Tam Sürümü Görüntüle : Türk Öğer Koç
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kıssadan Hisseler
1-
alışamadım
dolmuşlarda yer verilmeye
kırlaşmış saçlarım kadar
değil yaşım
alışamadım
yıllara yenilmişliğe
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
2-
bakışların
adımlarını
attığın yöne
doğru olsun
düşüncelerin her yöne
nasılda ulaşacaksın hedefe
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
3-
arkandayım
diyorum sana
dikkat et
birileri varmış gibi
ardında
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
4-
el öptürmedim
diyemi bu küslük
çok işimiz var çok
bu kölelik
yetti artık
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kış Boğar
kış boğar
gök yüzünün
mavi yüzünü
yanar genzim
havada hainlik kokusu
sokaktaki
kuzuya saymış kendini
sanır ki
kurtulacak büyüyünce
boynu bükük
çiçeklere takılır gözlerim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kızıla Çalsın Bulutlar
dudaklarında hissettim
güneşin sıcaklığını
savruldum başaklar gibi
saçıldım tohumlara karışarak
hasat bekleyen düşüncelerde
doğ benim karanlık *******ime
deniz misali bedenim doğurgan
ufuk çizgisinde kızıla çalsın bulutlar
kızıla çalsın yakamozlar oynaşan balıklar
derin olsun her şey yüreğimin içinde
bakın o zaman işte o zaman
ne güzellikler doğacak kıyılara vuran
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kiracı
kurgu görüntülere
yer minderine uzanmış
salonun bir kenarından
hiç evi olmamış
biri olarak bakıyorum
profosyönel kiracı gibi
emeğimin büyük bedelini
kurulmuş bekçi saati gibi
kesintiye uğratmamak için
beylik keyfimi
ödemeye mahkum ediliyorum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kokunu Özledim Anadolu
Balkonlar
Neler anlatır
Bilir misiniz,
Nelere tanıktırlar,
Sefaları.
İpte
Çamaşırlar asılıdır
Beyaz, mavi, siyah
Damla,damla düşer
Süzülen suları
Aşağıdan
Yukarı bakışlar
İçten içe söylenişler,
Temizlenir durur
Oysa bir şeyler
Odalar, pencereler,
Giysiler, yerler
Temizlenirde durur
Ap ak olur her şey
Akşam çöker
Kente, sezsizliği ile
Başlar fısıltılı sohbetler
Bir şeyler kanar
Damla, damla düşer
Süzülen sular
Bir şeyler temizlenmiştir
Temizlenen maddeler
Ağustosun sıcağımı
İten yatakları
Yıllar öncesi
Bu aylarda
Kaynıyordu Anadolu
Sakarya, Afyon, Eskişehir
Trenler, Kağnılar
Gelip gidiyordu
Uykular bölen
Taşıdıkları düşlerdi
Oturmuşum
Demire dayamış sırtımı
Yıldızlara bakıyorum
Yıldızlar solgun
Bozkırlar uzak
Şehir sessiz
Balkonlarda karartılar
Kağnılar
İz bırakarak ilerliyorlar
Bozkırlarda
İzler dayanamıyor
Yılların yorgunluğuna
Uzaklarda bir yerdeyim
Zamanın içinde
Zaman örselemiş
Örselemiş hayalleri
Soluyor bir, bir fidanları
Sümerbank’ı, Seydişehir’i
Daha da niceleri
Ağustosun sıcağımı
Uykularımı çalan
Şehrin sessiz çığlıklarımı
Beni bu günlerde uyutmayan
Kokunu özledim
Anadolum
Tozunu özledim
Anadolum
Seni özledim
Ne çok şey
Anımsatır Balkonlar
Ne çok şey
Anlatır Balkonlar
Asılan çamaşırlardan
Sular sızar
Damla, damla
Aşağıdan bakarken yukarıya
Türlü, türlü şeyler söylenir
Yıkanırda durur bir şeyler
Yüreklerden öte
Bir şey söylenmez ki…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kolay Değil Fadime Olmak
fırtınalı gecenin sonunda
kıyıya almışlar cesedini
bir kancaya takarak esvabından
gökyüzü duru deniz durgun
sabah güneşi de
yakmıyor düşünceleri
bir fırtınanın sonrası
yine ölüm kokusu
Fadime gelmiş
sahile Fadime si
gırtlağında boğum
boğum çığlık tutkusu
dokunsalar boşalacak
bir şarjör dolusu
direniyor yaşama
ölüm değil
yaşama korkusu
kolay değil
direksiz payanda olmak
kolay değil
ışıksız gecede olmak
kolay değil
yaşamın içerisinde Fadime olmak
gün ışığı vurur
Fadime’nin yüzüne
gece karası bürünür
bürünür gözüne
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Konuştuk
konuştuk
o anlattı
ben anlattım
gülümsemeler arasında
anlaştık bir biçimde
ne o biliyordu benim dilimi
ne ben tek kelime Romence
kelimelerin biçimine hapsetmeden
olanca güzellikleri
içten tebessümlerle
yıktık bilinmezlikleri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Koparsa Gönlünüzden Birşeyler
kelimelere vursan
vursan beni
kaç satıra sığdırabilirsin ki
bir damla
yanaktan sızan suyu
hangi adla çağırabilirsin ki
akar gider
uyarak yer çekimine
süsleme sanatının
en mahir ustası olsan
değiştire bilir misin ki yatağını
dokundurmadan tele mızrabı
vurmadan deriye tokmağı
döke bilir misin nağmeleri
ey benim bilgeliğini
gecenin içerisinde
yıldızlara bağlamış
cümlelerine sevgi ile başlamış
emekte fukara
sözünde keramet olan
sevildiklerim
yılanın derisi
ürpertir beni
sarılamam basarken
acılarımı tuza
acılarım gün olur
keskin olur tuzdan
kokutmaz kelimelerdeki ihaneti
emektir saran her türlü yarayı
onaran zaman
sunmayın yıldızlarınızı bana
karanlıklar içerisinde
ışıltı değil aradığım
okuyamıyorsam eğer kelimeleri
ısıtamıyorsam eğer yürekleri
parıltıları taşımak
paye etmiyor
yıldız taşımakla…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kor
körüğün
inmeye hazır
kolu gibi
köze
körüğün
savurduğu
yel gibi
demire
ışıltısını veren
kor gibi
akıp geçti
ilk bakışları
bilincime
durulmak için
dokundurdum
duygularımı
dalgalara
dalgalar buhar
kulağımda
bitmeyen uğultular
doruklarda yaşam
başım duman
yüreğim çelik
esnek kırılgan
haydi durma
vur çekicini
örsün üzerine
koyduğum yüreğim
mahir olsan
evrende güzelliğinle
cilvelerin
kıvraklığını sarsa
raksetirse
isterse dilin
en nadide nağmeleri
çıkarmasaydın eğer
kat kat altından
esaretin
bendeki
cevheri
kar eyler miydi
köşkleri kurmaya
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Korkularım
yara yara giderim
şehrin yosma düşüncelerini
korkarım yenilgilerden
üzerine üzerine giderim
korkularımın
gizli bahçe dedikleri
bir garip yer
üç beş masa bir çıkrık
eskilerden kalma
birkaç düş
bir sokak ressamının
fırçasından dökülmüş gibi
biraz hayal biraz süs
birde şu iskele
şu deniz olmasa
şu motor sesleri
şu tek tük
havalanan kuşlar
tadımı kalırdı
şarabın
yara yara akıtırım irini
bir sararmış
çıban başı gibi
durur garsonlar
bilirim birazdan
daha bitmeden
sigaram
küllüğümü
alacaklar
kül olmuş duygularla
ellerin elimde
nerede dilek tuttum
hiç sevgili
kul olmadım
şu esinti
şu gökyüzü
şu öğlen güneşinin
denize vuruşu
yakamozlar
kentin kıvrak belli
******su
elleri elimde
sevdiğimin
korkarım
yenilgilerden
onun içindir ki
üzerine üzerine
korkuların
gitmelerim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Korkuyorum
Hiçbir şeyden korkmazdım
Senin ile oluncaya kadar
Ama şimdi ayrılıktan
Özlemden, Sensizlikten
Korkuyorum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Koy Noktayı
koy noktayı
yetiyorsa yüreğin
titremiyorsa elin
biz alışığız
çentik atmaya
kah kabzalara
kah noktalara
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Koyun
diyorlar ki
her koyun
kendi bacağından asılır
nice kendi bacağından
koyunları asanları gördüm
her koyunu
kendi bacağından asanları
asanları gördüm
düş mü
düş mü ola
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Kökler Salar Derinlere Umudum
1-)
Yalnız kaldığımda diye başlasam da, uzaktır yalnızlıklar yaşamdan…
Düşen taneleri yağmurun imgesel farklılıkları gibi süzülür bilgece yüreklerimize, bir gül yaprağında damlacık olarak alırız düşlerimize, düşmeye devam eder damlalar,
Damlalar olmasa yağmur olur muydu, hüzünlene bilir miydik bir cümle yerde, camdan bakarken, kuyruğunu kıstırarak bacaklarının arasına almış şaçağın altına sığınan köpeğe, yeşertebilir miydik, ektiklerimizi, ıslana bilir miydik sokaklarda sevgilinin elinden tutarak, atar mıydı kalbimiz o ürkek gizemlerle…
çoğalırım çoğalırım
damla büyüklüğünde
seneler oluşur
bir elma çekirdeğinin
toprağa girişi gibi
üretkendir benliğim
üretkendir toprak
açar yapraklarım
kalmaz yaza
alabildiğine özgür
özgürdür yapraklarım
gövdesine bağlı
dal ile
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
2-)
Yalnız kalabilir miyim toprağa düşmüş bir damla gibi yaşama karışarak, baş, başa olmak mıdır yalnızlık; yaşamla, rüzgar vurur saçlarıma, bir arı konar çiçeğe, bir dal takılır, yüzümde esintilerin özgür gezintisi, belleğim dolu canlarla…
Bazen yüreğimden kopan sessizlik yırtar bilincimdeki sessizliği, bilinmezlerle dolu, akıntılarda hedefe doğru giden, bazen bir çaya düşmüş yaprak gibi…
Çay akar ırmağa doğru, yaprak akıntıya bırakmış kendini, takılacağı yere doğru…
serçeler konar dallarıma
rüzgarlar savurur
yapraklarımı
hışırtılar kaplar sessizliği
rüzgar esmeseydi
konmasaydı kuşlar dalıma
duyar mıydım seslerini
kerameti gösteren
ayna olsa
kırar mıydım aynayı
yaşam sarmasada kollarını
kucakla sen kucaklayabildiğin kadar
yaşamı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
3-)
Dalından kopup akıntıya bırakmak kendini, gitmek bir yerlere uzaklaşarak köklerinden, kurtarır mı, bir orman olmak kökleri sarmalamak bir birine nasıl tad verirse de, seyyah olup gezmek diyarları aynı şey olsa gerek öyle anlatıyorlar, hiçbir zaman bir seyyahla oturup sohbetim olmadı…
göçmen kuşları
sanki yer çokmuş gibi
uzak durur
kırlangıçlar
leylekler turnalar
kökler salar
derinlere umudum
uzaklaşır görüntüden martılar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
4-)
Deniz yanı başımda, düşüncelerim uzak, beklide Anadolu’nun ücra bir köşesinde…
Oynaşıyorlar düşüncelerim, anılara karışmış hayaller, anıları güzel yapan, kopmuşluğumu yaşamdan, yoksa hatırlanması mı istenilen kesitten, oynaşıyorlar esintilerle yaprakların oynaşması gibi ses oluyorlar, bir kış, bir yaz, gönlüm sürekli baharı istese de…
bir başka oluyor
yağmuru düşlerken yalnızlık
istemlerin dışında ise eğer
hücrelerine oksijeni
çekmekten öte
şeyler gelip
giriyor bilince
köklerimi salıyorum
daha derinlere
çınara dönen bilincimin
bir elma çekirdeği
bir çınar
gidip gelmelerim
bir saka
bir kırlangıç
umutlarım
üflüyorum
közün üzerindeki
küllere
kor parlaklığı
bulmak için
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
5-)
Ömrün kaçta kaçını dolduruyor düşler, uykulardan uzak, kaç sohbet sofrasına tanık oluyor bir ömür, kaçından doyarak kalkıyor bilinç, yaşanmışlıkların ölçütü olabilir mi zaman…
Damlalar düşerken hep yağmur mu gelir akla, dalı kırılan bir fidandan süzülen sıvı, taş değmiş bir kekliğin kanadından akan kan düşmez mi toprağa, ıslatmaz mı toprağı…
kaç satır sığıyor
her nefese
nefesin aldığı yol
insan ömrünce
gönülden gönüle
anlık sohbetlere
dalıyorum kendimle
bir sen oluyorum
bir ben
biliyorum
damlalar düşerken
bir buluttan
bir serçenin döşünden
sende düşler denizindesin
belki bir portakal
belki bir vişne
toprağı deler gibi
sarıyorsun
bedenimi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Körebe
kime dokunsam sobelenecek
bağlanacak gözleri
uzanacak elleri boşluğa
değişecek bir çok şeyi
ebe olacak ebe
ne garip şey
oyunda ebe olmak
bağlı iken gözleri
bulmaya çalışmak
bir şeyleri
hissettirmek için tüm duyuları
zorlamak bilinci
ne garip şey
oyunda olsa
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Kubilay
taş atma
elin kırılır dediler
çocuktum
taş attım
adam gibi
adam sanılana
elim kırılmadı
ters düştüm şeytana
şeytan giremedi sazıma
düşlerime sığdırdım
bir çift mavi göz
adam gibi
sakalı vardı
elinde palası
sopasının ucunda
bir kanlı güneş
cennetin bekçisi
sanırdı herkes
bir çift mavi göz
yayıldı düşlerime
nasılda
kara basanlar
saracaktı düşlerimi
dalmasaydım maviliklere
bin Kubilay doğmasaydı
ne olacaktım kim bilir
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Kurşun
kurşun
soğukluğunda
tene dokunuşun
sayısını
bilmediğim
tüylerim
ürperiyor
ne çok şey
bilmiyormuşum
anlayamıyormuşum
satırların
arasında ezilen
ne çok
şeyler varmış
cehennem
sıcağından
çıkan bir kurşun
saplanıyor tenime
ürpertilerini
salarken düşüncelerime
eller diyorlar ya
hani o eller
dokundu mu
kelimelerde ayrı
bir kabza
dostluğu kadar
düşman
bir yumruk
atışındaki
kin ne ki
tokanın içindeki
gizemin ardında
fırtınalar kaplıyor
şehrimi
bulutlarımı
alıp
götürüyor
görüpte
dorukları
duyupta
çağrısını
uykudan
uyanır gibi
sabahın
mahmurluğunda
gizleniyor
gizleniyor kelimeler
sessizlik
düşüyor
yüreğime
yeni
bulutlar
oluşacak
düşen her damla
bu sıcakta
buhar olacak
yükselecek
gökyüzüne
beklemelere
gebeyim
zamanı örmeye
tercihler
koymalıyım
önüme
siyah
beyaz
kahverengi
olmamalı derken bile
bir kızıl düş olmalıyım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Kurşun Yarası
vurdular beni
günün
tam orta yerinde
yaram nerede
nerede yaram bilsem
tütün basacağım
ılık akar
hüznün sızısı
derin olur
diyarlara dalması
yönünü bilsem
kurşunun
siper edeceğim
beynimi
vurdular beni
faili meçhul
düşüncelerimin
yaram nerede
nerede akan sızı
bir şarap burukluğunda
çekilirmiş acı
ekimin habercisi
yeni haberler
veriyor
satır araları
boş kalmış
yine bir şeyler oluyor
İstanbul İstanbul
vurdular beni
eylül ayında
gün ortasında
kara haber
tez duyulmaz
gülüm
gülüm
sol yakamda
ağıtlar
yakmayın
halaya uygun
türküler söyleyin
çemberler kurun
yakın ateşi
gün yanma günüdür
avutmayın
ağıtlarla beni
yaramı
bulamadım
saydım ki
ben vuruldum
yalana saymayın sözü
her gelen haber
san ki
kurşun yarası
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Kuytular
dilim dönmezdi
söylenmelere
kılıç gibi
bir şeylerdi
batan yüreğime
kara dut
yemiş misali
gelince dilimin
o yumşak ucuna
alıp başımı
orda bırakıp seni
giderdim yalnızlıklara
buram buram
öfke olurdum
çocuksu duygularda
kaprisi bol olurdum
sen ki
masanın
bir köşesinde
bilinmezlikler içinde
verirdin ısını gökyüzüne
yalnızlıklar besledi beni
yalnızlıklar bıraktı kuytulara
kuytular yaren gibi
sarıldı bırakmadı beni
serseri hülyalara dalamadım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küçücüktük
küçücüktük
küçücüktük
bir embriyo kadar
başladık büyümeye
isteme sekte
sevinçle avıyla doldurduk
her geçtiğimiz zamanı
konu olduk dizelere
zaman büyüttü bizleri
bazılarımız kendilerini
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küçük İnsanların Kokusu
Oturduk
Bakışarak
Atatürk
Parkında
Bir bank
Sizler için,
Sıradan
Belki…
Karşıda Akdeniz
Bir yanda
Mersin Limanı
Uzaktan
Küçük gibi
Görünen
Kocaman Gemiler
Kocaman Vinçler
İyot kokusu
Geliyor karşıdan
Tuz karışmış
Denizin tuzu
Değil bu
Küçük
İnsanların kokusu
Kaç yıl
Önceydi
Yürürken
Ellerimiz
Bir birine
Teğet geçmişti
Ürpertilerle
Sarsılmıştı
Bedenlerimiz
Oturmuştuk
Sonra
Susmuştuk
Sonra
Acemice de konuşmuştuk
Sonra
Kalkmıştık istemeden
Ne kadar çok
İstenmeyen yaşandı
Limanda ter/ kana karıştı
Ne kadar çok
İstenmeyen düşlendi
Sevda gibi, Özgürlük gibi
Sevdalara
Hayaller kurdum
Düşleri kurdum
Sevdalarım umut
Düşlerim yalın kaldı
Bir yanımda hüzün kaldı
Bir yanımda sevgi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küçük Şeylerdi
Küçük şeylerdi
Coşkumu öylesine kamçılayan
Hani öylesine,
Pembe panjurlu evler değildi
Küçük bir tebessüm
İçinde olduğum
Yanağa konan bir buse
Kucak dolusu çiçekler değil
Henüz açmamış bir tomurcuk
Yaprakta bir kırağı tanesi
Küçük şeyler mi demiştim
Bu ayrılıkta sevdamı küçültemem ki
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küfrün ağırlığını taşırız
Küfrün ağırlığını taşırız
Birer, birer yitirirken zamanı
Meze dolu sofralardır önümüzdeki
Kah bir tutam sevdadır aldığımız
Bir çatal acı ile beraber
Bir yudumda iksir anılardan
Kadehler kalkar havaya
Çin, çin eder kaybedilenlere
Bir eksiktir her zaman
…………………..Birde fazla
Zaman su değirmeni gibi
Öğütürde, durmaz terazisi
Haktır
Öğütülenin
Kardeşçe üleş ilmesi
Dostlar ediniriz ağırlıkları kadar
Ağırlıkları kadar sevgi veririz
Uslanmaz yürek, bir deli eser
Masa durdukça yerinde
Giden gider, Durmaz gelenler
Bende sana kalmam gönül
Sevdalarımın kökleri var
Küfrün ağırlığını taşırız
Birer, birer yitirirken zamanı
Dostlar ediniriz ağırlıkları kadar
Ağırlıkları kadar sevgi veririz
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küheylan
ayırt edemezler
küheylanı uyuz eşekten
usta bir nalbant gibi
vurur nalına da mıhına
küheylan sırtında
koyun çobanı
sanır kendince
uyur eşek altında
kaynatırlar kazanı
alev cehennem ateşi
kanan sanır aş evi
bedeni kim bilir
kimin dişinde
sanırlar ki
düzen eski dönem
vurdukça kırbacı
söylenecek etme ağam
küheylandan
uyur eşek olur mu
şaha kalktı mı
üstünde çobanı durur mu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Külden Ağaç Olurmu
en büyük acı
sevgi den doğar
en keskin ağının
sevgiden üretilişi gibi
onun için
değimlidir ki
en büyük savaşlar
cahilliğe karşı
kolu kırarız
yeni örteriz üstüne
kanat yolarız
yastık yaparız düşlere
yol bilmez rehber ile
neyleyim
neyleyim lekeyi
iz bilenleri
izi sürüp
kendini görenleri
devranı ters döndürenleri
külden ağaç olur mu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küresel Bakış
artık eskisi gibi
tabloların arkasına
malik hanelerde
saklanmıyor kasalar
yılanlar sessizce
ıslık çalarken
kayıp gidiyor
bir yerlerde kan damlıyor
toprağın üstüne
elini dudağı ile
ıslatmıyor istifçi
makinelere bırakmış işini
çağ atlar gibi
çayda otlar gibi
orta yerine düşüyoruz
her yanımız ıslak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Küstürdüm Küs Çiçeğini
Küstürdüm
Küs çiçeğini
Oyun oynarcasına
Küstürdüm
Küs çiçeğini
Küs küs bakarken
Yapraklarını kapatışına
Oyun oynarcasına
Bırakarak arkada
Çıkardılar beni
Bedenime
Verirlerken
Özgürlüğü
Direnişin
Türkülerini
Yeniden doğuşlara
Gebe kalınmayacak gibi
Bıraktırdılar
Kapanan
Demir kapıların ardında
Mehmet’in gülümsemesi
Kelepçesiz bilek
Bilince kelepçe
İstedikleri
Buna yürek
Yürek müsaade eder mi
Beyaz boyalı
Tuval kağıtlarım
Yeniden resim
Yapar gibi yaşarım
Bir ağıt dolandı
Dilimin ucuna
Bakışlarımda belirdi
Nevzat’ım
Yedi pare top atışına
Yüreği değer ozanım
Senden bozma bir şeyler
Dolandı dilime
Beni buralarda arama
Adımı sor
ma
kapıda
Beyaza boyalı
Tuval kağıtlarım
Ellerimde hayat
Bilincime uymalı
Küs küs bakarken
Kapların kapanışına
Kulaklarımdan uzak
Sesler doluyordu
Boşluğun gelip oturduğu
Bedenimin bir köşesinde
Aynı şekilde çarpan umuda
Beni buralarda sor
ma
Sorup ta dağıtma
Umuduna kat beni
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Lanet Olsun Derken
Lanet olsun derken
Utanıyorum, sessizce
Görmeseniz de, yüzümün
Şafağa vurmuş kızıllığını
Duymasanız da içimde tutuşan
Sevdalara bulanmış yıldırımları
Dönüp bakın birde aynaya
Sabah gazetelerinizi
Okuduktan sonra
Duyacaksınız beni
Göreceksiniz öfkemi
Kendi dünyanızda da
Aynalardan bir kırpıntı
Gazetelerden bir köşe
Perdesi çekilmiş bir pencere
Bulacaksınız
Anlayacağım
Yalnız olmadığımı
Yinede fark etmeyecek
Bulutlar tutamazlar ki
Biriktirdikleri su damlalarını
Ay olacağım belki
Beklide bir yıldız
Karanlıklardan bakacağım
Yer yüzüne doğru
Biliyorum
Aramadıklarımı bulacağım
Ankara’nın
Sisli bir gününde
Uyanıştan Çankaya’yı
İzler gibi bakacağım
Yüreğimde sevgi
Yüreğimde hüzün
Öylesine bakacağım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Lozan
Yanan tarlaların arasından
Dört nala geçi yor atlılar
Bağrındaki hançeri
Söküp atmak için
……………Anadolu’nun
Özgürlüğün savaşçıları
Yanmış, yıkılmış köyler
Sıra, sıra olmuş
Gıcırdayan kağnılar,
Yollar toz, Güneş yakıcı
Yüreklerinde taşıyorlar
Acımasız İsyan ateşini
Özgürlüğün türküsünü
Söylüyorlar,..
Omuzlarında sandıklar
Kimisi bir baston misali
Girmiş Mehmet’in koluna
Mehmet aksak
Yüzü gül içinde
Nal seslerine karışmış
Seslerin altında kalmış
Bozkır çiçekleri eziliyor
Bedeli çoktan kesilmiş
Lav olmuş bilinçleri
Yorgun bedenleri
Kükremiş atlarının üzerinde
Ege ye doğru uçuyorlar sanki
Uzaklardan, Lozan’dan
Sesler geliyor duyuyorum
Açmışım gönlümü sonuna kadar
On dokuz mayıs bin dokuz yüz on dokuz
Martıların bıraktığı umutları
Kartalların kanatlarında taşıdılar
Samsundan Erzurum’a, Afyon’a
İzmir’den, Ankara’ya, Lozan’a
Kalemi kanla yazdırdılar
Onurun kahramanları,
Özgürlüğün Savaşçıları
Nasıl unuturum
Uzaktan Lozan dan sesler geliyor
Açmışım gönlümü sonuna kadar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Masal Anlattı Bana
masal anlattı bana
uzun uzadıya dolaştırdı lafları
yorulmuştum dinlerken
gözlerim kapanmış mıydı
özür ünü dilerken bilmedim
ki kabul edilir cinsten de değildi
yaptığı hata ne fark edecekti işitmem
uykulardan uzak zulalara koydum bilincimi
Ankara’nın sokakları öylesine karışık değil
kaybettiysen eğer yolunu bil ki karışık olan
karışık olan zulasız masal sevdalarında dır
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Masallarda Yaşarım
önce saçlarını gördüm
salınıyordu belinden
aşağı doğru örgüsüz
hızla döndürdü başını
savruldu saçları
çöl esintisi vurdu
suratından suratıma doğru
ay yüzlü ay kızın
o zamanlar
bir başka idi yürek kıpırtılarım
o zaman bu zaman çok yol aldım
bir masaldı vardığım yerim
gerçek dışı diyorlar masallara
rasgele seçmedim türün adını
emek değil midir
polenin bala dönüşümü
basarsınız bir tuşa
ardından bir tuşa daha
önce harfler dökülür
dizdirir birikmişlikler onları
nicel nitel ilişkisi işte
anlayan bilir
bir kaçta soru olur kafalarda
ben rahatlarım o düşünür
emeğin ölçütü konur
bağ bozumu gibi
küfeler taşınır
ay yüzlü ay kızın
şekillenir adımları
masalın sayfalarında
yer açar bana
başkalıklar kalkar
sürer kıpırtılarım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Mavi
deniz mavi
rüzgar mavi
biri imge imiş
biri kendisi
boşuna arama
bulamazsın ki
benimkisi düşler alemi
dil karası can yarası
bu olsa gerek…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Mavi Düş
her gece
doğacak
Güneşi
düşleyerek
umudu
yastığın altına
koyuyorum
yüz vuruyorum
kumsala
deniz
umut oluyor
gökyüzü
ben
ufukta buluşuyoruz
mavi düş oluyorum
kum tanecikleri
yapışmış
yanaklarıma
usulca
vazoya koyuyorum
umutla yatıyorum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Mavi Mavide Yeşil Yeşilde
deniz durur karşıda
gelir vurur dalgaları
bana
sahilin alır götürür
kumunu
kum benim neyime
maviyi sermiş
gözlerimin önüne
yoksunluğu bir dert
derler çekilmeye
mavi mavide
yeşil yeşilde
yeşil türbe
durur yerinde
ulu camiden
dağlara doğru
bir yol gider
sonunda
ulu bir dağdır
yeşili dumandır
yokuşu yamandır
yokuşa vurmadan
ayaklarım durur
aralarda bir yerde
gençliğimden kalma
sırlar doludur
taş duvar arası
tarih olmuş
demir bir kapı
yanda tabela
Bursa Erkek Lisesi
söyler misiniz
unutturdu tarihini
zaman belası
yaşlanmak
bir başka oluyor
zaman koruk gibi
demir kapı
ağır ağır açılır
ülkemin kokusu yayılır
bir heykelin gözü
bakar dışarı doğru
altında yazılar
unutulmayan yaşananlar
yüreğimde açan
sevda tutkusu
sürgün yıllarıdır
Anadolu da
tomurcuklar açılır
gelir önüne gözlerimin
sürgündedir bedenim
sürgünde
sürgünlerin
esaretini değil
böylesine sürgünlerde
sürgünleri de sevdim
ilktir
koğuşla tanışıklığım
sekiz ranza
on altı kişi
ilk gurbetti
ana baba
dörtte kardeş
özlemdi
gerisi
öylesine şeylerdi
kök tutmamıştı
sürgün yıllarında
sevgilerim
kapanırdı kapılar
akşamları
kaçamak bakardı
sokaklar
dayanırdı gözler
camlara
yaşama bakılırdı
uzaklarda dolaşırdı
bilinçler
uzaklarda olurdu
yürekler
en çokta
analar gelirdi akla
süt beyazı gibi saf
bebek masumluğunda
çığırtkan
uykusuz *******
sokaklar çağırırdı
camdan bakışlarımı
dayanamazdı çağırışına
ayaklarım
tophane çınaraltı
ahh çınar altı
kocaman bir çınar
bir destan hayalinde
altında masalar
siyah beyaz
bir televizyon
birazda eski türküler
Mutlucan dan uzak
güzeldi be
güzeldi o günler
gece olurdu
boyaya bürünürdü
sokaklar
yaşayanlar bilirdi
renkleri
her birinin
ayrı idi dilleri
yaşlar küçük
yürekler büyüktü
karanlıklar içinde
sanki göğü inletirdi/
adımlarımızın sesi
tek olmalardan uzak
kök tutmaya
başlamıştı sevdalarım
öylesine sevmiştim
bu şehri
ne çekirgesi
ne yeşili
ne uludağı
vurguna vurmamıştı beni
attığım adımlarda
çoğalan seslerdi
öylesine dönerdim
demir kapıların ardına
küçük kaçamaklardı
hani okul kaçamakları
sevdalarım böyle
işte böyle
kök salmaya başladı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Mecra
belkide
mecrasız olduğundandır
düşüncelerimin
denize ulaşamaması
deltasız kalması
ütopyalarımın
olsun
damarlarımda akan kan
aynı oldukça
mecralara ulaşacağım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Melez Sevdam
bir iki üç
yek du se
ne değişti sizce
meleze mi çaldı
düşüncelerim
rengimi değişti
sevdalarımın
ya o zaman
onca güzelliklere
kıymak niye
bir ağaç olmak
çamların arasında
bir meşe
yada gürgen
bir dere kenarında
salkım söğüt
yada kavak
bir ırmakta
yayın olmak
yaşamak
hissederek o anı
ne dağı
ne ovayı
düşünmek
tek bir vücut gibi
korumak her değeri
çekmek birlikte
sevda tüten halayları
bırakırlarsa bizi bize
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Melih Coşkun+Zafer Zengin Etnika
Hummalı bir çalışma
Sormayın, Dostlar başına!
Yenilenir gibi kent
Değişen kaldırım taşları
Neon ışıkları
Vitrinler
Yüzler aynı
Diller aynı
Kulak aynı
Farklı dillerde,
Söyleniyor aynı masallar
Uyu bebek uyu da büyü
Uyu şair uyu da büyü
Bak nasılda
Raks ediyor kelimeler
Bulutlara sordum seni.
Bulutlar mavi.
Bulutlar hüzün karası.
Aşk mı, sevdamı
Özü şiir yarası
Ahmet Arif’im
Hasan Hüseyin’im
Özledim sizi
Unutturamadı
Vitrinlerin yeni renkleri
Ama yüreğimde taze umut
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Memleketimde Baharı Özledim
Korku ektiler
Sevda bahçelerine
Adına aşk dediler
Sevda dediler
Eksik etmediler
Hibelerini kredilerini
Verdikçe verdiler
İnsan haklarını
Hayvan haklarını
Öldürme haklarını
Küreselleşen
Sermaye
Milletleşen
Ülkeler
İstediler
Daha
Çok
vermek
İçin
Memleketimde baharı özledim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Memleketimin Üçlemesi
bıtım ağaçlarının
altına yazılırdı
taş baskı sofra bezleri
çimen kaçağa bürünürdü
boyalı yumurtaları tokuştururlardı
gönlü uzağa açılamayan çocuklar
panayıra dönerdi yeşillikler
bıtım ağaçları ve keklikler
ökseler kurulurdu uzaklara
ürpertiler dolaşırdı çalılıklarda
Okulumuzun bahçesinde
Çitlenbik ağaçları vardı
küçük küçük kuşlar konardı
gözlerim gözlerine değmeden
ordan oraya kaçarlardı
umutlarım vardı kitaplarım
insanlardan da öğrenecek
çok şeylerim vardı
Hataylı Nurullah dedi ki
Bunlar Çitlenbik değil
biliyorum dedim bıtım
sevgiyle baktım
çocukluğumu hatırladım
o da değil dedi Menengiç
bizde meşhurdur kahvesi
Şiirt’te sabunu bıtımın
Hatay’da kahvesi Menengicin
Denizli’de kuş yemi Çitlenbiğin
Meleketimin üçlemesi bildiğim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Menteşe
sessiz duruyordu kapı
sen gelince gıcırdadı menteşe
yayıldı koridora bir soluk ışık
ince kıvrak beden gibi
uzuncaydı gölgen
dağıldı düşüncelerim
bir şeyler düştü içerime
boğdu kırılganlığın sesi gibi
menteşeler gıcırdadı kapı kapandı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Merhaba
yine
sabah oldu
gözlerim mahmur
bir avuç su istiyor
merhaba diyebilmek için
günün gerçeklerine
dışardan tek tük
motor sesleri geliyor
zaman belikli
hayli ilerlemiş
can
bir sıcak
çay istiyor
sıcak bir merhaba ister gibi
Merhaba dostlar
Merhaba gün ışıkları
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Mevsim Yaz
Der ki
Bir düşünür
“Su ile başladı Medeniyet”
Bulutlardan uzak
Bir gün
Mevsim yaz
Martıların sesi
Biden çok uzaklarda kaldı
Martılar, neden
Çığlık çığlığa bağırırlar
Bir şeyler mi var
Anlatamadıkları
Güneş vurur
Buhar olur su
Yükselir gökyüzüne
Doğru
Bulut olur
Damla olur
Neden
Damlalar
Yeşilin üzerine
Daha fazla düşer
Yağmur olur
Toprağın kokusu
Duyulur
Çaylar dereye
Dereler ırmaklara dönüşür
Özlemle buluşmak için
Denizlerle
Emek emektir, birleşmeleri
Deltalar oluşur
Her kıvrımları
Irmakların
Bir başka yaşamdır sanki
Martılar uçuşur
Kuşluk vakti başlayan
Akşamın sessizce
Gelişine kadar uzanan
Oynaşırlar denizin üzerinde
Gündüzün yakamozları gibi
Yakamoza benzer umutları
Parlak, suya çizilmiş resim gibi
Bağırırlar, hiç durmadan
Yüreğimi yakar çığlıkları
Canım yanar
Canın yanar
Anlarım onları
Denizler kirleniyor
Aslında kirlenen
Medeniyet karışmış
Suların getirdikleri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Mevsimler Geçtikce
gözler taşır
her şeyi yüreğe
ahh o harman yeri
rüzgara savrulan yürekleri
dağı dağ gibi
bağı bağ
kaç pulluk
geçti üzerimden
kaç gök gürledi derinlerden
erken açtı başaklar
hayra yormak ne mümkün
daha kaç koç yiğit yetişecek
kaç toy düğün kurulacak
mevsimler geçtikce
yılların önünü kim kesecek
tüm sevdalarımı gömüyorum
bu kızıla doymuş topraklara
bu topraklar sevdasız koymaz beni
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Meze
tadına varabilmek için şiirin
iğdişleşmiş kelimeler içerisinde
çöplüğünde debelenen horoz gibi
didinip durdum bulmak için
biberini tuzunu salçasını yağını
unutmamışlardı unuttukları aşı
alışamadım meze yapmaya
yarım asır biriktirdiğim
ilmek ilmek emek emek
bilgi birikimlerimi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Mundar
balık istifi
dizilmişti
dolabın içerisine
dokundun
dokundum
dokundular
sonra
kimse almadı
sordum
mundar oldu dediler
o nedenledir ki
müsaade etmem
kimsenin dokunmasına
açıkta kalmış duygularıma
varsın diyeceklerse
yabani desinler…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Mutlaka Güzel Olacak
kora tutuk
körük basarak
örse koyduk
çekiç vurarak
suya koyduk
çeliğe dönmedi
emeklerimiz
ya biz bilmedik
yada sevgiyi
ölçemedik
tezgahlarımızda
ama
yinede
çıplak
yüreklerimizde
bizim olmayan
bu dönemde
umutlarımız var
beklemelerde
hey şey bir gün
mutlaka güzel olacak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Nasıl Bahsederim
ezilmişken
tüm çimenleri ülkemin
nasıl bahsederim
ıtır kokularından fesleğenden
sızar pelte pelte olmuş hayallerim
kalemimin çizgilerinden
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Nasıl Durdura Bilir ki
pencerenin önünde
yıldızların savurduğu
olgun huzmelere
dokundurarak tenimi
beslerken bilincimi
gecenin zifiri karanlığı
yüreğim ile baktıkça ben
nasıl durdura bilir ki
korkularımın dizelere gidişini
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Nasılda Açacak Güller
kem gözlere şiş değmesin değmesin
bir kalem ucu kadar acı verebilir misin
düşürebilir misin koru yüreğimden içeri
ama ben kaleme dokunarak söndürebilirim
en ücra köşelerdeki yangınlarınızı bir bir
vurulmazsa ellerime kelepçe yüreğinize mühür
sanmayın ki gürleyen topları yürek ısıtır
düştükçe bilincimize kızıla çalan gülleleri
karanlığın içinden geçerek kuyruklu yıldız misali
bizim meşrebimizde yıldızlara dilek tutulmaz
öylesine sokaklarda tenekeler çalınmaz
vurulur isyanlara kamçı gibi satırlar
kor alevlerde çeliğe su verir ozanlar
her düşen yiğit toprakta başak
gökyüzünde yağmur tanesi olarak
yüklenir bilgeliğe yaşatarak
kem gözlere şiş değmesin değmesin
bir kalem ucu kadar acı verebilir misin
düşürebilir misin koru yüreğimden içeri
bak işte o zaman ozanım
nasılda açacak gönlümüzün gülleri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Ne Çareki
ne garip haberler düşüyor sayfalara
çöpten bulduğu salamı yiyen ailede
diye başlayan ölüm haberleri
işsizlik dokuz nokta bir gerilemiş
dört günlük bebek sokağa bırakılmış
bir gariplik var bu işlerde bir gariplik
kış güneşi gibi ısıtmıyor tenimi
bilsem de orda olduğunu bilmenin ötesinde
kar etmiyor üşümeye var olduğu
toprağı ıslatan damlalar sanmayın ki
bulutların bıraktığı yağmur taneleri
saplanmış tırnaklarım avuç içlerime
ne çare ki yetmiyor haber sayfalarına
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Ne Çok
ne çok
mutluluklarla
doldurmuşlar
dağarcığımızı
avunmuşuz
açmışız elimizi
duacı olmuşuz
günahlarımızın
tövbeler sunmuşuz
tüm aflarımızı
erdem sanıp
erdirmişiz kemale
şarlatanları
sev sevki
sevgili KUL
olursun demiş
ne görkem demişiz
sev dedi
tasmanın ucunu
vermişiz ellerine
efendilerimizi
yaratmışız
kelebek ömürlü
köle hayallerimizle
keserek umudu
umut dilenir
olmuşuz efendilerden
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Ne Çok Şeyler Yitirdik
ne çok
şeyler yitirdik
çocukluğumuzdan bu yana
yeni alınmış
Sümerbank mamulü
İskarpinlerle yattığımız
huzur dolu günlerimizi
yarım kilo et alabilmek için
et balık kurumunun
önünde beklentilerimizi
ne çok
şeyler yitirdik
anılarımızdan öte
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Ne Diyeyim Gülüm
ne diyeyim sana gülüm
varoşlarına sevdanın
güneş doğmuyor
ürpertiler arasında
kaldıysan eğer
yenildiysen soğuğa
örtünmediysen
bilgi birikiminle
ve
halen dinlemedeysen
ezbere dayalı tembelliğinde
dik olsun istiyorsan kuyruğun
keçiye inat
uzaklaştırır
seni benden
yanar yüreğim
solan bir çiçeğin
tacına dokunurken elim
bükülür benimde boynum
ben onu anlarım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Diyeyim Gülüm
ne diyeyim sana gülüm
varoşlarına sevdanın
güneş doğmuyor
ürpertiler arasında
kaldıysan eğer
yenildiysen soğuğa
örtünmediysen
bilgi birikiminle
ve
halen dinlemedeysen
ezbere dayalı tembelliğinde
dik olsun istiyorsan kuyruğun
keçiye inat
uzaklaştırır
seni benden
yanar yüreğim
solan bir çiçeğin
tacına dokunurken elim
bükülür benimde boynum
ben onu anlarım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Farkedecekti
neler planlamıştım oysa
gidiyorsun sen benden alarak
tüm eski arşivlerimde kilerini
oysa sonuçta bir sayı idin
ha beş ha altı ne fark eder ki
düşünmeyi bir kenara bıraksaydım
bor madenlerimizde gidecekmiş
bir amerikan firmasına üç kuruşa
gemide bir delik daha açılacak
oldum olası anlamam gemilerden
bu gemi daha ne kadar yüzecek
yılın son haberi idi saman altındaki
esintiler sonrası oda çıkacak ortaya
düşünmesem eğer
beş yada altı ne fark edecekti
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Gelirki
yok olmanın
gözü kör olmuyor
pörtlüyor bebekleri
pimi çekilmiş
korku oluyor
canım
canım acıyor
bir kar tanesi gibi
güneşe bırakıyorum
öfkemi
deli etmemek için
bilincimi
yok etmenin
göz kapamakla
bitmediği gibi
sesler geliyor
kulağıma
ışık oluyor
haykırışlar
koyun kuzu sesimi
duyduklarım
kuş dili bilmem ki
sustukça koyun saymışlar bizi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Güzel
bir geceyi daha geçirmek varmış
uykusuz barikatların başında
beklerken doğacak olan aydınlığı
ayazda kalmış titreyen bir it gibi
yanlızlıklara terkedilmiş *******in
şafağında umutlarla kolkola duygular
aldırmaksızın sahipsiz bırakılmalara
gün doğarken halen ayakta kalıp
merhaba diyebilmek doğurtan ufka
ne güzel
ne güzel
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Güzel Bir Hüzün
önce gürültüsü
sonra düdüğü
doldurdu beklentilerimi
gar sessiz
beklentilerim gürültülü
uğurlamaya
geleni değil
gelmeyenleri düşünüyorum
yaşanmışlıkları bırakarak
biliyorum
bilincimin bir köşesine
önce düdük
sonra gürültü
arkamda kalanlarla
birlikte girecek
bir gün döndüğümde
izlerini bulmak için
ardında bırakmak birilerini
ardında bırakmak izlerini
ne güzel
ne güzel bir hüzün
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Olacak Şimdi
ne olacak
ne olacak şimdi
yapışmış yakama alacaklılarım
bıraksalar belki bir şeyler yapacağım
sunacağım ortaya
yanacak birkaç ateş
kaynayacak bir şeyler
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Vardı
ne çok şeyin
eksiği var üzerimde
ne çok şeyin
hüznü kalmış
yılların arasına sıkışan
on sekiz yaşında
yalnızlığa terkedilmiş
soğuk kalan dudaklarımın
parmaklarımın arasına
girmemiş parmakların
ot gibi olup
hayallerimi
rüzgarlara bırakmanın
ne vardı
o kadar kitabı
karıştırıp okuyacak
okudukça bilinci parlatacak
ne rahattır kim bilir
her şeyi
bir yerlerden beklemek
oturup
dizelerle küfretmek
huzuru
garipte aramak
ne çok şeyin
eksiği var üzerimde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 01
ne zaman
catlamış bir toprak
görsem
gelecege dair
icimde hüzün başlar
ayak sesim sertlesir
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 02
ne zaman
biri bagırsa bana
cocukluğunu düşünürüm
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 03
ne zaman
bir sigara yaksam
duman sarar duşlerimi
seni düşünürüm
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 04
ne zaman
göz göze gelsek
seni düşünür utanırım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 05
ne zaman
canım yansa
kulaklarım çınlar
düşlerinde gezindigimi bilirim
bilirim mesafeler ağlar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 06
ne zaman
kulaklarim çınlasa
bir bulut geçer
derim gözlerimin önünden
kendimi kandıramam
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 07
ne zaman
güneş açsa
bir yerlerden sesin
gelip çalınır kulağıma
gülümsediğini düşünürüm
kır çicekleri açar bahçelerimde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 08
ne zaman
bir bosluk kaplasa içimi
kaybolurum yanlızlığında
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 09
ne zaman
gülümsediğini düsünsem
kırlangıcların kanat sesleri
dağıtıyor bulutları
guneş işlenmiş
bir tarla misali
ekenegi besliyor gönlümün
bölünüyorum parça parçaya
salınıp duran sarılıklarda
esintilere karışmış
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 10
ne zaman
seni duşunsem
bahar gelir gozlerime
yazların akar bana dogru
oluşturur deltalarını yureğimde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 11
ne zaman
takılsam boşluğa
mor bulutlara selam soylerim
bilirim kaderimiz aynı bulutun golgesinde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 12
ne zaman
anlaşılmak istesem
sığınırım limanına
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zor Şey Bilirmisin
ah annem ahhh
ne çok şeyi yasaklamışsın bana
farkında olmamışım hiç sarmalarken
sarmalarken bedenimi
içime aldığım endişeleri
büyümekte olduğumu
anırken gün be gün
hep çocuk kalmışım
sevginin esaretinde
korkular girmiş sıra sıra bulutlar gibi
en acımasız alışkanlıklar vermişsin
ninnilerinin arasına serpiştirerek
suskun yılanlara sarılarak uyumuşum
ah annem ahhh
yaşam bellettiklerin gibi değilmiş
kırk haramiler gibi akın ediyorlar her zerreye
düşüncelerimde ninnilerin yer etmiş
meydanlarda öğrendiğim direniş türküleri
tutuyorsa ayakta onlar tutuyor beni
heybemin bir yanında korku renkleri
direnişin renkli öykülerini yazıyorum
ne zor şey bilir misin anneciğim
korkularını heybene almış sahipsiz yürümek
heybenin iki gözü de dolu iken üstüne üstlük
ne zor şey böylesine yürümek elleri yalın bilir misin
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zor Şey Bilmemek
ne zor şey bilmemek
cesaret istiyor çoğu zaman
saati sormak gibi yoldan geçen
hiç tanımadığın birine
yada
sınava kalkmış
bir öğrenci gibi tedirgin
öğrenci olmak neyse de
bedelini ödersin hemen
ya birde
söylenenlerin
doğruluğunu bilmemek
çakılırsın
işte o zaman
bataklığın dibine
cesaret te yetmez boğulursun
ne zor şey bilmemek
cesaret istiyor çoğu zaman
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Ne Bölük Börçük 08
Neyi özledim
Biliyor musun canım
Çocuklarla birlikte yatmayı
Sıcacık paylaşmayı, ama
Onlar artık çok büyüdü
Sizleri seviyorum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Nedensiz
oturmuş sedirine
camın kenarında
yol ona bakar o yola
şu sokağın kıpırtıları olmasa
durur muydu o sedir orda
nedensiz olmuyor hiçbir şey
nedensiz doğmuyor bebeler
arpa pirinç zencefil
nedensiz büyümüyorlar
kırlangıç gelmiş
yuva yapmış saçağın altına
vardır bildiği elbet
sapana davranmamış
evin afacanları
vardır bir bildikleri elbet
ne çok şey biliyorlar insanlar
ne çok şey biliyorlar
yürümeyi nefes almayı
yatakta sevişmeyi
sokakta gülmeyi
ne çok şey biliyorlar
nedensiz olmuyor hiçbir şey
bazen yetmiyor bilmek
bazen düşünmek alabildiğine
yürümek yetmiyor bazen
ulaşmak için menzile
düşündükçe uyuşuyor insan
bilgi eksikse
yetmeyen dinletiler
yetmeyen söylevler
nedensiz olmasa da her şey
kolayına kaçmak var
tüm çözümlerin
sığınmak var bir yelere
ummak var dilemek var
masallar var saçak altları var
yaşamınız uykuda iken
ama yaşam uyumuyor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Nokta
fazla ileri gittim
kırpmalarda
belikli yüreğimi
çok incittin
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Nokta Koymadan
ben
yaşayan biriyim
yaşadıkça bilirim
sokmak için
dolaşan çıyan
sürünen yılan
benzemese de
gözleri köstebeğe
gönlü bilmez
sıra işlerini
satırlarımda
benzetmelerdir sadece
köpek yılan köstebek
uzun değildir yoksa
onlara uzanacak
kadar dilim
ben kendimi de
onları da bilirim
nokta koymadan
virgüllerdir
onlarla serüvenim
düşün
düşün düşerken
isimleri
beyaz sayfana
satırlarında
dönmesin sıfatlara
isimler çıkarken kalemden
ayna gibidir bilinçler
ne inkardır
kurtaracak olan
nede yansımalardır
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
O Kadar Kolaymı Sevmek
Yirmi yıl önce
Sokaklarımı aldın elimden
Aylak, aylak dolaştığım,
Boş hayallerim vardı, Öylesine
Adını bile koymadığım
Yaramaz bir çocuk gibiydim
Çocukluğumu elimden aldın
O kadar kolay mı sevmek,
Elinden ilk tutuğumda
Korkuyu bıraktın avuçlarıma
Bir kelebeği avuçlarımda tutar gibi
Yüreğimde tutum seni,
Kolay olmuyor taşımak
Gözlerin değdiğin de gözlerime
Palangalar taktın düşüncelerime
Yüreğimi söktün yerinden
Uykusuz ******* vererek
Kolay olmuyor senlide, sensizde uyumak
Yetmiyor
Durdurmaya zamanı gücüm
Zamanı seninle doldurmak
Yetmiyor be canım
O kadar kolay değilmiş Seni Sevmek.
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
O Koydu Bana
biliyor musun
saffet’in senin için
ne dediğini
boş gezenin
kalfası imişsin
görmeyeli
ne çok değişmiş
vizyon sahibi olmuş
vizyon
köşelerinde
kahvehanelerin
taş dizerek taş
o neyse de
bana dokunan
tepkin oldu senin
demek ki
bir köşesinde
bilincinin
onun için gizli
bir şeylerin varmış
göremediğim
işte
o koydu bana
o
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
O sensin
O
Sen din
Biliyorum
Seni adım seslerinden
………………tanıyorum
Ürkek, suskun, korkularla kaplı
Duvar örmüş tüm duygularına
Bana dokunmasın da diyorsun
Meydan okuyorsun tüm çığlıklara
O
Sen sin
Biliyorum
Seni Bakışlarından
………………tanıyorum
Tedirgin, kaçamak ve anlamsız
Buz tutmuş göz bebeklerin, eritemiyorsun
Kopmuş bilincin ile olan tüm iletişimin
Sana uzanan elleri göremeden
Meydan okuyorsun tüm bakışlara
O
Sen din
Biliyorum
Seni sessizliğinden
………………..tanıyorum
Yozlaşan şehirlerin kuytularında
Kabuğuna çekilmiş mutluluğu arıyorsun
Işıktan korkuyorsun, seni yakacak diye
Sesinden korkuyorsun, sesini boğacaklar diye
Biliyorum o kalmak istemiyorsun sen de
Korkular boğuyor seni istemesen de
Yürü korkularının üzerine, üzerine
Bil ki sen korkularını yenemedikçe
Birer, birer düşecek kaleler, Bizleşmedikçe
Mutluluğun, Denize ulaşamadan kaybolan derelere dönecek
Türk Öğer Koç
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Obez
oturmuşuz
masanın çevresine
laflar yiyor birbirini
obez olmuş düşünceler
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Offf Of
off ne güzelde gidiyorduk
kara bitti yüzme bilmem ki
oysa zamanın içine
ağ germiştim
çekmek için kelimeleri
dizgiye alışık çıraklar
yetiştirmiştim bir bir
kem göz düştü
hayallerimin üzerine
öcü oldu kelimelerin çobanı
paytak adımlar atıldı
kayboldu sürüleri
çobansız sürü
sürüsüz çoban gibi
beynimin içi
cısss diyor dokunma
bak bu iş kaç madde
duygulara mahmuz vurmak
atı veriyor sırtından şairleri
off of
ne yapacağım şimdi
esip kavrulmak
denizde ölü olmak
bozkırlarda leş
dolsa kaç yazar
açılan pupa yelkenler
tekne kızağa alındı
uğraşma boşuna
yelkenler yırtılır
off of
dalmalıyım daldırmalıyım
başımı derin kumlara
belki görmezler beni
uçar giderim esler de
deve kuşları uçarlarmı ki
deve olmak istiyor canım
hörgücü yüklü alabildiğine
çökmüş bir vahanın içinde
getirmek ağır ağır gevişi
gizli duran dağarcığımda
dökmek içimi ala bildiğine
geviş getirmek
doyurur mu acep
arttırır mı kilomu
katar mı pahama paha
kalkıp yürümedikçe
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Ogrettik
ogrettik
bir birimize
cogullara karismayi
ham bugday taneleri gibi
boy verirken tarlalarda
toprakla ic ice
suladikca
yasamin bugulari
basak verdik
savrulduk
gelinler gibi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Oğlum...
sana
dop dolu
günler bırakacağım
kirletemeyecekler seni
yaşanmışlıklarımla…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Okudukça
okudukça
okunacakları
açtıkça bilincin
kapalı pencerelerini
dolarken büyüme isteği içeri
yaşları bırakıp gitmelerin
eksikliği birikiyor üzerime
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Okuma Seferberliğ
okuma seferberliği
ilan etmişti birileri
yarın bir sınav olacak
devam edebilmek için okumaya
kafam karışık zaman aralıklarında
kim okuyacak kim okumayacak
……………………….işsizlik artıyor
ne iş olursa
yaparız abi
bana bir iş
diyor birileri
………………………vasıfsız kalıyor
………………………okumak istiyor
ne okul olursa
okurum abi
bana bir okul
diyor birileri
……………………..vasıfsız kalıyor
üretmek için
öğrenmek istemedikçe
ahhh ah devletin işi
diyor birileri
……………………..vasıfsız kalıyor sözleri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Okurken
okurken
çizerim satırları
kimi zaman altını
kimi zamanda üstünü
alırım ahları
ahhh çeken yüreklerden
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
On bir Dakika.
önce ben geldim
sen on bir dakika sonra
on bir dakika içerisinde
on bir dünya yıkılıyormuş
on bir dakika içerisinde
ne çok şeyler düşünülüyormuş
sonra gelişini gördüm
soluğun dövüyordu düşüncelerini
anlamıştım
on bir dakikada
ikinci bir şey düşünemediğini
on bir dakikada
ne az şey düşünülüyormuş
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Onur
onur ki
kalıbında bile
şeklini almıyor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Onuru Ol Yaşamın
her yaşam değimlidir ki kendi içinde
belirsizliklere uzanmış ufuk çizgisini
oluşturmuş en umarsız anlarında
umutlarını kara basanlarıyla harmanlayarak
düşlerindeki martılarla dolu denizi
gözlerinin önünde yanılsamalara
perde yaparak hayal aleminde
martılar martılar kaç şiire konu olmuştur
çığlıkları kaç şairin ruhunu oluşturmuştur
denizin kiri değimlidir ki onları besleyen
neyin haberini verirler gök kubbeye
saldıkları kulaklarda çınlayan seslerle
martılar ve dupduru deniz şairin tümcesi
çelişki simidir şairin yazdığı dizelerde
yoksa bir film makinesi gibimi çevrilir
beyaz sayfalara yansıyan kelimelerde
çok filimler gördük çok kitaplar okuduk
kimisi masal kimisi roman kimisi destan
bir solukluk gelip geçen şöhretler gibi
onuru ol yaşamın dili ol
onurun köklerini sal derinlere
derin ol ol ki şair şiirinde yaşat kedini
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Ortak Yanımız
o söylüyor
ben söylüyorum
bir gürültü ki dostlar
sormayın
toz vuruyor düşüncelere
o anlamıyor
ben anlamıyorum
ortak yanımız bu sadece
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Ortasındayız Yaşamın
Ortasındayız yaşamın
Uykuda geçen zamana üzülüyorum
Senin ile süslü olsa da Rüyalarım
Durma kır kapılarını gönlümün
Çık git özgür ol alabildiğine
Yeniden, yaşananların başlangıcı ol
Senin ile yaşadıklarıma doyamıyorum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Otacı
albız
almadı canımı
canım tatlı
bir ok saplandı
sol bacağıma
bacağım yaralı
kim çıkaracak onu
otacı
otacı nerdesin
yaram var yarama çare
dolu dizgin gidiyor
gidiyor dizelerim
canım yanıyor
kamdan haber
açmadı beni
şaman
kemik serpti yere
bir masalın başlangıcı gibi
söylencelerini dizele di
inanmak ne kelime
dedik ya masal gibi
acıyı dindiremedi
o günden bu güne
topal bir biçimde
az gittik uz gittik
azı uzu bıraktık
bir arpa ektik
ne korkuluk kar etti
ne eli sapanlı çocuklar
kargalar üşüştü üzerine
ektik elimizde kalanları yeniden
aç kaldık böylece
yaman cengaverler
yetişirdi bir zamanlar
yaman cengaverleri
destanlaştırırdı korkaklar
gün olur
yine çıkar birileri
yaşanmamış destanlar
öyle açmıyor beni
otacı otacı yetiş
kanayan yaram var
ne kamdan ne şamandan
umulacak dermanım var
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Oysa
yazgıyı serdi
çimenlerin üzerine
örtülen ne alnıydı
ne de dünyası
çalının dibinden
bir keklik havalandı
kanat sesleri
kulaklarında çınladı
çiçekler açtı kırlarında
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Oysa Ne Güzel Haykırıyordu
Kasketini geriye itmişti
Devlet nerede dedi
Yufkanın arasında
Katığıydı somun ekmeği
Toprak kuraktı
Tutmuyordu Yağmur duası
Razı olmuşken kaderine
Öyle demiyor muydu ki
İmam Hacı Efendi
Rızk Allah’tandır
Devlet aklına nerden geldi
Yalanı olurmuydu
Alnı secdeye değenin
Birde ha. şa.
Oysa ne güzelde haykırıyordu
Kasketi geride, fiyakası yerinde
Üçüncü karısı on birinciye hamile
İki gece kondu birde Şadiye
Mayısta şeytan var diyordu
Bir mayıs, altı mayıs, on mayıs…
Sokaklarda Şarkılar var, Gençler var
Kırmızı Günahlara bürünmüş,
Ahh karalarım benim, kozasını yırtmış
Henüz dolmamış zamanı olan
Mayıs rüzgarları esiyor, Hacı efendi
Etekler havalanıyor, Şeytana diren ilmiyor
Ahh Hacı Efendi Devlet nerede
Ökkeş kulun bir türlü öğrenemiyor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Öğrendik Herşeyi
dövüle, dövüle
sövüle, sövüle
ezile, ezile
öğrendik gülmeyi
dövüle, dövüle
sövüle, sövüle
ezile, ezile
öğrendik ezmeyi
dövüle, dövüle
sövüle, sövüle
ezile, ezile
yazmayı öğrendik
sessiz
korkuları
yenerek
yavaş, yavaş
zedelenmiş omurgalarımızla
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Öğrenmek
günler geç tikçe
birer birer
koydukça üzerine
damlaları öğrendim
getirdikleri ile
akıntıların
dinledikçe kendimi
ne çok şey öğrendim
öğrendikçe beslendi emeğim
yoksulluğumda
yaralarıma
tütün basmasını
dar avlularda
volta atmasını
hücremde sevgiyi
öğrendim
bir cerrah gibi
yalnızlığımda
açarak yarayı
tımar etmeyi anıları
damıtarak acıları
uzlaşmayı öğrendim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Öğretmen Çocuğu Olmak
bin dokuz yüz altmış üç
aklımın henüz her şeye
ermediği yıllar
Anadolu’nun ortasında
küçük bir köy lojmanında
öğretmen çocukları
olmanın şımarıklığıyla
büyüyoruz
sözüm onlara
ezilerek gün be gün
mey olmaya hazırlanıyoruz
bir kartalın bakışı
olsaydı gözleriniz
kızıl ırmağın kenarında
sarı bir dünya görürdünüz
tarlalar alabildiğine
yeşilsiz toprak yorgansız
ilk hatırladığım ağaç
ırmaktan pancar motoru ile
çekilen su
icara tutulmuş tarlada
boyu boyumda
tatlı minik dallarıyla
salkım söğüt oldu
yılı dolmadan
bir çok kardeşi doldu
elması kaysısı
bostanı salatası
gözüm yeşile
böyle alıştı
tifo kolera kızamık
bir kötü sarmaşıktı
bedene sarılan yıllar
kader denirdi
göz yaşları
yeni serilmiş
toprağa serpilirdi
kolumun delinişi
canımın yanışı
babamın elinden olmuştu
hayatımın ilk aşısı
oysa
tavuklarına
vururken aşıyı
bilmezdim
böyle yandığını
nede o zaman
neşe saçmıştım
öğretmen miydi babam
pek anlamamıştım
Öğretmenin oğlu lafını
Anneme saymıştım
şeytan icadı diyorlardı
iki tekerlekli şeye
bize mi alınmıştı
yoksa köye mi
bilemedim
bakkalın önüne gider
sıramı bekler binerdim
dalgalar gibi vuruyor
anılar kırlangıç
göç ediyor
şıp sıcak şeyler arıyor
oradan oraya
bağda hasat sonu
teneke teneke
turşu doldu
ilk tanışıklığımdı
lehimle gaz ile
galiba babam
değildi öğretmen
sorular peş peşe gelirdi
baban neydi
yavaş yavaş
büyüyen kümesler
kızıl ırmağın çehresini
değiştiren balar bahçeler
sürgündü başa bela
denkler sarıldı
icar daha dolmamıştı
yol görünmüştü
ilk kez kamyon sırtına
bedenim yayılmıştı
Kanlıkışla’dan Şerefli Koçhisar’a
Sürgün demişti koca adamlar
Sürgünlü idi o yıllar
Vedalaşılmıştı
Neden ağlardı insanlar
Tavuk bağ bisiklet
onlarındı artık
akıl çağım
uygun değildi anlamaya
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ölçütler
1.)
çok uzundu
çok uzundu boyu
boyundan büyük konuşurdu
sözleri hedefine ulaşmadan yok olurdu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
2-)
ağırdı
çok ağır
ezerdi tüm düşünceleri
bir gün ezemedi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
1+2=3
uzun ve ağırdı
ne uzunluğunu algılayabildi
ne de ağırlığının kıymetini
ağır adam deseler de ona
o uçmayı denedi
algılayamadı ağırlığın anlamını
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ölmedi
Ölmedi
Can çekişiyor
Bir bıçakta sen vur
Kalbine eskimiş şehrin
Sil geçmişinin izlerini
Kurtaracaksa eğer seni
Susmuşluğun illetinden
Ölmedi
Can çekişiyor
Şu yıkılacak gibi duran
Ahşaptan yapılma ev
Ne kalmış ki geride
Birkaç duvarı, birde terası
Bahçesinde deliye çalmış ağaçları
Gün batımlarından uzak
Zorlama boşuna
Açmayacak anahtar
Bozulmuş kilit yuvası
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 01
Ömer amca
günü ağartmaz
yaslandığında duvarın
kırağı tutmamış yanına
izler şekilleri
çözemez içlerini
gün ışır
hareketlenir sokaklar
mutludur Ömer bey amca
söylenir durur
yanından geçerken
duyurur söylediklerini
ahlak elden gidiyor
Ahh Ömer bey Amca Ahh
ahlak bir parça
kumaş sanki
sararmış beyaz bıyıklarıyla
öyle hızlı atmasa da adımlarını
bakışları kıvraktır, cirit atar etrafta
şu kıza bakın nasılda giyinmiş
nasılda utanmadan, Ahh Ömer Amca
dilin söylüyor, gönlün duymuyor
gökten taş yağacak derken
sen be Ömer bey amca
gök delinmiyor
kayan yıldızlarda
dilekte tutar Ömer amca
gökten taşlar yağsın diye
uzatır elini sonrada
öpülsün diye
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 02
Ömer bey amca geleli
Yedi yıl oldu beklide
Alışamadı bir türlü şehre
Ardında bıraktığı dört oğul
Kızları saymasan da olur
Bir şıhı, üç beş tavuğu
Birde damı kalmıştı
Kalbiyle beraber
Ömer amca alışamamıştı şehre
Pek bir şey getirememişti
Büyüğü gelinlik on dördünde kız
Topu, topu beş çocuk
İki tarla, bir öküz
Üç burma bilezik eden
Birde anaları vardı, gelen
Sözüm ona sevgiyi almıştı yanına
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 03
Büyüklerinden görmüştü
Her şeyi Ömer Amca
Sorduğunda bilgeydi o
Yaşıyla beraber büyümüştü
…………………..bilgeliği
Sevgiye adamıştı kendini
Sorduğunda niye göçtüğünü
Taa uzaklara giderdi gözü
Ömer Amcayı
Örf ve töreler yönetti
Çocuklar büyüdü, çocuklar çoğaldı
Başlık verildi başlık alınmadı
Tarlalar daraldı, Rızk arandı
Denkler düzülecekti gayrı
Ömer amca gurbete alıştı
Ömer amca şehre alışamadı
Taşı toprağı altın, yüreği bakırdı
Çok şeyler gördü yorgun bedeni
Çok şeyler gördü diri gözleri
Çocukların evde azı kaldı
Kalanlar yabancılaştı
Gök delinmedi, taşlarda yağmadı
Küçük kızı töreye de uymadı oysa
Yüreği yufkalaştı, alışamadı şehre
Ahlak kalmadı dedi Ömer bey Amca
Taş yağacaktı gökten, Gökyüzüne baktı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 04
Ömer bey amca
Baston kullanmıyordu hala
Şeytan çalmasın diye çocukları
Mutluluklarını anlatıyordu
Çocuklar şaşkın
Pür dikkat dinliyorlardı
Okulsuz köylerdi rüyaları
Çocuklar,…
Bizim çocuklarımız
Ahh be Ömer Amca
Ahh ki Ah
Ömer bey amca
Şehre de hayrandı
Şehre de düşmandı
O asında kurbandı
Öylesine sıkışmış
Zaman aralığında
Zamanı tamamlamak isteyen
Bir insandı Ömer amca
İster miydi
Kuşu kanatsız
Arıyı balsız
Sırat köPage Rankingüsüydü
Düşüncesi onun
İster miydi hiç
Toprağı susuz
Çocuğu okulsuz
Cehennemdi korkusu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 06
Sabahın erken bir vakti
Yolumu kesti
Ömer bey Amca
Çağırdı yanı başına
İki adım kala
Uzattı elindekini
Belikli kızgınlığı geçmişti
Al oku dedi Senin gazete
Hor görüyordun bizi de
Sayfası açılmış
Ege yanıyor köşe yazısı
Özen ile katlanmış
Sayfa beş Hikmet Çetinkaya
Diyordu ki;
Suna Arslan üç çocuğuyla birlikte, Suna on yaşında evlendirilmiş, 200 milyon başlık parasıyla, on bir yaşında ilk çocuğunu doğurmuş, on ikisinde ikinci, on üçünde üçüncüsünü
İstanbul’da Eminönü’nde tek odalı bir evde oturuyor.
Okuduğumu anlayınca
Başladı anlatmaya
Bak yeğen hor görme bizi
Koskoca İstanbul da
On yaşında sübyanı
Veriyorlar kocaya
Ben öyle kötü değil em
On ikisinde verdim kızı
Sekiz burma birde istediğim
Elli milyon kayma
Kurak tarlası
Zaten kendilerinin
Gelenektir hor bakılmaz
Ömer bey amcanın
Yüreği dertli
Anlatsam da anlamaz
O köşede düşünürde durur
Yüzüne sabahın ilk Rüzgarları
Nazlı, nazlı vurur
Dinlemek lazım Ömer bey Amcayı
O zaten kendi başına vurur
Ahh Ömey bey Amca Ahh
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Ömer Bey Amca 07
kurulmuş sandalyesine
sıvazlayıp duruyor sakalını
taraktan geçmiş bıyıkları
müthişsin be Ömer bey amca
değme kızları çatlatırcasına
epeydir uzak kaldık
malum iş güç
uzak geçti hep yolumuz
yoksa seni hiç unutur muyuz
iki çift kelam hep borcumuz
e be Ömer bey amca
ne istersin elin kızından
ojesinden tırnağından
bak sana neler anlatacağım
ben ojeli tırnakları
nerelerde gördüm
onları anlatacağım
sabah kalktığımda
çocuklar gitmiş oluyor okula
yüzümü yıkadığımda
ikinci sofra kuruluyor ortaya
ojeli tırnaklarla
birlikte çıkıp gidiyoruz işe
ben taranmış bıyıklarımla
o ojeli tırnaklarıyla
sakalını sıvazlama
yoksa ne derler sana
tütün kolonyanda
çok sertmiş be Ömer amca
niye öyle bakıyorsun
kızıyor mu utanıyor musun
oje ile bıyık burmayı
bağdaştıramıyor musun
ah be Ömer amca iki çift
kelam edelim dedik
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Ömer Bey Amca 08
ne geldiyse başımıza
şu okumuşlardan dedi
Ömer bey amca
oysa
henüz daha unutulmamıştı
komünist yetiştiriyor diye
köy enstitülerinin kapanışı
oku dendi oku
ne olduysa okundukça oldu
kayboldu birer birer bir şeyler
yeşil yaratılmamıştı ağaç
fakir doğulmamıştı
kader komşumuzun kızıydı
Kader dedi Ömer bey amca
Kader
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Ömey bey Amca 05
Kahvenin yanıydı
Durduraduran beni
Oğluydu Ömer bey Amcanın
Gel hele otur bir çay içek diye
Cumartesi günü
Birazda akşama doğru
Üç beş hasbıhal birerde çay
Kıtlama dan yoksundu içtiğimiz
Şekerleri çok körpe derdi
Her seferinde Ömer bey amca
Yoktu kaç gündür, öksüz bıraktığı yerinde
Sevimlide duruyordu sokağın köşesinde
Her sabah Güneşin doğuşunu yenişi ile
Çevre esnafın dikkatini çekmişti üzerine
Öğrendik anlattıkça oğlu
Meğer kırgınmış Ömer bey Amca bize
Delikanlılık çağına gelmiş çocuklar
Bilseniz nede terbiyesiz olmuşlar
Kusur etmişler Ömer bey Amcaya
Öpüp elini koymamışlar alınlarına
Çok duygulanmış oysa Cuma vaazında
Kıyamet belirtilerinden bahsetmiş hoca
Birazda başı açık kızların iffeti
Ömer bey amca haklı, Kızmış sonrada
Öğretmemişim Muhammet Resulu çocuklarıma
Kıyamet gelecekmiş, taşlar ile birlikte
Ahhh be Ömer bey amca
Hani derdinki sevgi dolu çocukların
Hani derdinki karıncayı incitmiyor canların
Hani derdinki yürekleri yürek bunların
Keşke gelmeseydi ziyaretine şeyhin
Yine sokağın köşesinde görecektik seni
Babalar gününde hep beraber elini öpecektik
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Ömre Bedeldir
renginin adını koymayız
yaşadıklarımızın
alımız al dır
sözümüz söz
yaşadık mı
tüm çıplaklığı ile yaşarız
kelebek kanadı kadar
narindir günahlarımız
tartıya gelmez
ömre bedeldir
yaşanmışlığımız
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Öncesi
ilk merhabayı gözlerin demeliydi
gözlerin gözlere değmeden önce
işlenmeliydi usta bir nakışçının
hünerli ellerinde dokunmuş gibi
gülümsemeliydi temmuz sıcaklığında
sonra eylül gelmeliydi
sonra
eskimiş yapraklar dökülmeliydi
beyazlıklar örtmeliydi üstümüzü
Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Barroso, Türkiye'nin AB'ye karşı yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini anlaması gerekiyor” dedi.
Jose Manuel Barroso, Avrupa Birliği Haber kanalı Euronews'e yaptığı açıklamalarda, “Türkiye'nin AB'ye karşı yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini anlaması gerekiyor” dedi.
Elif Şafak davasına değinen Barroso, Türkiye konusunda “karamsar” olduğunu da söyledi. Barroso, “Maalesef Türkiye'den aldığımız son haberler bizleri cesaretlendirmedi” şeklinde konuştu.
öncesi
gözlerimiz
başka şeyler gördü
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Öyle Bakmayın
Öyle bakmayın
Bakmayın zeki göründüğüme
Yıllar sonra, yıllar sonra: Anlarım
………………………….Ben her şeyi…
Seksen bir
Yaz sıcağı
Aylardan temmuz
Gün yirmi dokuz
Gömlek tende
Terde gömlekte
Hani derler ya
Sıksan akacak,
Bir bahçe kapısı önündeyiz
İçeri giren üç kişiyiz
En arkada yine ben
Önde kara yağız bir oğan
Ortada uzun boylu bir kız kurusu
İçi sanki kurt yavrusu
Koşanlar çok…
Aklımın ucundan geçmedi saymak
Bir anlık takıldı gözlerim
Güneşe bakan gözlere döndü düşüncelerim
Bir anlık dedik ya işte
Sadece gözler içinmiş meğer
Mevsimlerden yaz
Aylardan Temmuz
Birde güne takılalım nakarat
Tamı tamına yirmi dokuz
Gökyüzünde bir Güneş
Yer yüzünde bir Güneş
Takılan bir anlık gözüm
Gönlüm gözümden ırak
Dedim ya
Öyle bakmayın
Zeki göründüğüme
Uzun zamanlı barut kokan
Dolambaçlı yollar var
Gözlerimle gönlüm arasında
Günleri pek hatırlamam
…………………Aylarıda
Ama aylardan bir gün
Güneş batmak üzere
Gökyüzündeki sadece
Bir otobüs kalkmak üzere
Camından bakan bir kız
Yüreğimde kar gibi kıskançlık
Yanağından düşen
İki damla yaş için,
Ah benim deli gönlüm
Neden kaçar gözlerin,
Mavzerin şavkımı ki gördüğün
Gönlüne koşulmuş at gibi
Sevda Türkülerim karışmış,
Düşüncelerim ne ki…
Bir odanın içerisi
Ne önemi var
Bilmem kaç kişi
Her kes gülerken o, düşünceli
Gözleri dalmış, gönlü uykuya yatmış,
Düşte bir sevda masalı kurar gibi
Denizin kıyısında Denizli’nin sızısı
Duvarlar
Taş duvarlar…
Kapılar
Demir kapılar…
Yerin ne önemi var
Gönül söylerse gönül dinler
Dedim ya
Gözlerim ile gönlüm arasında
Uzun yollar var
Şimdi yol almak vakti
Vız gelir
O demir kapılar…
Taş duvarlar…
Yeter ki o yüreğini yanan
Bitmesin satırlar
Öyle
Bakmayın
Bakmayın zeki göründüğüme
Yıllar sonra, yıllar sonra Anlarım;
………………………….Ben her şeyi…
Demir kapı
Taş duvardan uzaktayım
Antalya da beton bir yapı
İçinde düşler diyarı
Yeşille maviye biraz uzaktayım
Günün, saatin ne önemi var
Saniyeleri saatlere döndürür yüreğim…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Öyle Solgun Durma
Öyle solgun durma
Kulağıma gelen
Fısıltılar var
İşitemiyor musun…
Motor gürültüleri geliyor
Kim bilir biraz uzakta
Neler, neler oluyor
Kale kapısından iskeleye
Dik bir yokuş iner
Esintiler karışır geceye
Lavanta, menekşe, ebruli
Renkli ışıklar sızar
Kapı aralarından
Esintilere karışır
Ezgiler
Bazen bir semah
Bazen rep
Yokuşu diktir inişin
Arnavut tur taşları
Kaygan, aralıklı
Öyle solgun durma
Kulağıma gelen
Fısıltılar var
İşitemiyor musun
Diktir yokuşu
İskelenin
Vitrinler renkli
İnsanları renkli
Renklere bezeli
Her şeyi
Umutları siyah
Düşleri kırmızı
Hayalleri pembe
Kısa etekleri
Dar blucinleri
Motor gürültüleri geliyor
Kim bilir biraz uzakta
Neler, neler oluyor
Norveçli bir kız
Kiralamıştır tekneyi
Kaptan yol vermiştir
Uzaklaşan motor sesleri
Hayal kurmak ucuz ülkemde
Yaşamak ucuz
Denizde kulaç atmak ucuz
Çaka satmak, nara atmak
Laf atmak, kara atmak ucuz
Ucuz olan ne yok ki
Yeter ki özel ol
Sen olma
Diktir yokuşu
İskelenin
Birde iki tek attın mı
Zordur çıkması
Sanki dipsiz bir kuyu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Özgürcesine Değil
Denizin üzerinde uçuşan
Martılara takılırdı gözlerim
Bir onlar Özgürdü senden önce
Birde düşüncelerim
Şimdi sizlerde varsınız
Özgürlükler ile dolu
Yaşamak ne güzel şey
Anlayarak bir usta kitap gibi
Bir isyan şarkısı gibi duyup
Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak
Hep beraber yaşamak
Özgürcesine değil
Özgürce yaşamak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Özgürlüğün Bedeli
Kabuğu hapishanesidir civcivin
Yaşama sevinci, kırmasını bilsede onu
Naylon bir poşettir sonu, sofralarda.
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Özledim
acım
acım anne
süt kokulu
memelere
olduğum gibi
gül kokulu
memlekete hasret
çocuğum şimdi
korunmasız
kaldım
kim
korudu seni
nasıl
yalın
kaldın
böylesine
nasıl
kelimelerin
büyüsüne efsunlu
yüreğin
sen hiç
genç olmadın mı
işgal edilmedi mi
sokakların
bir bardak
ayranını içerken
neye özlem duyabilirdin ki
inan anne
özlemlerim
öylesine büyük değil
süt sağan
tohumu saçan
elleri özledim
bizim olan
insanı özledim
memleketim gibi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Özlem
doğduğum gün
tanışmışım
ciğer yanması ile
çığlıklarım duyulmuş
kapalı kapılar ardından
acılarla tanıştırarak
çevremi
büyümüşüm
sessiz
derinden
olmasa gerek
gözlerimi
kapattığımda
yaşlarım geliyor
bir biri sıra
on iki
on iki
ve
yılları dolduran
verimli anılar
ateşe verilmiş hasat
hiç
bu kadar
efkarlı çekmemiştim
dumanı
basar gibi
ayaklarımın ucuna
ilmeğe hazır boynumu
uzatmamıştım
sevdalara
günü
beklememiştim
şiirleri bir bir
yaşayarak
sayfaların
bitmesini
oysa
nede çok
özlemiştim
şiir tadında
koşmayı
ne
kadar
özlemiştim
pişmanlıklara
gebe
çocukça
oynamayı
ver
topumu
amca
bir daha
kaçırmayacağım
sen hiç
çocuk olmadın mı
kırılgan
umutlara
sözüm yok
sen hiç
top oynamadın mı
bahçelerde
gül koklayamadım
kanatamadım elimi
kırlarda
uzandım alabildiğine
gelincikleri
papatyaları
ezdim
boyun
büktü
ayaklarımın altında
çimenler
düşlerimde
pişmanlıklar
daha çok
pişmanlıklar var
kırmak
istediler
kalemimi
oysa yazılacak
çok şeyler vardı
onun içindi ki direncim
yıkılmadı
ne çok
şeyler sevdim
mesela
detarjan
kutularında
çimen yetiştirmeyi
küçük bir pencereden
gökyüzünü seyretmeyi
bir dostun defterinden
şiir seçmeyi
ve
daha çok
şeyleri sevdim
sevmelere
çok şeyler ekledim
hiç
kertenkele
beslediniz mi
yada bir kirpi
bir kirpinin
boyun altını
okşadınız mı
açtımı size
o yumşak döşünü
iki dudağınızı
dokundurdunuz mu
minnacık burnuna
insanları
sevdim
kokuşmuş
düşüncelerden uzak
kan gibi berrak
sevdalarımı verdim
umut vermeden
umutlarımı verdim
yağmurda
sırılsıklam
yürümeyi
ağaca çıkıp düşmeyi
yaralarımla oynayıp
kabuk kavlatmayı
sızılardan zevk almayı
sevdim
onun içindir ki
sevmeleredir
en büyük özlemim
heybesizdi
dolaşmalarım
katıksızdı
sevdalarım
ne açlık çektim
nede yarı yolda kaldım
umudumdu
yoldaşım
birde
yarım yamalak
mırıldandığım
türküler
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Parangalar
parangalar kirildida
kirilamayan seyler vardi
yuregimize kazinmis
kendi sevda
yolu sevda
sevdalara adanmis
gozlerimizi bosluga saplayan
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Parmağını Uzattın
geldin
parmağını uzattın
seni dedin
parmağına
takıldı gözlerim
gözlerini görseydim
bu kadar şaşırmazdım belki
duya bilirdi söylediklerini
yüreğim
görseydim gözlerini
bu kadar ürkütmezdi beni
söylediklerin
parmağın
mıydı yoksa
gösterilmek miydi
beni
ürküten
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Parmaklarım
her tetiği
okşadığında
parmaklarım
sevdiğimin
yüreğine
akar gibi salarım
zifiri karanlığın içine
beynimdekileri
umut olur
namlunun şavkı
bir demet umut
şıklığında
çağıldarım gönüllerde
şiir olurum
türkü olurum
karanlıkta
yürüyenlerin dilinde
bilinmezliğin
gizemi aralanır
bir bilmece
çözer gibi
karmaşık
aldatma dolu
sözcüklerden
uzak
ter akıtırcasına
uğraşlı
didiklerim beynimi
bir mermi
daha sürebilmek için
namlunun içine
bir şavkı daha
parlatmak için
gönül zindanlarına
ışık parıldar
kayan bir yıldız gibi
dilek tutulan
aralıkta girerim
en kuytu
duran kapılardan
zayıflığı
gücünde gizlidir
bilirim
ve
girerim
kalbine
mermi olur
girerim kalbine
kalbine de
ölümsüzlüğünü
yenemem…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Rüyalarımı Süsleme
Rüyalarımı süsleme
Korkuyorum uyanamamaktan
Uyanıpta sana dokunamamaktan
Bırak tenim tenine değsin
Gözlerindeki mutluluk resmini
Yüreğime çizeyim
Gece öyle gelsin
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Rüzgar
rüzgar olmasa
her bulut
yağmur olup
düşer miydi toprağa
rüzgar olmasaydı
polenler savrulmasaydı
her tohum
kök salar mıydı toprağa
rüzgar olmasaydı
uçmasaydı kulübemin damı
her işi ustasına sormayı
göme bilir miydim aklıma
rüzgar gibi
rüzgar olmak istedim
yaprakları oynatmak için
ben sessizliklerden korkarım
ıslık çalarım
kelimeleri kaybetse de bilincim
nakarat takılırım
bıksa da sevdiklerim
ben isyanlarda
kor alev olmak isterim
ışığı gür
rüzgarlara bırakmak için
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Rüzgarın sesi
Rüzgarların Sesini
Ağaç yapraklarının
Hışırtılarında duyuyorum
Bir çok şey anlatıyorlar
Doğanın kardeşçe beraberliği
Yaşam içerisine dalıyorum
Uzandığım köşeden
Sokakta Çocuklar koşturuyor
Kendi çocukluğum geliyor aklıma
Birde kendi çocuklarım
Yaşamı tanımak
Ağaçları tanımak gibidir
Küçük bir çekirdek
Bir zerre çiçek tozu,
Bazen bir arı, yada Rüzgar
Yeni bir yaşamın başlangıcı
Yeni bir doğuş gibi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sabah Hoş Geldi
yıkıntılar arasında
kalmakta var elbet ki
yıkarken eskiyi
bir soluk almakta
dağ başı
viran olmuş
çakal hırçın
bu pençeler
yırtmaz göğsümü
uyku akıyor
gözlerim bakıyor
yorgun olmayan
bir şeyler var içimde
kalbim attıkça biliyorum
bu memleket bizim
ah benim ay yüzlü
yıldız bakışlı yarim
saçlarında gezinecek
nasırlı parmaklarım
yıkıntılar arasında
kalmakta var elbet ki
bir kitabı bir kitabın
üzerine koymak gibi
yaşamakta var elbet
kıpırtılar arasında
coşmaya hazır
insanlar gibi
bu sabah yüzüme
önce su değdi
sabundu jiletti
sonra yine su değdi
sabah hoş geldi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sağlam Toprak Gerekli
sadece sanır mısın
çalı çırpıdır
girdaplara kapılan
sal köklerini sal
derinliklerine
sağlam toprakların
sanma ki
her toprak
aynı tutar köklerini
kökleri sağlam
sağlam salmak için
sağlam toprak
sağlam toprak gerekli
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sağnak Yağmur
sağanak yağmur dışarıda
ürpertiler içerisindeyim
kırık bir ayak taşır gibi
izlerim çıkardığı sesleri
gidemem işime
şemsiyesizliğin
gözü kör olsun
konusu değil bu
bilirim gitmesem de
kapanmamış çatıdan içeri
giren damlaların birleşkesi
dokunacak fare gibi
kemirerek cüzdanıma
aman sende boş ver
demek gelmedikçe içimden
kemirilen cüzdanımdan öte olacak
dışarıda dürüstçe yağmıyor yağmur
kar edeceği yok şemsiyenin
sadece yağmur olsa neyse de
ya yollar kaldırımlar
arabalar arabacılar
cakalar cakacılar
sanki tapulamışlar
özgürlükleri
kiraya verir gibi
devre mülk misali
dolaşabilirsin diyorlar
küfretmek yakışmıyor bana
sana da yakışacağını sanmam
kaldırımın orta yerine park eden
arabanın kölesi
kim bilir ne umut ile
kaç yılda biriktirdiği özlemi
neyse de ney bu tipler
asıl sürat motoruna biner gibi
suları köpürterek
caddelerde gezenler
dilerim işiniz gücünüz olsun
küfretmek yakışmıyor bana
dürüstçe bakılmıyor
ala bildiğine ulu orta
ya dil işliyor günahı
ya da estikce rüzgar
göz işliyor günahı
sağanak yağmur yağıyor
şemsiyem taşımıyor yükünü
ne kadar kuru kalmak istesem de
bulaşıyor ıslaklığı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
SAHİLE VURAN MUTLULUK
Nedense hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden, düşüncelerimi boşluğa salmaktan başka, biliyorum, birazdan o düşüncelerle dolu boşluk kaplayacak her yanımı.
“Yazmalıyım, yazmalıyım diyorum kendi, kendime mırıldanarak, o boşluklar şekillenecek satırlarda, beyazlık kaybolacak, anılar belirecek, sırlarım sır olmaktan çıkacak, korku var içimde, elim gitmiyor kaleme, “
oysa boşluk bir beşik gibi sallıyor düşüncelerimi, uyumaya yüz tutmuş anıların içerisinde, ortaya çıkması gereken bir şeyler var, bilincimde yer etmiş, bir özlemi dile getiren, kaybetmek istemiyorum bana özel olanı, acı versede, buruk bir çayı yudumlar gibi, tadını hissetmek istiyorum, biliyorum sırlar döküldüğünde kağıda boşluk kaybolacak, boşluğun o buruk hüznünü kaybedeceğim.
Çökmüş oturmuşum duvarın dibine, oysa soğuk bedene işlemiş, çevreyi saran sessizlik,..Kulaklarım çınlıyor, gecenin ileri bir vakti, beklide birazdan sabah olacak, zaman yüreğimle işliyor, uyumayan sadece bir ben miyim diyorum kendi kendime, birde uyumaya yüz tutmuş anılar, Kalkıp gitmek istiyorum buralardan, yıllar öncesi gibi, alabildiğine yürümek, olmuyor, olmuyor…İçimde türkü söyleme isteği var, isteklerimin önünde engeller,..
Geldi çöktü yine buram, buram sevda kokusu,..Olmuyor,… Yüreğimi saran kabartıları sahile vurup dalgaların kayboluşu gibi, kaybolup gidiyor…
Sahile varmadan görünmez olup giden dalgalar, Kaybolup gitseler de kulaklarıma sesleri geliyor, kulaklarımı çınlatıyor, Denizlerin görüntüsü alabildiğine uzak, yaşam sessiz, yaşam sıkıştırılmış, daracık, çeperleri daraltılmış hava gibi, bilincimde her zamankinden daha canlı olsa da, sessiz, dingin bir canlılık, oysa bir şeyler oluyor yüreğimde, sessiz olmayan, zaman, zaman binlerce iğneyi kucaklar gibi görüntüler geliyor gözlerimin önüne, anıların ötesinden hüzün veren bir ses duyar gibi oluyorum, tekrar, tekrar başa dönen, kulaklarım çınlıyor…
“Sen benim için vazgeçilmez bir dostsun, başka türlüsü olmaz, beni anlamalısın, anla beni”
Düşüncelerim karma karışık, silinip gidiyor her şey, kalem elimden düşüyor, kağıdın beyaz kalışı, esen bir yel gibi içimde ürpertiler bırakıyor, gürültüler geliyor kulağıma, dalgalar birer, bire vurup kayboluyor kıyıda, göremiyorum,...
Düşlerimin arasına karışıyor bir anlık bir film şeridi gibi anılarım, Denizin üzerinde alabildiğine uzanan bir gökyüzü, beyaz, beyaz bulutlar dolaşıyor, kıyıda iki adam bir çocuk, belleğimi kaplıyor bir an, Denizin kıyıya bıraktığı mutluluğu arıyor çocuk, bir an ürperiyor, minik adımları güvenceye alıyor hemen onu, hiçbir şey olmamışçasına devam ediyor aramalarına, kimi zaman avucunda gülümsemeyle dönüyor bize doğru, çocuğun ıslana ayaklarına takılıyor gözlerim, göz göze geliyoruz, bir ürperti var yüreklerimizde,.. Engellemeyeceğim arayışını, Her sevincin bir bedeli vardır, varsın devam etsin ürpertisi, tekrar göz göze geliyoruz, tekrar gülümsüyor, kaçırarak bakışlarını, biraz daha ileriye gidiyor,
Koşarken kıvırcık uzun saçları savruluyor rüzgarla, düşüncelerimden öteye çekiliyor…
Düşüncelerimin önünde beliren yine aynı görüntü, koparıyor beni bu küçük oyundan, Lanet okumaya çalışıyorum tüm lanetlere, lanet okurken, darmadağın duygular içerisinde Denizi seyrediyorum, ufuk çizgisini geçerek görmeden, almış başını giderken dokunuyor bir el omzuma
“Dönelim istersen dost…” diyor
“Dönelim” diyen dostun sıcak sesi ısıtıyor anıların içerisinde üşümüş yüreğimi, bir anlık geçiyor ürpertim, boşlukların içerisinden çıkmadan, Boşluklar mı boğacak önce, yoksa sevginin zehirim durduracak dalgaların akışını, bilmiyorum…Hiçbir şey bilmiyorum şu an, Sevgi bunca acıyı nasıl verebilir bunu düşünüyorum, Ağır, ağır ayağa kalkıyorum, Çocuğu çağırıyor dost, boş gözlerle bakarak, anlıyorum seni dercesine,.. Anlamak ve paylaşmak, sessizce…
Minik elleri tutuyoruz birlikte eve doğru dönerken, bir köPage Rankingü oluyor anılara, anılar arası, Bir yanılgı var, hep bir şeyler var bir şeyleri gizleyen.
Parmaklıkların arasından süzülüyor, silik ışıklar belikli gün ağarmaya yüz tutmuş gözlerimin önünde yüzü
“Sen benim için vazgeçilmez bir dostsun, başka türlüsü olmaz, beni anlamalısın, anla beni” sözü,
Anlamam seni anlaşılabilir olmana bağlı, nasıl anlayabilirdim onu, “Dostun; Dosta sevgilinin yanında, sevgiliye sarılamamanın verdiği acıyı çektireceğini” hep bir şeyler oldu bir şeyleri gizleyen, hiçbir zaman, zamanında öğrenemedik o bir şeyleri, sevgiye istenilen bedeli mi yaptığımız, ödenir mi sevginin bedeli, onun için ödenen bir ömür değilmi,..
Silik ışıklar koyulaşıyor, Bir şeylerin eriyip gidişi ile beraber, dalgaları sahile vurmadan eriyip gidişi gibi…Eriyip gidiyor bir şeyler…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Salkım Saçak
güneş saçarken ışıklarını
topluyordu bakışları ile
güneş nazlı
aylardan aralık
gün Pazar
salkım saçak insanlar
vitrinler
camdan
insanlar candan uzak
salkım saçak
sarmış hüzün
son günler yılın
sarıyor zamanı
vitrinlerde
bayram yılbaşı tartışması
sanıyorlar ki
onun senin benim
bizlerin
sırtındaki derisi
ille de derisi
uzun zamandan beri
uzak kavalın sesi
tekilde kalabilseydim
sevinirdim belki
güneş salarken ışıklarını
topluyorum ışıklarını
aralığın üçüncü pazarı
yayılmış orta yere
salkım saçak düşünceleri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sallanır
eteği sallanır
rüzgar vurur
rüzgar vurur
eteği savrulur
düşüncelerimin
utanırım
rüzgarlardan
kanadı kırık
kuş olurum
uçmalara uzak
sallanır bir şeyler
ağaç dalı yer küre
rüzgar vurur
sallanır düşüncelerim
eteğin kabahati ne
kökleri salsa da toprağa
sallanır yaprakları çınarın
sallanır dalları takılır düşüncelerime
rüzgarlar vurur
üşümem
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sana Öğretmenim Diyeyim
ezberleyemedim
hocam
gazımız
bitmişti
karanlıklar
bürüdü odayı
örümcekler yürüdü
uyudum
uyku
bastı
düşlerimi
ezberleyemedim
kıyma bana
ellerim
yazmaya aç
acım
cami avlusundan
uzakta dururum
sorma
kerrat cetvelini
bak
hocam
sarı sayfalı
arkasında
tüm defterlerimin
bakma
öyle gözlerime
korkarım
sevgisiz
gözlerden
bana sen
yaşamı öğret
nerden bulurum
alacak parayı
ezberlerim
bak
nasılda sığdı
tuşlarına
bir makinenin
tek
ayakta
dururum
üzülme sen
dikerim
gözlerimi
çöp kovasına
konuşurum ben
konuşurum
öğretmesen de
sen
dokunurum
ateşine
sobanın
atarım
kendimi
denizlere
ezberlerden
uzak tut beni
ben yine okurum
okurum
almak için
okurum
sevmek için
okurum
doymak için
sevdalanırım
yaşama
küçük dünyalarımda
kendim olurum beklide
belkide yalnız
aykırılıklarla dolu
korku düşlerine
kara basan olurum
karanlığı
öğrenirim
karanlıklar içinde
denizi öğrenirim
tuzlu su midemde
bilirim
bedel ödemesini
kırılmam sana
ödediklerim için
yeter ki bana
yeter ki isyanlarıma
ahh hocam
bilirim
öğretmeni
öğretmenin yüreğini
beni bırak ta
bundan sonrakileri
bırakma
düşe kalka
öğrenmeye
bakma gözlerine
kırık bir düş ile
sana öğretmenim
diyeyim
beni bana verdikce
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sanmayınki Korkusuzduk
sanmayın ki korkusuzduk
korktuk bizde korktuk
kış *******i gibi geçti günlerimiz
ayaz vurdu gün ortalarında
korla ovduk yüreklere düşen
donmuş ayaklarımızı
yine de yürüdük
üşüdük
kar etmedi
çarelerimiz
kırıldık birer birer
sanmayın ki korkusuzduk
yıkılmadı kalanlarımız
yılamadık
kırıldık
birer birer
yeni filizler vererek
aç çoğalmalara
korkularımızla yürüyerek
kırıldık
üşümelerde
dokunmadık
hiçbir sıcaklığa
yüreğimizde kor alev
dolaşmadı ellerimiz
başka mahrem yerlerde
tutmak iste sekte
ellerini sevgilinin
hiç olmadı anılarımız
soğuktu soğuktu her şey
umutlarımızdan başka
üşüdük
korkularımızla iç içe büyüdük
don vururken düşüncelere
kor yüklü yüreklerimizle ovaladık
kıpırtılar vardı hep içimizde
ayakta tutan bizi
ökseye tutulmuş serçe misali
çırpıntılarıydı kanatlarımızın
koparamadık
kıl inceliğinde tuzakları
korktuk
korktuk
yenilmedik korkulara
yürüdük üzerlerine
birer birer düşerken
karanlıklar içerisinde
korktuk
yürüdük
üşüdük
yürüdük
bizimkisi
yürüme tutkusu
üzerine üzerine
korkunun
korku karanlık
korku cehalet
korku
kopmak umuttan
umudun yolcusu olduk
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sardi
acilarda kenetlenmeyi
sevgiyi islemeyi
ogrendik
kirilgan
gunlerden
gecsekte
urettik yenilenmeyi
urettikce
koklerimiz
daha siki sardi
yasami
yasatmayi
yasadiklarimizda
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sarı Beni Yakar
sarı beni yakar
sarı güllerden
uzağa tuttum gönlümü
pembe beni bozar
pembe güllerden
ayrı tuttum seni
ateş düştüğü yeri yakar
bırak istersen
fırça çalmayalım
yiğit sevdalara
sevda dediğin
yavaş yavaş akar
yüreklere
zembereğini
kıralım zamanın
kimse farkında değil
yavaş ölümün
davullar çaldıralım
donsun tokmak
kırık zamanda
hava cam havası
kırılan
çok şeyler var
uzak tutalım
pembe gülleri yuvadan
pembe güller ninni
pembe güller rüya
gülü gül sayalım
pusat kuşanalım
aşka gelip
nara savuralım
gün mangal günü
yel olup toz savuralım
gün sahte yürekler günü
dem alımı dem zamanı
deme vuralım düşlerimizi
ne günler gördük
görmelere tövbeli gözlerle
ne yanık ezgiler dinledik
mühürlü kulaklarla
ağıt olmadık yinede
sıkılmış yumruklarla
sarıldık kanayan yaralara
bir küçük yürek sevdamızda
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sarıl
hani hep
söylersin ya
nedenini bilmediğin
bir çok şey
kaplamışken içini
bir burukluk
alıp götürür ya
göremediğin köşelere
işte oralar
oralar var ya
benim de uğrak yerim
zaman zaman
koparırım ipimi
genişler biraz
kaldırımlarım
sere serpe yayılarak
dolaşırım
kırarım dalgaları
ulaşamaz hiç biri
kötürüm olur
duyargalarım
insanlığımdan utansam da
insan olmanın
gururunu yaşadım
kapatma gözlerini
yollar engebeli
düşlerde düşmemeli
güzel oğullarımız var
güzel kızlarımız
güzel yarınlarımız olacak
elbetteki
hani
bir yalnızlık
kaplar ya içini
seversin ya o anı
kopmuşsundur bir şeylerden
kaçmışsındır bir şeylerden
belki de yaşamın kendisinden
sanma ki kurtulursun
bilgilenmeden
sarıl
sarıl yaşama
yaşama sarıldığın kadar
sarılacaksın bana
tenin dokunacak
hissedeceksin
özgürlüğü
özgürlük
hovardaca
düşünmek değil
be gülüm
hissetmek iliklerin de
yaşayan
bir başka şeyleri
ve birlikte
yaşamasını bilmek
satmadan onuru
bazen
bıraksam da
düşüncelerimi
özgürlükten uzaklaşıp
hoyratça kalsam da kendimle
bilirim bir anlık
boşluktur yaşadığım
hüznü kaplar
içim
çok şeyler var
yapılacak
çok şeyler aşılacak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Satıyorsun
satıyorsun
sattın geleceğimizi
geçmişimize dokunmasınlar diye
düşünüyorum da nasıl hesap vereceksin
hesap vereceksin bizden geçtim de torunlarına
soramasak ta bir gün soracaklar hesabını
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sayı Olmak
sayı olmak var
birde tabi ki
soldan sağa
sağdan sola
avuntudur sıralama
kazımışlarsa kemik sırtına
sallar sallar atarlar
kazananda
kaybedende onlar
sayıya saydırdıkça
sen kendini
en güzel avuntuların
kurabilirsin düşlerini
yer bitirir yaşam seni
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sekiz Mart
elinde tuttuğu
güldü gülemedi
tutuşturmuştu eline biri
gülsün diye gülemedi
sekiz mart kadınlar günü
günü güne eklerdi
yaşamını eklediği
günler çizerdi
yaşamı
verdiği emek kadar
severdi
severdi yürümesini
sokaklarda insanlara sürtünmesini
birde vitrinlere bakmasını
alamayacağı şeyleri saymasını
severdi yürümesini
yürürken hayallerini
ezgilere yüklemesini
bir gül uzatıldı
bir gün kutlandı
birden yaşamdan koparıldı
hayallerinin melodiye
karışması yarım kaldı
güldü elindeki
gülümsemedi
düşündü
önce insandı
elinde gül
belleğinde damga
oldu olacak
sürü karışmayacak
gülmedi
o günleri sevdi
gülümsedim
gülümsedik
güller açtı yanaklarında
bir bütünün
parçası olmak
güzelmiş yaşamda
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sen
sen
sen
dalga kıran misali
durdun önümde
maviliklerim
billur taneler gibi
vurdu bedenine
Ahmet çavuş geldi
nedensiz gözlerimin önüne
dedem anlatırdı
silah arkadaşını
ne dedem yaşıyor şu aralar
ne de Ahmet çavuş oysa
anıların dışında
son mermisini
sıkıyordu belki de
bir elini kasaturasına
atmaya hazırdı diyordu
soluksuz dinlecelerim de
ne bentler yıkıldı
inancın zaferi ile o günler
yılların kokuşmuşluğunu
bilinçlerde taşıyan
ne anlaklar silindi
nice kalemlerden çıkmış
İngiliz teyyareleri ile
Mehmetciğin
tepesinden aşşağı
aşşağı akıtanlar
neyse de
neyse de
bu gün bu fetvacılara
alkış tutanlar
yakıyor beni
yakıyor
ahh dedem
ahh Ahmet Çavuşum
ahhh
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sen İstersen
istersen
eleştir sen
konmamış noktaları
hizaya geçmemiş kelimeleri
muzaffer komutan edası ile
ben derim ki
sanma
boşadır
yazdıklarım
noktasız
virgülsüz olsalar da
şiiri olmaktansa
kelimelerin
militanı olmaktır
düşüncelerimin
duraksız
onun içindir ki
anlamasan da beni
vururum çala kalem kağıda
bir kase tarhana içer gibi
açlığımı yener gibi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sen Konuşuyorsun
sen söylüyorsun
ben dinliyorum
sen konuşuyorsun
ben susuyorum
sen konuşuyorsun
ben konuşuyorum
sürdürürken konuşmanı
ben susuyorum
sen konuşuyorsun
ben konuşmuyorum
sen konuşuyorsun
ben düşünüyorum
sen susuyorsun
anlamadın
beni diyerek
aynaya bakar gibi
ben hala susuyorum
düşüncelere boğarak seni
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sen Küçük Bir Umuttun
Sen küçük bir umuttun
Sonra mektup oldun
Şiir oldun
Çok derinlere daldın
Senli sensiz özlemim oldun
“Çoğalan sevgilim
Güzeli değişiyoruz senin ile
Umutluyuz Sevgilim
Onlardan değil
………….kendimizden
Üreterek
Var ederek
………..Özlüyorum
Yalnızlığımdı yüzden yüze
Dolu dizgin
Nerelerdeydin
Sormuyorum
Merhaba
Hoş geldin”
Ellerin avucumda iken
Göz bebeklerinde özlüyorum
Hissederek seni, tenim gibi
Yalnızlığımdı yalnızlığın
Yalnızlarda çoğaldık
Bir buğday tanesi gibiydik
Tek ve özgür,
Toprağa düştük
Katık ettik emeklerimizi
Yedi veren Sevda olduk
Hoş bulduk
“Sermiş yapraklarını
Ortağı
Bütün doğa
kadın Erkek
İnadına rengarenk
Islak
Hem seni
Hem beni
Açarak”
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Sen Sen Ol Bebeğim
dinle
oğlum
söyleyeceklerimi
bir babanın
nasihati
değil bunlar
kafese
konmasın
düşüncelerin
kulak ver
sade
ce
bil ki
bilgelik
cahilliğin
için de serüvendir
arama okulunu
derinliklerinde
gizlidir
her
attığın adımda
say ki kendini
bir bebek
ağlayışında
açlığın
memeye
sarılır gibi
sarıl
tahammülü
yoktur açlığın
dinle
me beni
kulak misafiri ol
misafir ol yüreklere
bilgi yüreklere gizlidir
incitmekten korkma
yürü üzerine
korkunun
korkular
karartılarla
gizlidir
aydınlık olsun
şafakların
sevmekten
yoksun bırakma
benliğini
seni
ışık gibi
seviyorum
ışığı sen gibi
kimse
şımartmasın seni
en güzel övgülerle
çekilir perdeler
saklanır gölgeler
gölgen olma
gölgelerden
koru kendini
en çokta
öğren
öğren karanlığı
çünkü
karanlıklardır
saçan
korkunun tohumunu
bir çocuğun
yalnızlıktan
korktuğu gibi
yitirme korkunu
yürü üzerine
misafiri ol
ma
gir özüne
ışığı ol
ben ışığı severim
ışığı sen gibi severim
sen
sen ol bebeğim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Sen Sözcükleri Çalan
Sen sözcükleri çalan
Sanmaki aldığın sözcükler
Sadece bir kaç tümce
Yaşanan yıllar var içinde
Yine de;
Emek katıyosan eğer
Sevgiye vuruyorsan
İşlediğin hamuru
Dağıtıyorsan
Şöhret için değil
Devam et
Bende
Sessizlik
Yüreğim de bastırılmış
Acı olarak kalacak
Bir rüzgarın esintisi gibi
Okşa yürekleri
Peki ya sen;
Kendn ile paylaşabilecek misin dizeleri
Sorunun yılların içinde kalacak
Yazılanlar yaşananların ezgisi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni anlıyorum Zordasın
Zaman mı yoktu
Yoksa başka şeyler miydi
Arasına koyamadığımız
Yaşantımızın…
Kuru soğuğa çalan
Esintiler arasında
Sokaklardan
Çığlıklar gibi
yükselirken
Meydanlarla
İç içe
Bahçelerden uzak
Fırtına ekişimiz
Ve
Biçerken
Dövmeden
Bir gülün yaprağını
Tutar gibi
Şefkat dolu
Namludan çıkan
Kurşun acımasızlığında
Hedefe doğru giderken
Bir çift masum göz
Karşısında
Tutulan dillerimiz
Aşık olmak
Sevdalanmaya
Benzemiyor
Yiğitlik kar etmiyor
Ne sıcağa
Coşkulanan yürekte
Nede soğuğa ürpertilerde
Tene dokunmak istiyor
Hedefsiz
Kedi sırnaşık lığında
Eğilmek istiyor
Yürek istiyor
Dile sıkışmış kelimelerde
Kat kat örtülere
Bürünmüş
Utançla örülmüş
Kelimeleri
Tüm çıplaklığı ile
Sermek istiyor
Sevdiğinin önüne
Zor zanaat
Sevmek
Bir çift gözün içinde
Kendini görerek
Yıllardır
Varlığını bilmediğin
Kelimeyi
Bir cümlede
Dudaklarının arasından
Çıkararak
İfade etmek
Kaybedeceğini
Düşünmek
Bir daha duyamamak
Öldürmek
Görüntüyü
Kıyamazken
Hayallere
Kaplayacak elbette
Tüm benliğini
Kara basana dönecek
Düşüncelerin
Ve
Zamanı geldiğinde
Sıkışacak kalbin
Döneceksin
Yine acemi cümlelerine
Günlerce
Binlerce
Kelimelerden
Oluşturduğun
Dağarcığın
Unutacak
Acemi cümlelerin
Dolacak
Kulaklarına sevdiğinin
Belki beklemeden
Seni
Duymayacak
Duymak istediğinden
Gayrisini
Tek bir kelime
Bir cümle
Yenecek
Her şeyi
Sen
Ona
Diyeceksin ki
Onca laf
Kalabalığından sonra
Seni seviyorum
Oda duyacak
Belki şaşırmayacak
Belki
Belki
İşte dostum
Seni bu kelime
Söyleyene kadar yakacak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Çağıran
Kucaklar mısın onu
Yalnızlığın sesi
Seni çağıran
Yürüyorsun, İstanbul’un göbeğinde, Levent, Bakırköy fark etmiyor, ha alt, ha üst geçit olmuş, önüne uzanan eller hayır dualarının tüccarı olmuş, Acıma kaç para, sevdiğine kavuşma kaç para, kaç para kazadan uzak durma, Gazetelerde Derviş İstanbul Dünyanın başkenti olacak diyormuş, kaç para gazete, hayal kaç para, Caddelerde çocuklar Azrail’e merhaba diyor, sileceklere yapışmış eller, mini, mini eller, bir küçük çocuk bağırıyor biraz ilerde kaldırımda
Bebelerinizi sevindirin, ağabeyler, Amcalar, bebelerinizi sevindirin, bebe yüzlü çocuk, Sevgi kaç para, yürek kaç para… Yalnızlık kaplamış şehri, suskunlar yürüyor,..
Yalnızlığın sesi
Seni çağıran
Adı ne fark eder
Kucaklar mısın onu
Yoksa korkar mısın
Nedir sence korku, bir çiçeğin soluşunu görmek mi, gelmeyeceğini bildiğin sevgiliyi beklemek mi, yoksa sessizliği dinlemek mi, karartıların içerisinde gölgesiz,...
Kulak ver ürkme
Yalnızlığın sesine
O sesleri
Tanımaya çalışma,
Tanışmadın çünkü
Yılların ilerisinden geliyor
Kimisi dosttan kimisi torundan
Herkes bir şeyler bırakacak, istemese de o yalnızlığın içerisine, umutlar dolacak, hiç açılmamış, hayaller kalacak, tamamlanamamış, düş kırıklıkları birazda onur olacak,..
Kulak ver ürkme
Yalnızlığın sesine
Kendinden bir parça o
Sesler alıp götürecek korkunu
Bırak içindeki coşkuyu
Bütünleşsin yalnızlıklarla
Sen olsun köylerde, kentlerde
Bilgi olsun, Emek olsun, Sen olsun
Onurlu bir gelecek olsun Ülkemizde
Yalnızlığa terk etmesin isyan ateşini korkun
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Düşündüm
seni düşündüm
akşam güneşi
kor bir alev gibi
ufka bırakırken
dalga dalga
geldin üstüme
bulutlar geziyor
karartılara karışmış
gün soğuyor
üşüyorum
Akdeniz
bana bakıyor
dokuz eylüllü
düşünüyorum
on dokuz mayısı
bir bir sıralanıyor
tarihler
yokluk
yoksulluk
nedir bilir misiniz
kelimelerden uzak
anlamlarından da öte
sözcüklerin
yirmi birli yıllarda
çarıksız süngüsüz
bir taburun
süngü savaşını
açlık ne ki
düşündünüz mü hiç
neydi bunu yapan güç
vatan
aynı vatan
düşman
aynı düşman
serv
adı ne fark eder
üşüyorum
kasımın soğuğu
vuran üstüme
Mavi gözlü Dev
Seni düşünüyorum
yine törenler olacak
yalnızlığa bürüneceğim
bulutlar dolaşacak
yanaklarımın üstünde
direneceğim…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Öylesine
Bir ayrılık şiiri idi
……………okuduğum
Sessiz sevdalara
Gömülmüştü gözyaşları
Başına mezar taşı konulmamış
Yorgun …
Kanat çırpıntıları gibi
Rüzgarlara salınmış
Kimeydi bu haykırış
Bir sen biliyordun bunu
Birde bilmesini istediklerin
Okumuş mudur
Hissetmiş midir benim gibi
Damıtmış mıdır içine
Hüznün buruk tadını
Unut demeye
Dilim varmıyor
Beklide anlayabiliyorum
…
Seni
Öylesine
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Seviyorum
Akşamın hüznü çöktü üzerime,
Sen yoksun diye olsa gerek
Zaman dakikalarına palanga vurmuş
Yürüyüşü o yürüyüş değil
Kasvetli akşama boğuyor beni
Elli bir saat otuz yedi dakika
Saniyeler sanki ellilerden kalma
Tek öküzün çektiği kağnı
Tenim tenine değmeyecek bu gecede
Biliyorum dinliyorsun beni
Bir esinti giriyor içeriye
Perdeler kıpırdıyor
Dışarıda uzaktan gelen
Havai fişeklerin sesi,
Sarılıp ta belime
Seyredişin geliyor,
Gözlerim dumanlı
Aklım karışık
Taktım zamana
Zaman neden ilerlemiyor
Sen saat on dokuzda
Mersinde otogarda
Yüreğini göndereceksin bana
Daha sonrada tenin gelecek
Toy bir düğün yerine dönecek
Kapı çaldığında bilincim
Kollarım sana aç
Açlık bir başka dert gülüm
Aşçıdan uzak kalmak bir başka dert
SENİ SEVİYORUM
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Tanımak
ne kadar zormuş seni tanıyabilmek
arıtarak düşünceleri dokunabilmek dokuna
tüm yaşanmışlığının içinden geçerek
şarap kadehini alarak eline kırılgan
hüzünlü bakışları akıtmak uzaklara
ne zor şeymiş seni tanıya bilmek
oysa duruşun ne kadarda duru
al beni çöz işte ucu diyorsun
sorular sorulara yanıt verir mi
açmış döşünü bu benim diyorsun
bırakarak bir ömür dolu izlerimi
yürümek üç kuruş atmadan masaya
çıplaklığını izleyebilmenin bedeli
taşımak her yere serperek anıları
biliyorum o kadar ucuz değil bu fasıl
şarkılar söyleyemiyorum içimden
her köşe başında dolanıyorlar dilime
destanlaşan direnişlere ezgiler
haykıramasam da fısıldıyorum
“ulaş gardaş can veriyor, yüreğim düştü ateşe”
fark etmiyor büyük harf küçük harf
ne zaman ”r” lere gelsem o oluyor fark edilen
bir çayın ırmağa karışması gibi
yavaş yavaş seni izliyorum
kim bilir nelere dönmüyor senin dilinde
içten içe tutuşturuyorsun saman kümelerini
dupduru dururken yaşanmışlıklarınla
çözemediğim denklemleri düşünüyorum
ne zor şeymiş seni tanımak
caddelerinde gençliğimin ayak sesleri
sokaklarında kovalamacılarımız
kalçamdan Arnavut taşına düşen damla
umudum bilinmezliğe karışan şeyler
an lar yemişler tozlar kızlar ve diğerleri
ne çok yokluklarla doldurmuşlar seni
*******i yanmışım sokakların için
saman alevi misali savrulmuş
bulamadığım küllerim…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Senin ile beraber
İsteğim;
Seninle beraber içmekti
Bir avuç gökyüzünü
Süzüldü gitti
Parmaklarımın arasından
Akıp giden zamanla beraber
............................ve susuzluğum sana
............................ağlama isteğide
............................yok yüreğimde
Sen her gün
Zihnimim içerisindeyken
Ben gökyüzünün
Yıldızsız bir köşesinde
Öylesine, duruyorum yapayanlız
..................................ve bende Sevgisizlik
..................................bende huzursuzluk
.................................eriyip gider öylece
Parmaklarımın arasından
Akıp giden gökyüzü gibi
Ve sana olan susuzluğumu içerim
Venüsün Parlaklığında
yürürüm gecenin eşiğinde
yıldızlar yol gösterir bana
Sessizce ulaşırım
Yalnızlığa.
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Senin Yanın Dağlarım Olsun
Sokul
Sokul yanıma
Tenim
Yoksul kalmasın
Dokun bana
Seni duyayım
Seni yaşayayım
Sonrada
Bırak dalgalara
Dalgalarında
Dolaşayım
Sevdalara yol bulayım
Anlık
Yolculuklardır
Sevdalara sıkışmış
Hasatın
Sıkılmış suyunu
İçmeye gör
Döner durur
Başın
Sanki
Üzümden öte
Sıktığımız
Gel gir koynuma
Seni alıp gidem
Gidem buralardan
Başka diyarlarda
Gösterem...
İçine bir sevda
İçine özlemler
Ekem...
Sevdaların
Papatya olsun
Sevdaların
Keklik olsun
Kekik kokularına
Bulansın umutların
Sen ovaları
Ben dağları severim
Özlemsiz
Duramayız biz
Sokul yanıma
Sar kollarını
Boynuma
Özlemler isterse
Özlemeli olsun
Yoksulluk
Çekmesin sevgi
Papatyalar açsın ovalarda
Keklikler uçsun
Kekik kokuları sarsın
Dört bir yanı
Senin olduğun yer
Dağlarım olsun
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seninle Varım
üzülme
yakabiliyorsa
canımı hala
kelimelerin
sevgindendir
korkma
yanıyorsa
hala canım
kötürümleşmeden
uzak olduğundandır
duygularımın
ve sen güzelim
hala dökebiliyorsan
benim olan iki damlayı
dünyam seninle
kurulu olduğundandır
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Sensizlik
Bir tuhafım bu akşam
Sensizlik bürümüş geceyi
Saatler ilerlemesin İstiyorum
..birde
……bitsin *******
…………..diyorsam çelişkilerle eğer
Bir kadehte sen al
Sende al eline sevgilim
Doldur, doldur da iç, yokluğunu
Bir başkayım bu akşam
Yanımda bir resmin
Birde Hayalin var
İç diyorsun içe bildiğin kadar
Dolduruyorum kadehe hayalini
Kıyamıyorum içmeye
………………..kıyamıyorum ki
Birikiyor kadehler önümde
Karşımdaki Sandalyede yabancı bir yüz
Neden oturmuş oraya
Ne ben soruyorum ne o söylüyor
Sarhoş mu oluyorum NE!
Masa boşalmış, bir BEN varım,
…………………….…birde SEN
Suskun …
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sesler Boğuyor Beni
eğilmiş
fısıldıyor kulağına
aysunun
sıkılıyorum
kaysa da bakışlarım
uzaklaşamıyorum
masada düşüncelerim
karabasan gibi
konuyorum
sohbetin içerisine
acemilikte mahir
sahte cennetlere
uzat elindekini
dokunsun cam cama
kırılmayacak kadeh
kadeh ama
birkaç damla
dökülecek örtüye
sen önemsemezken
dökülenleri
diyerek
daha çok var içindeki
gözüm takıldıkça
her masaya
korken kadehi
beyaz örtüde
üç damla leke
gelip girecek düşüncelerime
karartacak sohbeti
eğilmiş
fısıldıyorsun kulağına
aysunun
sıkılıyorum
varlığımdan
canım acıyor
yakışmıyor tarzıma
kalkıp gitmek masadan
canım acıyor
canım acıyor
anlıyor musun
dilin bakışlarından
sesler boğuyor beni
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Bakışlım
Satır
Aralarında
Yaşadım
Duygusallıklarımı
Hani
Anlık
Aşk lar
Dersiniz ya
İşte onları
Kortejin
Orta yerinde
Balkonlardan
Bakan gözler de
Anlıktı
On altı
Beklide yirmi bir
Adımlık tı
Bilincim
Taşıyamadı
Aşk ve sevdayı
Destan araları na
Sığdı hikayelerim
Dardı
Okul
Sıraları
Aşkı sığdıramadım
Sevdalarla yaşadım
Gök
Gürlemeleri gibi
Olurmuş derlerdi
Bir anlık sağanak
Yağmur gibi
Taşırır
Duygu
Derelerini
Denmişti
Sağanak dinmedi
Destansı yaşamım
Satır aralarını
Bitirmedi
Sevda gözlüm
Belalı bakışlım
Yüreğimde
Derin yer etti
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Dolu Yüreğim
yoksulluk
çekmedi
kavgadan
yana
sevda dolu
yüreğim
yüreğimi
en umulmaz
isyanlarla
besledim
sen ki
gülüm
isyanların
alaca karanlığında
bir meşale gibi
yanıp
durdun yanımda
eyy
be koca
dünya
sen oluşalı
kaç bin yıl
geçti aradan
sen efendileri gördün
sen köleleri gördün
roma arenalarında
aslanlara atılan
insanlar gördün
isyanları gördün
sesim
sesim
kadar gür
sevgim
sevgim kadar
özgür
duyan duyar
seven sever
eyy
be koca
dünya
kim bilir
ne çileler gördün
kuytu köşelerde
yüreğim
sıkılır
demir ağların
saramamasına
güzelim ülkemi
isyanlarım kanar
sensizliğe
isyanlarına karışırım
gelişini gördükçe
ağustosun sıcağında
otuzunun
sıkılırım
ayaklar altında
kalan üzüm gibi
ezilirim
buruğa çalar
tadım
dokunmayın bana
dokunmayın
otuz Ağustosa kadar
dumanlıyım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Olacaksın
bulut olmuş öfkeler
yağmak için şehirlere
bir esinti oluyor gönlüm
hüzünler kalıyor geride
coşkular yaşansın istiyorum
yalancı kurgulardan uzak
arşın boyu düşünceler oluşturarak
toprak, toprak kokmak istiyorum
yağan yağmurda
bir damla gibi
düştüğüm yeri bilmeyeyim
filiz verdireyim
can vereyim
kulluktan uzak
sevgi doğmak için
ahh benim
kabına sığmaz düşüncelerim
ahh benim çeliği
parçalayan bileklerim
parçalan da rüzgarlara katıl
her parçan benim
sensin
hüzün olarak
sevdalara dolsanda
viran olmuş bağlarda
yaban otlarına bulansanda
bir gün işlenecek bu topraklar
tohuma hasret yüreklerde
açması istenen sevda olacaksın
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Tomurcuğum
İlk annemizdi sevdiğimiz
Sarıldık bal memelerine
Sonra kahramanları sevdik
Yoğurduk en coşkun duygularımızla
Bu ülkeyi sevdik, sevdalandık insanlarına
Ve…
Aşka zaman bulamadık
Boğduk tomurcuk zamanlarda
İlk yürek çırpıntılarımızı
İsyanlarımıza katık yaptık
Biçildik başak gibi
Tohum olduk
Savrulduk dört bir yana
Ezgi olduk ağlattık
Şiir olduk, buğulattık yürekleri
Destan olduk yaşayamadık
Onun içindir ki acım sevgilere
Anla beni sevda tomurcuğum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Türküsü
yürüdükçe
kimliğim çıkar
ortaya
duru lurum
süratimin
gölgesi kadardır
coşkum
koş
koş
koşa
bildiğin kadar
uç
uç
uça
bildiğin kadar
sarmak
yaraları
avuntuya
götürecekse beni
tuz
tuz bas
sevdasız
yaşanmıyor be
kes at kabuğu
eylülün
ortasındayız
da
diyemiyorum
harman yeri
yanık kokulu
yanık sevdalı
türküler
sapı çatlak
bir
dut ağacı
yanık çıkıyor
yanık çıkıyor
be aşık
bu
sevda türküsü
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda yoksunum
Yalnız kaldığında
Başlar yüzleşme
……………. yaşamla
Kendini
Birebir sorgularsın
Birebirdir olaylar
Haklıda
Çıkabilirsin
Ama haksızda
Yargılanan oysa
Değişkenliktir sadece
Düşüncende kalmaz
Vereceğin kararları
Bulursun içindede yaşamın
Ne kadar çıplaksa yargıların
O denli beslenir yaşamın
Yoktan var olmaz hiçbir etki
Bir devinimin ürünüdür etkiye tepki
Girdabını oluşturur körpe bilinçlerin
Dünya döner, içindekilerle
Sen Dünyanın döndüğünü bilirsin sadece
Sevda yoksunum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevdalar Unutulamıyor be Dostlar
Heyt bee..
Dibine vurdum
Dibine vurdum işte
Başımda bir ağrı
Gözlerimde uykusuzluk
Bilincim özgür
Önce bir iki şiir
Aperatif niyetine
Uzandım sonra döşeğe
Bir, bir çevirirken sayfaları
Kayboldum zamanın içerisinde
Kusura
Bakmayın dostlar
Her yeni zafer
Bırakır beni
Sarhoşluğun içine
Her yeni kitap
Kazanılmış bir zafer gibi
Kaplar tüm benliğimi
Özgürlükle kucaklaşırım o an
Birazda kötüdür sarhoşluğum
Pare, pare dağıtırım coşkumu
Bazen unuturum
Gelecek kaygımı
Bazen kuşanırım
Unutulmaya bırakılmış sevdamı
Sevdalar unutulamıyor be dostlar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevdalar Unutulmuyor
kapatılmış
bir kitap baş ucumda
heyt bee..
dibine vurdum
dibine vurdum işte
bir gecenin ardında
uykusuz kalan gözlerim
başımda bir ağrı
gözlerimde uykusuzluk
bilincim özgür
baş ucumda
kapatılmış bir kitap
önce bir iki şiir
aperatif niyetine
uzandım sonra döşeğe
gökyüzü yıldızlar
kırık dökük bir ay
bir bir çevirirken sayfaları
kayboldum zamanın içerisinde
kusura
bakmayın dostlar
her yeni
bırakır beni
sarhoşluğun içine
bittiğinde
gerilirim uykusuz
şöylesine bir uzanış
gözlerim kapalı
hayallerim zenginleşir
hayallerim
kazanılmış bir zafer gibi
kaplar tüm benliğimi
ne ayın göremediğim yüzü
ne de bir temmuzun
öğle sonu
kavurur beni
özgürlükle kucaklaşırım
kötüdür sarhoşluğum
pare pare dağıtırım coşkumu
bazen unuturum
gelecek kaygımı
bazen kuşanırım
unutulmaya bırakılmış sevdamı
sevdalar unutulur/muki dostlar
ben her sabah
yeni başlangıçlar
habercisiyim
gecenin koynunda
bulusunuz düşlerimizi
ben düşlerden uzak
düş/düş habercisiyim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevdaların İsyanıyım
Ben şair değilim
……………….Sadece;
İfadecisiyim duygularımın
Anlamam aruzdan, heceden
Duygularımın efendisi
Sevdalarımın isyanıyım
Ne anlaşılmaktır kaygım
Nede alkışlanamamak
Sadece paylaşmaktır
Yüreğimdeki katığı istemim
Gelin sizde sevda sofrasına
Şairlik bizim neyimize
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevdalıyım
sokaklarda
mümkün mü unutmak
paçaların kir pas içinde
tepende deli güneş
yüreğinde deli fırtınalar
unutulur mu
avarelikler
alırsın eline bir gazete
oturursun bankın birine
gözlerin yarı yarı bir yerlerde
ne gazetede bulursun aradığını
ne de caddelerde
eylüldür aylardan
hem de sonları
avarelik kaplamıştır
her yanı
uzaklarda bir yerlerde
daha başka başka yerlerde
duyamadığın sesler vardır
görmesen de bilirsin
damla damla biter
insanların sesleri
ne uzata bilirsin elini
ne tutabilirsin uzatılanı
akşamları naklendir ölümler
sabahları
avareliğe vurursun her şeyi
aşık olmak isterim
bu zamanlar sevmek değil
bir ütopya gibi
sevdim mi üretirim
üretimi düşünürüm
ah ah
düşündüm mü üzülürüm
aşık olmak lazım aşık
yaraya et basmak
unutmak için
ama ben
yıllardır sevdalıyım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevdamı Geri Ver
Sevdamı geriver
Yada hiç gitme
Bakışların dolsun
Dolsun avuçlarıma
Kana, kana içeyim
Zamanın yokluğunda
Sevdan be gülüm
Çöl sessizliği
Bakışlarını doldur
Doldur avuçlarıma
Tenine dokunur gibi
Ilık bir esinti olsun
Ellerim düşüncelerinde
Ellerim teninde
Gezinsin alabildiğine
Ellerim yürek
Ellerim sevda
Ellerimde sen
Sevdalarımı geri ver
Yada hiç gitme
Sensiz zamanlarda
An lar yıllara gebe
Uzun sürmüyor
Yılların gebeliği be canım
Ben öylesine sensizlikte
An ların içerisinde yılları
Yaşarken ölüyorum…
Ya sevdalarımı geri ver
Ya an larımı da doldur
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevdamı Veririm
ben
işte buna
sevda derim
sustuğunda bile
ateş topu olup
yaka biliyorsa
yürekleri
dillerde
destanlaştıra
biliyorsa
kırılan kalemi
ve
gözleri
buğu yapıp
yükseltebiliyorsa
bulutlara doğru
çınlata biliyorsa
sağır kulakları
iyileştire biliyorsa
kötürüm duyguları
ben
işte buna
sevda derim
bu
sevdalara
sevdamı veririm
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevdim
kilit
vurmadım
ayaklarıma
kumanda eden
her şeye
bıraktım
tüm aylaklığı
ile
dolaşmalara
yollar
tümsek
tümseklerin
altı
bilinmezlik
mayın karartısı
zulam
olmadı hiç
zula
korku
belası
ormanları
sevdim
ağaçları
yaprakları
ağaca
tırmanan
on dördündeki
çocuğu
sevdim
dalların
arasındaki
yuvaya
dokunamadan
düşüşünü sevdim
ve sızıyı
ve pişmanlığını
sevdim
ayaklarıma
bıraktım
gezmelerimi
düşlerim
kelebek sırtında
kırlarda
ekinlere uzak
başaktan
mahrum
çiçeklerle
dolu
sadece
çiçekleri
sevmedim
saçılan tohumun
filizlenişini sevdim
bire beş
bire sekiz
bir olmayı
sevdim
kış ayları
köyümü
beyaza
boyardı
kurtlar
inerdi düze
köy kahveleri
dolardı
sıcak
çayı gibiydi
sohbetleri
dışarıda ayaz tipi
dört duvar
arasında
sıcak
sohbetleri
sevdim
beyazı
ayazı
sevdim
en çokta
bir olmayı sevdim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevdimmi
pusulara gebe
sevdalardan uzak
uzak yaşadım
ne zaman
bulansa renkler
dilime ezgiler doladım
gözlerin gözlerimde
billur taneleri
ben onu yaşadım
dağlarım yüreğimde
ovalarım yüreğimde
içinde özgür yaşadın
çizerken resmini
mümkün mü dokundurmamak
karaya fırçayı
resimlerim hep
renk cümbüşü
karalar tonlamaya uyak
her ayrılık sonu
kurşun hızı kavuşmalarım
sevdim mi böylesine severim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevgi
kaç alın yazısı
cinayete kurban
verdik seni
kaç fısıltı aşklarda
kaybolup gittin
kaç şehvetin
ucunda hedeftin
uykularıma girdiler
fanatik ruhlarıyla
sırma saçlarını
havalandırmış
sivri yüksek topukları ile
kaldırımları döverken
kaytan bıyıklarını
bal mumlu
dünyaları ile
burkarak
kaç kabusa
misafir oldun
süslerini bırakarak
rüyalarım
gecede kalsın
gündüzün ışığında
seni çok daha iyi
çözümleye biliyorum
sen kölesi olmuşsun cehaletin
şehvetin arasında bir cümle
emeksiz bilgisiz
örtünmüşsün
tepeden tırnağa sözcüklerle
ama benim yanımda
hep çıplak kalacaksın
sımsıcak saracaklar seni
bölüneceksin zerreciklere
serpileceksin satırların içine
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevgi.
sen ki
sen ki olmasaydın eğer
nasıl bilebilirdim
emeğin varlığını
nasıl bilebilirdim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevgilerin Başında
Sevgilerin başında,
Sevgilerin neferleri doğar
Mavi bulutlu, pembe umutlu
Umut olan, umutlar yeşertilir
Saksıda çiçek gibi
Dört duvar arası
Bir tohumun güne
Merhaba deyişi, çığlıklar…
Acıyla, sevinçle, umutla
Umuda çember
Barikatlar kurulur
Sevginin tomurcuğuna
Gün doğduğunda
Fidana verdiğinde
Şavkı vurur gözlerde
Gece boyu süren nöbetler
Kozasını yırtar, sessiz
Emek ister, aş ister
Bilince dönüşmelerde…
Geleceğin sevdalıların
Yetiştirme umutları
Bazen yitik bir Baba
Bazen küçük bir çocuk
Dizeleri kaplar
Yürekler acıya gebe
Yürekler Sevdaya gebe
Benliğimi insan kaplar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Seviyorum Be Dostlar
hayatın
orta yerinden
bakmak
öylesine
sağa sola
nereye
neresine istersen
keyfin yerindeyse
yerindeyse birde
bir salkım söğüt
çağırıyorsa seni
birde götürebiliyorsa
ayaklarım beni
elinde bir azık çantası
mataranda yayık ayranı
yufkaya sarabiliyorsan
mis kokulu çökeleği
bir başta kırabiliyorsan soğanı
birde ahh çeşme başı ise
uzandığın
söğüt’ün altı
dinleyebiliyorsan
yaprakların türküsünü
gitmene gerek yok
dalıp ta öylesine
sen
zaten
oradasın
durdu
rüya
sonsuz
olur muydu
bak
her şey
nasılda değişti
birden bire
denecek ki
nasılda katledecek
şiir şimdi yine
atlatma bir haber
Güney Kıbrıs
Yunanistan
Fransa
bizden çok
katılsınlar diyorlarmış
-AB topluluğuna
şiir dediğin neki
duyguları paylaşımı
güzellik dediğin neki
yaşamın başka bir adı
seviyorum be dostlar
emek kokan duygularımı
yayın kemana dokunuşu gibi
yaşam okşuyor beni
bir deli
rüzgar olsun
istiyorum şiirler
savrulsun gitsinler
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Seyredildiğini Bilmek
Sokak alabildiğine canlı, her şey hareket halinde araçlar, insanlar, kediler, durağanlıktan öte her şey, bırakmış kendini zaman akıp gidiyor, Camda bir çocuk yaşı belli değil, saçları dağınık sabahın mahmurluğu yüzünde, çöpleri karıştıran kedileri izliyor, kediler belikli aç yinede adım seslerini dinliyorlar, zaman akıyor…
ala bildiğimiz görüntüyü
sığdırırız gözlerimize
gözlerimizden kayıp gitse de
gömülürler sınırsızca belleğimize
bazen hüzün olarak
bazen iki tatlı tebessüm gibi
dönü verirler gerçeğe
Ayak sesler yaklaşıyor, topal kedi kaçarken en arkada kalıyor, duyduğu ayak sesinin farklılığı tedirgin eden onu, yoksa ürkütmemişti doksan beş model dizel otomobilin homurtusu, kaldırıma park eden kaçıyor otomobilin altına, çocuk şaşkın birazda telaşla bakıyor kayboluşuna, kaldırıma park eden otomobilin sürücüsü söz edebilir mi trafiğin keşmekeşliğinden diye düşünmenin, bilgelikte kaldığı sürece sohbetinin, bilirim hep işi aceledir ölüm tacirlerinin…
ne varsa özünde ölçütünün
tartındır o senin demiştim
bilgiyle tartarsan
bilgece satarsın o şeyi
karıncalar yuvalarından çıkıyor
bir haber gelmiş belikli
bir şire damlatmış birileri
İyi olmak için; iyilik ise rakibin, karala gitsin pembe kurmak için düşlerini, görkemli karanlığın bir mum ışığında nasılda bağrına saplandığını gör ki…karanlığın bağrında tek başına bir mum olmak aydınlığa çıkmak için nafile olduğunu bil… bil ki sürekliliğin gücünü unutma, geride bırakıyorlarsa diğer kediler topal kediyi, tartıları iç güdülerinde gizli…insan olduğunu hatırla…
camdan bakan çocuk
yaşı belli değil
yaşamın içine gizli
sırları seyreden çocuk
yaşı belli değil
düşleri seyreden çocuk
yaşı belli değil
seyredildiğini bilmek
ne korkunç bir gerçek
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sıhiye
tılsım bozuldu
dokundu
delik iskarpinler
meydanlara
güvercinler
kanat çırptı
gökyüzüne
bozuldu sessizlik
çığlık çığlığa
memleketimin
özlemi
kanat sesleri
yüzlere vuran
unutulmuş
coşkunun seli
meydanla da
sansarlar pusuda
yüreğim mengenede
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sır
sır kaç gramdır
yada ton
ölçün nedir senin
mil hektar
ağır çok ağır
ben diyeyim
bir ömür
içine binlerce
sığdırılan
sen deki hala
ben anlamam
anlat
sorguda
yüreğim kelepçe de
dil anlamaz
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sırasımıydı Şimdi
sırası mıydı şimdi hiç olmadık yerde
olmadık bir isteği uzun hava okur gibi
dile getirerek bir cerrah ustalığında
kaşımızı gözümüzü çizdirmek
yara kapanıyor en derini bile ama
kan henüz silinemiyor marka gömleklerden
gücüm yetmiyor desem kaçmaya değil kavgalardan
açlığımı bastırmak için bir şeyler tıkmaya ağzımdan
ve yetiştirebilmek için tüketimime ürettiklerimi
ürettiklerimin bile fazlasını yetiştirememek
sözüm ona okuyamadığım isimlere bir başkası üretiyormuş gibi
gücüm yetmiyor anladığım gibi yaşamak için
anlatmak istediklerime sesimi iletmek için
oysa en gür sesimizle dağlardan çığlar indirecek kadar tiz
bağırırken zemberekten boşalmış gibi kelimelerimiz
bir sağır duvar karsız doruk oluyorlar muhatapları ellerimizin
hiçbir boşluk boşluk olarak kalmıyor duyanlar sesleri
uzatmasalar da ellerini muhataplarına takılıyor kölelik zincirleri
hiç olmadık yerde hiç olmadık bir isteği uzun hava okur gibi
okuyarak yaşamanın sokakta tek başına bir ıslık tutturmuş adımlarla
aylak aylak sorumluluklarını yerine getirip yenilmiş bir komutanın
sorumsuzluğuyla volta lamanın hazzını yaşamak buda yetiyor işte
yetmemeli diye bilirsiniz değiştire biliniyorsa bir şeyler tabi
bir el ses vermiyor iki el bir birinin canını yaktıkça eller çoğalmadıkça
kifayetsiz sözler çığırtkanlık tek tek türküler marş tadını vermiyor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sil o göz yaşlarını
Sil
O gözlerindeki
Masum gözyaşlarını
Avuçlarının içinde
Sıkma yüreğimi
Yorgunum
Tablandaki sigaranın
Ölgün dumanı gibi
Kıvrılıp gidiyor Ömrüm
Sanmaki Sana kırgınım
Küskünüm dünyamdan
Taaa.şuramda bir ateş...
Öyle bir Ateş varki...
Anlatmam;
Anlıyabilmen kadar zor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Simit Sarayı
taze gevrek
simidin tadını unuttuk
bir simit sarayında
yudumlamak
çay ile simidi
kaç ekmek bedeli
şöyle işe giderken
bir tepsinin
üzerinden
almak vardı
gözlerim kandı
cüzdanım yandı
açtım
umarsız pusulara
körpeydi yüreğim
ben bu bedeli ödedim/
ödenmeyecek
bedellere gebeyim
simidin kokusunu
yatırmışlar pusuya
açmışlar vitrinleri
ulu orta
utanıyorum
utançlarım
soyu(n) lmuş
duru çıplaklığıyla
hırsız var
hırlı yok
hır/sız hırsızlarla
dertte başım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sitem
alışmıştı havlu taşımaya
bir elinde de ibriği
ibrikçi deler di
unutmuştu adımı şanımı
bir taş düştü gökten
alındım bana mı diye
ne taş gördüm ne adam
benimkisi rüyamıydı ne
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Siyah Yazdı
siyah yazdı kalemim
olmaz diyordu memur
mavi olacak mavi
belli oluyor diyordu
bürokrasinin cilvesi değil
memurun zekiliğiydi
zamanımı çalan
gelin görün ki
ne onda ne bende vardı
mavi yazan kalem
belli olmayacaktı
fotokopiden çıkan
bunlar neyse de ya insan
rengini gösterecek
cümleler kurabiliyor muydu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Siz
Siz hiç balık tuttunuzmu
Siz hiç cana kıydınızmı
Öyleyse nasıl kızarsınız dünyaya
Açılmak isterim ummanlara
Dalgalar atar her seferinde kıyıya
Nasıl kızarım teslim olmuşsam Dünyaya
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Soğuk
öyle soğuk
öyle soğuktu ki
karanlığın yüzü
kıvrılıyor gibi geldi
zamanın gerisinden
tıslamaları ile
üşüdüm
üşüdüm
ellerim ne zaman büyüyecek
sayfalarıma damlalar düştü
öyle sıcak
öyle bir sıcak
özledim ki
cehennemin
kapılarını açacak
kalem kırdım
kalem kırdım
adım ne konacak
ellerim küçük küçücük
kavrayamaz kabzasını silahın
bir uçtan
bir uca dolaştım
kelimeler arasında
harfler biriktirdim
harfler biriktirdim
daha nice yarınlar olacak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Soğumuş Bedenler
soğumuş bedenler
hayli vakit geçmiş
isyanların üzerinden
kurak geçmiş mevsimler
açlık bezemiş zulmü
gölgesiz fidanlar misali
hüzne vermişiz ezgileri
koymuşuz zulaya güneşi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sokak Ortasından
sokak ortasında
çırıl çıplak kalmış
bir insanın ezikliğinde
alıyorum uykunun kollarından
umarsızlaşan düşüncelerimi
bulaşıcıdır zaafların doğurganlığı
buralara mahsus değildir sadece
su akarken önümüzden
makas tutar kimileri
bir çaput getirir bin çaputu
kurur yeşil umutlar arasında
sokak ortasında
çırıl çıplak kalmış
bir insanın ezikliğinde
alırım kendimi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Solucan
küreselleşen sermaye
kardeşliğini sunuyor emeğe
oltanın ucunda siyah solucan
koparılmış toprağından
kıpırtılar var suyun içerisinde
yalnızlık kaplıyor evreni
ah annem özlemek istemiyorum
bana kol kanat geren rahmini
suda balık iğnede solucan
yeşil balık ebruli balık
yarışırcasına kapmaya
solucan ölgün
infazında hükmünün
topraktan gelip
toprağa gidercesine
martılar dolanıyor
bereketli sularda
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Son Çizdiğin Resim
demiştim demeyi
hiç sevmedim
ama demiştim
onur ve ihanet
aynı safta
duracak
gizlice
şarlatanların resmini
bir kez daha çizecek
son görevinde
güle güle
bilincimize
çivilenecek
son çizdiğin resim de
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Son/Bahar
Islaklığı hissetmekte değildi içimden geçen
öylesine uzattım elimi
öğrenmek için düşmelerin devam edip etmediğini
elim ıslanıyor, çekmek gelmiyor elimi korunağımın altına
damlaların ılıklığını hissediyorum ellerimin ulaştırdığı yerlerde
hızla çalışıyor bilincim, ürettiği duygular arasında ürperiyor tenim
saçlarımda bir temas olsun isterdim
ne fark eder ellerimde damlalar bilincimde duygular
İmgeler dolaşıyor duygu olmuş
sözcük avcılığının zamanı değil oysa
yapacak çok şeyler var, zaman sıkışmış daracık düşünceler arasında
gelecek çağlayanlarda su misali akıp geçiyor önümden
ne dudaklarımı ıslatmak için uzanabiliyor
ne bir bardak su dokularını beslemek için bilincimin alabiliyorum
damlalar düşmeye devam ediyor bir bir, ellerim ıslanıyor
ürpertiler içeri vuruyor derinlere doğru inerek duygulardan
Bir rüzgar esse şu koyu duman görünüşlü bulutları alıp götürse gözlerimin önünden
akıp geçen, önümdeki gelecekten bir ışık sızar mı acep
alıp götürür mü doğmamış lirizmi
yaşama küser mi yeni başlangıçlar
Dağlarda fesleğenler, ıtırlar açmaz mı, çiğdem, deve dikeni
kendi haline bırakmak gelmiyor içimden hiç bir şey,
güneşin batışı kaybettirmiyor
gün boyu bıraktıklarını, yağmurun bitişi gibi
biliyorum uzaklarda bir yerlerde toprak kokacak
buram buram özlem duyacağım, kentlerin betonları üşütecek beni,
damlalar ellerime düşmeyi bıraktıktan sonra
dokun damlalara, dokun toprağa, dokun ağaca
dokun ki hissedebilsin tenin sarsın bilincini fırtınalar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Sor
bilmediğin bir kentte
dolaşırken sokakları
çıkmaz bir sokakta
bulursan kendini
suçlamalar faydasız
sorgulamamışsan kendini
sor
korkma sor
bilmesende yanıtını
yapış yakasına bilinmezliğin
kazı tırnaklarınla bilinmezliğini
bilgi değilmidirki sevginin temeli...
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Sözler
Sözler;
Sözler ki, bizim sözlerimiz
İçinde kelimeleri oynaştığı
Çıplaklığın örtüsü sözler,
Bu temmuz sıcağında,
Örtmeyin üzerimi,
Yüreğim alev verilmiş
Harman yeri gibi,
Yalımları gökyüzüne giden,
Sevdalarını arar gibi.
Örtünmelerden uzak
Ulaşacağım sizlere
Ey umutlara katık olanlar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Su
bir damlan
yaşatırken
bir damlan
öldürüyor beni
ne susuz diyar
ne de seller istedim
azınıda
çoğunuda
bire saydım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Su gibi olmak ister
Su gibi olmak ister
Bazen deli gönlüm
Sere serpe yayılıp toprağa
Süzülmek ister derinlere
Buluşmak ister
Bir çınar ağacının
Yaşlı kökleri ile
Alıp beni götürsün
En tepedeki yapraklarının içine
Bir rüzgar essin, süzülüp uçmak isterim
Su gibi olmak ister
Bazen deli gönlüm
Yeni şeyler olmak için
Yayılıp toprağa
Bir çiçeğin köklerine ulaşmak
Çıkıp tepelerine polen olmak..
Ahh deli gönlüm
Bir arı konsun,
İster binlerce çiçek açsın
İsterse Sevdalar bal olsun
Ben su olmak isterim
Sevdama can olmak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Su İstiyor Canım
sere serpe
uzanmak istiyorum
kır çiçeklerinin üzerine
hovarda oldu gönlüm
pür neşe saçıyorum
unutturmacasına
sorumluluklarımın
bir döğen misali
iki çift öküz
biri yorgun
biri coşkun
yorgun düşüyor
belleğim
ben hiç
açmayacak mıyım
bir papatya misali
hiç fal bakmayacaklar mı
bir bir koparmayacaklar mı
yapraklarımı
su istiyor canım
su istiyor
kana kana
salmak istiyor
hücrelerime
su arzudur derler
düşteki yorumlarda
özgürlüğün bedelimi
suya hasret yaşamak
düşlerde
nedir
bilir misiniz
şu özgürlük denilen şeyi
yaşantım geliyor
gözlerimin önüne
izliyorum
kızarmadan yüzüm
filmi
ederimiydi
yoksa değerimi
sevginin
seksen biri yıl geçti
toprağa bırakılışının
üzerinden tohumu
seksen bir yılda
kaç ömür suladı tohumu
kaç çiçek açmadan ezildi
kaç dal kırıldı
sere serpe uzanmak
istiyorum
çimenleri ezmeden
çimen olmak istiyorum
bir şiar misali
kaplamak için
düştekileri
uzak kalıyor
dağlar
uzak kalıyor
kentler
o kadar zor mu
yakın etmek
yeşer/t/mek
yeniden
ekilenleri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Su Olur Düşüncelerim
Bazen bir dere kenarında
Su olur düşüncelerim
Dost sohbetlerinde akarım
Bazen tarla olur bilincim
Saçılan tohumlara bırakırım kendimi
Yeni sabahlara doğarım
Böcek olurum, kuş olurum
Kırlarda koşan çocuk olurum
Sitemlerin olur bensizliğe
Bir sen olamam, seninle olurum
Akşamın alaca şafağında
Dizine başımı dayar uyku olurum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Sunak Taşı
sunma
göz yaşlarını
sunak taşı değil
duygularım
öylesine
yoksun ki
yaşamdan
şaman değilim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Suskun Gece
suskundur gece
suskundur olmasinada
gece cigliklara gebe
anac tavsan misali
urkek ve dogurgan
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Suskunkuk Çökmüş Şehrin Üstüne
falezlerin tepesindeyim
deniz
hırçın ve eteklerinde
bir rüzgar eser yönü belirsiz
vurur
dalgaları surlara dokunur gibi
uçuşur
milyarlarca damlacığı
her dokunuşunda kayalara
rüzgar
olmasaydı eğer
eğer
basmasaydım bu falezlere
dalgalar
vurmasaydı böyle delice
dağılır mıydı saçlarım
ıslak
olur muydu tenim
durgun
denizler zamanı değil
omuzlamalıyım gençliğimi
gömmeliyim
kamburumu içime
güneşe bakmalıyım
gözlerim yanmalı
kirpiklerimin farkında
olur gibi dayanmalıyım
her sabah her akşam
bir ışık kaynağı gibi
insan olmanın onuruna
dalga
dalga geliyor
havayı içine almış su tanecikleri
hava nemli
falez ıslak
korkuları
varmış yüreğimin
vuruşlara dayanmaz
çeliğin
çeliğe vuruşunu anımsar
kelepçenin
yüreği sıkışı gibi
çığlıkları denizin
vurur kentin
metruk
sokaklarına
dalgalar gibi savurur zamanı
nefesleri yutar
zamansız
uyku olur
aya
bakar *******i
uykuya yenik suratlar
aya
bakar
kara sevdalılar
gibi
susuz kırlangıç
misali
aya
bakar
ay
yürekler kadar yakın
vurur hayalleri
gecenin içine
kirpik aralarından sızar
sarı
beyaz umutlar
aralanır
göz bebeklerinde
jaluzinin
duvarlarda bıraktığı
iz düşümleri gibi
sokak lambası vurur
ahşap pencerenin camına
cam çıplak
çıplak
bir kadın gibi
çeker içine odanın
ışığı
bir ateş
düşürür
bir isimsiz
ezgi gibi
ıslık olur dudaklarda
özgür
olmayan bir ülkede
özgürlüğe aşık
kara sevdalı
gibi
odanın içini doldurur
odanın içini
ıslık sesleri
mavisi mi denizin
beyazımı
hırçın olan
hırçınlığı yaratan
rüzgar mı
beyaz
beyaz papatyalar
gelincikler gelinlikler
kasım patı masum hayaller
daha niceleri
güvercini ayı
oysa
ben
her karanın
kapatılışını
usta bir ressamın
kiralık fırçasında
aramadım mı
dalga
denizin
beyaz bulutlar
denizin
isyanları gibi
vururken eteklerine
falezlerin
rüzgarlarda
savrulurken
zerrecikler
ıslaklık olarak
bir çığlık misali
konuyorlar kirpiklerime
damlalar bir
bir düşüyorlar
peşi sıra
düşerken
çatılara
açık şemsiyelere
kaldırım taşlarına
yüreğimde bir ürperti
var ise hala
şimşekler çakmıyorsa
gözlerimde
dönüşemiyorsa
eğer
rüzgarlara
bırakamıyorsa
dizelerin içinde
polenlerimi
ayın beyazlığı
camın saydamlığı
usta bir fırçanın kiralanışı gibi
soldurur renkleri
canım yanar
canım yanar
utandırır
şairliğim beni
duru deniz
duru gökyüzü
maviler kaplanıyorsa
eğer
sessizliğe bürünüyorsa
tüm maviler
ay kaymış
ay kaymış
falezlerin
üzerinde
ıslaklık sarmış
mavi düşlerimi
ayı beklemek
nafile
kara bulutlar
sarmış gök yüzünü
bir hançerin
tene girişi gibi
dudaklarımda
bir marşın
ezgisi
gün batımı
yakın
ne denizin
nede dalgaların
görüntüsü kalacak
bir dudaklarımdan çıkan
dalgaların sesi kalacak
kapatılmadıkça
kulaklar
güzel şey
işitmek
işitilmek
ses vermek
güzel şey
ışığa bakmak
bakılacak ışık olmak
bilerek bunu
acı olmak
bir ozanın mızrabına
düşmek
dudaklarda ıslığa
dönüşmek
güzel şey
güzel şey
ben
falezlerin üstünde
deniz eteklerinde
bir rüzgar vuruyor
yüzüme
dalgalar dövüyor
falezleri
utanıyor
şair yanım
suskunluk
çökmüş
şehrin üstüne
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Sussss
susss
Atan uyuyor…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Suya Kan Kestirdiniz
Sizi ben çağırmadım
Çıkıp geldiniz öylesine
Sanki tanrı misafiriydiniz
Hürmette kusurda etmedik
Bizde adettendir dedik
Ellerinizde paketler
Devam ettiniz gelmelere
İnce kıvrak kalçaları andıran
Siyaha kaçan düşüncelerinizle
Hayallerinizi getirdiniz
Barışlarınızı getirdiniz
Kargo uçaklarınızda
Tankların içlerinde
Namlulara sürülmüş
Tetik çekmeye şehvetli
Aç beyinlerinizde
Cudi ye Munzur’a Ortadoğu ya
Zombileriniz gezer oldu
Özgürlüğe susamış ülkemde
Haklarınızla hukuklarınızla
Kara basan rüyanızla
Suya kan kestirdiniz
Bizde töredendir
Misafire ikram,
Sevdalılarımızı aldınız
Sanmayın ki sevdalarımız biter
Devran hep böyle döner
Elbet bu misafirlikte biter
Suskun diller bir gün
Türküler de söyler
Ozanlara gebe ülkemde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Suyun Sesi
suyun sesi diyorlar
dinlendirirmiş insanı
ne kadar doğru bilmiyorum
kulaklarım uğulduyor
fırtınadan mı dersiniz
dalgaların boyu arşın misali
öylesine çıktı kalemimden ölçü
ne bilirim ki ben arşını
dilden dilme dolaşma
suyun dinlendirmesi gibi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şaklatmayın
Şaklatmayın
Kalemlerinize
Kırbaçlarınızı
Bırakın onu
Gönlünce gitsin
Doya, doya hissedeceksiniz
Duygularınızı seveceksiniz
İşte, İşte diyeceksiniz
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şehvet Karanlık Yüreklerde Yanar
tapulamış sanki otobanı
saklamış kalbini
cüzdanının içerisine
masum olduğunu
düşleyen ucube
sanıyor musun ki
yaktığın uzun farlarda
aydınlatacaksın dünyayı
ölümün zifiri karanlığını yuttuğunun
bilinci sardığında seni
kararttığın yaşamlar
bağışlayacak mı seni
bastığında gaza
belkide son kez ulaşabileceksin
kendi şehvetinin doruklarına
doğumla ölüm arasında
satabilmek her şeyi
alabilmek için ise
cakayı havayı
ve daha fazla şeyleri
alabilmek için bıraktığın
sattığından öte şeyleri
unutma derim
unutma derim
şehvet karanlık yüreklerde yanar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şekil
kafama takılan
iki şey var
o diyor ki araya girip
akıl ile karıştırma
aklıma takılan
iki şey var
fark etmiyor
iki cümlede
anlayan anlıyor
isterse eğer
söz cambazlığı
farklı bir şey
takılanlar aklıma
yada bir başka deyiş ile
kafama
uçup gidiyor
şekiller doluyor yerine
kazanıyor gibi görünse de
kaybediyoruz birlikte
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şerefe
Dostlarımız sundu
Sevgi dolu ağu yu
İçmemek eldemi
Haydi kaldırın kadehleri
Şerefe Dostlar Şerefe
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şeytan Aldı Götürdü
Şeytan Aldı götürdü
Satamadan getirdi
Ve
Zaman kilitlendi sanki
Bilincimde bir yerlerde
Onca satırları unutup
Kendi mısralarını hatırlamak
Ve
Bir kör döngü içerisinde
Kıskıvrak kalmak,
Sevmek;
Her gün biraz daha
Anlayamadığım tümce
Alabildiğine sonsuzluğa doğru genişleyen,
Ve
Acılar bedeli,
Ümitsizlikler değil ama
Duru göz yaşları
Yalın bırakın sevgiyi
Arınsın alabildiğine güvenden
Ve
Getirdiğinde satamadan
Kalın ayakta dimdik
Karşısında şeytanın
Aldatmasın odanın
içerisindeki sıcak hava
dışarıda yaşam devam ediyor
içerde olduğu gibi
gelen sevgi
giden sevgin değil
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şeytanı Rüzgara kadını Günaha
yaşı
hayli geçkin
bakışları
şahin sanki
yüce ahlak değerli
ömer bey amcanın
sanki benzeri
içimizden biri
ben
rüzgarlı
havaları
severim
esince
savurur
her şeyi
şeytanı
rüzgara
günahı
kadına
yükleyelim
sevdaları
bırakalım kışa
rüzgar
estikçe
savuracak
her şey gibi
etekler
ve
rüzgar
birde
bunu severim
eteğin kısası
yakmıyor da
yakan
kısa düşünceler
yaşı
hayli geçkin
bakışı
şahin sanki
yüce ahlak değerli
her
estiğinde
rüzgar
içindeki
kıpırtılar
beddua olarak
fırlar
tutarım kendimi
bakışları
şahin
avcılığı mahir
ahlaki değeri yücedir
oysa
sıradan biri
bizler gibi
yüreği biraz deli
bir şeyleri esir
ahh be şahin bakışlı
yüreği genç delikanlım
yüreğinden düşüncene
köPage Rankingüler kur derim
günahı
kadına
şeytanı
rüzgara
havale etti belikli
yüce ahlak değerli
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şu Hatır
şu hatır
yok mu şu hatır
nelere kadir
ve muktedir
açılmaz kapıların
anahtarı oluyor
özgürlükler konurken
sunak taşına
kalemin körlüğü
parlıyor beyaz sayfalara
kılıç şakırtılar
zafer naralarına karışmış
sun turlu küfürleri ile
köreldikçe ucu kalemin
bilirim geçen bırakmıştır
kırk yıllık bir hatır selamı
timsah bile akıtırken
göz yaşlarını
göz yaşlarını yıldız
yıldız sanma erdemliği
içine girerken destursuz
aynada bir görüntüye aşk
aynanın karşısına saplar seni
ne çok satırlar var
bir bir yok olacak
yokluğunun farkına varılmayacak
yel esecek saman uçacak
daneleri korumalı derim
selamınız uzak dursun
koymam özgürlüğümü sunak taşına
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Takunya
orak çekiç çekerken gönderine
çernobil anılır her yıl günü geldiğinde
gariptir yaşam gariptir
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:29 PM
Tam Orta Yerinde
tartışmanın tam orta yerinde
anlamsız biçimde susmuştu
suskunluk bulaşıcı hastalık gibi
sardı birden masanın çevresini
tırtırlı metalin çakmak taşına
vuruş sesleri arasında çekildi
nefeslerle tütün kokusu sardı
sigara içilmeyen odanın içini
somutlaşan gerginlik açtı koynunu
sessizliği sarmaladı hasret ile
durağanlı başladı hızla sarmaya
sözlerin açtığı derin yaraları
erişebilecek miydi yeni cepheye
mitralyözden çıkar gibi kelimeler
yoksa ateşlerin bürokratı olacak mıydı
sigaradan çekilen derin nefesler
uzadı külü sigaranın ucunda
silkelemek için kalktı yerinden
pencereden uzatırken elini dışarı
gerginliğini de bıraktı gökyüzüne
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:29 PM
Tan Kızıllaşıyor
açlığı
beyaz bir
gelinlik gibi
giydirmiş tenine
utangaç
bakışların da
onurunun dokusu
kırılmamış direnci
gözlerin de kıvılcım
yeşeren bir fışkın gibi
tan
kızıllaşıyor
belli ki güneş doğacak
yüreği ni bileyliyor
belli ki bir şeyler olacak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:29 PM
Tasirim
haydi uzat yuregini
tarlada basak misali
kesilecekse kafalari
yeni hasat zamani
tasirim gunahimi
bir tohum misali
duserim topraga
sende yasami gunahim
gunahim gormek ise
tasirim
tasirim gulum
yaramda yaki gibi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:29 PM
Taş
daha çok taş vardı
her taşa bir kuş
her taşa bir sapan yapacaktım
okuttular beni
taş sapansız
kuş taşsız kaldı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tav
ne istediğini
bilerek yazardım
tavlamak isteseydim seni
düşmanımda olsa
yiğidini sevdim
bilincini tavında dövmüş
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Teğet
ne olacak şimdi
gece içini boşalttı
uykularımın
teğet geçti
gün ışığı
göz kapaklarımın cinliği
örtüsünde kaldı
şafağın
evet öyle ya
ne olacak şimdi
bıkkın bir suratla
çıkacağım gün ortasına
belki bir esneme
anımsatacak
karanlığı
rahatsız edecek
o güzel sohbetleri
sessizlik sardımı
yenik düşecek
kirpiklerim
yer çekimine
sonra bir ses
sıçrayacağım
bir fare misali
hareketli
utanım belki birazda
gün ortasında
uykuların özlemi
olmaz be olmaz
çıkmak gelmiyor içimden
kapıyı aralayıp sokağa
ne olacak şimdi
teğet mi geç eceyim güne
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tek Kişilik
Bitmek bilmeyen
Hayaller ülkesi isterdi
Fırtınalı gençliğim
Toprağa her düşen bedende
Acılar ektik yüreğimize
Sevmeye vaktimiz olmadı
Hayaller kurduk sadece
Alabildiğine sonsuz ve zengin
Ve bir gün
Mektubun geldi
Sonra sen geldin, ben geldim
Belki
Kızdım önceleri
Düşüncelerimi alıyordun
Aylaklığımı çalıyordun
Daralıyordu hayallerim
Bir sen kalıyordun
Birde yeni korkularım
Bir çınarı filizi gibi
Kök salıyordun yüreğimde
Sessiz sakin
O gün
Hayallerin gitmedi
Sende gitmedin
Yüreğimde yürek oldun
Geldik bu günlere
Ne güzel yaşamak
Yürekte bir çınar yaratmak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tekil Olmak
birden tekil olmak
yatagin icerisinde
cogul duslere dalmak
mesafelerin uzunlugu
matematikcilestiriyor
gecen ay kalan ay
kucuk olan buyugu
nasil ederde yer
ekseninden sapmadan
donuyor dunya
tohum once zarini
sonra topragi yirtiyor
acmak icin cicegini
gunler ayi yutuyor
bir cinarin yapragini
yere birakisi gibi
suzulup geciyor zaman
yeller esmezse
biri gelmezse
dibinde kaliyor
tekil olmak birden
yatagin icerisinde dalmak
cogul duslere
can yakiyor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Teori ve Pratik
eğerlerle doldurmadım
akıp giden zamanın içini
yük almadım değil
aldım alabildiğim kadar
pahada ağır
hiçbir anında yaşamın
denememek için eğeri
doldurdum alabildiğine
alabildiğine çıkınıma
teori ve pratiği
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Ter Çiçekleri
sana elimi uzatacağım
ve sen
ilk kez
elimi tutacaksın
belki de
tutmayacaksın
sormayacağım
belki
hayallerimden korkacaksın
belki
ellerimden
o zaman işte
tırnaklarımı
biraz daha
daha batıracağım toprağa
kan sızacak
sızacak belki de aralarından
bir sızı duyacağım
beslerken tohumları
ezik umutları yeşerteceğim
doğacak yeniden
ter çiçekleri
yeni
yeni topraklara
yeni
yeni umutlar serpeceğim
ellerimi
yeni ellere
uzatarak büyüteceğim
büyüteceğim her şeyi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Ter Kokan İnsanlar
onuru taşıyarak
caddelerin üzerinde
alın terinin seslerini
tek bir dilde haykırmak
haykırmak güneşe karşı
ne güzeldi ne güzeldi
bir zamanlar
saflar tutulurdu
bu kadar hainlik
dalmamıştı sokaklara
omuzlar verilirdi
doldururdu meydanları
ter kokan insanlar
din dil ırk kalkardı
ezgiler yakılırdı
inletirdi sokakları
tek yürekten ağızlar
acılar kardeşçe paylaşılırdı
siper olurdu çocuklara
yiğit vücutlar
yarınlar
onuru taşıyarak
yürümek caddelerin üzerinde
doldurmak meydanları yiğitçe
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tere Yalan Tere Kan
Alnımdaki
Teri yüzüp
Cüzdanlarınızın
Bir köşesinde
Kararmış
Hayalleriniz için
Çarkların
Çeliğini
Satın almaya
Birikim
Yaptınız
O çarklar ki
Her deviniminde
Bir mermi
Çıplaklığında
Bir cana emsal
Çıplak gerçekliğinde
Barış ve sevgi türkülerinizi
Rotatiflerinizin kan püskürttüğü
Salyalara bürünmüş
Kağıtlarınızda sundunuz
Sessiz bulvarların
Terle örülmüş
Milyarlarca ayağın bastığı
Taş kaldırımlarında
Tere yalan
Tere kan
İsyanlarımda
Nefesim oldukça
Yaşamım devam edecek
Şiir dolu satırlarda
Tere ter olarak
Açın yüreğinizi
Yüreğimden ezgiler
Ezgiler yaşayanlara
Yürekleri yürekle duyanlara
Ağıtlar yakılmadan
Dik durulmuyor
Onurlu yaşamda
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Terzi Kusursuz
bilmece gibi görünüyor
Didem Ahmet’i seviyor
Ahmet Ayşe yi
Ayşe’nin sevdiği belli değil
Ortadoğu misali
üç bilinen bir bilinmeyen
gibi görünüyor
sevgi mutluluk getirir
deseler de nafile karışık
bilinmeyenlerde değil sorun
bilinenlerden çıkan sonuç hüzün
sevgi eşit mutluluk
Didem seviyor mutsuz
Ahmet ve Ayşe gibi
Sevgi eşit mutsuzluk
Biraz Büyük orta doğu gibi
ölçütler mi yanlış
bilinçler mi toy
garip bir denklem
hiç bir giysi bedeni tutmuyor
terzi kusursuz sözüm ona
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tınıydı
tınıydı ayıran bizi sesinin
ne dil dokunmuştu yarasına
ne kelimeleri açmıştı yaşında
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tomurcuk
kılıç kuşanıp
ser almak
serde sırrı aramak
sır olup uçamam ki
bana bir çift
kanat gerek
ser ver ki
bedeli ucuz olsun
olsun diye
bırakma onuru
ya suskun yaşamak
çekilip dehlizlere
kelepçe vurmadan
lakırdılar arasında
dizdirmek kelimeleri
kalemde
tüm renkler
karaya çalarken
kızıla vuran
şafağın haberini
kar bir sevdayı
anlatamamak
yaşayanlara
titreyerek
sırlar ver
ısınsın dünya
kar sevdalar erisin
karışsın toprağa
açacak çok şeyler var
tomurcuk
tomurcuk umutlarım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Topal Memet
topal memet
ayağını kırdığından beri
kaval ustalığına verdi kendini
bir zamanlar çobandı
geçti mi sürünün başına
en az sarı kız gibi
civandı yürüyüşü
sarı kız
kangaldan bozma
Sivas Erzurum harmanı
kaval deyip
geç meyin öyle
verdin mi nefesi
birde mahir olursa
verenin üflemesi
oy dağlar oy
kışı bahar
yazı bahar
eder durur
değil yüz yirmi bir baş koyun
cümle alemi peşine dizilir
kimi zaman
katlanmak istemez
bir koyun
biraz saz biraz caz istese de
çeviri verse başını ovalara doğru
işte o zaman fırlar sarı kız
yanlış anlaşılmasın
sürüden ayrılanı
kurt kapar masalı
masalı olmasın diyedir
topal memet
ustaca işler kavalı
ayakları gibi değildir elleri
elleri mahir
üretir bir şeyleri
kendinden sonra
kızını koydu sürünün başına
sürü dedikse kendinin değil
kıyamamıştı oğluna
göndermişti şehre
okumaya değil
bir basım hane de
bir yakınının yanında
buldu işini
istedi ki medeni olsun
istedi ki yarını kurtulsun
istedi ki kurda kuşa yem olmasın
ayırdı sürüden
sürüden saymadı
saymakla olmuyor ki bu iş
saymamakla olmuyor ki
üç üçtür
yedi yedi
yedi bitirdi kendini
sıkıldı mı daha fazla canı
üflerdi yaptığı kavalı
bor basmane işcisi
çoban memedin oğlu
yaşı henüz genç
düşünceleri gibi
bilse de o babasını
çoban memet
her kes bilirdi
artık o topal memet
sabah altıda kalkardı
uzundu yolu
ekmeğinin içine
zeytin katardı
yürürken bazen
kavalsız türkü tutardı
yaşı on beş
içinde on beş yürek atardı
geldi mi basım hanenin önüne
canına on beş can katardı
üfürürdü bekci
endamı yüksek duruşuyla
boynunda asılı düdüğü
kavalı duyan sürü gibi
girerlerdi ardından
bekçinin
on altı can on altı dünya
kurşun dökerlerdi
harf dizerlerdi
kağıt keserlerdi
okuması ilk okuldandı
yinede dizemezdi harfleri
harf dizmek ustanın işi idi
bir gün oda usta olacaktı
babadan ayrı olmak neyse de
anadan ayrı olmak
molalarda çok koyardı
ah ovalar ah
düdük çalardı
biterdi molaları
peş peşe çıkardı
mürekep kokan kağıtları
kesilirdi
biçilirdi
istiflenirdi
mengeneye girmek için
kağıt desteleri
beyaz tutkal kokusu
sarardı ortalığı
severdi
çok severdi
doğuşunu bir kitabın
ama açamazdı
tek bir sayfasını
derlerdi ki o zamanlar
bu zamanlar
şu zamanlar
aslında tüm zamanlar
ne gelirse gençliğin başına
kitaptan gelir
okuyunca insanın içinde
neler olur neler
ürkerdi hep
topal memet
bilmezdi neden ürktüğünü
ama ürkerdi
severdi oğlunu
severdi kızını
kızı dağda gezerdi
oğlu basım haneye girerdi
anaları gizli gizli iç çekerdi
hangisi tehlikedeydi
hiç bilemedi
ürkerdi sadece
belirsizdi ürküntüleri
bir kesittir şiir
yaşamdan doğadan
bir kesittir
kendisi değil
bir taşın suya düşüşü gibi
düştüğü yerde
yayar dalgalarını
taşın şiddeti kadardır
dalga boyları
yayılır
düştüğü noktadan
yayıldığı yere kadar
topal memedin ürpertileri gibi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tophanede Denizi Seyredebilmek
Tophaneden
Denizi seyretmek
Ürkütmese beni
Alabildiğine bakacağım
Up uzun maviliklere
Martılardan uzak
Berrak maviliktir özlemim
Ülkemde birde huzur
Ama diyorum kendime
Şimdi limanın biraz ötesinde
Bir Uçak gemisi iki Hücum botu
Kesecek önünü
Özgür bakışlarının
Yüreğini
Altıncı filonun
Kırpıntıları kaplayacak
Ahh bir deve kuşu olabilsem
Huzuru istediğimde yaşayabilsem
Sıcacık bir eli tutsam avuçlarımın içinde
Bakabilsem ufukta doğmakta olan güneşe
Tophanede güneşin doğuşunu seyredebilmek
Birde gönlünce olabilse
Elinde karbonatsız bir çay
Temiz bir masa
Beyaz umutlar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Toprak
Bu gün toprak
Bir tuhaf kokuyor
Ne yağmurdan bir eser
Nede yelden bir haber var
Bir hoş, bir hoş
Çökmüş doruklara
Hüzün bulutu
Bir hoş, bir hoş.
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Tozu Beyaz Dünya
dilimin ucuna
gelip dolanırlar
sürekli
sevda
burukluk
hüzün çiçeği
batmayan *******
uçuşur hayalimde
sonu olmayan
kelimeler gibi
dalgaya bırakmış
deniz
ırmakların getirdiği
büzülmüş
bir pet bardağı
kaç dudağın
değdiği
kaç elin dokunduğu
bilinmez
dokunur
da durur düşüncelerime
nedendir bilinmez
adını bilmediğim
şarkılar
söylemek isterim
coştukça hüzünlerim
bir gariplik çöker
sahillere
hüzünlerle yaşarım
madımak
toplardı annem
birazda
köyümü özlerim
yıllar birikmiş
dönemediğim yerlerde
özlemlerim bekletirim
daha çok
görecek yerler
yerler var diye
akşamları
kale kapıdan
cumhuriyet meydanına
uzanır fayton sırası
atların ayak sesleri
atların ayak sesi
karışır
teker tıkırtılarına
sesler uzanır
karanlığın içine
bir şehir turudur
gürültü
sokaklar sevda bulutu
çöker yabancının üstüne
bir şehir turudur
cadde boyu
dilimin ucunda
adını bilmediğim
şarkılar dolanır
elim pakete gider
ciğerim
bir nefes ister
dumanı dağılır
hüzün çiçeklerinin
kokusu gibi
gökyüzüne
boğazımda
bir gıcık olur
kaç kez derim
kendi kendime
dinleme şu haberleri
okuma sayfaları
yada vurma
kendini yollara
bak o zaman
o zaman
nasılda güzel
güzel görünecek dünya
mavi deniz
mavi gökyüzü
tozu beyaz dünya
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Tüketiyorum
her nefes çekişim
karanlığın içerisinde
kor bir iz bırakarak
küle döndürüyorum tütünü
tüketiyorum an be an
zamanı ve zaman içerisinde
onca olabilecek şeyleri
bırakmadan gençliğimi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Türk Tele Kom
Türk Tele Kom Satıldı, Taksitle, Lübnan ve İtalyan Ortaklığına, Kardeş bir dünyada yaşıyoruz ya, Hıristiyan Müslüman ı, Paranın Milliyet i olur mu.
Zamanın birinde
Çıkıp gelmişlerdi ülkemize
Gidişleri aynı gidiş olmadı
Çok iz bırakmışlardı ülkemizde
Altmışlar, Yetmişler Seksenler
Kesintiye uğratılmıştı sesler
Şimdi sessiz ülkem
Şimdileri mahzun
Şenlikler düzenleniyor bir yerlerde
Dostlar benim dostlarım değil
Büyüklerimizin dostluğu bu gün
Düzenlensin Fener alayları
Gelenler ağırlansın
Büyüklerimizin dostları bunlar
Yakılsın Ateşler, Islaklar
Üzerlerinde Geçmişten kalma
Denizin ıslaklığı var
Türk Tele Kom Satıldı, Taksitle, Lübnan ve İtalyan Ortaklığına, Kardeş bir dünyada yaşıyoruz ya, Hıristiyan Müslüman ı, Paranın Milliyet i olur mu
Şehvetleri ile geliyorlar
Seviyorlar bu ülkeyi
Yeni, yeni dostlar ediniyorlar
Seviyorlar bu insanları
Bizimki gibi değil sevgileri
Şehvet dolu, kin dolu
Yare bakar gibi bakmıyorlar
Fahişe sanıyorlar bizi
Satılan öylesine bir şey değil
En mahrem sırlarınızın kilidi
Satılan öylesine bir şey değil
Bedeninizin sanınki Omur iliği
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Tütün Kokuyor Parmaklarım
tütün kokuyor parmaklarım
eritmişim zamanın bir bölümünü
ne çok alışkanlık vermiş yaşam
gebeyim bakmayın erkek oluşuma
neler ekilmedi ki yüreğime
ayaklarım sokakların yorgunu
sokaklar bu günlerde
yiğitlik yoksunu
tütün kokuyor parmaklarım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Tütün Saracağım
yıkılmaz gibi görünen
bir kalenin içinde
kalenin içinde
düşüyorlar birer birer
tütünsüz geçen *******de
mutlu olan anneler
oy anam oy
birer birer düşüyor yiğitler
ne garip çile bu
vurulsa da düşüyor
vurulmasa da
düşürülüyorlar
sevgini uzak tut
bu aralar benden
tütün saracağım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Ucuz Şarap Tadı
en güzel anlamları yükleyeceksiniz
yazarken yüreklerinizi katarak
çala kalem çalım atacağım
anlık gözüme takılan hergeleye
diyeceğim ki rengarenk bulutlarla
örtüyorsunuz yaşanacak geleceği
bakan yüreklere sis gibi inerek
ucuz şarap tatları bırakacaksınız
belki damaklarda unutulmayacak
belki harfleri karışık birkaç dize
sun turlu küfürler yerine geçecek
adam sende diyeceğim sen de
okumayı bırakıp çalacağım kalemi
boş bir yarını doldurma zorunluluğu
en derin noktalarıma nakşedecek
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Ufukta Kara Görünmesin
gözleri gözlerime dokunmadı
karanlık sokaklarda dolaşırdık
farklı mekanlar olmuştu yerimiz
kesişmedi yollarımız gecenin içinde
burka sız düşüncelerde misafirdik
şimdi misafirliği erden bırakıp gitmek niye
İstanbul da dolaşırdı çoğu satırların
bazen Anadolu’nun içlerine uğrardın
hiç yalnız görmedim mavi düşlerini
aynı sofranın farklı zaman aralıklarındaydık
şimdi bir yelkenlide olmalıydım
elimde satırlar esintilere bırakmalıydım
bir bir kelimeleri yelkenler dolmalıydı
martılar yunuslar yarışmalıydı etrafımızda
kapmalıydılar bir bir dökülen kelimeleri
ağlamamalıydım doymalıydım
doya doya yaşanan yaşama
ufukta kara görünmesin
güneş yatsın ufka doğru
birde tutuştursun düşlerim
elime dolu dolu kadehi
dalayım denize vuran
o küçük parıltılara
sessiz sessiz damlalarım olsun
ben ağlamayayım
doya doya yaşanmış yaşama
vakitsiz ölüyor güzel şeyler
mesala özgür kelebekler
göçmen kuşları martılar
şairler usta yazarlar
yüreğimde bir düğüm
yüreğimde bir ateş
bir gül
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Umudu Beslemek
Umudu beslemek güzel
Bezemek umudu yeni umutlarla
Sonrada görmek
-------- bir değişkenin içinde
--------------- ayni basitliği
ve çıkıp doruklara
doruklardan bakınca birde ardına
Sıkılmak
Alabildiğine
Yalnızlıktır be dostum
Beyde deseler paşada
Fark etmez,
Yeterki
Kör olmasın
Yüreğin
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Umutları Bağlamak
kırmızı beyaz
dokusu
kartalın ayaklarına
bağladım uçurtmamı
sevmelerden
yoksun
ipleri
yangınlara
bırakmadım elimi
kanat
çırpışında
kartalın
uçurtmamı
özledim
umuttu
yükseklik
coşkuydu
dalga dalga
çocukluk
düşlerimle
süslemiştim onu
bir yıldız
koymuştum
bir ay
yürek dolusu
sevdalar
fabrikalar
okullar
limanlar
ikide çocuk
örgü saçlı
eli sapansız
gözü mavi
ayaklarında
kartalın
yol
aldı
uçurtmam
uçurtmamı özledim
ipler gönül yarası
avuçlarımda
sevda belası
memleketimi özledim
bir devin
mavi gözlerinden
bakmayı özledim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Umutlarım
Umutlarım
bir namlunun
ucundan çıkan
tertemiz emekle
üretilmiş
adına barış denen
mermi ile
vuruldu
düşmedi
direndi
suskunluğunda
Anadolu’nun
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Unutturma
unutturna unutturma bana seni
nazlı bir eda nazlı bir seda
salı verip dön bana gel geri
bak nasılda açar tomurcuklar
her biri yedi veren gül misali
unutturma unutturma bana seni
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Unutturuyorlar
sanmayın ki
yeni şeyler verilenler
bin masal bir hikaye
bir ödül bin kavga
unutturuyorlar
unutmak
o kadar kolay mı?
“Türkiyenin başbakanı konuşuyor inanmıyorlar
Türkiyenin bakanı konuşuyor inanmıyorlar
Türkiyenin bilim adamı konuşuyor inanmıyorlar
Yahu siz kime inanacaksınız”
diyor başbakan
yahu siz kime inanacaksınız
sanmayın ki
yeni şeyler söylenen
bin masal bir hikaye
bir söz bin kargaşa
inanmaksa bu dava
çok sorular var kafamda
mesela özelleştirme
mesela Kıbrıs
mesela AB+D
ormanlar
hazine arazileri
limanlar hava alanları
unutturuyorlar
Seydişehir
Erdemir
Telokom
Sümerbank
Et balık kurumu
daha niceleri
bir söz bin kargaşa
mezat salonlarında
pür neşe
sanmayın ki
yeni şeyler verilenler
bin masal bir hikaye
bir ödül bin kavga
unutturuyorlar
unutmak
o kadar kolay mı?
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:32 PM
Usulca Çöz Halatı
usulca çöz halatı
bu sahillerden
kim bilir kaç taka
yol aldı böyle habersiz
martılar dinlenirken
kaç nefes çekildi
kaç umut bırakıldı
terk edilen topraklara
gecede doğar ay
nazlıdır uzattığı ışığı
ay denize bakar
denizde yakamozlar oynar
denizler engin
ufuklara gebe
doğumlar sancılı
zaman sürdüm yarama
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:32 PM
Uykular
hangi dipsiz kuyulara attım
kim kaldı bilen
kolların
aldı götürdü
o
göz bağlarımın
ürpertilerini
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:32 PM
Uykular 02
yalın kılıç
çekilmiş gibi
pusatsız
bir nefer misali
geliyorsun üstüme
yetmezmiş gibi
ellerim
ellerim bağlı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:32 PM
Uykular 03
tutamadığın
günler ellerimi
uzakta kaldı
ellerin kelepçe
ellerimde
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.