PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Türk Öğer Koç


Sayfa : 1 2 [3] 4

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kıssadan Hisseler

1-

alışamadım
dolmuşlarda yer verilmeye
kırlaşmış saçlarım kadar
değil yaşım
alışamadım
yıllara yenilmişliğe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
2-

bakışların
adımlarını
attığın yöne
doğru olsun
düşüncelerin her yöne
nasılda ulaşacaksın hedefe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
3-

arkandayım
diyorum sana
dikkat et
birileri varmış gibi
ardında

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
4-

el öptürmedim
diyemi bu küslük
çok işimiz var çok
bu kölelik
yetti artık

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kış Boğar

kış boğar
gök yüzünün
mavi yüzünü

yanar genzim
havada hainlik kokusu

sokaktaki
kuzuya saymış kendini
sanır ki
kurtulacak büyüyünce

boynu bükük
çiçeklere takılır gözlerim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kızıla Çalsın Bulutlar

dudaklarında hissettim
güneşin sıcaklığını
savruldum başaklar gibi
saçıldım tohumlara karışarak
hasat bekleyen düşüncelerde

doğ benim karanlık *******ime
deniz misali bedenim doğurgan

ufuk çizgisinde kızıla çalsın bulutlar
kızıla çalsın yakamozlar oynaşan balıklar
derin olsun her şey yüreğimin içinde
bakın o zaman işte o zaman
ne güzellikler doğacak kıyılara vuran

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kiracı

kurgu görüntülere
yer minderine uzanmış
salonun bir kenarından
hiç evi olmamış
biri olarak bakıyorum
profosyönel kiracı gibi
emeğimin büyük bedelini
kurulmuş bekçi saati gibi
kesintiye uğratmamak için
beylik keyfimi
ödemeye mahkum ediliyorum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kokunu Özledim Anadolu

Balkonlar
Neler anlatır
Bilir misiniz,
Nelere tanıktırlar,
Sefaları.
İpte
Çamaşırlar asılıdır
Beyaz, mavi, siyah
Damla,damla düşer
Süzülen suları
Aşağıdan
Yukarı bakışlar
İçten içe söylenişler,
Temizlenir durur
Oysa bir şeyler
Odalar, pencereler,
Giysiler, yerler
Temizlenirde durur
Ap ak olur her şey

Akşam çöker
Kente, sezsizliği ile
Başlar fısıltılı sohbetler
Bir şeyler kanar
Damla, damla düşer
Süzülen sular
Bir şeyler temizlenmiştir
Temizlenen maddeler

Ağustosun sıcağımı
İten yatakları
Yıllar öncesi
Bu aylarda
Kaynıyordu Anadolu
Sakarya, Afyon, Eskişehir
Trenler, Kağnılar
Gelip gidiyordu
Uykular bölen
Taşıdıkları düşlerdi

Oturmuşum
Demire dayamış sırtımı
Yıldızlara bakıyorum
Yıldızlar solgun
Bozkırlar uzak
Şehir sessiz
Balkonlarda karartılar
Kağnılar
İz bırakarak ilerliyorlar
Bozkırlarda
İzler dayanamıyor
Yılların yorgunluğuna

Uzaklarda bir yerdeyim
Zamanın içinde
Zaman örselemiş
Örselemiş hayalleri
Soluyor bir, bir fidanları
Sümerbank’ı, Seydişehir’i
Daha da niceleri

Ağustosun sıcağımı
Uykularımı çalan
Şehrin sessiz çığlıklarımı
Beni bu günlerde uyutmayan

Kokunu özledim
Anadolum
Tozunu özledim
Anadolum
Seni özledim

Ne çok şey
Anımsatır Balkonlar
Ne çok şey
Anlatır Balkonlar
Asılan çamaşırlardan
Sular sızar
Damla, damla
Aşağıdan bakarken yukarıya
Türlü, türlü şeyler söylenir
Yıkanırda durur bir şeyler
Yüreklerden öte
Bir şey söylenmez ki…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kolay Değil Fadime Olmak

fırtınalı gecenin sonunda
kıyıya almışlar cesedini
bir kancaya takarak esvabından
gökyüzü duru deniz durgun
sabah güneşi de
yakmıyor düşünceleri
bir fırtınanın sonrası
yine ölüm kokusu

Fadime gelmiş
sahile Fadime si
gırtlağında boğum
boğum çığlık tutkusu
dokunsalar boşalacak
bir şarjör dolusu
direniyor yaşama
ölüm değil
yaşama korkusu

kolay değil
direksiz payanda olmak
kolay değil
ışıksız gecede olmak
kolay değil
yaşamın içerisinde Fadime olmak

gün ışığı vurur
Fadime’nin yüzüne
gece karası bürünür
bürünür gözüne

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Konuştuk

konuştuk
o anlattı
ben anlattım
gülümsemeler arasında
anlaştık bir biçimde
ne o biliyordu benim dilimi
ne ben tek kelime Romence
kelimelerin biçimine hapsetmeden
olanca güzellikleri
içten tebessümlerle
yıktık bilinmezlikleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Koparsa Gönlünüzden Birşeyler

kelimelere vursan
vursan beni
kaç satıra sığdırabilirsin ki
bir damla
yanaktan sızan suyu
hangi adla çağırabilirsin ki
akar gider
uyarak yer çekimine
süsleme sanatının
en mahir ustası olsan
değiştire bilir misin ki yatağını

dokundurmadan tele mızrabı
vurmadan deriye tokmağı
döke bilir misin nağmeleri

ey benim bilgeliğini
gecenin içerisinde
yıldızlara bağlamış
cümlelerine sevgi ile başlamış
emekte fukara
sözünde keramet olan
sevildiklerim

yılanın derisi
ürpertir beni
sarılamam basarken
acılarımı tuza
acılarım gün olur
keskin olur tuzdan
kokutmaz kelimelerdeki ihaneti
emektir saran her türlü yarayı
onaran zaman

sunmayın yıldızlarınızı bana
karanlıklar içerisinde
ışıltı değil aradığım

okuyamıyorsam eğer kelimeleri
ısıtamıyorsam eğer yürekleri
parıltıları taşımak
paye etmiyor
yıldız taşımakla…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:10 PM
Kor

körüğün
inmeye hazır
kolu gibi
köze

körüğün
savurduğu
yel gibi

demire
ışıltısını veren
kor gibi

akıp geçti
ilk bakışları
bilincime

durulmak için

dokundurdum
duygularımı
dalgalara

dalgalar buhar
kulağımda
bitmeyen uğultular

doruklarda yaşam
başım duman

yüreğim çelik
esnek kırılgan

haydi durma
vur çekicini

örsün üzerine
koyduğum yüreğim

mahir olsan
evrende güzelliğinle

cilvelerin
kıvraklığını sarsa

raksetirse
isterse dilin
en nadide nağmeleri

çıkarmasaydın eğer
kat kat altından
esaretin
bendeki
cevheri

kar eyler miydi
köşkleri kurmaya

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Korkularım

yara yara giderim
şehrin yosma düşüncelerini
korkarım yenilgilerden
üzerine üzerine giderim
korkularımın

gizli bahçe dedikleri
bir garip yer

üç beş masa bir çıkrık
eskilerden kalma
birkaç düş

bir sokak ressamının
fırçasından dökülmüş gibi
biraz hayal biraz süs

birde şu iskele
şu deniz olmasa

şu motor sesleri
şu tek tük
havalanan kuşlar

tadımı kalırdı
şarabın

yara yara akıtırım irini
bir sararmış
çıban başı gibi
durur garsonlar

bilirim birazdan
daha bitmeden
sigaram

küllüğümü
alacaklar

kül olmuş duygularla

ellerin elimde
nerede dilek tuttum
hiç sevgili
kul olmadım

şu esinti
şu gökyüzü
şu öğlen güneşinin
denize vuruşu
yakamozlar

kentin kıvrak belli
******su

elleri elimde
sevdiğimin

korkarım
yenilgilerden
onun içindir ki
üzerine üzerine
korkuların
gitmelerim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Korkuyorum

Hiçbir şeyden korkmazdım
Senin ile oluncaya kadar
Ama şimdi ayrılıktan
Özlemden, Sensizlikten
Korkuyorum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Koy Noktayı

koy noktayı
yetiyorsa yüreğin
titremiyorsa elin
biz alışığız
çentik atmaya
kah kabzalara
kah noktalara

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Koyun

diyorlar ki
her koyun
kendi bacağından asılır

nice kendi bacağından
koyunları asanları gördüm

her koyunu
kendi bacağından asanları
asanları gördüm

düş mü
düş mü ola

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
Kökler Salar Derinlere Umudum

1-)

Yalnız kaldığımda diye başlasam da, uzaktır yalnızlıklar yaşamdan…
Düşen taneleri yağmurun imgesel farklılıkları gibi süzülür bilgece yüreklerimize, bir gül yaprağında damlacık olarak alırız düşlerimize, düşmeye devam eder damlalar,
Damlalar olmasa yağmur olur muydu, hüzünlene bilir miydik bir cümle yerde, camdan bakarken, kuyruğunu kıstırarak bacaklarının arasına almış şaçağın altına sığınan köpeğe, yeşertebilir miydik, ektiklerimizi, ıslana bilir miydik sokaklarda sevgilinin elinden tutarak, atar mıydı kalbimiz o ürkek gizemlerle…

çoğalırım çoğalırım
damla büyüklüğünde

seneler oluşur
bir elma çekirdeğinin
toprağa girişi gibi
üretkendir benliğim
üretkendir toprak
açar yapraklarım
kalmaz yaza
alabildiğine özgür
özgürdür yapraklarım
gövdesine bağlı
dal ile

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
2-)
Yalnız kalabilir miyim toprağa düşmüş bir damla gibi yaşama karışarak, baş, başa olmak mıdır yalnızlık; yaşamla, rüzgar vurur saçlarıma, bir arı konar çiçeğe, bir dal takılır, yüzümde esintilerin özgür gezintisi, belleğim dolu canlarla…
Bazen yüreğimden kopan sessizlik yırtar bilincimdeki sessizliği, bilinmezlerle dolu, akıntılarda hedefe doğru giden, bazen bir çaya düşmüş yaprak gibi…
Çay akar ırmağa doğru, yaprak akıntıya bırakmış kendini, takılacağı yere doğru…


serçeler konar dallarıma
rüzgarlar savurur
yapraklarımı
hışırtılar kaplar sessizliği
rüzgar esmeseydi
konmasaydı kuşlar dalıma
duyar mıydım seslerini
kerameti gösteren
ayna olsa
kırar mıydım aynayı
yaşam sarmasada kollarını
kucakla sen kucaklayabildiğin kadar
yaşamı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
3-)

Dalından kopup akıntıya bırakmak kendini, gitmek bir yerlere uzaklaşarak köklerinden, kurtarır mı, bir orman olmak kökleri sarmalamak bir birine nasıl tad verirse de, seyyah olup gezmek diyarları aynı şey olsa gerek öyle anlatıyorlar, hiçbir zaman bir seyyahla oturup sohbetim olmadı…

göçmen kuşları
sanki yer çokmuş gibi
uzak durur
kırlangıçlar
leylekler turnalar

kökler salar
derinlere umudum
uzaklaşır görüntüden martılar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
4-)

Deniz yanı başımda, düşüncelerim uzak, beklide Anadolu’nun ücra bir köşesinde…
Oynaşıyorlar düşüncelerim, anılara karışmış hayaller, anıları güzel yapan, kopmuşluğumu yaşamdan, yoksa hatırlanması mı istenilen kesitten, oynaşıyorlar esintilerle yaprakların oynaşması gibi ses oluyorlar, bir kış, bir yaz, gönlüm sürekli baharı istese de…


bir başka oluyor
yağmuru düşlerken yalnızlık
istemlerin dışında ise eğer
hücrelerine oksijeni
çekmekten öte
şeyler gelip
giriyor bilince

köklerimi salıyorum
daha derinlere
çınara dönen bilincimin

bir elma çekirdeği
bir çınar
gidip gelmelerim

bir saka
bir kırlangıç
umutlarım

üflüyorum
közün üzerindeki
küllere
kor parlaklığı
bulmak için

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:11 PM
5-)

Ömrün kaçta kaçını dolduruyor düşler, uykulardan uzak, kaç sohbet sofrasına tanık oluyor bir ömür, kaçından doyarak kalkıyor bilinç, yaşanmışlıkların ölçütü olabilir mi zaman…
Damlalar düşerken hep yağmur mu gelir akla, dalı kırılan bir fidandan süzülen sıvı, taş değmiş bir kekliğin kanadından akan kan düşmez mi toprağa, ıslatmaz mı toprağı…

kaç satır sığıyor
her nefese
nefesin aldığı yol
insan ömrünce

gönülden gönüle
anlık sohbetlere
dalıyorum kendimle

bir sen oluyorum
bir ben

biliyorum
damlalar düşerken
bir buluttan
bir serçenin döşünden
sende düşler denizindesin

belki bir portakal
belki bir vişne

toprağı deler gibi
sarıyorsun
bedenimi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Körebe

kime dokunsam sobelenecek
bağlanacak gözleri
uzanacak elleri boşluğa
değişecek bir çok şeyi
ebe olacak ebe

ne garip şey
oyunda ebe olmak
bağlı iken gözleri
bulmaya çalışmak
bir şeyleri

hissettirmek için tüm duyuları
zorlamak bilinci
ne garip şey
oyunda olsa

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Kubilay

taş atma
elin kırılır dediler
çocuktum
taş attım
adam gibi
adam sanılana
elim kırılmadı
ters düştüm şeytana
şeytan giremedi sazıma

düşlerime sığdırdım
bir çift mavi göz

adam gibi
sakalı vardı
elinde palası
sopasının ucunda
bir kanlı güneş
cennetin bekçisi
sanırdı herkes

bir çift mavi göz
yayıldı düşlerime

nasılda
kara basanlar
saracaktı düşlerimi
dalmasaydım maviliklere
bin Kubilay doğmasaydı
ne olacaktım kim bilir

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Kurşun

kurşun
soğukluğunda
tene dokunuşun

sayısını
bilmediğim
tüylerim
ürperiyor

ne çok şey
bilmiyormuşum
anlayamıyormuşum

satırların
arasında ezilen

ne çok
şeyler varmış

cehennem
sıcağından
çıkan bir kurşun

saplanıyor tenime
ürpertilerini
salarken düşüncelerime

eller diyorlar ya
hani o eller

dokundu mu
kelimelerde ayrı

bir kabza
dostluğu kadar
düşman

bir yumruk
atışındaki
kin ne ki

tokanın içindeki
gizemin ardında

fırtınalar kaplıyor
şehrimi

bulutlarımı
alıp
götürüyor

görüpte
dorukları

duyupta
çağrısını

uykudan
uyanır gibi

sabahın
mahmurluğunda

gizleniyor
gizleniyor kelimeler

sessizlik
düşüyor
yüreğime

yeni
bulutlar
oluşacak

düşen her damla
bu sıcakta
buhar olacak

yükselecek
gökyüzüne

beklemelere
gebeyim
zamanı örmeye

tercihler
koymalıyım
önüme

siyah
beyaz

kahverengi
olmamalı derken bile
bir kızıl düş olmalıyım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Kurşun Yarası

vurdular beni
günün
tam orta yerinde

yaram nerede

nerede yaram bilsem
tütün basacağım

ılık akar
hüznün sızısı
derin olur
diyarlara dalması

yönünü bilsem
kurşunun
siper edeceğim
beynimi

vurdular beni
faili meçhul
düşüncelerimin

yaram nerede
nerede akan sızı
bir şarap burukluğunda
çekilirmiş acı

ekimin habercisi
yeni haberler
veriyor
satır araları
boş kalmış
yine bir şeyler oluyor
İstanbul İstanbul

vurdular beni
eylül ayında
gün ortasında

kara haber
tez duyulmaz
gülüm

gülüm
sol yakamda

ağıtlar
yakmayın
halaya uygun
türküler söyleyin
çemberler kurun
yakın ateşi

gün yanma günüdür

avutmayın
ağıtlarla beni

yaramı
bulamadım
saydım ki
ben vuruldum
yalana saymayın sözü

her gelen haber
san ki
kurşun yarası

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Kuytular

dilim dönmezdi
söylenmelere
kılıç gibi
bir şeylerdi
batan yüreğime

kara dut
yemiş misali
gelince dilimin
o yumşak ucuna

alıp başımı
orda bırakıp seni
giderdim yalnızlıklara

buram buram
öfke olurdum
çocuksu duygularda
kaprisi bol olurdum

sen ki
masanın
bir köşesinde
bilinmezlikler içinde
verirdin ısını gökyüzüne

yalnızlıklar besledi beni
yalnızlıklar bıraktı kuytulara

kuytular yaren gibi
sarıldı bırakmadı beni

serseri hülyalara dalamadım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küçücüktük

küçücüktük
küçücüktük
bir embriyo kadar
başladık büyümeye
isteme sekte
sevinçle avıyla doldurduk
her geçtiğimiz zamanı
konu olduk dizelere
zaman büyüttü bizleri
bazılarımız kendilerini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küçük İnsanların Kokusu

Oturduk
Bakışarak
Atatürk
Parkında
Bir bank
Sizler için,
Sıradan
Belki…

Karşıda Akdeniz
Bir yanda
Mersin Limanı
Uzaktan
Küçük gibi
Görünen
Kocaman Gemiler
Kocaman Vinçler

İyot kokusu
Geliyor karşıdan
Tuz karışmış
Denizin tuzu
Değil bu
Küçük
İnsanların kokusu

Kaç yıl
Önceydi
Yürürken
Ellerimiz
Bir birine
Teğet geçmişti
Ürpertilerle
Sarsılmıştı
Bedenlerimiz

Oturmuştuk
Sonra
Susmuştuk
Sonra
Acemice de konuşmuştuk
Sonra
Kalkmıştık istemeden

Ne kadar çok
İstenmeyen yaşandı
Limanda ter/ kana karıştı
Ne kadar çok
İstenmeyen düşlendi
Sevda gibi, Özgürlük gibi

Sevdalara
Hayaller kurdum
Düşleri kurdum
Sevdalarım umut
Düşlerim yalın kaldı
Bir yanımda hüzün kaldı
Bir yanımda sevgi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küçük Şeylerdi

Küçük şeylerdi
Coşkumu öylesine kamçılayan
Hani öylesine,
Pembe panjurlu evler değildi

Küçük bir tebessüm
İçinde olduğum
Yanağa konan bir buse

Kucak dolusu çiçekler değil
Henüz açmamış bir tomurcuk
Yaprakta bir kırağı tanesi

Küçük şeyler mi demiştim
Bu ayrılıkta sevdamı küçültemem ki

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küfrün ağırlığını taşırız

Küfrün ağırlığını taşırız
Birer, birer yitirirken zamanı

Meze dolu sofralardır önümüzdeki
Kah bir tutam sevdadır aldığımız
Bir çatal acı ile beraber
Bir yudumda iksir anılardan
Kadehler kalkar havaya
Çin, çin eder kaybedilenlere

Bir eksiktir her zaman
…………………..Birde fazla
Zaman su değirmeni gibi
Öğütürde, durmaz terazisi
Haktır
Öğütülenin
Kardeşçe üleş ilmesi

Dostlar ediniriz ağırlıkları kadar
Ağırlıkları kadar sevgi veririz

Uslanmaz yürek, bir deli eser
Masa durdukça yerinde
Giden gider, Durmaz gelenler
Bende sana kalmam gönül
Sevdalarımın kökleri var

Küfrün ağırlığını taşırız
Birer, birer yitirirken zamanı

Dostlar ediniriz ağırlıkları kadar
Ağırlıkları kadar sevgi veririz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küheylan

ayırt edemezler
küheylanı uyuz eşekten
usta bir nalbant gibi
vurur nalına da mıhına

küheylan sırtında
koyun çobanı
sanır kendince
uyur eşek altında

kaynatırlar kazanı
alev cehennem ateşi
kanan sanır aş evi
bedeni kim bilir
kimin dişinde

sanırlar ki
düzen eski dönem
vurdukça kırbacı
söylenecek etme ağam

küheylandan
uyur eşek olur mu
şaha kalktı mı
üstünde çobanı durur mu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Külden Ağaç Olurmu

en büyük acı
sevgi den doğar
en keskin ağının
sevgiden üretilişi gibi

onun için
değimlidir ki
en büyük savaşlar
cahilliğe karşı

kolu kırarız
yeni örteriz üstüne
kanat yolarız
yastık yaparız düşlere

yol bilmez rehber ile
neyleyim

neyleyim lekeyi
iz bilenleri

izi sürüp
kendini görenleri

devranı ters döndürenleri
külden ağaç olur mu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:12 PM
Küresel Bakış

artık eskisi gibi
tabloların arkasına
malik hanelerde
saklanmıyor kasalar
yılanlar sessizce
ıslık çalarken
kayıp gidiyor

bir yerlerde kan damlıyor
toprağın üstüne
elini dudağı ile
ıslatmıyor istifçi
makinelere bırakmış işini

çağ atlar gibi
çayda otlar gibi
orta yerine düşüyoruz
her yanımız ıslak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Küstürdüm Küs Çiçeğini

Küstürdüm
Küs çiçeğini
Oyun oynarcasına

Küstürdüm
Küs çiçeğini
Küs küs bakarken
Yapraklarını kapatışına

Oyun oynarcasına
Bırakarak arkada
Çıkardılar beni
Bedenime
Verirlerken
Özgürlüğü
Direnişin
Türkülerini
Yeniden doğuşlara
Gebe kalınmayacak gibi
Bıraktırdılar
Kapanan
Demir kapıların ardında
Mehmet’in gülümsemesi
Kelepçesiz bilek
Bilince kelepçe
İstedikleri
Buna yürek
Yürek müsaade eder mi

Beyaz boyalı
Tuval kağıtlarım
Yeniden resim
Yapar gibi yaşarım
Bir ağıt dolandı
Dilimin ucuna
Bakışlarımda belirdi
Nevzat’ım
Yedi pare top atışına
Yüreği değer ozanım
Senden bozma bir şeyler
Dolandı dilime
Beni buralarda arama
Adımı sor
ma
kapıda

Beyaza boyalı
Tuval kağıtlarım
Ellerimde hayat
Bilincime uymalı
Küs küs bakarken
Kapların kapanışına
Kulaklarımdan uzak
Sesler doluyordu
Boşluğun gelip oturduğu
Bedenimin bir köşesinde
Aynı şekilde çarpan umuda
Beni buralarda sor
ma
Sorup ta dağıtma
Umuduna kat beni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Lanet Olsun Derken

Lanet olsun derken
Utanıyorum, sessizce
Görmeseniz de, yüzümün
Şafağa vurmuş kızıllığını
Duymasanız da içimde tutuşan
Sevdalara bulanmış yıldırımları
Dönüp bakın birde aynaya

Sabah gazetelerinizi
Okuduktan sonra
Duyacaksınız beni
Göreceksiniz öfkemi
Kendi dünyanızda da
Aynalardan bir kırpıntı
Gazetelerden bir köşe
Perdesi çekilmiş bir pencere
Bulacaksınız

Anlayacağım
Yalnız olmadığımı
Yinede fark etmeyecek
Bulutlar tutamazlar ki
Biriktirdikleri su damlalarını

Ay olacağım belki
Beklide bir yıldız
Karanlıklardan bakacağım
Yer yüzüne doğru
Biliyorum
Aramadıklarımı bulacağım

Ankara’nın
Sisli bir gününde
Uyanıştan Çankaya’yı
İzler gibi bakacağım
Yüreğimde sevgi
Yüreğimde hüzün
Öylesine bakacağım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Lozan

Yanan tarlaların arasından
Dört nala geçi yor atlılar
Bağrındaki hançeri
Söküp atmak için
……………Anadolu’nun
Özgürlüğün savaşçıları

Yanmış, yıkılmış köyler
Sıra, sıra olmuş
Gıcırdayan kağnılar,
Yollar toz, Güneş yakıcı
Yüreklerinde taşıyorlar
Acımasız İsyan ateşini
Özgürlüğün türküsünü
Söylüyorlar,..
Omuzlarında sandıklar
Kimisi bir baston misali
Girmiş Mehmet’in koluna
Mehmet aksak
Yüzü gül içinde
Nal seslerine karışmış
Seslerin altında kalmış
Bozkır çiçekleri eziliyor
Bedeli çoktan kesilmiş

Lav olmuş bilinçleri
Yorgun bedenleri
Kükremiş atlarının üzerinde
Ege ye doğru uçuyorlar sanki

Uzaklardan, Lozan’dan
Sesler geliyor duyuyorum
Açmışım gönlümü sonuna kadar

On dokuz mayıs bin dokuz yüz on dokuz
Martıların bıraktığı umutları
Kartalların kanatlarında taşıdılar
Samsundan Erzurum’a, Afyon’a
İzmir’den, Ankara’ya, Lozan’a
Kalemi kanla yazdırdılar
Onurun kahramanları,
Özgürlüğün Savaşçıları
Nasıl unuturum

Uzaktan Lozan dan sesler geliyor
Açmışım gönlümü sonuna kadar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Masal Anlattı Bana

masal anlattı bana
uzun uzadıya dolaştırdı lafları
yorulmuştum dinlerken
gözlerim kapanmış mıydı
özür ünü dilerken bilmedim
ki kabul edilir cinsten de değildi
yaptığı hata ne fark edecekti işitmem
uykulardan uzak zulalara koydum bilincimi

Ankara’nın sokakları öylesine karışık değil
kaybettiysen eğer yolunu bil ki karışık olan
karışık olan zulasız masal sevdalarında dır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Masallarda Yaşarım

önce saçlarını gördüm
salınıyordu belinden
aşağı doğru örgüsüz
hızla döndürdü başını
savruldu saçları
çöl esintisi vurdu
suratından suratıma doğru
ay yüzlü ay kızın

o zamanlar
bir başka idi yürek kıpırtılarım
o zaman bu zaman çok yol aldım
bir masaldı vardığım yerim

gerçek dışı diyorlar masallara
rasgele seçmedim türün adını
emek değil midir
polenin bala dönüşümü
basarsınız bir tuşa
ardından bir tuşa daha
önce harfler dökülür
dizdirir birikmişlikler onları
nicel nitel ilişkisi işte
anlayan bilir
bir kaçta soru olur kafalarda
ben rahatlarım o düşünür
emeğin ölçütü konur
bağ bozumu gibi
küfeler taşınır

ay yüzlü ay kızın
şekillenir adımları
masalın sayfalarında
yer açar bana

başkalıklar kalkar
sürer kıpırtılarım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Mavi

deniz mavi
rüzgar mavi
biri imge imiş
biri kendisi
boşuna arama
bulamazsın ki
benimkisi düşler alemi
dil karası can yarası
bu olsa gerek…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Mavi Düş

her gece
doğacak
Güneşi
düşleyerek
umudu
yastığın altına
koyuyorum

yüz vuruyorum
kumsala
deniz
umut oluyor
gökyüzü
ben
ufukta buluşuyoruz

mavi düş oluyorum
kum tanecikleri
yapışmış
yanaklarıma

usulca
vazoya koyuyorum
umutla yatıyorum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Mavi Mavide Yeşil Yeşilde

deniz durur karşıda
gelir vurur dalgaları
bana
sahilin alır götürür
kumunu
kum benim neyime
maviyi sermiş
gözlerimin önüne
yoksunluğu bir dert
derler çekilmeye

mavi mavide
yeşil yeşilde
yeşil türbe
durur yerinde

ulu camiden
dağlara doğru
bir yol gider
sonunda
ulu bir dağdır
yeşili dumandır
yokuşu yamandır

yokuşa vurmadan
ayaklarım durur
aralarda bir yerde
gençliğimden kalma
sırlar doludur

taş duvar arası
tarih olmuş
demir bir kapı
yanda tabela
Bursa Erkek Lisesi
söyler misiniz
unutturdu tarihini
zaman belası
yaşlanmak
bir başka oluyor
zaman koruk gibi

demir kapı
ağır ağır açılır
ülkemin kokusu yayılır
bir heykelin gözü
bakar dışarı doğru
altında yazılar
unutulmayan yaşananlar
yüreğimde açan
sevda tutkusu

sürgün yıllarıdır
Anadolu da
tomurcuklar açılır
gelir önüne gözlerimin
sürgündedir bedenim
sürgünde
sürgünlerin
esaretini değil
böylesine sürgünlerde
sürgünleri de sevdim

ilktir
koğuşla tanışıklığım
sekiz ranza
on altı kişi
ilk gurbetti
ana baba
dörtte kardeş
özlemdi
gerisi
öylesine şeylerdi
kök tutmamıştı
sürgün yıllarında
sevgilerim

kapanırdı kapılar
akşamları
kaçamak bakardı
sokaklar
dayanırdı gözler
camlara
yaşama bakılırdı
uzaklarda dolaşırdı
bilinçler
uzaklarda olurdu
yürekler
en çokta
analar gelirdi akla
süt beyazı gibi saf
bebek masumluğunda
çığırtkan
uykusuz *******

sokaklar çağırırdı
camdan bakışlarımı
dayanamazdı çağırışına
ayaklarım
tophane çınaraltı
ahh çınar altı
kocaman bir çınar
bir destan hayalinde
altında masalar
siyah beyaz
bir televizyon
birazda eski türküler
Mutlucan dan uzak
güzeldi be
güzeldi o günler

gece olurdu
boyaya bürünürdü
sokaklar
yaşayanlar bilirdi
renkleri
her birinin
ayrı idi dilleri
yaşlar küçük
yürekler büyüktü
karanlıklar içinde
sanki göğü inletirdi/
adımlarımızın sesi
tek olmalardan uzak
kök tutmaya
başlamıştı sevdalarım
öylesine sevmiştim
bu şehri

ne çekirgesi
ne yeşili
ne uludağı
vurguna vurmamıştı beni
attığım adımlarda
çoğalan seslerdi

öylesine dönerdim
demir kapıların ardına
küçük kaçamaklardı
hani okul kaçamakları
sevdalarım böyle
işte böyle
kök salmaya başladı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Mecra

belkide
mecrasız olduğundandır
düşüncelerimin
denize ulaşamaması

deltasız kalması
ütopyalarımın
olsun
damarlarımda akan kan
aynı oldukça
mecralara ulaşacağım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Melez Sevdam

bir iki üç
yek du se
ne değişti sizce
meleze mi çaldı
düşüncelerim
rengimi değişti
sevdalarımın

ya o zaman
onca güzelliklere
kıymak niye

bir ağaç olmak
çamların arasında
bir meşe
yada gürgen
bir dere kenarında
salkım söğüt
yada kavak

bir ırmakta
yayın olmak
yaşamak
hissederek o anı

ne dağı
ne ovayı
düşünmek
tek bir vücut gibi
korumak her değeri

çekmek birlikte
sevda tüten halayları
bırakırlarsa bizi bize

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Melih Coşkun+Zafer Zengin Etnika

Hummalı bir çalışma
Sormayın, Dostlar başına!

Yenilenir gibi kent
Değişen kaldırım taşları
Neon ışıkları
Vitrinler

Yüzler aynı
Diller aynı
Kulak aynı

Farklı dillerde,
Söyleniyor aynı masallar

Uyu bebek uyu da büyü
Uyu şair uyu da büyü

Bak nasılda
Raks ediyor kelimeler

Bulutlara sordum seni.
Bulutlar mavi.
Bulutlar hüzün karası.

Aşk mı, sevdamı
Özü şiir yarası

Ahmet Arif’im
Hasan Hüseyin’im
Özledim sizi

Unutturamadı
Vitrinlerin yeni renkleri

Ama yüreğimde taze umut

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Memleketimde Baharı Özledim

Korku ektiler
Sevda bahçelerine
Adına aşk dediler
Sevda dediler

Eksik etmediler
Hibelerini kredilerini

Verdikçe verdiler
İnsan haklarını
Hayvan haklarını
Öldürme haklarını

Küreselleşen
Sermaye
Milletleşen
Ülkeler
İstediler
Daha
Çok
vermek
İçin

Memleketimde baharı özledim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:13 PM
Memleketimin Üçlemesi

bıtım ağaçlarının
altına yazılırdı
taş baskı sofra bezleri
çimen kaçağa bürünürdü
boyalı yumurtaları tokuştururlardı
gönlü uzağa açılamayan çocuklar
panayıra dönerdi yeşillikler
bıtım ağaçları ve keklikler
ökseler kurulurdu uzaklara
ürpertiler dolaşırdı çalılıklarda

Okulumuzun bahçesinde
Çitlenbik ağaçları vardı
küçük küçük kuşlar konardı
gözlerim gözlerine değmeden
ordan oraya kaçarlardı
umutlarım vardı kitaplarım
insanlardan da öğrenecek
çok şeylerim vardı

Hataylı Nurullah dedi ki
Bunlar Çitlenbik değil
biliyorum dedim bıtım
sevgiyle baktım
çocukluğumu hatırladım
o da değil dedi Menengiç
bizde meşhurdur kahvesi

Şiirt’te sabunu bıtımın
Hatay’da kahvesi Menengicin
Denizli’de kuş yemi Çitlenbiğin
Meleketimin üçlemesi bildiğim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Menteşe

sessiz duruyordu kapı
sen gelince gıcırdadı menteşe
yayıldı koridora bir soluk ışık
ince kıvrak beden gibi
uzuncaydı gölgen
dağıldı düşüncelerim
bir şeyler düştü içerime
boğdu kırılganlığın sesi gibi
menteşeler gıcırdadı kapı kapandı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Merhaba

yine
sabah oldu
gözlerim mahmur
bir avuç su istiyor
merhaba diyebilmek için
günün gerçeklerine
dışardan tek tük
motor sesleri geliyor
zaman belikli
hayli ilerlemiş
can
bir sıcak
çay istiyor
sıcak bir merhaba ister gibi
Merhaba dostlar
Merhaba gün ışıkları

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Mevsim Yaz

Der ki
Bir düşünür
“Su ile başladı Medeniyet”

Bulutlardan uzak
Bir gün
Mevsim yaz

Martıların sesi
Biden çok uzaklarda kaldı

Martılar, neden
Çığlık çığlığa bağırırlar
Bir şeyler mi var
Anlatamadıkları

Güneş vurur
Buhar olur su
Yükselir gökyüzüne
Doğru
Bulut olur
Damla olur

Neden
Damlalar
Yeşilin üzerine
Daha fazla düşer
Yağmur olur
Toprağın kokusu
Duyulur

Çaylar dereye
Dereler ırmaklara dönüşür
Özlemle buluşmak için
Denizlerle
Emek emektir, birleşmeleri
Deltalar oluşur
Her kıvrımları
Irmakların
Bir başka yaşamdır sanki

Martılar uçuşur
Kuşluk vakti başlayan
Akşamın sessizce
Gelişine kadar uzanan
Oynaşırlar denizin üzerinde
Gündüzün yakamozları gibi
Yakamoza benzer umutları
Parlak, suya çizilmiş resim gibi
Bağırırlar, hiç durmadan
Yüreğimi yakar çığlıkları
Canım yanar
Canın yanar
Anlarım onları
Denizler kirleniyor
Aslında kirlenen
Medeniyet karışmış
Suların getirdikleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Mevsimler Geçtikce

gözler taşır
her şeyi yüreğe
ahh o harman yeri
rüzgara savrulan yürekleri

dağı dağ gibi
bağı bağ

kaç pulluk
geçti üzerimden
kaç gök gürledi derinlerden

erken açtı başaklar

hayra yormak ne mümkün

daha kaç koç yiğit yetişecek
kaç toy düğün kurulacak

mevsimler geçtikce
yılların önünü kim kesecek

tüm sevdalarımı gömüyorum
bu kızıla doymuş topraklara
bu topraklar sevdasız koymaz beni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Meze

tadına varabilmek için şiirin
iğdişleşmiş kelimeler içerisinde
çöplüğünde debelenen horoz gibi
didinip durdum bulmak için
biberini tuzunu salçasını yağını
unutmamışlardı unuttukları aşı

alışamadım meze yapmaya
yarım asır biriktirdiğim
ilmek ilmek emek emek
bilgi birikimlerimi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Mundar

balık istifi
dizilmişti
dolabın içerisine

dokundun
dokundum
dokundular

sonra
kimse almadı
sordum
mundar oldu dediler

o nedenledir ki
müsaade etmem
kimsenin dokunmasına
açıkta kalmış duygularıma

varsın diyeceklerse
yabani desinler…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Mutlaka Güzel Olacak

kora tutuk
körük basarak
örse koyduk
çekiç vurarak
suya koyduk
çeliğe dönmedi
emeklerimiz
ya biz bilmedik
yada sevgiyi
ölçemedik
tezgahlarımızda

ama
yinede
çıplak
yüreklerimizde
bizim olmayan
bu dönemde
umutlarımız var
beklemelerde
hey şey bir gün
mutlaka güzel olacak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Nasıl Bahsederim

ezilmişken
tüm çimenleri ülkemin

nasıl bahsederim
ıtır kokularından fesleğenden

sızar pelte pelte olmuş hayallerim
kalemimin çizgilerinden

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Nasıl Durdura Bilir ki

pencerenin önünde
yıldızların savurduğu
olgun huzmelere
dokundurarak tenimi
beslerken bilincimi

gecenin zifiri karanlığı
yüreğim ile baktıkça ben
nasıl durdura bilir ki
korkularımın dizelere gidişini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Nasılda Açacak Güller

kem gözlere şiş değmesin değmesin
bir kalem ucu kadar acı verebilir misin
düşürebilir misin koru yüreğimden içeri

ama ben kaleme dokunarak söndürebilirim
en ücra köşelerdeki yangınlarınızı bir bir
vurulmazsa ellerime kelepçe yüreğinize mühür
sanmayın ki gürleyen topları yürek ısıtır
düştükçe bilincimize kızıla çalan gülleleri
karanlığın içinden geçerek kuyruklu yıldız misali

bizim meşrebimizde yıldızlara dilek tutulmaz
öylesine sokaklarda tenekeler çalınmaz
vurulur isyanlara kamçı gibi satırlar
kor alevlerde çeliğe su verir ozanlar
her düşen yiğit toprakta başak
gökyüzünde yağmur tanesi olarak
yüklenir bilgeliğe yaşatarak

kem gözlere şiş değmesin değmesin
bir kalem ucu kadar acı verebilir misin
düşürebilir misin koru yüreğimden içeri

bak işte o zaman ozanım
nasılda açacak gönlümüzün gülleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Ne Çareki

ne garip haberler düşüyor sayfalara
çöpten bulduğu salamı yiyen ailede
diye başlayan ölüm haberleri

işsizlik dokuz nokta bir gerilemiş
dört günlük bebek sokağa bırakılmış
bir gariplik var bu işlerde bir gariplik

kış güneşi gibi ısıtmıyor tenimi
bilsem de orda olduğunu bilmenin ötesinde
kar etmiyor üşümeye var olduğu

toprağı ıslatan damlalar sanmayın ki
bulutların bıraktığı yağmur taneleri
saplanmış tırnaklarım avuç içlerime
ne çare ki yetmiyor haber sayfalarına

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Ne Çok

ne çok
mutluluklarla
doldurmuşlar
dağarcığımızı

avunmuşuz
açmışız elimizi
duacı olmuşuz
günahlarımızın

tövbeler sunmuşuz
tüm aflarımızı
erdem sanıp
erdirmişiz kemale
şarlatanları

sev sevki
sevgili KUL
olursun demiş
ne görkem demişiz
sev dedi

tasmanın ucunu
vermişiz ellerine
efendilerimizi
yaratmışız
kelebek ömürlü
köle hayallerimizle
keserek umudu
umut dilenir
olmuşuz efendilerden

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Ne Çok Şeyler Yitirdik

ne çok
şeyler yitirdik
çocukluğumuzdan bu yana

yeni alınmış
Sümerbank mamulü
İskarpinlerle yattığımız
huzur dolu günlerimizi
yarım kilo et alabilmek için
et balık kurumunun
önünde beklentilerimizi

ne çok
şeyler yitirdik
anılarımızdan öte

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:14 PM
Ne Diyeyim Gülüm

ne diyeyim sana gülüm
varoşlarına sevdanın
güneş doğmuyor

ürpertiler arasında
kaldıysan eğer
yenildiysen soğuğa
örtünmediysen
bilgi birikiminle

ve

halen dinlemedeysen
ezbere dayalı tembelliğinde

dik olsun istiyorsan kuyruğun

keçiye inat
uzaklaştırır
seni benden

yanar yüreğim

solan bir çiçeğin
tacına dokunurken elim
bükülür benimde boynum

ben onu anlarım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Diyeyim Gülüm

ne diyeyim sana gülüm
varoşlarına sevdanın
güneş doğmuyor

ürpertiler arasında
kaldıysan eğer
yenildiysen soğuğa
örtünmediysen
bilgi birikiminle

ve

halen dinlemedeysen
ezbere dayalı tembelliğinde

dik olsun istiyorsan kuyruğun

keçiye inat
uzaklaştırır
seni benden

yanar yüreğim

solan bir çiçeğin
tacına dokunurken elim
bükülür benimde boynum

ben onu anlarım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Farkedecekti

neler planlamıştım oysa
gidiyorsun sen benden alarak
tüm eski arşivlerimde kilerini
oysa sonuçta bir sayı idin
ha beş ha altı ne fark eder ki
düşünmeyi bir kenara bıraksaydım
bor madenlerimizde gidecekmiş
bir amerikan firmasına üç kuruşa
gemide bir delik daha açılacak
oldum olası anlamam gemilerden
bu gemi daha ne kadar yüzecek
yılın son haberi idi saman altındaki
esintiler sonrası oda çıkacak ortaya

düşünmesem eğer
beş yada altı ne fark edecekti

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Gelirki

yok olmanın
gözü kör olmuyor
pörtlüyor bebekleri
pimi çekilmiş
korku oluyor

canım
canım acıyor
bir kar tanesi gibi
güneşe bırakıyorum
öfkemi
deli etmemek için
bilincimi

yok etmenin
göz kapamakla
bitmediği gibi
sesler geliyor
kulağıma
ışık oluyor
haykırışlar

koyun kuzu sesimi
duyduklarım

kuş dili bilmem ki
sustukça koyun saymışlar bizi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Güzel

bir geceyi daha geçirmek varmış
uykusuz barikatların başında
beklerken doğacak olan aydınlığı
ayazda kalmış titreyen bir it gibi
yanlızlıklara terkedilmiş *******in
şafağında umutlarla kolkola duygular
aldırmaksızın sahipsiz bırakılmalara
gün doğarken halen ayakta kalıp
merhaba diyebilmek doğurtan ufka
ne güzel
ne güzel

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Güzel Bir Hüzün

önce gürültüsü
sonra düdüğü
doldurdu beklentilerimi

gar sessiz
beklentilerim gürültülü

uğurlamaya
geleni değil
gelmeyenleri düşünüyorum
yaşanmışlıkları bırakarak
biliyorum
bilincimin bir köşesine
önce düdük
sonra gürültü
arkamda kalanlarla
birlikte girecek
bir gün döndüğümde
izlerini bulmak için

ardında bırakmak birilerini
ardında bırakmak izlerini
ne güzel
ne güzel bir hüzün

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:15 PM
Ne Olacak Şimdi

ne olacak
ne olacak şimdi
yapışmış yakama alacaklılarım
bıraksalar belki bir şeyler yapacağım
sunacağım ortaya
yanacak birkaç ateş
kaynayacak bir şeyler

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Vardı

ne çok şeyin
eksiği var üzerimde
ne çok şeyin
hüznü kalmış
yılların arasına sıkışan

on sekiz yaşında
yalnızlığa terkedilmiş
soğuk kalan dudaklarımın
parmaklarımın arasına
girmemiş parmakların
ot gibi olup
hayallerimi
rüzgarlara bırakmanın

ne vardı
o kadar kitabı
karıştırıp okuyacak
okudukça bilinci parlatacak

ne rahattır kim bilir
her şeyi
bir yerlerden beklemek
oturup
dizelerle küfretmek
huzuru
garipte aramak

ne çok şeyin
eksiği var üzerimde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 01

ne zaman
catlamış bir toprak
görsem
gelecege dair
icimde hüzün başlar
ayak sesim sertlesir

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 02

ne zaman
biri bagırsa bana
cocukluğunu düşünürüm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 03

ne zaman
bir sigara yaksam
duman sarar duşlerimi
seni düşünürüm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 04

ne zaman
göz göze gelsek
seni düşünür utanırım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 05

ne zaman
canım yansa
kulaklarım çınlar
düşlerinde gezindigimi bilirim
bilirim mesafeler ağlar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 06

ne zaman
kulaklarim çınlasa
bir bulut geçer
derim gözlerimin önünden
kendimi kandıramam

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 07

ne zaman
güneş açsa
bir yerlerden sesin
gelip çalınır kulağıma
gülümsediğini düşünürüm
kır çicekleri açar bahçelerimde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 08

ne zaman
bir bosluk kaplasa içimi
kaybolurum yanlızlığında

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 09

ne zaman
gülümsediğini düsünsem
kırlangıcların kanat sesleri
dağıtıyor bulutları
guneş işlenmiş
bir tarla misali
ekenegi besliyor gönlümün
bölünüyorum parça parçaya
salınıp duran sarılıklarda
esintilere karışmış

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 10

ne zaman
seni duşunsem
bahar gelir gozlerime
yazların akar bana dogru
oluşturur deltalarını yureğimde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 11

ne zaman
takılsam boşluğa
mor bulutlara selam soylerim
bilirim kaderimiz aynı bulutun golgesinde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zaman 12

ne zaman
anlaşılmak istesem
sığınırım limanına

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zor Şey Bilirmisin

ah annem ahhh
ne çok şeyi yasaklamışsın bana
farkında olmamışım hiç sarmalarken
sarmalarken bedenimi
içime aldığım endişeleri
büyümekte olduğumu
anırken gün be gün
hep çocuk kalmışım
sevginin esaretinde

korkular girmiş sıra sıra bulutlar gibi
en acımasız alışkanlıklar vermişsin
ninnilerinin arasına serpiştirerek
suskun yılanlara sarılarak uyumuşum

ah annem ahhh
yaşam bellettiklerin gibi değilmiş
kırk haramiler gibi akın ediyorlar her zerreye
düşüncelerimde ninnilerin yer etmiş
meydanlarda öğrendiğim direniş türküleri
tutuyorsa ayakta onlar tutuyor beni

heybemin bir yanında korku renkleri
direnişin renkli öykülerini yazıyorum
ne zor şey bilir misin anneciğim
korkularını heybene almış sahipsiz yürümek
heybenin iki gözü de dolu iken üstüne üstlük
ne zor şey böylesine yürümek elleri yalın bilir misin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:16 PM
Ne Zor Şey Bilmemek

ne zor şey bilmemek
cesaret istiyor çoğu zaman
saati sormak gibi yoldan geçen
hiç tanımadığın birine

yada
sınava kalkmış
bir öğrenci gibi tedirgin

öğrenci olmak neyse de
bedelini ödersin hemen

ya birde
söylenenlerin
doğruluğunu bilmemek

çakılırsın
işte o zaman
bataklığın dibine
cesaret te yetmez boğulursun

ne zor şey bilmemek
cesaret istiyor çoğu zaman

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Ne Bölük Börçük 08

Neyi özledim
Biliyor musun canım
Çocuklarla birlikte yatmayı
Sıcacık paylaşmayı, ama
Onlar artık çok büyüdü
Sizleri seviyorum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Nedensiz

oturmuş sedirine
camın kenarında
yol ona bakar o yola
şu sokağın kıpırtıları olmasa
durur muydu o sedir orda
nedensiz olmuyor hiçbir şey
nedensiz doğmuyor bebeler
arpa pirinç zencefil
nedensiz büyümüyorlar

kırlangıç gelmiş
yuva yapmış saçağın altına
vardır bildiği elbet
sapana davranmamış
evin afacanları
vardır bir bildikleri elbet

ne çok şey biliyorlar insanlar
ne çok şey biliyorlar
yürümeyi nefes almayı
yatakta sevişmeyi
sokakta gülmeyi
ne çok şey biliyorlar
nedensiz olmuyor hiçbir şey

bazen yetmiyor bilmek
bazen düşünmek alabildiğine
yürümek yetmiyor bazen
ulaşmak için menzile
düşündükçe uyuşuyor insan
bilgi eksikse
yetmeyen dinletiler
yetmeyen söylevler
nedensiz olmasa da her şey
kolayına kaçmak var
tüm çözümlerin
sığınmak var bir yelere
ummak var dilemek var
masallar var saçak altları var
yaşamınız uykuda iken
ama yaşam uyumuyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Nokta

fazla ileri gittim
kırpmalarda
belikli yüreğimi
çok incittin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Nokta Koymadan

ben
yaşayan biriyim
yaşadıkça bilirim

sokmak için
dolaşan çıyan
sürünen yılan
benzemese de
gözleri köstebeğe
gönlü bilmez
sıra işlerini

satırlarımda
benzetmelerdir sadece
köpek yılan köstebek
uzun değildir yoksa
onlara uzanacak
kadar dilim

ben kendimi de
onları da bilirim

nokta koymadan
virgüllerdir
onlarla serüvenim

düşün
düşün düşerken
isimleri
beyaz sayfana
satırlarında
dönmesin sıfatlara

isimler çıkarken kalemden
ayna gibidir bilinçler

ne inkardır
kurtaracak olan
nede yansımalardır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
O Kadar Kolaymı Sevmek

Yirmi yıl önce
Sokaklarımı aldın elimden
Aylak, aylak dolaştığım,

Boş hayallerim vardı, Öylesine
Adını bile koymadığım

Yaramaz bir çocuk gibiydim
Çocukluğumu elimden aldın

O kadar kolay mı sevmek,

Elinden ilk tutuğumda
Korkuyu bıraktın avuçlarıma
Bir kelebeği avuçlarımda tutar gibi
Yüreğimde tutum seni,

Kolay olmuyor taşımak

Gözlerin değdiğin de gözlerime
Palangalar taktın düşüncelerime
Yüreğimi söktün yerinden
Uykusuz ******* vererek

Kolay olmuyor senlide, sensizde uyumak

Yetmiyor
Durdurmaya zamanı gücüm
Zamanı seninle doldurmak
Yetmiyor be canım

O kadar kolay değilmiş Seni Sevmek.

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
O Koydu Bana

biliyor musun
saffet’in senin için
ne dediğini
boş gezenin
kalfası imişsin

görmeyeli
ne çok değişmiş
vizyon sahibi olmuş
vizyon
köşelerinde
kahvehanelerin
taş dizerek taş

o neyse de
bana dokunan
tepkin oldu senin

demek ki
bir köşesinde
bilincinin
onun için gizli
bir şeylerin varmış
göremediğim

işte
o koydu bana
o

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
O sensin

O
Sen din
Biliyorum
Seni adım seslerinden
………………tanıyorum
Ürkek, suskun, korkularla kaplı
Duvar örmüş tüm duygularına
Bana dokunmasın da diyorsun
Meydan okuyorsun tüm çığlıklara

O
Sen sin
Biliyorum
Seni Bakışlarından
………………tanıyorum
Tedirgin, kaçamak ve anlamsız
Buz tutmuş göz bebeklerin, eritemiyorsun
Kopmuş bilincin ile olan tüm iletişimin
Sana uzanan elleri göremeden
Meydan okuyorsun tüm bakışlara

O
Sen din
Biliyorum
Seni sessizliğinden
………………..tanıyorum
Yozlaşan şehirlerin kuytularında

Kabuğuna çekilmiş mutluluğu arıyorsun
Işıktan korkuyorsun, seni yakacak diye
Sesinden korkuyorsun, sesini boğacaklar diye
Biliyorum o kalmak istemiyorsun sen de
Korkular boğuyor seni istemesen de
Yürü korkularının üzerine, üzerine
Bil ki sen korkularını yenemedikçe
Birer, birer düşecek kaleler, Bizleşmedikçe
Mutluluğun, Denize ulaşamadan kaybolan derelere dönecek

Türk Öğer Koç

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Obez

oturmuşuz
masanın çevresine
laflar yiyor birbirini
obez olmuş düşünceler

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Offf Of

off ne güzelde gidiyorduk
kara bitti yüzme bilmem ki

oysa zamanın içine
ağ germiştim
çekmek için kelimeleri
dizgiye alışık çıraklar
yetiştirmiştim bir bir

kem göz düştü
hayallerimin üzerine
öcü oldu kelimelerin çobanı
paytak adımlar atıldı
kayboldu sürüleri
çobansız sürü
sürüsüz çoban gibi
beynimin içi

cısss diyor dokunma
bak bu iş kaç madde
duygulara mahmuz vurmak
atı veriyor sırtından şairleri

off of

ne yapacağım şimdi
esip kavrulmak
denizde ölü olmak
bozkırlarda leş

dolsa kaç yazar
açılan pupa yelkenler
tekne kızağa alındı
uğraşma boşuna
yelkenler yırtılır

off of

dalmalıyım daldırmalıyım
başımı derin kumlara
belki görmezler beni
uçar giderim esler de
deve kuşları uçarlarmı ki

deve olmak istiyor canım
hörgücü yüklü alabildiğine
çökmüş bir vahanın içinde
getirmek ağır ağır gevişi
gizli duran dağarcığımda
dökmek içimi ala bildiğine

geviş getirmek
doyurur mu acep
arttırır mı kilomu
katar mı pahama paha
kalkıp yürümedikçe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Ogrettik

ogrettik
bir birimize
cogullara karismayi
ham bugday taneleri gibi
boy verirken tarlalarda
toprakla ic ice
suladikca
yasamin bugulari
basak verdik
savrulduk
gelinler gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Oğlum...

sana
dop dolu
günler bırakacağım
kirletemeyecekler seni
yaşanmışlıklarımla…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Okudukça

okudukça
okunacakları
açtıkça bilincin
kapalı pencerelerini

dolarken büyüme isteği içeri
yaşları bırakıp gitmelerin
eksikliği birikiyor üzerime

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Okuma Seferberliğ

okuma seferberliği
ilan etmişti birileri

yarın bir sınav olacak
devam edebilmek için okumaya
kafam karışık zaman aralıklarında
kim okuyacak kim okumayacak

……………………….işsizlik artıyor

ne iş olursa
yaparız abi
bana bir iş
diyor birileri

………………………vasıfsız kalıyor
………………………okumak istiyor

ne okul olursa
okurum abi
bana bir okul
diyor birileri

……………………..vasıfsız kalıyor

üretmek için
öğrenmek istemedikçe
ahhh ah devletin işi
diyor birileri

……………………..vasıfsız kalıyor sözleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:17 PM
Okurken

okurken
çizerim satırları
kimi zaman altını
kimi zamanda üstünü
alırım ahları
ahhh çeken yüreklerden

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
On bir Dakika.

önce ben geldim
sen on bir dakika sonra

on bir dakika içerisinde
on bir dünya yıkılıyormuş

on bir dakika içerisinde
ne çok şeyler düşünülüyormuş

sonra gelişini gördüm
soluğun dövüyordu düşüncelerini

anlamıştım
on bir dakikada
ikinci bir şey düşünemediğini

on bir dakikada
ne az şey düşünülüyormuş

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Onur

onur ki
kalıbında bile
şeklini almıyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Onuru Ol Yaşamın

her yaşam değimlidir ki kendi içinde
belirsizliklere uzanmış ufuk çizgisini
oluşturmuş en umarsız anlarında

umutlarını kara basanlarıyla harmanlayarak
düşlerindeki martılarla dolu denizi
gözlerinin önünde yanılsamalara
perde yaparak hayal aleminde

martılar martılar kaç şiire konu olmuştur
çığlıkları kaç şairin ruhunu oluşturmuştur
denizin kiri değimlidir ki onları besleyen
neyin haberini verirler gök kubbeye
saldıkları kulaklarda çınlayan seslerle

martılar ve dupduru deniz şairin tümcesi
çelişki simidir şairin yazdığı dizelerde
yoksa bir film makinesi gibimi çevrilir
beyaz sayfalara yansıyan kelimelerde

çok filimler gördük çok kitaplar okuduk
kimisi masal kimisi roman kimisi destan
bir solukluk gelip geçen şöhretler gibi

onuru ol yaşamın dili ol
onurun köklerini sal derinlere
derin ol ol ki şair şiirinde yaşat kedini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Ortak Yanımız

o söylüyor
ben söylüyorum
bir gürültü ki dostlar
sormayın
toz vuruyor düşüncelere
o anlamıyor
ben anlamıyorum
ortak yanımız bu sadece

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Ortasındayız Yaşamın

Ortasındayız yaşamın
Uykuda geçen zamana üzülüyorum
Senin ile süslü olsa da Rüyalarım
Durma kır kapılarını gönlümün
Çık git özgür ol alabildiğine
Yeniden, yaşananların başlangıcı ol
Senin ile yaşadıklarıma doyamıyorum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:18 PM
Otacı

albız
almadı canımı
canım tatlı
bir ok saplandı
sol bacağıma
bacağım yaralı
kim çıkaracak onu

otacı
otacı nerdesin
yaram var yarama çare
dolu dizgin gidiyor
gidiyor dizelerim
canım yanıyor
kamdan haber
açmadı beni

şaman
kemik serpti yere
bir masalın başlangıcı gibi
söylencelerini dizele di
inanmak ne kelime
dedik ya masal gibi
acıyı dindiremedi
o günden bu güne
topal bir biçimde
az gittik uz gittik
azı uzu bıraktık
bir arpa ektik
ne korkuluk kar etti
ne eli sapanlı çocuklar
kargalar üşüştü üzerine
ektik elimizde kalanları yeniden
aç kaldık böylece

yaman cengaverler
yetişirdi bir zamanlar

yaman cengaverleri
destanlaştırırdı korkaklar
gün olur
yine çıkar birileri
yaşanmamış destanlar
öyle açmıyor beni

otacı otacı yetiş
kanayan yaram var
ne kamdan ne şamandan
umulacak dermanım var

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Oysa

yazgıyı serdi
çimenlerin üzerine
örtülen ne alnıydı
ne de dünyası

çalının dibinden
bir keklik havalandı
kanat sesleri
kulaklarında çınladı

çiçekler açtı kırlarında

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Oysa Ne Güzel Haykırıyordu

Kasketini geriye itmişti
Devlet nerede dedi
Yufkanın arasında
Katığıydı somun ekmeği

Toprak kuraktı
Tutmuyordu Yağmur duası
Razı olmuşken kaderine
Öyle demiyor muydu ki
İmam Hacı Efendi
Rızk Allah’tandır
Devlet aklına nerden geldi
Yalanı olurmuydu
Alnı secdeye değenin
Birde ha. şa.

Oysa ne güzelde haykırıyordu
Kasketi geride, fiyakası yerinde
Üçüncü karısı on birinciye hamile
İki gece kondu birde Şadiye

Mayısta şeytan var diyordu
Bir mayıs, altı mayıs, on mayıs…
Sokaklarda Şarkılar var, Gençler var
Kırmızı Günahlara bürünmüş,
Ahh karalarım benim, kozasını yırtmış
Henüz dolmamış zamanı olan
Mayıs rüzgarları esiyor, Hacı efendi
Etekler havalanıyor, Şeytana diren ilmiyor
Ahh Hacı Efendi Devlet nerede
Ökkeş kulun bir türlü öğrenemiyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Öğrendik Herşeyi

dövüle, dövüle
sövüle, sövüle
ezile, ezile
öğrendik gülmeyi

dövüle, dövüle
sövüle, sövüle
ezile, ezile
öğrendik ezmeyi

dövüle, dövüle
sövüle, sövüle
ezile, ezile
yazmayı öğrendik

sessiz
korkuları
yenerek
yavaş, yavaş
zedelenmiş omurgalarımızla

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Öğrenmek

günler geç tikçe
birer birer
koydukça üzerine
damlaları öğrendim
getirdikleri ile
akıntıların

dinledikçe kendimi
ne çok şey öğrendim
öğrendikçe beslendi emeğim

yoksulluğumda
yaralarıma
tütün basmasını
dar avlularda
volta atmasını
hücremde sevgiyi
öğrendim

bir cerrah gibi
yalnızlığımda
açarak yarayı
tımar etmeyi anıları
damıtarak acıları
uzlaşmayı öğrendim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Öğretmen Çocuğu Olmak

bin dokuz yüz altmış üç
aklımın henüz her şeye
ermediği yıllar

Anadolu’nun ortasında
küçük bir köy lojmanında
öğretmen çocukları
olmanın şımarıklığıyla
büyüyoruz
sözüm onlara
ezilerek gün be gün
mey olmaya hazırlanıyoruz

bir kartalın bakışı
olsaydı gözleriniz
kızıl ırmağın kenarında
sarı bir dünya görürdünüz
tarlalar alabildiğine
yeşilsiz toprak yorgansız

ilk hatırladığım ağaç
ırmaktan pancar motoru ile
çekilen su
icara tutulmuş tarlada
boyu boyumda
tatlı minik dallarıyla
salkım söğüt oldu
yılı dolmadan
bir çok kardeşi doldu
elması kaysısı
bostanı salatası

gözüm yeşile
böyle alıştı

tifo kolera kızamık
bir kötü sarmaşıktı
bedene sarılan yıllar
kader denirdi
göz yaşları
yeni serilmiş
toprağa serpilirdi
kolumun delinişi
canımın yanışı
babamın elinden olmuştu
hayatımın ilk aşısı

oysa
tavuklarına
vururken aşıyı
bilmezdim
böyle yandığını
nede o zaman
neşe saçmıştım
öğretmen miydi babam
pek anlamamıştım
Öğretmenin oğlu lafını
Anneme saymıştım

şeytan icadı diyorlardı
iki tekerlekli şeye
bize mi alınmıştı
yoksa köye mi
bilemedim
bakkalın önüne gider
sıramı bekler binerdim

dalgalar gibi vuruyor
anılar kırlangıç
göç ediyor
şıp sıcak şeyler arıyor

oradan oraya

bağda hasat sonu
teneke teneke
turşu doldu
ilk tanışıklığımdı
lehimle gaz ile
galiba babam
değildi öğretmen
sorular peş peşe gelirdi
baban neydi

yavaş yavaş
büyüyen kümesler
kızıl ırmağın çehresini
değiştiren balar bahçeler
sürgündü başa bela
denkler sarıldı
icar daha dolmamıştı

yol görünmüştü
ilk kez kamyon sırtına
bedenim yayılmıştı
Kanlıkışla’dan Şerefli Koçhisar’a
Sürgün demişti koca adamlar
Sürgünlü idi o yıllar
Vedalaşılmıştı
Neden ağlardı insanlar
Tavuk bağ bisiklet
onlarındı artık

akıl çağım
uygun değildi anlamaya

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ölçütler

1.)

çok uzundu
çok uzundu boyu
boyundan büyük konuşurdu
sözleri hedefine ulaşmadan yok olurdu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
2-)

ağırdı
çok ağır
ezerdi tüm düşünceleri
bir gün ezemedi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
1+2=3

uzun ve ağırdı
ne uzunluğunu algılayabildi
ne de ağırlığının kıymetini
ağır adam deseler de ona
o uçmayı denedi
algılayamadı ağırlığın anlamını

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ölmedi

Ölmedi
Can çekişiyor
Bir bıçakta sen vur
Kalbine eskimiş şehrin
Sil geçmişinin izlerini
Kurtaracaksa eğer seni
Susmuşluğun illetinden

Ölmedi
Can çekişiyor
Şu yıkılacak gibi duran
Ahşaptan yapılma ev
Ne kalmış ki geride
Birkaç duvarı, birde terası
Bahçesinde deliye çalmış ağaçları
Gün batımlarından uzak

Zorlama boşuna
Açmayacak anahtar
Bozulmuş kilit yuvası

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 01

Ömer amca
günü ağartmaz
yaslandığında duvarın
kırağı tutmamış yanına
izler şekilleri
çözemez içlerini

gün ışır
hareketlenir sokaklar
mutludur Ömer bey amca
söylenir durur

yanından geçerken
duyurur söylediklerini
ahlak elden gidiyor
Ahh Ömer bey Amca Ahh
ahlak bir parça
kumaş sanki

sararmış beyaz bıyıklarıyla
öyle hızlı atmasa da adımlarını
bakışları kıvraktır, cirit atar etrafta
şu kıza bakın nasılda giyinmiş
nasılda utanmadan, Ahh Ömer Amca
dilin söylüyor, gönlün duymuyor
gökten taş yağacak derken
sen be Ömer bey amca

gök delinmiyor
kayan yıldızlarda
dilekte tutar Ömer amca
gökten taşlar yağsın diye
uzatır elini sonrada
öpülsün diye

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 02

Ömer bey amca geleli
Yedi yıl oldu beklide
Alışamadı bir türlü şehre
Ardında bıraktığı dört oğul
Kızları saymasan da olur
Bir şıhı, üç beş tavuğu
Birde damı kalmıştı
Kalbiyle beraber
Ömer amca alışamamıştı şehre
Pek bir şey getirememişti
Büyüğü gelinlik on dördünde kız
Topu, topu beş çocuk
İki tarla, bir öküz
Üç burma bilezik eden
Birde anaları vardı, gelen
Sözüm ona sevgiyi almıştı yanına

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 03

Büyüklerinden görmüştü
Her şeyi Ömer Amca
Sorduğunda bilgeydi o
Yaşıyla beraber büyümüştü
…………………..bilgeliği
Sevgiye adamıştı kendini
Sorduğunda niye göçtüğünü
Taa uzaklara giderdi gözü
Ömer Amcayı
Örf ve töreler yönetti
Çocuklar büyüdü, çocuklar çoğaldı
Başlık verildi başlık alınmadı
Tarlalar daraldı, Rızk arandı
Denkler düzülecekti gayrı
Ömer amca gurbete alıştı
Ömer amca şehre alışamadı
Taşı toprağı altın, yüreği bakırdı
Çok şeyler gördü yorgun bedeni
Çok şeyler gördü diri gözleri
Çocukların evde azı kaldı
Kalanlar yabancılaştı
Gök delinmedi, taşlarda yağmadı
Küçük kızı töreye de uymadı oysa
Yüreği yufkalaştı, alışamadı şehre

Ahlak kalmadı dedi Ömer bey Amca
Taş yağacaktı gökten, Gökyüzüne baktı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 04

Ömer bey amca
Baston kullanmıyordu hala
Şeytan çalmasın diye çocukları
Mutluluklarını anlatıyordu
Çocuklar şaşkın
Pür dikkat dinliyorlardı
Okulsuz köylerdi rüyaları
Çocuklar,…
Bizim çocuklarımız
Ahh be Ömer Amca
Ahh ki Ah


Ömer bey amca
Şehre de hayrandı
Şehre de düşmandı
O asında kurbandı
Öylesine sıkışmış
Zaman aralığında
Zamanı tamamlamak isteyen
Bir insandı Ömer amca

İster miydi
Kuşu kanatsız
Arıyı balsız
Sırat köPage Rankingüsüydü
Düşüncesi onun
İster miydi hiç
Toprağı susuz
Çocuğu okulsuz
Cehennemdi korkusu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:19 PM
Ömer Bey Amca 06

Sabahın erken bir vakti
Yolumu kesti
Ömer bey Amca
Çağırdı yanı başına
İki adım kala
Uzattı elindekini
Belikli kızgınlığı geçmişti
Al oku dedi Senin gazete
Hor görüyordun bizi de
Sayfası açılmış
Ege yanıyor köşe yazısı
Özen ile katlanmış
Sayfa beş Hikmet Çetinkaya
Diyordu ki;

Suna Arslan üç çocuğuyla birlikte, Suna on yaşında evlendirilmiş, 200 milyon başlık parasıyla, on bir yaşında ilk çocuğunu doğurmuş, on ikisinde ikinci, on üçünde üçüncüsünü
İstanbul’da Eminönü’nde tek odalı bir evde oturuyor.

Okuduğumu anlayınca
Başladı anlatmaya
Bak yeğen hor görme bizi
Koskoca İstanbul da
On yaşında sübyanı
Veriyorlar kocaya
Ben öyle kötü değil em
On ikisinde verdim kızı
Sekiz burma birde istediğim
Elli milyon kayma
Kurak tarlası
Zaten kendilerinin
Gelenektir hor bakılmaz

Ömer bey amcanın
Yüreği dertli
Anlatsam da anlamaz
O köşede düşünürde durur
Yüzüne sabahın ilk Rüzgarları
Nazlı, nazlı vurur
Dinlemek lazım Ömer bey Amcayı
O zaten kendi başına vurur
Ahh Ömey bey Amca Ahh

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Ömer Bey Amca 07

kurulmuş sandalyesine
sıvazlayıp duruyor sakalını
taraktan geçmiş bıyıkları
müthişsin be Ömer bey amca
değme kızları çatlatırcasına

epeydir uzak kaldık
malum iş güç
uzak geçti hep yolumuz
yoksa seni hiç unutur muyuz
iki çift kelam hep borcumuz

e be Ömer bey amca
ne istersin elin kızından
ojesinden tırnağından

bak sana neler anlatacağım
ben ojeli tırnakları
nerelerde gördüm
onları anlatacağım

sabah kalktığımda
çocuklar gitmiş oluyor okula
yüzümü yıkadığımda
ikinci sofra kuruluyor ortaya
ojeli tırnaklarla
birlikte çıkıp gidiyoruz işe
ben taranmış bıyıklarımla
o ojeli tırnaklarıyla

sakalını sıvazlama
yoksa ne derler sana
tütün kolonyanda
çok sertmiş be Ömer amca

niye öyle bakıyorsun
kızıyor mu utanıyor musun
oje ile bıyık burmayı
bağdaştıramıyor musun
ah be Ömer amca iki çift
kelam edelim dedik

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Ömer Bey Amca 08

ne geldiyse başımıza
şu okumuşlardan dedi
Ömer bey amca
oysa
henüz daha unutulmamıştı
komünist yetiştiriyor diye
köy enstitülerinin kapanışı

oku dendi oku

ne olduysa okundukça oldu
kayboldu birer birer bir şeyler

yeşil yaratılmamıştı ağaç
fakir doğulmamıştı
kader komşumuzun kızıydı

Kader dedi Ömer bey amca
Kader

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Ömey bey Amca 05

Kahvenin yanıydı
Durduraduran beni
Oğluydu Ömer bey Amcanın
Gel hele otur bir çay içek diye

Cumartesi günü
Birazda akşama doğru
Üç beş hasbıhal birerde çay
Kıtlama dan yoksundu içtiğimiz
Şekerleri çok körpe derdi
Her seferinde Ömer bey amca
Yoktu kaç gündür, öksüz bıraktığı yerinde
Sevimlide duruyordu sokağın köşesinde

Her sabah Güneşin doğuşunu yenişi ile
Çevre esnafın dikkatini çekmişti üzerine

Öğrendik anlattıkça oğlu
Meğer kırgınmış Ömer bey Amca bize
Delikanlılık çağına gelmiş çocuklar
Bilseniz nede terbiyesiz olmuşlar
Kusur etmişler Ömer bey Amcaya
Öpüp elini koymamışlar alınlarına
Çok duygulanmış oysa Cuma vaazında
Kıyamet belirtilerinden bahsetmiş hoca
Birazda başı açık kızların iffeti
Ömer bey amca haklı, Kızmış sonrada
Öğretmemişim Muhammet Resulu çocuklarıma
Kıyamet gelecekmiş, taşlar ile birlikte

Ahhh be Ömer bey amca
Hani derdinki sevgi dolu çocukların
Hani derdinki karıncayı incitmiyor canların
Hani derdinki yürekleri yürek bunların
Keşke gelmeseydi ziyaretine şeyhin
Yine sokağın köşesinde görecektik seni
Babalar gününde hep beraber elini öpecektik

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Ömre Bedeldir

renginin adını koymayız
yaşadıklarımızın
alımız al dır
sözümüz söz
yaşadık mı
tüm çıplaklığı ile yaşarız
kelebek kanadı kadar
narindir günahlarımız
tartıya gelmez
ömre bedeldir
yaşanmışlığımız

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Öncesi

ilk merhabayı gözlerin demeliydi
gözlerin gözlere değmeden önce
işlenmeliydi usta bir nakışçının
hünerli ellerinde dokunmuş gibi
gülümsemeliydi temmuz sıcaklığında
sonra eylül gelmeliydi
sonra
eskimiş yapraklar dökülmeliydi
beyazlıklar örtmeliydi üstümüzü

Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Barroso, Türkiye'nin AB'ye karşı yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini anlaması gerekiyor” dedi.

Jose Manuel Barroso, Avrupa Birliği Haber kanalı Euronews'e yaptığı açıklamalarda, “Türkiye'nin AB'ye karşı yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini anlaması gerekiyor” dedi.

Elif Şafak davasına değinen Barroso, Türkiye konusunda “karamsar” olduğunu da söyledi. Barroso, “Maalesef Türkiye'den aldığımız son haberler bizleri cesaretlendirmedi” şeklinde konuştu.

öncesi
gözlerimiz
başka şeyler gördü

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Öyle Bakmayın

Öyle bakmayın
Bakmayın zeki göründüğüme
Yıllar sonra, yıllar sonra: Anlarım
………………………….Ben her şeyi…

Seksen bir
Yaz sıcağı
Aylardan temmuz
Gün yirmi dokuz
Gömlek tende
Terde gömlekte
Hani derler ya
Sıksan akacak,
Bir bahçe kapısı önündeyiz
İçeri giren üç kişiyiz
En arkada yine ben
Önde kara yağız bir oğan
Ortada uzun boylu bir kız kurusu
İçi sanki kurt yavrusu
Koşanlar çok…
Aklımın ucundan geçmedi saymak
Bir anlık takıldı gözlerim
Güneşe bakan gözlere döndü düşüncelerim
Bir anlık dedik ya işte
Sadece gözler içinmiş meğer

Mevsimlerden yaz
Aylardan Temmuz
Birde güne takılalım nakarat
Tamı tamına yirmi dokuz
Gökyüzünde bir Güneş
Yer yüzünde bir Güneş
Takılan bir anlık gözüm
Gönlüm gözümden ırak

Dedim ya
Öyle bakmayın
Zeki göründüğüme
Uzun zamanlı barut kokan
Dolambaçlı yollar var
Gözlerimle gönlüm arasında

Günleri pek hatırlamam
…………………Aylarıda

Ama aylardan bir gün
Güneş batmak üzere
Gökyüzündeki sadece

Bir otobüs kalkmak üzere
Camından bakan bir kız
Yüreğimde kar gibi kıskançlık
Yanağından düşen
İki damla yaş için,
Ah benim deli gönlüm
Neden kaçar gözlerin,
Mavzerin şavkımı ki gördüğün
Gönlüne koşulmuş at gibi
Sevda Türkülerim karışmış,
Düşüncelerim ne ki…

Bir odanın içerisi
Ne önemi var
Bilmem kaç kişi
Her kes gülerken o, düşünceli
Gözleri dalmış, gönlü uykuya yatmış,
Düşte bir sevda masalı kurar gibi
Denizin kıyısında Denizli’nin sızısı

Duvarlar
Taş duvarlar…
Kapılar
Demir kapılar…
Yerin ne önemi var
Gönül söylerse gönül dinler

Dedim ya
Gözlerim ile gönlüm arasında
Uzun yollar var
Şimdi yol almak vakti
Vız gelir
O demir kapılar…
Taş duvarlar…
Yeter ki o yüreğini yanan
Bitmesin satırlar

Öyle
Bakmayın
Bakmayın zeki göründüğüme
Yıllar sonra, yıllar sonra Anlarım;
………………………….Ben her şeyi…

Demir kapı
Taş duvardan uzaktayım
Antalya da beton bir yapı
İçinde düşler diyarı
Yeşille maviye biraz uzaktayım
Günün, saatin ne önemi var
Saniyeleri saatlere döndürür yüreğim…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Öyle Solgun Durma

Öyle solgun durma
Kulağıma gelen
Fısıltılar var
İşitemiyor musun…

Motor gürültüleri geliyor
Kim bilir biraz uzakta
Neler, neler oluyor

Kale kapısından iskeleye
Dik bir yokuş iner
Esintiler karışır geceye
Lavanta, menekşe, ebruli
Renkli ışıklar sızar
Kapı aralarından

Esintilere karışır
Ezgiler
Bazen bir semah
Bazen rep
Yokuşu diktir inişin
Arnavut tur taşları
Kaygan, aralıklı

Öyle solgun durma
Kulağıma gelen
Fısıltılar var
İşitemiyor musun

Diktir yokuşu
İskelenin
Vitrinler renkli
İnsanları renkli
Renklere bezeli
Her şeyi
Umutları siyah
Düşleri kırmızı
Hayalleri pembe
Kısa etekleri
Dar blucinleri

Motor gürültüleri geliyor
Kim bilir biraz uzakta
Neler, neler oluyor

Norveçli bir kız
Kiralamıştır tekneyi
Kaptan yol vermiştir
Uzaklaşan motor sesleri
Hayal kurmak ucuz ülkemde
Yaşamak ucuz
Denizde kulaç atmak ucuz
Çaka satmak, nara atmak
Laf atmak, kara atmak ucuz
Ucuz olan ne yok ki
Yeter ki özel ol
Sen olma

Diktir yokuşu
İskelenin
Birde iki tek attın mı
Zordur çıkması
Sanki dipsiz bir kuyu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Özgürcesine Değil

Denizin üzerinde uçuşan
Martılara takılırdı gözlerim
Bir onlar Özgürdü senden önce
Birde düşüncelerim
Şimdi sizlerde varsınız
Özgürlükler ile dolu

Yaşamak ne güzel şey
Anlayarak bir usta kitap gibi
Bir isyan şarkısı gibi duyup
Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak
Hep beraber yaşamak
Özgürcesine değil
Özgürce yaşamak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Özgürlüğün Bedeli

Kabuğu hapishanesidir civcivin
Yaşama sevinci, kırmasını bilsede onu
Naylon bir poşettir sonu, sofralarda.

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Özledim

acım
acım anne
süt kokulu
memelere
olduğum gibi
gül kokulu
memlekete hasret
çocuğum şimdi

korunmasız
kaldım

kim
korudu seni

nasıl
yalın
kaldın
böylesine

nasıl
kelimelerin
büyüsüne efsunlu
yüreğin

sen hiç
genç olmadın mı
işgal edilmedi mi
sokakların

bir bardak
ayranını içerken
neye özlem duyabilirdin ki

inan anne
özlemlerim
öylesine büyük değil

süt sağan
tohumu saçan
elleri özledim

bizim olan
insanı özledim
memleketim gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Özlem

doğduğum gün
tanışmışım

ciğer yanması ile

çığlıklarım duyulmuş
kapalı kapılar ardından

acılarla tanıştırarak
çevremi

büyümüşüm

sessiz
derinden

olmasa gerek

gözlerimi
kapattığımda

yaşlarım geliyor
bir biri sıra

on iki
on iki

ve

yılları dolduran
verimli anılar

ateşe verilmiş hasat

hiç
bu kadar
efkarlı çekmemiştim
dumanı

basar gibi
ayaklarımın ucuna

ilmeğe hazır boynumu
uzatmamıştım
sevdalara

günü
beklememiştim

şiirleri bir bir
yaşayarak
sayfaların
bitmesini

oysa
nede çok
özlemiştim

şiir tadında
koşmayı

ne
kadar
özlemiştim

pişmanlıklara
gebe
çocukça
oynamayı

ver
topumu
amca
bir daha
kaçırmayacağım

sen hiç
çocuk olmadın mı

kırılgan
umutlara
sözüm yok

sen hiç
top oynamadın mı

bahçelerde

gül koklayamadım
kanatamadım elimi

kırlarda
uzandım alabildiğine

gelincikleri
papatyaları
ezdim

boyun
büktü

ayaklarımın altında
çimenler

düşlerimde
pişmanlıklar

daha çok
pişmanlıklar var

kırmak
istediler
kalemimi

oysa yazılacak
çok şeyler vardı

onun içindi ki direncim
yıkılmadı

ne çok
şeyler sevdim

mesela
detarjan
kutularında
çimen yetiştirmeyi

küçük bir pencereden
gökyüzünü seyretmeyi

bir dostun defterinden
şiir seçmeyi

ve

daha çok
şeyleri sevdim

sevmelere
çok şeyler ekledim

hiç
kertenkele
beslediniz mi

yada bir kirpi

bir kirpinin
boyun altını
okşadınız mı
açtımı size
o yumşak döşünü

iki dudağınızı
dokundurdunuz mu
minnacık burnuna

insanları
sevdim

kokuşmuş
düşüncelerden uzak

kan gibi berrak
sevdalarımı verdim

umut vermeden
umutlarımı verdim

yağmurda
sırılsıklam
yürümeyi

ağaca çıkıp düşmeyi

yaralarımla oynayıp
kabuk kavlatmayı
sızılardan zevk almayı

sevdim

onun içindir ki
sevmeleredir
en büyük özlemim

heybesizdi
dolaşmalarım

katıksızdı
sevdalarım

ne açlık çektim
nede yarı yolda kaldım

umudumdu
yoldaşım

birde

yarım yamalak
mırıldandığım
türküler

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Parangalar

parangalar kirildida
kirilamayan seyler vardi
yuregimize kazinmis
kendi sevda
yolu sevda
sevdalara adanmis
gozlerimizi bosluga saplayan

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:20 PM
Parmağını Uzattın

geldin
parmağını uzattın
seni dedin

parmağına
takıldı gözlerim

gözlerini görseydim
bu kadar şaşırmazdım belki

duya bilirdi söylediklerini
yüreğim

görseydim gözlerini

bu kadar ürkütmezdi beni
söylediklerin

parmağın
mıydı yoksa
gösterilmek miydi
beni
ürküten

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Parmaklarım

her tetiği
okşadığında
parmaklarım

sevdiğimin
yüreğine
akar gibi salarım

zifiri karanlığın içine
beynimdekileri

umut olur
namlunun şavkı
bir demet umut
şıklığında

çağıldarım gönüllerde
şiir olurum

türkü olurum
karanlıkta
yürüyenlerin dilinde

bilinmezliğin
gizemi aralanır

bir bilmece
çözer gibi
karmaşık

aldatma dolu
sözcüklerden
uzak

ter akıtırcasına
uğraşlı
didiklerim beynimi

bir mermi
daha sürebilmek için
namlunun içine

bir şavkı daha
parlatmak için
gönül zindanlarına

ışık parıldar
kayan bir yıldız gibi

dilek tutulan
aralıkta girerim

en kuytu
duran kapılardan
zayıflığı

gücünde gizlidir
bilirim
ve
girerim
kalbine

mermi olur
girerim kalbine

kalbine de
ölümsüzlüğünü
yenemem…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Rüyalarımı Süsleme

Rüyalarımı süsleme
Korkuyorum uyanamamaktan
Uyanıpta sana dokunamamaktan
Bırak tenim tenine değsin
Gözlerindeki mutluluk resmini
Yüreğime çizeyim
Gece öyle gelsin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Rüzgar

rüzgar olmasa
her bulut
yağmur olup
düşer miydi toprağa

rüzgar olmasaydı
polenler savrulmasaydı
her tohum
kök salar mıydı toprağa

rüzgar olmasaydı
uçmasaydı kulübemin damı
her işi ustasına sormayı
göme bilir miydim aklıma

rüzgar gibi
rüzgar olmak istedim
yaprakları oynatmak için
ben sessizliklerden korkarım

ıslık çalarım
kelimeleri kaybetse de bilincim
nakarat takılırım
bıksa da sevdiklerim
ben isyanlarda
kor alev olmak isterim
ışığı gür
rüzgarlara bırakmak için

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Rüzgarın sesi

Rüzgarların Sesini
Ağaç yapraklarının
Hışırtılarında duyuyorum
Bir çok şey anlatıyorlar
Doğanın kardeşçe beraberliği
Yaşam içerisine dalıyorum
Uzandığım köşeden
Sokakta Çocuklar koşturuyor
Kendi çocukluğum geliyor aklıma
Birde kendi çocuklarım
Yaşamı tanımak
Ağaçları tanımak gibidir
Küçük bir çekirdek
Bir zerre çiçek tozu,
Bazen bir arı, yada Rüzgar
Yeni bir yaşamın başlangıcı
Yeni bir doğuş gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sabah Hoş Geldi

yıkıntılar arasında
kalmakta var elbet ki
yıkarken eskiyi

bir soluk almakta

dağ başı
viran olmuş
çakal hırçın
bu pençeler
yırtmaz göğsümü

uyku akıyor
gözlerim bakıyor
yorgun olmayan
bir şeyler var içimde
kalbim attıkça biliyorum
bu memleket bizim

ah benim ay yüzlü
yıldız bakışlı yarim
saçlarında gezinecek
nasırlı parmaklarım

yıkıntılar arasında
kalmakta var elbet ki

bir kitabı bir kitabın
üzerine koymak gibi

yaşamakta var elbet
kıpırtılar arasında
coşmaya hazır
insanlar gibi

bu sabah yüzüme
önce su değdi
sabundu jiletti
sonra yine su değdi

sabah hoş geldi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sağlam Toprak Gerekli

sadece sanır mısın
çalı çırpıdır
girdaplara kapılan

sal köklerini sal
derinliklerine
sağlam toprakların

sanma ki
her toprak
aynı tutar köklerini

kökleri sağlam
sağlam salmak için
sağlam toprak
sağlam toprak gerekli

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sağnak Yağmur

sağanak yağmur dışarıda
ürpertiler içerisindeyim
kırık bir ayak taşır gibi
izlerim çıkardığı sesleri
gidemem işime

şemsiyesizliğin
gözü kör olsun
konusu değil bu

bilirim gitmesem de
kapanmamış çatıdan içeri
giren damlaların birleşkesi
dokunacak fare gibi
kemirerek cüzdanıma
aman sende boş ver
demek gelmedikçe içimden
kemirilen cüzdanımdan öte olacak

dışarıda dürüstçe yağmıyor yağmur
kar edeceği yok şemsiyenin
sadece yağmur olsa neyse de
ya yollar kaldırımlar
arabalar arabacılar
cakalar cakacılar
sanki tapulamışlar
özgürlükleri
kiraya verir gibi
devre mülk misali
dolaşabilirsin diyorlar

küfretmek yakışmıyor bana
sana da yakışacağını sanmam
kaldırımın orta yerine park eden
arabanın kölesi
kim bilir ne umut ile
kaç yılda biriktirdiği özlemi

neyse de ney bu tipler
asıl sürat motoruna biner gibi
suları köpürterek
caddelerde gezenler
dilerim işiniz gücünüz olsun
küfretmek yakışmıyor bana

dürüstçe bakılmıyor
ala bildiğine ulu orta
ya dil işliyor günahı
ya da estikce rüzgar
göz işliyor günahı

sağanak yağmur yağıyor
şemsiyem taşımıyor yükünü
ne kadar kuru kalmak istesem de
bulaşıyor ıslaklığı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
SAHİLE VURAN MUTLULUK

Nedense hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden, düşüncelerimi boşluğa salmaktan başka, biliyorum, birazdan o düşüncelerle dolu boşluk kaplayacak her yanımı.
“Yazmalıyım, yazmalıyım diyorum kendi, kendime mırıldanarak, o boşluklar şekillenecek satırlarda, beyazlık kaybolacak, anılar belirecek, sırlarım sır olmaktan çıkacak, korku var içimde, elim gitmiyor kaleme, “
oysa boşluk bir beşik gibi sallıyor düşüncelerimi, uyumaya yüz tutmuş anıların içerisinde, ortaya çıkması gereken bir şeyler var, bilincimde yer etmiş, bir özlemi dile getiren, kaybetmek istemiyorum bana özel olanı, acı versede, buruk bir çayı yudumlar gibi, tadını hissetmek istiyorum, biliyorum sırlar döküldüğünde kağıda boşluk kaybolacak, boşluğun o buruk hüznünü kaybedeceğim.
Çökmüş oturmuşum duvarın dibine, oysa soğuk bedene işlemiş, çevreyi saran sessizlik,..Kulaklarım çınlıyor, gecenin ileri bir vakti, beklide birazdan sabah olacak, zaman yüreğimle işliyor, uyumayan sadece bir ben miyim diyorum kendi kendime, birde uyumaya yüz tutmuş anılar, Kalkıp gitmek istiyorum buralardan, yıllar öncesi gibi, alabildiğine yürümek, olmuyor, olmuyor…İçimde türkü söyleme isteği var, isteklerimin önünde engeller,..
Geldi çöktü yine buram, buram sevda kokusu,..Olmuyor,… Yüreğimi saran kabartıları sahile vurup dalgaların kayboluşu gibi, kaybolup gidiyor…
Sahile varmadan görünmez olup giden dalgalar, Kaybolup gitseler de kulaklarıma sesleri geliyor, kulaklarımı çınlatıyor, Denizlerin görüntüsü alabildiğine uzak, yaşam sessiz, yaşam sıkıştırılmış, daracık, çeperleri daraltılmış hava gibi, bilincimde her zamankinden daha canlı olsa da, sessiz, dingin bir canlılık, oysa bir şeyler oluyor yüreğimde, sessiz olmayan, zaman, zaman binlerce iğneyi kucaklar gibi görüntüler geliyor gözlerimin önüne, anıların ötesinden hüzün veren bir ses duyar gibi oluyorum, tekrar, tekrar başa dönen, kulaklarım çınlıyor…
“Sen benim için vazgeçilmez bir dostsun, başka türlüsü olmaz, beni anlamalısın, anla beni”
Düşüncelerim karma karışık, silinip gidiyor her şey, kalem elimden düşüyor, kağıdın beyaz kalışı, esen bir yel gibi içimde ürpertiler bırakıyor, gürültüler geliyor kulağıma, dalgalar birer, bire vurup kayboluyor kıyıda, göremiyorum,...
Düşlerimin arasına karışıyor bir anlık bir film şeridi gibi anılarım, Denizin üzerinde alabildiğine uzanan bir gökyüzü, beyaz, beyaz bulutlar dolaşıyor, kıyıda iki adam bir çocuk, belleğimi kaplıyor bir an, Denizin kıyıya bıraktığı mutluluğu arıyor çocuk, bir an ürperiyor, minik adımları güvenceye alıyor hemen onu, hiçbir şey olmamışçasına devam ediyor aramalarına, kimi zaman avucunda gülümsemeyle dönüyor bize doğru, çocuğun ıslana ayaklarına takılıyor gözlerim, göz göze geliyoruz, bir ürperti var yüreklerimizde,.. Engellemeyeceğim arayışını, Her sevincin bir bedeli vardır, varsın devam etsin ürpertisi, tekrar göz göze geliyoruz, tekrar gülümsüyor, kaçırarak bakışlarını, biraz daha ileriye gidiyor,
Koşarken kıvırcık uzun saçları savruluyor rüzgarla, düşüncelerimden öteye çekiliyor…
Düşüncelerimin önünde beliren yine aynı görüntü, koparıyor beni bu küçük oyundan, Lanet okumaya çalışıyorum tüm lanetlere, lanet okurken, darmadağın duygular içerisinde Denizi seyrediyorum, ufuk çizgisini geçerek görmeden, almış başını giderken dokunuyor bir el omzuma
“Dönelim istersen dost…” diyor
“Dönelim” diyen dostun sıcak sesi ısıtıyor anıların içerisinde üşümüş yüreğimi, bir anlık geçiyor ürpertim, boşlukların içerisinden çıkmadan, Boşluklar mı boğacak önce, yoksa sevginin zehirim durduracak dalgaların akışını, bilmiyorum…Hiçbir şey bilmiyorum şu an, Sevgi bunca acıyı nasıl verebilir bunu düşünüyorum, Ağır, ağır ayağa kalkıyorum, Çocuğu çağırıyor dost, boş gözlerle bakarak, anlıyorum seni dercesine,.. Anlamak ve paylaşmak, sessizce…
Minik elleri tutuyoruz birlikte eve doğru dönerken, bir köPage Rankingü oluyor anılara, anılar arası, Bir yanılgı var, hep bir şeyler var bir şeyleri gizleyen.
Parmaklıkların arasından süzülüyor, silik ışıklar belikli gün ağarmaya yüz tutmuş gözlerimin önünde yüzü
“Sen benim için vazgeçilmez bir dostsun, başka türlüsü olmaz, beni anlamalısın, anla beni” sözü,
Anlamam seni anlaşılabilir olmana bağlı, nasıl anlayabilirdim onu, “Dostun; Dosta sevgilinin yanında, sevgiliye sarılamamanın verdiği acıyı çektireceğini” hep bir şeyler oldu bir şeyleri gizleyen, hiçbir zaman, zamanında öğrenemedik o bir şeyleri, sevgiye istenilen bedeli mi yaptığımız, ödenir mi sevginin bedeli, onun için ödenen bir ömür değilmi,..
Silik ışıklar koyulaşıyor, Bir şeylerin eriyip gidişi ile beraber, dalgaları sahile vurmadan eriyip gidişi gibi…Eriyip gidiyor bir şeyler…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Salkım Saçak

güneş saçarken ışıklarını
topluyordu bakışları ile
güneş nazlı
aylardan aralık
gün Pazar
salkım saçak insanlar

vitrinler
camdan
insanlar candan uzak
salkım saçak
sarmış hüzün

son günler yılın
sarıyor zamanı
vitrinlerde
bayram yılbaşı tartışması

sanıyorlar ki
onun senin benim
bizlerin
sırtındaki derisi
ille de derisi
uzun zamandan beri
uzak kavalın sesi

tekilde kalabilseydim
sevinirdim belki

güneş salarken ışıklarını
topluyorum ışıklarını
aralığın üçüncü pazarı
yayılmış orta yere
salkım saçak düşünceleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sallanır

eteği sallanır
rüzgar vurur
rüzgar vurur
eteği savrulur
düşüncelerimin

utanırım
rüzgarlardan
kanadı kırık
kuş olurum
uçmalara uzak

sallanır bir şeyler
ağaç dalı yer küre
rüzgar vurur
sallanır düşüncelerim
eteğin kabahati ne

kökleri salsa da toprağa
sallanır yaprakları çınarın
sallanır dalları takılır düşüncelerime

rüzgarlar vurur
üşümem

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sana Öğretmenim Diyeyim

ezberleyemedim
hocam

gazımız
bitmişti

karanlıklar
bürüdü odayı
örümcekler yürüdü

uyudum

uyku
bastı
düşlerimi

ezberleyemedim

kıyma bana
ellerim
yazmaya aç

acım
cami avlusundan
uzakta dururum

sorma
kerrat cetvelini

bak
hocam

sarı sayfalı
arkasında
tüm defterlerimin

bakma
öyle gözlerime

korkarım
sevgisiz
gözlerden

bana sen

yaşamı öğret

nerden bulurum
alacak parayı

ezberlerim
bak
nasılda sığdı
tuşlarına
bir makinenin

tek
ayakta
dururum
üzülme sen

dikerim
gözlerimi
çöp kovasına

konuşurum ben

konuşurum

öğretmesen de
sen

dokunurum
ateşine
sobanın

atarım
kendimi

denizlere

ezberlerden
uzak tut beni

ben yine okurum

okurum
almak için

okurum
sevmek için

okurum
doymak için

sevdalanırım
yaşama

küçük dünyalarımda
kendim olurum beklide
belkide yalnız
aykırılıklarla dolu
korku düşlerine
kara basan olurum

karanlığı
öğrenirim
karanlıklar içinde

denizi öğrenirim
tuzlu su midemde

bilirim
bedel ödemesini

kırılmam sana
ödediklerim için
yeter ki bana
yeter ki isyanlarıma

ahh hocam

bilirim
öğretmeni

öğretmenin yüreğini

beni bırak ta
bundan sonrakileri

bırakma
düşe kalka
öğrenmeye

bakma gözlerine
kırık bir düş ile

sana öğretmenim

diyeyim
beni bana verdikce

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:21 PM
Sanmayınki Korkusuzduk

sanmayın ki korkusuzduk
korktuk bizde korktuk

kış *******i gibi geçti günlerimiz
ayaz vurdu gün ortalarında
korla ovduk yüreklere düşen
donmuş ayaklarımızı
yine de yürüdük
üşüdük
kar etmedi
çarelerimiz
kırıldık birer birer

sanmayın ki korkusuzduk
yıkılmadı kalanlarımız
yılamadık
kırıldık
birer birer
yeni filizler vererek
aç çoğalmalara
korkularımızla yürüyerek
kırıldık
üşümelerde

dokunmadık
hiçbir sıcaklığa
yüreğimizde kor alev
dolaşmadı ellerimiz
başka mahrem yerlerde
tutmak iste sekte
ellerini sevgilinin
hiç olmadı anılarımız
soğuktu soğuktu her şey
umutlarımızdan başka
üşüdük
korkularımızla iç içe büyüdük
don vururken düşüncelere
kor yüklü yüreklerimizle ovaladık
kıpırtılar vardı hep içimizde
ayakta tutan bizi
ökseye tutulmuş serçe misali
çırpıntılarıydı kanatlarımızın
koparamadık
kıl inceliğinde tuzakları

korktuk
korktuk
yenilmedik korkulara
yürüdük üzerlerine
birer birer düşerken
karanlıklar içerisinde
korktuk
yürüdük
üşüdük
yürüdük

bizimkisi
yürüme tutkusu
üzerine üzerine
korkunun
korku karanlık
korku cehalet
korku
kopmak umuttan
umudun yolcusu olduk

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sardi

acilarda kenetlenmeyi
sevgiyi islemeyi
ogrendik
kirilgan
gunlerden
gecsekte
urettik yenilenmeyi
urettikce
koklerimiz
daha siki sardi
yasami
yasatmayi
yasadiklarimizda

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sarı Beni Yakar

sarı beni yakar

sarı güllerden
uzağa tuttum gönlümü

pembe beni bozar

pembe güllerden
ayrı tuttum seni

ateş düştüğü yeri yakar

bırak istersen
fırça çalmayalım
yiğit sevdalara

sevda dediğin
yavaş yavaş akar
yüreklere

zembereğini
kıralım zamanın

kimse farkında değil
yavaş ölümün

davullar çaldıralım
donsun tokmak
kırık zamanda
hava cam havası
kırılan
çok şeyler var

uzak tutalım
pembe gülleri yuvadan

pembe güller ninni
pembe güller rüya
gülü gül sayalım

pusat kuşanalım
aşka gelip
nara savuralım
gün mangal günü

yel olup toz savuralım

gün sahte yürekler günü

dem alımı dem zamanı
deme vuralım düşlerimizi

ne günler gördük
görmelere tövbeli gözlerle
ne yanık ezgiler dinledik
mühürlü kulaklarla

ağıt olmadık yinede
sıkılmış yumruklarla
sarıldık kanayan yaralara

bir küçük yürek sevdamızda

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sarıl

hani hep
söylersin ya
nedenini bilmediğin
bir çok şey
kaplamışken içini
bir burukluk
alıp götürür ya
göremediğin köşelere
işte oralar
oralar var ya
benim de uğrak yerim

zaman zaman
koparırım ipimi
genişler biraz
kaldırımlarım
sere serpe yayılarak
dolaşırım

kırarım dalgaları
ulaşamaz hiç biri
kötürüm olur
duyargalarım
insanlığımdan utansam da
insan olmanın
gururunu yaşadım

kapatma gözlerini
yollar engebeli
düşlerde düşmemeli

güzel oğullarımız var
güzel kızlarımız
güzel yarınlarımız olacak
elbetteki

hani
bir yalnızlık
kaplar ya içini
seversin ya o anı
kopmuşsundur bir şeylerden
kaçmışsındır bir şeylerden
belki de yaşamın kendisinden
sanma ki kurtulursun
bilgilenmeden

sarıl
sarıl yaşama
yaşama sarıldığın kadar
sarılacaksın bana
tenin dokunacak
hissedeceksin
özgürlüğü

özgürlük
hovardaca
düşünmek değil
be gülüm
hissetmek iliklerin de
yaşayan
bir başka şeyleri
ve birlikte
yaşamasını bilmek
satmadan onuru

bazen
bıraksam da
düşüncelerimi
özgürlükten uzaklaşıp
hoyratça kalsam da kendimle
bilirim bir anlık
boşluktur yaşadığım
hüznü kaplar
içim

çok şeyler var
yapılacak
çok şeyler aşılacak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Satıyorsun

satıyorsun
sattın geleceğimizi
geçmişimize dokunmasınlar diye
düşünüyorum da nasıl hesap vereceksin
hesap vereceksin bizden geçtim de torunlarına
soramasak ta bir gün soracaklar hesabını

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sayı Olmak

sayı olmak var
birde tabi ki
soldan sağa
sağdan sola
avuntudur sıralama
kazımışlarsa kemik sırtına
sallar sallar atarlar
kazananda
kaybedende onlar
sayıya saydırdıkça
sen kendini
en güzel avuntuların
kurabilirsin düşlerini
yer bitirir yaşam seni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sekiz Mart

elinde tuttuğu
güldü gülemedi
tutuşturmuştu eline biri
gülsün diye gülemedi
sekiz mart kadınlar günü

günü güne eklerdi
yaşamını eklediği
günler çizerdi

yaşamı
verdiği emek kadar
severdi

severdi yürümesini
sokaklarda insanlara sürtünmesini
birde vitrinlere bakmasını
alamayacağı şeyleri saymasını

severdi yürümesini
yürürken hayallerini
ezgilere yüklemesini

bir gül uzatıldı
bir gün kutlandı
birden yaşamdan koparıldı
hayallerinin melodiye
karışması yarım kaldı

güldü elindeki
gülümsemedi
düşündü
önce insandı

elinde gül
belleğinde damga
oldu olacak
sürü karışmayacak

gülmedi
o günleri sevdi

gülümsedim
gülümsedik
güller açtı yanaklarında

bir bütünün
parçası olmak
güzelmiş yaşamda

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sen

sen
sen
dalga kıran misali
durdun önümde

maviliklerim
billur taneler gibi
vurdu bedenine

Ahmet çavuş geldi
nedensiz gözlerimin önüne
dedem anlatırdı
silah arkadaşını
ne dedem yaşıyor şu aralar
ne de Ahmet çavuş oysa
anıların dışında

son mermisini
sıkıyordu belki de
bir elini kasaturasına
atmaya hazırdı diyordu
soluksuz dinlecelerim de

ne bentler yıkıldı
inancın zaferi ile o günler
yılların kokuşmuşluğunu
bilinçlerde taşıyan
ne anlaklar silindi

nice kalemlerden çıkmış
İngiliz teyyareleri ile
Mehmetciğin
tepesinden aşşağı
aşşağı akıtanlar
neyse de
neyse de
bu gün bu fetvacılara
alkış tutanlar
yakıyor beni
yakıyor

ahh dedem
ahh Ahmet Çavuşum
ahhh

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sen İstersen

istersen
eleştir sen
konmamış noktaları
hizaya geçmemiş kelimeleri
muzaffer komutan edası ile

ben derim ki
sanma
boşadır
yazdıklarım
noktasız
virgülsüz olsalar da

şiiri olmaktansa
kelimelerin
militanı olmaktır
düşüncelerimin
duraksız

onun içindir ki
anlamasan da beni
vururum çala kalem kağıda
bir kase tarhana içer gibi
açlığımı yener gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sen Konuşuyorsun

sen söylüyorsun
ben dinliyorum
sen konuşuyorsun
ben susuyorum
sen konuşuyorsun
ben konuşuyorum
sürdürürken konuşmanı
ben susuyorum
sen konuşuyorsun
ben konuşmuyorum
sen konuşuyorsun
ben düşünüyorum

sen susuyorsun
anlamadın
beni diyerek
aynaya bakar gibi
ben hala susuyorum
düşüncelere boğarak seni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:22 PM
Sen Küçük Bir Umuttun

Sen küçük bir umuttun
Sonra mektup oldun
Şiir oldun
Çok derinlere daldın
Senli sensiz özlemim oldun

“Çoğalan sevgilim
Güzeli değişiyoruz senin ile
Umutluyuz Sevgilim
Onlardan değil
………….kendimizden
Üreterek
Var ederek
………..Özlüyorum
Yalnızlığımdı yüzden yüze
Dolu dizgin
Nerelerdeydin
Sormuyorum
Merhaba
Hoş geldin”

Ellerin avucumda iken
Göz bebeklerinde özlüyorum
Hissederek seni, tenim gibi
Yalnızlığımdı yalnızlığın
Yalnızlarda çoğaldık
Bir buğday tanesi gibiydik
Tek ve özgür,
Toprağa düştük
Katık ettik emeklerimizi
Yedi veren Sevda olduk
Hoş bulduk

“Sermiş yapraklarını
Ortağı
Bütün doğa
kadın Erkek
İnadına rengarenk
Islak
Hem seni
Hem beni
Açarak”

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Sen Sen Ol Bebeğim

dinle
oğlum
söyleyeceklerimi
bir babanın
nasihati
değil bunlar
kafese
konmasın
düşüncelerin
kulak ver
sade
ce

bil ki
bilgelik
cahilliğin
için de serüvendir
arama okulunu
derinliklerinde
gizlidir

her
attığın adımda
say ki kendini
bir bebek
ağlayışında
açlığın
memeye
sarılır gibi
sarıl
tahammülü
yoktur açlığın

dinle
me beni
kulak misafiri ol
misafir ol yüreklere
bilgi yüreklere gizlidir
incitmekten korkma
yürü üzerine
korkunun

korkular
karartılarla
gizlidir
aydınlık olsun
şafakların
sevmekten
yoksun bırakma
benliğini
seni
ışık gibi
seviyorum
ışığı sen gibi

kimse
şımartmasın seni

en güzel övgülerle
çekilir perdeler
saklanır gölgeler
gölgen olma
gölgelerden
koru kendini
en çokta
öğren
öğren karanlığı

çünkü
karanlıklardır
saçan
korkunun tohumunu
bir çocuğun
yalnızlıktan
korktuğu gibi
yitirme korkunu
yürü üzerine
misafiri ol
ma
gir özüne
ışığı ol

ben ışığı severim
ışığı sen gibi severim
sen
sen ol bebeğim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Sen Sözcükleri Çalan

Sen sözcükleri çalan
Sanmaki aldığın sözcükler
Sadece bir kaç tümce
Yaşanan yıllar var içinde

Yine de;
Emek katıyosan eğer
Sevgiye vuruyorsan
İşlediğin hamuru
Dağıtıyorsan
Şöhret için değil
Devam et
Bende
Sessizlik
Yüreğim de bastırılmış
Acı olarak kalacak

Bir rüzgarın esintisi gibi
Okşa yürekleri

Peki ya sen;
Kendn ile paylaşabilecek misin dizeleri
Sorunun yılların içinde kalacak
Yazılanlar yaşananların ezgisi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni anlıyorum Zordasın

Zaman mı yoktu
Yoksa başka şeyler miydi
Arasına koyamadığımız

Yaşantımızın…
Kuru soğuğa çalan
Esintiler arasında
Sokaklardan
Çığlıklar gibi
yükselirken
Meydanlarla
İç içe
Bahçelerden uzak
Fırtına ekişimiz
Ve
Biçerken
Dövmeden
Bir gülün yaprağını
Tutar gibi
Şefkat dolu
Namludan çıkan
Kurşun acımasızlığında
Hedefe doğru giderken
Bir çift masum göz
Karşısında
Tutulan dillerimiz

Aşık olmak
Sevdalanmaya
Benzemiyor
Yiğitlik kar etmiyor
Ne sıcağa
Coşkulanan yürekte
Nede soğuğa ürpertilerde
Tene dokunmak istiyor
Hedefsiz
Kedi sırnaşık lığında
Eğilmek istiyor
Yürek istiyor
Dile sıkışmış kelimelerde
Kat kat örtülere
Bürünmüş
Utançla örülmüş
Kelimeleri
Tüm çıplaklığı ile
Sermek istiyor
Sevdiğinin önüne

Zor zanaat
Sevmek
Bir çift gözün içinde
Kendini görerek
Yıllardır
Varlığını bilmediğin
Kelimeyi
Bir cümlede
Dudaklarının arasından
Çıkararak
İfade etmek

Kaybedeceğini
Düşünmek
Bir daha duyamamak
Öldürmek
Görüntüyü
Kıyamazken
Hayallere
Kaplayacak elbette
Tüm benliğini
Kara basana dönecek
Düşüncelerin
Ve
Zamanı geldiğinde
Sıkışacak kalbin
Döneceksin
Yine acemi cümlelerine

Günlerce
Binlerce
Kelimelerden
Oluşturduğun
Dağarcığın
Unutacak
Acemi cümlelerin
Dolacak
Kulaklarına sevdiğinin

Belki beklemeden
Seni
Duymayacak
Duymak istediğinden
Gayrisini
Tek bir kelime
Bir cümle
Yenecek
Her şeyi
Sen
Ona
Diyeceksin ki
Onca laf
Kalabalığından sonra
Seni seviyorum

Oda duyacak
Belki şaşırmayacak
Belki
Belki
İşte dostum
Seni bu kelime
Söyleyene kadar yakacak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Çağıran

Kucaklar mısın onu
Yalnızlığın sesi
Seni çağıran

Yürüyorsun, İstanbul’un göbeğinde, Levent, Bakırköy fark etmiyor, ha alt, ha üst geçit olmuş, önüne uzanan eller hayır dualarının tüccarı olmuş, Acıma kaç para, sevdiğine kavuşma kaç para, kaç para kazadan uzak durma, Gazetelerde Derviş İstanbul Dünyanın başkenti olacak diyormuş, kaç para gazete, hayal kaç para, Caddelerde çocuklar Azrail’e merhaba diyor, sileceklere yapışmış eller, mini, mini eller, bir küçük çocuk bağırıyor biraz ilerde kaldırımda
Bebelerinizi sevindirin, ağabeyler, Amcalar, bebelerinizi sevindirin, bebe yüzlü çocuk, Sevgi kaç para, yürek kaç para… Yalnızlık kaplamış şehri, suskunlar yürüyor,..

Yalnızlığın sesi
Seni çağıran
Adı ne fark eder
Kucaklar mısın onu
Yoksa korkar mısın

Nedir sence korku, bir çiçeğin soluşunu görmek mi, gelmeyeceğini bildiğin sevgiliyi beklemek mi, yoksa sessizliği dinlemek mi, karartıların içerisinde gölgesiz,...

Kulak ver ürkme
Yalnızlığın sesine
O sesleri
Tanımaya çalışma,
Tanışmadın çünkü
Yılların ilerisinden geliyor
Kimisi dosttan kimisi torundan

Herkes bir şeyler bırakacak, istemese de o yalnızlığın içerisine, umutlar dolacak, hiç açılmamış, hayaller kalacak, tamamlanamamış, düş kırıklıkları birazda onur olacak,..

Kulak ver ürkme
Yalnızlığın sesine
Kendinden bir parça o
Sesler alıp götürecek korkunu
Bırak içindeki coşkuyu
Bütünleşsin yalnızlıklarla
Sen olsun köylerde, kentlerde
Bilgi olsun, Emek olsun, Sen olsun
Onurlu bir gelecek olsun Ülkemizde
Yalnızlığa terk etmesin isyan ateşini korkun

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Düşündüm

seni düşündüm

akşam güneşi
kor bir alev gibi
ufka bırakırken

dalga dalga
geldin üstüme

bulutlar geziyor
karartılara karışmış

gün soğuyor
üşüyorum

Akdeniz
bana bakıyor

dokuz eylüllü
düşünüyorum

on dokuz mayısı
bir bir sıralanıyor
tarihler

yokluk
yoksulluk
nedir bilir misiniz
kelimelerden uzak
anlamlarından da öte
sözcüklerin

yirmi birli yıllarda
çarıksız süngüsüz
bir taburun
süngü savaşını

açlık ne ki

düşündünüz mü hiç
neydi bunu yapan güç

vatan
aynı vatan
düşman
aynı düşman
serv
adı ne fark eder

üşüyorum
kasımın soğuğu
vuran üstüme

Mavi gözlü Dev
Seni düşünüyorum

yine törenler olacak
yalnızlığa bürüneceğim
bulutlar dolaşacak
yanaklarımın üstünde
direneceğim…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Öylesine

Bir ayrılık şiiri idi
……………okuduğum
Sessiz sevdalara
Gömülmüştü gözyaşları
Başına mezar taşı konulmamış
Yorgun …
Kanat çırpıntıları gibi
Rüzgarlara salınmış

Kimeydi bu haykırış
Bir sen biliyordun bunu
Birde bilmesini istediklerin

Okumuş mudur
Hissetmiş midir benim gibi
Damıtmış mıdır içine
Hüznün buruk tadını
Unut demeye
Dilim varmıyor
Beklide anlayabiliyorum

Seni
Öylesine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Seviyorum

Akşamın hüznü çöktü üzerime,
Sen yoksun diye olsa gerek
Zaman dakikalarına palanga vurmuş
Yürüyüşü o yürüyüş değil
Kasvetli akşama boğuyor beni
Elli bir saat otuz yedi dakika
Saniyeler sanki ellilerden kalma
Tek öküzün çektiği kağnı
Tenim tenine değmeyecek bu gecede
Biliyorum dinliyorsun beni
Bir esinti giriyor içeriye
Perdeler kıpırdıyor
Dışarıda uzaktan gelen
Havai fişeklerin sesi,
Sarılıp ta belime
Seyredişin geliyor,
Gözlerim dumanlı
Aklım karışık
Taktım zamana
Zaman neden ilerlemiyor

Sen saat on dokuzda
Mersinde otogarda
Yüreğini göndereceksin bana
Daha sonrada tenin gelecek
Toy bir düğün yerine dönecek
Kapı çaldığında bilincim
Kollarım sana aç
Açlık bir başka dert gülüm
Aşçıdan uzak kalmak bir başka dert
SENİ SEVİYORUM

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seni Tanımak

ne kadar zormuş seni tanıyabilmek
arıtarak düşünceleri dokunabilmek dokuna
tüm yaşanmışlığının içinden geçerek
şarap kadehini alarak eline kırılgan
hüzünlü bakışları akıtmak uzaklara
ne zor şeymiş seni tanıya bilmek

oysa duruşun ne kadarda duru
al beni çöz işte ucu diyorsun
sorular sorulara yanıt verir mi
açmış döşünü bu benim diyorsun
bırakarak bir ömür dolu izlerimi

yürümek üç kuruş atmadan masaya
çıplaklığını izleyebilmenin bedeli
taşımak her yere serperek anıları
biliyorum o kadar ucuz değil bu fasıl

şarkılar söyleyemiyorum içimden
her köşe başında dolanıyorlar dilime
destanlaşan direnişlere ezgiler
haykıramasam da fısıldıyorum
“ulaş gardaş can veriyor, yüreğim düştü ateşe”

fark etmiyor büyük harf küçük harf
ne zaman ”r” lere gelsem o oluyor fark edilen
bir çayın ırmağa karışması gibi
yavaş yavaş seni izliyorum
kim bilir nelere dönmüyor senin dilinde
içten içe tutuşturuyorsun saman kümelerini
dupduru dururken yaşanmışlıklarınla
çözemediğim denklemleri düşünüyorum

ne zor şeymiş seni tanımak
caddelerinde gençliğimin ayak sesleri
sokaklarında kovalamacılarımız
kalçamdan Arnavut taşına düşen damla
umudum bilinmezliğe karışan şeyler
an lar yemişler tozlar kızlar ve diğerleri
ne çok yokluklarla doldurmuşlar seni
*******i yanmışım sokakların için
saman alevi misali savrulmuş
bulamadığım küllerim…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Senin ile beraber

İsteğim;
Seninle beraber içmekti
Bir avuç gökyüzünü
Süzüldü gitti
Parmaklarımın arasından
Akıp giden zamanla beraber
............................ve susuzluğum sana
............................ağlama isteğide
............................yok yüreğimde

Sen her gün
Zihnimim içerisindeyken
Ben gökyüzünün
Yıldızsız bir köşesinde
Öylesine, duruyorum yapayanlız
..................................ve bende Sevgisizlik
..................................bende huzursuzluk
.................................eriyip gider öylece
Parmaklarımın arasından
Akıp giden gökyüzü gibi
Ve sana olan susuzluğumu içerim
Venüsün Parlaklığında
yürürüm gecenin eşiğinde
yıldızlar yol gösterir bana
Sessizce ulaşırım
Yalnızlığa.

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Senin Yanın Dağlarım Olsun

Sokul
Sokul yanıma
Tenim
Yoksul kalmasın
Dokun bana
Seni duyayım
Seni yaşayayım
Sonrada
Bırak dalgalara
Dalgalarında
Dolaşayım
Sevdalara yol bulayım

Anlık
Yolculuklardır
Sevdalara sıkışmış
Hasatın
Sıkılmış suyunu
İçmeye gör
Döner durur
Başın
Sanki
Üzümden öte
Sıktığımız

Gel gir koynuma
Seni alıp gidem
Gidem buralardan
Başka diyarlarda
Gösterem...
İçine bir sevda
İçine özlemler
Ekem...
Sevdaların
Papatya olsun
Sevdaların
Keklik olsun
Kekik kokularına
Bulansın umutların

Sen ovaları
Ben dağları severim
Özlemsiz
Duramayız biz
Sokul yanıma
Sar kollarını
Boynuma
Özlemler isterse
Özlemeli olsun
Yoksulluk
Çekmesin sevgi

Papatyalar açsın ovalarda
Keklikler uçsun
Kekik kokuları sarsın
Dört bir yanı
Senin olduğun yer
Dağlarım olsun

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Seninle Varım

üzülme
yakabiliyorsa
canımı hala
kelimelerin
sevgindendir

korkma
yanıyorsa
hala canım
kötürümleşmeden
uzak olduğundandır
duygularımın

ve sen güzelim
hala dökebiliyorsan
benim olan iki damlayı
dünyam seninle
kurulu olduğundandır

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:23 PM
Sensizlik

Bir tuhafım bu akşam
Sensizlik bürümüş geceyi
Saatler ilerlemesin İstiyorum
..birde
……bitsin *******
…………..diyorsam çelişkilerle eğer
Bir kadehte sen al
Sende al eline sevgilim
Doldur, doldur da iç, yokluğunu

Bir başkayım bu akşam
Yanımda bir resmin
Birde Hayalin var
İç diyorsun içe bildiğin kadar
Dolduruyorum kadehe hayalini
Kıyamıyorum içmeye
………………..kıyamıyorum ki
Birikiyor kadehler önümde
Karşımdaki Sandalyede yabancı bir yüz
Neden oturmuş oraya
Ne ben soruyorum ne o söylüyor
Sarhoş mu oluyorum NE!
Masa boşalmış, bir BEN varım,
…………………….…birde SEN
Suskun …

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sesler Boğuyor Beni

eğilmiş
fısıldıyor kulağına
aysunun
sıkılıyorum
kaysa da bakışlarım
uzaklaşamıyorum
masada düşüncelerim
karabasan gibi
konuyorum
sohbetin içerisine
acemilikte mahir
sahte cennetlere

uzat elindekini
dokunsun cam cama
kırılmayacak kadeh
kadeh ama
birkaç damla
dökülecek örtüye

sen önemsemezken
dökülenleri
diyerek
daha çok var içindeki
gözüm takıldıkça
her masaya
korken kadehi
beyaz örtüde
üç damla leke
gelip girecek düşüncelerime
karartacak sohbeti

eğilmiş
fısıldıyorsun kulağına
aysunun
sıkılıyorum
varlığımdan
canım acıyor

yakışmıyor tarzıma
kalkıp gitmek masadan
canım acıyor
canım acıyor
anlıyor musun
dilin bakışlarından

sesler boğuyor beni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Bakışlım

Satır
Aralarında
Yaşadım
Duygusallıklarımı
Hani
Anlık
Aşk lar
Dersiniz ya
İşte onları

Kortejin
Orta yerinde
Balkonlardan
Bakan gözler de
Anlıktı
On altı
Beklide yirmi bir
Adımlık tı

Bilincim
Taşıyamadı
Aşk ve sevdayı

Destan araları na
Sığdı hikayelerim
Dardı
Okul
Sıraları
Aşkı sığdıramadım
Sevdalarla yaşadım

Gök
Gürlemeleri gibi
Olurmuş derlerdi
Bir anlık sağanak
Yağmur gibi
Taşırır
Duygu
Derelerini
Denmişti

Sağanak dinmedi
Destansı yaşamım
Satır aralarını
Bitirmedi
Sevda gözlüm
Belalı bakışlım
Yüreğimde
Derin yer etti

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Dolu Yüreğim

yoksulluk
çekmedi
kavgadan
yana
sevda dolu
yüreğim
yüreğimi
en umulmaz
isyanlarla
besledim

sen ki
gülüm
isyanların
alaca karanlığında
bir meşale gibi
yanıp
durdun yanımda

eyy
be koca
dünya
sen oluşalı
kaç bin yıl
geçti aradan
sen efendileri gördün
sen köleleri gördün
roma arenalarında
aslanlara atılan
insanlar gördün
isyanları gördün

sesim
sesim
kadar gür
sevgim
sevgim kadar
özgür
duyan duyar
seven sever
eyy
be koca
dünya
kim bilir
ne çileler gördün
kuytu köşelerde

yüreğim
sıkılır
demir ağların
saramamasına
güzelim ülkemi
isyanlarım kanar
sensizliğe
isyanlarına karışırım
gelişini gördükçe
ağustosun sıcağında
otuzunun
sıkılırım
ayaklar altında
kalan üzüm gibi
ezilirim
buruğa çalar
tadım
dokunmayın bana
dokunmayın
otuz Ağustosa kadar
dumanlıyım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Olacaksın

bulut olmuş öfkeler
yağmak için şehirlere
bir esinti oluyor gönlüm
hüzünler kalıyor geride
coşkular yaşansın istiyorum
yalancı kurgulardan uzak
arşın boyu düşünceler oluşturarak
toprak, toprak kokmak istiyorum

yağan yağmurda
bir damla gibi
düştüğüm yeri bilmeyeyim
filiz verdireyim
can vereyim
kulluktan uzak
sevgi doğmak için

ahh benim
kabına sığmaz düşüncelerim
ahh benim çeliği
parçalayan bileklerim
parçalan da rüzgarlara katıl
her parçan benim
sensin
hüzün olarak
sevdalara dolsanda
viran olmuş bağlarda
yaban otlarına bulansanda
bir gün işlenecek bu topraklar
tohuma hasret yüreklerde
açması istenen sevda olacaksın

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Tomurcuğum

İlk annemizdi sevdiğimiz
Sarıldık bal memelerine
Sonra kahramanları sevdik
Yoğurduk en coşkun duygularımızla
Bu ülkeyi sevdik, sevdalandık insanlarına
Ve…
Aşka zaman bulamadık
Boğduk tomurcuk zamanlarda
İlk yürek çırpıntılarımızı
İsyanlarımıza katık yaptık

Biçildik başak gibi
Tohum olduk
Savrulduk dört bir yana
Ezgi olduk ağlattık
Şiir olduk, buğulattık yürekleri
Destan olduk yaşayamadık
Onun içindir ki acım sevgilere
Anla beni sevda tomurcuğum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda Türküsü

yürüdükçe
kimliğim çıkar

ortaya

duru lurum

süratimin
gölgesi kadardır

coşkum

koş
koş
koşa
bildiğin kadar



uça
bildiğin kadar

sarmak
yaraları

avuntuya
götürecekse beni

tuz
tuz bas
sevdasız
yaşanmıyor be
kes at kabuğu

eylülün
ortasındayız
da
diyemiyorum

harman yeri
yanık kokulu

yanık sevdalı
türküler

sapı çatlak
bir
dut ağacı

yanık çıkıyor
yanık çıkıyor
be aşık

bu
sevda türküsü

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevda yoksunum

Yalnız kaldığında
Başlar yüzleşme
……………. yaşamla

Kendini
Birebir sorgularsın
Birebirdir olaylar

Haklıda
Çıkabilirsin
Ama haksızda

Yargılanan oysa
Değişkenliktir sadece
Düşüncende kalmaz

Vereceğin kararları
Bulursun içindede yaşamın
Ne kadar çıplaksa yargıların
O denli beslenir yaşamın

Yoktan var olmaz hiçbir etki
Bir devinimin ürünüdür etkiye tepki
Girdabını oluşturur körpe bilinçlerin

Dünya döner, içindekilerle
Sen Dünyanın döndüğünü bilirsin sadece

Sevda yoksunum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevdalar Unutulamıyor be Dostlar

Heyt bee..
Dibine vurdum
Dibine vurdum işte
Başımda bir ağrı
Gözlerimde uykusuzluk
Bilincim özgür

Önce bir iki şiir
Aperatif niyetine
Uzandım sonra döşeğe
Bir, bir çevirirken sayfaları
Kayboldum zamanın içerisinde

Kusura
Bakmayın dostlar
Her yeni zafer
Bırakır beni
Sarhoşluğun içine
Her yeni kitap
Kazanılmış bir zafer gibi
Kaplar tüm benliğimi
Özgürlükle kucaklaşırım o an
Birazda kötüdür sarhoşluğum
Pare, pare dağıtırım coşkumu

Bazen unuturum
Gelecek kaygımı
Bazen kuşanırım
Unutulmaya bırakılmış sevdamı

Sevdalar unutulamıyor be dostlar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevdalar Unutulmuyor

kapatılmış
bir kitap baş ucumda

heyt bee..
dibine vurdum
dibine vurdum işte

bir gecenin ardında
uykusuz kalan gözlerim

başımda bir ağrı
gözlerimde uykusuzluk
bilincim özgür

baş ucumda
kapatılmış bir kitap

önce bir iki şiir
aperatif niyetine
uzandım sonra döşeğe

gökyüzü yıldızlar
kırık dökük bir ay

bir bir çevirirken sayfaları
kayboldum zamanın içerisinde

kusura
bakmayın dostlar

her yeni
bırakır beni
sarhoşluğun içine

bittiğinde
gerilirim uykusuz

şöylesine bir uzanış

gözlerim kapalı
hayallerim zenginleşir
hayallerim

kazanılmış bir zafer gibi
kaplar tüm benliğimi

ne ayın göremediğim yüzü
ne de bir temmuzun
öğle sonu

kavurur beni


özgürlükle kucaklaşırım
kötüdür sarhoşluğum
pare pare dağıtırım coşkumu

bazen unuturum
gelecek kaygımı

bazen kuşanırım
unutulmaya bırakılmış sevdamı

sevdalar unutulur/muki dostlar

ben her sabah
yeni başlangıçlar
habercisiyim

gecenin koynunda
bulusunuz düşlerimizi
ben düşlerden uzak
düş/düş habercisiyim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevdaların İsyanıyım

Ben şair değilim
……………….Sadece;
İfadecisiyim duygularımın
Anlamam aruzdan, heceden
Duygularımın efendisi
Sevdalarımın isyanıyım
Ne anlaşılmaktır kaygım
Nede alkışlanamamak
Sadece paylaşmaktır
Yüreğimdeki katığı istemim
Gelin sizde sevda sofrasına
Şairlik bizim neyimize

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:24 PM
Sevdalıyım

sokaklarda
mümkün mü unutmak
paçaların kir pas içinde
tepende deli güneş
yüreğinde deli fırtınalar
unutulur mu
avarelikler

alırsın eline bir gazete
oturursun bankın birine
gözlerin yarı yarı bir yerlerde
ne gazetede bulursun aradığını
ne de caddelerde
eylüldür aylardan
hem de sonları
avarelik kaplamıştır
her yanı

uzaklarda bir yerlerde
daha başka başka yerlerde
duyamadığın sesler vardır
görmesen de bilirsin
damla damla biter
insanların sesleri
ne uzata bilirsin elini
ne tutabilirsin uzatılanı
akşamları naklendir ölümler
sabahları
avareliğe vurursun her şeyi

aşık olmak isterim
bu zamanlar sevmek değil
bir ütopya gibi
sevdim mi üretirim
üretimi düşünürüm
ah ah
düşündüm mü üzülürüm
aşık olmak lazım aşık
yaraya et basmak
unutmak için
ama ben
yıllardır sevdalıyım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevdamı Geri Ver

Sevdamı geriver
Yada hiç gitme
Bakışların dolsun
Dolsun avuçlarıma
Kana, kana içeyim

Zamanın yokluğunda
Sevdan be gülüm
Çöl sessizliği

Bakışlarını doldur
Doldur avuçlarıma
Tenine dokunur gibi
Ilık bir esinti olsun

Ellerim düşüncelerinde
Ellerim teninde
Gezinsin alabildiğine

Ellerim yürek
Ellerim sevda
Ellerimde sen

Sevdalarımı geri ver
Yada hiç gitme
Sensiz zamanlarda
An lar yıllara gebe
Uzun sürmüyor
Yılların gebeliği be canım

Ben öylesine sensizlikte
An ların içerisinde yılları
Yaşarken ölüyorum…

Ya sevdalarımı geri ver
Ya an larımı da doldur

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevdamı Veririm

ben
işte buna
sevda derim
sustuğunda bile
ateş topu olup
yaka biliyorsa
yürekleri
dillerde
destanlaştıra
biliyorsa
kırılan kalemi
ve
gözleri
buğu yapıp
yükseltebiliyorsa
bulutlara doğru
çınlata biliyorsa
sağır kulakları
iyileştire biliyorsa
kötürüm duyguları
ben
işte buna
sevda derim

bu
sevdalara
sevdamı veririm

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevdim

kilit
vurmadım
ayaklarıma
kumanda eden
her şeye
bıraktım
tüm aylaklığı
ile
dolaşmalara
yollar
tümsek
tümseklerin
altı
bilinmezlik
mayın karartısı

zulam
olmadı hiç
zula
korku
belası

ormanları
sevdim
ağaçları
yaprakları
ağaca
tırmanan
on dördündeki
çocuğu
sevdim
dalların
arasındaki
yuvaya
dokunamadan
düşüşünü sevdim
ve sızıyı
ve pişmanlığını
sevdim

ayaklarıma
bıraktım
gezmelerimi
düşlerim
kelebek sırtında
kırlarda
ekinlere uzak
başaktan
mahrum
çiçeklerle
dolu
sadece
çiçekleri
sevmedim
saçılan tohumun
filizlenişini sevdim
bire beş
bire sekiz
bir olmayı
sevdim

kış ayları
köyümü
beyaza
boyardı
kurtlar
inerdi düze
köy kahveleri
dolardı
sıcak
çayı gibiydi
sohbetleri
dışarıda ayaz tipi
dört duvar
arasında
sıcak
sohbetleri
sevdim
beyazı
ayazı
sevdim

en çokta
bir olmayı sevdim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevdimmi

pusulara gebe
sevdalardan uzak
uzak yaşadım

ne zaman
bulansa renkler
dilime ezgiler doladım

gözlerin gözlerimde
billur taneleri
ben onu yaşadım

dağlarım yüreğimde
ovalarım yüreğimde
içinde özgür yaşadın

çizerken resmini
mümkün mü dokundurmamak
karaya fırçayı

resimlerim hep
renk cümbüşü
karalar tonlamaya uyak

her ayrılık sonu
kurşun hızı kavuşmalarım
sevdim mi böylesine severim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevgi

kaç alın yazısı
cinayete kurban
verdik seni

kaç fısıltı aşklarda
kaybolup gittin

kaç şehvetin
ucunda hedeftin

uykularıma girdiler
fanatik ruhlarıyla
sırma saçlarını
havalandırmış
sivri yüksek topukları ile
kaldırımları döverken

kaytan bıyıklarını
bal mumlu
dünyaları ile
burkarak

kaç kabusa
misafir oldun
süslerini bırakarak

rüyalarım
gecede kalsın
gündüzün ışığında
seni çok daha iyi
çözümleye biliyorum
sen kölesi olmuşsun cehaletin

şehvetin arasında bir cümle
emeksiz bilgisiz

örtünmüşsün
tepeden tırnağa sözcüklerle
ama benim yanımda
hep çıplak kalacaksın
sımsıcak saracaklar seni
bölüneceksin zerreciklere
serpileceksin satırların içine

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevgi.

sen ki
sen ki olmasaydın eğer
nasıl bilebilirdim
emeğin varlığını
nasıl bilebilirdim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:25 PM
Sevgilerin Başında

Sevgilerin başında,
Sevgilerin neferleri doğar
Mavi bulutlu, pembe umutlu
Umut olan, umutlar yeşertilir

Saksıda çiçek gibi
Dört duvar arası
Bir tohumun güne
Merhaba deyişi, çığlıklar…
Acıyla, sevinçle, umutla

Umuda çember
Barikatlar kurulur
Sevginin tomurcuğuna

Gün doğduğunda
Fidana verdiğinde
Şavkı vurur gözlerde
Gece boyu süren nöbetler
Kozasını yırtar, sessiz
Emek ister, aş ister
Bilince dönüşmelerde…

Geleceğin sevdalıların
Yetiştirme umutları
Bazen yitik bir Baba
Bazen küçük bir çocuk
Dizeleri kaplar

Yürekler acıya gebe
Yürekler Sevdaya gebe

Benliğimi insan kaplar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Seviyorum Be Dostlar

hayatın
orta yerinden
bakmak
öylesine
sağa sola
nereye
neresine istersen
keyfin yerindeyse
yerindeyse birde
bir salkım söğüt
çağırıyorsa seni
birde götürebiliyorsa
ayaklarım beni
elinde bir azık çantası
mataranda yayık ayranı
yufkaya sarabiliyorsan
mis kokulu çökeleği
bir başta kırabiliyorsan soğanı
birde ahh çeşme başı ise
uzandığın
söğüt’ün altı
dinleyebiliyorsan
yaprakların türküsünü
gitmene gerek yok
dalıp ta öylesine
sen
zaten
oradasın

durdu

rüya

sonsuz

olur muydu

bak
her şey
nasılda değişti
birden bire

denecek ki
nasılda katledecek
şiir şimdi yine

atlatma bir haber
Güney Kıbrıs
Yunanistan
Fransa
bizden çok
katılsınlar diyorlarmış
-AB topluluğuna
şiir dediğin neki
duyguları paylaşımı
güzellik dediğin neki
yaşamın başka bir adı

seviyorum be dostlar
emek kokan duygularımı
yayın kemana dokunuşu gibi
yaşam okşuyor beni

bir deli
rüzgar olsun
istiyorum şiirler
savrulsun gitsinler

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Seyredildiğini Bilmek

Sokak alabildiğine canlı, her şey hareket halinde araçlar, insanlar, kediler, durağanlıktan öte her şey, bırakmış kendini zaman akıp gidiyor, Camda bir çocuk yaşı belli değil, saçları dağınık sabahın mahmurluğu yüzünde, çöpleri karıştıran kedileri izliyor, kediler belikli aç yinede adım seslerini dinliyorlar, zaman akıyor…

ala bildiğimiz görüntüyü
sığdırırız gözlerimize
gözlerimizden kayıp gitse de
gömülürler sınırsızca belleğimize
bazen hüzün olarak
bazen iki tatlı tebessüm gibi
dönü verirler gerçeğe

Ayak sesler yaklaşıyor, topal kedi kaçarken en arkada kalıyor, duyduğu ayak sesinin farklılığı tedirgin eden onu, yoksa ürkütmemişti doksan beş model dizel otomobilin homurtusu, kaldırıma park eden kaçıyor otomobilin altına, çocuk şaşkın birazda telaşla bakıyor kayboluşuna, kaldırıma park eden otomobilin sürücüsü söz edebilir mi trafiğin keşmekeşliğinden diye düşünmenin, bilgelikte kaldığı sürece sohbetinin, bilirim hep işi aceledir ölüm tacirlerinin…

ne varsa özünde ölçütünün
tartındır o senin demiştim
bilgiyle tartarsan
bilgece satarsın o şeyi
karıncalar yuvalarından çıkıyor
bir haber gelmiş belikli
bir şire damlatmış birileri

İyi olmak için; iyilik ise rakibin, karala gitsin pembe kurmak için düşlerini, görkemli karanlığın bir mum ışığında nasılda bağrına saplandığını gör ki…karanlığın bağrında tek başına bir mum olmak aydınlığa çıkmak için nafile olduğunu bil… bil ki sürekliliğin gücünü unutma, geride bırakıyorlarsa diğer kediler topal kediyi, tartıları iç güdülerinde gizli…insan olduğunu hatırla…

camdan bakan çocuk
yaşı belli değil
yaşamın içine gizli
sırları seyreden çocuk
yaşı belli değil
düşleri seyreden çocuk
yaşı belli değil
seyredildiğini bilmek
ne korkunç bir gerçek

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sıhiye

tılsım bozuldu

dokundu
delik iskarpinler
meydanlara
güvercinler
kanat çırptı
gökyüzüne
bozuldu sessizlik
çığlık çığlığa
memleketimin
özlemi
kanat sesleri

yüzlere vuran
unutulmuş
coşkunun seli
meydanla da

sansarlar pusuda
yüreğim mengenede

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sır

sır kaç gramdır
yada ton
ölçün nedir senin
mil hektar

ağır çok ağır

ben diyeyim
bir ömür
içine binlerce
sığdırılan

sen deki hala
ben anlamam
anlat

sorguda
yüreğim kelepçe de
dil anlamaz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sırasımıydı Şimdi

sırası mıydı şimdi hiç olmadık yerde
olmadık bir isteği uzun hava okur gibi
dile getirerek bir cerrah ustalığında
kaşımızı gözümüzü çizdirmek
yara kapanıyor en derini bile ama
kan henüz silinemiyor marka gömleklerden
gücüm yetmiyor desem kaçmaya değil kavgalardan
açlığımı bastırmak için bir şeyler tıkmaya ağzımdan
ve yetiştirebilmek için tüketimime ürettiklerimi
ürettiklerimin bile fazlasını yetiştirememek
sözüm ona okuyamadığım isimlere bir başkası üretiyormuş gibi
gücüm yetmiyor anladığım gibi yaşamak için
anlatmak istediklerime sesimi iletmek için
oysa en gür sesimizle dağlardan çığlar indirecek kadar tiz
bağırırken zemberekten boşalmış gibi kelimelerimiz
bir sağır duvar karsız doruk oluyorlar muhatapları ellerimizin
hiçbir boşluk boşluk olarak kalmıyor duyanlar sesleri
uzatmasalar da ellerini muhataplarına takılıyor kölelik zincirleri
hiç olmadık yerde hiç olmadık bir isteği uzun hava okur gibi
okuyarak yaşamanın sokakta tek başına bir ıslık tutturmuş adımlarla
aylak aylak sorumluluklarını yerine getirip yenilmiş bir komutanın
sorumsuzluğuyla volta lamanın hazzını yaşamak buda yetiyor işte
yetmemeli diye bilirsiniz değiştire biliniyorsa bir şeyler tabi
bir el ses vermiyor iki el bir birinin canını yaktıkça eller çoğalmadıkça
kifayetsiz sözler çığırtkanlık tek tek türküler marş tadını vermiyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sil o göz yaşlarını

Sil
O gözlerindeki
Masum gözyaşlarını
Avuçlarının içinde
Sıkma yüreğimi

Yorgunum
Tablandaki sigaranın
Ölgün dumanı gibi
Kıvrılıp gidiyor Ömrüm

Sanmaki Sana kırgınım
Küskünüm dünyamdan
Taaa.şuramda bir ateş...
Öyle bir Ateş varki...
Anlatmam;
Anlıyabilmen kadar zor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Simit Sarayı

taze gevrek
simidin tadını unuttuk

bir simit sarayında
yudumlamak
çay ile simidi

kaç ekmek bedeli

şöyle işe giderken
bir tepsinin
üzerinden
almak vardı

gözlerim kandı
cüzdanım yandı

açtım

umarsız pusulara
körpeydi yüreğim

ben bu bedeli ödedim/

ödenmeyecek
bedellere gebeyim

simidin kokusunu
yatırmışlar pusuya
açmışlar vitrinleri
ulu orta

utanıyorum
utançlarım
soyu(n) lmuş
duru çıplaklığıyla

hırsız var
hırlı yok

hır/sız hırsızlarla
dertte başım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sitem

alışmıştı havlu taşımaya
bir elinde de ibriği

ibrikçi deler di
unutmuştu adımı şanımı

bir taş düştü gökten
alındım bana mı diye
ne taş gördüm ne adam
benimkisi rüyamıydı ne

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Siyah Yazdı

siyah yazdı kalemim
olmaz diyordu memur
mavi olacak mavi
belli oluyor diyordu
bürokrasinin cilvesi değil
memurun zekiliğiydi
zamanımı çalan
gelin görün ki
ne onda ne bende vardı
mavi yazan kalem
belli olmayacaktı
fotokopiden çıkan
bunlar neyse de ya insan
rengini gösterecek
cümleler kurabiliyor muydu

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Siz

Siz hiç balık tuttunuzmu
Siz hiç cana kıydınızmı
Öyleyse nasıl kızarsınız dünyaya

Açılmak isterim ummanlara
Dalgalar atar her seferinde kıyıya
Nasıl kızarım teslim olmuşsam Dünyaya

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Soğuk

öyle soğuk
öyle soğuktu ki
karanlığın yüzü
kıvrılıyor gibi geldi
zamanın gerisinden
tıslamaları ile
üşüdüm
üşüdüm

ellerim ne zaman büyüyecek

sayfalarıma damlalar düştü

öyle sıcak
öyle bir sıcak
özledim ki
cehennemin
kapılarını açacak
kalem kırdım
kalem kırdım
adım ne konacak

ellerim küçük küçücük
kavrayamaz kabzasını silahın

bir uçtan
bir uca dolaştım
kelimeler arasında
harfler biriktirdim
harfler biriktirdim
daha nice yarınlar olacak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Soğumuş Bedenler

soğumuş bedenler
hayli vakit geçmiş
isyanların üzerinden
kurak geçmiş mevsimler
açlık bezemiş zulmü
gölgesiz fidanlar misali
hüzne vermişiz ezgileri
koymuşuz zulaya güneşi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:26 PM
Sokak Ortasından

sokak ortasında
çırıl çıplak kalmış
bir insanın ezikliğinde
alıyorum uykunun kollarından
umarsızlaşan düşüncelerimi

bulaşıcıdır zaafların doğurganlığı
buralara mahsus değildir sadece
su akarken önümüzden
makas tutar kimileri
bir çaput getirir bin çaputu
kurur yeşil umutlar arasında

sokak ortasında
çırıl çıplak kalmış
bir insanın ezikliğinde
alırım kendimi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Solucan

küreselleşen sermaye
kardeşliğini sunuyor emeğe

oltanın ucunda siyah solucan
koparılmış toprağından

kıpırtılar var suyun içerisinde
yalnızlık kaplıyor evreni

ah annem özlemek istemiyorum
bana kol kanat geren rahmini

suda balık iğnede solucan
yeşil balık ebruli balık

yarışırcasına kapmaya

solucan ölgün
infazında hükmünün

topraktan gelip
toprağa gidercesine

martılar dolanıyor
bereketli sularda

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Son Çizdiğin Resim

demiştim demeyi
hiç sevmedim
ama demiştim
onur ve ihanet
aynı safta
duracak
gizlice

şarlatanların resmini
bir kez daha çizecek
son görevinde

güle güle
bilincimize
çivilenecek
son çizdiğin resim de

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Son/Bahar

Islaklığı hissetmekte değildi içimden geçen
öylesine uzattım elimi
öğrenmek için düşmelerin devam edip etmediğini
elim ıslanıyor, çekmek gelmiyor elimi korunağımın altına
damlaların ılıklığını hissediyorum ellerimin ulaştırdığı yerlerde
hızla çalışıyor bilincim, ürettiği duygular arasında ürperiyor tenim
saçlarımda bir temas olsun isterdim
ne fark eder ellerimde damlalar bilincimde duygular
İmgeler dolaşıyor duygu olmuş
sözcük avcılığının zamanı değil oysa
yapacak çok şeyler var, zaman sıkışmış daracık düşünceler arasında
gelecek çağlayanlarda su misali akıp geçiyor önümden
ne dudaklarımı ıslatmak için uzanabiliyor
ne bir bardak su dokularını beslemek için bilincimin alabiliyorum
damlalar düşmeye devam ediyor bir bir, ellerim ıslanıyor
ürpertiler içeri vuruyor derinlere doğru inerek duygulardan
Bir rüzgar esse şu koyu duman görünüşlü bulutları alıp götürse gözlerimin önünden
akıp geçen, önümdeki gelecekten bir ışık sızar mı acep
alıp götürür mü doğmamış lirizmi
yaşama küser mi yeni başlangıçlar
Dağlarda fesleğenler, ıtırlar açmaz mı, çiğdem, deve dikeni
kendi haline bırakmak gelmiyor içimden hiç bir şey,
güneşin batışı kaybettirmiyor
gün boyu bıraktıklarını, yağmurun bitişi gibi
biliyorum uzaklarda bir yerlerde toprak kokacak
buram buram özlem duyacağım, kentlerin betonları üşütecek beni,
damlalar ellerime düşmeyi bıraktıktan sonra
dokun damlalara, dokun toprağa, dokun ağaca
dokun ki hissedebilsin tenin sarsın bilincini fırtınalar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Sor

bilmediğin bir kentte
dolaşırken sokakları
çıkmaz bir sokakta
bulursan kendini
suçlamalar faydasız
sorgulamamışsan kendini

sor
korkma sor
bilmesende yanıtını
yapış yakasına bilinmezliğin
kazı tırnaklarınla bilinmezliğini
bilgi değilmidirki sevginin temeli...

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Sözler

Sözler;
Sözler ki, bizim sözlerimiz
İçinde kelimeleri oynaştığı
Çıplaklığın örtüsü sözler,
Bu temmuz sıcağında,
Örtmeyin üzerimi,
Yüreğim alev verilmiş
Harman yeri gibi,
Yalımları gökyüzüne giden,
Sevdalarını arar gibi.

Örtünmelerden uzak
Ulaşacağım sizlere
Ey umutlara katık olanlar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Su

bir damlan
yaşatırken
bir damlan
öldürüyor beni

ne susuz diyar
ne de seller istedim

azınıda
çoğunuda
bire saydım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Su gibi olmak ister

Su gibi olmak ister
Bazen deli gönlüm
Sere serpe yayılıp toprağa
Süzülmek ister derinlere

Buluşmak ister
Bir çınar ağacının
Yaşlı kökleri ile
Alıp beni götürsün
En tepedeki yapraklarının içine
Bir rüzgar essin, süzülüp uçmak isterim

Su gibi olmak ister
Bazen deli gönlüm
Yeni şeyler olmak için
Yayılıp toprağa
Bir çiçeğin köklerine ulaşmak
Çıkıp tepelerine polen olmak..
Ahh deli gönlüm
Bir arı konsun,
İster binlerce çiçek açsın
İsterse Sevdalar bal olsun
Ben su olmak isterim
Sevdama can olmak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Su İstiyor Canım

sere serpe
uzanmak istiyorum
kır çiçeklerinin üzerine

hovarda oldu gönlüm
pür neşe saçıyorum
unutturmacasına
sorumluluklarımın

bir döğen misali
iki çift öküz
biri yorgun
biri coşkun
yorgun düşüyor
belleğim

ben hiç
açmayacak mıyım
bir papatya misali
hiç fal bakmayacaklar mı
bir bir koparmayacaklar mı
yapraklarımı

su istiyor canım
su istiyor

kana kana
salmak istiyor
hücrelerime

su arzudur derler
düşteki yorumlarda

özgürlüğün bedelimi
suya hasret yaşamak
düşlerde

nedir
bilir misiniz
şu özgürlük denilen şeyi

yaşantım geliyor
gözlerimin önüne
izliyorum
kızarmadan yüzüm
filmi

ederimiydi
yoksa değerimi
sevginin
seksen biri yıl geçti
toprağa bırakılışının
üzerinden tohumu

seksen bir yılda
kaç ömür suladı tohumu
kaç çiçek açmadan ezildi
kaç dal kırıldı

sere serpe uzanmak
istiyorum
çimenleri ezmeden
çimen olmak istiyorum
bir şiar misali
kaplamak için
düştekileri

uzak kalıyor
dağlar
uzak kalıyor
kentler
o kadar zor mu
yakın etmek
yeşer/t/mek
yeniden
ekilenleri

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Su Olur Düşüncelerim

Bazen bir dere kenarında
Su olur düşüncelerim
Dost sohbetlerinde akarım
Bazen tarla olur bilincim
Saçılan tohumlara bırakırım kendimi
Yeni sabahlara doğarım
Böcek olurum, kuş olurum
Kırlarda koşan çocuk olurum
Sitemlerin olur bensizliğe
Bir sen olamam, seninle olurum
Akşamın alaca şafağında
Dizine başımı dayar uyku olurum

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Sunak Taşı

sunma
göz yaşlarını
sunak taşı değil
duygularım

öylesine
yoksun ki
yaşamdan
şaman değilim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:27 PM
Suskun Gece

suskundur gece
suskundur olmasinada
gece cigliklara gebe
anac tavsan misali
urkek ve dogurgan

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Suskunkuk Çökmüş Şehrin Üstüne

falezlerin tepesindeyim
deniz
hırçın ve eteklerinde
bir rüzgar eser yönü belirsiz
vurur
dalgaları surlara dokunur gibi
uçuşur
milyarlarca damlacığı
her dokunuşunda kayalara

rüzgar
olmasaydı eğer
eğer
basmasaydım bu falezlere
dalgalar
vurmasaydı böyle delice

dağılır mıydı saçlarım
ıslak
olur muydu tenim

durgun
denizler zamanı değil
omuzlamalıyım gençliğimi
gömmeliyim
kamburumu içime

güneşe bakmalıyım
gözlerim yanmalı
kirpiklerimin farkında
olur gibi dayanmalıyım
her sabah her akşam
bir ışık kaynağı gibi
insan olmanın onuruna

dalga
dalga geliyor
havayı içine almış su tanecikleri
hava nemli
falez ıslak

korkuları
varmış yüreğimin
vuruşlara dayanmaz

çeliğin
çeliğe vuruşunu anımsar
kelepçenin
yüreği sıkışı gibi

çığlıkları denizin
vurur kentin
metruk
sokaklarına

dalgalar gibi savurur zamanı
nefesleri yutar
zamansız
uyku olur

aya
bakar *******i
uykuya yenik suratlar
aya
bakar

kara sevdalılar
gibi
susuz kırlangıç
misali
aya
bakar

ay
yürekler kadar yakın
vurur hayalleri
gecenin içine

kirpik aralarından sızar
sarı
beyaz umutlar
aralanır
göz bebeklerinde
jaluzinin
duvarlarda bıraktığı
iz düşümleri gibi

sokak lambası vurur
ahşap pencerenin camına
cam çıplak
çıplak
bir kadın gibi
çeker içine odanın
ışığı

bir ateş
düşürür
bir isimsiz
ezgi gibi
ıslık olur dudaklarda

özgür
olmayan bir ülkede
özgürlüğe aşık
kara sevdalı
gibi

odanın içini doldurur
odanın içini
ıslık sesleri

mavisi mi denizin
beyazımı
hırçın olan
hırçınlığı yaratan
rüzgar mı

beyaz
beyaz papatyalar
gelincikler gelinlikler
kasım patı masum hayaller

daha niceleri
güvercini ayı

oysa
ben
her karanın
kapatılışını
usta bir ressamın
kiralık fırçasında
aramadım mı

dalga
denizin
beyaz bulutlar
denizin
isyanları gibi
vururken eteklerine
falezlerin

rüzgarlarda
savrulurken
zerrecikler
ıslaklık olarak
bir çığlık misali
konuyorlar kirpiklerime

damlalar bir
bir düşüyorlar
peşi sıra

düşerken
çatılara
açık şemsiyelere
kaldırım taşlarına

yüreğimde bir ürperti
var ise hala
şimşekler çakmıyorsa
gözlerimde
dönüşemiyorsa
eğer
rüzgarlara
bırakamıyorsa
dizelerin içinde
polenlerimi

ayın beyazlığı
camın saydamlığı
usta bir fırçanın kiralanışı gibi
soldurur renkleri
canım yanar
canım yanar
utandırır
şairliğim beni

duru deniz
duru gökyüzü
maviler kaplanıyorsa
eğer
sessizliğe bürünüyorsa
tüm maviler
ay kaymış
ay kaymış

falezlerin
üzerinde
ıslaklık sarmış
mavi düşlerimi
ayı beklemek
nafile

kara bulutlar
sarmış gök yüzünü

bir hançerin
tene girişi gibi
dudaklarımda
bir marşın
ezgisi

gün batımı
yakın
ne denizin
nede dalgaların
görüntüsü kalacak

bir dudaklarımdan çıkan
dalgaların sesi kalacak
kapatılmadıkça
kulaklar

güzel şey
işitmek
işitilmek
ses vermek
güzel şey

ışığa bakmak
bakılacak ışık olmak
bilerek bunu
acı olmak

bir ozanın mızrabına
düşmek
dudaklarda ıslığa
dönüşmek
güzel şey
güzel şey

ben
falezlerin üstünde
deniz eteklerinde
bir rüzgar vuruyor
yüzüme
dalgalar dövüyor
falezleri
utanıyor
şair yanım
suskunluk
çökmüş
şehrin üstüne

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Sussss

susss
Atan uyuyor…

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Suya Kan Kestirdiniz

Sizi ben çağırmadım
Çıkıp geldiniz öylesine
Sanki tanrı misafiriydiniz
Hürmette kusurda etmedik
Bizde adettendir dedik

Ellerinizde paketler
Devam ettiniz gelmelere
İnce kıvrak kalçaları andıran
Siyaha kaçan düşüncelerinizle
Hayallerinizi getirdiniz

Barışlarınızı getirdiniz
Kargo uçaklarınızda
Tankların içlerinde
Namlulara sürülmüş
Tetik çekmeye şehvetli
Aç beyinlerinizde
Cudi ye Munzur’a Ortadoğu ya

Zombileriniz gezer oldu
Özgürlüğe susamış ülkemde
Haklarınızla hukuklarınızla
Kara basan rüyanızla
Suya kan kestirdiniz

Bizde töredendir
Misafire ikram,
Sevdalılarımızı aldınız

Sanmayın ki sevdalarımız biter
Devran hep böyle döner
Elbet bu misafirlikte biter
Suskun diller bir gün
Türküler de söyler
Ozanlara gebe ülkemde

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Suyun Sesi

suyun sesi diyorlar
dinlendirirmiş insanı
ne kadar doğru bilmiyorum
kulaklarım uğulduyor
fırtınadan mı dersiniz
dalgaların boyu arşın misali
öylesine çıktı kalemimden ölçü
ne bilirim ki ben arşını
dilden dilme dolaşma
suyun dinlendirmesi gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şaklatmayın

Şaklatmayın
Kalemlerinize
Kırbaçlarınızı
Bırakın onu
Gönlünce gitsin
Doya, doya hissedeceksiniz
Duygularınızı seveceksiniz
İşte, İşte diyeceksiniz

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şehvet Karanlık Yüreklerde Yanar

tapulamış sanki otobanı
saklamış kalbini
cüzdanının içerisine
masum olduğunu
düşleyen ucube
sanıyor musun ki
yaktığın uzun farlarda
aydınlatacaksın dünyayı

ölümün zifiri karanlığını yuttuğunun
bilinci sardığında seni
kararttığın yaşamlar
bağışlayacak mı seni

bastığında gaza
belkide son kez ulaşabileceksin
kendi şehvetinin doruklarına
doğumla ölüm arasında
satabilmek her şeyi
alabilmek için ise
cakayı havayı
ve daha fazla şeyleri
alabilmek için bıraktığın
sattığından öte şeyleri
unutma derim
unutma derim
şehvet karanlık yüreklerde yanar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şekil

kafama takılan
iki şey var

o diyor ki araya girip
akıl ile karıştırma

aklıma takılan
iki şey var

fark etmiyor
iki cümlede
anlayan anlıyor
isterse eğer

söz cambazlığı
farklı bir şey

takılanlar aklıma
yada bir başka deyiş ile
kafama
uçup gidiyor
şekiller doluyor yerine
kazanıyor gibi görünse de
kaybediyoruz birlikte

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şerefe

Dostlarımız sundu
Sevgi dolu ağu yu
İçmemek eldemi
Haydi kaldırın kadehleri
Şerefe Dostlar Şerefe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şeytan Aldı Götürdü

Şeytan Aldı götürdü
Satamadan getirdi
Ve
Zaman kilitlendi sanki
Bilincimde bir yerlerde
Onca satırları unutup
Kendi mısralarını hatırlamak
Ve
Bir kör döngü içerisinde
Kıskıvrak kalmak,

Sevmek;
Her gün biraz daha
Anlayamadığım tümce
Alabildiğine sonsuzluğa doğru genişleyen,
Ve
Acılar bedeli,
Ümitsizlikler değil ama
Duru göz yaşları
Yalın bırakın sevgiyi
Arınsın alabildiğine güvenden
Ve
Getirdiğinde satamadan
Kalın ayakta dimdik
Karşısında şeytanın
Aldatmasın odanın
içerisindeki sıcak hava
dışarıda yaşam devam ediyor
içerde olduğu gibi
gelen sevgi
giden sevgin değil

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şeytanı Rüzgara kadını Günaha

yaşı
hayli geçkin
bakışları
şahin sanki

yüce ahlak değerli
ömer bey amcanın
sanki benzeri

içimizden biri

ben
rüzgarlı
havaları
severim

esince
savurur
her şeyi

şeytanı
rüzgara
günahı
kadına
yükleyelim

sevdaları
bırakalım kışa

rüzgar
estikçe
savuracak
her şey gibi

etekler
ve
rüzgar

birde
bunu severim

eteğin kısası
yakmıyor da

yakan
kısa düşünceler

yaşı
hayli geçkin
bakışı
şahin sanki

yüce ahlak değerli

her
estiğinde
rüzgar
içindeki
kıpırtılar
beddua olarak
fırlar
tutarım kendimi

bakışları
şahin
avcılığı mahir

ahlaki değeri yücedir

oysa
sıradan biri
bizler gibi
yüreği biraz deli

bir şeyleri esir

ahh be şahin bakışlı
yüreği genç delikanlım
yüreğinden düşüncene
köPage Rankingüler kur derim

günahı
kadına
şeytanı
rüzgara

havale etti belikli
yüce ahlak değerli

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Şu Hatır

şu hatır
yok mu şu hatır
nelere kadir
ve muktedir

açılmaz kapıların
anahtarı oluyor
özgürlükler konurken
sunak taşına

kalemin körlüğü
parlıyor beyaz sayfalara
kılıç şakırtılar
zafer naralarına karışmış
sun turlu küfürleri ile
köreldikçe ucu kalemin
bilirim geçen bırakmıştır
kırk yıllık bir hatır selamı

timsah bile akıtırken
göz yaşlarını
göz yaşlarını yıldız
yıldız sanma erdemliği
içine girerken destursuz
aynada bir görüntüye aşk
aynanın karşısına saplar seni

ne çok satırlar var
bir bir yok olacak
yokluğunun farkına varılmayacak
yel esecek saman uçacak
daneleri korumalı derim

selamınız uzak dursun
koymam özgürlüğümü sunak taşına

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:28 PM
Takunya

orak çekiç çekerken gönderine
çernobil anılır her yıl günü geldiğinde
gariptir yaşam gariptir

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:29 PM
Tam Orta Yerinde

tartışmanın tam orta yerinde
anlamsız biçimde susmuştu
suskunluk bulaşıcı hastalık gibi
sardı birden masanın çevresini
tırtırlı metalin çakmak taşına
vuruş sesleri arasında çekildi
nefeslerle tütün kokusu sardı
sigara içilmeyen odanın içini
somutlaşan gerginlik açtı koynunu
sessizliği sarmaladı hasret ile
durağanlı başladı hızla sarmaya
sözlerin açtığı derin yaraları
erişebilecek miydi yeni cepheye
mitralyözden çıkar gibi kelimeler
yoksa ateşlerin bürokratı olacak mıydı
sigaradan çekilen derin nefesler
uzadı külü sigaranın ucunda
silkelemek için kalktı yerinden
pencereden uzatırken elini dışarı
gerginliğini de bıraktı gökyüzüne

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:29 PM
Tan Kızıllaşıyor

açlığı
beyaz bir
gelinlik gibi
giydirmiş tenine

utangaç
bakışların da
onurunun dokusu

kırılmamış direnci
gözlerin de kıvılcım
yeşeren bir fışkın gibi

tan
kızıllaşıyor
belli ki güneş doğacak
yüreği ni bileyliyor
belli ki bir şeyler olacak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:29 PM
Tasirim

haydi uzat yuregini
tarlada basak misali
kesilecekse kafalari
yeni hasat zamani
tasirim gunahimi
bir tohum misali
duserim topraga
sende yasami gunahim
gunahim gormek ise
tasirim
tasirim gulum
yaramda yaki gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:29 PM
Taş

daha çok taş vardı
her taşa bir kuş
her taşa bir sapan yapacaktım
okuttular beni
taş sapansız
kuş taşsız kaldı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tav

ne istediğini
bilerek yazardım
tavlamak isteseydim seni
düşmanımda olsa
yiğidini sevdim
bilincini tavında dövmüş

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Teğet

ne olacak şimdi
gece içini boşalttı
uykularımın
teğet geçti
gün ışığı
göz kapaklarımın cinliği
örtüsünde kaldı
şafağın

evet öyle ya
ne olacak şimdi

bıkkın bir suratla
çıkacağım gün ortasına
belki bir esneme
anımsatacak
karanlığı

rahatsız edecek
o güzel sohbetleri
sessizlik sardımı
yenik düşecek
kirpiklerim
yer çekimine

sonra bir ses
sıçrayacağım
bir fare misali
hareketli
utanım belki birazda

gün ortasında
uykuların özlemi
olmaz be olmaz
çıkmak gelmiyor içimden
kapıyı aralayıp sokağa

ne olacak şimdi
teğet mi geç eceyim güne

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tek Kişilik

Bitmek bilmeyen
Hayaller ülkesi isterdi
Fırtınalı gençliğim
Toprağa her düşen bedende
Acılar ektik yüreğimize
Sevmeye vaktimiz olmadı
Hayaller kurduk sadece
Alabildiğine sonsuz ve zengin

Ve bir gün
Mektubun geldi
Sonra sen geldin, ben geldim

Belki
Kızdım önceleri
Düşüncelerimi alıyordun
Aylaklığımı çalıyordun
Daralıyordu hayallerim
Bir sen kalıyordun
Birde yeni korkularım
Bir çınarı filizi gibi
Kök salıyordun yüreğimde
Sessiz sakin

O gün
Hayallerin gitmedi
Sende gitmedin
Yüreğimde yürek oldun
Geldik bu günlere
Ne güzel yaşamak
Yürekte bir çınar yaratmak

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tekil Olmak

birden tekil olmak
yatagin icerisinde
cogul duslere dalmak
mesafelerin uzunlugu
matematikcilestiriyor
gecen ay kalan ay
kucuk olan buyugu
nasil ederde yer
ekseninden sapmadan
donuyor dunya
tohum once zarini
sonra topragi yirtiyor
acmak icin cicegini
gunler ayi yutuyor
bir cinarin yapragini
yere birakisi gibi
suzulup geciyor zaman
yeller esmezse
biri gelmezse
dibinde kaliyor
tekil olmak birden
yatagin icerisinde dalmak
cogul duslere
can yakiyor

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Teori ve Pratik

eğerlerle doldurmadım
akıp giden zamanın içini

yük almadım değil
aldım alabildiğim kadar
pahada ağır

hiçbir anında yaşamın
denememek için eğeri
doldurdum alabildiğine
alabildiğine çıkınıma
teori ve pratiği

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Ter Çiçekleri

sana elimi uzatacağım
ve sen
ilk kez
elimi tutacaksın
belki de
tutmayacaksın

sormayacağım
belki
hayallerimden korkacaksın
belki
ellerimden

o zaman işte
tırnaklarımı
biraz daha
daha batıracağım toprağa
kan sızacak
sızacak belki de aralarından
bir sızı duyacağım
beslerken tohumları
ezik umutları yeşerteceğim
doğacak yeniden
ter çiçekleri

yeni
yeni topraklara
yeni
yeni umutlar serpeceğim

ellerimi
yeni ellere
uzatarak büyüteceğim
büyüteceğim her şeyi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Ter Kokan İnsanlar

onuru taşıyarak
caddelerin üzerinde
alın terinin seslerini
tek bir dilde haykırmak
haykırmak güneşe karşı
ne güzeldi ne güzeldi

bir zamanlar
saflar tutulurdu
bu kadar hainlik
dalmamıştı sokaklara
omuzlar verilirdi
doldururdu meydanları
ter kokan insanlar
din dil ırk kalkardı
ezgiler yakılırdı
inletirdi sokakları
tek yürekten ağızlar
acılar kardeşçe paylaşılırdı
siper olurdu çocuklara
yiğit vücutlar
yarınlar

onuru taşıyarak
yürümek caddelerin üzerinde
doldurmak meydanları yiğitçe

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tere Yalan Tere Kan

Alnımdaki
Teri yüzüp
Cüzdanlarınızın
Bir köşesinde
Kararmış
Hayalleriniz için
Çarkların
Çeliğini
Satın almaya
Birikim
Yaptınız

O çarklar ki
Her deviniminde
Bir mermi
Çıplaklığında
Bir cana emsal
Çıplak gerçekliğinde
Barış ve sevgi türkülerinizi
Rotatiflerinizin kan püskürttüğü
Salyalara bürünmüş
Kağıtlarınızda sundunuz
Sessiz bulvarların
Terle örülmüş
Milyarlarca ayağın bastığı
Taş kaldırımlarında

Tere yalan
Tere kan
İsyanlarımda

Nefesim oldukça
Yaşamım devam edecek
Şiir dolu satırlarda
Tere ter olarak
Açın yüreğinizi
Yüreğimden ezgiler
Ezgiler yaşayanlara
Yürekleri yürekle duyanlara
Ağıtlar yakılmadan
Dik durulmuyor
Onurlu yaşamda

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Terzi Kusursuz

bilmece gibi görünüyor
Didem Ahmet’i seviyor
Ahmet Ayşe yi
Ayşe’nin sevdiği belli değil
Ortadoğu misali
üç bilinen bir bilinmeyen
gibi görünüyor
sevgi mutluluk getirir
deseler de nafile karışık
bilinmeyenlerde değil sorun
bilinenlerden çıkan sonuç hüzün
sevgi eşit mutluluk
Didem seviyor mutsuz
Ahmet ve Ayşe gibi
Sevgi eşit mutsuzluk
Biraz Büyük orta doğu gibi
ölçütler mi yanlış
bilinçler mi toy
garip bir denklem
hiç bir giysi bedeni tutmuyor
terzi kusursuz sözüm ona

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tınıydı

tınıydı ayıran bizi sesinin
ne dil dokunmuştu yarasına
ne kelimeleri açmıştı yaşında

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tomurcuk

kılıç kuşanıp
ser almak
serde sırrı aramak

sır olup uçamam ki
bana bir çift
kanat gerek

ser ver ki
bedeli ucuz olsun

olsun diye
bırakma onuru

ya suskun yaşamak
çekilip dehlizlere

kelepçe vurmadan
lakırdılar arasında
dizdirmek kelimeleri

kalemde
tüm renkler
karaya çalarken

kızıla vuran
şafağın haberini

kar bir sevdayı
anlatamamak
yaşayanlara
titreyerek

sırlar ver
ısınsın dünya
kar sevdalar erisin
karışsın toprağa
açacak çok şeyler var

tomurcuk
tomurcuk umutlarım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Topal Memet

topal memet
ayağını kırdığından beri
kaval ustalığına verdi kendini
bir zamanlar çobandı
geçti mi sürünün başına
en az sarı kız gibi
civandı yürüyüşü
sarı kız
kangaldan bozma
Sivas Erzurum harmanı

kaval deyip
geç meyin öyle
verdin mi nefesi
birde mahir olursa
verenin üflemesi
oy dağlar oy
kışı bahar
yazı bahar
eder durur
değil yüz yirmi bir baş koyun
cümle alemi peşine dizilir
kimi zaman
katlanmak istemez
bir koyun
biraz saz biraz caz istese de
çeviri verse başını ovalara doğru
işte o zaman fırlar sarı kız
yanlış anlaşılmasın
sürüden ayrılanı
kurt kapar masalı
masalı olmasın diyedir

topal memet
ustaca işler kavalı
ayakları gibi değildir elleri
elleri mahir
üretir bir şeyleri

kendinden sonra
kızını koydu sürünün başına
sürü dedikse kendinin değil
kıyamamıştı oğluna
göndermişti şehre
okumaya değil
bir basım hane de
bir yakınının yanında
buldu işini
istedi ki medeni olsun
istedi ki yarını kurtulsun
istedi ki kurda kuşa yem olmasın
ayırdı sürüden
sürüden saymadı
saymakla olmuyor ki bu iş
saymamakla olmuyor ki
üç üçtür
yedi yedi
yedi bitirdi kendini
sıkıldı mı daha fazla canı
üflerdi yaptığı kavalı

bor basmane işcisi
çoban memedin oğlu
yaşı henüz genç
düşünceleri gibi
bilse de o babasını
çoban memet
her kes bilirdi
artık o topal memet
sabah altıda kalkardı
uzundu yolu
ekmeğinin içine
zeytin katardı
yürürken bazen
kavalsız türkü tutardı
yaşı on beş
içinde on beş yürek atardı
geldi mi basım hanenin önüne
canına on beş can katardı
üfürürdü bekci
endamı yüksek duruşuyla
boynunda asılı düdüğü
kavalı duyan sürü gibi
girerlerdi ardından
bekçinin
on altı can on altı dünya
kurşun dökerlerdi
harf dizerlerdi
kağıt keserlerdi
okuması ilk okuldandı
yinede dizemezdi harfleri
harf dizmek ustanın işi idi
bir gün oda usta olacaktı

babadan ayrı olmak neyse de
anadan ayrı olmak
molalarda çok koyardı
ah ovalar ah

düdük çalardı
biterdi molaları
peş peşe çıkardı
mürekep kokan kağıtları
kesilirdi
biçilirdi
istiflenirdi
mengeneye girmek için
kağıt desteleri
beyaz tutkal kokusu
sarardı ortalığı
severdi
çok severdi
doğuşunu bir kitabın
ama açamazdı
tek bir sayfasını
derlerdi ki o zamanlar
bu zamanlar
şu zamanlar
aslında tüm zamanlar
ne gelirse gençliğin başına
kitaptan gelir
okuyunca insanın içinde
neler olur neler

ürkerdi hep
topal memet
bilmezdi neden ürktüğünü
ama ürkerdi
severdi oğlunu
severdi kızını
kızı dağda gezerdi
oğlu basım haneye girerdi
anaları gizli gizli iç çekerdi
hangisi tehlikedeydi
hiç bilemedi
ürkerdi sadece
belirsizdi ürküntüleri

bir kesittir şiir
yaşamdan doğadan
bir kesittir
kendisi değil
bir taşın suya düşüşü gibi
düştüğü yerde
yayar dalgalarını
taşın şiddeti kadardır
dalga boyları
yayılır
düştüğü noktadan
yayıldığı yere kadar
topal memedin ürpertileri gibi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:30 PM
Tophanede Denizi Seyredebilmek

Tophaneden
Denizi seyretmek
Ürkütmese beni
Alabildiğine bakacağım
Up uzun maviliklere
Martılardan uzak
Berrak maviliktir özlemim
Ülkemde birde huzur
Ama diyorum kendime
Şimdi limanın biraz ötesinde
Bir Uçak gemisi iki Hücum botu
Kesecek önünü
Özgür bakışlarının
Yüreğini
Altıncı filonun
Kırpıntıları kaplayacak

Ahh bir deve kuşu olabilsem
Huzuru istediğimde yaşayabilsem
Sıcacık bir eli tutsam avuçlarımın içinde
Bakabilsem ufukta doğmakta olan güneşe
Tophanede güneşin doğuşunu seyredebilmek
Birde gönlünce olabilse
Elinde karbonatsız bir çay
Temiz bir masa
Beyaz umutlar

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Toprak

Bu gün toprak
Bir tuhaf kokuyor
Ne yağmurdan bir eser
Nede yelden bir haber var

Bir hoş, bir hoş
Çökmüş doruklara
Hüzün bulutu
Bir hoş, bir hoş.

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Tozu Beyaz Dünya

dilimin ucuna
gelip dolanırlar
sürekli

sevda
burukluk
hüzün çiçeği
batmayan *******
uçuşur hayalimde
sonu olmayan
kelimeler gibi
dalgaya bırakmış
deniz
ırmakların getirdiği
büzülmüş
bir pet bardağı
kaç dudağın
değdiği
kaç elin dokunduğu
bilinmez
dokunur
da durur düşüncelerime

nedendir bilinmez
adını bilmediğim
şarkılar
söylemek isterim
coştukça hüzünlerim
bir gariplik çöker
sahillere
hüzünlerle yaşarım

madımak
toplardı annem
birazda
köyümü özlerim
yıllar birikmiş
dönemediğim yerlerde
özlemlerim bekletirim
daha çok
görecek yerler
yerler var diye

akşamları
kale kapıdan
cumhuriyet meydanına
uzanır fayton sırası
atların ayak sesleri
atların ayak sesi
karışır
teker tıkırtılarına
sesler uzanır
karanlığın içine
bir şehir turudur
gürültü
sokaklar sevda bulutu
çöker yabancının üstüne
bir şehir turudur
cadde boyu

dilimin ucunda
adını bilmediğim
şarkılar dolanır
elim pakete gider
ciğerim
bir nefes ister
dumanı dağılır
hüzün çiçeklerinin
kokusu gibi
gökyüzüne
boğazımda
bir gıcık olur
kaç kez derim
kendi kendime
dinleme şu haberleri
okuma sayfaları
yada vurma
kendini yollara
bak o zaman
o zaman
nasılda güzel
güzel görünecek dünya
mavi deniz
mavi gökyüzü
tozu beyaz dünya

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Tüketiyorum

her nefes çekişim
karanlığın içerisinde
kor bir iz bırakarak
küle döndürüyorum tütünü
tüketiyorum an be an
zamanı ve zaman içerisinde
onca olabilecek şeyleri
bırakmadan gençliğimi

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Türk Tele Kom

Türk Tele Kom Satıldı, Taksitle, Lübnan ve İtalyan Ortaklığına, Kardeş bir dünyada yaşıyoruz ya, Hıristiyan Müslüman ı, Paranın Milliyet i olur mu.

Zamanın birinde
Çıkıp gelmişlerdi ülkemize
Gidişleri aynı gidiş olmadı
Çok iz bırakmışlardı ülkemizde

Altmışlar, Yetmişler Seksenler
Kesintiye uğratılmıştı sesler

Şimdi sessiz ülkem
Şimdileri mahzun

Şenlikler düzenleniyor bir yerlerde
Dostlar benim dostlarım değil
Büyüklerimizin dostluğu bu gün
Düzenlensin Fener alayları
Gelenler ağırlansın
Büyüklerimizin dostları bunlar
Yakılsın Ateşler, Islaklar
Üzerlerinde Geçmişten kalma
Denizin ıslaklığı var

Türk Tele Kom Satıldı, Taksitle, Lübnan ve İtalyan Ortaklığına, Kardeş bir dünyada yaşıyoruz ya, Hıristiyan Müslüman ı, Paranın Milliyet i olur mu


Şehvetleri ile geliyorlar
Seviyorlar bu ülkeyi
Yeni, yeni dostlar ediniyorlar
Seviyorlar bu insanları
Bizimki gibi değil sevgileri
Şehvet dolu, kin dolu
Yare bakar gibi bakmıyorlar
Fahişe sanıyorlar bizi

Satılan öylesine bir şey değil
En mahrem sırlarınızın kilidi
Satılan öylesine bir şey değil
Bedeninizin sanınki Omur iliği

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Tütün Kokuyor Parmaklarım

tütün kokuyor parmaklarım
eritmişim zamanın bir bölümünü
ne çok alışkanlık vermiş yaşam
gebeyim bakmayın erkek oluşuma

neler ekilmedi ki yüreğime
ayaklarım sokakların yorgunu
sokaklar bu günlerde
yiğitlik yoksunu
tütün kokuyor parmaklarım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Tütün Saracağım

yıkılmaz gibi görünen
bir kalenin içinde
kalenin içinde
düşüyorlar birer birer

tütünsüz geçen *******de
mutlu olan anneler
oy anam oy
birer birer düşüyor yiğitler
ne garip çile bu
vurulsa da düşüyor
vurulmasa da
düşürülüyorlar
sevgini uzak tut
bu aralar benden
tütün saracağım

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Ucuz Şarap Tadı

en güzel anlamları yükleyeceksiniz
yazarken yüreklerinizi katarak

çala kalem çalım atacağım
anlık gözüme takılan hergeleye
diyeceğim ki rengarenk bulutlarla
örtüyorsunuz yaşanacak geleceği
bakan yüreklere sis gibi inerek

ucuz şarap tatları bırakacaksınız
belki damaklarda unutulmayacak
belki harfleri karışık birkaç dize
sun turlu küfürler yerine geçecek
adam sende diyeceğim sen de
okumayı bırakıp çalacağım kalemi
boş bir yarını doldurma zorunluluğu
en derin noktalarıma nakşedecek

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Ufukta Kara Görünmesin

gözleri gözlerime dokunmadı
karanlık sokaklarda dolaşırdık
farklı mekanlar olmuştu yerimiz
kesişmedi yollarımız gecenin içinde
burka sız düşüncelerde misafirdik
şimdi misafirliği erden bırakıp gitmek niye

İstanbul da dolaşırdı çoğu satırların
bazen Anadolu’nun içlerine uğrardın
hiç yalnız görmedim mavi düşlerini
aynı sofranın farklı zaman aralıklarındaydık

şimdi bir yelkenlide olmalıydım
elimde satırlar esintilere bırakmalıydım
bir bir kelimeleri yelkenler dolmalıydı
martılar yunuslar yarışmalıydı etrafımızda
kapmalıydılar bir bir dökülen kelimeleri
ağlamamalıydım doymalıydım
doya doya yaşanan yaşama

ufukta kara görünmesin
güneş yatsın ufka doğru
birde tutuştursun düşlerim
elime dolu dolu kadehi
dalayım denize vuran
o küçük parıltılara
sessiz sessiz damlalarım olsun
ben ağlamayayım
doya doya yaşanmış yaşama

vakitsiz ölüyor güzel şeyler
mesala özgür kelebekler
göçmen kuşları martılar
şairler usta yazarlar

yüreğimde bir düğüm
yüreğimde bir ateş
bir gül

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Umudu Beslemek

Umudu beslemek güzel
Bezemek umudu yeni umutlarla
Sonrada görmek
-------- bir değişkenin içinde
--------------- ayni basitliği
ve çıkıp doruklara
doruklardan bakınca birde ardına
Sıkılmak
Alabildiğine
Yalnızlıktır be dostum
Beyde deseler paşada
Fark etmez,
Yeterki
Kör olmasın
Yüreğin

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Umutları Bağlamak

kırmızı beyaz
dokusu
kartalın ayaklarına
bağladım uçurtmamı

sevmelerden
yoksun
ipleri

yangınlara
bırakmadım elimi

kanat
çırpışında
kartalın
uçurtmamı
özledim

umuttu
yükseklik
coşkuydu
dalga dalga

çocukluk
düşlerimle
süslemiştim onu

bir yıldız
koymuştum
bir ay
yürek dolusu
sevdalar

fabrikalar
okullar
limanlar
ikide çocuk
örgü saçlı
eli sapansız
gözü mavi

ayaklarında
kartalın
yol
aldı
uçurtmam

uçurtmamı özledim
ipler gönül yarası

avuçlarımda
sevda belası
memleketimi özledim

bir devin
mavi gözlerinden
bakmayı özledim

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Umutlarım

Umutlarım
bir namlunun
ucundan çıkan
tertemiz emekle
üretilmiş
adına barış denen
mermi ile
vuruldu
düşmedi
direndi
suskunluğunda
Anadolu’nun

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Unutturma

unutturna unutturma bana seni
nazlı bir eda nazlı bir seda
salı verip dön bana gel geri
bak nasılda açar tomurcuklar
her biri yedi veren gül misali
unutturma unutturma bana seni

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:31 PM
Unutturuyorlar

sanmayın ki
yeni şeyler verilenler
bin masal bir hikaye
bir ödül bin kavga

unutturuyorlar

unutmak
o kadar kolay mı?

“Türkiyenin başbakanı konuşuyor inanmıyorlar
Türkiyenin bakanı konuşuyor inanmıyorlar
Türkiyenin bilim adamı konuşuyor inanmıyorlar
Yahu siz kime inanacaksınız”

diyor başbakan
yahu siz kime inanacaksınız

sanmayın ki
yeni şeyler söylenen
bin masal bir hikaye
bir söz bin kargaşa

inanmaksa bu dava
çok sorular var kafamda

mesela özelleştirme
mesela Kıbrıs
mesela AB+D

ormanlar
hazine arazileri
limanlar hava alanları

unutturuyorlar
Seydişehir
Erdemir
Telokom
Sümerbank
Et balık kurumu
daha niceleri

bir söz bin kargaşa
mezat salonlarında
pür neşe

sanmayın ki
yeni şeyler verilenler
bin masal bir hikaye
bir ödül bin kavga

unutturuyorlar

unutmak
o kadar kolay mı?

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:32 PM
Usulca Çöz Halatı

usulca çöz halatı
bu sahillerden
kim bilir kaç taka
yol aldı böyle habersiz

martılar dinlenirken
kaç nefes çekildi
kaç umut bırakıldı
terk edilen topraklara

gecede doğar ay
nazlıdır uzattığı ışığı
ay denize bakar
denizde yakamozlar oynar

denizler engin
ufuklara gebe
doğumlar sancılı
zaman sürdüm yarama

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:32 PM
Uykular

hangi dipsiz kuyulara attım
kim kaldı bilen
kolların
aldı götürdü
o
göz bağlarımın
ürpertilerini

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:32 PM
Uykular 02

yalın kılıç
çekilmiş gibi
pusatsız
bir nefer misali
geliyorsun üstüme

yetmezmiş gibi
ellerim
ellerim bağlı

GooD aNd EvıL
04-28-2009, 04:32 PM
Uykular 03

tutamadığın
günler ellerimi
uzakta kaldı
ellerin kelepçe
ellerimde