Tam Sürümü Görüntüle : Türk Öğer Koç
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:18 PM
*Ecevit*
koparamadılar dalından yapraklarını
beslensin diye gün ışığında
kuytulara gömmedik filizlerini
halkının göz yaşlarıyla sunduk toprağa
gürbüz bir çınar gibi
Anadolu’nun ruhu olarak
salacaksın köklerini derinlere
dolaşacaksın damarlarımızda
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
.Aşk
ölü olmak gülüm
dökülürken göz yaşlarının
omzuma değmediği gündür
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
Çelik
işlerken demiri
vida yapmak
geçerdi içinden
ama hep
bir kişi emrederdi
binlerden biri idi o
sonuçta
başka şekiller
çıkardı ortaya
trikotajda belkide
çalışmak isterdi
ilikler açmak
yada bir yan sanayide
cant kapakları yapmak
kurulamadığı koltuklarına
yanından geçerken
bakmak doyasıya
emeğinin ürününe
ama uyuyamıyordu
ürününü görmekten
korkuyordu
bilmediği yerlerde
bilmediği insanların
çocukları yetim kalırken
alın terini akıtıyordu
demire
şekil veriyordu
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
El
el yabancı değil
bir kol boyu kadar
yakın omza
bir bilek
mesafesi kadar
uzak
nasıl bakmak istersen
düşüncelerinin ivmesini
o yöne çevirirsin
kökenine inersen
her şey kardeştir
her kes gibi
kardeşçe yaşamalı
öğrenmeye zaman kalmasa da
direnmeli kardeşçe yaşamaya
taş ve toprak gibi
su ve ağaç gibi
Ceyda ile Hüseyin gibi
yaşamalı
yabancı olmadan
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
Erdem
ne ilaveten
bir söz söylemektir
erdem
ne de Nergisten doğma
Adem kuludur
suskunluğun günahını
yummaktır
cennet umudundan
insan ömrünün
son çeyreğinde
uzak kalarak
göze ala bilmektir
sevilme arzusunu
mezara
kendinden önceye alarak
takasa girmeden
uzatabilmektir elini
ne densiz
ve takısız
duygularda
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
Garip
garip işte
yüzme bilmiyorum
bir sahil kentindeyim
sözüm ona şiir yazıyorum
doldurarak kelimelerin içini
aslına bakarsanız
gaza gelmiş cengaverler gibi
yel değirmeni arıyorum
adım çıkmış bir kere
sancağım delinse de
dikilmiş burçlara
istemediğimdendir
yüzmeyi bilmemem
sevmediğimden değil
nede laf olsun diye yazılmış
ne kadar çok şey
eksik kalıyor
doldurmak istedin mi zamanı
minyon tipli bir adam gibi
geçip gidiyor
bilmeden taşıdığını
hasbi halden uzak
garip sözlükte
bir çok anlamı taşıyor
takip ettin mi izini
karşına bildiğin şeyler çıkıyor
bursada olup
uludağa çıkmamak
denizlide görmemek pamuk kaleyi
sanki zaruri bir gereksinim gibi
hissetmek her şeyi
farkına vardığını sanmak
eksikliklerin
derecesini değiştirmek önemlerin
bir şiir akımı olmayan
çağrıştırıyor garip olmayı
gel sende gel
garip olalım biraz
masanın üzerinde duran
rakıya dokunmadan
tokuşturalım
şen kahkahalarımızı
neresi garip olurdu
atmanın kahkahayı
ajanslarda bahsedilmeseydi
kap kaçlar, özelleştirmeler
trafik kazaları ırak iran
küreselleşme filan
masanın üzerine
onun için konmasaydı kadehler
kadehlerin yanına konan
bir avuç leblebi
yansıtmasaydı
ülkenin ekonomisini
neresi garip olurdu
atmanın kahkahayı
kadehlere dokunmadan
garip
bir sahil kentinde yaşayıp
yüzmeyi bilmemek
köleliğin farkına varmadan
yaşayıp sessizce gitmek
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
Kolay Değil
söylemek aklıma geleni
katkı sağlamıyor
bir adım daha ileri gitmeye
hava puslu değil kirlenmiş
düşünce artıkları ile
gül güzeldir
ve büyük bir çoğunluk ile
mutabakata varsak ta
saçılınca yaprakları
bir oryantalin ayakları altına
yaratsa da kişide şah saha
çatlar mutabakatın halkası
ve gecenin sonunda
toplarken garsonlar ortalığı
ayaklar altındaki ezilen
gül yaprakları
güzellikte yaratmaz
aynı mutabakatı
kirlenmiştir düşünce
ki daha doğrusu kirletilmiştir
oysa ne kadar çok
kendinden emindir sevgili
dalından kopardığı gülün
kopardığı yapraklarının
bir yüreği alabileceğinden
bir gariplik var bu işte
kopukluğundan olsa gerek
hani karnınız ne kadar aç
olursa olsun koparılırken ekmeğin
yere dökülen kırıntılarının
akla gelse bile toplanıp
yenemeyeceği gibi
düşünce kırıntılarının da
saçılırken çevreye
onlardan da beslenecek
yaşam çeşitliliğinin
bazen sağlasa da yararı
bazen de karşında bir duvar olacağını
bilmeden akıntıya bırakmış
somut gerçeklerden uzak
sözlerle beslenmek
bir gariplik var
biliyorum büyük bir çoğunluk ile
hem fikir gibi görünsem de
detaylara girdiğimizde
ayrı ayrı düşündüğümüzü
işte bu konu garip değil
soyuta soyut bakmak
yada somutu görmek
tüm söylevlerin dumanında
işe bu garip değil
kolayda
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
“Basından-Bilirkişi Raporu”
sessiz
sevdalara gömüldü gözyaşları
başında mezar taşı bulunmayan
soluğu kesilecek gibi
kavalı üfleyen çobanın
bir sevdadır
serçenin yavrusuna öğrettiği
özgürlüğe kanat çırpıntısının
“Basından-Bilirkişi Raporu”
“çocuğunuz öldü, ilerde yapılacak masraftan kurtuldunuz”
merhaba demek için Dünyaya
tüm tohumlar yırtıyorlar zarlarını
kolay değil kabuğunu delmek
bakmak ala bildiğine çevreye
yaşaya bilmek onurunla
utanıyorum
filizler boy verirken
sevdalar serpilirken
ezilmelerine
birazda kabahat bende diyorum
sessizliğime gömülmüş
onurdan bahsediyorum
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
10 Kasım
mavi idi bakışları duru gökyüzünü andıran
içine bakıldığında sonsuz huzur bulunan
dalıyordu karanlığın içerisine mızrak gibi
her bir kıvılcımı yeni ateşler yakarak
direniyordu ölüme
bıraktığı emanet için
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:19 PM
29 Ekim
1-)
Çocuktum, okulun dışında yaşadığım anlarda, öylesine benzemezdi bu günlere, küçücük ellerim vardı bir silahın kabzasını kavrayamayacak…iplerini tutardım uçurtmamın…
annem
kuzinemizin
küllüğünde
köze yatırırdı
patatesleri
pek fazla
şeyimiz yoktu
yapacak
beklerdik
2-)
Bir kıpırtı başlardı ağabeylerimizin ablalarımızın yüreğinde, en güzel okul elbiseleri ile çıkarlardı o gün okul yoluna…
dışarıda
gün doğardı
sessizliğe
3-)
Büyüdük hep öyle kalmadık, kıpırtılar sardı bizleri de, açtık her şeye, kolay değildi öğrenmek, kolay değildi o günlerde… dışarıda güneş batmak üzere…
iki gün
sonra gelen
gazetelerden
okurduk tefrikaları
iki gün geç
başlardık her şeye
4-)
Büyüdük, büyüdük sürekli, anlamasak ta bir şeyleri, içimizden akan çağlayanların yürüdük gözüne doğru, korkularımızla tanışarak, sarılacak bir şeyler arayarak…
huzur bulurduk
koruyacaktı bizi
uzun şapkalı
şapkasında yıldızlar kaplı
şeytan suratlı ak sakalı
sam amca
tüm korkaklığımıza karşı
fırtınalara
karışırdı söylentiler
tereyağları kavurmaları
ne varsa
savaş artıklarından kalma
bastırırdı korkularımızı
ak sakallı uzun şapkalı
kursaklarımızda
bir düğüm misali
basılırdı çocuk düşlerimize
5-)
Kimse sormazdı bizlere, sever misiniz kavurmayı, tozdan sütü, midelerimizin isyanına karışırdı bir şeyler, sormamışlardı… bizde sormamıştık miadını kursağımıza tıktıklarının…
hiç kavurma sevmedim
süt sevmezdi bizim kuşak
anaforlarda kaybettik
masum çocukluklarımızı
ellerimiz büyüdü
ellerimiz büyüdü
6-)
Verdiler hep istemeden, verdiler durmadan, dilenmeler alışkanlıklara dönüşene kadar, çocuk olamadık isyanlarımızda, kuru bir ekmeği kemiremedik doyasıya…onurumuzla yaşayamadık…
bir kızın saçına dokunmadan
çektiyse tetiği parmaklarımız
bilir misiniz kaç hüzün
koynuna almıştır bizi
kaç tefrikada
eritmişizdir coşkularımızı
kaç sevdayı bitirmişizdir
acılarla dağlanarak
7-)
Onun içindir ki unuttuk zamanın yaşını, yaşayamadan yaşlarımızı büyüdük, yürüdük hedeflere…ellerimiz büyüdü, ellerimiz,ellerimiz…
yapacak
pek fazla şeyimiz yoktu
düşünmekten başka
çocuktuk
masumduk
kurtlar sofrasında
kuzu yaptılar bizi
koyun olup
sürüye
saydırmadık kendimizi
8-)
Düşünemedik bir çok şeyi, tadamadık bir çok yaşı, ne uzun uzadıya birdir birle oynayabildik, ne çelik çomağı tutabildik elimizde…erken tanıştık çelikle, erken tanıştık soğuk duvarla, kör kapı ile…
aya
bakarken
düşünmezdik
ay yüzlü sevgilileri
ay yarılacaktı
aya ayak basılırken
bize öyle söylenmişti
çocuktu yüreklerimiz
hiç yalan söyler miydi
bilgelerimiz
çok masallara
meze ettik
masum *******imizi
9-)
Öğrendik her yaşın altında ezdirerek kendimizi, her nakaratı attık içimize şiar gibi, namluya sürülen şavkı gibi vurmak için karanlıkları…
doğruyduk
çalışkandık
on yılda çelik ağlarla
kuşatmışlardı memleketi
10-)
Bir şeyler oluyordu hissediyorduk, Bilmesek de bir şeyleri, bir şeylerle gizleseler de bir şeyleri, Cumhuriyetin çocuklarıydık, açtık bilgiye…
yorulmuşlardı
belkide
belkide
unutmuşlardı
bizleri
anaforlara
kapıldı düşlerimiz
büyüdük
büyüdü ellerimiz
dolduracak kadar kelepçeleri
11-)
Pek fazla bir şeyimiz yoktu yapacak o yıllar büyüdük, ellerimiz soğuk demirleri kavradı, Demirler yürekleri yaktı…
kuzinenin külleri
arasından çıkarırdı
annem
patatesleri
iki gün
sonra gelirdi
haberler
iki gün sonra
başlardık her şeye
közlenmiş
düşüncelere
yatırdım
düşlerimi
yirmi dokuz ekimi
bir bayram bilirdim
öyle öğretmişlerdi
dedelerimiz
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
AB+D Sessiz Kalınmıyor
AB+D
RH negatif
yada pozitif
acil yada değil
kan aranmıyor
uyuşmazlık var
daha henüz unutulmamış
taptaze anılar var
masal dünyasında olur
gelecek gösteren Küreler
birde Şeytanlar
mezat salonlarında
anıları alanlar
suskun bulutlarda
kan satacaklar
kanın kaç para
Özgürlüğün kaç para
ne fark eder
mezat salonu bu
kaç köle sunuldu
kaç asırlık ömür sürdü
satıyorum satıyorum
sat sat satım çığlıkları
kaç hayal sürecek
gömülürken istikballer
elbet bir gün
mezat salonlarının
başına da
mezar taşı dikilecek
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
AB+D Sessiz kalınmıyor 01
Hava Yolları
Telekom
Seydişehir
Karabük
İskenderun
Sümerbank
Etibank
Ziraat
……
…
.
satıldı
satılıyor
satılacak
adına ne diyorlardı
kılıfına korken bunları
hüzünden olsa gerek
unutkanlık
biten
mirasıydı çocuklarımın
n güzel şeydi şu yaşlılık
unut’ u veriyordum her şeyi
ne gam ne tasa
elimde kumanda
ahh Ebru ahh…….
Brüksel Zirvesi Sonuç bildirgesi
bir rüya gördüm
yaşlılıktan olsa gerek
uyanık mıydım,
uykudamı
hatırlayamıyorum
satılık beyanıdır diye yazıyordu
müzayedenin önünde
özelleştirmeden kalma
kelepir olmuş mallar
“İki beden ufaltılmış, Az kullanılmış, biri yamalı, iki adet satışa sunulmuş don var, Yatırımcının hassına, özellikle yabancıya, Saros amcanın kuzucuklarına, Önem ve Hassasiyetle duyurulur”
birde not düşmüşlerdi
Not; Stoklarda şimdilik çuval kalmadı, sürekli müşterilere özel İndirimle.
bir cimdik atar mısınız
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Abdallaştım
hiç bir sözümü
boşluğa asmadım
düşünüyorum
hangi masada
kaldırmak için şerefe
kadehlere inançlarımı
doldurduğumu
ya abtallaştım
yada acemi imgeler
sardı ortalığı
aldırmazdım belki
sunan
sıradan olsaydı
hiçbir sözümü
boşluğa asmadım
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Acemiydik
acemisiydik her seyin
yasam toy bakiyordu
her yeni adimda bizlere
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Acı
on dördün de
silgiyi bıraktım
dostların yaşarken
yaşadıklarını
anı defterime yazdırdım
sayfalar dolusu
içinde dünyam
öğrendim ki
küçüktü yaşım
öylesine uzatmadım
sayıya sayfa katmak için
on beşinde kilit taktım
Bir şeyler oluyordu küçücük dünyalarımızda, ezberletiyorlardı her şeyi, kerrat cetvellerini, formülleri, tarihleri, şiirleri o kadar yer vardı ki belleklerimizde doldurmaya güçleri yetmedi, yaşam öğrenilmiyordu başkalarının yaşadıklarından, çekilmiyordu fotokopisi…
Büyüklerin her söylediğini doğru biliyorduk, şanla taşıdıkları unvanlarını meydanlarda aldıklarını, küçüktük açtık bilgiye…Savunmasızdık büyüklerimizin yalanlarına…
bir kumrunun
düştüğünü gördüm telden
serseri bir kurşun
gelip çarpar gibi döşüme
kovanın uğultusu
doldu düşüncelerime
on beşinde çok şeyler gördüm
canım acırdı bilmediğim yerlerde
On beşinde acımaya başladı canım, ilk felsefe kitaplarını okumaya o çağların eşiğinde başladım, düşünmek neyse de, düşündüğünü algılamak ne zor şeymiş, tartmak şöyle enini boyunu, arşınını tonunu, ne zor şeymiş, şartlanmalardan uzak…
On beşinde çok şey gördüm, çok şeylere gebe…
sonsuzluğa
kanat çırpar gibi
zaman dururdu belleğimde
kanat sesleri
vururdu sessizliğe
gömülürdüm yalnızlığıma
kırılmasa da kolum
çekilmese de dişim
kesilmese de etim
ey bitmeyi bilmeyen acı
seni derinlerde hissederdim
sayfalar ağırlığını
süslediğinde dip notlarla
Ağırdı sevmek küçüktü yaşlarımız, tam olsa da kaldırmaya inancımız, bir filin ayakları altın da, başak sapları gibi kırıldı omurgalarımız, tohumları gömerken toprağa, umut eker gibi bağırtılarımız karıştı bulutlara, rüzgarlar çetin esti…
sen
sen ki olmasaydın eğer
nasıl bilebilirdim
emeğimin varlığını
donarken iliklerim
nasıl bilebilirdim
ezberlerden uzak
öğrenmenin zevkini
Ekmek için tohumu, önce bir çukur kazarsın, yumuşatarak toprağı, bir tohum atarsın çukura, kapatırsın okşayarak toprağı, hissedersin sevgilinin saçlarında dolaşır gibi elini, benim o yaşlarda hiç sevgilim olmadı …Yinede bilirdim, ne derin olmalıdır çukur boğacak kadar tohumu ne de kurda kuşa yem yapacak kadar sığ, hava, su, emek biraz zamanla beklemek, birleştikçe doğar, büyür bir şeyler, olgunlaşır…
Doğar, doğar sürekli, bir şeyler doğar ölümlerde bile, emek verdikçe…
Seni hep satır aralarında gördüm…
sen ki
her gelişinde
yeni başlangıçlara
götürdün beni
sevmek istemesem de seni
sen emeğimin mahsulüsün
On dördünde bıraktım silgiyi, on beşinde sevdim her şeyi, silmeden hiçbir şeyi, dalarak satırların arasına esinti oldum zamana karışarak, öylesine dalmadım nostaljilere, her yeni günü daha bilgili yaşayarak baktım gelecek günlere…
Bilgi acıdır, bilgi öğrenmektir eksik bilgileri, bırakmaktır bir bir, o güzelim zaafları, Bazen itmektir sarılacağın şeyleri…
ey acı
bilirim seni
sen akıttığım alın teri
sen kurduğum dostluk seli
sen babamın sesi
sen çocukluğumun özlemi
mutluluğun öteki yüzüsün
silemem seni
dip notlar düşsem de
anı defterlerine
bıraktım
on dördünde
silgimi
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Acı Bal Keser mi
ben seni görsem
sen beni görsen
baksam sana
baksan bana
biz bize baksak
görmelerden öte
dinleyebilsek
gözlerimizi
anlayabilsek
söylediklerimizi
acı
bal keser mi
sırat
açılır mı
tomurcuk
açmadan
koparılır mı
biter mi
arkalara
baka baka
gitmelerim
söyleyebilir miyim
sözlüklerden seçmeden
kelimelerimle yargılanmadan
akabilir miyim
çağlayan olup
girebilir miyim
namahrem
köşelerine
apak
düşüncelerimle
kurabilir misin
ön yargılardan uzak
sohbet sofranı
açabilir misin
dağarcığını
imgelerden
uzak
yüreğini
kurtlar
sofrasına koyarak
haykırabilmek
kelepçe vurmadan
duygulara
rahatsız etmeden
karanlığı
ışık yakabilir miyim
zorlamadan
sözleri
kırmadan
kalemşorları
bir şeyler var
eteğimde
dökmek
istediğim
eteğim delik
su olup
akıp gitmiş
dökülesi
isteklerim
çürüğe
ayıramadan
sepettekileri
çalabilir miyim
eteğim
delik
ödünç ver bana
mangalını
ürkek yüreğim
ya da sorma
korkularım var
cesur olmadan yana
bir demet
süslü imge ver
ağzım bozuk
bu aralar
başımda
şair dumanı var
isyankar
çalabilir miyim
düşüncelerinin
zenginliğini
başım
omzuma
yanaşmış
viran kalmış
duygularım
yağmalanmamış
diye sevinebilir miyim
sevinebilir miyim
şair gibi duramadım diye
küsüp korkaklığıma
sen ki
sen
yüreği zengin
şair
haine hain de
puşta puşt
yiğidin hakkını
yeme
bakma bana
yüreğimdeki
korku belası
adını koymuşum
bir kere
sözüm ona
ar davası
kırabilir miyim
dalını filizimin
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Acı ezgi
kaç otobüs yolculuğu
kaçırdı senden beni de
kaç aralığa sığdırdık
tanışıp acı ezgiyi
hani küçük masallar da
az gidilip uz gidilen
dere tepe düz gidilen
içinde yürek direnen
bir hikaye yaşar gibi
yaşardık en acı dizgiyi
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Acılara Dayanıksızım
bildim bileli bildiklerimi
elim kalem tutmuştur
gözlerim okumuştur
yazılanı ille de yazılmayanı
duymasa da kulaklarım
sağır olmamıştır yüreğim
sokaklardaki çığlıklara
onun içindir ki
acılara dayanıksızım
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Aç Bilinçler
Daha çocukken başlar
her kıpırtıya aç bilinçler
büyümek ne fayda
çocuk kaldıkça yürekler
sevgi dolu, afacanlık dolu
bilgiye aç bakan gözler
eskitmesin zaman seni güzelim
yüreğindeki ışıltılar
zaman, zaman yaksa da beni
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Açı
açısını
buldun mu
bakışın
değişir çok şey
ayağının
altında mı dünya
üstünde mi
kim kimi taşır
kime yüktür yaşam
oyna
kelimelerle
iste alabildiğine
dünya dönüyor
içindekilerle
dönme dolabı
fırıldağı
insanı
açısını
buldun mu
bakışın
değişir çok şey
güzel
şiir yaparsın
isyanı
yaşam unutulur
anlam kaybolur
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:20 PM
Açmak Vardı Kilidi
şu zavallı dağarcığımı benim
tıka basa doldurmuşum
açmaya korkuyorum kapısını
duvarlar öreceğim ilave odalar
tuğlalarının bedelini kim bilir kime
neler vererek ödeyeceğim
oysa açmakta vardı kilidini
sardırmak ortalığı zehir zembereğe
ödemek kadar bedelini ödetmek
kovalamakta vardı pembe düşleri
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Adam Olmak
ne zaman adam gibi bir şeyler
yaptığımı düşünsem
mazlum rolünü yakıştırırlar hemen
çamura batmış beyazlığı toprak ile
su karışımı melez bir renk almış
bir kediyi okşamaya kalksam
açlığımın tüm azemetini dindirmeye
çalışırken mağrur bir nefer gibi
elimdeki yarım parça simidi ona sunsam
adam olamadın hala sefillik sana yakışıyor derler
derler demesine bırakırsan eğer bir rol uğruna
kelimelerin içindeki sırları çözmeden
büyüsüne kapılarak bir balon misali
yükselirken koparırsan köklerini topraktan
küser bu topraklar sana küser de haberin olmazsa eğer
adam sende dersin kendi söylediklerine bile
ne zaman adam gibi bir şeyler yapsan
rolümü çalarsın buda beni üzer
o nedenledir ki hep bazen anlaşılmamam
bazen de hiç anlaşılmam
ortak paydayı yada ana fikri
merak eden olursa anlaşılmamak gibi
görünse de her ne kadar açlık derim
yoksunluk yoksulluk
nelerden nelere diye sormasın kimse
çok şeyler söylenir dinleyeni bulunmayan
mesela dinleyenden yoksunluk
mesela meselalar girdimi sonu gelmeyen
uzayıp giden yolculuk
hangi örnek hangi örneğe benzer
parmak dedim mesela yı koy başına
benzeyecek mi bir birine
kaç kez yıkana bilirsin ki aynı su ile
bir kez bile yıkanamadıktan sonra
gel boş verme bunları boş geçsen de bu ara
bir gün dönersin yeniden biraz zayiat
biraz gecikme istemesem de
çaredir bazen adam olmak için
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Adana nın Kozan İlçesi
Adananın
Kozan ilçesi
İki tepesi
Birinde biz
Ötekinde Kalesi
Hiç gittiniz mi
Dedim yanımdakilere
Fırsat olmadı Şefim dediler
Fırsat olmaz mı dedim,
………………kendi, kendime
Bakıp ta o muhteşem görüntüye…
Kalenin burçları
Sanki kartal yuvası,
Uçsuz bucaksız bir ova
İki tane tepesi
Unutmadığım
İki şey daha
Birincisi Barajı
Birde ocak başı sı
Eskiden kalma bir siyasi
Usta Aşçı başı sı
Anılar da
Kalmaya değer
Bir şeyler olmalı
Şantiyelerde
Sadece keser sesi değil
Bazen de yurdumun
Ezgiler dinlenmeli
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Adını Koyamadım
adını
koyamadım
kıldan ince
daha ince
duyguların
sırtımı
sıvazlama
ucu
batıyor
hançerinin
gümüş renkli
gümüş olmayan
bir iletkenin
sevinci var
içimde
tüylerimde
elektriklenme
kapı çalıyor
çalsın bakalım
küçük
bir mum
yaktım
ışığı büyük
satır
okudum
şiir
olamadım
her dem
dem alınmıyor
iskambil oyununda
yedi papazda
oluyor
saraylara
sığdıramazsınız beni
beyazın altında
kara saraylar oluyor
kıldan ince
daha ince
duygular
kopuyor
küçük bir
mum
yaktım
ışığını
kattım
yufkanın arasına
ne aç kaldım
ne de tok
ışığa aşıktım
adını
koyamadım
aşklarımın
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Adini Tekrarlarim Icimden
adini tekrarlarim icimden
susku edinir duygularim
korelir cevremde zaman
bulamaz kulagim sesleri
adin silinir canim derim
canim derim icimden
biraz daha biraz daha
sure isterim
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Agusu Ilac Our
her gun
gunden agir
geliyorsa eger
yillarin islenmisligini
tasiyordur insan
agusu ilac olur
sarar kendi kendini
zibinin ozlemi
dolar icine
atar ilk gunku gibi
cigligini
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Ağır Ağır Çıkarken
ağır, ağır çıkarken
kırk merdivenlerden
ağır, ağır iniyordu
kırk merdivenden
yanı başında merdivenin
yükseliyordu kalenin surları
sarışındı, renkliydi gözleri
yabancıydı belli ki
göz göze geldik
gülümsedi
basamağın
yirmi altıncısıydı
aşağıdan saydın mı
utandım
usulca
gözlerimi
kaçırdım
kayboldum
silikleşerek
biliyorum
o on dokuzuncu
basamakta
gülümsemesine
devam edecekti
ben zamanın içerisinde
birkaç şey daha
yazacaktım
dağarcığıma
kayboluşum
bir anlık…
bir anlıktı
yabancısıydık
o memleketin
ben duyguların
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Ağıtları Bol Memleketimin
aç bakalım avuçlarını
bir tutam hayal vereyim
uzun ömürler seç kendine
sen dinle ben söyleyeyim
vakitlerden vakit seç
off gençliğim aman
çekelim tetikleri zamana
bilinç bağlamış nasırın
çekelim tetikleri zamana
yürek bağlamış nasırını
bir saz uzat bana
tellerine vurayım
ağıtları bol memleketimin
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Ağla Umutlarım
artı değer bulaşmış özüne
silmesen bir türlü silsen gitmiyor
dokunduğu yerlere lekesini bırakıyor
bi çare insanlığın emekleri yetmiyor
ağla umutlarım ağlama desem de
göz yaşları emeğinin ürünüdür
unutamadığın değerlerini hatırlatır bana
direniş türkülerim o damlalarınadır…
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Ağustosun Sonuydu
1-)
Zamanın içerisine daldı düşüncelerim, bir ürperti sardı bedenimi, tepemde güneş, tenimde ter, akıp gidiyor dereler gibi kavuşmak için bir yerlere…
Ağustos
sonuydu
yüklenişi
en güzel
duyguların
korkuların
coşkuya dönerek
bir sazın mızrabına
yüklenip rüzgarlara
salınarak
ak güvercinler gibi
gökyüzünden
salınıp İzmir’e doğru
süzülüşü
2-)
Damlalar damlalarla birleşiyor, ten emiyor bir kısmını, düşünmek kolay değil öylesine, yaşanılan kitaplar dışı bir destanı gösteriyorsa eğer…
göz yaşları
Anadolu’nun
yağmurunu sundu
Ağustos’a
kan düştü
toprağın üstüne
vatan fışkırdı
tomurcuklar gibi
her düşen bedende
köklerini saldı derinlere
3-)
Dedeler, neneler, bebeler anlatıldı bu destanda, doğuşu vardı bir ulusun, kolay olmadı hiçbir şey, yaşanılan her şey bin destana değer…
yaşmağı düşmüş
ak saçlı
ağrılı hatçe nene
yapışmıştı kağnının
ağır ağır iz bırakan
aksak tekerine
yaşmağı
bir Meme din
bir yerlerinde
sargı olmuş
tablonun
bilincim
içine dolmuş
4-)
Damlaların akışı, kavuşması derelere, yataklarını bulması, yayılması ovalarda, düşmesi tepelerden çağıldayarak su gibi özgür ve mutlu, duyabilmek suyun en umulmadık anda bile haykırışını…
siz hiç
bir süngünün ucunu
bir namlunun
karanlıktan kızıla
çalan
karartısında
dinlediniz mi
dinlediniz mi
yüreğinizi
düşerken
birer birer toprağa
seslerini dinlerken
ölümün
titrediniz mi
uykularınızda
5-)
Her nehir Denize ulaşır, birleştirebilmek damlaları, dereler oluşturmak ve akmak, ulaşabilmek denize, aktığı yerleri sulayarak, deltalar oluşturmak kavuştuğunda denize, duyumsaya bilmek özgürlüğü…
hasat kokusu
karıştı
barut kokusuna
bir baştan
bir başa sulanarak
geçildi ovalar
dağlar dağladı
kağnılar sanki
duracaktı
dört nala giden
atlılara
yetiştirmek için
rüzgarı
Veli dede
çolak Amet emmi
topal Hüsnü
dayandı omuz ile
dayandı yürek ile
dağlardı en zoru
yıkılmış köPage Rankingüler di
yanmış köyler
kağnılar ilerledi
kağnılar ilerledi
boylar verdi
yiğitler
ölümün yalnızlığı
yüreklerinde
Anadolu’nun
kulaklarında
Kemalimin sözleri
hasat koktu memleketim
hasat koktu…
agustosun sonu
bitmez yüreğimde
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Ahh Bir Akşam Olsa
mayın tarlasına
dönmüş yollar
hayra alamet
değil
patlamaya hazır
bomba gibi geziyorlar
ahh
bir akşam olsa
iki kelam sohbet
kin den uzak kalsa
geçilse
aynanın karşısına
serpilse su yüze
ayılsa düşünceler
görüntüye gülümsenebilse
mor bahçede
beyaz güller açsa
gülistan olsa bahçe
ne güzel olurdu
düşlemesi gibi
birde sevmesi
mayın tarlasına
dönmüş yollar
kaldırımlarda öfke
korkuyor insan
sıcak bir selam vermeye
ahh
bir akşam olsa
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Ahh Bir Çocuk Olsam
AH BİR ÇOCUK OLSAM
1-)
Ne zaman sıkışsam dalarım düşlere, alır başımı giderim, akranı olurum dertlerimin…
ahh bir çocuk olsam
doya doya
kaçabilsem
bir yerlere
kar yesem
karnım ağrısa
annem
okşasa başımı
ne güzel olurdu
ne güzel olurdu
2-)
Çocukluğumda kurtarmaz beni, dönerim devran gibi gerçeklerin içinde…
bisikletim
hiç olmadı
hiç olmadı
öyle uzun uzun
voltalara zamanım
bir başından
bir başına kentin
yılan gibi
kıvrılmalara
bağdaş kurup
ara sokaklarda
zar atmalara
3-)
Yaralıdır hep hayallerim, yaşarken hep böyle öğrendim, derlerdi ki hep uyuz (yavuz) itin yarası çok olur, yaralı (yavuz) uyuz it hiç görmedim….
misketlerimi kırdım
okşanmalara inat
şımartılmalardan uzak
yaralar açtım
çıplak baldırlarımda
çalılara dolanarak
4-)
Kucağına almadı kimse beni, bildim bileli kendimi, daha da geriye kaçamadım hiç, adım şimdi kucak delisi….
ahh bir çocuk olsam
bir ateş alsa beni
gül yüzlü anam
sarsa beni kollarına
göğsü süt kokusu
yüreği sevda
bir sınıfa girsem
kalem tutsam
kırılmasa parmaklarım
bir şiire mısra yazsam
biri okusa beni
biri okumasa
sınıfta saysalar beni
bir olsam
birlik olsam
karaya çalar mıydı
sevdiklerim
5-)
Ahhhh bir çocuk olmasam diyeceğim anlarım çoğalsa, kaçmasam bir yerlerden, kaçmasam sevdiklerimden, yok yok bir çocuk olabilsem…
ahh bir çocuk olsam
bir ağaca çıksam
dal kırılmasa
ben düşsem
annem üzülmese
canım yanmasa
ben avutulmasam
avutmalardan
uzak kalsam
ninnileri unutsam
ahhh bir insan olsam
ellerim ağlamasa
ağlamasa güllerim
yağmurlar yağsa
güneş doğsa
doğsa dünyama
tütün sarar gibi
ustaca
şiirlerden öte
yaşar olsam
otursam
düşünsem doya doya
tutsam elini
sevdiklerimin
kırsam umutsuzluklarımı
yarınların
unutsam
yalnız düşlerimi
çıkarsam
siyah beyaz
düşlerden herkesi
toy bir alay kursam
doysam düşlerime
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Ahh..Benim Güzel Dünyam
sessiz kal
duymasınlar seni
özgürlük
öylesine güzel ki
alı verirler elinden
ne yapacaksın
o zaman
tutabilecek misin
sevgilinin elini
yaşaya bilecek misin
iki kişilik aşklarını
almasınlar elinden
sarılmaların sıcaklığını
sus, sessiz kal
sesin boğdurur seni
diyorlar ki savaş kötü
mücadele acı
acı sancı getirir
sancısız olsun doğumlar
doğduğunda
bebek ağlamasın
analar uykusuz kalmasın
Vatan ne ki, savunulmasın
Ilımlı olalım, sevgi dolalım
Oysa ben, pek aldırmam söylediklerime, bir onur belasına kaptırmışım kendimi…
Ovalarına, dağlarına, yaylalarına, kentlerine, sürüsüne çobanına, bu ülkenin insanına,
taşına vurdurmuşum kendimi,Ağıt duymuş ağlamışım, Şarkı duymuş coşmuşum,Türkülerde
halaya durmuşum, Ağlayanla hep beraber ağlamış, hep beraber gülmüşüm, Açmışım yüreğimi, dağıtmışım, zulalarımı, kendim olmuşum…Onun içindir ki, susmalardan uzağım…bilirim her doğum sancı ile başlar…
böyle sevgilerde
kaybettiklerimle
ağlarım
sevgisiz
barışsız
yaşarım
susmalar uzak bana
kaderim bu topraklarda
bu topraklar kurak
rüzgara direnen bulutlar
savrulup gitseniz de siz
yağmurlara kavuşamadan
bu ovalar, bu yaylalar
yüreğimle ve damarımla
bu topraklar
daha çok
sulanacaklar
susmayı
unuttum *******de
onuru koydum
ılık düşlere
iki kişilik aşklar
çok geliyor
sessizlik boğuyor
karanlığın içinde
özgürlük acıdır
acı sancı
sancısız
doğmuyor umutlar
biz o sancıları sevdik
nasılda
güzel olacak
Yaşam doğumlarda
o zaman
bölünmeyen uykular
kucaklayacak sizi
düşlerinize
nasılda sevgi bulaşacak
saatlik aşklardan uzak
daha ne masallar yazılacak
Ahh benim
güzel dünyam
ne kadar çok gürültülü
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:21 PM
Ak'a Saymayın
katar katar olmuş
geçiyor bulutlar
ak vurmuş tenlerine
imgelere bürünmüş
bulutların ardında güneş
rüzgarlara kapılmış türkü gibi
bir duyulup bir duyulmaz olmuş
ak tende gerdan olmuşum
hayallerimi ipe koymuşum
ipi keskin hayali keskin
bir türkünün mısraları olmuşum
rüzgarlarda savrulup duran
imgelere tutulmuşum
güneş olmuşum
ışık saçmışım
bulutların ardından
kıramamışım ayazı tende
sıcak bir merhabamı istersin
beyaz bulutlar var önümde
ak’a saymayın siz onu
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:22 PM
Akasya
tuttu iki eli ile
körpecik dalı
bir demet akasyayı
koparmak için
belkide kötü değildi niyeti, kıpır kıpırdı yüreği, yetmiyordu cebindeki meteliği bir buket sardırmaya, yıldızlaşan günlerden çekiyordu her şeyi, özel günlerde özel şeyler yapmak gerekliydi…
çıt diye bir sese
karıştı
ürkek kanat sesleri
nemli bir koku sardı
damlarken uçlarından dalın
billur göz damlaları
ölürken akasya
geride yaşamı bıraktı
ürkmüştü kuş
dönüyordu yine
ağacın tepesinde
belikli bir şeyler bırakmıştı
ağacın gövdesinde
kuş ürkek
öksüz kalmış
iki yumurta
bir salkım akasya
yüzünde bir anlık
tebessüm gencin
elinde dal
dilinde ıslığı
devam ederken yürümeye
geride
kırık yaşamlar
bıraktığı yere
bakamadı
gökyüzünde
kanat sesleri
yerini sessizliğe bıraktı
bahardan kalan
sararmış bir anı
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:22 PM
Akma Gönül
akma gönül akma
sokaklar başka bugün
üzerime eylülün
hüznü çökmüş
dokunma teline ozanım
yüreğim başka bağlanmış
kar olmuşum doruklarda
tipi olmuş rüzgarların
kırağı düşürmüş sokaklara
kelepçe vurulmuş dillerinde
damga vurulmuş sicilimde
kan damlayan yüreğimde
hüzün bulutu olmuş
çökmüş sokaklar üstüne
akma gönül akma
sokaklar başka bugün
coşkular karaya bürünmüş
haraca bağlanmış sevgiler
eylülün gölgesi düşmüş
kara yazgılı sokaklara
kız alıp kız vermişiz
kin alıp kin vermek niye
sokaklar tere hasret bugün
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:22 PM
Akmaya Görsün
bir kez akmaya görsün
duygular parmakların üstüne
bir perde kıpırdar dalarsın
denizin üstünde oynaşır gibi
cam kırıkları dolarsın
şavkı demişler yada yakamoz
aldırmasın kelimelerin anlamına
bir nakarat tutturursun
zayıfsa ezberlerin
ahh dersin birde midye tava
kalemin dir oynaşan
ap ak düşüncelerin üstünde
ne kadar az türkü biliyormuşum
ne kadar az yaşam dolmuş heybeme
oysa bin ömür yaşlandım kavgalar ile
ne el açtım ne duaya çıktım
yağmur olsun diye umutlar
vurdum nasırı içlerine gözlerimin
yorgun bedenim
oysa hala gencecik bilincim
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:22 PM
Akşam almış Başını Gidiyor
akşam almış başını gidiyor
kendi başına gitse neyse de
içimden of off larımı da alıp gidiyor
kır şu şişeyi eline hiç değmemiş
has bel kader düşüncelerini
okşayıp ta geçmiş
bu sarhoşluk değil be adamım
olsa olsa hayal kurmak
yine bir taraflara
kırıntılar serpiliyor
koku bildiğiniz gibi değil
ne lal olsun dilim
ne kör olsun kalemim
kaç yol vardır bilmem
ama beklemesini de sevmem
karanlığı ağartmasını
yunarım elim eskiyene kadar
biraz medeniyet fukarasıyım
akı aktır düşüncelerimin
karasını ağartana kadar
oflarımı bana bırak akşam
bileylenecek daha
çok sözüm var
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:22 PM
Akşamları Bir Başka Yaşarım
her sabah
gün ışığı
dokunan
saçlarına
değdiririm
dudaklarımı
çekerim nefesimi
sen olursun içimde
gözlerin
gözlerime
dalar
bir ürperti
olursun
terkedilmişliğinde
düşlerin
ilk busen
dokunur
yanaklarıma
sessizce
açılır kapı
kapıdan dışarı
alarak kalbime
fırtınaları
savururum kendimi
kentin sokaklarına
sokaklar sen lenir
gün sen lenir
günü sen de
yaşarım
öfkesi alınmış
külhan varidir
yürüyüşüm
yere değmez
adımlarım
çok uzakta
kalır
akşam zamanı
güneşe laf atarım
lafım erişmez
zaman kendi keyfinde
nefesim yetmez
uzun soluklu yollara
tene dokunmak ister
özleme başlamış ellerim
çocuk olur
kaprislerle dolar içim
gelmeyen
akşamlara küserim
güneşe küserim
bilmezler küskünlüğümü
bir otomobil geçer
korna çalarak önümden
akrep gibi sokar
saatin kadranları
ne tik tak
sesini duyarım
bu zamanlar
ne de şehrin
sesini
sessizleşir her şey
duyarsam ben
yüreğimle duyarım
akşamları ben
bir başka yaşarım
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:22 PM
Al Senin Olsun
al
senin olsun
neyi istersen
köyleri al
özlemlerin durulsun
şehirleri al
şenlensin gönlün
denizi al
dalgalarla boğuş
bir rüzgar essin
salınsın
başak taneleri
bir dalga
geçsin üzerimden
gizlesin
ıslaklığını gözlerimin
al
senin olsun
neyi istersen
dağları al
ormanları doruklara kadar
ırmakları al
denizlere kadar uzansın
rüzgarları al
efkarlarını dağıtsın
bir kadeh içerisine
sığdırma beni
*******imi alma
hüzünlere boğmasın seni
yalnızlıklarımı alma
dayanması zordur güzelim
sevdalarımı alma
boynu bükük kalmasın kalemim
beni bana bırak
bende kalsın
diline dolanır türküler
yutmasın seni
birde beni alma
aşk ateşim yakar seni
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Aldatmasın Sizi Vitrinler
ooo
sayın bay x
ya da w
farkında mısınız
alfabemize henüz
alınmadı bu harfler
bir ışığın gölgesi gibi
karanlık düşüyorsunuz
her ne kadar
aydın
olsa da adınız
karanlık akıyor
bakışlarınız
siz
biliyorum
aydınsınız
siyasete bulaşmazsınız
paksınız
siyasete bulaşmazsınız
kirlidir siyaset
bir partide neferlik
yakışmaz size
siz ki
ordular yönetmeye hazır
kulak kültürünün
yayılmacılığında
hükümranlığın temsilcilerisiniz
diliniz avam takılmaz
masanız salaş olmalıdır
entelliğinizin sembolü
çatalınız gümüş
atlastan örtmeliler örtünüzü
dünya masa paylaşımlarına açık
gölgeler gibi
düşmelisiniz
her bir parçaya
dokundurmalısınız asanızı
ülkeler kurtulmalı
düşlerinizdeki lordlar gibi
el pençe durulmalı
önünde sözlerinizin
bulaşmadan siyasete
kurmalısınız düzeninizi
dar olmalı ağaçlar
dar ağacı gibi
dar düşüncelerinizde
avam takılmamalı düşünceler
ama işte
sayın bayım x
ya da w
daha alfabemize
girmedi bu harfler
aldatmasın sizi vitrinler
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Aldık
aldık
ne çok şey aldık
söylevlerdeki
süslü kelimelerden
hiç durmadan
istifleyerek
büyütemediğimiz
bilgece köşelerimize
dalından
koparılan çiçeğe
su verir gibi
bekledik
yeni filizleri
açmadı
tomurcuklar
kırık dal parçasında
diyemeden
kim kırdı dalını
çiçeğin
kim kıydı
bu cana diye
süsledik
karanlık köşeleri
gönülleri yaralı
köşelerden uzak
aldık
satır aralarından uzak
bakmadan doyasıya
anlık yaşantılar hızında
coşkulara kapılarak
en süslü
kelimeleri seçerek
silikon tadında
şehvetlere bürünerek
etli butlu
kelimelerden dinledik
hormonlaşmış bilinçlerde
aldık hep
vermedik aktardık
verecek
pek fazla
şeyimizde olmadı ya
yoksulluk işte
dedik
kader bağı
bağlayacakken bizleri
rüzgar olmak
istedim fırtına
uzaklaştırmak için
ülkemden
köksüz şeyleri
süsleyemedim kelimeleri
mat
bir yıldız misali
yalnız karanlıklar içinde
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Aldırma Bana Sen
Aldırma bana sen,
Ben öylesine geçiyordum buradan
Kırık dökük isyanlarım omzumda
Bir mabet gibi duran,
Kadıköy ün o eski yapıları arasında
Ne eski bir Aşıktı aradığım
Ne de yeni aşklardı
Aldırma bana sen
Ben bir garip sevdalıyım
Emek kokan, Anadolu ararım
Bakışlarım ısıttıysa içini
Ben buraların insanıyım
Utangaç bir eda gelir yüzüme
Yere döşenmiş,
Arnavut taşlarına bakarım
Gözlerim kısılır yavaşça
Bir kuşun kanatlarında
Uçar giderim…
Aldırma bana sen
Toprağın toprak olduğu
Yıllardan kalma
Sürgünleri yeşil
Gövdesi kuru
Bir çınarım…
Sevdalarla dolu
Şu kısa ömrüm
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Alev Alırdı Dilim
ne gariptir ki
onca ezgiye
hasretken yüreğim
tek bir tele değmedim
sesimin fakirliği
vurdurdu satırlara beni
oysa nasılda
yanık çıkardı kelimeler
alev alırdı dilim
yanardı *******
dalardım bozkırlara
meydan ateşi misali
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Alıp götüreyim seni
Alıp götüreyim seni
Buralar sana göre değil
Özlemin olmadığı yerlere
Gecenin derinliklerine doğru
Işık ol gözlerime dol
Ses ol kulaklarıma dol
İstersen sevgi olma
Yüreğim dolu,dolu
Söyleme sende, biliyorum be canım
Bu sözleri senden de, yüreğimle dinliyorum
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Alışamadım Kozmopolit sohbetlere
alışamadım bir türlü
şu kozmopolit sohbetlere
gitar eşliğinde
horonlara
saz eşliğinde
çaçalara
alışamadım bir türlü
ya siz desem
ya siz
dalar mısınız
sonu gelmez sohbetlere
yüreğiniz sözleriniz gibi
kıvrak raks eder mi
çökmez mi üzerinize töhmet
biraz mola verelim isterseniz
bir sigara tellendirecek kadar
alışamadım bir türlü
boşalırken şişeler
havaya sıkılmış
mermi boşluğunda
maganda kelimelere
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Alışmışız Bir Kere
Alışmışız bir kere
O fotörlü amcadan tutunda
O sıvası dökük evin bahçesinde
Duvarının dibine çömelmiş
Kara bulut gibi, sarmasından
Nefesini çekene kadar
Alışmışız bir kere
Birbirimizi anlamamaya
Anlamış görünüp te
Öpüp başımıza koymuşuz elleri
Düşüncelerimizi katıp koynumuza
Dindirmişiz fırtınaları
Küçük dünyalarımızda
Gizlice, yaşamımızdan kopan
Uzak kalmışız hayli
Dostlar sofrasından
Mutlu olmuşuz,
Kendimizle beraber
Bir kişi daha
Kandırabilmişsek, meğer
Esintinin olmadığı havalarda
Yelkenlilere binmişiz
Okyanuslar aşmışız
Alışmışız bir kere
Görmeyen gözlerle
Yaşama bakmaya
Pembe düşlere yatıp
Gündüzleri yaşamaya
El öpmelerde bıraktırarak onuru
Efendilere alıştırmışız
Çocuk duygularımızı
Yargıcı olmaya
Çalışmışız neferlere
Ahhh…
Parça, parça
Olmuş yüreğim
Alışmışız bir kere
Acılar çekmeye
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Altı Mayıs
Yaşam…
Yeni uykudan uyanmış
………bir insanın belleği gibi
Biraz gerçek, biraz düş
………ve ben diyorum ki
Tüm çıplaklığın ile Seni Seviyorum
Bazen anıların içerisinde
Ve bazen, birazda düşlerim ile
……………………Süsler iken seni
Demir parmakların arkasında
Filiz veren umutların, birer, birer sönüşlerinde de
Bunu diye biliyorsam eğer
Öylesine kolay değil
………………Satırları Okur gibi
Yada;
…….Müsamereye hazırlanan
…………………………ezberler gibi
İliklerimde hissederek
………….betonun soğuğunu
………………….Öperken suratım dışkımı
ve almaya çalışırlar iken;
…bedeninin elinden özgürlüğünü
…Yatağıma uzanmış
…Kendi iç çelişkilerin ile hesaplaşır iken
…Kimseye fısıldayamadan
…Belleğine kızarcasına
…Her altı mayıs sabahı
…Diyebilmek
…İşte bu
Seni Seviyorum Özgür yaşam
Bana geleceğin bir emanetisin sen
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Anadolu
açık tut
koynunu
elbet geleceğim
sana senin ruhunu
mutlak getireceğim
dağların da
çiçekler açacak
kentlerin de
umutlar doğacak
seni sen saracak
güzel yurdum
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Anı
o ker*** sekinin dibi
dibiydi en son hatırladığım
bir şeyler değişse de
anılar kalıyor değişmeden
aramadığın sürece
bulmak için onu
koştuğunda peşinden
birde bakıyorsun ki
yenileri örtmüş onu
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Anılar 01
İnce Mehmet tefrikasının
Yayınlandığı dönemlerdi
İlk gazete yolunu
Gözlediğim günler
Cumhuriyet ilk Öğretim Okulu
Dördüncü sınıf, Siirt
Öyle kolay olmazdı beklemek
Bazen bir gün sonra, bazen iki
Gelmezdi de bazen
Yıl bin dokuz yüz altmış sekiz
İnce Mehmet İki Tefrikasını
Böyle bitirdim, gizli, gizli
Kemalettin Tuğcu, Nihal Atsız
Aziz Nesin, Nazım hikmet
Elma şekerlerimi, Pamuk Helvalarımı
Çaldılar benden, Çocukluğumla beraber
Yetmezdi haçlıklarım
Ben açlığa böyle alıştım
İkinci kez okuyuşumda Çalıkuşunu
Tutamamıştım göz yaşlarımı
Saklanmıştım köşe bucak
Saklanmaya böyle başlamıştım
Hiç kaybolmadan
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Anılar Çekiyor
Yaşlanıyorum
Anılar çekiyor
Çok, çok eskilere
Henüz daha
İlk öğretim öğrencisi
Yaş yedi buçuk
Yıl hesaplama gerektirir
Bölünmesin duygularım
O dönemlerde
Buçuk çok önemli
Yer Şırnak
Bir tepe üstünden
Yayılır düze doğru
Bir yerinde hayal, meyal
Tahta bir köPage Rankingü
Altında kuru dere
Dedik ya
Hayal meyal
Kar boy boyu
Boyum yaşıma uygun
Bir çocuk boyu
Babamı düşünüyorum
Köyden köye dolaşıyor
At sırtında kalpaklı
Sürgün yıllar o yıllar
Sürgünler,
Yaşlanan bedenlerden fırlar
Okula gidişim gelir
Gözlerimin önüne
Boy boyu karda yürümek zor
Ayaklara bağlanmazsa eğer
Tahta kasa kapaklarından
Yapılan paletler
Kar soğuk mu
Yürek üşümekten
Uzak o yıllar
Baharı
Çitlenbik
Ağaçlarından
Hatırlarım
Alabildiğine dolu
Salkımlarını koparırdım
Yeşile boyanırdım
Adı bile değişikti oralarda
Menengiç derlerdi, dilim dönmezdi
Ben onları sevmiştim, onlarda beni
Yani Farklı bir şeyler Yoktu Çocuk Dünyalarımızda
Bir dostum derdi ki, şiiri kıvamında bırakacaksın,
Yoksa daha çok şeyler vardı…
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:23 PM
Anka Kuşu Balık Ve Deniz
Ne deve
Nede kuşu ol
Nakaratlara takılmasın yaşantın umutların kırlara dönüşsün
Getirmemek için
Cümlelerin gevişini
Doğa kuşları kadar yaban ve özgür doğa kadar verici düşün
Kuşu
Koyma kafese
Denizler kadar zengin ol girsin nehirler karışsın zenginliklerine
Koyma
Balığı akvaryuma
Yüreğim seninle
Seninle güzel olacak
Anka kuşunun üzerinden
Bakarken Denizlere
Ahlar et...
me
Balıklar oynaşırken
Sen değilsin
Sadece,
Özgürlük
Mutluluk
İsteyen
Anka kuşu
Balık
Ve deniz
Emrinizde
Olmasın
Masallarda bile
Ne deve
Nede kuşu
Ol
ma sın
umudunuz…
Yaşam
Tek kişilik
Hayallerle
Dolmayacak
Kadar büyük
Ve
Yaşanacak kadar güzel
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:24 PM
Anla Güzelim
kargacık
burgacıktı
çizdiğimiz yollar
acemiydi
korkaktı adımlarımız
güneş batımından sonraki
bizimkisi abur açlıktı acılara
direnmekten yana
hiç endişemiz olmadı
yürek delen gözlerle
göz göze gelmekten
dağlamadan yana yaraları
bir nebze duraklamadan uzak
daldık daldık bilmediğimiz denizlere
gözlerimiz kor
kalplerimizde alev
otuzunda düşmüşse
korku bilincimize
lal etmişse dillerimizi
anla güzelim
bizimkisi böyle bir sevgi
nice sevdalarda pişmiş
duru duygulardan geçmiş
anla işte
anla güzelim
seni böyle sevdim
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:24 PM
Anladığımda Seni
anladığımda seni
kanat
takacak mısın
duygularına
erdemlere bürünüp
yakınlaşacak mısın
güneşe
fırça darbelerin
vuracak mı tik tak tuvale
kara tuval üzerini
örtecek mi pembe
anlamam seni
bilmem arzularını
dolduracak mı
boşluklarını
anlıyorum
anlıyorum seni
istemesem de
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:24 PM
Anladım
tebessümün geldi aklıma
olmadık bir yerde değil
gülümsedim kendi kendime
kumsaldan bir taş aldım
alabildiğine savurdum denize
taş denize düştü gülümsedim
olmadık bir yer değildi
güneş ne doğuyordu
güneş ne batıyordu
ne kıştı ne yazdı
gülümsedim
bir taş daha aldım
tebessümüm geldi aklıma
ellerimi sallayarak
ıslık çalarak
başladım yürümeye
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:24 PM
Anlarim Ben
dali agacin
tomurcuk patlatir
tomurcuklar acar
bir guzel bir guzel
dilim donmez anlatmaya
kesilesice dilim
kesilesice
anlar meramimi
meram hali iyice
vur fetvaya muhurunu
dilim donmez
halimi sence anlatmaya
garipce bir kusum
ne bulbule benzer sesim
ne sahine benzer pencem
yolum surdadir desem
yol bilmeyen
ne anlar halimden
sayar ki vurguna
cikmis bir harami
garip bir insan desem
icime bakip kendime
bilmemki normali nicedir
donup baksam cevreme
perdeleri cekilmis gun gibidir
dilin dondukce sen soyle
emegim cok verendir
anlarim senide
koku agacin
kil salar topraga
gormez kendi gunu
gosterir yapraga
sen anlat
yapraginla dalinla
anlat kokunle ruzgarinla
anlarim ben
soyarim tum giysilerini
anlarim ozun ile
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:24 PM
Anlatıyordu
ağzından
bal akacaktı
anlatırken
eğer arıları
üretebilseydi balı
balı bal olacaktı
anlatıyordu
iyi insandı iyi
incitmezdi karıncayı
takarken boyna ilmeği
düşündü biraz
bir nefes çekti sigarasından
daldı gözleri uzaklara
hiç gitmezdi akşamları
boş ellerle evine
yanık sesi vardı
küllerini dökerken
önündeki tablasına
hiç incitmezdi kurbanı
çekti mi sandalyesini
çıt diye duyardınız sesini
kırılırdı boyun ani olurdu ölüm
işinde adam gibi adamdı
masada adam gibi adamdı
birde masadan kalkışı olmasa
büyük adamdı büyük
büyük laflar eden
dostlarının yalancısıyım
dermiş ki büyük ülkem olacak
büyük hayallerim var
duydum ki tek kusuru
alerjisi varmış bağımsızlığa
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:24 PM
Anne
senin
yüreğinde ben
benim
yüreğimde memleketim
zaman ayarlı
bomba gibi
yelkovanı saatin
atar dururdu zamanı
tik tak ları bırakarak
boşluğa
sen
beyaz gelinlikli
birini
hayal ederdin
bense
baharını
memleketimin
nasılda yeşerecekti ovalar
nasılda açacaktı çiçekler
kuşları karıncaları sevecektim
ellerimi sevecektim
özgür bileklerimi
su katılmamış
sütler içecekti bebekler
soğuğa yenik düşmeyecektiler
sonra
bir gelin
olacaktı elbet
kara yağız yiğit
başları
öne eğik olmayan
torunların olacaktı
belki
anlayacaktın beni
belki
o zaman bende seni
sevgi
her şeyi
anlamak değilmiş
anne
sevgi
her şeyi yaşamak
değilmiş
yarım
yamalak ta olsa
korkuyu taşımakmış
acıyı özlemi
benim
zamanım
hiç olmamıştı
düşünmelere
anne
şimdi
her şeyin var
yiğit bir gelinin
başları dik
torunların
bahara özlem dolu
oğlun var anne
bahar
nasıl bir şey
bilir misin
anne
koyun kırkarken
ıtır kokularını
burna çekmek
değil
yada dalından
koparılmış
elmayı dişlemek
taze yapılmış
bir şarabın ılıklığı
korkmamak anne
yarınlardan
korkmamak insanlardan
bir gece yarısı
kapının çalınmaması
yatağından sıçramamak
vatanını severken
anne
şimdi
her şeyin var anne
korkularımız büyüse de
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:24 PM
Antalya 2. Şairler Buluşması
dokuz eylül
Cumhuriyet meydanı
duygular karışacak
gökyüzü deniz ve dağlar
bakacak
maviye yeşile
kırmızıya çalarak
kıpırdanacak
çok şeyler
biraz daha
hızlı atacak yürekler
bilinen isimler
bilinmeyen yüzler
gelecek aynı dilde
eylülün başında
karlar yağdırılacak
tipi olacak
gök gürleyecek
fısıltılar gibi
renklenecek sesler
özlem diyecek biri
diğeri sevda
ayrılık olacak
beklide
bir başkasının
dediği
akşamları
denizin sofrasında
yıldızlara
bakılarak
şiirler okunacak
bir kenara çekilmiş
beklide bir şair
aya yeni
duygular saçacak
kim bilir
neler neler olacak
zamanı
hep birlikte
kucaklar gibi
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:24 PM
Arap Kızı
bir parça kumaş
bir avuç kuş tüyü
bilir misiniz ne eder
koskocaman yürek
gecenin karası açılır
laci laci bürünür
bir çocuk
bin çocuğa
dönüşür
çığlıklar
yırtar
gecenin
sessizliğini
bir kayanın
tepesinde
deniz dibinde
tuz bulaşır ayaklarıma
sızlar usulca
yüreğim
daha önce
neredeydin
yüreğime
doldurmuş yıllarını
bir küçük arap kızı
başımın yanına kor
başını
bir yastıkta
verir yıllarını
arap kızı
arap kızı
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Ardımda
binerken otobüse
ne kadar çok şeyler
bırakıyorum ardımda
benim olmayan
koskoca binalar
yollar kaldırımlar
bir cümle ile
sırtına vurmuş
umut dolu heybelerini
koşuşturan insanlar
yanaklarımdaki
sıcaklığı alıp
oturuyorum koltuğa
el sallamaya hazır
ne kadar çok şey
bırakmışım ardımda
yanağım yanıyor
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Aşk
korkulara yenik düşmek
koymadı bu sefer
bir ürperti gibi çöktü
sadece üzerime
sevdalarla büyüdüm
bizim zamanımızda
aşk uykudaydı
pamuk ellerden uzak
metalin soğukluğunu
avuçlardı ellerimiz
severdik pir severdik
ser koyup meydana
ser verirdik sevdalarımıza
korkulardan uzak
sessizliğe
büründüğünde
kötürümleştiğinde yaşam
bir gün sen çıktın karşıma
gözlerinde gök gürlemesi
saçların bozkırlarda
dolu dizgin giden
bir tay yelesi
ve yüreğimde
korkunun
düşen ilk tanesi
korkmak
ölümden değil
dokunamamaktan korkmak
konuşamamaktan korkmak
sesini duyamamaktan
gül yanağa bir buse
konduramamaktan korkmak
korkuyu tanımaktır
bence aşk
yirmi bir yıl sonra
korkulara alışamamak
yanında yatanın
yüzüne sevgiyle
baka bilmektir aşk…
kısacası aşık olup
aşık kalmaktır aşk
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Aşk Dediğin
aşk dediğin
nedir ki güzelim
düpedüz mahpusluğu
değilmi ki gönüllerin
desene be daha ne diyeyim
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Aşkmı
bir şeyler bırakmak geride
anımsanmak duyumsanmak
ne güzel bir şeydir bilirmisin
yıllar sonra döndüğünde
yıllar önce yaşadığın yerlere
kendini kucaklatabiliyorsan herkese
ne güzel şeydir bilirmisin
birde yanında sevdiğin var ise
aşk bizim ülkemizde pusuya yatar
haince vurur beklemediğin anda
ölürsün diğer tüm yaşamında
o nedenledirki aşıksan
ölüsündür başka aşklara
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
vAteşin
ateşin
yakarken beni
kül olmakla
bitirmiyorki
savruluyorum
düştüğünde
toprağa
yangınlara
dönüyorum
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Atilla İlhan
henüz
bitirememiştim
elimdeki kitabı
“Yıldız,Hilal ve Kalpak”
öylesine
kolay değildi okumak
her satırın da
derinlere dalarak
yüreğimde bir ateş yakarak
öylesine
kolay değildi anlamak
suskunluklarımızın
suçluluğunu yaşayarak
her virgül
bir mermi gibi
her nokta
batan bir güneş gibi
dalarken yüreğimi
kolay değildi
sayfaları çevirmek
karanlık bir köşeme
yerleştirdim seni
yüreğime ve gökyüzüne
bir yanın beni
bir yanın dünyayı
seyredecek
biliyorum
sürekli okunacak
annemin yumşak
elleri gibi
şiirlerin esinti olup
dağınık saçlarımı okşayacak
bilincim
her yenik düştüğünde
uykuya
şiir olacaksın
akacaksın ruhuma
seni
özleyeceğim
özletmemek için
dünyaya
daha mahir
olmak isteyeceğim
ektiğin tohumları
düşünme
filiz verecekler elbet
delecekler
birer birer toprağı
bir sevda çiçeği gibi
alacağım yüreğimin içine
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Attığın Adım
attığın
adım değildir
hayallerini gerçek yapan
devamlılığıdır adımlarının
durma yürü
yürü menzile doğru
unutmadan yaşamı
eğer
eğer düşünmüyorsan
bastığın yeri
kapılmışsan
büyüsüne hayallerinin
fark edemiyorsan
kıvrımını yolun
büyümese de gözlerinde
engellerin
ıraklaşır menzilin
bir mayın patlar
tetikler bir diğerini
yara alır yürek
adımlar yavaşlar
sis gibi iner
korku
ıraklaşır hayaller
onun içindir ki
unutma
kurduğun hayalleri
gerçeğe dönüştürecek
içinde olmaktır yaşamın
basmaktır toprağa
almaktır nefesi
direnmektir
ve
devamlılığıdır
attığın adımların
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Ay Aya Bakar
yüreğin de
altın beşik
sallayıp
duruyorsun
uslanmaz
sevda delisiyim
bekleyip
duruyorsun
ay
aya
bakar
akşamları
ay sigara
yakar
hüzün aya
akar
sevda
beşikte
durmaz
uyku gözlerini
kapamaz
yarana
merhem olurum
uyutma beni
sokağın
lambasını
kırmışlar
sokaklar
karanlık,
karanlığa
ışık olmak
ışık olmak
ister gönlüm,
uyutma beni...
uyutma beni...
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Ay Vuruyor Gozlerimin Icine
isirir sessizligimi
kopek havlamalari
gecenin derinliklerine
dagilir uykunun
bolunmus parcalari
kimin umrunda
teslim etmisse kendini
derin uykularin kollarina
kollari zaman
kollari yaman
ay vuruyor
gozlerimin icine
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Ayaklar
dolmuş bekliyordu
yorgun ayakları
ayaklar
ne çok şey
taşıyorlar onca yıl
siz deyin bedeni
ben deyeyim onca yıl
onca şey gören gözleri
siz deyin elleri
çekiç tutan, yazı yazan
yukarı açılıp medet uman
ben diyeyim düşünceleri
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:25 PM
Ayaklarım Üşüyor
güneş tutuldu
deprem oldu
yağmur yağdı
çamurlar oldu
ayağım çamura battı
çamur banyolarında
şifa aramadım hiç
ayakkabım çamurda kaldı
parmaklarım üşüyor
ayak parmaklarım
baştan mı
kokuyor balık
ayaklarım üşüyor
bir şeyler mi
ters
tam burada
duruyorum
paketten bir sigara
çıkarıp yakıyorum
efkarımdan mı
anlamak
sadece
yaşamak değil
birlikte
kırılgan
gönül köPage Rankingüleri
deltalarda sazlıklar
sazlıklarda
pusu atmış avcılar
bir derin
nefes
neyse ki
sigaramda
ağızlık var
parmaklarımın
isyanı ayaklarıma
ellerim susmuyor
ellerim düşünemez ki
neler oluyor…
ne güzeldi
çocuk olmak
çocuksu düşlere dalmak
büyüdükçe yük mü artıyor
çocuksu düşlerime kıyamam ki
balık baştan mı kokar
ayaklarım üşüyor…
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:26 PM
Ayaz Düşünceler
Ayaz düşüncelerde
yoğruldu çocukluğum
kara çığlar düşerdi
ak umutların üzerine
sürgün olurdu isyanlar
tohum gibi saçılırdı
dört bir yana
yürek yüreğe
kilitlenmeden
sarılırdı denkler
kök salmadan gönüller
ü ş ü r d ü m…
titremeli olurdu sevdalarım
onun içindir ki
sevdalara açım
Ayaz düşüncelerde
yoğruldu çocukluğum
akşamları
aydınlanırdı sokaklar
ışıklar oluşurdu
umutlar kovalanırdı
bir kızıl olurdu karanlıklar
bir türlü gelmeyen
gün doğuşunu beklerdik
paletlerin sesleri boğardı
karartılar çökerdi yeniden
sevdaların üstüne
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:26 PM
Ayaz Vurgunu
kış geldi
yada kışın soğuğu
üşüyorum
parmaklarımda
ayaz vurgunu
donuyorum
bir şeyler okumalı
bir şeyler yapmalı
unutturmalı soğuğu
sokağa vurdum kendimi
kaldırımlarda
buz kesmiş ayak izleri
donmuş yüz ifadeleri
üşüyorum
ayaz vurgunu bilincim
donuyorum
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:26 PM
Aydın Olmak Vardı
aydın
olmak vardı
eskiden
efkarlanırdın
düşünürken ülkeni
en hasını içerdin
tütünün
cevahir
olurdu
parmakların
yazarken kağıdı
emeği yatırırken
orta yerine
iki damla düşürürdün
enlerle
yaşardın
eni boyu belli
parmak hesabı
misali mekanlarda
ağırlanırdın
en has
voltaları atardın
dolu dolu bilincin
aydın
olmak vardı
eskiden
kaydın düşerdi
bir yerlere
yedi sülalene
miras
enlerle yaşardın
en güzel
boncukları işlerdin
en güzel
hayalleri kurardın
en güzel
bakışlarla bakarken
bu güzelim topraklara
yazardın
martı seslerini
sokak aralarındaki
çocuk çığlıklarını
göremediğin gökyüzünü
bir İstanbul vapurunun
sensiz çığlıklarını
aydın
olmak vardı
eskiden
masaya
yatırıp vatanı
hayal etmezdin
ödül alacak romanı
hayal etmezdin
yeşile boyalı
kağıtları
aramazdın
özün dışında
medeniyet masallarını
destanlar yazardın
yazılmış yazılacak
kanla sulanmış toprağı
koklayarak
bir miras alırdın
bilirdin
çocuklarında taşıyacak
eskiden
bir başka güzeldi
aydın olmak
şu aralar
bir enlerimiz kaldı
biraz anı
biraz
gidenlerin ardında
bıraktığı acı
sarılacak elbet
bu yaralar
biliyorum
ardından
onurla beraber
aynı safta duracak
ihanet
yüreğimde
bir parça toprağının
kokusunu
bilincimde
satırlarının dokusunu
ışık yapıp
yaşatacağım
kuvayı milliyenin ruhunu
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:26 PM
Aydınım ÇOK YAŞA
Gördüğüm maymun çıplaktı
Uzun uzunda kılları vardı
Elleri bileklerinden aşağıda
Onlarında yardımıyla yürüyordu
Tanımlamamla birlikte başladı
Maymun çıplaktı
Fotoğrafçılar, Kameramanlar
Konu vahim, durmak olmazdı…
Başına bin aydın toplandı…
Yoksa öylece çıplak mı kalacaktı…
Ayakları yalın, popo su açık…
Kılları yenebilecek miydi sıcağı…
Maymununda hakları vardı elbet…
Hangi tür giysi alınmalıydı…
Tartışıldı,.. yuvarlak masa olmasa da
Sokak ortalarında, Magandaca…
İnsan hakları,.. olmadı,.. Hayvan hakları
Karışıklıkta boğulanda Ezilende Olmadı…
Bin aydın toplanmıştı, imzalar atıldı
Ülkemde hayvan hakları vardı
Aydınlarımız ÇOK YAŞA…
Birinci haberdi Medyada…
Oysa aynı gün;
Bir gazetenin üçüncü sayfasında
Küçük bir fotoğraf karesinde
Hastanede yer yok diye
İnsana ölme hakkı tanındı
Aydınım sen ÇOK YAŞA…
Aydın olmak popüler olmak değildir, Bunu 133 gerçek aydınımız 01.06.2005
tarihindeki duruşları ile göstermişlerdir.
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:26 PM
Ayırt Etmek Lazım
ayırt etmek lazım görüntü ve sesleri
o kadar zor değil deyip geçmek
o kadarda kolay değil
düşünmek gerek
düşünmek zor zanaat
öyle bakmayın siz
devenin de boynunu uzatarak
dalmış geviş getirişine
baykuşların kafalarını
içlerine çekişine
ayırt etmek lazım
mesela sesi
şakıyan
kuş mudur
öksesini atmış avcımı
mesela görüntü
serap mıdır su mu
ayırt etmek lazım görüntü ve sesleri
yapıştırmak için üzerlerine etiketleri
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:26 PM
Ayrılık
Her yolculuk öncesi mor bulutlar giyinirim
Güneşten bir parça yanımda taşır gibiyim
Sevdiğimin yanında, durduramazken zamanı
Yollar ile beraber, Akıp giden zamana Sevinirim.
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:26 PM
Ayrılık Şairlerine
Bazen güneş tutulur
Sadece senin için
Kaybolur sokalar
Zaman durur
Sevdalara tutunmak istersin, beklide bir piyangodur beklentin, yalnızlıklarda kaybolursun
Uykularla süslersin yüreğindeki ezgileri
Buruk bir tat almıştır beklentilerin
Çeker gidersin bedeninden
Yol yoktur menzile ulaşacak
Kabuğunu kavlatmışsındır yaranın, zamanı ararsın merhem olsun diye
Sevdasız sevdalardır başını döndüren
Uykusuz düşlerdir seni kuyulara atan
Dibi karanlık, dibi bilinmez
Beklilerle doludur tüm gerçeklerin
Susarsın tüm umutlara…
Susamak umutlara; Kaybolmuşluğun ezgisidir
Derim ki ben sana
Yaraların sızlasa da
Durma bak;
Küçük bir çocuğun
İlk adımları gibidir
Her yeni başlangıçta
Umutsuzluklar
Sarsa da dört bir yanı
Sevginin bedeli olacaktır, Buruk bir sızı gibi
Haydi durma sil,
Sil o masum gözyaşlarını
Yeniden hazırla adımını
Bak nasılda
Koşuyor çocuklar
Çocuksu deyişler gibi
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:26 PM
Aziz Olamadım
isteyene
su verdim
duasını aldım
su kadar
aziz olamadım
balon üfledim
balon üfledim
şişti şişe bildiği kadar
bağlamadıkça ağzını
sönüverdi
aya baktım
ay beyaz
aya bakan
kara yağız
ayın altında
masum durulmuyor
aya baktım ay beyaz
aya bakanlar
kara yağız
dilim varmıyor söylemeye
gırtlağımdan geçmedikçe nefes
nefes alıyorum
nefes alıyorum
öderken bedelini
kara yağız oluyorum
kara yağız
kara kız
gün ışığında
karalıkları bırakıyorlar gecede
beyaza bürünüyorlar maskelerle
ak yağız
ak kız
su verdim
su verdim
aziz ol dediler
kelimeler silindi
su bitti
aziz olamadım
su istediler
su veremedim
kör olası dediler
kör olmadım
yaprakları
çürüyen sapları
rüzgarlara bırakır diye
beklemedim
aziz olamadım
çok şükür
çok şükür
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:27 PM
Babam Derdiki
Babam derdi ki
Biz buraya oğlum
Ayağımızda naylon çarıkları
Okulsuz Kasabaları ardımızda
Uzun bir yoldan bırakarak geldik
Pantolonumuzdaki yeni yamalarda
Gözlerimize yıldızlar verirdik
Dört el ile tutunun kitaplarınıza
Kıymetini bilin, Engin bilgi denizinin
Yara olurdu bu sözler yüreğimizde
Büyüdükçe yavaş, yavaş yaşantımız
Biliyorum başının ak bulutu oldum
Onurunun Eğilmeyen Omuru oldum
Yosunlaşmış taş duvarların ardında
Yüreğinde derin bir sızı oldum
Biliyorum şimdileri
Sonunu getiremediğim Sevda Türkülerini
Torunların söyleyecek, dinmeyecek sızı
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:27 PM
Babam Derdiki
Babam derdi ki
Biz buraya oğlum
Ayağımızda naylon çarıkları
Okulsuz Kasabaları ardımızda
Uzun bir yoldan bırakarak geldik
Pantolonumuzdaki yeni yamalarda
Gözlerimize yıldızlar verirdik
Dört el ile tutunun kitaplarınıza
Kıymetini bilin, Engin bilgi denizinin
Yara olurdu bu sözler yüreğimizde
Büyüdükçe yavaş, yavaş yaşantımız
Biliyorum başının ak bulutu oldum
Onurunun Eğilmeyen Omuru oldum
Yosunlaşmış taş duvarların ardında
Yüreğinde derin bir sızı oldum
Biliyorum şimdileri
Sonunu getiremediğim Sevda Türkülerini
Torunların söyleyecek, dinmeyecek sızı
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:27 PM
Bağ Bozumu
bir tutkudur
yaşamak
sevecen
özgür ifadelerle
susun
uyuyan
bir kent var
bağ bozumu
zamanıdır
dürtülerin
kıldan ince
beklentilerin
üzerinde
dans ettin mi
yalın
ifadeler
giyindin mi
kırma
taşlarda
gezdin mi
kestirmeden
tabanını
yatırdılar mı
sırt üstü
ayaklar havaya
tepe taklak
oldun mu
trampetler
çalarken
bir kelebek
ömrü neşeyi
yüreğine gömdün mü
yüreği açma zamanıdır
neşeye boğma her şeyi
bir kadeh
kanyak alalım
ısıtalım içimizi
yokluklar boğacak
boğacak bir şeyleri
bir karanfil
koyalım
boşalan şişeye
biraz da toprak
umut gibi
bir şeylere
bakarak
beklemelere
bırakalım kendimizi
belki
belki de
kendiliğinden
bir şeyler olacak
nakaratına vuralım
kendimizi
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:27 PM
Bağırırken
bağırırken
yenmek için korkuları
dönüp baktım kendime
farklı kılıyor muydu beni
suskunluğun içerisinde
alışamamak hiçbir şeye
tomurcuğu patlamış
karanfillerin ezilişine
vip salonlarının çelişkisine
varoşlardan çıkan
oyların hedefine
alışamamak
meydanlarda
omzunu veren insanın
bankonun ardındaki
çifte yüzüne
alışamamak
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:27 PM
Bahar Geliyor
düşlerin olur
hayaller kurarsın
acı çekersin
acı acı seversin
yürürken
ayakların şişer
sıkar iskarpinlerin
baharın belirtileridir
hissettiklerin
dört duvar
boğar seni
yüreğine mehtabın sesi
kulağına yaprakların
hışırtıları vurur
dalar gidersin
bir mezar taşının önünde
birlikte çığlıklarınızı
bıraktığınız
meydanları düşleyerek
yeni tanışmış gibi
hüzünle
tartarsın
açan çiçekleri
gün gelecektir
bir çiçeğin
köklerinde
bulacaksındır kendini
kim bilir
seninde
ayak ucunda
neler söylenecektir
bahar geliyor
ruhumun habercisi
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:27 PM
Bahar gelmiyor
Zaman haklı çıkarıyor dünümü
ve anıların oltasına takılıyorum
Günler günleri kovalıyor
Bulutlar bulutları
Biliyorum;
Fırtınalı bir yaşam var dışarıda
Bizde sakin olmayan bir limandayız
Sürüp gidiyor Yaşam
Hiç coşkusunu yitirmeden
Ne ben
Ne Siz
Değiştirebilirsiniz bunu
ve yüreğimdeki coşkuyu
Bunun için değimlidir ki
Hala dimdik ayakta kalışımız
Zaman haklı çıkarıyor dünümü
ve anılar oltasına takılıyorum
Görüyorum yıkılacağını
En sağlam kalelerin bile
Bir kenara konduğu sürece SEVGİNİN
Siz ne derseniz deyin
İsterseniz Hain
İsterseniz Kahin
Ama pisliklerin içerisine gömülmüş burnumdan dolayı
Ama sol kulağımın üstündeki sancıdan dolayı
Ama eriyip giden yıllarımdan dolayı
Asla pişman değilim. nede yılgın
Sadece Ü Z G Ü N…
Daha özgürce bağıramadığım için
En güzel şeyler
İnsan içindir,
En kötü şeyler ile beraber
Onlar sız düşündüğünüz her şey
Çölde bir anlık hayal gibidir
Mayısın hüznü var üzerimde
Anlaya biliyor musun…
Bahar gelmiyor
Memleketime
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:27 PM
Bahara Umut Sarıyor Bilincim
bahara umut sarıyor bilincim
rehavete kapılmış düşlerdeyim
elinin
her elime
değişin de
yaşanmamış
gençlik düşlerim
geliyor gözlerimin önüne
öyle ya biz
hiç çimen ezmedik senin ile
hiç dalından
gül koparmadım senin için
bir sigara içimi aralarda
terk etmedim düşlerken nöbet yerimi
girdabın odağına sundum
savruk düşlerimi
temmuzun ortasında
bahara umut sararken düşlerim
içerisine hiç koymamıştım seni
soğan ekmek gibiydi umutlarım
yavan ve doyucu
fantezilerden kopuk
yayvan olmayan
duru
iyi ki gelip bulmuşsun beni
iyi ki gelip bulmuşsun beni
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:27 PM
Bakışlara Ayaz Vuruyor
biraz daha ılıdı
buz keserken ilişkiler
bakışlarının ayazı
bir buse aralığı
belki çözecekte
yürek ister
biraz daha ılıdı
buz keserken ilişkiler
anlamını bilmeden
öğrendim kardağı
görmeden felluçe yi
mevsimler ılık geçiyor
küresel ısınmadan bahsediliyor
aralarda vatanları için ölenler
bir sayı kalabalığı oluyor
bilmeden öğreniyoruz
bilmeden coşuyoruz
bilmeden yaşıyoruz
öğrenerek yaşamı
bakışlara ayaz vuruyor
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:28 PM
Bakışlarda
kolay değil öyle baktırabilmek
girebilmek bakışlarının arasına
bir buket kır çiçeği gibi açarak
bedelleri ağır be dostum bilirsin
kırılırsa kolun yen içine saklarsın
delik bir heybeden rast gele düşmüş
bir tohum tanesi olarak susuz büyürsün
aldırmadan tüm sürecine yaşamın
her anı bilincinin içerisinde harmanlayarak
acı dökersin değirmen taşlarının arasına
üğünürsün üretebilmek için sevgiyi
her dönüşünde taşın bir parçan giderken
bin parçaya dönüşerek katıklaşırsın
katık olmak yeni ezgilere güzel şeydir
güzel şeydir bilirsin bakışlarda…
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:28 PM
Bakma Densizliğime
bu günde gelmedin
sebepsizdi belki
bakma densizliğime
nedeni olsun istedim
sokakların sessizliğinde
dost ayak seslerine
oldum olası hasretim
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:28 PM
Bakmayın
Bakmayın
Sokak ortasında yattığıma
Kuytularda vurdular beni
Atılan imzalar değildi
Suskunluklarınızdı saplanan
Ahh bir bilseniz ne kadar acı verdi
Türküm, Doğruyum, Çalışkanım
Andımız İlk okul sıralarında
Korkma Sönmez Bu Şafaklarda
Yürek dolu nefesimizdi Lise sıralarında
Şimdileri bir suskunluk sarmış ülkemi
Bakmayın sokak ortasında yattığıma
Faili meçhul cinayet değilim
İçinizde arayın birazda katilimi
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:28 PM
Balonlar
falezlerin üzerinden
bakmak aşağı doğru
görmek maviyi
ve altındaki dokuyu
onca yükseklikten
dalmak dokuların içine
uzak bulanık perdelemeler den
duru olmak
duru bakmak
her kes
bıraksın balonlarını
gök yüzü balon dolsun
çocuksu duygular kaplasın
hüzün dolu satırlardan çıkan
düşlerle kucaklaşsın gökyüzü
balonumu kaybettim
karışmış balonların arasında
çocukluğum kimin yüreğinde
hiç bisikletim olmamıştı
topumu verin
alın bisikletinizi
bilirim kaybetmek nedir
çocukluk sevgileri
yükseldikçe gökyüzünde
bilirim boğar mavi maviyi
balonum kırmızı olsun isterim
yakışan asiliğime
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:28 PM
Bana biraz hüzün gönder
Bana biraz
Hüzün gönder
Sana sevgi vereyim
Emek katıp yoğuralım
Gül olalım, ağaç olalım
Düşlere merdiven
Dayamak için
Azımı
Çoğa say
Çoğa aldırma
Çok günler gördüm
Bir anlık yaşama bedel
Hüzün silinmesin yüreğinden
Bilincin kamçısıdır
Bakmayın derlerki 'Hüzün, ömür törpüsüdür”
Oysa, Yaşamın; şaklamayan kırbacıdır...
Bana biraz
Hüzün gönder
Sana sevgi vereyim
Emek katı yoğuralım
Duygu olalım, su olalım
Akalım ummana varalım
Kenarında verimli delta olmak için
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:28 PM
Bana Göre Değil
yağmurlar yeşil yağıyor
ben yalanlar söylüyorum
büyütebilmek için yaşımı
ikişer ikişer çıkmak istiyorum
tüm bilmediğim basamakları
demeye de el vermiyor yüreğim
yağmurlar
yağmur gibi
yağmaktan başka
her şekilde
bana bakıyor
rengarenk
kayboluyorum
ıslak düşüncelerde
yoğun alabildiğine
alışkanlıklar kötü
kötü
alışkanlıklarda
yaşamak
alışkanlıkla çekiyorum
bir tutam bir tutam
azat edilmiş
dinlenceyi
kara ayaz vurmuş
kar buz
ayaktan başlarmış
tüm üşümeler
ayaz ilk ayağa vururmuş
başım dumanlı
bana göre değil
ikişer ikişer çıkmak
bilmediğim basamakları
bilirim
her süslediğim söz
kim bilir
hangi fidanın dumanı
savurmak için külleri
yakmak bize göre değil
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:28 PM
Barışa Çağrı
yine bir
barış çağrısı
Fransa İtalya
Belçika Almanya
ve diğerleri
akıtacaklar
medeniyetlerini
en güzel
mayınlarını
barettalarını
dağıtacaklar
kır çiçeklerini
ezerek
sunacaklar
gülücüklerini
özgürlük
verecekler
sindirebilmek için
şehirleri
fabrikaları
dokuma tezgahlarını
emeği
ne kadar
güzel
bir kelime
oldu
avrupai
medeni
özgürlüklerini
daha
özgürce
sunabilmek için
sunuyorlar
vizelerini
mahkemelerini
özgür Afganistan
özgür Cezayir
özgür İran
özgür Irak
ne güzel
şeymiş
Fellucede
Kerkükte
Barış ve Özgürlük
ne güzel şeymiş
number one lady
elini sıkmak
eteğini tutmak
sonrada bırakmak
bir şeyleri
anlamları…
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:29 PM
Başarmak
biri başaracak
diğerleri çevresini saracak
ama o yara hep açık kalacak
GooD aNd EvıL
04-27-2009, 07:35 PM
Başım Dumanlı
başım dumanlı
kırık bir türkü dilimde
saçlarını okşuyorum
ellerim hovarda
bekliyorum seni içime
uzat sonsuzluğunu
bir girdap misali zaman
saçakları gözlerimin
gizleyemiyor
küçük adımlarını
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Başlayınca Yazmaya
başlayınca yazmaya
bakış açılarıyla kelimelerin
şeytanca oynamak
isteği geliyor içimden
bana gül vermedin
diyen sevgiliye
kahkahalarla gül erken
kızıyor olmasına
geç mi kaldım derken
gülümsemelerim
sancısıdır yaşamın
biliyorum
ciddiyetin yeri
şeytandan uzak
kalıyor
körebe
oynamayı
sevsem de
uzak kalıyor
yaşadığım yaştan
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Bazen Çocuklaşırım
bazen çocuklaşırım
boşuna anlam çıkarmayın
nedensizdir
canı sıkılmış çocuğun
oyuncağını kırışı gibidir
yaptıklarım
küserim
çocuk yönümdür
ağır basan
hiç bir uzlaşıya yer vermez
duygularım
küserim
büyümelere uzaklaşır
bilincim
uzaklaşır beklentilere
paylaşımlara
kalabalıklaşırım
işte o zamanlar derinlerimde
bir bir yargılanırım
bir savaştır ki o
değme yağız ordulara bedel
bir bir gelirler üzerime
yeniliyorsam eğer
veremediğim hesaplara değil
yeniliyorsam eğer
geri kalmış yönümden değil
gelişimin önünü açmak içindir
bırakırım çocuk yönümü bir yana
insanlaşırım
başlar hesap gücüm
hesap alır hesap veririm
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Bazen Yol Biter
bazen yol biter
biter işte duymazsınız
karanlıkta bir güvercinin
yada serçenin sesini
ömür devan eder gürültülü
hani hatırlar mısınız bilmem
şu kollu hesap makineleri gibi
üç geri sararsınız bir ileri
birleştirirsiniz sonra kulakları
o an işte duymazsınız gürültüsünü
ama gürültülü devam eder yaşam
bir parça sabittir suçunuz
inkar etmek boşa
boşa koymak bizim işimiz değil
biter yol biter
o kadar önemli değildir
yolun bitmesi yolcu için
niyette yolculuk varsa eğer
her bitiş başlangıçtır içinde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Bebeğim
Bebekliğini bil
………….bebeğim
Öyle hırçınlaşmasın
Masum sevgilerin
Küskün olma hiç
Namluya sürülmüş sevda ol
Gel gir kalbime, sen ol, şen ol
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Beklemede
beklemelerdeyim
açılmayan kapılar
küskünün
zamana
gelmeleri isterken
beklemek
siyah laleler
düşünerek
dolun ayın
çevresinde
çerçeve misali
gelme demek
demeklerle olmuyor
gelmelerde geliyor
mengenesindeyim
ne düne gidebilir
ne yarınlara hayalim
sıkışmışım
an ların için de
an
kaç ömür ü
sığdırabildi ki
içine
yada
kaç paket
süzme nikotin
ciğerlerimde
silgimi
kaybettim
uzağım
yap boz
oyuncaklardan
ömrümün boyu
adam yarısı
uzağım silmelerden
noktaları anılardan
koymak virgülleri
yada unutup grameri
çala kalem
unutmak
çalmak zamanı
açıldığında kapı
açarak yüreği
koşmak yüreğe
o an koşamasa da o
virgülden sonraya
saklamak anısını
ahhh
-duman duman
ne güzelde karışıyorsun
hayat denilen nefese
kaybolup giderken
yavaş yavaş için de
süzülüyorsun
bir martı gibi
avını kapmış
denizlerden gökyüzüne
kapının
ardında bile
kamçım oldun
ışığımın
paslanmadı
parmaklarım
tenini okşar gibi
kaleme
akıttım anlarını
gölde balık oldum
iğnenin ucunda sen
anladım
daha iyi anladım
boyna geçmişken ilmek
nasıl atılırmış
ayaklar altından iskemle
sevmek
kelimelerden uzak
sessiz sedasız gibi
fırtınaların uğultusu gibi
vurarak çivinin tepesine
yüreğe çivilemek sevgiyi
iskemleye atılan tekme ne ki
zamanı çivilemek
anların içine
beklemek zamanları
zaman dün
zaman yarın
yok bu gün
ama bu gün olmalı
işlemeli
tik tak
tik tak
kül basmalı
hislere
uykuya bırakmalı
korları
zaman
en zor gizemli
bilmecelerini saklamış
körebe oyununda
bir ebe kalmış
kör şaşkın
kör tek
tek olmak
açıyor yarayı
yarayı temiz tutmalı
saracak ele
yürek doldurmalı
yüreğini koydu oyuna
karşılığı oldu yüreğim
kazanan olmaz deseler de
kaybedeni bulamadı ebe
kaybedilmezmiş
bakıldıkça yürekle
karanlığın içine
açarmış perdelerini
yerin yedi kat dibi
ateşe taparlarmış
ilk çağlarda
orta çağlarda
yakarlarmış
arayanı
arayan kim
ne aradığı
şimdileri
cehenneme
bırakmışlar ateşi
ateş ısıtır
ateş ışı tır
yüreğimde sıcaklığı
gözlerimde ışığı
hissettikçe yaşarım
güneş gibi açarım
cehennem olsun yerim
beklemelerdeyim
kapı açılmadı
açılacak elbet
gözlerim vuracak
yüreğinin
kor alevi
sanmayın ki
görünen
cehennem alazı
harman yeri gibiyim
buğday taneleri
ayıklanmış samandan
birkaç dane
kuşları çağıran
kaç karın doyururuz
geridekiler
kaç ömrü sürdürür
süren
süren tarlayı
her zaman
toplar mı hasa tını
kuraklık olmasın
kaybolmasın bulutlar
güneşi kapatmadan
bir bir sıralarını savsınlar
kap açıldığında
bitecek dizeler
zaman aralığına
sıkışmış kelimeler
kim bilir kimin
beklentilerine girer
dursunlar istiyorum
dağarcığımda da
kırılmasın can piramitler
yarın düşünmek istemiyorum
kırılmasın can küreler
sıkışıp kalmak ister mi
ister mi insan
çağırırken geleceği
korkakça
nasıl söyler
gelmemesini
bir can için
hiçbir kelimem
hiçbir kelimemi çürütmedi
dalya oynar gibi dizildi
bir bir kiremitler
kimi zaman ürkekti parmak
kimi zaman vakur
göründü korkak
kapı açıldı kapı
kapı açıldı
çıkan doktor vardı
gülümsemesi sanki
ışık gibi kapladı
yüreği
yüreğime değdi
yüreğim
dalya dedi
girdi kalem kına
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Belki Sevmemişti
belki sevmemişti diyeceğim ama
belkiler le dolu yanıtını alamadığım
o kadar çok şey var ki yaşadığım süreçlerde
yinede belki siz başlayamıyorum sözlerime
arzulara gem vuramadan kapılmak akışına
savrulmak fırtınaların önünde çer çöp misali
satırların arasına girmiş çelişki yumakları
ala bildiğine düşündürüyor beni
belki diyorum sevmemişti boşalmaktı
doruklara çıkardığı sanal şehvetini
sanal alemde sanal şöhret için
ve bir biri ardına düşen damlalar gibi
sağanak yağışlara dönüşen hayallerde
gerçekleri aramak beklilerle doldu
belki sen sen gerçekleri yazdın dedim
kendime belkide yanılmıyorsun bu sefer derken
biliyordum her beklinin içerisinde bir parça
hayal kırıklıkları gizlendiğini
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Ben Boşum
birkaç gündür
kırıklıklar var
altımda üzerimde
sağımda solumda
bastığımda toprağa
yedi düvel olmuş
sağımı söbelemişler
solumu söbelemişler
gökyüzü solmuş
güneş biraz daha kızgın
dünya biraz daha küre
ben boşum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Ben Çalmadım
ben çalmadım yarınları
yalan beyanlara kanıp
sandığa pusulayı korken
dipdiriydi belleğim
direnmesini bilsem de
bir siren sesi idi dinlediğim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Ben İstemedim
kör bir noktaydı
saplandığım imge
karanlığın
büyüsü işte
perdeler atlas
kapağı örtülmüş
büyü işlemez
bilinmez ülkeler
durur içinde
emanet
hangisi kurda
hangisi kuzuya
emanet
emanetçi olmak
güç
iktidar olmak
gibi değil
köPage Rankingüsü varmış
bilirsiniz
sıratın
incemi
ince
kıldan da
ben
görmedim ama
nar
lekesi
düştü giysime
hangisine
keseceğim bedeli
giysim lekeli
bu gün geçilmez
köPage Rankingüden
çıkmaz
nar lekesi
dolaşacağım
bir yıldız takmış
gibi göğsüme
çıkacağım caddelere
leke senin
gömlek benim
günah kimin
şehveti
ben istemedim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:23 PM
Bende Sadelik
boş bir sayfa açtım mesajını okuyunca
anlaşılır olmaksa eğer katmaksa şöhret adıma
inan kalemim kırılsın isterim yürekten
bilgiyi gizlemekten geçmez bilgelik
kimin umurunda payelere bürünmek
akıl en kestirme yolu bulandadır
kestirme yol bazen tuzaklarla doludur
aklın kesmediği yerdede ismim okunur
takma kafana yüreğini dinle belki düşündüğün o dur
beyaza siyah puan koymak istersem eğer
aka kara çalmak isteğim bilki değildir
satırların arkasında kaçamak oynaşmak
sorgulatmaktır yaşamı yaşatanları
ah bir ayaz vurmasa güneş doğarken
ışıkların sessiz salarken günün üstüne
bakın işte o zaman ne kadar sade
ne kadar sade görüneceğim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Bende Şiir
bende şiir
bir masal okur gibi
koparıp alır acılarımı
dalarım ütopyalara
ejderlerle savaşır misali
hırpalarım düşüncelerimi
kırk bir pare
top atışı gibi
payeler yüklenirim
demet demet anılarla
düşlerimi süslerim
gizemlere bürünmüş
dereler kol verir
bulutlar bol verir
mahremiyetler yol verir
dalarım cennet vadilerime
taşarım bedenimde
tenim tene dokunur
yatağım sıcak uyku tutmaz
her bedeli ödeyecek gibi yürür giderim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Beni Affet
Ne hoş duruyorlar
Şu küçük kutucukların içerisinde
Tüm istemleri, biraz su, biraz güneş
Yetiyor İşte, acıdan, sızıdan uzak
Seni saksılara sığdıramıyorum
Beni affet…
Bu sevda saksıya sığmayacak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Beni Buralarda Bırakmadan Git
beni
buralarda
bırakmadan
git
gidebildiğin yere
yere kadar
gözlerim ol
ellerini
ellerime
bırak ta git
yalnızlığımı
hissetmeyeyim
sevdanı
yarım bırakmadan
bırakmadan git
türküler söyleyeyim
yüreğini bırak ta
bırak ta git
sahilde bir taş
taş üstünde beden
elimde ellerin
gözlerimde
denizi seyret
ufku çekeyim
yanımıza
dilinde bir türkü
olayım
sarıl
uykularında
mesafeleri
yiyelim
sevda sofrasında
yaşam
gitmelersiz
olmuyor
sevdalar
dumansız
yanan
ben olayım
beni
al
ma da git
yanan
ben olayım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Beni hatırlarsın
biliyorum
lav olmuş
kelimeleri gördüğünde
beni hatırlarsın
ısınır için
erir buz tutmuş umutların
sarılırsın sancağına
seninde içinde
yanar isyan ateşi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Benim Patronum İyidir
benim patronum iyidir
diyordu hemşinli Durmuş usta
çekirdekten gelmedir buralara
gözünden kaçmaz hiçbir şey
benim patronum iyidir
diyordu midyatlı Ömer
çekirdekten gelmedir buralara
kırmaz hiç kimsenin kalbini
benim patronum iyidir
diyordu bir cümle alem
çekirdekten gelmedir buralara
birazcık siyasilerin gölgesinde olsalar da
okudum
bir çekirdeğin içine giremedim
filiz oldum çiçek açtım
yaştım
bir baltaya sap olmadım
kesemediler fidanları
bir türlü iyi patron olamadım
hiç iyi demedi çalışanlarım
benim çalışanlarım iyidir
terlerini döktükçe
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Beş Lira
yürürken yolda
beş lira buldum
kim bilir hangi çocuğun
umududur diyerek
duvarın üzerine koydum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Beşinci satır
beşinci satır
cahillik bir gölge gibi
takip edecektir seni
bağırtılar kaplar çevreni
ıssız bir yolda ıslık çalar gibi
sırtında dolaşan ürpertileri
mahir bir hamal’ın sepeti gibi
taşıtacaktır sana düşlerin zenginliği
bilincin kulaklarını duysun
sanma ki korkunu yenecek ıslığın
sanma ki elmanın kırmızılığı
sadece olgunluğun belirtisi
unutma çürümüşlüğün habercisini
kulak ver bilincine o seni dinler
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Bıyık Altı
ayağımın
tozu vardı henüz
caddelerinde
dolaşırken Antalya’nın
ne çok portakal vardı
caddeleri süslemiş
sahipsiz
ilk tattığımda birini
yeni idi
turunçla tanışıklığımız
bıyık altı
gülümsemişti Ahmet
belikli her yeni düşerdi
toydu
adımlarım şehirde
toydu
dostluklarım şehre
büyüdü
zamanla
her şey kentte
evler arabalar
işsizler evsizler
tinerciler dilenciler
yankesiciler
ne kadar çok
büyüyenler vardı
bir büyümeyen
boyları idi düşlerimin
büyüdükçe budanan düşlerimin
boy atan
şeylerde vardı elbet
palmiyeler
dalga boyları
bir takım kuyruklar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Bilebilirmiydim
bu kadar ürkek ve tedirgin
kanatları yağmur yemiş
kumru misali olmazdım
yaşanmamış onca yığın yaşımı
bırakmazdım duygularımın ötesine
bir ağlama sesinin yüreğimden kopardığı
duyumsamalarım olmasaydı eğer
ilkleri yaşarken değiştirmezdim
konforunu aylaklığımın
nostalji takılırdım an ve anlar
takılarla süslemezdim
hiçbir kelimemi
doğmamış olsaydınız
bile bilir miydim
vuruşa vuruşa geri çekilmeyi
uzatırken şakağımı kelimenin ucuna
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Biliyorum Bahar Geliyor
biliyorum
bahar geliyor
açılıp saçılacaksınız
dökeceksiniz her şeyinizi ortaya
dağarcığım dolmayacak yinede
renkler değişecek
ifadeler değişecek
mimiklerimiz gibi
dilimizdeki nakaratlar bile
biraz daha
katacaksınız
coşkuyu çelişkilerinize
havalanacak her şey
uzayan günlerin içinde
yükleneceksiniz
pahada hafif yükte hafif
göçmen kuşlarının sırtında
değmeden kanatlarına
güneşe yakın olacak
ütopyalarınız
yanacak teniniz gibi
acıyacak bir şeyler
zamana bırakacaksınız
biliyorum
açılıp saçılacak her şey
bahar geliyor
benimde yüreğim atacak
biraz daha farklı
kısa günlerden
tıp tıp tıp
kaybolacağım içinde
haberlerin
renkler bozacak gönlümü
tatil keyfinde olacak
belki sevdalarım
ironik hikayeler dinleyeceğim
biliyorum
daha çok şiirler yazılacak
kuru kup kuru gelse de
hatırlanacağım
buketlerde
yeni yeni
hikayeler yazılacak
belki bir kaçta roman
sokaklarda seyyar satıcılar bağıracak
birkaç zabıta koşacak
birkaç polisiye vaka
havada daha fazla ses
daha fazla koku olacak
duyacağım
koklayacağım
bedavaya
bedelsiz
olmayacak maceralarım
biliyorum
gelmeyecek yine
baharda beklediklerim
caddeler dolusu
boşluklara bürünüyorum
hüznüm günlerle birlikte uzuyor
mayısı düşünüyorum
birinden başlayarak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Biliyorum Ne Kadar Sevdiğini
kabzasın işlediğin
güvercin resimlerinden
biliyorum
özgürlüğü
ne kadar sevdiğini
toprağa gömerken
birer birer sevgimizi
“güvercin ölü
kanadı resim
boynu biraz eğri”
biliyorum
barışı
ne kadar sevdiğini
gömerken
toprağa mayını
kapatırken üstünü
koyduğun
zeytin dalından
biliyorum
biliyorum
dolusun
“zeytin dalı soluk
kırılmış dalından
suyunu akıtıyor toprağa”
hey şey
bağrında taşır
zıt tını
sen
sevgi
dolusun
bense
nefret
ellerindeki
yüreğindeki
benimkine
benzemiyor
ellerindeki neyse de
ayaklarına bulaşmış
ezilen kır çiçekleri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:24 PM
Bir Anlık Esinti
yanağıma
koy avuçlarını
bak nasılda açacak
sıcaklığından
yüreğime ektiğin
tohumlar
öylesine
uzak anlar olmasın
günler sığmaz ki
anımsamaların içine
bir anlık
esinti gibidirler
sıcaklığı
okşasın yanağımı
avuçlarının
boy versin
filizleri
her birisi
bulutlara
erişir gibi
delsinler
masmavi
gökyüzünü
yanağımda
sıcaklık
bulutlarda
gezinti
bu akşam
değmeyin bana
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:25 PM
Bir Ben Bilmeyeceğim
en havadar günümde
yalnızlığa bırakacağım
çizilmiş onca resmin arasından
bir miki fare seçeceğim
daha büyümemiş desinler
ben beni bileceğim
daha neler neler düşüneceğim
kedime arkadaş bir köpek besleyeceğim
varsın ne derlerse desinler
ben hep aykırı seveceğim
bazen küseceğim
alıp başımı gideceğim
bazen ağlayacağım
içime dökeceğim her şeyi
ne sen
bileceksin bakmadıkça
ne öteki
bir ben
bilmeyeceğim
ben bildikçe
büyüyeceğim
usul usul gel
yorulma
yolun uzun
darılma
darılmada gel
ben hep
çocukluğumu
besleyeceğim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:25 PM
Bir Dem Alalım
kanadını yoldum
kanadını yoldum
uçamadı kuşum
kuşumu vurdum
kelle al dediler
kılıç verdiler
yakışır mı kral olmak
yazmaz oldu kalemim
kılıcına vurdum
kalemi mi açtım
sanma ki
keskin olan kalem
değmesin
sivri ucu kağıda
kağıt narin
kağıt ince
el acemi olursa
delinir gider öylesine
ele mahir gerek
mahire yürek
yürek mahirde
sağlam durmak gerek
vurmaz oldum kuşumu
kesmez oldu kılıç
vurdular taşa
kıvılcım çıktı
çayır tutuştu
çayır kuru olmasa
günahım mı olurdu
kırlar tutuştu
baştan başa
hüzün bulaştı
günah günaha karıştı
kanım kaynadı kanım
bir tutam sevda kattım
demi karar kaçtı
kanım deme karıştı
bırakmak lazım çökmeye
canım cana karıştı
gelin canlar ortaya
bir dem alalım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:25 PM
Bir Demet Sevgi İstedim
Senden
bir demet
sevgi istedim
sardın sarmaladın
tüm
özlemlerini
hüzünlerini
al yüreğim dedin
nasıl taşırım
söyle ben bunu
bee güzelim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Dirhem Et
Bir dirhem et bin ayıp örter
.miş
.diyorlar
et parçaları kalmış bir kemiği
attığınızda itlerin önüne oysa
bir dalaştır alıp gidiyor başını
soyunuyor ayıplar birer birer
bir dirhem et bin ayıp açıyor
.kırılıyor
kırılıyor kalemimin ucu
yazarken görkemli içi boş sözü
ben diyorum ki mücadele
mücadele gerekli her şey için
köleliğe dayalı barışı
dikme önüme hemen
dök teri ni barış için
dök ki dök ki bağımsızlık
çiçekleri kök salsın ülkemde
bak o zaman o zaman işte
dilimiz bir olsun barış dendiğinde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Dosta
Sen ol
Kimse olma
Tanıyacaklar seni
Duru ol, bulanma,
Görecekler seni
Doğru ol, yanlışa sapma,
Bizlik bulasacak sanada
Biz sevince gönülden seveniz
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Düş Gördüm
Bir düş gördüm
…………..yorumlar mısın;
Sessizce akıyordu
Yaprakların üzerinde,
Tomurcuklanarak yağmur taneleri
Hiç bu kadar güzel görünmemişti
………...................................Gökyüzü
Hiç bu kadar güzel kokmamıştı
………...................................Yer yüzü
Bir düş gördüm
…………..yorumlar mısın
Karanlık
Bir duvardı
Önümde sanki
Gözlerim;
Gerisini gördü
Gözlerinin içindeki
Zümrüt vadiyi
………ve bir an
………DURDUM
………Öylece ne
………Düşündüm
Fısıltı gibi geliyordu
Suyun Çağıldayarak akışı
Rüzgarla beraber
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Garip Ademe
kuytuların en karanlık
yerinden çıkartarak seni
kim toparlayıp desteleyerek
koydu onca titrek ve edilgen
simgelerin içerisine
bağımsızlık bildirgesi okur gibi
tek ayağı yerden yükselmiş yukarıya
göçmeye hazır kelimelerde lak lakın
tiranlığı yaşatır gibi yeni gölgeliklerde
tüm şehveti kamçılayacak kadar
çıplak ve heyecanlı söylevlerle
bir ateş topu gibi düştün
şişenin dibindekini döktüğün
kadehlerin içerisinde sunarak kendini
sen boyunu eğik dik durmamaya çalışan
ama eğrelti gelin gibi süzülen adam
aynalardan uzak dur dur ki kaybolmasın
yanaklarında simge olmuş yayganlığın
ki iç hesaplaşmanın kahredici hücresinde
çığırtkanlığının yangına çevirmemesi için
satılmış satılmakta satılacak olan ruhunun
alevlere sarmaması için geleceği uzak dur
aynalardan…yüzün düşer için görünür…
hayvansı bir şehvet sarar gözünün her değdiği yeri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Genç Hatırlıyorum
aksak yaşlı
düşler kuruyorum
kirlenmemiş
çarkların dişlerine
henüz bulanmamış
bir genç hatırlıyorum
kirli sakalı yüzünde
elinde bir martı
koparılmış kafası
kaldırım taşlarına
damlıyordu kanı
her kes
bir şeylere üzülür
yüzün kaç farklı biçimi
sarar bilir misiniz içimi
sayıya vururum bazen
üç hanenin ilkidir
attığında nötrleri
kalan yine birdir
bir olur acısı
açlığa yenilmişti genç
martıya çarpmıştı taşı
martının kanı
kaldırımı ıslatmıştı
kimse görmedi açlığını
her kes düşünür
hindiler mesela
elinde gencin
başı
kopuk bir martı
kanı kaldırıma aktı
görenlerin gözlerinde
göz bağları vardı
vahşet çığlıkları
yüreklerine aktı
yüzü gerçeğin
yüz kaplı
kimse görmedi
ağladığını gencin
damlalar içine aktı
onuru yenmişti onu
yenik düşmüştü açlığa
aksak yalı düşlerde
geziniyorum
henüz bulaşmamış
sessizliğe
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Karanfil+Bir Güvercin
Barış dendi mi korkuyorum, Sevgi dendi mi, tedirginleşiyorum, Dostluk dendi mi, Biliyorum, dertlerdeyim,..
Bir karanfil
Bir güvercin.
Biraz daha mı görkem,
Namluda bir karanfil
Güvercinin ağzında zeytin dalı
Alkışlayın
Barışı kutladık
Vietnam ı Kore yi unuttuk,
Afganistan, Irak yakın
Barış çığlıkları adı altında
Barışlarını götürdüler oralara
Barışı çağırmayalım
Dörtlükler yazalım
Belki gelecek Barış
On iki saat, çift mesai
çalışan sıradan bir insan
Altmış sekizden öncemi
Emekli olacak…
Barış istiyor Dünya! ...
Yola döşenmiş Alman mayını
Kaç Mehmet i şehit etti
O zaman mı patlamayacak
Yüreğim yanıyor yüreğim
Barışa dörtlük yazmak
İnanın gelmiyor içimden
Hain pusularda, kan tuzaklarda
Atılan her kurşunda özlesem de
Her yıl ortalama bir savaş çıkarılıyor
Her yıl ortalama Yüz binler kıydırılıyor
Her yıl ortalama Milyarlarca dolar akıtılıyor
Barış adı altında nice canlar yakılıyor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Kırık Türkü
kıpırtılar var
beton yığınlar
arasında
kaç vakit
seslenişlere
yanıt vermemiş
öyküler
öyküleri çağırıyor
mısralar arasına
karışmış
kıvılcımlar
dil
dili
çağırıyor
söylenenler
söylenmemişlere
merhem olmuyor
bir
parçamı
çalıyorlar
bir kırık türkü
dolanıyor dilime
“dört bir yana haber salsam”
“ölüyor desem bir şeyleri”
parça parça
özelleşirken
vatan
ne kolay şeydir
bilirmisiniz
vatan haini olmak
ve
onuru
yaşamak
ölüme
türkü kadar
yakın
yaşama
türkü kadar
yakın
yakın
yaşamak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Kıvılcım Gibi Şavkıdı Sözlerin
bir kıvılcım gibi
şavkıdı sözlerin
ey benim sevdası deli dilberim
yüreği deniz mavisi dilberim
dalgaların üstüme üstüme
dersinki
dağlara yaslan da gel
ovalara dağıl da gel
yamaçlardan coş ta gel
beni bekler gibi düşünde gel
ne su olur ne kuş olurum
ne panter ne ceylan olurum
rüzgarları ardıma kor
bedenimde düşünce olur gelirim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Kuş
bir kuş
kanat çırptı
belliki yüreği çarptı
dal sallandı
çiğler düştü
yapraktan toprağa
yüreği
çırpındı kuşun
bir böcek miydi
almak istediği
av olmamak mıydı
düşünceleri
dal çöktü aşağıya
sallandı
bir aşağıya
bir yukarıya
gücü oranında
kırılmadı
sallandı
çiğ düştü
yapraktan toprağa
yakmadı soğuğu
beslemedi beklide
suyu
gücü buydu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Masal
koyu lacivert
birazda karaya calan
gokyuzunde olanca
hasmeti ile belirince ay
yildizlarin yitikligi
bir muamma gibi dursada
bilirim ay dokunur gozlerime
oysa bilinmezliginde ay
bagrinda cehaletin
sehvet misali bedenin
tasidigi kara duzen bilincte
turetilmis bir kurt adam masali
gelmis gunumuze
ne zaman deselesem kullerini
arasam cocukluk huzurumu
gizli bahcelerinde bulurum
hurafelerin cirit attigini
bir paranga gibi
yarinlara yuruyusumde
tasidigimi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:26 PM
Bir Masalla başladı
Bir masalla başladı bu şiir
Yaşama dört elle tutunulmuş
Biraz hayallerle bezenilmiş
Kafdağını soruyordu birileri
Birileri Ömer Bey Amcayı
Hayaller masallarda olurmuş
Krallar, Kraliçeler
Masalın Arka plan Kahramanları
Adları hiç bilinmeyen
Pentagon diye Uzak bir diyar
Bir çok da Prensi varmış
Masallar ülkesini düşleyen
Duyuyorum
Biz çok dinledik
Gerisini anlatma sen
Diyorsunuz…
Anlatmıyorum
Bildiğinizi biliyorum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Musibet Yetmezse
1-
cam kırıldı
cam kırıldı
can kırıldı
2-
dam aktı
dam aktı
dam aktarıldı
3-
dövdü
dövdü
babaydı
dövüldü
dövüldü
anaydı
sövdü
sövdü
ağaydı
sövüldü
sövüldü
marabaydı
hepside birer insandı
cahilliğe mahkum
4-
öldü
öldü
ölemedi
sol du
sol du
döndü
sağ dı
sağ dı
dönemedi
siyasetin merkezi
sermayeyi destekledi
5-
öldü
öldü
ölemedi
soldu
soldu
açamadı
döndü
döndü
döneydi
sağdı
sağdı
sığamadı
cehalete emek katamadılar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Rüya Gibisin
Hiç bitmeyen
Bir rüya gibisin
Uyanık gördüğüm
Bir tutam hava gibi
Soluk alıp verdiğim
Seni seviyorum canım
Bankada duran para
Satın alamaz
Takma kafana bunları
Doyarak
Hayatımızı
Yaşayacağız
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Sigara İçimi
Bir sigara içimi
Mesafedeydi umutlar
Seni koymak istediğim
Yer yüzü cennetim
Bir sabah kuşluk vakti
Karanlık bir bulut misali
Kasırgaların izini bırakarak
Sevdalıların üzerinden
Kuma gelmiş ev misali
Çökertti üzerimize
Hüznün gölgesini
Bir meltem gibi
Esmek istemiştik
Sevgileri saçmak için
Bir sigara içimi
Mesafe kalmıştı
Borana tutulduk
Bir eylül sabahı
Kurumuş derelerle
Birde yatakları kaldı
Birkaç yeni fidan
Sevgiyi
Kanla beslediğimiz
Birazda umut
Umuda katık olan
Göz yaşlarımız
Bir sabah kuşluk vakti
Kapımı çaldılar
Aylardan Aralık
Yeni yıla korkusuz
Girdi düşüncelerim
Bedenimdeki sızıyı
Kesmiyor
Kesmiyor yer sofrası
Yatağım yer yatağı
Bize kalan
Böylesine bir sevda masalı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Şiir Oku
gece çökerse
ruhunun derinliklerine
bir şiir oku
sevda tütsün
kuşan fişekliklerini
sayfalar yiğit görsün
gezin uzandığın yerden
karlı tepelere ulaş
bağır bağıra bildiğin kadar
çığ ol çığ gibi düş
şehrin üstüne
bak nasılda sızacak
karanlıkları delerek
ulaşacak ışık
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Şiir okudum 1
Bir şiir okudum
Sığmaz oldum
Gurur kabıma
Diyordu ki
Sevgili;
“Ben ovadan kaçmış
Bir Güvercinim
Aç koynunu güzel çocuk
Çirkinlikten karanlıktan
Aklanmaya geldim”
Sevdayı
Sevdaya kattık
Sevdadan hanlar yaptık
Alın teri ve yaşam kattık
Nice yeni yıllara güzel kız
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Tas Atsan
bir taş atsan
gelip kafama değse
canım acırmıydı acep
bir taş atımı mesafemde
olduğunu bilseydim ben
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Taş Atım
bir taş atım
elim kırılmadı
çocuk kaldım
ağlamadım
kayıp giden bulutlara
gecenin koyuluğu
karalara çalmış
yanıyor ışıl ışıl
sokak lambaları
ah o gözler
üstüne dizeler
serilen
yol bilmeden
uzak
tek bir
hece vermedim
ederini bulmadıkça
içine
içine girdim
gözlerim yakaladıkça
kaç renk umut
kaç renk soru
ve giz kaplı
korkuların üzerinde
ah o diller
lal olan
raks eden
sessizliklerine
kapılmadan
dinlemek büyüsünü
erişmek sırlarına
sıyırabilmek
karanlık örtüsünü
sokak lambaları
olmak vardı ya
******* uzun
banklar boş
karanlığın içerisine
bir gün uzatırsan elini
dokunarak çakacağım
şimşekler gibi
bir serenat olacak sesim
sevdalılar duyacak
beklide yalnız
kulaktan kulağa
bir fısıltı gibi
korkularının altına
alacaklar dizeleri
korkularla birlikte
sevda dizeleri
ses yüreğe girdimi
yürekler dile gelecek
bilirim
bilirim
güzel olacak
bir taş attım
çocuk kaldım
deniz küsmedi
taşı düşlemedim
halkalarını izledim
halkalar tükendi
taş bitmedi
uzadı *******
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Tek Benmiyim
bir tek ben miyim
bir tek ben miyim dedi aldatan
-şehveti yerleştiren kim
-kim ruhumun içine
-bak şöyle alabildiğine
-dalı kırılmamış
-kaç ağaç var çevrende
bir tek ben miyim dedi
duyamadığım öbürleri gibi
bitmişti hakemliğim
oyuna giremedim
budadım gülün dikenlerini
tutuşturdum avuçlarına
biliyorum gül solacak
dikenler sıktıkça avuçlarını
yüreğe batarak kuruyacak
seninde istediğin bu değildi
biliyorum biliyorum
bir kanayan yürek gibi
dön
dön bak çevrene
silmiyor acıyı şehvet
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Tohum açtı
bir tohum açtı
yüreğim zenginmiki
doğa olacak kadar
bir tohum açtı
derinmidir sevginin
kök saldığı yeri
saldıkca kökü
alıp beni içine
götürürmü oraya
benmi babayım
kökümden korkmuyorum
göz yaşım sevinç akar
duman sarsın sevdamı
sıçak sofra kurayım
ormanca yaşayayım
gür bereketli özgür
salmak için kökleri
derine daha derine
özgür yarınlar için
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:27 PM
Bir Tuhafım
Bir tuhafım bu akşam,
Sigaranın ölgün dumanı gibi
Düşüncelerim yavaş, yavaş eriyip gidiyor
Boşluğun içine doğru
Ben miyim diyorum
Döngü içinde dolanıp duran
Yoksa gölgelerim mi
Yıldızlar o kadar parlak değil
Gölge veremiyor ki beden
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Bir Tüy Olmak İstiyor Canım
bir tüy olmak
istiyor bazen canım
esintilere karışmak
bir kuşun gagasında
bir yuvaya taşınmak
harcı olmak doğumlrın
öylesine büyük görünmesede
bilirim erişilmezdir isteklerim
dedim ya
bazen canım istiyor
bırakıyorum akışına
isteklerimin gemini
iç denizlerime dalıyorum
boz kırlarda at koşturur misali
özgün kelimelere gizli düşüncelerdeyim
anlaşılır olmaktan ürküntü dolu
insan olmuş yüreğim
ne zor şey şu
insan olmak
el ele tutuşmak caddelerde
sokaklarla konuşmak
duvara çarpmak düşleri
yıdızları saymak ayın altında
tek başına uykusuz
hançerler parçalamdan yüreğimi
bir tüy olmak isterim esintilere karışmış
tüm bencilliğimle korkularımı arkamda bırakmış
sorumsuz hoyrat bir savruntu misali
dedim ya bazen
çocuk olurum
dalarım bencilliklerimin içine
unutmak isterim herşeyi
unutamasamda isterim utanarak gizlice
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Bir Yolcuydu Kapımı Çalan
Bir yolcuydu
Kapımı çalan
Umutlarını kaybetmiş
Gözbebeklerinin içine
Dolu, dolu ninni koymuş
Büyütmek için sevgisini
Yollar bilinmez
Yollar bitmez
Köy kuyulara benzer
Uykulara
Yatırmaya gör sevdalarını
Sordu,
Girmedi
Kapıdan içeri
Yol nere düşer
Dedim ki
Çocukları izle
O minik canları
Yarının umutlarını
Bak yeniden nasılda
Nasılda, doğacak sevdaların
Nasılda azalacak yolların
Gülümsedi
Belirsizdi ifadesi
Sanki boşluktu
Boşluğu dolduran
Kapım
İkinci kez
Çalınmadı
Bir haber çıka geldi
Çıkmaz sokakta kalmıştı
Demiştim ki ona
Çocukları izle
Nasıl da aç bilinçleri
Nasılda parçalayıp
Yutarlar bilgileri
Kelepçesiz dilleri
Sevgi dolu
Özgür yürekleri
Uzun yol
Koşucusu gibidirler
Onları izle
Emeksiz sevda
Harçsız sıvaya benzer
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Bir Yudum Su olsam
Bir yudum su olsam
Gelip bir bardağa dolsam
………..alıp ta içer misin
Bir yudum su olsan
Gelip de bardağa dolsan
Alıp bardağı;
Yüreğime akıtırım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Bizim
ne kadar
çok şey bizim
havadaki karga
karganın sesi
kayarak geçen bulut
bulutun kapadığı doruk
dağın görüntüsünü düşlemek bizim
dağın ufkunda
doğan günün habercisi
yavaşça açılan mavi gökten
gelen haber bizim
denize bakmak bizim
yollarda hayal kurmak bizim
ne kadar
çok şey bizim
şu gökyüzü
şu deniz
şu azot dolu hava
şu bağrışmaya hazır
tek tük martılar
asvaltı kavlamış yollar
türküler
ağıtlar
ninniler
daha daha
ne kadar çok şey var
bizim olan
başa geçen çuvallar
göz dikilmiş donlar
limanlar, fabrikalar
ne kadar
çok sey bizim
imişti…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Bizim Zamanımızda
Bizim zamanımızda
Böyle söylenmezdi
Sevda türküleri
Sokaklarda
Gece sefasının
Almazdın kokusunu
Yürekler yanardı her gün
Acı da yüreğe basılırdı
Doğmamış özgürlüğün
Kokusu için
Böyle söylenmezdi
Sevda türküleri
Siyaha çalan sabahlar
Sessizliğe bürünmezdi
Sevdalara yıldız olunurdu
Patlayan bombalarda
İkinci baskılara çıkardı
Sevdalılar, Tohum gibi
Saçılarak tüm sokaklara
Umutlar boy vermesede
Böyle söylenmezdi
Sevda türküleri
Türkü barlarımız olmadı hiç
Üç beş meyhane dışında
Oda sadece zamansız Aşklar için
Yılları doldurdular kadehe
Sundular şehveti önümüze
Maskeler takıp avuturlarken bizi
Semahta halay çektirmeyiz diyerek
Sevda Türkülerini özletir oldular
Bizim zamanımızda
Sevda türküleri
Meydanlarda söylenirdi
Gece ile gündüzün
Buluştuğu yerlerde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Bohçam Gibiydin
sürekli bir şeylerin eksikliğinden söz ederdin
eksik olan neydi soruları boğardı ciğerlerini
yanık tütün kokuları arasında
yanında ben olmazdım
eksiklik
eksildiğini
hissetmekle başlar
çoğalırken ciğerlerinde duman
artan çok şeyler vardır yanıtlarını veremediğin
denizi izlerdim
her sahile inişimde
bilirdim ufuktan öte bir yerlerde dolaştığını
bakışlarındaki her dalgınlığı gördüğümde
sahil olurdu her yer
dalardım
sormadığın soruların
yanıtlarını aramaya
bohçam gibiydin
her yolculuğa hazırlanışında
nereye gitsen
bir çok şeyini bırakırdın geride
topladığım
bilincimin hep azığı oldu
kırdığın hayallerin
hayallerini vermek için
yalnızlıklarımın düşmanı oldum
koparılmamış tüm kır çiçeklerini sundum sana
kırların ortasında bir ova kızını sevmenin bedeli olsa gerek
ne güzel şey bedeller ödemek
yastıkla barışık
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Bol Sorulu Günler
bol sorulu günlerdi
geride bıraktığımız
onca engelleri aşarak
bilgileri çıkın yaptığımız
sonrada çıkınlarımızı
haramilere kaptırdığımız
günler…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Boş Kalmaz
boş kalmaz
akan suyun yeri
boş kalmaz
boşalanın yeri
gelir yenileri
doldurulurda durur
gaflete mahal verdikçe
elbetteki
zalim şerrini doldurur
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:28 PM
Boş Tuval
sabah
saat dokuz otuz
sessizlik kaplamış
alabildiğine sınırsız gökyüzünü
fırça darbelerini bekleyen tuvale dönmüş
sanki
lekesiz
mavi bürülü
hava ayaz
güneş
düşüncelerimde
tatlı yalanlara kanmış
kaçamaklar gibi
gökyüzü duru
gökyüzü sessiz
kapın fırçalarınızı
anlatın derdinizi
kurun yeni dünyalarınızı
özgürlüğünüzü
çizin gökyüzüne
sizden uzak
alabildiğine
gözlerinizin önünde
dayanamayacaksa
yüreğiniz
imgelere dönüşsün çizdikleriniz
batırın fırçalarınızı kızıllığa
beyaza karaya
renk cümbüşü
kaplasın her yanı
bekliyorum
tellerine dokunmayı
sessizlik
korkutuyor beni
vurun gökyüzünü
kalemin saplanışı
gibi kağıda
saplayın fırçalarınızı
sahte huzuru sunan
maviliklerin bağrına
henüz başlamamış
bir türkünün
notaları
çalınsın kulağıma
kulaklarım aç
Anadolu gibi
Dost çağrılarına
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:29 PM
Boş Ver
benim düşlediğim kadar
zengin hayallere sahipsin
boş ver gerisini fazlası neyine
girdiğin yerde yüreğimi zorlama
zorlama durduğun yerin çeperini
ne kadar yüceltsen de görkemini
benim büyüklük kavramım kadar
erdemlere büründürebilirsin kendini
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:29 PM
Boşluktasın
çekip gitseydi diyordum ardına bakmadan
bakışlarını da yanında götürerek ne mümkün
hala esintileri temmuz sıcağının ortasında
bir meltem misali düşüncelerimi yalıyor
gündüzün orta yerine misket bombaları gibi
sessizliğe gömülmeye inat yer bırakmaksızın
düşüyorlar geceye boğmak için hayalsizliklerimi
en güzel hayaller uykusuz *******de kurulurmuş
öğretmeni olmayan yaşamın öğretileri kurgulatırmış
o kadar ince detaylı hiç düşünmedim bunları
ya vaktim olmadı yada o kadar kıvrak değildi
yorgun düşmüş kaç cephede çarpıştığını bilmediğim
beni onca badirelerden aşırarak buralara getiren bilincim
adını unuttum galiba kimdin sen bakışların
bakışlarında olmasa hiçbir şeyin kalmayacaktı
geride bıraktıklarının içerisinde ne bir ses
nede öylesine yangın yeri artıkları kaldı
kabahat aramak boşuna o esintiler yok mu
hani duyarsız yaşama bahardan kalma
aslına bakarsan eğer sen gitmemişsin
gittiğini sanmışsın kurguların içerisinde
bende kalan bakışların olsa da her ne kadar
sen bütünüyle bırakmışsın kendini boşluktasın
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:29 PM
Boşuna Büyütmüşüm
gözüme
taktığım
çerçeve camı
cam olsa neyse
mercekmiş be amca
boşuna
büyütmüşüm
dünyayı da
seni de
gözümde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:29 PM
Boşuna Demiyorum Ben
Yalova Atatürk Çiftliği Özelleştirme yolu ile Araplara verildi
Erdemirin Özelleştirmesine 13 yabancı firma katılıyor
Basından
Boşuna demiyorum ben
Bunların gözü donumuzda
Z(S) oros ağabeymiz çok seviyor bizi
Ağabeylerimizin ağabeysi
Ricaları hiç geri çevirilirmi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:29 PM
Bölük Börçük 01
Bir şeyler gizler
Hep bir şeyleri
Meraktır seni oraya
Çeken
Yüreğin sahiplenmeye görmesin
Söküp atman için, bin parçanda gider
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:29 PM
Bölük Börçük 02
BÖLÜK BÖRÇÜK
02
Yüreğine
Düşmeye görsün
Kor
Saman alevi gibi sarar her yanı
Bilincin besler durmadan
Yeter ki doğru zaman
Doğru mekan olsun
Pişer gidersin
Sıkılan üzümün suyu gibi mahzende
Yıllanmaya bırakırsın benliğini
Kabına sığmaz olursun
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:29 PM
Bölük Börçük 03
BÖLÜK BÖRÇÜK
03
Gidebildiğin yere kadar git
Hiç yalnız kalmayacağım
Arkanda bıraktığın,
İncilerde bulacağım sıcaklığını
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:29 PM
Bölük Börçük 04
BÖLÜK BÖRÇÜK
04
Her yerde
Bir ilk vardır,
Ömründe ilk kez Denizi
Görürsün,
İlk kez
Bir balık tutarsın,
Sokakta yürürken
Yada bir bahçe de
Hiç ummadığın
bir anda
onu görürsün
İlk kez görüşündür
Bu
Karşı karşıya olsanız da
Bir anda kaybolursunuz ufuklarda
Unutamazsın.
o anı
Yeni bir
Sayfayı
Açmıştır
Yaşamın
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:39 PM
Bölük Börçük 07
Her yağmur
Bana sarılışını hatırlatır
O nedenledir ki
Yağmurları severim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:39 PM
Bölük Börçük 08
Yıkasıca
Ayrılığınızın yerini
Sevginiz doldurmasaydı
Ne yapardım ben
Sevinç ve hüzün
Duyguların derinliklerinde
Kardeşçe yaşıyorlar
Sevginin bedeli ikisi de
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:39 PM
Bölük Börçük 09
Yıllar öncesi
Bir yıldız kaymıştı
Kalbinde;
Tomurcuklandı
Masum dileğim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:39 PM
Bölük Börçük 10
Yanağın yanağıma değdi
Tenimden binlerce karınca geçti
Yolun yolumu kesti
Ay doğdu düşüncelerime
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bölük Börçük 11
Şimşekler çakıyor
Buğulu gözlerinde
Bulutlar dolaşıyor
Sevda tarlalarında
Daha körpecik bilinçleri
Birikim ve emek olmadıkça
Bu bereketli topraklar canım
Çorak kalacak bir süre daha
Aldır ama sen yinede aldırma
Yasayacakları çok şeyler var daha
Düşünki nadasta bekletiyoruz sevgiyi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bölük Börçük 5
Islatmasın
……Göz yaşları
……….Unutmaya Çalışmanın
………..……………Verdiği acıyı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bölük Börçük 6
Sıktı
Yine o güzel
Yumruğunu
Söyleyin;
Yumruk hiç güzel,
……………..Olurmu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bu buraya kadar olamaz
Zaman geçiyor be canım
Bu buraya kadar olamaz
Bir masal geliyor aklıma
Zamanın bir yerine sıkışmış
Hani;
Bir varmış, bir yokmuşlar ile
…………………….başlayan
Gerek yok yürek ürpertilerine
Bunlar sadece sözün gelişi
Yok olan ne var ki
İz bırakabiliyorsak eğer
Masalda bir satır olabiliyorsak
Binebiliyorsak Anka kuşuna
Gidebiliyorsak Kaf dağına
Bir çiçek olabiliyorsak açan
Dağın eteğinde, Yada doruğunda
Varsın zaman geçsin
Dolsun yüreğimize
Yada dursun, sen yüreğimde
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bu gün
Bu gün
Günlerden Cumartesi
Ayın dokuzu
Ben bir tanem
Her günü
Ayın yirmi dokuzu olarak
……………..biliyorum oysa,
Yirmi dokuzunda doğmuş
Yirmi dokuzunda sevmişim
Her şeyin yirmi dokuzu düşürmüş
Yüreğime sevdayı
Yüreğime korkuyu
Her şeyin diyorum bir tanem
Güzel olan her şeyin
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bu Gün Pazar
Vakit hayli ilerlemiş,
Sabah bırakmış kendini
Güneşin kollarına,
Zaman usta bir rakkasın
figürleri gibi kıvrak geçip gidiyor,
Durgun yüreğim,
Üzerimde sabahın bıraktığı
Çiğ taneleri var
Eriyip gitmeyen
Bu gün Pazar
Komşumlar
Pikniğe gitmiş
Akşamdan kalmayım
Belikli fazla kaçırmışım
Hala baş ucumda,
Komedinin üzerinde duruyor
Yarım kalmış kadeh gibi
Son sayfası çevrilmemiş
Dedim ya dostlar
Akşamdan kalmayım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bu Gün Pazardı
bu gün
nedense gönlüm
bir çınar ağacı
gölgesi istedi
Anadolu’nun ücra bir
köşesini aradı düşlerim
köklerine şiir bulaşmış
olmasa da olurdu
dayaya bilseydim sırtımı
en güzel mısralar dökülürdü
insan manzaraları oluşurdu
bembeyaz kağıtlarda
memleketimden
bu gün
nedense yüreğim
sıkıştı
denizin maviliklerine
kara sisler çöktü
geçicidir dedim
avuttum kendimi
sansam da
izin vermedi bilincim
ahhh
bir bilseniz
bu gün
ne çok
çoban olma
isteği vardı içimde
yada koyuna saymaya kendimi
olmadı
sisler dağılmadı
mavisini göremedim denizin
ne de gökyüzünün
bu gün
dediği gibi ustanın
pazardı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bu ne Çelişkidir
Şuurum açık
Planlıydı eylemim
Taammüden di yani
Açtım
Dolaştım rafların arsında
Biraz sayfa karıştırdım
Güneş süzülüyordu
Jaluzilerin arasından
Suskun kalamadım
On dokuz Yeni Türk Lirası
Diyordu etiket,
………………yüzde on ıskontosu
Kor gibi düştü İsyan ateşi
Sokaklar çağırıyordu beni
Şuurum açık
Planlıydı eylemim
Taammüden di yani
Kapıdan otuz iki adımdı
Eylemin yeri, Öyle yakın değil
Yirmi iki adım, yirmi iki ömür gibi geldi
Kaldırımın kenarına
Dizilmiş duruyorlardı
Emeğin incileri
Sessiz olmadı eylem
Hortum gibi gelip geçti bilincimden
Bu ne çelişkidir, kimseler bilmedi
Açtım…İsyan ateşine kapıldım
Yedi kitabı yirmi iki Yeni Türk Lirasına aldım
Kesin cezamı, iflah olmaz suçlara bulaştım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bu Ülke Seninle Gurur Duyuyor
şu ülkemde
ne çok önemli iş varmış
ne çok önemli adam
satırlar arasına saçılmış
vay anam vay
ne çokmuş anamı soran
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bu Yanlızlık Değildir Be Gülüm
Orta yerinde Kentin
Hissediyorsan yalnızlığı nı
Bu yalnızlık değildir be gülüm
Gözlerinin açık,
Yüreğinin uykularındandır
Duygular sanma ki
Hep masum olurlar
Sanma ki her mazlum,
Sen olursun
Yaşamı gülüm
Çiçek bahçelerine de,
Benzetirler...
Sanma ki tüm çiçekler
Güldür, Gülüm
Bir şiir gelip dolanır
Dudaklarının ucuna
Bir efkar gelip dolar içine
Hasretler de birikir yalnızlık
Sanma ki bu tek kişilik bir duygu
Rüzgar olur, dağıtır yangınları
Sevdaların var oldukça…
Orta yerinde Kentin
Hissediyorsan yalnızlığı nı
Bu yalnızlık değildir be gülüm
Bilincinde ara suçunu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bulutlar gelmiş üstüne
Bulutlar gelmiş üstüne
Duygulara gebe düşüncelerim
Şiir değil aslında yazdıklarım
Damıtmışım yaşamı yürekten
Dalı yeni kırılmış fidanı
Yaşatabilmek için yeniden
En delice sevdaları
Akıtarak yüreğime
Korlamışım közü
Sevda, sevda tüttür erek
Dalıp gitmişim öylece
Bir baştan bir başa
Şiir değildir
Aslında yazdıklarım
Açılmaktır sakin limanlardan
Öfkemi dalgalara bırakmışım
Yaralarım ne sızlatır beni
Nede tuzlu dalgalara aldırmışım
Bir kırlangıç geçer yükseklerden
Göçmen kuşu değil ki sevdalarım
Bırakayım da gitsin uzaklara
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Bulutları Çekeceğim Üzerime
sen ki
söndürmek istersen
yüreğimdeki seni
bilirim
yakacak ateşi
tufanları göndersen
kar etmez
sen ki bastırmak için
sesimi
şimşekleri çaktırsan
kör etmek için gözlerimi
yıldırımlar salıversen
ben yinede
ılgın bir
sevda türküsü misali
kulaktan kulağa
gözden göze
gönülden gönüle
düşeceğim
bulutları
çekeceğim üzerime
toprağa
bereket olacak
ıslaklığım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:40 PM
Buz Duvarları
Garip duygular içerisinde kıvranıyor yüreğim, koridorda yürürken, çeliğin çeliğe vururken çıkardığı büyük gürültülerin oluşturduğu yankılar da bölemiyor bunu, yüreğimi kaplayan kıpırtılar, binlerce arının, kovanın içinde kıpırdanışı gibi, arkasında dante gibi sevgi peteğini örerek büyüyor, hiç böylesine hissetmemiştim kendimi, bedenim özgürlükten yoksun iken, düşüncelerin alabildiğine üretkenliği ile birleştiğini.
Mezuniyet sonu idi, okuldan eve dönüşüm geliyor gözlerimin önüne, otobüsün on altı numaralı koltuğundayım, uykuya yenik düşmüyor bilincim, gözlerim hızla kaybolan karartılarda, karartıların geriye akışı gibi, zamanı geriye akıtıyorum, bir boşluğun içerisine atılmak gibi, On dokuz yıl sonra öğrencilik ile beraber ardımda bırakmıştım bir çok şeyi, sınav korkuları, ders kitapları, siyasi mücadelede bir belirsizliğin içindeydim, bağlantılar birer, birer kopmuştu kopuk yaşam içerisinde, Ailem okulu bitirebileceğime hiç inanmamıştı, benim içinde öylesine önemli değildi, bunca çıkmazın içerisinde, etiketin önemli olacağına hiçbir zaman inanmıştım... Koridorda hareket durmuştu, yeniden bir kapının önündeydik, kapının yan tarafındaki resimlerle dolu panoda 21. koğuş yazıyordu, siyah beyaz fotoğraflar, pul fotoğraf, fotoğraflardan yüzleri tanımak mümkün değil, kendi kendini bile tanıyamayacağın türden, Asker kapının mazgalını açarak boşluktan içeri bağırdı.
“Ahmet……”
Babamın, Annemin Mutlu yüzleri bölüyordu sık, sık daldığım düşleri, sabahın çok erken saatleriydi, zorlukla bulduğum Keçiören- Uyanış dolmuşuna binmiştim, dış kapı numune hastanesinin önünden geçiyorduk, yolda tek tük duran insanları gözlemleyerek yavaş, yavaş yol alıyordu Şöfer, eve dönüyordum, son dönüş yolculuğum, içimde tarif edilemez bir huzur, önemsiz gördüğüm etiketin, ailem üzerinde oluşturacağı sevinç dalgalarını düşünerek son kalan kilometrelerin bitmesini bekliyordum sabırsızlıkla, hayallerini gerçekleştirmiştim, onlardan, okula gitmek için, en son ayrılırken vedalaşmamızı düşünüyordum, zaman tünelinde, bir yolcu daha binmişti Dolmuşa, Babam pijamaları ile oturmuş televizyon izliyordu, bir an önce zamanın geçip, otobüs saatinin yaklaşmasını bekliyordum, ev boğuyordu beni, uzun sürecek bir zaman görüşemeyecektik...
Büyük bir gürültüyle açılan Demir Kapının sesiyle irkildim, hep korkuturdu bu ses, uykularımı bölerdi *******i, sürükleyerek götürecekler, peş peşe sorular yağacak sanırdım ardından, karanlıklar içinde bilinmezlikle boğuşmaya hazırlardım kendimi, Koğuştan iki kişi alınmıştı, sımsıcak bakışlarla selamladık birbirimizi, Ahmet;
“İbrahim’in mahkemesi ne oldu” dedi
araya giren Asker sert bir sesle
“ Konuşmak yasak, kesin konuşmayı” dedi
Ahmet gülümsemişti, buruk bir biçimde
“ Sen yenisin galiba Gardaş” diyerek
Askerin karşılık vereceği sırada, diğeri girdi araya, ortalığı yatıştırmak istercesine,
“Kusura bakmayın, kuş”
Merdivenlerden üste çıkıyorduk, İbrahim’in davasını anlatırken.
Saat 22.00 a geliyordu, yarım saatte garajda beklerim diye düşündüm, yerimden kalktım babamın elini öpmek için yanaştım,
“Baba ben gidiyorum” dedim
yerinden kalkmadan doğruldu,
“iyi oğlum güle, güle git “ dedi
Uzandım elini öptüm, yeniden televizyonuna dönmüştü, annem sarıldı öptü, kapıya kadar geçirdi, elimde küçük valizimle çıkmıştım evden, özgürlüğe doğru adım atar gibi rahatlamıştım, Yıkılması mümkün olmayan Buz duvarlarının dışarısındaydım, İnanıyordum ki bu Mezuniyet o Buz duvarlarını eritecekti...
Nizamiye yi Koğuşlardan ayıran, demir parmaklıklı kapının yanına gelmiştik, görüşme bölümü bu kapının ilerisindeydi, kapının yanında sıralandık, diğer görüşçüleri bekleyecektik, Kapının yanındaki masada Çavuş isimleri sordu, bizi getiren on başı, elindeki kağıttan isimlerimizi okudu, Çavuş deftere bir şeyler işaretledi,..
Dolmuştan indiğimde heyecanım daha da artmıştı, şu an olduğu gibi, yılları ördüğü buzdan Duvarlar birazdan yıkılacak mıydı, yüreğimde onun inanılmaz kıpırtısı olanca ritmiyle hareket halindeydi,Arıların uğultusunu duyar gibiydim, mezuniyetimin bu kadar değerli olabileceğini hiç düşünmemiştim, zile bastığımda kapının açılmasıyla hayalleriniz gerçekleşti diye bağırmak geliyordu içimden, saat sabahın 06.34’düydü,…
Yeni gelenlerinde isimlerini de deftere işlenmişti, Çavuş, yavaş, yavaş yerinden kalktı, sanki yaptığı işin, ağırlığının bilincinde olduğunu bize vurguluyor gibiydi, önce bizleri süzdü, tıraşlarımızın ve kıyafetlerimizin uygunluğuna kanat getirmiş olsa gerek ki belinden söktüğü anahtarlıktan seçtiği anahtarla kapının demir kolundan tutarak açmıştı,…
Kapıyı Annem açmıştı, uykulu gözlerle, karşısında beni görünce sımsıkı özlemle sarılmıştı, elini öptükten sonra yere bıraktığım valizi aldım, merdivenden yukarı çıktık, saat yediye geliyordu,
“Açsındır” dedi “mutfağa geçip kahvaltı hazırlıyım”
Aç mıydım, bilmiyordum, yolda da bir şey yememiştim, yorgundum beklide, hissetmiyordum hiçbir şey, sadece biraz heyecan vardı, biraz mı onu da bilmiyordum, Bir an önce Babama haber vermek istiyordum, zaman işliyordu, sanki yerinde sayar gibi,
“Babam yatıyor mu “ dedim
yatıyordu, dinlenmek istediğimi söyledim, odama geçerken o da mutfağa doğru gidiyordu, son çıkışımdan bu yana iki yıl olmuştu bu evden, odanın duvarlarına, kitaplığa baktım, bazı şeylerin yerleri değişmişti, valizi bir kenara bıraktım, ellerimi kitaplarıma sürterek geçtim yatağa doğru, soyunmadan uzandım, bir süre sonra Annem odaya girmişti, gözlerim kapalıydı, düşünüyordum, usulca battaniye ile üzerimi örttü, sessizce kapıyı kapatarak çıkmıştı,…
Bir çok Masanın konduğu salona getirmişlerdi bizleri, salondaki masalara, bizden önce ziyaretçilerimiz gelip oturmuştu, bizler kapıdan görününce, kıpırtı başlamıştı, ürkek hareketlerle masadan uzaklaşmadan, gözleri ile sevdiklerini arıyorlardı, ilk kez bir açık görüşe sahne olunuyordu, yıllar sonra, ürkek bastırılmaya çalışılan heyecanlarla doluydu salon, her an bir olumsuzluk beklentisi vardı sanki, Babamı görmeye çalışıyordum masaların önünden geçerken, biraz ilerde duruyordu ayakta, bir masanın yanında,…
Odanın içerisinde yattığım yerde düşüncelerim, hiç durmacasına anıları didikliyordu, kalktığında ne yapacaktı, odaya girsin istiyordum, yüreğim sarmaş dolaş olmaya özlem duyuyordu, yirmi altı yaşındaydım, yaşantımda öylesine sıcak sevgi gösterilerine yer olmamıştı, anlamsız gördüğümden değildi, koşullardan da değil, on altı yılı dolduran, okul yaşantım geride kalmıştı artık, okuyacağım kitapları özgürce seçebilecektim, kimse neden ders çalışmıyorsun diyemeyecekti, Aileme karşı sorumluluklarımın bir kısmını da olsa yerine getirebilmiştim, salondan gelen sesler kıpırtıları yeniden başlatmıştı, kalbimin atışı sanki hızlanmıştı,
“Oğlan mı geldi” diyordu
Annen doğrulamıştı,
“Ne yapmış “ dedi
Annemin hiçbir şey sormamıştı,
“ Yorgundu, kahvaltı bile yapmadan yattı, bende soramadım”
Annemin kapıdaki karşılaması ile onun için önemli olanın benim olduğum inanmam Mezun oldum diye bağırmamı engellemişti, salondan gelen sesler yavaş, yavaş duyulmaz oldu, Mutfağa geçmişlerdi, odaya girmemişti, umutlarım, düşlerim, önemli olmadığına inandırmaya çalışmam gerekiyordu, yeniden başlamıştı bir şeyler, anlamsız buz duvarlarının sertliği, Kapının usulca açılması ile sıçramıştım, Annemdi kapının önünde duran, sıçrayarak kalkışım tedirgin etmişti onu, dalmışım bir saat kadar,
“Kahvaltı hazır, istersen bir şeyler yedikten sonra yeniden yatarsın “ dedi
Babam gitmişti, hiç unutamadığım bir hüzündü, yüreğime çöken,…
Masaların arasından geçerken yanına gittiğimde, elini öpmeye yöneldim, benden önce davranmıştı, beni ilk kez kucaklamış, Babam olduğunu hissettiriyordu, sanki zaman o an durmuştu, yıllardır aradığım şeydi bu kollarını değdiği yerlerden yüreğime doğru akan sıp sıcak seldi sanki, önüne katmıştı yılların birikimini, “Her şeye değer, her şeye “ diyordum içimden, tekrar, tekrar, bir dakikanın içerisine sanki tüm yılları sığdırmıştık, bu adamı bu kadar sevdiğimi hiç bilmiyordum, Seviyordum onu, Masaya karşılıklı oturduğumuzda bembeyaz olmuş saçları, buğulu gözleri, Nikotin den sararmış bıyıkları, dakikalar süren sessizlik boyunca bunu söylüyordu bana, konuşamıyordum, damlaları dışarıya akıtmak istemiyordum, babam gibi, Buzdan örülü duvarlar yıkılmıştı, Sevginin sıcaklığı bir kez daha zaman ve mekan tanımadan yapacağını yapıyordu, iki buğulu göze sahip yürek sessizce konuşuyordu…
NOT;
Anlatmaya çalıştığım sevginin gücüdür, Babam yaşantım boyunca tanıdığım en nitelikli insanlardan biridir, Onun Kültür birikimine erişmek için daha çok çaba sarf etmem gerektiğinin bilincindeyim, ama ben kendi çocuklarımı onun gibi yetiştirme yolunu tercih etmedim, onun izlerine basmadım, tüm kardeşlerimle, onun yetiştirdiği insanlarla her zaman gurur duydum, onlar kendi dönemlerinin koşullarında en doğru olduğuna inandıkları yöntemleri hayata geçirdiler, öğrendiklerini bir bilgi bikrimi olarak görmediler, yaşamın bir parçası yaptılar, onlar altmış sekiz kuşağının Ağabeyleri Babaları idi, bizlere vakit ayır maya zamanları yetmedi, bizler yetmişli yılların kuşağı olduk, çok farklıydık, sevmeyi sevilmeyi öğrenmeden savaşmayı öğrenmiştik,..yirmi beş, otuz yaşlarından sonra ergenliğimizi yaşamaya fırsat bulabildik, mürekkepli kağıtların kokusundan kurtulamadık, geçmişe uzanmalarımız öylesine basit hatıralar değil, oradaki eksiklerimizi bizden sonrakilere yaşatmamak içindir.
Okuduğunuz bu satırlarda görmüş olduğunuz anlatım tarzı, kurgu yada daha başka türden eleştirileriniz var ise bildirmenizi isterim, Buz duvarlarının hiçbir zaman örülmemesi dileğiyle.
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Büyük Adam
sevmek için
yaşatılmışlıkları
bir kedinin göz ile
bakmalıyım yaşama
bazen bir kuşun
bir koyunun
yada çakalın gözü ile
o zaman
işte o zaman
çalışmaz belki bilincim
durur muhakeme yetim
yaprağı görürüm
ağacı severim
suyu havayı
arabanın markasını
vücudunu kadının
şivelerini insanların
kamçılarım
tüm erkekliğimle
şehvetimi
büyük adam olurum beklide
ama nerde
bir kez ışık
parçalamış ağlarını
bilincimdeki örümceklerin
ne mümkün
ne mümkün çoban olmak
dağda ceylan
ovada keklik
ne mümkün
o gözlerle bakmak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Büyük bir sessizlik
Büyük bir sessizlik
Kaplamıştı dört bir yanı
Bir çitlembik kanat çırpsa
Yıldızlara ulaşırdı esintisi
Düşüncelerim sıkılıyor
Sessizliğin gölgesinde
Birikiyordu, cellatlar
Hükümsüz yarınlardı
Karaya çalanlar
Bir fırtına esti
Deniz karıştı
Kıyılardan öte sakinlik
Haykırdı bir ses
Suçlusun ayağa kalk
Okunacaktı hüküm
Yüreğinde sevgi olan
Oturmaya kıyamadı
Kıyılmaya hazır
Oysa ne güzelde
Rüyaları vardı
Dalgalar vurdu kayalara
Köpükler uçuştu
Ak umutlar gibi
Kaybolmuşluklarla
Kucaklaştı
Dilimde dolanan nakarat
Bir türlü dışa vurulamayan
Bilincimde isyan olan ağırlığı ile
Oturanlaraydı pimi çekilmeye hazır
Ahh sevgili
Babam benim
Küfre alıştıramadın beni
Yağmalanan şehirler değil artık
Küreselleşen bir öfke benimkisi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Büyüyoruz
büyüyoruz
ham dolsun
iyi gidiyor işlerimiz
ter bulaşıyor ayağımıza
anlaşmalar yapıyoruz
ikili üçlü beşli
satıyoruz aldıklarımızı
alın terini kanı filan
karlı bir iş
tıkır tıkır işliyor
düzen
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Cabuk Olur Buyumesi
bir masal anlat
destansi
direnislere bileniyim
cocuksudur duslerim
cabuk olur buyumeleri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Cam Kırıldı
camı kıran
taşın yuvarlaklığı
atan elin sahibinin
belli etmez cinsiyetini
bıyıklı yada bıyıksız olması
taşımaz etek giymediği anlamını
eteği giymek cesaret ister
üstlenebilmek için kimliğini
kargaları ürkütmek
korkulukların işi
durağan ve kendini aldatan
ivmesiz bilinci
taşı atan el hareketli
eli hareket ettiren ivme
güdümlü bir mermi
cam kırıldı
cam kırıldı
cam kırılmasaydı
can kırılmaz mıydı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Canım Acıyor
her ölüm
yok oluş değildir
bazen
kızıl bir ışık
yürekte sevgi olur
gelip dolar
göz bebeklerine
bir damla su olur
akar ırmaklar gibi
özlemi Deniz olur
her ölüm
yok oluş değildir
besler
damlalarda toprağı
toprak
nice yiğitlere gebedir
işlendikçe sevgi ile
nakış attıkça bir bir
nice anaların
gözlerinde
yeni cevherler birikir
bana çocukluğumda
Allah bizi korur dediler
bana çocukluğumda
Amerika bizi korur dediler
güven nedir
bilir misiniz dostlar
çelik çomak
oynadığım
üç arkadaştan biri değil
merak edip
odanın içini
aldırmadan karanlığa
tutmadan birinin elini
bastırarak korkularını
dimdik girebilmek içeri
ve öğrenmek
inanmak kendine
koruyabilmek öğrendiklerini
yağmur yağıyor mu
çok uzaklarda kaldım
düşüyor mu damlalar toprağa
kasın hüznü sarmış dört bir yanımı
hüzün
hüzünlenmek
hüzne öfkelenmek
ne garip duygu böyle
bir girdap misali
kıyıda kalıp
seyretmek tekneleri
değiştirememek kaderi
bir iç çekiş misali
şiir olmak
satırların arasında
kaybolmak
şairin kaderimi
kaç deprem yaşandı
bilinçlerde
hangi yıkıntının
arasında kalmadık
birer birer bırakırken
toprağa dostları
törenlerde ön sıraları aldılar
pazarcıların şahları
gömerken
bir bir düşünceleri
heykeller dikmek
posterleştirmek düşünceleri
tutamaklar tutuşturmak ellere
sonrada ortak olmak hüzne
hüzünlendiriyor beni
bir garip
duygudur hüzün
olabilmek istersin
hüzünlenirsin
çekilirsin kabuğuna
hüzünlenirsin
seversin
hüzünlenirsin
bir şeyler olur
sen den öte
hüzünlenirsin
öfkelerin
şarjörlere sürülmüş
hüzünlenirsin
hüznün maskesini
takmış yüzleri kayıp
bakarak görüntülere
kasımın hüznü
sarmış dört bir yanımı
namluya sürülmüş
bir fişek misali
karışmışım
satırların arasına
gün fena vuruyor
ışık nerden
gözümü alıyor
dağlarını özlemişim
ovalarını
nar kokulu
bahçeleri özlemişim
bir bir
pazarlanıyor
meydanlarda
boy göstererek
gün vuruyor
gün be gün
katlayarak
canım acıyor
acılara dayanarak
yürüyorum
bir solukta
okunmayacak
sızılarla doluyum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Canima 01
bir esinti vuruyor
gunlerin birikintisinden
cikarak yuzume
su yuklu yuregim
alabildigine bulut sarmis
dumanli basim
yenilmis yigitligim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Cennet Cehennem
cennette
cehennemde
bilincimin yuregime
koydugu yer degilmi
kac duvar orulur
kac titrek elle
karilir harclari
kac zebani dikilir kapisina
cennet cehennem dedigin
kendi bilincin degilmi
izleyin irmagin akisini
akmasa gozunuzun degdigi yer
ulasmaz denizlere
olmazsa yatagi
su ulasmaz menziline
oksuz kalir baliklar
ozlem dolar denizlere
degme uzuna kacmis selvi olsan
susuzluga ne care
huzun karisir topraga
bukresin gorkemli yapitlari
bin sekizyuzlu gosterir tarihleri
kurduklari cennetten
kacmak icin insanlari
yiktiklarini sanmislar
cennetlerinin tum duvarlarini
cennet cehennem dedigin neki
zebanisi bilincin degilmi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Cımbız
şu cımbız dedikleri şey
ne işlere kadirmiş meğer
bir sağdan atarsın
bir soldan
bir rutuş
bıyık makasından
ahh
liberal kafam ahhh
sosyal olmalı yönetim
pazarı açık
çık ortaya
satışların yanında
istersen bir avuç ar bedava
pazarcı olmalı yönetici
ahhh
şu cımbız yok mu
çeki verip alıyorsun
ağda gibi olmasa da
tek tek yapıyorsun
bir cımbız sağdan
bir cımbız soldan
bir karıştırıcı
şimdi
oda nerden çıktı
üretimde işi ne
yönetimin
tüccar olmalı yönetim
ne demişler ticaret yap
niye ekeceksin
buğdayı pirinci
pamuğu tütünü
demir çeliği
telekomu
beyaz akımı
mavi akımı
sat
satım
ben tüccarım
neyi mi mi mi…
koyunlarımın otlağını
otlak mı kalmadı
söyleyin iki tanker
gönderir birileri
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Cıss
cıss
dedim
cıss
döndü
gözüme baktı
gözümden içeri
lavlar aktı
kesildi
üşümelerim
anlamış mıydı
benim hükmeden
veren
verdiği kadarından
fazlasını isteyen
baktığımda
boyu bir karış
baktığında
boyum bin karış
yüreği umman
yüreğim ummana
karışan nehir
cıss
dedim
cıss
baktı gözlerime
gözlerim gözlerine
yüreğim
kırlangıç özgürlüğün de
cıss
dedim mi
şimdileri
bakıp gülmekte
usuma
baharları üfürmekte
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Ciğerci İbrahim Usta
ününü
ciğercilikten yapmıştı
ciğerci İbrahim usta
lavaş ekmeğin arasına
sadrımı ciğeri
ohhh
ciğer dendi mi nedense
yinede gelmiyor aklıma
İbrahim usta
çok şeyler geliyor
çok
…
mesela
Afganistan
yeniden asker istiyorlarmış
mesela
Lübnan
ah İbrahim usta ah
ciğersizler bastırıyor seni
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Çal
nerden aldın umutsuzluğunu
vururken gitarın teline
kırdılar mı kırık zihniyetle
tele vuran tırnağını
çal
sen çal yinede
ben dinlerim alabildiğine
yürürüm seninle karanlığın içine
bir ağızdan söyleyerek türkülerimizi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Çalacağım
bir sabah
kapınızı çalsam
uykuya yatmış
bilincinizin
mahmurluğu
açar mı kapısını
bir çift gamze gibi
doldurur mu yanaklarımı
kırık uçlu
bir kalemi olur
yakar mı yüreğimi
bir deli
küheylan misali
atsam terkime seni
dalsam gitsem bozkırlara
rüzgarlarla yarışsam
vursa bir kırbaç gibi kuraklık
suratına suratına
kum tanelerine dönüşse
bilincim
atar mı
mahmurluğunu bilincin
ne küheylan olabildim
nede kamçı misali
kum taneleri
uyuyan bir güzel misali
bir masal prensi
olsun istiyorsan bilincin
ne çare
bu günde
varsın çıkmasın
gamzelerim
koynumda
ak bir karanfil
bedenimde sıcaklık
çalınacak çok kapı var
serde hırsızlık
çalmaya devam edeceğim
bilinçlerinizden uykuları
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:41 PM
Çam Ağacı
bir çam ağacının
dibine yaymıştım ceketimi
dayamıştım sırtımı gövdesine
gövdem gövdesine
merhaba demişti
sadık olduğu
kadar sadık
dostluğu kadar
dost olduk
hiç
uykularımı
bölmedi
hiç
aşklarımı
bilmedi
uzak
kaldı
sevdalarımdan
paylaşımlarımı
gökyüzü çaldı
hangi zaman
hangi dönem
değmişti ona
balta mı
hızar mı
ne kendi
ne kökü kaldı
o
yanlış
yerde
kendi
halinde
sessiz
bir çamdı
sessiz
dostlar
birer birer
kara anılara
karıştı
sırtım üşüyor
sırtım
ürpertilere
karışıyorum
aranmalardan uzak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çanakkale
gözü
değmedi gözüne
dokundu tetiğe
mahirdi parmağı
toprağa
toprağın oğlu
oğlu düştü
kan
karışmıştı
göz yaşına
onuru
bastı
bağrına
direndi kurşuna
gözü
değmedi gözüne
yoksundu sevgiden
beklide bilgiden
sanki bir oyundu
bildiği
coşarak gelmişti
araya
binlerce kilometre
girmişti
bir film izlemiştim
adı Gelibolu
diyordu ki
şaşkının biri
vatanları için
dövüşüyorlardı
kahramanca Anzak askeri
gözü
değmedi gözüne
tetikti çektiği parmağı
tuttuğu çelik silahtı
vatanı ile arada
binlerce kilometre vardı
kin olup akarken mermiler
toprağı suluyordu bedenler
gözü
değmedi gözüne
kanı bulaştı kanına
döktükleri
kandı boğan
umutlarını
alkışlayanlar
kahramanlıklarını
Mehmetçiğin dökülen kanının
kuranlardı pazarını
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çarpık Harfler
Buraya şey eden EŞEKTİR
Yazıyordu, çarpık harflerle
Sıvası dökülmüş duvarın üzerinde
Bir süre yazıyı okudu, sıkıntılı,
Cüzdansız ceplerini yokladı önce
Çelimsiz bacakları, sıska vücuduyla,
Çevresine bakındı, Eşekliği kabul etti
Sözüm bizi Eşek yapanlara
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çarşı Pazar
çarşı pazar dolaştım
esnafla selamlaştım
sallasa da üç beşi
ardımdan lafını
erişmesi biliyorum
kuşak meselesi
günahının vebali
kime
hak getire
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çay Ocağı
öğle üzeri
bir çay içimlik
çay ocağı sohbeti
bir demet öfke verdi
biraz hoş görü
bir demet
sevgiye
dönüştü
gözlerinde ışıltı
yeni şeyler
ekledi yüreğime
belki bir işciydi
belki hırlı
içindeki öfke
sanki aynıydı
sohbet yerini sevdi
bir tutam tohum
ocağa saçıldı
bu akşam
sanki
rahat uyuyacağım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çekildik
caddelerden çekildik
vurgun yemiş bir dalgıcın
bırakması gibi denizleri
ardımızda bırakarak özlemleri
çektik nasır tutan ayaklarımızı
ahh birde sevdalı olmasaydım
suskunluk gülüm sana yaramaz
bunu bilmedik her şeyin ama her şeyin
daha da güzel olamayacağını
bilmemizde yetmedi
yetmedi yarınların ardından
doğacak güneşi beklemek
usandırmamış olsa da bizleri
nöbet değişimlerinin atlandığı
bir sistemin kurbanları gibi
şaşkın bıraktık yerlerimizi
bizden sonra gelip gelmeyecekleri
belli olmayan umut kırıntılarımıza
ne dağ başı duman oldu
ne gümüş dere akar oldu
yorgunluklar sırtımızda kambur
birilerimizin sofrasında
birilerimiz meze olduk
bırakarak başkalarını
başkalarına maskara olduk
kırgın olmak mı o da ne ki
kırgınlık bize yakışmadı hiç
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çeşme
çeşmenin başında durduk
uzamış gökyüzüne bakan
üç kavağa yaren olduk
yunağında yüzümüzü yıkadık
gölgesinde bedenimizi ağırladık
atlarımız hiç olmadı biraz şaşkındık
kim içecek bu yalaktan suyu
daldık düşüncelere
düşünceler götürdü bizi kaf dağına
ne yolunu bilirdik oraların
nede uğramışlığımız vardı
rüzgar esiyordu vurarak hiddetini yapraklara
bir inilti gibi geliyordu kavaktan aşağıya
yaprakların bir başka zamanki hoş melodisi
kaç atlı geçmiştir buralardan kim bilir
suyun aktığı metal borunun küfü
kim bilir kaç dudağı öpmüştür
zaman zaman içine giriyor
üç kavağın gölgesinde
yinede karışmıyor gölgeler
her gölge ayrı kavağın gölgesi
yorgunluğumuzu gölgelere bırakıp
kalkıp biniyoruz otomobilimize
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çevre Kirliliği
kaybolmuşum gibi bir his var derinliklerimde bir yerde
sana bir şey sormaya gelmez bilirim şimdi sen
en ücra köşelerinde memleketin bir kır kahvesi yudumlamasında
çay sohbeti havası gibi başlarsın metafizik düşüncenin
materyalist bilinmeyen bir köşesini yakalar
sanki lise öğrencisinin direncini kırmak ister gibi
sesinin en gür perdesinden karşında duran
duyma engeli bir organizma misali
kaybolmuşum gibi bir his var
sileceğim cümle alemin tüm bilgeliğini
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çığlık
Çığlık
Çığlığa
Coşku
Eller havada,
Denizin kokusu var
Konya altı Beach park
Kulaklarım
Uğulduyor
Mehtap seyretmeye
Alışmış gözlerim
Şehrin kuytu köşelerinden
Çıbana vurmuş ayaklarım
Kan bulaşmışsa kalemime
Çıbandandır,
Çıbandan
Uykuya hasret
Yağız kalmış bilincim
Kaç zamandır yollarda
Onca sokak geçtik,
Daha kaç sokak yürüyeceğiz
Caddelerde selleşen
Meydanlar ırak, yorgun bedenim,
Uzanıp ta şöyle kumsala
Dalgaların sesiyle baş başa
Dinlendirmek istediğim bilincim
Yavuz olmak yetmiyor yorgunluğa
Haydi eller havaya,
Diskjokeyin bağırışı
Teslimiyetimi acaba;
Kumsalın ezgileri
Yok olmaya yüz tutmuş
Havada Anason kokusu
Havada Malt Kokusu
Hava isyankar
Kokular hain
Kokular kaçışlara gebe
Bir ben değilim, böyle garip
Birkaç kişi daha var
Dalgalarda ayaklarını ıslatan
Ayaklarımda çıban
Kalemimde kan
Şehvet kokan
Buram, buram acı
Biliyor musunuz;
Kaç para ev kirası
Kaç para bir kilo soğan
Ya kaç para bir İstanbul simidi
Çayın bile tadı kaçtı
Beach parkın
İnce kıvraktır inişi
İnce kıvrak neşesi
Varyantın sonunda
On yedisinde belki
Bekleyen müşterisini
Pembe umut
Siyah gerçek
Ara renklerde var elbet
Sarı, yeşil, kırmızı
Meraklısının taşıdığı
Çığlık, çığlığa coşku
Eller havada
Şehvetin
Geceye
Koşusu
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çılgın
işte
o benim
silemediğim
çamurum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:42 PM
Çınar
bakmayın ululuğuna çınarın
biçmeye kalksan
tahtadan bir kılıç çıkaramazsın
gende o bir çınardır
durur kökleri toprakta
hüznü bulursun gölgesinde
tek başınaysan
aslına bakarsan
ne o seni anlar
ne de sen onu
çamların arasında
ne zaman farklı bir renk görsem
bilirim o yakınlarda su bulacağımı
bilirim oralarda bir mola yeri vardır
belki ağaç kovuktan yapılma çeşme
belki bir yalak
bilmek çoğu zaman
her şey demek değil
bilirsin en karmaşık denklemi
koyamazsın yerlerine sayıları
bu dert bir başkada
bazen denklemde olmaz elinde
kötüsü de bu olsa gererek
büzüşürsün
büzüşür
belki bir çınarın
gövdesine yaslanmazsın
belki çınarda yoktur senin oralarda
ama hissedersin yalnızlığını
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çıplak
bir ağıt tuttursam
kim ayıplar beni
alın satırlarımdaki
tüm kelimelerin
imgeselliğini
yalın kalsın her şey
çıplak köleler gibi
isyana dönsün dizeler
krallar değil
çıplak olan köleler
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çıplak Bir Şiir
uzunluktan
nasibini almamış
çıplak bir şiir
yazmalıyım
şu
bayram
dedikleri günde
gözümü kapatarak
hurafelerden uzak
görmeden yaşamı
dilekler tutmalıyım
azmi yaratacak
onurun içinde
elimi
öpmek için
eğilmesin kimse
efendi hissettirmesin
yılların birikiminin
verdiği ayrıcalık
yada köle
eğmeyeyim başımı
nicedir ki
şu Pakistan
şu Irak
şu AB+D
yüreğime oturmuş
tüm sevinçlerime
ambargosunu koymuş
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çigan Müziği
haydi dağıt
dağıt bakalım
dağıtabildiğin her şeyi
kaç şişe devirmen gerekecek
yıkabilmesi için kristal kuleleri
duyuyor musun
rüzgara karışmış çığlıklar
dört bir yanın tuzak
içinde akrep çılgınları
bir el çırpınıyor
bir el boşta kalmış
çaresiz
yorulmuş gibi ruhu
böyle zamanlarda
çigan müziği açar beni
kuş kanadı misali
dokun rüzgarlara
fısıltılara karışsın
çingenenin müziği
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çizgi
çizgi çizgi çizdim çizgileri
çizgilerin üzerinde çentik gibi
çizgilerimin üzerini çizerek
yok saymak istediler yaşanmışlıklarımı
vazgeçebilir miyim kendimden
kalemlerin ucuna siper ettim tenimi
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çobana Saymşız Kendimizi
el öpmeyi
saygıdan bilmişiz
etek öper gibi
baş eğmeyi
efendiye
ser vermeyi
uykuya
vermişiz
genç fidanları
çobana
saymışız
kendimizi
nasıl doğar
peki yarınlar
nasıl
ay çıkar
gecenin içinden
gece konar
gölgeler üstüne
hava bulutlu
gece yalnız
bir buruk hüzün
hüzün türküsü
tutturduğum
kayıp giden
bir ışık
bilirim
ne menem iştir
medeniyet tutkusu
tutamam dileğimi
düşlerimden öte
bu cellat kokusu
karanlığın içinde
kayan sahte bir yıldız
medeniyet maskesine
bürünmüş
kara para imparatorluğu
zamanını durdurmuş
medeniyetin
sünnet çocuğuna
kirve olur gibi
takısını takmış
yakasına
sırt sıvazlamış
muştu vermiş
sokmuş kuşağına
kine gübre olsun diye
öfkesini
bilmezler ki
can çekişse de
beşiğinde medeniyet
daha çok
şeyler değişecek
bu topraklarda
kuva i milliye
yeniden filizlenecek
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çocuk
çemberini
çeviriyordu
çocuk
kentin
üzerine
barış yazılmış
çelik kanatlı
güvercinlerden
medeniyet
akıttılar
çocuk
sendeledi
çember
yuvarlandı
çukura kadar
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çocuklar
onlarki
kocaman dünyalarda
küçücük vücutları ile
yaşama
aç kurt gibi bakarlar
sınırlanmış
hakları ile
sınırsızdır
rüya görme hakları
gözlerinin görebildiği
alanlar içerisinde
küçülmektir
özlemleri dünyayı
büyürler
büyüdükce küçülerek
içlerinde kısır döngü gibi
hislere bürünerek
ki onlar
küçük vücutları ile
savunmasız gizleri ile
farklıdırlar
benci
bencil
vahşi
yırtıcıdırlar
pençeleri kadar
korkaktırlar
karanlıktan korkarlar
korkaktırlar
sevilmemekten korkarlar
korkaktırlar
sözlerden korkarlar
cesurdur yürekleri
sırtları dayalı iken bir yerlere
cesurdurlar
kendilerinden küçük her şeye
dokunurlar
minicik elleri ile
çelik yüreklere
ezgidirler
içimizde gizli olan
her şey dirler
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çocuklarım
birini sürdük
sürdük kor fırına
alevler arasında
yalaz vuracak yüzüne
çok uykusuz
gece verdi
her gecesi
bir ömre bedeldi
özlemler bıraktı
kucağımıza
hüznünü
boğazdan inişi
gibi susuz rakının
yakarak sevgimizi
bu aralar
meydanlara
çıkmaya hazırlanan
bir savaşcımız daha var
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çocuksu Bir Deyiş
Çocuksu Bir Deyiş
Düzensiz
Sesler arasına karışmış
Tıkırtılar gelir kulağıma
Birde zaman, zaman Fırat’ın hışırtısı
Atatürk Barajında, Fırat’ın yatağında
Kayıp giden suya bakarım,
Kaçmayın derim
--------Balıklara
Kayar giderler avuçlarımdan
Gelmezler bir türlü elime
Oysa derim ki onlara
Gelin sizi Fırat’a bırakam
Korkarlar benden, anlamazlar
Ben korkarım ölüp gitmelerinden
Bir şeyler yağar yüreğime
Bir şeyler düşer ıslak, ıslak
Çocuksu bir deyiş
Gelip dolanır dilime
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Çok Şey İstemişim
sen aldıkça dertlerimi azalmıyor
rahatlasam da bir ceza evinin
E tipi yada F tipi fark etmez desem de
F tipi avluları hiç görmedim bilesiniz
belki yoktur kıyametler kopuyor
her olmalı diye düşündüğüm olmuyor da
ikinci satırdan sonrasının devamı gibi
becerebilirseniz okuduğunuzda
yani devam ediyor
bir ceza evinin avlusunda
attığım voltaların boyu kadar
kısa sürelerde büyüyorlar
iki kişilik dertler halinde
ama aması var işte insanı
dertlerin büyüklüğü değil
tek başına taşımak dertleri
sevinci ve diğerlerini
sımsıkı sımsıkı boğuyor
onun içindir kestirmeden
asık suratlı bir savcının
yerine koymadan kendimi
paylaşıyorum her şeyi
ucuz bir otel odasının
pahalı bir yatağını kiralar gibi
oğlum geldi aklıma nedensiz
önce büyüğü haksızlık etmecesine
sonrada küçüğü gülümsedim ulu orta
biraz buruk oldu galiba garip
bakışlar hissettim üstümde
uzakta olmalarından değil elbette
verebiliyor muyum diye düşündüm
bir an bana verilmesini istediklerimi
düşününce çocukken ne çok şey istemişim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Dağların Hazan Kentlerin Hazan
parmak
dokunduğunda tetiğe
duracak zaman
belki birkaçta kuş
kanat çırpacak
acele davranacak
birkaç çift ayak
birazda gürültü olacak
kapılar ardında
çok uzaklarda
önemli konuşmalar
yapılacak
kaplayacak
öfkemi kıvılcımlar
görmesem de bileceğim
kızıla kaçacak gözlerim
bir sana üzülmeyeceğim
bir de sana
habersizce belki
yanacak bir şeyler
kor düşecek
samana dönmüş
hasat sonu
düş artıklarına
hasat’ı
kaldırmışlar
kaldırmışlar birileri
tatlı bir hayal gibi
girerek düşlerimize
parmak
tetiğe dokunduğunda
bir şeyler kıpırdayacak
aceleyle beklide elin
bardağa çarpacak
dökülecek bir şeyler
döküldüğü yeri yakacak
ben hüznümü
sana vermeyeceğim
değdiği yeri
biliyorum
alev alev yakacak
uzaklarda
çok uzaklarda
bir nefes çekecek birileri
dumanını havaya salacak
kapıların ardında
bir haber
olacak belki
sayfaların görünmez
görünmez köşesinde
biliyorum yüreği
yanacak
yüreği
yanıklar ülkesinde
birileri ağıt tutturacak
birkaç kuş havalanacak
dağların hazan
kentlerin hazan
yüreğim hazan olmayacak
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Dağların Ötesi
Hep dağların
Ötesini düşlerdim
Şimdi biliyorum
Başka sevdalarında olduğunu
Sevdalılarında olduğunu
Özlemlerle dolu
Onun içindir ki
İnadına Toprağın Üstündeyim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:43 PM
Daha Fazla Direnç
hava nemli
ağırlık çöktü üzerime
direnmemiz gerekli
biraz daha
biraz daha dirençli
uyku yok gözlerimde
alsam getirsem seni
lavanta kokan yatağın
yatağın içerisine kor gibi
dokuna bilir misin hayallerime
çapanın toprağı yarışı gibi
örseleye bilir misin düşünceleri
alev sarmış bilincimi
yanmaz mı elin
kırılmaz mı düşlerin
yok etme korkularını
korkulardır
direnci ayakta tutan
besle onları
sağlıklı büyümeleri için
korkulardır
canlıyı insan yapan
korkulardır
bedeni ruh yapan
hava nemli
koku almakta
zorluk çekiyor burnum
direnmek gerekli
daha fazla direnç
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:44 PM
Dahamı Gençtik
omuzlarımızı dokundururduk caddelerde
yalnızlığın seyir defterini değiştirebilmek için
korkularımızı bırakırdık hep birlikte caddelere
ayak seslerimiz yankılanırdı vurarak hayallerimize
eriyip giderdi çığlıkların içerisinde çocuksu düşlerimiz
umutlar bırakırdık söylerken hep bir ağızdan türküleri
umut derdik umut zamansız kullanılan kelime gibi
dalıp giderdik zamanların içerisine daha mı gençti bilgelerimiz
yoksa bir zamanlar bizleri erken büyüyenlerdendik
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:44 PM
Defne Dalı
ne kadar
zormuş
sana
çiçek seçmek
ne kadar
çokmuş renkler
ki
basit
gelirdi
tüm tercihler
dağlardan
inmeden önce
alı
güldür
beyazı papatya
mora çalardı
deve dikeni
alışamadım
renklere
yaşıma
daha çok şeylere
sarı
vermeyeyim
yakarsın içimi
dağa vurursun beni
pembe
güller istemezsin
sevdaya çalar yüreğin
serde yanan
isyan ateşin
bilirim
gönlün
defne dalındadır
tüm
mevsimleri
bahardır
solmasın
dersin
verdiklerin
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:44 PM
Değeri
yanıt vermeyeceğim
o soruna
sorunun cevabı
gözlerimin ortasında
bak bakalım parıltısına
aşkının değeri
sence kaç krat
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:44 PM
Değişim
değişmemeliyim
kendimi bırakarak
cakalı ayrıntılara
hiçbir alışkanlığım
kalıcı olmamalı
değişeceksem eğer
değişmeliyim
kendimi bırakarak
bilgi çağına
olacaksa değişimim
yarından öte olmalı
alışacaklarım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:44 PM
Değişim Yaşanıyor
şu aralar ne anlattığım önemli değil
önem derecelerinde değişim yaşanıyor
parçalı bulutlu diyor gözlemciler
hortumlar talan ediyor kentlileri
köylü sözünü hiç etme sekte olur
kocaman kocaman puntolar
big şov haberler yıldızlı fotolar
şov dünyası şov başlıyor diyor
Hans Jörg Kretschmer garip biri
garip olduğu kadar gerçek
ne kadar çok telaffuz edemediğim
isimlerle dolu vekillerimin çevresi
oysa verirken ben vekaletimi
yönetecekler benden birileri olsun istedim di
şu aralar ne anlattığım önemli değil
önem derecelerinde değişim yaşanıyor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:44 PM
Değişiyor
değişiyor
puntoların büyüklüğü
fotoğraf kareleri
kimlikler
değişmesi gereken
şeylerden başka
her şey değişiyor
ölüm ilanları
soykırım kavramları
boylar renkler
hava raporları
değişiyor
değişmesi gereken
şeylerden başka
asfaltın kaplaması
kaldırım taşı
denizin suyu
vekilin onuru
değişiyor
çocuğun
çocukluğu bile
değişiyor
değişmesi gerekenlerden
başka her şey gibi
düşüyoruz
değişken yüksekliklerde
durduracak gücümüz değişiyor
beni vurduran dumana
işte bu oluyor
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:44 PM
Değmeyin Bana
coşmazsa yüreğim
eğer sohbetlere
bilin ki yaralıdır
yaralı panter gibi
anlayacağınız dilim
onun içindir ki kelimelerim
namludan çıkmaya hazır
bir çelik kapçık misali
parçalayacaktır değdiği yeri
bırakarak arkasında sessizlikleri
değmeyin bana öyle suskun
bakışlarınızla...
bilin ki yaralıdır yüreğim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:44 PM
Delinin Biri
yine
delinin biri
bir haber atmış
şiir diye
deli dedik ya
delice işte
neymiş
savunmaymış
adamın birinin
sevmezdim
sevemedim
bir türlü
o adamı
ama
ama
işte
okudukça
bir tuhaflık
çöktü üstüme
hani
hani bildiğiniz
o medeniyet yuvası
dedikleri İsviçre
hani derler ya
medeniyetin yuvası
rüyalar ülkesi
ve yüce mahkemesi
küçülü verdi
gözlerimde
yüreğim
burkuldu bir an
suskunluklar
suskunluklar saplandı
saplandı sanki sırtıma
tanıdım bu sızıyı
sırasını bekleyenler
geldi bir an aklıma
nazi Almanya’sında
bekleyenler bitmedi hala
dünya dönüyor
her zaman bekleyenler
bekleyenler oluyor
şimdilik götürülenler
onlar gibi düşünmüyor
dedim ya
uzun lafın kısası
delinin biri
şiir diye
koymuş haberi
adı üstünde
delice
ara
sıra
uyandırma bizi
uykumuz var
renkli renkli
kanallarımız var
şehvetten yana
çok şeylerimiz var
basma oramıza buramıza
renkli renkli düşlerimiz var
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Dellendim Yine Bu Gün
1-)
Havanın sıcaklığı vurmuş vekillerimiz üzerine, dört dönüyorum duvarsız çevremde, çözüm olmuyor çaresizliklerim tesellilere…
dellendim yine bu gün
uzak duracak sarp kayalardan dilim
bırakmayacağım dizelerin içerisine
duru olacağım kadehlerin içerisinde
her dökülen kırmızıyı şarap bilmeyeceğim
2-)
Ayın parlaklığı, ne hilali ne dolunayı ısıtmıyor içimi, güneş vuruyor yüreğime, yüreğimde buhar izleri, kırmızı bayrak serili taputların üzerinde, içerisinde bir parçam gizli, her çığlık düşen bir Nepal gibi sızlatır tüm gizemlerimi…
dellendim yine bu gün
tüm mahirliğini vermişler dillerine
diyor ki dil
büyümek için gerekli göndermemiz
bir koy beş al
can ver can al
büyümek için gerekli göndermemiz
3-)
Tüccarın bildiği akçedir, akçe ile ölçer tüm değerlerini, akçe kadar ağır, akçe kadar uzun ömürlü biçerler…
akçesi kaça
yirmi birlik canın
kaç akçe gönderdim
kaç akçe getirdim
akçeler serdim
anaların yüreklerine
akçe ağladı
akçe sardı yurdumu
ak olmayan her şeyle
4-)
Tüccara kananın hırkası tez delinir, hırkam delik diye ağlayanın ağıtları yanık olur…
kanmasam kandırılamasam
yinede kanarım sızım sızım
sevdikçe bu anayurdu
ortak olurum acılara
yanarım durmaz olur yanarım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Denizdi Deniz
denizdi vuran
bakmayın
sırılsıklam olduğuma
kaç kez düşündüm oysa
öylesine dalgalı havalarda
yaklaşmayacaktım yanına
serde erkeklik var
bir hırçın olmaya görsün deniz
erkeklik ne işe yarar
kaç kez
kıyısında olta attım
kaç kez dalıp gittim ufkuna
ufuk aynı ufuk
deniz aynı deniz
şu değişen
havalarda olamasa
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Denizin Özlemi Var
Ahhhh
Bu gün Pazar
Mahallede Pazar var
Deniz özlemli
Hava nemli
Çektiğim sancı
Doğumuna
Esintilerin
Şöyle bir…
Kumsalda olmak ta vardı
Kumsal öğle sıcağı kadar uzak
Tenimi kavuramayacak güneş
Bakamayacak Gözler
Acemi kulaçlarıma
Rahatım, sıkılganlıklardan uzak
Varsın bu pazarda böyle olsun
Ben, şiirlere, şiirler yüreğime
Misafir olsun…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Derdine Dertler Ekeceğim
mandalı kırık
pencerenden
bulut olup
gireceğim
gözlerinden
süzülerek içeri
derdine
dertler ekeceğim
seveceğim seni
ve
sende beni
ahh
bir bilsen
sana
ne
dertler
vereceğimi
koruya bilir misin
sevginin
hala tazeliğini
düşlerin bitecek
uykusuz *******
süzülecek içeri
sıkışacak kalbin
anlamlardan uzak
dalacak gözlerin
göremedikçe beni
sana bir gül değil
gül bahçeleri
vereceğim
dikenlerle için
dolacak
gözlerin ufuk
gözlerin boşluk
olacak
boşluğun
içine dalacağım
taşıyabilecek mi
yüreğin
yıl dönümlerimizde
yeni benler olacak…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Derim
çığ olmak için kar gerek
ak umutları besleyip
kar olup yağmalı derim
yağan karın tutması gerek
el ele tutunmalı derim
soğuk havalarda don olur
kırmak için soğuğu
sevgiyi harmanlamalı derim
sonrada
ses gerek haykırmalı
haykırmalı yeri göğü inleterek
çığ olup akmalı derim
küçük bir kartopu gibi başlamalı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Derin Adamdı
derin adamdı
bilirdi hemen
çakınca şimşek
yağacak derdi yağmur
belli olmayan
saç boyası
ak sakalı biriydi
derindi
erdemliydi
bilmek için
şimşeğin çakmasını
beklemekti eksiği
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Derinlere Daldı
dikenli teller çektim
dört bir yanına hüznün
hüznü maphus ettim
karanlık düşüncelerde
bir martının
tutundum kanatlarına
daldı martı derinlere
gökyüzünü arar oldum
düşlerim vardı
tazeliğini henüz yitirmemiş
çocukluğum vardı
henüz okunmaya
başlanmamış kitaplarım
şafağı bekliyordum
henüz doğmayan
doğumlara gebe
umutlarda tutunmuşken
martının kanatlarına
gökyüzüne
dikmişken gözümü
martı derinlere daldı
belki gördüğü
bir balık
belki kanatlarındaki
ağırlık
gökyüzünü arar oldum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Desen ki 01
desenki
antalyada ay doguyor
gece çöküyor üzerime
karanlik iniyor duşlerime
bükreş bir alev
canım yanıyor
canım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Devindik
devindik
devindiler
çengi misali
hoyrat
ezildik
ezdiler
filleri
elerinde
ellerinde
fileleri
file kan tutmaz
kan durmaz
filelerde
barış
ey benim
güzel yeğenim
adına
ne çamurlar
bulaşmış
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Devran Döner
hızla akan suyun
yatağı derin olur
atsan oltanı
durmaz kıyıya vurur
durulmalı bu dere
durulmalı bir yerlerde
yumurtalarını
balıklar bırakmalı
bırakacak yerleri olmalı
yoksa devran
yine döner ama
boş olur oltaların uçları
doruklara kar yağsa
yalazı gelip
yüzüme vursa
omuzlasam baltamı
çıksam yola
ağaçların kabahati ne
yaşını geçtik say
kuru olmanın kabahati ne
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Dik Duruş
sınırlarını çizerken
özgürlüğümün
dikenli tellerden
uzak kaldım
ondadır
dik duruşlarım
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Dil Yangını
dil ki
dili anlamaz
bilince köPage Rankingü kurmayınca
dil konuşur
yara açar
yarayı sarmaya
biçare gönül
kor kül olmayınca
ak gülüşe
kara düşer
gönül
gönüle
gönülden bakmayınca
dil
kusar ateşini
ateşi bilmez ise kişi
yangın olup yakar hepimizi
dil ki
dili anlamaz
gönül harman olmayınca
köPage Rankingüler yıkılıp gidilir
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:45 PM
Dil Yarası
bir kurşun gelip değseydi
bunca yakmazdı yüreğimi
dil yarası bu işledi mi bir kez
közün tende durduğu gibi
dayanılmaz olur sancısı
ne merhem bulusun
ne derman olursun kendine
alıp gitmek istesem de başımı
bir sevda bulutudur bırakmaz beni
hani derler ya imgelere büründürerek
dağladım yaramı
ne kızgın demir dinler yaram
ne de ister tatlı dilli oynaş
vurur kendini kendisi ile
düşmezde ayakta durur onurum
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:46 PM
Dip Diri Düşüncelerim
hala dipdiri
düşüncelerim
bedenim
o kadar olmasada
oysa
ne kadar çok
yara aldı
sevgiden yana
ne kadar çok
sargılara dolandı
ne kadar çok
kır çiçeğinin
koparıldığını gördü
ipin can çekiştiğini
ezilen fidelere
baka kaldı yüreğim
direnmek acılara
biraz daha kolay
biraz daha donanımlı
bilincim
değiştirmek
biraz daha zor
Satranç tahtasına
Piyon olmakta var
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:46 PM
Direniyordu Gözlerim
Kapanmaya
Direniyordu gözlerim
Yüreğimde beklemenin sancısı
Kapıdan süzüldü aydınlığım
Bu geceyi de kurtarmıştım…
Gece karanlık, gece siyah
Umutlar üzerine tünemiş
Bir tutam kanat, Siyah
Çaylak mı, göremiyorum
Ay bulutlardan öte,
Gölgeler silinmiş
Pusu gizli
Zulam
Darmadağın
Yiğitlikte
Sevda yetmiyor ki
Karşıma
Geldi durdu
Yüreğimin umudu
-Niye yatmadın dedi.
Kolay mıydı yatmak
Yüreği, karanlığa bırakmak
Umut bir kez sevgiyle yoğrulmuş
-Güvenmiyor musun dedi
Güven kar etmiyor bilince
Nasıl anlatabilirdim ki
Özgürlüğüne gemi vurmadan
Kendi dilimce, adam gibi
-Neden güvenmek..
Güvene neden olur mu ki
Sarıldı boynuma, Usulca
Verdi yanıtını
-Sizleri sevdiğim için baba
Yüreğim zerrelerde
Yüreğim tarlalarda
Temmuzun sıcaklığı ne ki
Kurak kalan topraklarda
Duygularımın Islaklığı var
Yeter,...
Sevdaların şafağında
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:46 PM
Diyeceklerim Şaire
dayanamadı
kardan adamlar güneşe
kumdan saraylar
esen yellere
ne kadar
görkemli ise delerde
gitmedi anlık
anlardan öteye
şairin kalemi
kök salmalı
bağlamalı satırlarını
rengarenk
tuvallerden
önce yaşama
yaşama bağlamak
yaşamakla oluyor
bebeğinde durarak
açık yüreğin
gökyüzünde geziyor
toprağın altında
acılarım sevinçlerim
iliklerimde genlerim
uzata bilmek istersen
ömrünü satırların
yaşamı kat
bir avuç toprak al
kokla asırların
kan rengini
nefes al hisset
nefes verenleri
kaç renk acı katacak
kaç tohumluk
başak kokacak
anlat
anlat bakalım
yaşamı
güneş eritirken karı
uçururken rüzgarlar
kumdan sarayları
vurulurken düşler
sokak aralarında
yaşamak isterken
o saraylarda
tutunmak istesen de
satırlara
kırılgan olur dalları
dar zamanlarda
tadarsın şairliğini
yenik düşmenin
zamana yüklersin
bedelini
üç beş alkış kalır anılarında
anlat ister
bin dokuz yüz otuz sekiz kasımı
hüzünlü bir sabahı
temmuz sonlarında
bir esinti gibi
başlayan fırtınaları
ister
bin dokuz yüz seksen
sabahı başlayan
yangının talanlarını
anlat
yeter ki içinde
burcu burcu kokan
yaşamın koru olsun
kor kokar mı demeden
kokla hisset
hissettiklerini anlat
bak nasıl da acıyacak canın
acıdıkça çıkacak
haykırışların
zaman yolculuğunda
uzayıp gideceksin
satırlarına yüklemiş düşlerini
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:46 PM
Diyorsunki
Diyorsun ki
Deli oğlancık
Ben senin yerine ağlıyorum
…………….sen ağlayamazsın
Sus, ne olur
Sadece akan
Göz yaşları olsun
Öylesine delicesine değil
………………nazlı, nazlı
Sonrada dupduru olsun
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:46 PM
Doğumlar
hiç bir doğum
böylesine sancılı
böylesine görkemli
olmamıştı
kızıla boyanmış
topraklar üzerinde
böylesine güzel
anlamlı durmamıştı
bir tomurcuğun
gonca güle dönüşünü
izlemiştim
belgeselin birinde
batmıştı
bir hançer gibi
kopardığım her çiçek
garip yüreğime
ne çok dualar
okunmuştu oysa
İngilizce Fransızca
Rumca Türkçe
ve daha bir çok
bir çok dilde
hiç bir doğum
böylesine sancılı
böylesine görkemli
olmamıştı
bir bir tohum
olurken bedenler
hiçbir dönemde
böyle sine
göz yaşı ile
sulanmamıştır
topraklar
onun içindir ki
ülkemde her açan çiçek
bir başka kokar
bir başka ağlanır
doğumlarda
şu yaşam
şu dünya
dönüp durdukça
saltanatların ömrü
bir tohumun
bir tomurcuğa dönüşü
kadar onurlu
ve kısa
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:46 PM
Dokun Bana
duru
bir söz
bir kıvrım
oldu
sardı cümleleri
uzat
elini
dokun bana
karartıları olayım
rengini bilmediğim
gözlerinin
bir şeyler
fısıldayayım
açma gözlerini
bozulmasın düşlerin
bir pınar
olayım
dinle sesimi
istersen
ninnilere say
kavak gövdesine
dayayamadım sırtımı
duyamadım
yaprakların sesini
uzat elini
dokun bana
gözlerine
perde olayım
sana yıldızları
vereyim
kırları
sereyim önüne
kır kokuları
girsin düşlerine
serdengeçtilik
benim işim
korkma gel
diyar diyar
gezdireyim
bir sabah
uyandığında
şafağın kızıllığını
göstereyim
uzat ellerini
dokun bana
kapa gözlerini
gözlerinden öpeyim
gözlerim olsun
gözlerin
seni içimde
hissedeyim
sana neler
neler söyleyeyim
bir başka rüyaya
sürükleyeyim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dokundun Bir Kez
dokundun bir kez kadı yanıma
tartacağım istemesem de sözlerini
kaç okka çekecek kaldırabilecek mi
bahşettiğin şirin sözlerin bilgeliğini
ayı beyaza denizi maviye boyadın
ekmeği çalarken on bir yaşındaki
bakkalın çırağından dayağı
polisin gelişine kadar yiyen çocuğu
pembe bulutlu renklerin altında unuttun
dokundun bir kez kadı yanıma
dilimden aldığın çentik sivril ti ucunu
şair dediğin aşkı yazmalı derken sen
on yedi aylık çocuğun dramı vurdu beni
alkışlardan uzak yağmurun altında büzülmüş
bir sokak kedisi gibi duran geleceği düşündüm
hani gençlik denirken sizlerin aklına gelen
gürbüz besili bar müdavimlerini değil
yağmura küstüm sokağa küstüm
çocuk yanım tuttu küslüğüme küstüm
alın yazısı değildir toprağa ekilen
hüneridir işleyen eli yönlendiren bilincin
vergisi değildir hasatı birilerinin
topuzunu düşürdüm dengelerimin
bilirim ektiğin sevgi dizelerinde bir gün
palazlanmış şehvet olarak biçmeyi düşlersin
dokundun bir kez kadı yanıma
yaşadığı karanlığın içerisinde şair
kor alev parlaklığında saplanmış hançer
olamıyorsa bağrında karanlığın
ne çare ki üzüntüm ona değildir
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dokunsan da
tutmadığın sürece
yakamı
devam edeceğim
kendimce yazmaya
senin yaşamını
unutma ki
senin ellerinin
temizliği kadardır
kalemimin kirliliği
dokunsan da yakama
dokunmasan da
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dokuz Eylül
dedem
yaşlımı yaşlı
gülünce görünen
eksik dişleri ile
endamlımı endamlı
dünya tatlısıydı
bağdan bağa
tarladan tarlaya
yaşardı
adını Mehmet
koymuşlardı
bilmezdi anlamını
çocuklarının ismini
korken de
fazla düşünmemişti
yüreğini dinlemişti
dedem dünya tatlısı
eskilerden
eski olmayan biriydi
masallar anlatırdı
bazen yaşanmış
bazen destansı
babası
Yemenden kurtulmuş
Afyonda vurulmuştu
Kurtuluş savaşı gururuydu
ker***ten yapılma
çoraktan sıvama
ahırıyla beraber
bir dam altında yaşardı
baltası avluda
kütüğe saplı
yüreğinde kim bilir
ne acılar vardı
anlatırdı babasını
dizinde sanki
ayrı huzur vardı
gözü sanki buğulu
sargısında
yaranın kanı
İzmir’e girişini
anlatırdı
coşku dolu
babasının oğlu
yaşayan sanki o
otuz Ağustos
dokuz Eylül
dokuz gün
görmesem de
biliyorum
İzmir de
dokuz Eylülü
ilk kurşun
anıtının önünde
son kurşununda
atıldığını
yer konmayan
güvercinleri
martı seslerini
gece havai fişek sesleri
kent sessiz dingin
sanki sıradan bir gün
yaşanmışın içerisinden
kıpırtılar gelecek gibi
üzgünüm
üzgünüm diyebildiğim için
üzgünlüğüm
kadar büyük sessizlik
dedemin
gözlerindeki buğuyu
buğuyu çaldım bu gün
hiç
toprağım
olsun istemedim
toprak
üzerinde doğdum
toprak
üzerinde öleceğim
can
vererek
yaşayanı
ter
akıtarak
yaşayanı
kardeşim gibi sevdim
istedim ki
umutsuz
birlikte
işleyelim
çemberler çevirelim
salalım uçurtmaların ipini
çizgiler çizelim
sek sek için
topal kalmasın
diye sevgilerim
çocuksu duygularla
adam gibi yaşaya bilmek için
bacalar tütsün
evlerin bacaları için
sevdalar konuşsun
seslerin yalanlarından uzak
kimse balık olmasın
süslü bir tüy parçasına
bir parça umuda
muhtaç
dokuz gün
dokuz günde
Afyondan İzmir’e
at sırtında
yaylıların ardında
yalı ayak
yarı çıplak
yeşerterek umutları
bir otobüs penceresinden
altı saatlik yolu
anlamsız bırakmadan
geçirtebilmek
dedemden çalma
buğu gözlerimde
yüreğimde
tırnak izleri
ojelerden uzak
sevda benimki
kanıyor bir şeyler
kan olmaktan uzak
ılık bir şeyler
akıyor
ellerim ıslanıyor
yüreğime bakarak
İzmir’de
Havai fişekler
ilk kurşun anıtı
güvercinler
martılar
dokuz gün
ve
arkada kalanlar
izleri siliyorlar
vurun kahpeye diyor
bir ses
anılardan kalma
bir roman oluyor
acılara karışarak
acılar
acılara beleniyor
unutuluyor
bir şeyler
birer birer
izleri
siliyor
izler
kanla yazılmış
sessizlik
kaplamış
boz kırları
gece basmış
kenti
ve
söylenecek
çok şeyler var
dedem yıllar önce öldü
dedem yıllar önce doğdu
dede olacağım bir gün
dedeme benzemeden
ama dedem gibi
gözlerindeki buğuyu
devam edeceğim çalmaya
hüznü paylaşacağım
hüzün ekeceğim beklide
hasatı sevgi olacak
hasatı onur olacak
ağla yurdum
ağla
ağlamak zamanıdır
bereketli topraklarda
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Doruk
beynimde
dolaşıyor
yalnızlığın
kemiriyor
bir şeyleri
geride
bir benmi
kalacağım
kalan
ben mi
olacağım
şerit olmuş
bulutlar
dorukları kapatıyor
bir kuşun
karartısı
düşüyor
bulutların üstüne
yolun
kenarına
çekilmiş
lastiği patlamış
bir araba
yolmu
kemirgen
bir şeyler
oluyor
bu diyarda
kalem tutan
eller
fırça sallayan
bilekler
soluğa kaçan
bir şeyler var
nefes almak
zor
zor yanıtlar
zor
beynimde
dolaşıyor
yalnızlığın
zenginliklerle
dolu
yoksulluk niye
bulutlar süzülüyor
katar katar olmuş
dağlara perde
kim bilir
doruklarında
ne acılar var
karartı
süzülüyor
yuvaya doğru
yuvasız
kalmıyor
kuşlar
uç
uça bildiğin kadar
gözlerin
yalnızlıklardan uzak
ala bildiğine
gökyüzü
bulut
doruk
ahhh
aaah
o
umutlar…
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dost
girdiğinde
çıplaklığınla
gönül bahçeme
takılmıyorsa gözlerim
ne mahrem renklere
bir dal güle
uzanırken elin
dalanırken bir yerlerin
sıcacık tutabiliyorsak
bilincimizi pusatsız
yüreğini uzat işte yüreğim
2-
kapısını çalmadan
girdim içeri
gönül aldılar
gönül verdiler
hırsıza saymadılar beni
acı alıp şifa oldular
avı verip şifa buldular
yare deşip merheme saydık
kelamların efendisini
kurtlar sofrasında
dişlerimize kilit vurduk
pimi çekilmiş kelimeler döktük
ulu orta çorak sofraya
su olduk dost olduk
gönül sofralarında
kuzuya saydırmadık kimseyi
3-
dost dost dediğin ne ki
bir vefasız yar
ayağın takılmadıkça
ne arar ne sorar
4-
*(acı günde aklına gelip sizinle acısını paylaşan insanlar için, Aşık Veysel’e atıf değildir)
dost dost diye
nicesine sarılmadım
benim sadık yarim
acısında sarılanımdır
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dost Dediğin
dost dediğin
nedir ki gülüm
dört harflik kelime
güzelliği sadece
kullananın maharetinde
devri alem içinde
kiminin dilindedir
kiminin belinde
önemli olan gülüm
önemli olan
dört kelimeyi
yüreğe çivilemede
dost dediğin
nedir ki gülüm
yüreği delmedikçe
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dost Meclisi
bir zamanlar
eğri hançerler vardı
sırta saplanan
iki kürek kemiğinin
arasını bulacaksın derlerdi
çekerken bükerek çıkaracaksın
böyle yetişti bir nesil
bir nesil direndi dişe dişti direniş
derlerdi ki
iyi ayarlayacaksın
vuracağın zamanı
en dost bildiği anda
indireceksin darbeni
hep temiz tuttum
sırtımdaki gömleğimi
ele güne ayıp olmasın diye
kir kana bulaşmasın diye
değişmiş devir
öylesine hançerler
kalmamış orta yerlerde
kelimelere yüklemişler
tatlı sohbetler arasında
çeliğe su verir gibi
işlemişler gülümsemede
kinlerini
ne yaman oluyormuş
ne yaman oluyormuş
her indirdiklerinde darbeyi
muzaffer bir kumandan edası ile
sürüyü katıp önlerine
kavallarını üflemeleri
oy dere dere
biliyorum akışın denize
deniz küçük bir çocuk
uçurumlar var önünde
kartalın kanadını tutmalı
tutunup göklere varmalı
varıp bulutların üzerinde
ak sofralarda bağdaşa oturmalı
dostlar meclisinde hesap sorulmaz
yaraları gömleğin altında saklamalı
sırtını güneşe dayamalı
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dost/luk
bu gün açmak gelmiyor
sokak kapısını içimden
uzak kalmak istiyorum
dışarıdaki havadan
ne bir gazete sayfasını
nede bir düğmeyi
istemiyorum çevirmek
şöyle sert bir yerde
mesela halı üzerinde
sırt üstü uzanmak istiyorum
malum belimiz arızalı biraz
yanımda yanı başımda düşüncelerim
deve misali geviş getirir gibi
ar sız ve kaygısız
git gel yapmalıyım
zamanın içerisinde
yalnız ve tek başıma
nerden çıktı bu demeden
bilerek dostluk haftası yaftasını
tartacağım hafif yollu
hapsedeceğim kendimi
kendi içime
kör olacak her şey
kör olacak kendimden başka
anlayacağınız hayli bencilleşeceğim
GooD aNd EvıL
04-28-2009, 03:47 PM
Dostlarım Sevda Delisi
her gün
yeni bir doğumun
habercisi gibi
doğmaya devam edecek
usul usul güneş
caddelerde
okşayacak tenimi
meydanlarda yakacak
tüm dostlarım
göremeyecek belki
dostlarım sevda delisi
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.