var
yanlarına düşlerimizi almışlar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
İyi Bakın Kendinize

bir inanç tohumu ekeceğim,
sulayacağım terimle
suya kan karışsa bile
ne mutlu diyeceğim
bu ülkede insan olmak
boy vereceğim
dal salacağım
yapraklara bezenmiş
çiçekler açacağım
her renk
her tad meyvalar vereceğim
onur gibi sevda gibi
sizleri sizlere vereceğim
yeni açan tomurcuklar gibi
iyi bakın iyi bakın kendinize

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
İyi ki Sen Yoktun Gülüm

İyi ki
Sen yoktun gülüm
Maphus yılarımda
Mahpusluk zor
Zanaat

Deste, deste
Korsun
Raflara
Külü dağılmamış
Anıları
Üste kırlangıç
Kanadı
Denizde balık misali
Bir tutam
Ebe gümeci
Yanında
Yoğurt kasesinden
Küçük saksı
Dolanırda durursun
Bir ağızdan, bir ağza
Bir kulaktan, bir kulağa

İyi ki
Sen yoktun gülüm
Mahpus yıllarımda
Mahpusluk zor
Zanaat

Öbek
Öbek işlenmeyi
İşlenmeyi bekler
Renk, renk
İşlenmeyi bekler
Sevda türküleri
Kalem olur
Kılıca benzemez
Tene dokunuşu
Raflarımda
Yer kalmazdı gülüm
Kısa voltalarda
Geçmez di zaman


İyi ki
Sen yoktun gülüm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kaç Dil Arası

kim bilir kaç dil arasına
sıkıştı dizelerim

kaç öfkeye tanık oldu
loş *******de

kaç anlamsız sohbetin
konusu oldu düşüncelerim

yeni mevziler kazarken
sırtımda ağrılar hissetim

yılan gibi sürünmeyi
öğretemediler henüz

dimdik dururken ayakta
siper olduysa gövdem
her kara düşünceye

tohuma karıştı
düşen damlalarım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kaç Mermi

sebepsiz esti rüzgar
en azından benim için
bir anlık gafletti belki
düşündükçe düşüncenin derinliğini
doruklardan aldığı karın ayazını
mermi çıplaklığında vurdu suratıma

bu günlerde bir merminin fiyatını
bilmiyorum kime soracağımı
bilgiçliğin elinde insan yaşamı
her ölçüt sanki mermi hesabı

düşündüm parayı kaldırsak ortadan
mesela cephanelik gerekirdi insana
kızın mı var her zaman yedekte bir şarjör
çevrende şaşı bakan mı var üç mermi
tahsil edemediğin alacağın mı bir mermi
susan mı var konuşan mı var
uçan mı var kaçan mı var

hele birde ülkesini seven mi var
hesabı tutturamazsınız işte
yüksek matematik gerektirir

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kaç Tetik Arası Ömür Yaşadım

Kaç tetik arası
Ömür yaşadım
Kaç perde arası
Atıldı adımlarım
Kaç mızrap
Dokundu yüreğime
De…
Tükenmedi kelimeler
Peş peşe geldiler
Sıra sıra açılan
Sayfalar gibi
Bilincimde
Şavkılar saçarak
Umut adlı bilinmezliğe
Işık oldular

Kaç tetik arası
Gençlik yıllarım
Arkadaş oldu bana
Uzattım elimi
Dostane yıllara
Elim rüya elim yara
Düşmanı içinde ara
Yoksa
Kim durdurabilir
Bilgeliğin ışığını
Kim soldurabilir
Işığın parlaklığını

Kaç tetik arası
Ömür yaşadın
Uykularında
Kaç rüyaya
Tanık oldun

Kaç perde arası
Sizlerle kucaklaştım
Cümbüş’ümün kolu
Kolu kırıldı
Yüreğimde ezgiler
Saza vuruldu
Rüzgarlara savurdum
Perde aralarında
Parmaklarım
Doğan her bebekte
Umut oldum hava oldum
Kaç perde arası dokundu
Dokundu yüreğime

Kaç mızrap vuruldu
Balyoz gibi sarsarak
Sanki dünyam yıkılacak
Ağıtlara karıştı sesler
Hep bir ağızdan söylenen
Gür ve yalın çıplak
Çıplak umut isyanında
Dolu gibi yağarak
Yaz sıcağında
Ve azalarak
Azalmalara vuran umutlarım
Ağıt saflığında
Kaç mızrap vuruldu
Vuruldu kanayan yüreğime

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
kadın

emperyalisttir kadın
işgale dayalıdır tüm tutkusu
ulaştığı her noktada
dikili olmasını ister bayrağının
ihtişamlıdır fırtınalı
her türlü acıya hazırdır
feda etmemek için görkemini

işgalcidir sevgisi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kadınlar

ne çok şey oldular
ne çok şeye konu
kadınlarımız
kızlarımız
anamız
bacımız

bekçisi oldular obalarımızın
kımızı eksik etmediler sofralarda
at bindiler kılıç kuşandılar zorda

ne çok şey oldular
on ikisinde kuma
on üçünde anne
yirmi beşinde nine

destanlara imza attılar
kurtuluş şavasında
tarllada ırgat
fabrikada işci

ne çok sevdik onları
bilincimizin
bitmeyen şehvetiyle
iri göğüs
kıvrak kalça olarak
sokakta yosma
gönülde oynaş
satırlarda düş gibi

ne çok sevdik onları
namlunun ucunda namus
törelerde kurban koşulsuz
içimizde kanayan yara gibi
gömdük cehaletin içine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kadınlarımız

ötelerler yaşamını ötelerlerde dururlar
bilmez misinki eteğine doldurdukları
bir dipsiz kuyudan çekilen kova dolusu
kim bilir neler dolu içinde neler dolu
ay düşmüş kovanın içine de desem
kova dibini kuyunun bulur mu dersin

kuyu dipsiz kova susuz ay parıltısız

karanlık bir boşluk dolar eteklerin içine
burulur burma bıyıklar sıvanır sakallar
ille de bir takıntı gelip dolanır dillere
diller keskin kılıçtan keskin kalemden bile

açma eteklerini dolacak bir şey yok laftan başka

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kahraman Olmak

bakma
gazetenin yazdığına
çakalının teki
diyordu berber Halil

nasıl olmuş anlamadım
atlamış kayalıklardan
bir an bile düşünmeden
elbiselerini bile çıkarmamış

çekmiş genci çıkarmış
kayalıkların dibine
ambulansın yanında
sırılsıklammış ikisi de

hani karı kız olsa
boğulacak olan
anlardım ya
aklım ermedi bu işe

dedim ya çakalın teki
bizim Nusret
ara sıra buralara takılır
birkaç el çanak açılır
kimse bilmez nasıl kazanır

bitini vermez
bir şey gelmedikçe
hiç yoktan
kahraman oldu

sehpanın üzerinde
duran gazeteyi gösteriyordu
yerel bir gazetede
büyük puntalarla
yazıyordu
“kahraman Nusret
boğulmakta olan genci
kurtardı” diye

berber Halil şaşkındı
daha geçen polisler almıştı
kimse bilmiyor neye karışmıştı
adamın birini bacağından bıçaklamıştı
üç beş gün sonra bırakıldı

ne garip diyordu şu dünya
dünün serserisi
bu günün kahramanı diye

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kaktüs Misali

Kaktüs Misali

Dışarıyı dinliyorum
yağmur betonu dövüyor
zaman düşüncelerimi
Anılar ise yüreğimi
Tellerini kırıp attığım
Cümbüşüm geliyor aklıma
zaman durmak bilmiyor
anılar karışıyor ırmağa
Karma karışık duygular
Sevgilinin kıvırcık saçları geliyor
gözlerimin önüne
birde sarılamamak
Ama ne tuhaf değilmi
Soğuk her taraf
duvarlar soğuk
demirde öyle
Kalem;
Yoook, yok O değil
O sıcaklığını koruyor
Avuçlarımda hala
Birde sen düşüncelerimde
Kaktüs misali
yüreğimde öylecesine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kan

“saplandı
tek tek haberler
sırtımdan aşağı
kan damlar
kan suya benzer
durmaz yerinde
akar dere olur”

barajlar kurdum dere önüne
nicedir ışık oldum

nicedir
kelimeler
kılavuz oldum

kanı kestim
şiir oldum
aktım yaşam içine

dol
dol yüreğime
kelime kelime
ilmek ilmek bilincime

nice atölyeler kuracağım
nice basmalar dokuyacağım
rengarenk süsleyeceğim
bu çocuk düşlü memleketi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kana Kan Karışınca

akın ettik
Asya dan Avrupa ya
kelle aldık kelle verdik
kan karıştı toprağa

kana kan karışınca
kan kardeş olunurmuş
cana can karışınca
can kardeş
ben kime gülem
canın canımı yakar
kanın kanıma uymaz
yinede kardeşim derim
söz söze uymaz

dost azgın da
dil konuşur
yara açar
yarayı sarmaya
biçare gönül
kor kül olmayınca

bırak beni
yoluma gidem
dost ellere el uzatam
uzanmış ellere
yürek olam
Avrupa benim neyime

insan insanca sever
emeğe insanca değer
işlenirse yürekler eğer
bak o zaman ülkeme
ülkem nerelere gider

Ağustosun sıcağı
Yakar düşüncelerimi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:59 PM
Kanat Çırpar Gibi

sonsuzluğa
kanat çırpar gibi
zaman durur
belleğimde
yalnızlığıma
gömülürüm
kırılmamışsa da dalım
kesilmemişse de etim
acı seni
seni derinlerde hissederim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:00 PM
Kar

satır araları okunuyor demekki...
çekeceğimiz var
güneşi
giyineceğiz
çarık misali
biraz daha yakın meydanlar
sokaklar panayır misali
kap kaçcılar türemiş
duyar
duyar senide beni de
umutlar kar misali
ya erir ya yol keser
bizimkisi güneş misali

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:00 PM
Kar Beyazı

kar beyaz umutlar
sıra sıra bulutlar
şu dağların ardında
mavi düşlerim var

hangi
bıçak sırtında
sevdalara nakış
dokunur

bir yudum
su olupta gelin

fazla
muhabbet
tez ayrılık getirir

çağıldayıp
sel olmadan gelin

dağın
doruklarında
toz olmazmış

tozunuzu
bırakıp ta gelin

ağı yı
siz mi
icat ettiniz

buza kesersiniz
kuytularda

bırakıp ta gelin

duru
yüreğinizi
kucaklayıp ta gelin

buralarda

meydan
türküleri
söylenir

özlemlere
kılıç bilenir
canı cana
katıp ta gelin

yüreğim bilenir
durmaz bilenir

gelin benim
mavi düşlerim

bulutlara
sarın kendinizi

uzun solukludur
kar beyazı
duygularda
sevdalar

bizim sevdamız
yükseklerde biçimlenir

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:00 PM
Kar Etmiyor

1-)
Örselenmiş toprak gibiydi küçük beklentilerimiz, ekilmeye hazır ekenekler gibi…

yiğitliğinden
hiç şüphe etmedim
aldanmadım sıskalığına
o kemiklerini saran
deri parçası altında
duru berrak bir suda
dibindeki kum taneciklerine
bakar gibi gördüm içini

2-)
Nadasa bırakılmış bibi sürüyorsa beklentilerimiz, har etmiyorsa örselenmelerimiz, heybelerimizin içindeki saçılmıyorsa toprağa, kavuracaktır güneş açılmış toprağı…

kar eder mi
görmek bilmem
yiğitliğinin kar etmediği gibi
bir şeyler yapmak gerekli
çevirmeli biley taşını
vurmalı çeliğe
kıvılcımlar çakmalı

3-)

Bu topraklar hayli zaman oldu hasat vermeyeli, harman ateşi yakıp davula vurmayalı, hep bir arada halay çekmeyeli…

hiç kuş kum olmadı
yiğit duruşundan
sıska bir ağaç gibi
rüzgarlarda savruluşuna
aldanmadan

ama lakin
yiğitlik kar etmiyor
vuruyorlar sırtından
elini uzat dostuna
gözü sırtın olsun
kar’a çalsın
umutların

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:00 PM
Kar Gibi

kar gibi
düşmek için yere
kanat takmalı
açık olmalı açık
kanat açık
bilinç açık
her yöne

ille de
belli olmalı
beli olmalı
düşeceğin menzil
düşeceğin mevkii

kar gibi
düşmek için yere
kanat takmalı
kanat takmalı düşüncelere

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:00 PM
Kar Yağar

bir kar yağar
pir yağar
lapa lapa

garibin yolu
dağlar da düşü

pirinin pirliği
lal olur dili
döner
eller açık
göğe doğru

bir avuntudur
yüreğe dokunuşu

yaşayan
bilir yaşadığını

bıçak kanatır
dokunduğu
yakı onarır
sürüldüğü yeri
umarın sende oldukça

al düşlerim
alı al olmuş
sürülmüş sofraya
umut olmuş
yaraya yakı sendedir

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:00 PM
Kara Aydı(n)

gözü(n) aydın
içi(n) aydın/mı

ahhh

kara aydı(n)

kolay mı
sanırsınız
yıldız olmak

sekiz punta
manşet basarak
üç beş kıvırarak
çamura eli bulayarak

ak kalmak

gözü(n) ay/dı/n
içi(n) ay/dı/n/mı

ahhh

ne aydın
ne hilal

sen başa takılan
çuvalda maşa
yüreğimde
kara bir yarasın

sekiz punta
manşetlerde
canımdan bir parça
çalanlarsın

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:00 PM
Kara Dut

görmeseydim seni
bilmeyecektim
*******in kibirini

dolmayacaktı
bir çok parantez arası

kara dutun
mayhoş tadı
okşamayacaktı dilimi

bir başka güne
bürünecektim

aylak sürdürdüğüm
düşlerim olacaktı

belki
beklide diyorum
çılgın isteklerim

kar maskesi takmış
korkularım olacaktı

oysa ne çok
ne çok kelimelere
yoksunum

dağarcığım
oyunlar oynuyor bana

okumadan yana
bir sıkıntım yok

imam gazeli
Neyzen tefik
Orhan veli

görmeseydim seni
bilemeyecektim
bir yaz akşamının
ürpertilerini

neden
başını kuma gömer
deve kuşları

yoksa gömmezmi

ben duyduklarımla
bilmesem de yetinmeleri

bazen dinlemeye alırım
dinlemeye alırım kendimi

bir ağaç olurum
salarım köklerimi derinlere
toprağı suyu severim

salarım dallarımı yükseklere
havayı güneşi koklarım
oluştururum gövdemde halkaları
kesmeden anlamazsın yaşımı

neden deve kuşları
başını toprağa gömer

görmesinler diye mi kendini
yoksa görmemek için mi
görmesi gerekenleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:00 PM
Kara Teslim Olundu

olmaz diyorum bu kadarı da
olmaması gerektiğinden
yıkılası örülmüş duvarlar
yıkılması bu denli zor mu
tek tek kuyudan çeker gibi
umuda yolculuk yaptırıyorum
içi boş kovaları

inci gerdanlık gibi dizilmiş
sayfaların arasından kelimeler
her sorunun yanıtı var mı
dizerken tek tek harfleri
düşündüğümden başka anlamı var mı

haberlerde izledim
İstanbul da kar yağışı bekleniyormuş
üzerime düşmeyeli aklar çok zaman geçmiş
biliyorum lapa lapa yağacak sessiz
belki bir esinti vuracak savrulacaklar
ayaza çalacak her yer uzaklarda olsam da
titreyeceğim sessiz sessiz yağışı düşleyerek
yağmurlar gelecek aklıma seller ölümler
yenik düşmenin ağırlığı çökecek üzerime
anımsayacağım sonra başlıklarını haberlerin
İstanbul kara teslim oldu kara teslim oldu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Karalara Büründü Tarihler

eski bir
hastalık gibidir
gençliğimden kalma
ürpertiler

ne zaman
bir el dokunsa
omzuma

tüm hayallerim
kanat çırpar uzaklara

bürünürüm yalnızlıklara

anlıkta olsa
boğar kanat sesleri

on ikilerden kalma
hastalık gibi

ne çok
zaman verdik
yaşamdan

ne çok
besledik toprağı

güneşin
doğumu için

karalara
büründü tarihler

yetmedi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Karanfil Çıplaklığımla

Sana koşuyorum
Karanfil çıplaklığımla
Pembeler açmış gülümsemen
Sen yolumu gözleyen kız
Perdelerin duman karası olmuş

Yolumu örtmeyin
Akşamın sarhoşluğunda oynaşan
Ateş böcekleri gibi olmuş farlar
Kıyısında dolaşıyoruz dalgaların
Dalgalar ateş, dalgalar mor menekşe

Sana koşuyorum
Beyazlara bürünmüş gelincik
Ateş topu çemberlerden geçerek
Çatlamış dudaklarla geliyorum
Solgun renklerden uzak

Açık kalsın kapılar
Örtülmesin güneşlikler
Al içeriye Benimle beraber
Dünyalara sığmaz sevgi getiriyorum
Seni sana getiriyorum güzel kız

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Karanlığın Efendisi

Dinle! ...
dinle bak sanadır sözlerim,
yüzüne aydınlığın maskesini takmış efendi,
sanma ki geniş caddelerle kaplı,
günlük, güneşlik bölgelerden geldiğimi,
balçık yok diye ayaklarımda,
öyle bataklıklardan uzakta değildi gül bahçelerim,
bedel ödemesini bilirim.
ne tuhaf,..
ne tuhaf dudaklarının arasından çıkan hoş kelimeler,
zaman süzgecin den geçerken
ıssız bir sokaktaki yol kestiren harami komutanını andırıyor.

biliyorum ki geldiğinde
yollarına gül serecekler
rengarenk kokusu olmayan
sözlerine eş değer
coşkuna coşku katacaklar
yeşillerine yeşil
karana kara çalacaklar
Karana kara çalacak bilincim de


bil ki geldiğinde
yenik düşecek zamana
seralarla kaplı Gül bahçeleri
bilincimde isyan olacak
her yanına aldığın insan
bağrımda hançer
misali
dinmeyen
sızı olup akacak
topraklarımın üstüne

dinlesen de
anlamazsın beni
anlasan da aldırmazsın
devam et
bak sızılarımla
toprağı sulamama
hasatım alınacağı zaman
uzakta olsa
derler ya
bir gün mutlaka
anlamasan da, aldırmasan da

bağırsalar da tüm içtenlikleriyle
yıkılacak elbet duvarın
senin ile gurur duymayacaklar

….seninle gurur duyuyor çığlıkları
ve ayaklar altına serilen
kokusuz sera çiçekleri
büyümeyecek
duvarının altında kalacak
sözler çığlıklar kokusuz güllerin
daha bir çok şeyin

sonra
sonra daha güzel
güzel olacak
her şey demiyorum
tüm çiçekler hoş kokuları ile açacaklar
ayaklar altında kalmayacaklar
yeni yeni tohumlar
toprağı delecek
tomurcuk olacak
başak olacak
fidanlar yetişecek
güller açacak
güneşe doğru
bakacak

biliyorum
istemesem de gelmeni
geleceksin yinede
alkışlar arsında getirecekler seni
tavuk karasına bürünmüş gözleri
yığınların ortasında olacaksın
hüznüm toprağa akacak

Bir gün erken gidersem eğer çığ düşmeden, seni mutlu etmeyeceğim, küçük bir kar topu gibide olsam yuvarlanacağım, belki ardımdakilere pek fazla bir şey bırakmayacağım, mirasım bir avuç sevgi, birkaç kitap, birkaç satır olacak, yeşile bulanmamış duygular içinde, Şunu bil ki çocuklarım benden daha da yiğit olacak…Dağların eteklerine ulaşacak…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Karanlık Bir Dehliz

Karanlık bir dehliz
Arka sokakları Sevginin
Cirit atıyor yan kesiciler
Ama çalamazlar ki
Yüreğimizden Sevgiyi
Siz küçük olmayan
Bir bebeksiniz
Yan kesici köşe başında
Köşe başı ıssız
Bebekler çaresiz
Bebekler ağlıyor
Bağlayın yürekleri
Yüreklerinize
Yüreklerinizi
Yüreklerimize
Bağlanın sevgi zinciri ile
Kopmaz halkalar olalım
Bir avuç gök yüzünde
Özgürlüğe ezgiler olalım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Karanlıklar İçerisinde

inatlarımla
vuruşuyorum bu gece
yenik düşen rüyalar
uyku tutmuyor
vuruşmanın sıcağında
tenim ılık
tenim yorgun
bir de direnci olmasa
koyacağım başımı toprağa

biraz toprak çekecek
biraz ay biraz yıldız değecek
kim düşerse yenik
hiçbir şey fark etmeyecek
inatlarımla vuruşuyorum bu gece
karanlıklar içerisin de

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Karantina

ne zaman
parfüm yüklü
bir kadın görsem
karantinaya alırım
tüm yabancı duygularımı,
cezayiri düşerim notlarıma
afrikayı orta doğuyu
Fransa gelir aklıma
İngiltere İspanya İtalya
işgale kapansam da
işgalle iç içe yaşantımız
karantina aslında gereksiz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Karası Kömürün

gözleri geliyor gözlerime
karanlık bakıyor içime
içimde zakkum çiçekleri
yol kenarları göz yaşı

belikli hıncı
belikli kini
neon ışıklarında
gecenin karartısı besliyor
akıtır gibi zamanı

beyazı karın
karası kömürün
düşündürür
ayazını kışın
bir parça ateş gerek
vuran kendini kızıllığa
hangi rengin yazgısı
neon ışıklarının altında
öylece duran titrek it gibi
gölgenin yatışı

zamana bürünecek
ağarmış saçlarım
ardır adamı ayakta tutan
utandırıyorsa bir parça
bakan gözlerim
onurudur insanca
yaşatan

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Kavga Oldu Adım

Her satırımı
Soluksuz
Roman
Yazar gibi
Yaşadım

Kavga
Oldu adım
Sevdalara
Karıştım
Küçük
Şeyler den öteye
Gitmedi
Düşlerim

Doyarak
Yaşadım

Buğu doldu
Yüreğim
Kırılgan
Oldum
Alev oldu
Yüreğim
Yangınlara
Karıştım

Yok olmadım
Sevdalarda

Ektiğim terdi
Harf harf
Hece hece
Hasatsız
Kalmadım
Güne uzandı
Yüreğim
Sevgisiz
Kalmadım

Aç bırakmadılar
Sevdalılarım beni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Kayan Yıldızlara

Yıl 1984
Şirin yer Askeri Cezaevi
Demir parmaklıklar ardında görüyorum gökyüzünü
Yinede susmuyor sevdamın yüreklerdeki yükseliş ezgisi
Yüzümü parmaklıklara dayayarak yukarıya çeviriyorum gözü
Gökyüzü karanlık, havada nem kokusu, toprak suskun ay suskun
Yüreğimde bir özgürlük türküsü, öylesine hafiften esip gidiyor uzaklara

Diyorum ki;
Niçin bu kadar azsınız bu gece gökyüzünde, sizde mi cezalandırıyorsunuz beni, bu gece size sunabileceğim, sadece bir avuç sevgi, oda milyarlarca zerreciğe bölünmüş, yüreğimden bir parça, alın götürün, götürün benden uzaklara, bom boş bir yürek kalmayacak geride, biliyorum, her gece yeni bir gün’e gebe…Biliyorum her zerrecik bire on veren başak gibi, dönecek yeni sevgilerle,..

Avluya çıkışlarda
Bağırtılar duyuyorum
Yeni gelenler oldu diye

Diyorum ki;
Neden bu kadar azsınız bu gece, bir önceki, ondan önceki gecede aynı idiniz, Demir parmaklıkların, soğuk duvarların arasında kalmış silik ışıklar gibisiniz, alın götürün yüreğimdeki geriye kalan sıp sıcacık sevgiyi de, bir parça katkısı olacaksa eğer, hazırım boş bir yürekle yaşamaya,..

Yüreklerde yaşayabilmek için

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Kayıplara Karışan

hangi anlamda
beğenmişti şiiri
açım kayboldu
çok mu uzaklaştım
konudan, yada
göremeyecek kadar
yakına mı durdum
kayıplara karıştı
bir şeyler

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:01 PM
Kekik Kokulu Ozlem

cezali bir cocugun
sokaga sizmasi gibi
bir sey olsa gerek
ozgurluk
sevenler icin

yok be gulum
bu tanim guzelde
olsa olsa
bir tutam cezalik

kekik kokulari sinsin
urkek duslerine
bedeli bilinsin
her eylemin

kekik kokulari
sinsin duslerinin icine
saril saril duslerine
mesafeler yenilsin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:02 PM
Kelebek Olmuş Yüreğim

Her bahar gelişinde
Kozasından çıkar gibi
Kanat çırpar gökyüzüne
Kelebek olmuş yüreğim

Kozasını yırtan
Gül yaprakları gibi
Sevdalara bulanırım
Gökyüzüne karışık

Gönlüm çocuktur
Bakmayın siz kır saçıma
Sek, sek atlarım
Çizgi oynarım
Yansam da artık ne gam

Bir lodos esintisi
Gelip vurur yüzüme
Hissederim o anları
Altı çizilidir sevdalarımın
İşte senin ile Antalya’dayım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:02 PM
Kelle Almak

kelle alanın
kelesini alalım dedi
bilgelik kokan sesi ile

ayaza çalıyordu sesi
don tutmuş kelimeleri olsa
kullanamazdı ki şu rüzgarlı havada

kelle almanın
yolları olmalı
kıpır kıpır bilincim
dilim tutmaz dilini
bilirim

kelle olmanın
yolları olmalı
girersin kasaba
bana bir kelle ver dersin

girersin sakatatçıya
girersin kelleciye
bana bir kelle ver dersin

sayarsın parasını

kelimeler buz keser mi
ayaz vurur mu düşüncelerin üzerine
büyür müyüm ben o zaman
sulanır mı küçük umutlarım
yıldız olabilir miyim
magazin dünyasında
bilge
bilgelik
bürünmek bilgeliğe
dondan kurtarmıyor düşünceleri

olmaya takma kafanı
olmak istediklerini olamazsın
bırak kendini emeğin içine
yoğursunlar seni bir güzel

at kendini fırına
pişirsin seni ateş

ateş umut olur mu
su söndürür ateşini
sönen ateş pişirir mi seni
pişmek yada küle dönmek
rüzgarlarda savrulmak
ezilmek yoğrulmak
yanmak
daha bir çok şey olmak
ne yapar insanı

düşünmek
sadece düşünmek
dipsiz bir kuyuda
bir ışık olmak tek başına
karanlığı giydirmek üzerine
korkunun kapılmak esaretine
kısacası
ruhuna köle azabı
benden farklı
aldırır sana kelleyi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:02 PM
Kengerci ibrahim Usta

kenger sakızları yapardı
kengerci İbrahim usta
iki gün dağda bir gecesi evde
duydum ki artık yaşamıyormuş
ufalı verdi bir şeyler

kelimeler kadar uçuşkan
değildi düşünceler
çöktüler üzerime
çöktüler

mahşandızın
çektiği vagonlarda
ikinci mevkide
üç günlük yolculuğa
hazırlar gibi bedenini
hazırlamıyor
sabahları
elinde camekanı
sokaklara çıkmaya artık

katar katar
olsalar da vagonlar
ne mahşandızlar
nede kengerci İbrahim usta
var artık

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:02 PM
Kılavuzu

bulut olmuş
karga sürüleri
kılavuza saymışlar
kendilerini

kapatırlar sanmışlar
ışığın akan selini
bilememişler
görünen köyün
kılavuz istemediğini

kim demiş
kabahat kılavuzda diye
dolaşacaksam labirentin içinde
sanmayın ki bu
kılavuzun hainliğinde
cahilliğimi
bilgelikle süsleyip
benim caka satan
süsü erdem bilişimde

ahh kelimeler
ne kadar zalimsiniz
fitnenin kaleminde
hainin elinde

küfre alkış
tutturabiliyorlarsa eğer
bu değimlidir ki
insan olan yanımın
sırtına hançer saplanması

hattat inceliğinde
olsa neyse de
üzülmez mi insan
bu kaba saba yapılan küfürlere

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:02 PM
Kır Kokulu Demetler

eyy
yıldız
yıldız dağı
yıldızını bırak
kanadım kırık
uçamam gayrı
mekan tuttu bedenim


kaç şiirlik
zaman oldu
çocukluğumdan kalma
bir uçurtma boyu
beklentilerim

kaç zaman oldu
çomağı
çeliğe vurmayalı
sen
gözü ela
yüreği lav kız kızan
sek sek biliyor miydin
oynadın mı
elim sende
yüreğine dokundun mu
hayallerine
bir çocuğun
işleyecek türden

hiç
kenger
sakızı çiğnedin mi
kanadını kırmadan
eşekten düştün mü
yormadan umudunu

çok çok
eskilerdendi
bana sorarsan
çocukluk hayalleri

kır kokulu demetler
kokar gibi
yüreğime
girse de sinsice
yıldız dağı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:02 PM
Kıramazsın Beni

Kıramazsın beni
Yüreğim sevdadan dır

Emek, emek işlemişim seni
Ederin canımdan dır

Dur soluklansın öfken
Sanma ki kızgınım
Tüm güzel sevdalar
Paylaşmanın durağındadır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:02 PM
Kırdım Yine Zincirlerini

kırdım yine zincirlerini
özgürlüğümün
başı boş serseriye
çıkardım adımı

koydum içine balonların
tüm gereksiz coşkularımla
yükseldi bir akbaba gibi

yoksun olsam da bilgelikten
dayanamayacak bir damlanın
kayalardan yuvarlanışı gibi

kırdım yine zincirlerini
özgürlüğümün
çığlık çığlığa çıkıyor
çatlamış dudaklarımdan
bir sirenin yürek tırmalayan
nağmelerine benzemeden
ele veriyor beni

yüreğim de taşıyorum
en gammaz muhbirlerimi
sessizliklerim parçalıyor
bir kedinin pençesi gibi
ince çizikler açarak
kanatıyor tenimi

ay vuruyor
kanın üstüne
karanlıkta kanıyor tenim
tenim örtü
tenim imge
karanlıklar içinde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:02 PM
Kırık Dal

hangi kuş
yuva yapar
kırık dal üstüne

dal sancı

kırık yen içinde

kanat sesleri var
zaman zaman içinde

hangi ağaç
suyunu çekmez
yara içinden

hangi yara
fışkın verir
yara içinden

susuz
öz süz
öksüz
kalır
kanat sesleri

güneş
çekilir

mavi
lacivert olur

çöker
mavi üstüne

yeşil
bürünür
gölgeye

gölge yaşanır
bir hüzün olur

bulut kaplı
kentler üstünde

havada bir kuş
gece içinde
kör olur

dal kırık
yara açık

taze
duman süzülür
gökyüzüne

dumanı olayım
isterim
gönüllerin

yağmasamda olur

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kırıldı Parçaları

Kırıldı
Parçalar
Sağlam
Olan
Neleri
Kaldı ki
Verilecek
Sözler dışında
Kahramanca
Sözlerdi onlar
Uğruna
Davalar
Yazılacak
Kadar
Kısa
Hoş
Ve
Anlamsızdılar

Anlamamazlık
Olur muydu
Alkışlar
Arasında
Uğurlandılar

Çözümsüzlük
Çözüm değildi

Arka
Kapının
Misafiri
Oldular
Buruktular

Umutlarını
Yemek
Masasında
Bırakarak
Kalktılar

Ne yardan
Geçil di
Ne de ser
Verildi
Yel aldı
Sırları

Büyük sözler
Büyük söylendi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kırılgandı Fanusun Camı

kıyısından geçti öylesine
öylesine yaşamın
ne rüzgar yedi
açık denizlerde
nede güneş değdi tenine

omuzları alımlı
yüzü berraktı
say ki bir içim su
fanusun bir köşesinde

gök yüzüne dokunamadı hiç
hayal kuramadı
yaşamadı kırılganlıklarını
yani
yani imrenilecek kadar
kötü idi dünyası
diyordum ben
bakıyordu göz bebeklerime
açık yeşil bir tonda
bir damlacıktı beklide
parlatan bebeklerini

bir kağıt parçası
gibi değdi bilincine
ne yürekler acıdı o gün
ne kırılganlıklar yaşandı

kırılgandı fanusun camı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kırk Peri Padişahı

Hoş
Anlamayız
Dedikse de
Duygular da
Saymaktandı

Anlarız
Okunan hariçten
Gazel havalarını

Ne kırk haramilere inanırım
Ne de masal kahramanı olduklarına
Kırk haramiler kırk aydın gibi
Kırk peri padişahı ile dolaşırlar
Kentlerin en müstesna salonlarında
Oku diye gelir komut, okurlar
Ne demişler
“Yaşadığımız siber alem dünyası”
An-la-ya-ma-dım
Prensler ülkesinde yaşıyoruz beyler
Prensler ülkesinde prenslerle beraber
Soluyoruz şu bedava gökyüzünü
Şükür Allah’a prenslerle
Prenslerle ortak yanımız var

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kırlangıç Özgürlüğünde

bir gün bir dost
unutamadığın
bir anını anlat dedi

bir anı
unutamadığım
içinde sevgi olan

sebepsiz gitti
düşüncelerim

dört duvar
demir kapılar arkasına

oysa bir kırlangıç özgürlüğünde
dolaşmıştı bedenim

dört bir yana dağılmıştı

mevsimler boyu
anılarım

kır çiçeklerin
özlemlerini çağrıştıran

meydanlarda
korkulara siper olan
onurdan

ve

oğlumla
döktüğüm sevinç
gözyaşından
öte bir zamanın
içine sıkıştırmıştı
düşüncelerim

dört koğuş
bir avlu

oda seksen yürek eder

seksenli yılların başında

*******i bir hüzün çöker
koğuşun penceresinden
karartılar görünür sadece

birde karşı iki koğuş

mevsimlerden
bahar olunca

sabahları kuşların
cıvıltıları dolardı koğuşa

paylaşmak için ekmekleri
tünerdik pencere önüne birlikte
bir serçe iki serçe yerdi
üç serçe

seslerini sunarlardı bize
bir yürek iki yürek dinlerdi
on yedi yürek

bir sabah
gün ağarmadan
farklı seslerle uyandık

avlunun köşesine baka kaldık

yuvadan düşmüş bir yavru

çevresi ana baba dolu

yufkayı bilir misiniz
anadolu dokusu

koğuş yufka yürek dolusu

kiminin kalemi kırılmış

kiminin çürümeye yüz tutmuş

kimi on beşlik kimi müebbetlik

hepside ana kuzusu

bir görseydiniz
ahhh o günü
bir görseydiniz

görseydiniz

o gün paylaşılamadı
ne ses ne ekmek

kaşık sesleri gelmedi
bardaklardan

bekledi yirmi yürek

avluya çıkıldı tek yürek

kuşların çığlıkları kesilmeden
kanat seslerine karıştı

yuva iki adam boyu yukardaydı

yavru alındı omuzlar verildi
sanki birden gök gürledi
metalik bir ses durun dedi

durmak olur muydu
saflar tutuldu kapılar korundu
omuzlar üstünde yükselirken
avlu doldu, kavga yaman oldu

kuşlar sustu
kan avluya bulaştı

koğuşumu özledim

avlumu özledim

hücremde bilseniz
neler düşledim
neler

ilk ziyaret cimiz
komutan oldu

“neden
söylemediniz dedi”

gözünde bir bulut
sesinde yağmur habercisi

”değer miydi
değer miydi”

bir sızı vardı
bedenimden öte

gözündeki bulut mu
damlamıştı yüreğime

”kuş yuvadan uçtu dedi”
son gelişinde

anladım
yağmur damlalar
düşüyordu
onunda yüreğine

nedendir bilmem

bir anı anlat dendiğinde
takılırım zamanın
bu köşesine

oysa kırlangıç özgürlüğünde
dolaşmıştı bedenim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kırmızının Adı Kandı

geceydi korku çıplaklığında yalnız ürkütücü
sessizdi yeni silinmiş vitrin camının saydamlığında
kelimeleri dökerken boşluğa değişmiyordu gördüklerim
kırmızının adı kandı kan barışla geldi orta doğuda
kültür cümleleri ile ekildi yıllar önce tohumları
hasat zamanı diyorlar şimdi gece gözlüklerini takmışlar
bir baştan bir başa kırmızıya boyuyorlar haritayı
kırmızının adı kandı kan barışla geldi orta doğuya
geceydi korku çıplaklığında beklemelere gebe zamanlar
sessizliğin her bozulduğu an be an yüreklerde çarpıntı
kırmızı kültürün bir kez daha sulandığı zamanlar
t si kelimeden kopmuş hoş görü inşası bir bacak
bir bacak daha bir kol parmaklar olmaz parmaklar kirli
t si kopmuş yaptıkları hoş görü sarayı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kısa Bir Roman

bir toplu iğnelik
zaman ver bana
büyüklüğünü bileyim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kısa Gibi şiirler 01

emeğini satan ucuza
sonrada etini satar mı
satar da celep efendi...
ucuz emeğin daha çok
canımı yakması bundandır işte

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kısa Kalan Voltalar

Beni
Hücrem den alan
Voltalar dır
Kısa kalır voltalar

Yüreğim
Hançer oldu
Saplan dı
Sevdalara,
Sevdalar hazin
Hazin kaldı
Bir ezgi
Dudak arasın da,
Arasında kadı

Demir parmaklık
Dört duvar,
Beni anlayan
Sevdalarım dır,
Sevda dalar…

Uzanamasın
Ellerim
Tutmasın yüzünü
Yüreğimde yolun
Gir de
Yüreğimde yürü
Sevda diyarı
Diyarı oldu hücrem
Sevda yollarında yürü

Bakar
Gözlerim
Avlu görünmez,

Mazgallar
Kör duvara bakar,
Işık olur,
Gözlerim
Deler
Gönlüm durmaz
Hücrem de,
Kalabalık
Kentler
Girer koynuma
Bağrıma
Basar giderim.

Sevdalar
Mahzun…
Gönlünde
Hüzün

Beni
Hücremden
Alan
Voltalarımdır
Kısa kalır voltalar…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kısa Olabilirdi

içini
doldurmalı sözlerin
doldurmalı ki
söz kalmasın
üstümüzde

evet
kısa bırakmaya bilirdim
alıp başını gidebilirdi
bozkırların ortasında
bacadan çıkan
duman gibi
gri
dağılırdı

sanırdın ki
ince bir bulut
kim bilir
neler anımsatırdı

anlatırdım ateşi
uzanmış üzerine
ısınan elleri
umutları

çocukluğunu düşlerdin
belki küçük kardeşin
gelirdi aklına
belki nenen

anlatırdım
kiremit kaplı evleri
sıvası dökülmüş
boyası yaralı
eli kınalı
şeyleri

kısa
olsun istedim
ayna gibi
sır kaplı

uzak kalasın diye
bir şeylerden
adını koyamadığın

olduğu gibi
gösterse de bakanı
sır kaplı
cam parçası
biraz kesen
biraz kırılgan

anlatırdım dalarak
bitmemiş kavganın içine
bir çok şeyi

bırakmaya bilirdim
kısa
kalem araları gibi
söneceğini
düşünmeseydim
coşkularının

bilirim
en güzel düşüncelerin
koparıldığında yaşamdan
top ateş gibi
sadece içleri yakacağını

oysa
saman yüklü
traktörler geçiyor
kentlerin orta yerinden

değmesin yüreğim
yüreğine
bilincim kor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:03 PM
Kısa Şiirler 01

Seni bana göndersen
İçinde ben olur muyum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 02

beni sana göndersem
uykularımı verir misin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 03

gün ağarırken
bir top ateş olsam
isyanlarımı görür müsün

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 04

açsam
yüreğimi
baksam içine
seni orda bulur muyum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 05

küçülsem
küçülsen
dünya büyüse
sana versem
taşıyabilir misin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa şiirler 06

yüreğimde kor
ısıtıyorsun beni
canım acıyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 07

nokta
koymuştum
üzerine çentik
atmanın varmıydı gereği
düştü kabuğu yaramın

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 08

saçım dağılmıştı
binmeyeceğim
yoluna devam et
her el kaldırana
durulmazki

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 09

üstümü ört toprağınla
bak kaça kaç veririm o zaman

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 10

o yıllar
bedenim zayıf yaşım küçüktü
en ağırıda kitap denkleri idi dostlar...
evren büyürken ben öyle küçüldüm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 11

ben yandım
sen yandın
biz yanmadık
geldik bu güne
küller arasında
bir kül misali ülkemiz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:04 PM
Kısa Şiirler 12

ben söylerim sen dinlersin
sen söylersin ben dinlerim
anlaşamadık yine
bir gariplik var bu işte
ya dilimiz ayrı ya yüreğimiz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 13

elin elimde kaldı
yolun yoluma baktı
yürü yürüde gidelim
bu karanlık can yaktı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 14

elinin nasırı kitabın kapağı
açarsan kapağı kalkar nasırı
yaşam bu her zaman olur tercih anı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 15

sessizliğe inat kırılarak sayılarda
yenerek birer birer aldırmazlıkları
kocaman bir yürek olmak ne güzel

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 16

nefret ediyorum
diyecektim beton yığınlarından
bir başka yapı susturdu beni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 17

dudaklarını
dudaklarını uzat
mührünü çözeyim

karanlıkta bırakma beni
gözlerine yıldız sereyim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 18

gözler taşır
her şeyi yüreğe
yüreği her yere

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 19

bilmemek yüzmeyi
denize girememek neyse de
bilmemenin ezikliği var üzerimde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 20

saatime bakıyorum
hayli eskimiş belli

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 21

ayna bana bakmıyor biliyorum
durağan olmayan benim
durağanlığı kavrayana kadar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 22

düşünmek
sadece düşünmek
gardiyanıdır bilincin
acımasız olur vuruşu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:05 PM
Kısa Şiirler 23

bilgi
gömü gibidir
hayal ve emek gücü ister
çıkara bilmek için durduğu yerden onu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 24

açlık
en can alıcı
yerinden başlar kemirmeye
oku doldur dağarcığını yem olma kurda kuşa

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 25

zaafların uzundur kolları
sarar tüm belirsizlikleri
ayırt edemez ışığı alevi
birde bakmışsınız yakar sizi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa şiirler 26

ne ki
sırat dediğin
bir kalem kırığı
mesafe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 27

susadım su içtim
acıktım ekmek yedim

her su verilen demir
dövüldükçe kılıç olmaz be gülüm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 28

öylesine sessizce oturuyordu
içine gömüldüğü sessizliğinin
vadiden gelen uğultuları dinliyordu
bir zamanlar buralardan çok sular geçmişti
sular çekildi rüzgarlara bıraktılar yerlerini
hiçbir şey aynı kalmadı tükenişlerde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 29

oturup bir şeyler
karalama isteği
doldu içime
sonra
sonra kayboldu imgesi
buruşturup attım kağıdı çöpe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 30

dağlardan geç tikten sonra
kaybeder coşkusunu akar sular
bereketli topraklar bulduklarında
yayılır dostça paylaşımlara
çınarı selvisi elması çeltiği
paylaşırlar suyu kardeşçe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 31

çözülmesi zor
ne garip çelişki bu
gözden düşen damlaya
dokunan ten
yanan tenden içerilerde
yürek yanığı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 32

her damla
bulur elbet mecrasını

hiç bir damlası
akmaz boşa

suyu kanı

ağıt olur
destan olur
bu topraklarda

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 33

havada
incecikten
yükselen duman
tüten baca
bir ömür anlatıyor bana

anlatıyor da
şu da lar yok mu
çok can yakıyor
can yakıyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 34

bu taş eteğine sığmaz senin
git başka dertler edin kendine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 35

mutluluk
anladım ki
annemin
beni sevdiği gibi
yaşamı sevmekmiş
? ? ? ...

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 36

yazan
bilemeye bilir elbette
elbette okuyanda
bilmek için bazen
yaşamak gerekir

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:06 PM
Kısa Şiirler 37

soluk alıyorum
soluk almak
yaşamaksa eğer

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 38

sayfalarını kapattım
dışında kalarak kitabın
bu dışında kalmaksa eğer

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 39

gözleri kör
kulakları sağır
küçük tebessümlere
üstelik
şiir yazar durur
mutluluk arıyorum diye

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 40

beli ki
son yıllarda
hiç ökçesine basmamış
sivri burunlu iskarpinlerinin

öfkesi
ondandır
ondan

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa şiirler 41

önümde
boş tuval gibi
duruyor ekran
parmaklarım
gitmiyor klavyeye
deli boşluklar var
gelip dolduruyor
düşüncelerimi
o kadar
masum değilim
galiba

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa şiirler 42

içimde kıpırtılar dolaşır
ağustosun sonlarında
bilirim tarihin her hangi bir gününe
gebeliğini taşır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa şiirler 43

ikinci kez
ikinci kez
yaşayamadım
hiçbir anımı
bir romanı okur gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa şiirler 44

her damla yatağını bulur akar
sanma ki sadece ıslatır yanağı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 45

çakal ulumalarıdır gecenin içindekiler
zaman içerisinde dağılan yankıları

uğultular vardırtmıyorsa eğer ayrımına
bil ki eksik olan bir şeyler vardır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 46

ne zaman
düşlerimi ziyaret etsen
olan komşunun bahçesinde ki
çiçeklerine oluyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 47

cızzz
eder içim
ne anlama gelir
bilmem
hissederek
söylerim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 48

bilmek mi gerekir her şeyi
var mıdır o kadar zaman
öğrenmeye birer birer

ille de

zaman aralıklarında mı yaşamalı
mutlu olmak için

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 49

türkü barın birinde tek başına
tatmin edişi duyguları
ne kadar farklı ki
beklerken hayalleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 50

kurt dalamış sürüyü
kurt hain ama
bilmek hainliği
kurdu uzaklaştırmıyor ki

koyun kaptırmış boynunu
çoban çomarı ile
kurda tuzak kurma peşinde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:07 PM
Kısa Şiirler 51

toprağı işlerim ellerim ile
suyunu veririm ellerim ile
elleri çamura bulaştı derler

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:08 PM
Kısa Şiirler 52

akşam yine
fitne fesatlığım
üzerimde idi
boğuştum durdum
yenemedim göz bebeklerimin
bilincim ile olan arkadaşlığını

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:08 PM
Kısa Şiirler 53

yanılma
bekçisi değildir
kurdu ağacın

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:08 PM
Kısa Şiirler 54

nota bilmemek ne kötü
adam gibi ıslık tutturamıyorum
ne zaman ağzımı açsam
yargıya yollanıyorum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:08 PM
Kısa Şiirler 55

çingeneliğim tuttu yine
kırmızı düşünceler dilendim
şövenist dediklerinde
çingenelerden özür diledim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:08 PM
Kısa Şiirler 56

tuttu mu bir kez bırakmaz
boşaltıncaya dek içindekileri
denizdir bu kart bir yosma gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:08 PM
Kısa Şiirler 57

adam
hiç deli olmamış
neden güldüğümü soruyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısa Şiirler 58

neden ağlıyorsun diyor
topu kesilmiş çocuğa
çocukken topunu belli ki
hiç kaçırmamış komşunun bahçesine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısa Şiirler 59

hangi kızıllık
damgasını vurabilir
damarımdan akan allığa
isyan ateşi olarak savrulurken
bedenim cepheden cepheye

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısa Şiirler 60

hey anam hey
görünce seni
nasılda çevrildi
hüzün dolu duygularım
görkemli coşkulara

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısa Şiirler 61

sizin için

konuştuk
tuttular
sustuk
vurdular

sizin için

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısa Şiirler 62

vekil tayin ettim
yiyemediğimi yedi
içti içemediğimi
benim adıma
azledemedim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısa Şiirler 63

coniler gelmiş marmaris canlanmış
haber başlığı nataşaları helgaları hatırlattı
düşündüm gariptir ya bizde düşünmek
helgalar niçin geliyor diyorduk
coniler içinde bir şeyler uyduruyoruz mu diye

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısa Şiirler 64

ormancı dalları budar
inadına dallar daha gür çıkar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısa Şiirler 65

göze almakla ölümü
korkular yenilmiyor
yenilmiyor düşman
çırpınırken çıkacak
gibi göğüsten

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kısılmış Sesim

ölmüş müyüm ben
kısılmış sesim
etim kemiriliyor

kasap çırağının
beslemesi fareler
farelerin suçu ney

gömmüştüm
suçları mezara

tuvale
bembeyaz tuvale
pembe renkler saçmıştım

aydınlık günlerde
şanıma aydın denmiş
gömmüşüm
karanlığın içine

bir lehim
daha attım
düş dolu
teneke kutuya

sarımsağını
sirkesini bol koydum
gaz yapacak biliyorum

keserim elimde
murcumu kaybettim
kim alacak gazını

bir parça lehim
aydının turşusunu kurana

yine
ferman çıkarmışlar
fetva gerek

cam ekranlarda
beli ince sözler gerek

hindiyi tavuğu saymışlar
kaz diyince durmuşlar
yanlışa gitmemek gerek

grip yirmi iki bin tavuk
sekiz bin bir hindi de
görülecek
parçalı bulutlu havalarda
inanmayan günaha girecek

nerden geliyor
şu kıvrak müziğin sesi

ölmüş müyüm ben
kısılmış sesim

kan kana karışıyor
yeni kurbanlar aranıyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kıssadan 01

(,)

uzadıkça kulpu
uzayıp gidecek konular
entel takılacak
çözüm/süz/lük/ler

2006-10-03
(.)

kaç şekilde okudum
kaç anlam yükledim
bitmedi
oysa anlamın sondu
en uzun şiirini yaz deselerdi
hiç düşünmeden kordum onu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kıssadan 02

dağlar üşümesin diye
ormanları yakıyorlar
düşünemiyorum başka neden

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kıssadan 03

havamız kirlenmesin diye
fabrikalarımızı alıp
ürettiklerini gönderiyorlar
dost ülkelerimiz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kıssadan 04

mezarlıklarda istihdam yaratmak için
kuruyorlar silah fabrikalarını
sonun da bir değil mi altıda üstüde yerin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kıssadan 05

aç açık değilim
ama ayıbım çok
örtünmeler/im boşuna
kahpece bakıyorlar
gözlerimin içine
kabullendirmişler
değerlerini
bir kere

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:09 PM
Kıssadan 06

korkuyorum
Anneciğim
korkuyorum
onun içindir ki
özlüyorum
kucaklanmaları
böylesine
fütursuzca