Tam Sürümü Görüntüle : süper fıkralarrrrrrrr...
Sayfa :
[
1]
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Kéan aRs
08-28-2007, 01:04 PM
İşine Göre Evlat
Doğumevi bekleme salonuna hemşire koşarak girer, ilk sırada oturan adama yaklaşarak:
'Sizi tebrik ederim, ikiz çocuğunuz oldu' der.
'Ne tesadüf' der adam. 'Minnesota İkizleri - Basketbol Takımındayım'
Bir saat sonra, aynı hemşire yine koşarak gelir,
'Mr.Smith' ismini anons eder. Mr.Smith yerinden heyecanla doğrulur, Hemşire:
' Artık üçüz babasısınız' der.
Mr.Smith şaşırır ve 'Olacak şey değil, ben de 3M şirketinde çalışıyorum' der.
Hemşire bir daha göründüğünde üçüncü adama:
'Eşiniz dördüz doğurdu, kutlarım' der. Adam da şaşkınlıkla 'Ben de Dört Mevsim Otelinde çalışıyorum' der.
O sırada yanında oturmakta olan adam hafif baygınlık geçirerek oturduğu yerden aşağı doğru kayar, yetişip müdahale eden hemşire sorar:
'İyi misiniz, ne oldu size?'
Adam kendine gelmeğe çalışarak doğrulur:
'Temiz havaya ihtiyacım var, 101 Dalmaçyalı mağazasının müdürüyüm de...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:04 PM
pogaz çöprüsü
Misirlilar kendi aralarinda konusuyorlarmis.
-"Bu lazlari bütün dünya konusuyor. Biz de bir seyler yapsak da tum dünya bizi konussa" demisler.
Kimi "Çöle agaç ekelim", kimi "çöle havuz yapalim" biri de "çöle bogaz köprüsü yapalim" demis.
-"Hadi be, oyle sey mi olur, sacmalik" demisler.
-"Tamam, bizde sacmalik aramiyor muyuz " diyerek baslamislar bogaz koprusu yapmaya.
7 ayda bitirmisler. Acilisa bütün dünya gazetecilerini cagirmislar.
Acilisi yapmak icin kurdeleyi kesmisler, tam bezi indirecekler, bir bakmislar ki bizim Temel köprüde balik yakalamaya ugrasiyor. Herkes saskin bakislarla:
-"Sen ne yapiyorsun, burada balik mi olur?"
Temel de :
-"Ula kardesum, hapu çolde pogaz çöprüsü oli da balik olmayi mi?.."
Kéan aRs
08-28-2007, 01:04 PM
Sekiz Numaralı Kutu...
Doktorun biri yeni bir muayene açmış. Kapiya yazmış... "Vizite ücreti 100 Dolar.
İyileştiremediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz ...."
Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor. Her gelen hasta iyileşip gidiyor...
Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş...
Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya,
kapıyı çalmış...
"Doktor! Ağzimin tadı hiç yok... öyle kötüyüm ki, hicbir şeyin tadını alamıyorum..."
Doktor... Adama şöyle bir bakmıs, hemşireye seslenmiş:
"Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin"
Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemis ve aninda tükürmüş...
"Ama Bu bok!!!!!"
Doktor sakin, "Evet! iyileştiniz. Tad aliyorsunuz artik .."
Adam, parayi ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş. Aradan birkac ay geçmis. büyük bir
hirsla yeniden kapısına dayanmış doktorun...
"Doktor bey, ben de hafiza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum ...!" Doktor, adama
şöyle bir bakmiş yine, hemşireye dönmüş,
"Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirirmisin?" demiş.
Adam, hemen itiraz etmiş, "Ama, o kutuda bok var!"...
Doktor, "Dogru! Bakın, hafızaniz da yerine geldi!...."
Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı... Kurmuş da kurmuş intikam
planlarını..
Birkaç ay sonra ..
"Doktor! Ben de iktidarszlık başladı...
Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum..."
Doktor adamı gözuüyle şöyle bir inceleyip,
"Hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin" diye
seslenince, adam, tüm hırsıyla,
.........., seni de sekiz numaralı kutunu da..." diye bağırmış..
Doktor gayet sakin,
"Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!! "
Kéan aRs
08-28-2007, 01:04 PM
sen japonmusun
temel bir gün otobüsle gidiyormuş
yanındakine sormuş
-hemşerim sen japon musun?
oda hayır değilim demiş.
neyse aradan 5 dakika geçmiş. temel gene sormuş.
-hemşerim sen japon musun?
adamda değilim kardeşim ne japonu demiş.
aradan 5 dakika daha geçmiş. temel tekrar sormuş.
_hemşerim sen japon musun?
adam sinirlenmiş
-evet japonum ulan nolucak demiş.
temelde
-valla hiç benzemeysun
Kéan aRs
08-28-2007, 01:04 PM
Orada Neler Oluyor
Buyuk sirketlerden birinin patronu, bilgisayar sistemleriyle ilgili onemli
bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar muhendislerinden birinin
evine telefon eder. Karsi taraftan fisildayan bir cocuk sesi
- "Alo" der.
Patron sorar
- "Baban evde mi?
Cocuk fisildayarak cevap verir
- "Evet"
Patron sorar
- "Onunla konusabilir miyim?"
Cocuk fisildayarak cevap verir
- "Hayir"
Patron sasirarak
- "Peki annen evde mi?"
Cocuk fisildayarak
- "Evet"
Patron
- "Peki onunla konusabilir miyim?"
Cocuk yine fisildayarak
- "Hayir"
Patron saskin
- "Orada baska kimse var mı?"
- "Evet"
der cocuk fisildayarak
- "Bir polis memuru var"
Mühendislerinden birinin evinde polisin ne isi olduğuna anlam veremeyen adam
sorar
- "Memur beyle konusabilir miyim?"
- "Hayir" der ufaklik ,
- "Şu anda mesgul"
İyice meraklanan patron:
- "Neyle mesgul?"
Cocuk fisildayarak cevaplar
- " Annem babam ve itfaiyeci amcalarla konusuyor"
Meraklanan ve endiselenen patron, telefondan gittikce artan bir gurultu
duyar
- "Bu ses de ne?.." diye sorar.
- "Helikopter" der çocuk, hala fisildayarak.
Panikleyen patron
- "Neler oluyor orada" diye sorar.
Cocuk hala fisildayarak:
- "Arama kurtarma timi geldi"
Patron endiseli ve neler olduğunu bilememenin kizginligi icinde:
- "İyi de neyi ariyorlar...?"
Kucuk cocuk hala fisildayarak ve kikirdayarak cevap verir...
- "BENİ...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:05 PM
Aptal milletvekili
Birgün bir amerikalı milletvekilini bir odaya almışlar ve sormuşlar:
'-karınmı yoksa devletinmi.'
amerikalı düşünmeden cevaplamış:
'-devletim.'
ordakiler:
'-o zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.'
adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamıyarak:
'-yapamayacağım.' demiş.
daha sonra bir türk milletvekilini
aynı odaya almışlar.aynı soruyu sormuşlar:
'-karınmı yoksa milletinmi?'.
millet vekili hiç düşünmeden:
'-devletim' demiş
'-o zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.'
odadan önce bir silah sesi sonra bir cam sesi gelmiş.çıkınca sormuşlar:
'-ne oldu.'
'-sizin verdiğiniz silah kurusıkı çıktı bende karıyı camdan aşağı attım
Kéan aRs
08-28-2007, 01:05 PM
"Bir bilmecem var çocuklar"ın Azeri versiyonu:
Bir sormacam var balalar
Gaydi gaptır gaptır
Çaya gaamaltıya gatar
Dimeli nedir nedir
Miskimit denince ahla
Tamam şindi gaptım
Heman onun adı düşer
Eti Eti Eti
Kéan aRs
08-28-2007, 01:06 PM
Cenaze
Bir adam sabah yururken ilginc bir cenaze kafilesi farkeder; onde giden
kopekli bir adam, arkasynda bir tabut ve 10 metre arkadan gelen bir
baska tabut ve tek syra olmus yaklasyk 200 adam. Tuhafina gider. Kafilenin basındaki adam kuskusuz cenazenin sahibidir, yanina yaklasir ve sorar;
"Beyefendi, bu uzuntulu gununuzde hatırlatmak istemem ama olenler neyiniz oluyor?"
Adam yanitlar
"Ondeki karim arkadakide kayinvalidem."
"Vah vah basiniz sagolsun. Nasil oldu?"
"Kopegim karima saldirip oldurmus. Kayinvalidemde karima yardima gelmis
onu da oldurmus."
Adam biraz dusundukten sonra sorar;
"Beyefendi kopeginizi odunc alabilir miyim?"
"Siraya gec"
Kéan aRs
08-28-2007, 01:06 PM
Hocanın aklı
Dört universite ogrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini
kacirirlar, sinav ertesinde hocalarini yakalayip, zarzor bindikleri arabanin lastigi patladigi icin sinavi kacirdiklarina ikna ederler.
Kadın, yalvarmalarina dayanamayarak, bu dört arkadasa sinavi 3 gun
sonra yapacagini soyler.
Sinav gunu geldiginde, matematik hocasi bizim dortluyu sinifin dört kosesine oturtur. Finali gecmek icin de en az 50 almak lazimdir, sinavda da 5 soru vardir. Sayfanin onundeki 4 matematik sorusu basit sorulardir ve her biri 10 puanliktir.
Kagidin arkasindaki soru ise 60 puanliktir ve de soru aynen şoyledir
" Hangi lastik patladi ?? "
Kéan aRs
08-28-2007, 01:06 PM
Ehvaaah!!
Gunlerden bir gun spermler ayaklanirlar.
-Bu prezervatif cikali hicbir ise yaramiyoruz, derler.Bir gun aralarindan biri one cikar ve:
-Arkadaslar biz bu prezervatifi patlatip amacimiza ulasmaliyiz, der.Savas
naralari atarak saldiriya gecerler fakat hepsi carpip ölür.Bu olay gelenek
haline gelir ve nesiller boyu surer ve hic bir basari elde edemezler.Gunlerden bir gun aralarindan biri yine one cikar ve
-Arkadaslar atalarimizdan kalan bu gelenegi yerine getirmeliyiz ve bu sefer
cok guclendik artik amacimiza ulasacagiz- der. Savas naralariyla yine
saldiriya gecerler ve en sonunda prezervatifi patlatirlar.Ondeki liderlerinden bagirarak bir ses gelir:
-Imdat boka battik geri donun !!!
Kéan aRs
08-28-2007, 01:06 PM
Acele etmeyin
Alican çok terbiyesiz bir çocukmus. Bir gün annesinin misafirleri konken
oynamaya geleceklermis.Oglunun yanlis hareketlerde bulunacagindan korkan annesi misafirlere Alican terbiyesiz bir laf ederse kalkip gidiyormus
gibi yapin belki utanir demis.Misafirler tamam deyip oyuna basladiklari
sirada Alican içeri firlayarak"Anne anne limana bir gemi yanasti içinde
bir sürü abaza denizci var,etrafta kari ariyorlar demis Bunun üzerine
kadinlar ayaga kalkip gidermis gibi yapmislar. Bu sirada Alican atılmış "Oturun oturun daha birhafta buradalar "
Kéan aRs
08-28-2007, 01:07 PM
Enayi değilim
Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktğında arabasını akordeona
dönmüş bir halde bulur.
Cam sileceğinin altında bir kağıtt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla
karşılaşır :
-Ön vitesle geri vitesi karıstırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım.
Arabanızda gördüğünüz gibi çok büyük hasar var. Olayı gören kimseler de
şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu
kağıda adımı ve adresimi yazdığmı sanıyorlar.Ne halin varsa gör, o
kadar enayi değilim!
Kéan aRs
08-28-2007, 01:07 PM
Aklınızda bulunsun
Adamin birini kirmizi isikta gectigi icin polis durdurmus, adamdan
ehliyet ruhsat istemis. Adam da "Yanimda yok, arkadasin evinde
iciyorduk, sanirim fazla kacirdim, biraz sarhosum orada unutmus olmam
lazım" demis.. Polis dumur olmus tabii..Kirmizi isik, alkol, ehliyet ruhsat yok...Gitmis komiserine durumu anlatmis...
Komiser gelmis adama ehliyet ruhsat sormus, adam cikartip uzatmis hemen.Komiser sasirmis tabiii...
Alkolmetreyi cikarip ufletmis, adamda zerre alkol yok...
Sasirmis tabi..
"Yaw memur bana sizin alkollu oldugunuzu ve ehliyetinizin yaninizda
olmadigini soyledi" demis.
Bizim uyanik donmus komisere..
"Siz ona aldirmayin, pek iyi degil galiba.. Birazdan size kirmizi isikta
gectigimi filan da soyleyebilir"
Kéan aRs
08-28-2007, 01:07 PM
Doktor
Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole
götürür.Bebeğe bakan doktor :
-Bu çocuk iyi gıda almıyor, der ve kadına dönerek:
-Lütfen soyununuz, diye rica eder.
Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol ettikten sonra doktor :
-Düşündüğüm gibiymi? hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yok.
Kadın :
-Tabi olmaz doktor bey, der.Ben çocuğun teyzesiyim...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:07 PM
İyilik
Birgun bir adamin karsisina bir cin cikmis, "benden uc dilek dile.." demis.
Adam:"Kaynanmı, artik gormek istemiyorum" deyince cin bir anda adamin gozlerini oyuvermis.
Adam aci icinde kivranarak:"Ne yaptin yahu" deyince
Cin:"Eee, sen artik kaynanamı gormek istemiyorum demedin mi? Artik gormeyeceksin"demis.
"Simdi soyle bakalim ikinci istegin nedir?"
Adam: "Madem bu boyle oldu, ama hiç olmazsa aletim bacaklarima değsin ki teselli bulayim" deyince cin şak diye adamin bacaklarini keserek aletiyle ayni boya getirmis.
Adam yine aci icinde "ne yaptin ulan" deyince...
Cin:"Eee artık değiyor işte" demis ve eklemis
"Sira son isteginde"
Adam:"Yahu senin hic yaptigin iyi bir sey yok mu? Iyilik olarak ne
yapabiliyorsan bana onu yap" deyince cin adamin arkasina gecmis ve adami bir guzel becermis.
Adam yine bagirarak:"Ne yapiyorsun ulan, bu nasil iyilik" deyince
Cin cevap vermis:"Bu sana en iyi iyiliktir, hem korsun hem topalsin, baska kim becerir seni !!!.."
Kéan aRs
08-28-2007, 01:07 PM
Sperm testi
Bir gün 75 yaşında bir ihtiyar sperm testi yaptırmak için doktora gider.
Doktor adama bir kavanoz verir ve :
-Bunu doldurup yarın bana getirin, der. Ertesi gün ihtiyar kavanozu
getirip doktora verir. Doktor kavanoza bakar ve boş olduğunu görür ve
sebebini sorar. İhtiyar anlatmaya başlar :
-Doktor bey, dün gece sağ elimle denedim olmadi, sol elimle denedim gene
olmadı. Karımı çağırdım, o da sağ ve sol elleriyle denedi, ağzıyla
denedi önce dişini çıkararak sonra dişini takarak denedi gene olmadı.
Baktık olacak gibi değil komşunun karısını çağırdık o da iki elini ve
ağzını denedi gene olmadı, deyince doktor kendini tutamamış :
-Naaptınız, komşunun karısını da mı çağırdınız, diye sormuş.
İhtiyar da :
-Napalım, açamadık şu lanet kavanozu bir türlü.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:08 PM
Diş çektirmek mi??
Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın :
-Ah doktorcuğum, dedi.Bu dişi çektirmektense, çocuk doğurmayı tercih
ederim.
Doktor :
-Öyleyse koltuğun ayarını yapmadan önce kararınızı verin.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:08 PM
Kitapçıda
Adam kitabevinden içeri girdi, tezgahta duran gence sordu :
-Sizde "Kadinlara Karsi Zafer Kazanan Erkek" romanı varmı? Tezgahtar
eliyle az ötesini işaret etti :
-Var efendim, orada masal kitapları bölümünde bulabilirsiniz.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:08 PM
İletişim
Kari koca muthis kavga etmisler ve kusmusler bakmislar olcak gibi
deyil ve birbirlerine notlar yazarak anlasmaya karar vermisler.Bir gun
adam bir is gorusmesi yapmis ve sabah 8.30 da ise gitmesi gerek
komidinin uzerine bir not yazip koymus "sabah beni saat 8.00 de"
kaldir ertesi gun olmus adam bir kalkmis saat 10.00 muthis sinirle
firlamis yatakdan ve basuncunda bir not " saat 8.00 kalk""
Kéan aRs
08-28-2007, 01:08 PM
Doktor
Uzun ve yorucu bir ask ve sevisme seansindan sonra doktor az otesinde
uyuklayan hastasina bakarken birden cok fena halde sucluluk duygusuna
kapilmis. Panikler gibi olunca icini rahatlatmak icin kendi kendine
soylenmeye baslamis "sakin ol Howard sakin ol... O kadar da dert etme
kendine.. Bu dunyada hastasiyla sevisen ilk ve tek doktor sen degilsin..
Pek cok doktor yapmistir bunu.. Tam o sirada kalbinin derinliklerinden
gelen vicdaninin sesini duymus.
"Ama Howard sen veterinersin..."
Kéan aRs
08-28-2007, 01:09 PM
Neyle çalıyorum?
Gecenin bir vakti genelevin kapısı yıkılacak gibi çalınıyormuş...güm güm
güm. fahişelerden biri sinirle kapıyı açmış ve karşısında iki koluda
olmayan adamı görünce sormuş.
- noluyor ne biçim kapı çalmak o öyle demiş adam
- çabuk bana bir karı ver acilen demiş
Bunun üzerine kadın
- Sen bu halinle kadını napıcan neyine güveniyorsun diye sorunca
Adam:
- Bir saattir kapıyı neyle çalıyorum sanıyorsun demiş
Kéan aRs
08-28-2007, 01:09 PM
İş başvurusunda
Adamın biri iş baş vurusunda bulunmak için bir şirkete gitmiş şirkettekiler
toplanıp adamı sınava almışlar . Sana bir soru soracağız bilirsen işi
alınacaksın demişler. Adam tamam demiş sorun.Soru şu yolda gider, yolcu taşır şöför kullanır nedir bu? Adam düşünmüş otobüs demiş .Şirkettekiler tamam kardeşim otobüs ama markası ne magirus'mu mercedes' mi MAN ' mı demişler.
Tam adam çıkacakken gel demişler sana bir hak daha tanıyalım söyle
bakalım havada uçar pilot kullanır yolcu taşır nedir bu? Adamcağız düşünmüş yolcu uçağı demiş. Şirkettekiler kusura bakma demişler tamam yolcu uçağı ama Boing mi , Airbus mı, concorde mu demişler bilemedin güle güle demişler.
Adamcağız tam çıkacakken dönmüş bir soruda ben size sorabilirmiyim demiş söyleyin bakalım kadınların iki bacağının arasında bulunur nedir bu?
Şirkettekiler tabiki malum organın adını hep bir ağızdan söylemişler. Adam
dönmüş;tamamda kardeşim demiş ananınki mi, ebeninki mi...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:09 PM
Dert
Eczaneye giren delikanli, eczaci hanimi görünce geri dönmeye davrandiysa
da,
- Ne istediniz? Sorusu üzerine durmak zorunda kaldi.
- Eczaci beyle görüsecektim.
- Eczanenin sahibi benim. Iki de bayan ortagim var. Ne istediginizi bize
söyleyebilirsiniz.
Delikanli, kizarip bozararak:
- Son günlerde bir seyler oldu bana, dedi. Kadinlar beni çok tahrik ediyor.Üç
bes kadin bile yetmiyor. Bunun için bana acaba ne verebilirsiniz?
Eczaci hanim: - Bir dakika, dedi içerdeki arkadaslarimla Konusayim.
Geri dönünce:
- Size, dedi, ayda sekiz bin frank verebiliriz. Bizim evde kalirsiniz, yiyip
içmek de bizden.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:09 PM
Kadin Ve Erkeklerin Yas DÖnemleri
Erkek Yas DÖnemleri
17: Bira
25: Viski
35: Vodka
48: Duble Votka
66: Mide IlaÇlari
Kéan aRs
08-28-2007, 01:09 PM
Bayanlari Tavlama SÖzleri
17: Ailem Bu Haftasonu Yazlikta
25: Kiz Arkadasim Bu Haftasonu Yazlikta
35: Nisanlim Bu Haftasonu Yazlikta
48: Karim Bu Haftasonu Yazlikta
66: Ikinci Karim Da ÖldÜ
Kéan aRs
08-28-2007, 01:28 PM
Yaslara GÖre En Ideal Evlilik Yasi
17: 25
25: 35
35: 48
48: 66
66: 17
Kéan aRs
08-28-2007, 01:29 PM
Yaslara GÖre Kiz Arkadaslariyla Basarili Bir Gece
17: ÖpÜsmek
25: Kahvaltiya Kadar Uzanan Bir Gece
38: Terapi Saatime Yetistim
45: Tanriya SÜkÜr Çocuklariyla Tanismak Zorunda Degilim
66: Eve Sag Salim DÖndÜm
Kéan aRs
08-28-2007, 01:29 PM
yaslara GÖre Kiz Arkadaslariyla Keyifli Bir Gece
17: 3 Tane Korku Filmi Izlemek
25: Bir An Evvel Yemek Yeyip, Eve Gitmek
35: Yemegi Bosverip, Direk Eve Gitmek
48: Kadin Yemek Yapsin Diye Evine Çagirmak
66 Vegas'a Giderken UÇakta Sex Yapmak
Kéan aRs
08-28-2007, 01:29 PM
kadinlar
kadinlara GÖre Yas DÖnemleri : Alkol
17: Wine Cooler
25: Beyaz Sarap
35: Kirmizi Sarap
48: Sampanya
66: Adama Çok IÇki IÇirmek
Kéan aRs
08-28-2007, 01:30 PM
kadinlara GÖre Erkekleri Reddetme YÖntemleri
17: SaÇlarimi Yikayacagim
25: SaÇlarimi Yikayacagim Ve Kremleyecegim
35 SaÇlarimi Boyamam Lazim
48: SaÇlarimi Yine Boyamam Lazim
66: Perugumu Boyatmam Lazim
Kéan aRs
08-28-2007, 01:30 PM
kadinlara GÖre En Sevilen Spor
17: Alisveris
25: Alisveris
35: Alisveris
48: Alisveris
66: Alisveris
Kéan aRs
08-28-2007, 01:30 PM
kadinlara GÖre, Keyifli Bir Gece
17: Burger King
25: Bedava Yemek
35: Pirlanta
48: Daha Da BÜyÜk Bir Pirlanta
66: Evde Yalniz Kalmak
Kéan aRs
08-28-2007, 01:30 PM
kadinlara GÖre Fantezilerindeki Erkek
17: Uzun Boylu, Esmer, Yakisikli Bir Erkek
25: Uzun Boylu, Esmer, Yakisikli, Zengin Bir Erkek
35: Uzun Boylu Yakisikli, Zengin, Akilli Bir Erkek
48: SaÇlari Olan Bir Erkek
66: Bir Erkek
Kéan aRs
08-28-2007, 01:31 PM
kadinlara Ideal Evlenme Yasi
17: 17
25: 25
35: 35
48: 48
66: 66
Kéan aRs
08-28-2007, 01:31 PM
kadinlara GÖre Ideal Bir Erkek
17: Erkek Öder
25: Erkek Öder
35: Erkek Kahvalti Hazirlar
48: Erkek Çocuklar IÇin De Kahvalti Hazirlar
66: Erkek Kahvaltisini Çigneyebilir.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:31 PM
NE KADARA?
İngiliz leydisine sormuslar:
- Yüz milyona yapar mısınız?
- Yüz milyon fena para degil.
- Bir milyona yapar mısınız?
- Siz beni ne sanıyorsunuz?
- Ne oldugunuzu anladık da pazarlık yapıyoruz
Kéan aRs
08-28-2007, 01:31 PM
NE KOYSAYDIK?
Vitrinde bir saat varmış, saat tamir ettirmek isteyen biri gelmis.
- Burasi sünnetçi, saat tamiri yapmiyoruz, demisler.
- Peki vitrine neden saat koydunuz?
- Ne koysaydik birader?
Kéan aRs
08-28-2007, 01:32 PM
POMPA
Adam bogulmus. itfayenin pompasi agzina dayamislar devamli
çekiyorlar.Yosunlar denizanalari falan geliyor. Oradan geçmekte olan ve
pompadan anlayan bir adamcagiz uyarmis
- Poposunu denizden çikarmazsaniz pompa yanacak
Kéan aRs
08-28-2007, 01:32 PM
Genç deve annesine sormuş:
-”Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?” Anne cevap vermiş:
-”Çölde kuma batmamak için.” Genç deve tekrar sormuş:
-”Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür. Anne tekrar cevap vermiş:
-”Çölde kum firtinalarında kum kaçmasın diye.” Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
-”Bizim niye hörgüçlerimiz var.” Anne deve sabırla yanıtlamış :
-”Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız.” Sonunda dayanamayan genç deve sormuş :
-”Peki biz Ankara Devlet Hayvanat Bahçesinde ne halt yiyoruz??”
Kéan aRs
08-28-2007, 01:32 PM
Camii hocası hanımlara vaaz veriyormuş. Kadınlardan biri sormuş:
-Hocam bir muhendisle yatarsak onun cezası ne kadardır? Hoca
- 3 sene demiş.
- Avukatla yatarsak?
- 5 sene
- Doktorla yatarsam?
- 4 sene
- Peki hocam hocayla yatarsam? Hoca :
- seni gidi seniii … sen cennete gitmek istiyorsun galiba… :
Kéan aRs
08-28-2007, 01:32 PM
Uçağın havalanmasını beklerken adamın yanında oturan diğer yolcu, adama dönmüş ve
- Biliyor musunuz, bir yerde okumuştum eğer yolculuk esnasında yanınızdaki ile sohbet ederseniz, seyahat süresi daha kısa geliyormuş insana. Kucağındaki kitabı okumak üzere yeni açmış adam, kitabı yavaşça kapatmış ve adama;
-Hangi konuda sohbet etmek istersiniz?
- Bilmem ki, nükleer enerji konusunda konuşmak istermisiniz?
-Olabilir,bu ilginç bir konu olabilir ancak nükleer enerji konusuna girmeden önce size başka bir soru sorayım. Bir at, bir inek ve bir keçi, üçü de ot yiyerek beslenmelerine rağmen, keçi misket şeklinde, inek sıvı şeklinde, at ise kurutulmuş ot şeklinde dışkılar. Sizce neden? Sohbet etmek isteyen adam, hayretle bakmış;
- Hiçbir şey aklıma gelmiyor, bilmiyorum. Kitabını okumak isteyen adam;
- Hiç bir bok hakkında bilgin yoksa ne demeye nükleer enerji konusunda sohbet etmek istedin.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:33 PM
Miami ‘de üstü açık spor arabasıyla gezen sarışın afet’i trafik polisi durdurur.
- Hanımefendi ehliyetinizi görebilirmiyim ?
- Nedir o?
- Hani araç kullanırken yanınızda taşımanız gereken belge,kredi kartı boyutlarında ve üzerinde resminiz olur.
- Sarışın bayan çantasını aracın koltuğuna boşaltır ve ehliyeti bulur ve memura uzatır.
- Hanımefendi ruhsatı görebilirmiyim ?
- Oda ne ?
- Tabiri caiz ise aracınızın kimlik kartı. Genelde torpido gözünde bulunur.
- Bayan torpido gözünü bulur ruhsatı uzatır.
- Trafik polisi evrakları alıp aracına biner ve merkezle telsiz bağlantısı kurar. Merkezdeki görevli memur aracı kullanan sarışın mı diye sorar ?
- Evet
- Peki süper bir mini eteği varmı ?
- Evet
- Göğüsleri gömleğinden taşıyor mu ?
- Evet
- O zaman sen ona doğru yaklaş ve fermuarını indir.
- Polis memuru merkezdeki arkadaşına bağırarak böyle bir şey yapamayacağını söyler ama ısrarlara fazla dayanamaz. Sarışın bayanın yanına yaklaşıp fermuarını indirir.
- SARIŞIN BAYAN ÇOK ŞAŞIRIR . YİNE Mİ ALKOL MUAYENESİ !!!!!!!!!!!!!!!!
Kéan aRs
08-28-2007, 01:33 PM
Sherlock Holmes ile Dr. Watson kampa giderler. Güzel bir yemek yiyip bir şişe de şarabı devirdikten sonra uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra Holmes uyanır ve arkadaşını dürtükler.
-”Watson, yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle”.
- Watson cevap verir: “Milyonlarca yıldız görüyorum.”
- Holmes sorar: “Bu sana neyi gösteriyor?”
- Watson bir an düşünür ve yanıtlar: ” Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayısıyla milyarlarca gezegenin varlığını görüyorum. Yıldızların konumuna bakarak saatin 3′üçeyrek geçtiğini çıkarıyorum. Teolojik olarak tanrının kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum. Meteorolojik açıdan da bugün havanın çok güzel olacağını tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor? ” Holmes arkadaşını sabırla dinlemiştir ama artık dayanamaz:
- “Ulan hıyar, çadırımızı araklamışlar!”
Kéan aRs
08-28-2007, 01:48 PM
3 atranot uzaya gidecek.Bunlardan biri alman biri ingiliz biride bizim temel.Bunlar yıllarca gelmiyecekleri için en önemli ihtiyaclarını sorarlar.Alman bana sarışın,esmer,kumral hatun der.İngiliz bana bol bol içki der.Bizim temel baaa bol bol cigara der.Neyse istekler temin edilip uzaya fırlatılıyorlar.3 astronot aradan yıllar geçiyor geri dönüyorlar.Tabi aileler merakla bekliyor.Önce alman iniyor dalyan gibi alman olmuş iğne iplik.Sonra ingiliz iniyor adam zil zorna sarhoş.Tabiki sıra temele geliyor.Temel kapıda görünür görünmez bi fırlıyor agzında cigarayla:
-"Allahını seven baaa ateş versuuun" 13
Kéan aRs
08-28-2007, 01:49 PM
ÇAY
Bir Amerikali, bir Ingiliz ve bir Irakli kahvede oturmus çay
içiyorlar Amerikali çayini bitirince bardagi havaya
firlatmis, silahini çikarip bardaga ates edip parcalamis:
- "Bizde bardaklar okadar ucuzdurki biz Amerika'da ayni bardakla
iki kere çay içmeyiz" Ingiliz de bunun üzerine çayini
bitirip bardagi havaya firlatmis ve ates
ederek bardagi parçalamis:
"Bizim Ingiliz kumsallarinda bardak yapacak cam için o kadar çok kumsal vardir ki,ayni bardakla iki kere çay içmeyiz"
Bunun üzerine Irakli da çayini bitirmis,bardagi
havaya firlatmis, silahini çekip Amerikali
ve Ingilizi vurup öldürmüs:
"Bagdat'ta bu Ingiliz ve Amerikalilardan o kadar çok var ki,biz ayni adamlarla oturup iki kere çay içmeyiz..."
Kéan aRs
08-28-2007, 01:49 PM
Tanker
Bir gün Temel sahilde gezerken denizde bir tanker görür ve yanindakine dönüp
söyle der :
- Ulan hayvan herifler, koskoca 40 yillik tankerin üstüne DANGER diye
yazmislar.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:49 PM
Bekar Pire
Rize den kalkan vapur, Istanbul a dogru yol aliyordu. Bir yolcu Idris e :
- Hemserim, dedi, yakanda bit var.
Idris söyle bir baktiktan sonra :
- O bit degul piredir.
- Pire siyah olur.
- Bu yalidur.
- Pire böyle hep ayni yerde durmaz, ziplar.
- Bu topaldur.
- Pireler çift gezer.
- Bu bekardur!..
Kéan aRs
08-28-2007, 01:49 PM
Çok Sey
Temel ile Idris meyhaneye girdiler. Rakilar geldi... Yarim saat sonra Idris sordu :
- Söyle pakayum, bir bir daha kaç eder?
- Içi, dedi Temel.
Idris biçagini çekip Temel i vurdu.
Karakolda komiser gürledi :
- Arkadasini neden öldürdün?
Idris içini çekti :
- Çok sey pileydu!..
Kéan aRs
08-28-2007, 01:49 PM
Hamsinin Erdemi
Temel ve Idris hamsinin yararlarini sayip döküyorlardi. Temel :
- Erkeklik gücünü öyle bir artirur ki hamsi...
dedi. Idris elini söyle bir salladi :
- Fazla abartma Temel. Taha tün aksam on bes hamsi yedum, ancak besinin
faydasu oldi!..
Kéan aRs
08-28-2007, 01:50 PM
Temelin Vasiyeti
Yolculuktan dönen Idris, kahvede oturanlara sordu :
- Yahu pizum Temel nasil öldi?
- Kalpten cittu, dediler.
- Vasiyetu filan var miydu?
- Var idu. "Beni denize gömün" demis idu.
- Cömdünüz mü?
- Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:50 PM
Temel ve Hamsi
Temel giyim esyasi satan bir dükkan açmisti. Tabelayi asti :
"Temel ve Hamsi"
Dostlari :
- Bu nasil isim yahu?
- Niye, dedi Temel. Paul and Shark oluyor da Temel ve Hamsi neden olmasin?
Kéan aRs
08-28-2007, 01:50 PM
Aslan Yürekli Temel
Temel hayvanat bahçesinde gezerken açik buldugu bir kafesten içeri dalmis.
Görevliler panik içerinde arkasindan bagirmislar :
- Hoop, dur ne yapiyorsun, orasi aslanin kafesi !..
Temel geri dönmüs, görevlilere söyle bir bakip,
- Sankimaslaninizi yeduk...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:50 PM
Dünyadan Haberin Yok
Birgün Temel marketten bir kutu orkidle çikmis. Onu gören Dursun sormus,
-Ne yapacaksin orkidi?
-Sen bilmiyor musun Dursun? Onunla tenis oynaniyo, bisiklete biniliyo,
kosuluyo, oohooo, senin dünyadan haberin yok...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:50 PM
Yatagin Alti
Temel ve arkadaslari kahvede oturuyorlarmis. Birisi demis ki "Benim karim galiba
beni manavla aldatiyor." digerleri nasil anladigini sorunca "Yatagin altinda
karpuz buldum" demis... Baska biri "Sanirim karim beni marangozla aldatiyor.
Ben de Yatagin altinda testere buldum..." derken Temel aniden "Yavv galiba
Fadime beni atla aldatiyor" demis, arkadaslari, "Nasil anladin?" diye sormuslar.
Temel de "Yatagin altinda JOKEY buldum" demis...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:51 PM
Attaaaa Gidecegiz
Azrail Temel in canini almak için gelmisti. Temel hemen bir çare buldu. Isaret
parmagini agzina sokup, "aguk guguk" sesleri çikartarak bebek taklidi yapti.
Azrail durumu anlayip Temel in oyununu bozmak istemedi ve gitti. Ertesi gün
Temel ialmak için geldiginde Temel in kendisine bir emzik bile aldigini ve yerler-
de emekledigini gören Azrail, Temel e :
- Temel, gel attaaaa gidecegiz...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:51 PM
Seni Kus Sandim
Temel sehre inmis. Bakmis pencere kenarinda bir papagan. Içinden :
- Allah allah kusa bak yav....
demis. Tabi bu arada papagan da Temel in kendisine baktigini görüp :
- Ne bakiyorsun hemserim...
demis. Temel biraz saskinlik biraz da saflikla :
- Afedersun hemserum. Ben seni kus sandiydum...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:51 PM
Cep Telefonu
Temel arkeoloji profesörüdür ve Amerika da gerçeklesicek bir konferansa davet
edilir. Konferansa katilir. Amerikalilar anlatmaya baslar,
- Biz ülkemizde yaptigimiz kazilarda 25 metre asagi indik ve telefon kablolari
bulduk. Öyleyse bizim atalarimiz asirlar önce telefon kullanmislardir. Sira
Türkiye ye gelir ve Temel baslar anlatmaya,
-Biz ülkemizde yaptigimiz kazilarda 50 metre asagi indik ama birsey bulamadik.
Buradan su sonuca ulastik... Atalarimiz asirlar önce cep telefonu
kullanmislardir...
Kéan aRs
08-28-2007, 01:52 PM
Temel ile Dursun birgün sinemaya giderler; filmde bir at yarışı sahnesi vardır ve Temel Dursun'a sorar:
-İddaya varmisun ben diyrum 1.at kazanur.
Dursun:-Oldi; benda 2.ata oynayrum. Temel kazanır ve Dursun'un 5 YTL'sini alır... Ertesi gün Temel Dursun'u arar!
-Dünki film faridiya ben oni bidaha seyretmiştum. Vicdanum rahat etmedi onun içun aradum...
Dursun:-Benda seyrettum!..
Temel:-O zaman niye 2.ata oynadun?
Dursun:-Sürpriz oynadum oğlum!!!
Kéan aRs
08-28-2007, 01:52 PM
Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş; bir başka grup da gelip çukurları kapatıyormuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş. Temel:
"- Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu bucün celmeduler... Pizde pizim işler geri kalmasın diye çalışıyoruz!..." demiş.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:53 PM
ÖPÜCEKSE ÖPSÜN
Delikanli sevgilisini aksam eve birakir.Evin önünde masum bir fisiltidan sonra ateslenir.Bir elini duvara dayiyarak
- "Beni bir öpermisin"..
Kiz:
- "********* evin önünde annemler görür" der..
Erkek:
"Ne olacak canim bu saatte kim görecek, ne olur seni cok seviyorum..."
Kiz:
"Ben de seni ama olmaz..."
Erkek cok atesli tabi devamli israr eder.. bir ara aniden merdivenlerin isigi yanar ve kizin kücük kiz kardesi belirir.
Kücük kiz:
- " Babam diyor ki öpecekse öpsün, gerekirse ben öpecekmisim, o da olmazsa kendisi gelecekmis ama o hayvan oglu hayvana söyle elini diyafon dügmesinden ceksin dedi"
Kéan aRs
08-28-2007, 01:53 PM
SAF KIZ
Saf kizin bir tanesini erkek arkadaslari erik agacina cikmasi icin israr ediyorlarmis. "Agaca cikarsan sana para verecegiz hediye alacagiz..." diye kandirmaya calisiyorlarmis. Kizcagiz da suphelenmis, gelmis annesine sormus. "Anne bu arkadaslarim benim erik agacina cikmami neden bu kadar israrla istiyorlar?". Annesi, "Kizim onlar seni erik agacina cikarip asagidan küloduna bakacaklar." diyor ve pesine nasihati veriyor "Sakin cikma." Kiz da "Peki"diyor.
Ertesi gunu kizin annesi bakiyor ki kizinin elinde bir suru hediye ve para ile geliyor. Annesi cikisiyor "Seni erik agacina cikardilar degil mi....!"
Kizi, "Anne ciktim ama külodumu cikaripta ciktim. Onlar da benim külodumu goremediler. Ben külotumu gosterecek kadar saf miyim...?"
Kéan aRs
08-28-2007, 01:54 PM
HOSTES
Uçak New York'a yaklaşırken iki pilot konuşmaktadırlar. Ne var ki mikrofon açık kalmıştır ve konuşulanlar bütün yolcularca dinlenmektedir.
- New York'a iner inmez, önce ılık bir banyo yapacağım. Sonra buzlu bir duble viski içeceğim, sonra da o sarışın saçlı, uzun bacaklı hostesle...
Bunları duyan sarışın saçlıi uzun bacaklı hostes hemen pilot kabinine doğru koşmaya başlar. Yaşlı bir yolcu, hostesin yolunu keser:
- Acele etme kızım. Bırak da rahat rahat viskisini içsin.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:54 PM
PAPAGAN
Yaşlı bir amca parkta bir banka çökmüş etrafı seyrediyormuş... derken yanına bir delikanli gelmiş ki saçları kırmızı, turuncu, mavi, sarı renk boyalı... Adam çocuğa bakakalmış... Çocuk da küstah bir sesle:
- "Ne var moruk, sen hayatında hiç çılgınca bişey yapmadın mı!" demiş... Adam gülümsemiş:
- "Yaptım.. bir seferinde çok sarhoştum ve bir papağanı becermiştim.. Şimdi de acaba sen benim oğlum musun diye merak ediyorum..."
Kéan aRs
08-28-2007, 01:55 PM
aßi $u aDReSe naSı qiDeßiLirim ??
Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-yürüyerek
.........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-1984’den beri oraya gidenler geri dönmedi
-N-nea??!
.........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-Bilmem, nasıl gidebilirsin ?
.........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-Ankara yazıyo kardeşim burada, burası Antalya
-Gidemezmiyim yani
........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-Onu boşver sen bu adrese git burası daha iyi
........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-Bende yabancıyım kardeş
-Onu sormadım abi, adres diyom
-??!!
........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-What? I don’t speak Turkish
-Pardon abi
........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-Ne etcen o adrese gidip de bakim
-Sana ne ya halla halla
-Olmaz sen söylemeden sana tarif etmem
-Delimidir nedir yav
........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-O evi biliyomda sen ne için gidiyodun oraya arkadaşım
-Ya chatten bi kadınla tanıştımda. Anlarsınya
-Neaa o benim ev lan! Gel lan buraya zibidi
-Pardon bi bilmiyodum. Dur, bırak o levyeyi abi
-Al ulan
-Ah kafammm
........................................
-Abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-Yürüyerek gidersen uzak olur
-Zıplayarak gitsem
-??!!
> abi şu adresi tarif edebiLcenmi ?
< adres sormak 50 yni kurus fircenmi ?
> !! ??
-abi şu adrese nasıl gidebilirim ?
-defolup gidebilirsin..
-nasıl yani
-istersen defolup olup da gidebilirsin. senin zevkine kalmış
-abi
Kéan aRs
08-28-2007, 01:56 PM
Küçük Temel'e sormuşlar:
- 1881'de ne oldi?
- Atatürk toğdi.
- Peci, 1884'te ne oldi?
- Atatürk üç yaşina bastı!
Kéan aRs
08-28-2007, 01:56 PM
temel ıle fadıme sevgılılermıs ama evlenmemısler hıc..yasları 40-45 olumus...
fadıme bıgun temele "temel hadı evlenelım" demıs
temel de "ULA FADIME BIZI BU YASTAN SONRA KIM ALIR "" demıs
Kéan aRs
08-28-2007, 01:56 PM
Tecavüz
Manastırdan şehire gitmek üzere yaya olarak yola çıkan iki rahibe ormanlık bir alandan geçmek zorunda kalırlar..Ormanın derinliklerine ulaştıklarında,önlerine aniden iki serseri çıkar.Birkaç çırpınıştan sonra serseriler, rahibeleri halleder ve geldikleri gibi yine esrarengiz biçimde kaybolurlar.. Tekrar yola koyulan rahibelerden biri diğerine sorar:
- Kardeş,iki kez tecavüze uğradığımızı Rahip Efendiye söyleyecekmiyiz?....
Diğeri arkadaşına şaşkın şaşkın bakar:
- Ama bizi bir kez düzdüler..
- ayy..yoksa dönerken ayni yolu kullanmayacak mıyız..
Kéan aRs
08-28-2007, 01:56 PM
Yırtık
Baş rahibe bir sabah manastırda butun rahibeleri toplar ve dün akşam manastırda olmaması gereken olaylar oldu der. Dün akşam manastıra erkek girdiğini söyler bütün rahibeler hhiiihh der fakat arka taraftan bulunan rahibe kikiki güler. Baş rahibe iççamaşırı falan bulunduğunu söyler. Bütün rahibeler yine hhiiihh yaparlar arkadakide yine sinsi gülmeye devam eder. Baş rahibe perzervatif bulundu der. Butun rahibeler arkadaki rahibe hariç hiihh der arkadaki rahibe kkıı kıkı gülmeye devam eder. Rahibe sözünü şöyle bitirir:
Fakat perzervatif yırtıktı der bu kez bütün rahibeler kkı kı güler ve arkadaki rahıbe hhiiiihh der.
Kéan aRs
08-28-2007, 01:58 PM
KAYSERİLİ
Okuma-yazma bilmediğini önce* den söyleyenlerden birinin, bilenler tarafına geçtiğini gören kumandan bağırır:
— Sen neden o tarafa geçiyorsun
oğlum?
Acemi er gayet ciddi bir ağızla:
— Kumandanım, der. Okumam
yazmam yok ama Kayseriliyim!...
BANA SOR
Bir adamın gayet huysuz bir hanımı varmış. Kadın bir gün Cenazesini kaldıracakları vakit imam, âdet gereği:
— Ey cemaat! Şu hatunu nasıl bilirsiniz? deyince, adam imama:
Be hocaefendi! Cemaat ne bilsin, onu bana sor!
demiş.
SİZDEN AVANAK KİMSE YOK
Napolyon Bonapart, ki Avusturya İmparatorunun damadı idi, bir gün o taraftan fena bir haber alır. Kayın* pederine öfkesinden hanımı Maria'ya:
— Baban çok avanaktır, der. İmparatoriçe, fransız-
çayı iyi bilmediğinden, "avanak" manasına olan fransız- ca kelimeyi anlayamaz, hazır bulunan başbakandan bu kelimenin manasını sorar. O, iki tarafı da gücendirme* mek için:
— Dirayetli demektir, der.
Bir kaç gün sonra, imparatoriçenin başkanlığı altın*da hususi bir meclis kurulur. Mühim bir madde müza* kere olunduğu sırada kraliçe başbakana:
— Bu işin düzeltilmesi himmetinize bağlıdır, çünkü
içimizde sizden avanak kimse yoktur! der.
FOTOĞRAF
Temel, ahırda ineklerin arasında fotoğrafım çektirir ve yirmi yıldır gurbette olan dayısına yollar. Res*min arkasına da şöyle yaz* mıştır:
— Ortada, işaretleduğum penum!
KIRKAYAK
Lüks bir Mersedes Temel'e çarpar. Temel'in bacağı kırılır. Hastanede mersedesin sahibi hem özür diler hem de uzlaşma önerir.
Temel:
— Olur efendu, der. Bağa bir beşyüzmilyon pango-
not verursen vazgeçerum davadan.
* Yahu ne yapıyorsun ben milyarder miyim?
* Ha sen milyarder değilsun da ben kırkayak mi-
yum?
TİCARETE DÖKMENİN ANLAMI YOK
Köyden şehire göçmüş cahilin biri, camiye pek gitmediği gibi, za*man zaman din adamları aleyhinde de lâflar edermiş. Bir ğün, ondan alacaklı ve bakkal dükkânı sahibi olan hoca bunu sıkıştırmış:
* Ula Memo! Sen müslüman
değil misin?
* Elhamdülillah müslümanım.
* Niye öyleyse, namaz kılmı*
yorsun?
* Kılacağım.
* Oruç?
* Tutacağım.
* Karma iyi davranacak mısın?
* Davranacağım.
* Komşularla da iyi geçinecek misin?
* Geçineceğim.
— Borçlarını da ödeyecek misin?
Sözün buraya gelmesine fena halde sinirlenen Memo:
— Hoca efendi, hoca efendi! demiş. îşi ticarete dök*
menin âlemi yok.
KAZA
Polise bir ihbar gelir. Te* mel ile Dursun kaza yap*mıştır. Polis olay yerine geldiğinde görür ki, ara* balar sapasağlam, Temel ile Dursun'un ağzı burnu dağılmış. Polis sorar:
— Anlat Temel. Olay na* sıl oldu?
— Komserum... Hava sisli olduğundan kafamı pencereden çıkarmış öyle gideyirdum. Meğersem Tur* sun da karşidan öyle geleyirmuş...
ATINI ALSIN
Temel komşusunun atını almış, uzak bir Karadeniz köyüne gitmiş. Atı uygun bir yere bağlayarak düğün evine çıkmış. Kendisi gibi uzaktan gelen diğer davetli* ler de atlarım Temel'in atının yanına bağlamışlar. Ak* şam üzeri düğün dağıldığında, Temel atım alıp geri dö* necek amma acaba hangi at kendisinin, bir türlü karar verememektedir. Bu arada diğer atların sahipleri de
orda toplanıp dönüş hazırlıkları içindedirler. Temel'in işi acele olduğu için bir an evvel gidecek, fakat atını ta- nıyamıyor. Bir an düşünür ve tabancasını çeker:
— Uyy uşaklar ha puriye pakın, herkes atinu alsun, pen penum atimu vuracağum daa...
Bunun üzerine oradakiler hemen atlarına binerek uzaklaşırlar. Temel'e de kendi atı kalır ve bir yanlışlık yapmaktan kurtarır kendini.
AT
Küçük Temel dert yanıyordu:
* Babacığım, bizim
öğretmen atları tanımıyor!
* Nasıl olur, bir öğ*
retmen atı bilmez olur
mu?
* Bir at resmi çizip gösterdim. Bana, "Bu da ne*
yin nesi?" diye sordu.
BÜYÜKANNE
Kendisini çok genç zanneden, zannettiğinden daha genç görünmeğe çalışan bir kadının oğlu, anasından gizli evlenir. Bir kaç sene sonra karısı vefat eder. İki ço* cuğu geride kalır. Adam çocuklarını alıp anasına getirir ve elini öperek:
* Anneciğim! Nasılsa cahilliğime uyup bir halttır
ettim. Rica ederim, bu çocukların hatırı için kabahatimi
affet! diye yalvardığı sırada, çocuklar da:
* Büyükanne! diyerek kadının boynuna sarılırlar.
Kadın, oğluna der ki:
* Haydi senin kabahatini affedeyim, lakin çocukla*
rın bana "büyükanne" demelerini affedemem!
AL BU KIZU
* Ula Cemal, al pu kizu. Biluyrum
cüzel değil ama çok zengindur. Cüzel-
liktan sağa ne? Sabah işe cit, akşam
karanluğu dön. Gece yüzinu da cör-
mezsun. Hafta sonu da seyahata çik.
* Eyi çok eyi uşah, ha nüfus sayimi
olduğu cun ne edeceğim?
PALAVRA
Temel kahvede palavraları bir biri peşisıra sırala* maktadır.
— Pizum sülale Yusuf Peygambere kadar dayanır.
Dinleyenlerden Cemal'in sabrı taşar:
* Ola çok ataysun. Seni biraz daha dinlesek sülale*
min Nuh'un gemisine bindiğunu söyleyeceksun.
* Yok demem oyla pişey, çünki pizum gendi taka-
muz varimiş. Tufanda pinmuşuk.
ZAMANE
Yaşlı dede torunu* nu çocuk parkına götü*rürken, önlerinden çok güzel bir araba geçti.
Dede:
— Bak düt düt ge*
çiyor, diye çocuğa ara-.
bayı gösterdi.
Çocuk:
— Dede, dedi, o senin düt düt dediğin sekiz silin*
dirli, otomatik vitesli seksen model bir Mercedestir.
YARIŞ ATI
Kocasının ceplerini karış* tırırken bir kağıt parçası buldu kadın. Üzerinde "Leyla" yazıyordu, bir de telefon numarası vardı. Akşam, kağıdı göstererek sordu Kadın kocasına:
— Bu kimin numarası?
— Aaa, bilmiyor musun, ünlü yarış atı bu. Bu hafta
ona oynadım.
On gün sonra koca işten eve dönünce, karısı:
— O ünlü yarış atı Leyla var ya, dedi. İşte o aradı se*
ni bugün.
DÜNYAYA GELMEK
Çocuklar aralarında bebekle* rin nasıl dünyaya geldiğini ko* nuşuyorlarmış.
* Biri; "Bizim ailede çocukları leylekler getirir," demiş.
Diğeri, "Bizde lahana tarlasında bulurlar. Onur, mahzun mahzun konuşmuş;
— Bizim maddi durumumuz iyi değil, o yüzden be* bekleri annem kendisi yapıyor.
AMORTİ
Karadeniz ilkokullarından birinde tarih dersi yapılı* yordu. Öğretmen dersi anlattıktan sonra öğrencileri te* ker teker sözlüye kaldırmaya başladı. Sıra Temel'e gel*diğinde sordu:
* Bil bakalım. İstanbul'un fethi hangi tarihte oldu?
* 1553...
Öğretmen büyük kızgınlık içinde bağırır.
— Bilemedin, 1453. Otur...
Temel bu cevap üzerine öğretmenin gözünün içine baka baka büyük bir hayret ifadesiyle şöyle der:
— Olir mi öğretmenum. Son içi rakamu pildum.
Amorti yok midur?..
İNANMAK
Temel doktora gidip midesinin ağrıdığını söylemiş.
— Doktor muayene etmek için
"soyun" demiş Temel'e...
Temel şaşırmış, kızmış:
— Bana inanmıyor musunuz
doktor bey?!.
KAN TER İÇİNDE
Temel'in üstü başı kan içinde kahveye girdiğini gö* ren arkadaşları hayretle sordular:
* Hayrola Temel, nedir bu halin?
* Hiç ya bizim kaynatayı gömdük de...
* Yaa, başın sağolsun. İyi de bu kanlar ne oluyor?
* Ha onu sormayın... Gömerken bayağı direndi de...
DOSTLARIMIN ELİNDEN BENİ KURTAR
Dostlarının olur olmaz zamanda yaptığı ziyaretlerden illallah getiren bir Bektaşi, Allah'a şöyle yalvarmış:
— Allahım, sen beni dostlarınım elinden kurtar, düşmanlarımla nasıl olsa ben başa çıkarım!
MALİYETİNE
Hırsız, çaldığı elbiseyi satmak için gittiği pazarda, elindekini bir başkasına çaldırmış. Akşam eve döndüğünde hanımı sormuş:
— Elbiseyi kaça sattın? Hırsız gülümseyerek:
— Maliyetine, demiş.
İMZA
Adamın biri, kendisi hakkında kötü sözler söyleyen birine haddini bildirmek için evine kadar gider. Fakat, evde bulamaz. Öfkesinden kapıya büyük harflerde "EŞ- ŞEK" yazıp geri döner.
Birkaç gün sonra o kişiden şöyle bir yazı alır:
— Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzadan anladım!..
UCUZ ELBİSE
Temel lüks bir mağazaya girmişti. Tezgâhtar kıza,
— Bana bu dükkândaki en ucuz el*
biseyi gösterin lütfen! dedi.
Cevap şöyleydi:
— Üzerinizdeki efendim! KAYSERİLİ
Okuma-yazma bilmediğini önce* den söyleyenlerden birinin, bilenler tarafına geçtiğini gören kumandan bağırır:
— Sen neden o tarafa geçiyorsun
oğlum?
Acemi er gayet ciddi bir ağızla:
— Kumandanım, der. Okumam
yazmam yok ama Kayseriliyim!...
BANA SOR
Bir adamın gayet huysuz bir hanımı varmış. Kadın bir gün Cenazesini kaldıracakları vakit imam, âdet gereği:
— Ey cemaat! Şu hatunu nasıl bilirsiniz? deyince, adam imama:
Be hocaefendi! Cemaat ne bilsin, onu bana sor!
demiş.
SİZDEN AVANAK KİMSE YOK
Napolyon Bonapart, ki Avusturya İmparatorunun damadı idi, bir gün o taraftan fena bir haber alır. Kayın* pederine öfkesinden hanımı Maria'ya:
— Baban çok avanaktır, der. İmparatoriçe, fransız-
çayı iyi bilmediğinden, "avanak" manasına olan fransız- ca kelimeyi anlayamaz, hazır bulunan başbakandan bu kelimenin manasını sorar. O, iki tarafı da gücendirme* mek için:
— Dirayetli demektir, der.
Bir kaç gün sonra, imparatoriçenin başkanlığı altın*da hususi bir meclis kurulur. Mühim bir madde müza* kere olunduğu sırada kraliçe başbakana:
— Bu işin düzeltilmesi himmetinize bağlıdır, çünkü
içimizde sizden avanak kimse yoktur! der.
FOTOĞRAF
Temel, ahırda ineklerin arasında fotoğrafım çektirir ve yirmi yıldır gurbette olan dayısına yollar. Res*min arkasına da şöyle yaz* mıştır:
— Ortada, işaretleduğum penum!
KIRKAYAK
Lüks bir Mersedes Temel'e çarpar. Temel'in bacağı kırılır. Hastanede mersedesin sahibi hem özür diler hem de uzlaşma önerir.
Temel:
— Olur efendu, der. Bağa bir beşyüzmilyon pango-
not verursen vazgeçerum davadan.
* Yahu ne yapıyorsun ben milyarder miyim?
* Ha sen milyarder değilsun da ben kırkayak mi-
yum?
TİCARETE DÖKMENİN ANLAMI YOK
Köyden şehire göçmüş cahilin biri, camiye pek gitmediği gibi, za*man zaman din adamları aleyhinde de lâflar edermiş. Bir ğün, ondan alacaklı ve bakkal dükkânı sahibi olan hoca bunu sıkıştırmış:
* Ula Memo! Sen müslüman
değil misin?
* Elhamdülillah müslümanım.
* Niye öyleyse, namaz kılmı*
yorsun?
* Kılacağım.
* Oruç?
* Tutacağım.
* Karma iyi davranacak mısın?
* Davranacağım.
* Komşularla da iyi geçinecek misin?
* Geçineceğim.
— Borçlarını da ödeyecek misin?
Sözün buraya gelmesine fena halde sinirlenen Memo:
— Hoca efendi, hoca efendi! demiş. îşi ticarete dök*
menin âlemi yok.
KAZA
Polise bir ihbar gelir. Te* mel ile Dursun kaza yap*mıştır. Polis olay yerine geldiğinde görür ki, ara* balar sapasağlam, Temel ile Dursun'un ağzı burnu dağılmış. Polis sorar:
— Anlat Temel. Olay na* sıl oldu?
— Komserum... Hava sisli olduğundan kafamı pencereden çıkarmış öyle gideyirdum. Meğersem Tur* sun da karşidan öyle geleyirmuş...
ATINI ALSIN
Temel komşusunun atını almış, uzak bir Karadeniz köyüne gitmiş. Atı uygun bir yere bağlayarak düğün evine çıkmış. Kendisi gibi uzaktan gelen diğer davetli* ler de atlarım Temel'in atının yanına bağlamışlar. Ak* şam üzeri düğün dağıldığında, Temel atım alıp geri dö* necek amma acaba hangi at kendisinin, bir türlü karar verememektedir. Bu arada diğer atların sahipleri de
orda toplanıp dönüş hazırlıkları içindedirler. Temel'in işi acele olduğu için bir an evvel gidecek, fakat atını ta- nıyamıyor. Bir an düşünür ve tabancasını çeker:
— Uyy uşaklar ha puriye pakın, herkes atinu alsun, pen penum atimu vuracağum daa...
Bunun üzerine oradakiler hemen atlarına binerek uzaklaşırlar. Temel'e de kendi atı kalır ve bir yanlışlık yapmaktan kurtarır kendini.
AT
Küçük Temel dert yanıyordu:
* Babacığım, bizim
öğretmen atları tanımıyor!
* Nasıl olur, bir öğ*
retmen atı bilmez olur
mu?
* Bir at resmi çizip gösterdim. Bana, "Bu da ne*
yin nesi?" diye sordu.
BÜYÜKANNE
Kendisini çok genç zanneden, zannettiğinden daha genç görünmeğe çalışan bir kadının oğlu, anasından gizli evlenir. Bir kaç sene sonra karısı vefat eder. İki ço* cuğu geride kalır. Adam çocuklarını alıp anasına getirir ve elini öperek:
* Anneciğim! Nasılsa cahilliğime uyup bir halttır
ettim. Rica ederim, bu çocukların hatırı için kabahatimi
affet! diye yalvardığı sırada, çocuklar da:
* Büyükanne! diyerek kadının boynuna sarılırlar.
Kadın, oğluna der ki:
* Haydi senin kabahatini affedeyim, lakin çocukla*
rın bana "büyükanne" demelerini affedemem!
AL BU KIZU
* Ula Cemal, al pu kizu. Biluyrum
cüzel değil ama çok zengindur. Cüzel-
liktan sağa ne? Sabah işe cit, akşam
karanluğu dön. Gece yüzinu da cör-
mezsun. Hafta sonu da seyahata çik.
* Eyi çok eyi uşah, ha nüfus sayimi
olduğu cun ne edeceğim?
PALAVRA
Temel kahvede palavraları bir biri peşisıra sırala* maktadır.
— Pizum sülale Yusuf Peygambere kadar dayanır.
Dinleyenlerden Cemal'in sabrı taşar:
* Ola çok ataysun. Seni biraz daha dinlesek sülale*
min Nuh'un gemisine bindiğunu söyleyeceksun.
* Yok demem oyla pişey, çünki pizum gendi taka-
muz varimiş. Tufanda pinmuşuk.
ZAMANE
Yaşlı dede torunu* nu çocuk parkına götü*rürken, önlerinden çok güzel bir araba geçti.
Dede:
— Bak düt düt ge*
çiyor, diye çocuğa ara-.
bayı gösterdi.
Çocuk:
— Dede, dedi, o senin düt düt dediğin sekiz silin*
dirli, otomatik vitesli seksen model bir Mercedestir.
YARIŞ ATI
Kocasının ceplerini karış* tırırken bir kağıt parçası buldu kadın. Üzerinde "Leyla" yazıyordu, bir de telefon numarası vardı. Akşam, kağıdı göstererek sordu Kadın kocasına:
— Bu kimin numarası?
— Aaa, bilmiyor musun, ünlü yarış atı bu. Bu hafta
ona oynadım.
On gün sonra koca işten eve dönünce, karısı:
— O ünlü yarış atı Leyla var ya, dedi. İşte o aradı se*
ni bugün.
DÜNYAYA GELMEK
Çocuklar aralarında bebekle* rin nasıl dünyaya geldiğini ko* nuşuyorlarmış.
* Biri; "Bizim ailede çocukları leylekler getirir," demiş.
Diğeri, "Bizde lahana tarlasında bulurlar. Onur, mahzun mahzun konuşmuş;
— Bizim maddi durumumuz iyi değil, o yüzden be* bekleri annem kendisi yapıyor.
AMORTİ
Karadeniz ilkokullarından birinde tarih dersi yapılı* yordu. Öğretmen dersi anlattıktan sonra öğrencileri te* ker teker sözlüye kaldırmaya başladı. Sıra Temel'e gel*diğinde sordu:
* Bil bakalım. İstanbul'un fethi hangi tarihte oldu?
* 1553...
Öğretmen büyük kızgınlık içinde bağırır.
— Bilemedin, 1453. Otur...
Temel bu cevap üzerine öğretmenin gözünün içine baka baka büyük bir hayret ifadesiyle şöyle der:
— Olir mi öğretmenum. Son içi rakamu pildum.
Amorti yok midur?..
İNANMAK
Temel doktora gidip midesinin ağrıdığını söylemiş.
— Doktor muayene etmek için
"soyun" demiş Temel'e...
Temel şaşırmış, kızmış:
— Bana inanmıyor musunuz
doktor bey?!.
KAN TER İÇİNDE
Temel'in üstü başı kan içinde kahveye girdiğini gö* ren arkadaşları hayretle sordular:
* Hayrola Temel, nedir bu halin?
* Hiç ya bizim kaynatayı gömdük de...
* Yaa, başın sağolsun. İyi de bu kanlar ne oluyor?
* Ha onu sormayın... Gömerken bayağı direndi de...
DOSTLARIMIN ELİNDEN BENİ KURTAR
Dostlarının olur olmaz zamanda yaptığı ziyaretlerden illallah getiren bir Bektaşi, Allah'a şöyle yalvarmış:
— Allahım, sen beni dostlarınım elinden kurtar, düşmanlarımla nasıl olsa ben başa çıkarım!
MALİYETİNE
Hırsız, çaldığı elbiseyi satmak için gittiği pazarda, elindekini bir başkasına çaldırmış. Akşam eve döndüğünde hanımı sormuş:
— Elbiseyi kaça sattın? Hırsız gülümseyerek:
— Maliyetine, demiş.
İMZA
Adamın biri, kendisi hakkında kötü sözler söyleyen birine haddini bildirmek için evine kadar gider. Fakat, evde bulamaz. Öfkesinden kapıya büyük harflerde "EŞ- ŞEK" yazıp geri döner.
Birkaç gün sonra o kişiden şöyle bir yazı alır:
— Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzadan anladım!..
UCUZ ELBİSE
Temel lüks bir mağazaya girmişti. Tezgâhtar kıza,
— Bana bu dükkândaki en ucuz el*
biseyi gösterin lütfen! dedi.
Cevap şöyleydi:
— Üzerinizdeki efendim!
Kéan aRs
08-28-2007, 01:59 PM
Karı koca 100 km hızla gidiyorlarmış. Arabayı adam kullanıyormuş ve karısı birden
"Hayatım" demiş... "Seninle 15 yıl boyunca güzel bir beraberlik yaşadık. Ama ben artık boşanmak istiyorum."
Adam sesini çıkarmamış ama hızı 110 a çıkarmış.
Karısı " Neden diye soracağını biliyorum.. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama arkadaşın Joe ile birlikte birkaç aydır beraber oluyoruz... Ve üzgünüm ama yatakta o senden daha iyi.."
Adam yine ses çıkarmadan hızı 120 ye çıkarmış.
Kadın devam etmiş.." Evi ben istiyorum " Artık 130 la gidiyorlarmış... Kadın "Ayrıca..." demiş.. " Bütün çeklerini , kredi kartlarını, arabayı da istiyorum.."
Ve adam hızı 140 a çıkarmış.. Hala sesini çıkarmadan..
Kadın sormuş: Hiçbirşey söylemeyecek misin? Sen hiçbir sey istemiyor musun?
Adam 160 a çıkmış ve cevaplamış:
" Hayır ..Ben ihtiyacım olan herşeye sahibim.. "
Karısı şaşırmış.." Öyle mi? Nedir o??"
Ve araba karşıdaki duvara saatte 160 kilometre hızla çarpmadan once adam cevap vermiş:
" Airbag bende! ..."
Kéan aRs
08-28-2007, 01:59 PM
Ayni aracta seyahat eden 3 kisi bir kazadan sonra obur
dunyaya gocmusler. Hemen hesap meleginin onunde kuyruga girmisler.
Melek birinciye sormus?
"Iyi bir adam mi idin?Karini hic aldattin mi?"
"Tum kurallara uygun davrandim ve karimi da hic
aldatmadim"
Melek ekrana bakmis,
"Dogru soyluyorsun.Sana cennette en guzel yerlerden birini
tahsis ediyor ve super bir Mersedesle seni gonderiyorum" Melek ikinciye sormus?
"Iyi bir adam mi idin?Karini hic aldattin mi?"
"Ufak tefek kacamaklarim olmustur ama genelde iyi idim"
Melek ekrana bakmis,
"Dogru soyluyorsun.Cennette orta sinif bir yer tahsis
ettim ve bir Uno ile seni gonderiyorum"
Melek ucuncuye sormus
"Iyi bir adam mi idin?Karini hic aldattin mi?"
"Valla yakaladigim her firsati degerlendirdim.Guzel bir
hayat
surdum.Cok kadinla beraber oldum ama icimde kotuluk yoktu"
Melek ekrana bakmis
"En azindan dogru soyluyorsun,mert ve icinde kotuluk
olmiyan
adamsin.Seni
de cennete gonderiyorum.Disarda bir Mobilet var.Bin ve git"
Arkadan yola cikanlar bir sure sonra bir
bakmislar,Mersedesli
arkadaslari arabayi kenara cekmis agliyor
"Ne oldu? Ne bu durum?"sormuslar.
"Biraz once karimi gordum.Patenle ilerlemeye calisiyordu"
Kéan aRs
08-28-2007, 02:00 PM
Elektrik supurgesi saticisi, bir apartman dairesinin
kapisini calmis, kapiyi acan bayana
- "Hanimefendi, bu elimde gormus oldugunuz kovanin
icinde at pisligi var!" demis ve bu bir kova pisligi
evin icine dogru savurarak dokuvermis.
Sonra da
- "Hanimefendi, elimdeki elektrik supurgesi ile 10
dakika icinde bunu temizleyemezsem,
bu pisligi yiyecegim..!"
Kadin saticiya soyle bir bakmis
- "Beyefendi, ustune domates sosu da istermisiniz?
Elektrikler kesik de ....
Kéan aRs
08-28-2007, 02:00 PM
CEP TELEFONU
Temel otobüste cep telefonuyla konusuyormus,yolcular uyarmis:
-Otobüste cep telefonuyla konusmak yasaktir!Temel telefonun öbür ucundaki arkadasini uyarir:
-Ula Cemal,otobüsün içinde konusmam yasakmis,sen konus ben tinleyeyum!
ƒяαмвυαz
08-28-2007, 02:00 PM
hehe çok komıkler ama bir süre sonra bayıyo be kanka
Kéan aRs
08-28-2007, 02:00 PM
KURCALIYORSUN
Temel Trabzondan otobüse binmiş istanbula gitmek için.. izmitte otobüsün vites kolu bozulmuş.Temel de şoföre kızmış, "Ula pok yiyen tabi pozilur Trabzondan beri kurcaleysun o ni"
Kéan aRs
08-28-2007, 02:00 PM
ACIM
Dursun bir kıza aşık olmuş.
Aşkındandan şiir yazmış. Şiiri:
Sabahları yemek yiyemiyorum. Çünkü seni düşünüyorum
Öğlenleri yemek yiyemiyorum. Çünkü seni düşünüyorum
Akşamları yemek yiyemiyorum Çünkü seni
düşünüyorum
*******i uyuyamıyorum.
Çünkü açım.
Kéan aRs
08-28-2007, 02:01 PM
CEVABIN BÖYLESİ
Napolyon savaşta İspanya'yı yenmiş.İspanya kralı siz ancak para ve mal için savaşırsınız biz ise namusumuz ve şerefimiz için savaşırız demiş... Bunun üzerine Napolyon; -Evet insanın neyi eksikse onun için savaşır...
ƒяαмвυαz
08-28-2007, 02:01 PM
hehe vites attırcak tabii:lol:
Kéan aRs
08-28-2007, 07:28 PM
Cenaze
Bir adam sabah yururken ilginc bir cenaze kafilesi farkeder; onde giden
kopekli bir adam, arkasynda bir tabut ve 10 metre arkadan gelen bir
baska tabut ve tek syra olmus yaklasyk 200 adam. Tuhafina gider. Kafilenin basındaki adam kuskusuz cenazenin sahibidir, yanina yaklasir ve sorar;
"Beyefendi, bu uzuntulu gununuzde hatırlatmak istemem ama olenler neyiniz oluyor?"
Adam yanitlar
"Ondeki karim arkadakide kayinvalidem."
"Vah vah basiniz sagolsun. Nasil oldu?"
"Kopegim karima saldirip oldurmus. Kayinvalidemde karima yardima gelmis
onu da oldurmus."
Adam biraz dusundukten sonra sorar;
"Beyefendi kopeginizi odunc alabilir miyim?"
"Siraya gec"
Kéan aRs
08-28-2007, 07:29 PM
Hocanın aklı
Dört universite ogrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini
kacirirlar, sinav ertesinde hocalarini yakalayip, zarzor bindikleri arabanin lastigi patladigi icin sinavi kacirdiklarina ikna ederler.
Kadın, yalvarmalarina dayanamayarak, bu dört arkadasa sinavi 3 gun
sonra yapacagini soyler.
Sinav gunu geldiginde, matematik hocasi bizim dortluyu sinifin dört kosesine oturtur. Finali gecmek icin de en az 50 almak lazimdir, sinavda da 5 soru vardir. Sayfanin onundeki 4 matematik sorusu basit sorulardir ve her biri 10 puanliktir.
Kagidin arkasindaki soru ise 60 puanliktir ve de soru aynen şoyledir
" Hangi lastik patladi ?? "
Kéan aRs
08-28-2007, 07:29 PM
Ehvaaah!!
Gunlerden bir gun spermler ayaklanirlar.
-Bu prezervatif cikali hicbir ise yaramiyoruz, derler.Bir gun aralarindan biri one cikar ve:
-Arkadaslar biz bu prezervatifi patlatip amacimiza ulasmaliyiz, der.Savas
naralari atarak saldiriya gecerler fakat hepsi carpip ölür.Bu olay gelenek
haline gelir ve nesiller boyu surer ve hic bir basari elde edemezler.Gunlerden bir gun aralarindan biri yine one cikar ve
-Arkadaslar atalarimizdan kalan bu gelenegi yerine getirmeliyiz ve bu sefer
cok guclendik artik amacimiza ulasacagiz- der. Savas naralariyla yine
saldiriya gecerler ve en sonunda prezervatifi patlatirlar.Ondeki liderlerinden bagirarak bir ses gelir:
-Imdat boka battik geri donun !!!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:30 PM
Acele etmeyin
Alican çok terbiyesiz bir çocukmus. Bir gün annesinin misafirleri konken
oynamaya geleceklermis.Oglunun yanlis hareketlerde bulunacagindan korkan annesi misafirlere Alican terbiyesiz bir laf ederse kalkip gidiyormus
gibi yapin belki utanir demis.Misafirler tamam deyip oyuna basladiklari
sirada Alican içeri firlayarak"Anne anne limana bir gemi yanasti içinde
bir sürü abaza denizci var,etrafta kari ariyorlar demis Bunun üzerine
kadinlar ayaga kalkip gidermis gibi yapmislar. Bu sirada Alican atılmış "Oturun oturun daha birhafta buradalar "
Kéan aRs
08-28-2007, 07:30 PM
Enayi değilim
Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktğında arabasını akordeona
dönmüş bir halde bulur.
Cam sileceğinin altında bir kağıtt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla
karşılaşır :
-Ön vitesle geri vitesi karıstırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım.
Arabanızda gördüğünüz gibi çok büyük hasar var. Olayı gören kimseler de
şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu
kağıda adımı ve adresimi yazdığmı sanıyorlar.Ne halin varsa gör, o
kadar enayi değilim!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:31 PM
Aklınızda bulunsun
Adamin birini kirmizi isikta gectigi icin polis durdurmus, adamdan
ehliyet ruhsat istemis. Adam da "Yanimda yok, arkadasin evinde
iciyorduk, sanirim fazla kacirdim, biraz sarhosum orada unutmus olmam
lazım" demis.. Polis dumur olmus tabii..Kirmizi isik, alkol, ehliyet ruhsat yok...Gitmis komiserine durumu anlatmis...
Komiser gelmis adama ehliyet ruhsat sormus, adam cikartip uzatmis hemen.Komiser sasirmis tabiii...
Alkolmetreyi cikarip ufletmis, adamda zerre alkol yok...
Sasirmis tabi..
"Yaw memur bana sizin alkollu oldugunuzu ve ehliyetinizin yaninizda
olmadigini soyledi" demis.
Bizim uyanik donmus komisere..
"Siz ona aldirmayin, pek iyi degil galiba.. Birazdan size kirmizi isikta
gectigimi filan da soyleyebilir"
Kéan aRs
08-28-2007, 07:31 PM
Doktor
Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole
götürür.Bebeğe bakan doktor :
-Bu çocuk iyi gıda almıyor, der ve kadına dönerek:
-Lütfen soyununuz, diye rica eder.
Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol ettikten sonra doktor :
-Düşündüğüm gibiymi? hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yok.
Kadın :
-Tabi olmaz doktor bey, der.Ben çocuğun teyzesiyim...
ƒяαмвυαz
08-28-2007, 07:31 PM
güzel bir düşüncee hangi lastik?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:31 PM
İyilik
Birgun bir adamin karsisina bir cin cikmis, "benden uc dilek dile.." demis.
Adam:"Kaynanmı, artik gormek istemiyorum" deyince cin bir anda adamin gozlerini oyuvermis.
Adam aci icinde kivranarak:"Ne yaptin yahu" deyince
Cin:"Eee, sen artik kaynanamı gormek istemiyorum demedin mi? Artik gormeyeceksin"demis.
"Simdi soyle bakalim ikinci istegin nedir?"
Adam: "Madem bu boyle oldu, ama hiç olmazsa aletim bacaklarima değsin ki teselli bulayim" deyince cin şak diye adamin bacaklarini keserek aletiyle ayni boya getirmis.
Adam yine aci icinde "ne yaptin ulan" deyince...
Cin:"Eee artık değiyor işte" demis ve eklemis
"Sira son isteginde"
Adam:"Yahu senin hic yaptigin iyi bir sey yok mu? Iyilik olarak ne
yapabiliyorsan bana onu yap" deyince cin adamin arkasina gecmis ve adami bir guzel becermis.
Adam yine bagirarak:"Ne yapiyorsun ulan, bu nasil iyilik" deyince
Cin cevap vermis:"Bu sana en iyi iyiliktir, hem korsun hem topalsin, baska kim becerir seni !!!.."
Kéan aRs
08-28-2007, 07:32 PM
Sperm testi
Bir gün 75 yaşında bir ihtiyar sperm testi yaptırmak için doktora gider.
Doktor adama bir kavanoz verir ve :
-Bunu doldurup yarın bana getirin, der. Ertesi gün ihtiyar kavanozu
getirip doktora verir. Doktor kavanoza bakar ve boş olduğunu görür ve
sebebini sorar. İhtiyar anlatmaya başlar :
-Doktor bey, dün gece sağ elimle denedim olmadi, sol elimle denedim gene
olmadı. Karımı çağırdım, o da sağ ve sol elleriyle denedi, ağzıyla
denedi önce dişini çıkararak sonra dişini takarak denedi gene olmadı.
Baktık olacak gibi değil komşunun karısını çağırdık o da iki elini ve
ağzını denedi gene olmadı, deyince doktor kendini tutamamış :
-Naaptınız, komşunun karısını da mı çağırdınız, diye sormuş.
İhtiyar da :
-Napalım, açamadık şu lanet kavanozu bir türlü.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:32 PM
Diş çektirmek mi??
Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın :
-Ah doktorcuğum, dedi.Bu dişi çektirmektense, çocuk doğurmayı tercih
ederim.
Doktor :
-Öyleyse koltuğun ayarını yapmadan önce kararınızı verin.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:33 PM
Kitapçıda
Adam kitabevinden içeri girdi, tezgahta duran gence sordu :
-Sizde "Kadinlara Karsi Zafer Kazanan Erkek" romanı varmı? Tezgahtar
eliyle az ötesini işaret etti :
-Var efendim, orada masal kitapları bölümünde bulabilirsiniz.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:33 PM
İletişim
Kari koca muthis kavga etmisler ve kusmusler bakmislar olcak gibi
deyil ve birbirlerine notlar yazarak anlasmaya karar vermisler.Bir gun
adam bir is gorusmesi yapmis ve sabah 8.30 da ise gitmesi gerek
komidinin uzerine bir not yazip koymus "sabah beni saat 8.00 de"
kaldir ertesi gun olmus adam bir kalkmis saat 10.00 muthis sinirle
firlamis yatakdan ve basuncunda bir not " saat 8.00 kalk""
Kéan aRs
08-28-2007, 07:33 PM
Doktor
Uzun ve yorucu bir ask ve sevisme seansindan sonra doktor az otesinde
uyuklayan hastasina bakarken birden cok fena halde sucluluk duygusuna
kapilmis. Panikler gibi olunca icini rahatlatmak icin kendi kendine
soylenmeye baslamis "sakin ol Howard sakin ol... O kadar da dert etme
kendine.. Bu dunyada hastasiyla sevisen ilk ve tek doktor sen degilsin..
Pek cok doktor yapmistir bunu.. Tam o sirada kalbinin derinliklerinden
gelen vicdaninin sesini duymus.
"Ama Howard sen veterinersin..."
Kéan aRs
08-28-2007, 07:34 PM
Neyle çalıyorum?
Gecenin bir vakti genelevin kapısı yıkılacak gibi çalınıyormuş...güm güm
güm. fahişelerden biri sinirle kapıyı açmış ve karşısında iki koluda
olmayan adamı görünce sormuş.
- noluyor ne biçim kapı çalmak o öyle demiş adam
- çabuk bana bir karı ver acilen demiş
Bunun üzerine kadın
- Sen bu halinle kadını napıcan neyine güveniyorsun diye sorunca
Adam:
- Bir saattir kapıyı neyle çalıyorum sanıyorsun demiş
Kéan aRs
08-28-2007, 07:34 PM
İş başvurusunda
Adamın biri iş baş vurusunda bulunmak için bir şirkete gitmiş şirkettekiler
toplanıp adamı sınava almışlar . Sana bir soru soracağız bilirsen işi
alınacaksın demişler. Adam tamam demiş sorun.Soru şu yolda gider, yolcu taşır şöför kullanır nedir bu? Adam düşünmüş otobüs demiş .Şirkettekiler tamam kardeşim otobüs ama markası ne magirus'mu mercedes' mi MAN ' mı demişler.
Tam adam çıkacakken gel demişler sana bir hak daha tanıyalım söyle
bakalım havada uçar pilot kullanır yolcu taşır nedir bu? Adamcağız düşünmüş yolcu uçağı demiş. Şirkettekiler kusura bakma demişler tamam yolcu uçağı ama Boing mi , Airbus mı, concorde mu demişler bilemedin güle güle demişler.
Adamcağız tam çıkacakken dönmüş bir soruda ben size sorabilirmiyim demiş söyleyin bakalım kadınların iki bacağının arasında bulunur nedir bu?
Şirkettekiler tabiki malum organın adını hep bir ağızdan söylemişler. Adam
dönmüş;tamamda kardeşim demiş ananınki mi, ebeninki mi...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:34 PM
Dert
Eczaneye giren delikanli, eczaci hanimi görünce geri dönmeye davrandiysa
da,
- Ne istediniz? Sorusu üzerine durmak zorunda kaldi.
- Eczaci beyle görüsecektim.
- Eczanenin sahibi benim. Iki de bayan ortagim var. Ne istediginizi bize
söyleyebilirsiniz.
Delikanli, kizarip bozararak:
- Son günlerde bir seyler oldu bana, dedi. Kadinlar beni çok tahrik ediyor.Üç
bes kadin bile yetmiyor. Bunun için bana acaba ne verebilirsiniz?
Eczaci hanim: - Bir dakika, dedi içerdeki arkadaslarimla Konusayim.
Geri dönünce:
- Size, dedi, ayda sekiz bin frank verebiliriz. Bizim evde kalirsiniz, yiyip
içmek de bizden.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:35 PM
TESADÜF BU YA!
Kopenhag'da bir genç doğum kliniğine girip danışmaya başvurdu:
— 48 numaralı odada
yatan genç kızla görüşmek
istiyorum.
Nöbetçi hemşire sordu:
Hay hay! Siz nesi oluyorsunuz hastanın?
Ben mi? Erkek kardeşi?
Bu sırada hemşirenin yanında duran hanım hemen atıldı:
— Öyle mi? Çok memnun oldum tanıştığımıza. Ben
de annesiyim...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:35 PM
EVLİLİĞİN BÖYLESİ
Nasrettin Hoca evlen meye niyetlenir. Eş- dost bir hatuncağızı öve öve göklere çıka rırlar.
Şöyle huylu!
Böyle soylu!
— Dünyalar güzeli... Hoca'nın gönlünü çelerler.
Evlenirler. Zifaf gecesi yüz görümlüğünü veren Ho ca, gelinin duvağını kaldırır. Aman Allah'ım! Çirkin bir gelin.
Gelin hanım, kocasına sadakatini göstermek için:
— Hoca efendi, akrabalarından kime görüneyim, ki
me görünmeyeyim? diye sorar.
Hoca şaşkın:
— Aman hatun, bana görünme de kime görünürsen
görün... der.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:35 PM
DOĞRU SÖZ
Müfettiş, öğrencilere sorar:
— İçinizde en uslu kim?
Öğrenciler, hep bir ağızdan - cevap verirler:
— Öğretmenimiz!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:35 PM
GEZGİN
Hoca'nın hanımı çok gezermiş. Düğün-dernek, bayram-seyran... dolaşırmış.
Hoca'nın dostları:
— Hocam, yenge biraz çok do laşmıyor mu? derler.
Ne de olsa hatunu. Hiç laf söy-
letir mi Hoca...
Hiç sanmıyorum, der ve ekler:
O kadar dolaşsaydı, bazen bize de uğrardı...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:35 PM
EŞEK BAŞI
İstanbul'a yeni gelen köylü, ku yumcu dükkânının vitrinini merakla inceliyordu. Kuyumcunun çırağı, onunla alay etmek için:
Hemşerim, dedi, ne bakıyor
sun öyle?
Hiç... Bu dükkânda ne satılır
diye merak ettim de...
Çocuk güldü:
Eşek kafası satılır.
Allah versin... Alışverişiniz yolunda olmalı...
Nereden bildin, dayı?
Baksana, koca dükkânda seninkinden başka kal
mamış!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:36 PM
NEYİ GÖRMEMİŞ
Şoför kullandığı taksiyle "Sağa dönülmez işaretine rağmen sağa saptığı sırada trafik polisinin keskin keskin çalan düdük sesiyle birden yavaşladı, sonra yolun kenarına çekilerek durdu. Trafik polisi, sağ elinde zin-
cirden tuttuğu düdüğü sallaya sallaya yürüyerek tak* sinin yanına geldi, sert bir sesle sordu:
— Levhayı görmedin mi?
Şoför, kabahatli olduğunu kabul etmenin rahatlığı içinde itirafta bulundu:
— Görmesine gördüm de sizi görmedim...
KILÇIK
Sınıfta öğretmen insan iskeletini göstererek sordu: — Bunun ne olduğunu söyleye*bilir misin Salim? dedi. Karadenizli Salim hemen
cevapladı:
— İnsan kılçiğidür öğretmenim...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:36 PM
SON ÜMİT
Adam kaynanasıyla birlikte Avrupa gezisine çıka caktı, arkadaşı sordu:
Yahu sen hep kaynanandan yakınıp durmaz miy
din? Şimdi de Avrupa gezisine mi çıkarıyorsun?
Ne yapayım kardeşim, sık sık Avrupa'yı görme
den Allah canımı almasın! deyip duruyor... Benimki, bir
umut işte...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:37 PM
YAG SORUNU
Akıl hastanesine, kendisini ziyarete gelen arkadaşına dert yandı:
Sorma dostum... Motora
meraklı olduğum için getirip
buraya tıktılar beni. Allahaşkı-
na, sen araba sevmez misin?
Severim.
— Zeytinyağlısından mı hoşlanırsın, tereyağlısından
mı?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:37 PM
ÖĞRENCİ ŞİİRİ
- Tembel bir öğrenci, yazılı kağı dına şu satırları yazmış:
— Yürü boş kağıt, yürü... Öğretmenin yüzünü gör de gel.
Üç zayıfım vardı, dört oldu mu sor da gel...
APTALCA DÜŞÜNMEK
Federal Almanya vatandaşı dış yolculuktan döndü. Getirdiği papağanla kendi gümrüğüne girdi. Muayene memuru işin gereğini anlattı:
— Canlı papağana, yüz mark gümrük ödeyeceksiniz.
Cansız içi doldurulmuş papağan olsaydı gümrüksüzdü.
Adamın bir anlık tereddütü üzerine papağan söze karıştı:
— Bana bak Hans! Öyle aptalca şeyler düşünme!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:37 PM
YAŞLILIK
Bir adam, arkadaşına hastalığından dert yanıyordu:
— Hele şu sağ bacağımdaki romatiz
manın verdiği acıya hiç dayanamıyo
rum, dedi. Nedeni nedir, acaba?
— Neden olacak, dedi öteki. Yaşlılıktan.
Bunların hepsi yaşlılık alâmetleri.
Adam:
— Saçma, diye yanıt verdi. Sol bacağım da sağ ba cağım ile aynı yaşta. O neden ağrımıyor?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:38 PM
YORMASAYDIM
Temel otelde kahvaltı ederken, tabağındaki zeytini bir türlü çatalıyla yaka-layamaz. Epeyce uğraştığı- nı gören garson, yanına yaklaşır, çatalı alır ve bir seferde zeytine batırır. Temel küçümseyerek bakar:
— Uyy garson, ha pu zeytinu pen yormasaydum, sen
oni zor yakalayaçağitun.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:38 PM
KURTULUŞ ÇARESİ
Temel, Cemal ve diğer Karadenizliler açık denizde küçük bir tekne ile fırtınaya tutulmuşlar dı. Yanlarından büyük bir gemi geçmekteydi.
Temel:
— Uyy, kurtarun pizuuu... İmdattt!. diye haykırıyor-
du.
Geminin güvertesinden birisi de yanıt veriyordu: Biz adam almıyoruz, biz adam almıyoruz. Bunu duyan Temel: — Uyy, haçan piz lazuz, lâz, alun pizu.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:39 PM
HIRSIZLIK AYIP
Bir eşkıya, fakir olduğu için Diyojen'e hakaret etmiş-
ti.
Diyojen hiç kızmadı. Sadece:
— Bir adama fakir olduğu için hakaret edildiğini ha yatımda hiç görmedim. Ama pek çok insanın hırsızlık tan ötürü asıldıklarım gördüm, dedi.
İLK KAMÇIYI EN ÇİRKİNİ VURACAK!
Müthiş bir eleştirici olan bir Bektaşi yazar, kadınlar hakkında öyle bir kitap yazmış ki söylenmedik söz bırak mamış. Bunun üzerine on- beş kadar kadın biraraya gelerek yazarı dövmeye ka rar verirler. Bir gün Bektaşi evine giderken yolunu kesip bağırmaya başlarlar:
— Sen bizim hakkımızda bir kitap yapıp aleyhimiz
de türlü türlü şeyler yazmışsın. Biz de seni öldürünceye
kadar dövmeye karar verdik. Birer kamçı alarak buraya
geldik. Cezana hazır ol, diyerek kamçılan göstermişler.
Bektaşi kadınları yatıştırmaya çalışmışsa da başarılı olamadığından dayak yemeğe razı olarak:
— Fakat bir şartla. Birinci kamçıyı içinizden en çir
kin olanı vuracak, demiş. Kadınlar bu şartı kabul etmiş
ler.
Fakat ilk kamçıyı vurmak için kimse öne çıkmayın ca, bu dayak faslı da yarım kalmış.
ÖLÜM KÖLE İLE KRALI EŞİT KILAR
Büyük İskender, Diyojen'i, birbiri üstüne yığılmış in san kemikleri arasında bir şey ararken görmüş ve ne yaptığını sormuştu.
Diyojen:
— Babanızın kemiklerini arıyorum.
Ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum, cevabını vermişti.
DOMUZ ETİ YEMEYİZ
Şeyh Şamil esir düştüğünde, Ruslar bu kahraman adama büyük saygı göstermiş. Rus çarı kendisini yemeğe davet etmiş. Şeyh Şamil, yemekte, aç gibi iştahla yemiş.
Kahramanlığı kadar yemekteki iştahı karşısında da hayrete düşen çar:
Adama bak, demiş. Beni de yiyecek.
Şeyh Şamil cevap vermiş:
Biz müslümanız. Domuz eti yemeyiz.
ÇALARKEN NEŞELENMEK
Neyzen Tevfik'e bir gün sorarlar:
— Çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun
zaman mı çalarsın?
O günlerde Maliye Bakam hakkında yolsuzluk dedi koduları alıp yürümüştür.
Neyzen Tevfik, fırsatım kaçırmaz:
— Maliye Bakanı değilim ki, çalarken neşeleneyim,
cevabını verir.
BEHLÜL'ÜN HAKİM MAKAMINA OTURMASI
V|
Halife Harun Re- şid'in süt kardeşi di vane Behlül bir gün yoluna devam ederken pencereden bakmış ki hakimin yeri boş, hemen geçip o makama oturmuş. Bunu gören vazifeliler:
Vay gidi divane, senin bu makamda ne işin var?
Kalk bakalım, diyerek, sille tokat dışarı atmışlar. Bunu
görenler Behlül'e sormuşlar:
A divane, böyle ne iş yaptın ki seni bu kadar dö
vüyorlar? demişler. O da cevap vermiş:
Ben bilmem, hakimin makamında bir dakika ya
oturdum ya oturmadım, buna rağmen bu kadar dayak
yedim. Hakim ise sabahtan akşama kadar o makamda
oturmaktadır, ne kadar dayak yiyeceğini artık Allah bi
lir...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:39 PM
İSRAFÇI ADAMA DERS
Diyojen, israfçı tutumuyla bilinen bir adamla karşı lamıştı. Ondan bir lira istedi. İsrafçı adam:
— Niçin başkasından 10 kuruş istiyorsun da, benden bir lira, diye sordu.
Diyojen şu uyarıcı cevabı verdi müsrif adama:
— Çünkü, başkalarından yine istesem, bana verirler. Ama, bu israfın yüzünden, senin bir daha verebileceğin den şüpheliyim.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:39 PM
DOĞRU SÖYLEDİĞİN İÇİN
Bektaşinin biri, boynunu bükerek bir zenginin yanına yaklaşır. Sadaka ister.
Zengin adam:
— Utanmıyor
musun dilenmeğe ya
hu... Baksana güçlü -
kuvvetli bir adamsın.
Sormayın... bir derdim var ki çalışmama mani
oluyor.
Neymiş o dert?
Ne olacak tembellik!
Bu cevap zenginin hoşuna gider ve cebinin köşesindeki kuruşu Bektaşi'ye uzatır:
— Al şu kuruşu bakalım... der. Bu parayı sana acıdı
ğımdan değil, doğru söylediğin için veriyorum.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:39 PM
BİR GÖZÜN KÖRMÜŞ
Adamın biri evlenmiş. Her akşam, eli kolu dolu olarak evine gidermiş. Bir gün, her nasılsa, eli boş gitmiş. O güne ka- *- dar, hep kocasının eline bakan karısı, elini boş görünce, yüzüne bakmış ve bir çığlık atmış:
— Aaa! Senin bir gözün körmüş.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:40 PM
NİYE KOŞAYLAR?
Cemâl gazetesinden ba şını kaldırıp sorar:
— Haa bu uşaklar ne ko-
şaylar böyle?
Temel cevap verir:
Ula bunlar koşicudur,
başbakanlık kupası için ko-
şaylar.
Ha kupayı çime vereceklerdur?
Birinciye.
Öbürkilere bir şey yok midur?
Yoktur.
Öyleyse onlar niye koşaylar?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:40 PM
SON ÜMİT
Nasreddin Hoca nın çok sevdiği eşeği bir gün kaybolmuş. Hoca, eşeği aramak için, kırlara doğru açılmış. Bir taraftan da bir türkü söyleme ğe başlamış.
Böylece dolaşıp dururken bir tanıdığına rastlar.
Tanıdığı:
— Hoca, böyle türkü çağıra çağıra nereye gidiyor
sun? diye sorar.
Hoca merhum da eşeğini kaybettiğini, onu aramakta olduğunu söyler.
Ahbabı:
— Bu ne iştir Hoca efendi? Benim bildiğim, insan
eşeğini kaybetti mi, feryat eder, ağlar, dövünür. Sen ise
türkü söylüyorsun!
Hoca, ona önündeki tepeyi gösterir.
— Bir ümidim şu dağın ardında kaldı. Eşeğimi ora
da da bulamazsam, o zaman siz dinleyin bendeki ferya
dı!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:40 PM
YALANCI
Asker, komutanın karşısına çıktı, izin istedi. Komutan se bep sordu:
Efendim, karım çocuğu
muzun çok hasta olduğunu
yazmış da...
Yalan söylüyorsun. Çün
kü karından gelen mektubu
ben de okudum, hiç öyle bir
şeyden bahsetmiyordu.
Asker selâm verdi, tam kapıdan çıkarken, döndü ve samimiyetle:
— Komutanım, dedi. İkimiz de yalancıyız anlaşılan, çünkü ben evli değilim.
İLK ATIŞTA VURMAK
Temel ile Dursun evlerinin bahçelerinde otururken bir tane, bir tane daha derken 21 pare top atılır.
Temel merak eder:
Nedir bu ses-
ler?
— Bugün komşu devlet başkam geldi. Onun için top
atılıyor, der Dursun.
Temel sinirli sinirli başını sallar:
— Şu işe bak! Bizim zamanımızda tek atışta vurur
lardı...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:41 PM
DÜNYADA HERŞEY GEÇER
Baba erenler bir gün sokakta gezinirken dehşetli bir yağmura tu tulmuş.
Bir ağacın altına sığınarak boş bir arabanın geçmesini beklemiş. Bir saatten fazla beklediği halde oradan hiç bir araba geçmeyince kendi kendine mırıldanmış:
— Bir de şu fani dünyada her şey geçer derler. Şura da bir saattir bekliyorum, daha bir araba bile geçmedi.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:41 PM
ALIŞMAK LAZIM
Gazeteci Halil Lütfi ile Peyami Safa, Bebek'e gidi yorlardı.
Tranvay gelince, Peyami Safa öndeki birinci mevki kompartımanına doğru yürürken Halil Lütfi, Peyami Safa'yı arkadaki 2. mevkie doğru çekti. Buraya binece ğiz, dedi.
Peyami Safa:
Senin gazeteci kartın yok mu? diye sordu.
Var, dedi Halil Lütfi.
Peki, neden birinci mevkie binmiyelim öyleyse?
Alışmak için.
Bakalım her zaman kartımız olacak mı?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:41 PM
FARZ EDELİM Kİ...
Temel'in küçük takası, on kişilik tayfasıyla Karadeniz'in engin sularında yol almaktadır. Temel tayfa larını yanına çağırır. On lara şöyle der:
— Uyy uşaklar, ha purada pi teneke altinumuz olsa idu ne ederduk?
Uşaklar:
— Uyyy paylaşirduk onlari...
Temel öneriyi kabul eder ve altınları paylaştırmaya başlar:
— Uyy... on peş altin bağa, pi altin süze, on peş altın
bağa, pi altin süze...
Tayfalar buna itiraz ederler ve aralarında müthiş bir kavga başlar. Kıyasıya dövüşürler. Neden sonra Rize'ye geldiklerinde durumu mahkemeye intikal ettirirler. Mahkemede yargıç olayı anlattırır. Hem Temel, hem de
tayfaları olduğu gibi olayı anlatırlar. Bunun üzerine yar-
Peki getirin altınları, dediğinde, hepsi bir ağızdan:
Uyy hacim pey, pizum altinumuz falan yok, ola-
cağinu farz edeyduk.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:41 PM
MAYMUN
Din dersi öğretmeni öğrencile re bütün insanların Adem ve Havva'dan geldiğini söyledi. Bir öğ renci söz aldı:
Bu doğru değil.
Nasıl yani? dedi öğretmen.
— Babam bize maymundan
geldiğimizi söyledi.
— Sevgili çocuğum, dedi öğretmen, sizin özel aile
tarihiniz bizi hiç ilgilendirmiyor.
ŞİŞEYİ EVDE BIRAKMIŞ
Doktor muayenede hastasına sordu:
Sigara içiyor musunuz?
Hasta:
Elbette, dedi. Ve cebinden
sigara paketini çıkararak ikram
etti. Doktor reddetmedi. İkisi de sigaralarını yaktı. Dok tor muayeneye devam etti:
İçki içiyor musunuz?
Aahh be doktorcuğum! İçerim, ama ne yazık ki şi
şeyi evde bıraktım.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:41 PM
AKŞAM SERİNLİĞİ
Bir grup turist, kendi aralarında konuşuyorlardı. İngiliz hidrojeni patlatacaklarını, Rusla Amerikalı Ay ve Merih'i fethedeceklerini söylüyorlardı. Sıra bizim Temel'e gelince:
— Şu yakında, ha biz da cüneşe ci- deceğuz, dedi.
Böyle bir tasarıdan hiç birisinin haberi yoktu. Hayretle sordular:
Nasıl olur, henüz yıldızların keşfedilmediği bir
evrende, güneşe gidebilmek, olacak şey değil!
Peki o kadar sıcağa nasıl karşı koyabileceksiniz?
Hesabı sıkı yapılmıştır. Akşam serunluğunda ci-
deceğuz da... der bizim Karadenizli.
LİSTE
Adamın birini kuduz kö pek ısırmış. Ama adam çok vurdumduymaz olduğu için, bugün iğne olurum, yarın iğ ne olurum derken iş işten geçmiş. Doktora başvurup da kuduz olduğu gerçeğini anlayınca hemen bir kağıt kalem isteyip uzun uzun bir şeyler karalamaya başlamış.
Doktor uzun süre beklemiş, bir ara dayanamayıp hayretle sormuş."
Vasiyetnameniz bu kadar uzun mu?
Vasiyetname hazırladığımı söyleyen kim doktor?
Ben ısıracağım siyasilerin listesini yapıyorum! demiş.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:41 PM
İPE UN SERMEK
Nasreddin Hoca, münasebetsiz kom şusunun hemen her gün olur olmaz şeyler istemesinden bıkmış.
Komşu bir gün çamaşır ipi isteyince:
Veremem, demiş. İpe un serdim.
Aman Hoca, ipe un serilir mi?
Adamın vermeye niyeti olmazsa
ipe un serer...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:42 PM
Temel uzun zamandır gör mediği arkadaşı Cemal'le İstanbul'da karşılaşır:
Uşak nasilsun pakayum?
İyiyum...
Çocuklarun nasuldur?
Onlar da çok iyidur...
— Ha karin nasuldur?
Temel böyle sorunca Cemal'in birden yüzü deği şir... Temel arkadaşının karısının geçen yıl öldüğünü ha tırlayıp hemen şöyle der:
— Yani aynı mezarda mi yatayii?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:42 PM
ARHAVİLİ
Gün: 12 Ekim 1492... Kristof Kolomb, batı yönüne giderek Hindistan'ı bulacağına inanıyor ya! Gitmiş, git miş... Amerika sahillerine yanaşmış... Sabah hava yeni aydınlanıyor. Kolomb, "Santa Maria" gemisinde büyük üniformasını giymiş. Zabitler ve tayfalar güverteye sıra lanmış...
Kıyıda da Kızılderililer sıralanmış. Başlarında Koca Reis var. Gemi yaklaşmış, yaklaşmış... Ses mesafesine girmiş...
Bu sırada gemidekilerden biri iki elini ağzına yanaş-
tırıp bağırıyor: "Ha orada bir Rize'li var midur?"
Kızılderili saflarından da birisi bağırmış: "Ha Rize'li yoktur, ama Arhavi'li vardır daa..."
ƒяαмвυαz
08-28-2007, 07:42 PM
mereku yeter gına geldi bana:)
Kéan aRs
08-28-2007, 07:42 PM
okuma o zmn!!!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:42 PM
DESENE OCAĞIM SÖNDÜ
Gurbette çalışan iki Karade nizliden biri izinden dönmüş, hemşerisine memleketten haber ler veriyordu:
— Memlekette kar yağdı,
kurtlar çakallar köye kadar indi,
dedi. Bunun üzerine arkadaşı:
Bir zarar verdiler mi?
Sizin çilli horozu çakal kaptı.
Peçi Karabaş nerede imuş?
Eşek Karabaşa tekme atarak öldirmuş.
Eşek değirmenda değul miydu?
Değirmenden babanın tabutunu cetirmişdu.
Uy, babam öldi mu?
Öldü ya. Ananın ölümüne dayanamadu da..
Ah anam ah! O da mu öldi?
Eviniz yanarken kurtaramaduk.
-Uyy desene ocağum söndü...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:43 PM
ÇENESİ DÜŞÜK
Fikret ilk karnesini almıştı. Notları çok iyiydi, fakat bir not düşülmüştü:
— Çok konuşuyor.
Babası karneyi imzaladı ve ekledi:
— Siz bir de annesini görseniz.
Aynı Karadenizli birkaç gün sonra bir bakkala gitti. "Bana bir mim verin..." dedi.
Bakkal anlayamadı, birkaç kez tekrar ettirdi, sonra eliyle göstermesini istedi. Karadenizlinin işaretine ba kınca:
Yooo, o mim değil mumdur, dedi.
Olsun, mim demek, dayak yemekten iyidir, dedi
Karadenizli.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:43 PM
DAYAK YEMEKTEN IYI
Karadenizli vapur acentasına gitti:
— Biz vapuru kaçirduk, başka
vapur bulur misunuz?, dedi.
Kaç kişisiniz?
Yediyuz.
Acenta yetkilisi bu kadar müş
teriyi kaçırmamak için hemen yeni
bir vapur istedi. Vapur geldiğinde Karadenizli ve arkadaşları rıhtımda toplanmışlardı. Ama nedense fazla kalabalık değillerdi. Görevli sordu:
Hani yedi yüz kişiydiniz?
Doğridur, işte pir, içi, üç, dört, beş, altı, yedu.
Toplam yediyuz da..., dedi Karadenizli.
Kafası attı acenta yetkilisinin. Karadenizliyi bir gü zel dövdü ve:
— Eğer, bir daha (i) yerine (u) dersen; canına oku
rum... dedi.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:43 PM
HESAP
İki sarhoş kıyasıya kavga etmiş, birbirlerinin kafasını gözünü yarmışlardı. Polis kavgacı sar hoşları hastahaneye getirdi. Doktor, yaralarını pansuman yapmak için hemşireye seslendi:
— Hemşire hanım, alkol getirin çabuk!..
Sarhoş:
— Alkol istemem artık... Hesap getirin!., diye bağırdı.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:43 PM
HADDİNİ BİLMEK
Genç bir Amerikalı kız, Beethoven'in yaşadığı evi zi yaret etmiş, bu büyük sanatkârın piyanosu başına geçe rek onun "mehtap Sonatı"m gururla çalmaya başlamış tı.
Bitirdikten sonra, kendisine sert gözlerle bakan bek çiye:
Tahmin ederim, çok sayıda büyük insan burayı
ziyaret etmiştir, dedi.
Evet, dedi bekçi. Ünlü müzisyen Pederewski, ge
çen hafta burada idi.
Kız sordu:
Ve Beethoven'in piyanosunda çaldı değil mi?
Hayır çalmadı, cevabını verdi yaşlı bekçi ve söz
lerine şu cümleyi ekledi:
Çünkü kendisini Beethoven'in piyanosunda çal
maya lâyık görmedi.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:43 PM
CİNSİNE GÖRE
Belediye otobüslerinin ne kadar kalabalık olduğu malûm. İşte böy le bir otobüste yolculuk eden Temel'in aya ğına iri yarı bir adam basar... Nasırı acıyan Temel, adamın yanına yaklaşır ve sorar:
— Ula uşak, sen nerelisun?
Adam, Temel'e bakar, nereli olduğunu söyler ve ar dından sorar:
Niye sordun?
Hiç, bu cins ayular hangi memlekette yetişur diye
merak ettum daa... der Temel.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:44 PM
YEMEKTEN SONRA MI?
Doktor hastasını muayene ettik ten sonra saptadığı perhiz programı nı yazıyormuş:
— Sabahları bir dilim ekmekle
yüz gram beyaz peynir. Öğleyin bi
raz salata ve haşlama et. Akşamları
bir dilim ekmek, yağsız süt ve bol
meyve yiyeceksiniz...
Hasta:
— Peki doktor bey, bu yazdırdıklarınızı yemekten
sonra mı yiyeceğim yoksa yemekten önce mi?
NİÇİN HAPSEDİLMİŞLER?
Bir komünist Sovyet cezaevinde, 3 mahkûm arala rında konuşuyorlardı: Birinci mahkûm üzüntülü bir ses le:
— Ben işime geç geldiğim için hapsedildim, dedi.
İkinci mahkûm hapis gerekçesine şöyle açıkladı:
— Ben ise, işime erken geldiğim için hapsedildim.
Bir kapitalist casusu ancak işine erken gelir, dediler.
Üçüncü mahkum da şöyle konuştu.
— Ben de işime tam vaktinde geldiğim için hapse dildim.
Beni de, bir kapitalist saati taşımakla suçladılar.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:44 PM
AKIL
Temel birgün Dursun'a balık kılçığı yemenin insanın kafasını çalıştırdığını söylemiş. Bu habere sevinen Dursun yanına Temel'i de alarak hemen bir balık lokantasına gitmiş. Az sonra gelen balıkların etini Te mel, kılçıklarını Dursun yemiş. BöylecĞ üç porsiyon balık tü ketildikten sonra Dursun hesa bı ödemiş ve dışarıya çıkmışlar. Yolda bir ara Dursun:
Baa bak Temel. Sen galiba kazuklayisen beni..?
Temel gülerek cevap vermiş.
Bak, gördün mü? Kafan çalışmaya başladı bi-
le..?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:44 PM
DOĞRU SÖZE NE DENİR?
Hastayı ameliyathaneye götürüyorlarmış. Sedyenin başucunda yürümekte olan operatör bir ara hastanın ku lağına eğilmiş:
— Bakın beyfendi, size yalan söyleyecek değilim. Si
ze yapacağım bu ameliyatın başarı şansı yok denecek
kadar az. Ne olur ne olmaz, size şimdiden soruyorum,
son olarak size bir yardımım dokunabilirse, çekinmeden
söyleyebilirsiniz, demiş.
Hastanın gözleri faltaşı gibi açılmış:
— Evet doktor bey. Lütfen buradan kalkmama ve gi
yinmeme yardım eder misiniz?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:45 PM
TEŞEKKÜR
Adam, hızlı hızlı merdivenleri tırmanıp doktorun yanma geldi.
— Teşekkür ederim doktor
bey, tedavinizden çok memnun
kaldım, dedi.
— Ama siz benim hastam de
ğilsiniz ki.
Adam güldü:
— Haklısınız doktor bey. Amcam sizin hastanızdı.
Ve şimdi tüm serveti bana kaldı...
ADALETLİ PAYLAŞIM
Güngörmüş, yaşlı ve tecrübeli bir adamdan, iki kar deş arasında, babalarından kalan malı âdilâne şekilde paylaştırmasını istemişlerdi.
i
Yaşlı adam şu formülü tavsiye etti: — Kardeşlerden biri malı mülkü ikiye ayırsın. Öteki kardeşe de seçme hakkı verilsin. Gerçekten de akıllıca bir öneri değil mi?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:45 PM
OLEY
Temel, İspanya'da boğa güreşlerine gitmiş. Kalabalık bir seyirci toplulu- Vğu varmış. Herkes matadorun hare ketlerine hep bir ağızdan "Oleeey!
Oleeey!" diye bağırıyormuş, ama Temel onlar sustuktan sonra tek başına Oleeey! Oleeey! diyormuş, Yanındaki İspanyol merak etmiş:
— Kardeşim niye bizimle beraber bağırmıyorsun
da, tek başına "Oley" diyorsun?
Temel:
— Uşağum, ben boğayı destekliyorum, demiş.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:45 PM
OTOBÜS
Temel ile Dursun otobüsle İstanbul'a gidiyorlardı. Yolun yarısına gelince şoför:
— Sayın yolcular, şanzıman bozuldu bir saat mo
la veriyoruz..
Temel sordu:
— Yahu Dursun, bu şanzıman nedir?
— Ha şu vites var ya, işte oni çalıştıran alettir.
Temel sinirlendi:
— Ben onun bozulacağını baştan anlamıştım. Şo
för ha bire onunla oynuyordu...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:45 PM
KÖTÜ HABER
— Sabahın bu erken saatinde sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim, dedi doktor telefonda hastasına. "Ama tahlil sonuçlarınızı aldım ve size verecek çok önemli haberlerim var. Kötü haberle mi başlayayım, yoksa çok kötü haberle mi?
— Kötüsüyle başlayın doktor,
dedi hasta sinirli bir sesle.
Şey, dedi doktor. Teşhisime göre yirmi dört saat
ömrünüz kaldı.
Zavallı hasta donup kaldı. Sonra biraz gücünü
toplayıp sordu:
Peki çok kötü olan haber ne?
Size dün haber verecektim, ama telefonunuz ce
vap vermiyordu.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:45 PM
ALDATMIŞ
Kahveye iriyarı, öfkeli bir adam girdi; olanca sesiyle bağırdı:
— Ahmet kim?
Kimse ağzını açmadı. Gelen adam bir daha bağırdı:
— Ahmet hanginiz? Çabuk karşı
ma çıksın!
Sonunda ufak tefek, çelimsiz biri yerinden kalktı:
— Benim.
Kabadayı, yumruklarım sıkıp onun üstüne atıldı, pestilini çıkanncaya kadar dövdü. Kahvedekiler yerlerinden kımıldamıyorlar, neredeyse soluk bile almıyor lardı.
Kabadayı gittikten sonra dayak yiyenin başına üşüş tüler:
— Hastaneye götürelim mi?
Yerde kanlar içinde yatan adam, bir iki yutkunduktan sonra konuşabildi:
— Nasıl kandırdum enayiyu. Benim adım Temel.
Amma nasil inandırdum oni!..
Kéan aRs
08-28-2007, 07:46 PM
EVİN YOLU
Neyzen Tevfık, Aksaray'da bir ev kiralar.
Yeni taşındığı sıralar, gece eve dönerken ara sokak içindeki evini bulmakta güçlük çekmektedir. Bir gece,
karşısına çıkan bekçiye:
— Bekçi baba, der, Neyzen Tevfık buralarda bir yer
de oturuyor. Sen evini biliyor musun?
Bekçi, "bana kül yutturamazsın" dercesine bakıp ce vap verir:
Neyzen Tevfik sensin, a beyim.
Ben sana Neyzen Tevfik ben miyim? diye sorma
dım ki... Neyzen Tevfik'in evini sordum!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:46 PM
BİLGİSİZLİĞİN SONU
Gençliğinde din bilgisi alamamış, cahil fakat iyi ni yetli bir kişi, hayli yaşlan dıktan sonra, durumundan pişman olarak din dersi almaya başlamış. Bir caminin
imamı ona din dersi vermeyi kabul etmiş. Adam 40 ya şından sonra başlamış sıfırdan öğrenmeye.
Ama daha ilk günlerde Subaşı'nın dikkatini çekmiş. Subaşı şehrin emniyet ve huzurundan sorumlu ya... Osmanlı Devleti zamanında bunlar sokakları kontrol eder, şüpheli gördükleri insanları sorguya çekerler. Köyden yeni gelmiş, henüz şehre alışamamış bu garip adam da dikkati çekmiş ve yakalanmış... Subaşı'nın hu zuruna çıkınca da büsbütün şaşırıp abuk sabuk konuşmaya ba,şlamış. Subaşı hiddetle çıkışmış adama:
— Sen Müslüman mısın?
Adam şaşkınlık ve korku içinde, biraz da bu işin so nunu düşünerek aklı dağınık bir halde cevap vermiş:
Müslümamm.
Müslümamm olur mu? Müslümamm elhamdülil
lah, diyeceksin be adam... Müslüman olduğundan dola
yı Allah'a şükretmek yok mu? diyerek daha bir kızmış
ve biraz fazlaca da şüphelenmeye başlamış. Adam bu
kadar basit bir şeyi bilmiyor, var bunda bir bit yeniği
demiş...
Madem Müslümamm diyorsun. Söyle bakalım İs
lâm'ın şartı kaçtır?
Adam, herhalde dinlediği hikâyelerin ve masalların da etkisiyle şaşırarak:
— Kırktır efendim, demiş.
Subaşı'nın hiddeti son haddine çıkmış ve demiş ki:
— Bu adam galiba bizi aldatıyor. Müslümamm dedi
ama, daha onun şartının kaç olduğunu bile bilmiyor.
Yatırın falakaya...
Adamı falakaya yatırmışlar. Tabanının altına ver et mişler sopayı. Kalktığında ayaklarının üzerine basacak hali yokmuş. Şiddetli bir acıyla kıvranarak ve topallaya rak, iki gözü iki çeşme ders almaya başladığı camiyi bulmuş.. Hoca onu bu perişan vaziyette görünce:
Bu ne hâl? diye sormuş.
Adam başına gelenleri anlatmış,
Ah hocam, demiş. İslâm'ın şartını sordular. ,
Hoca atılmış birden:
Beştir deseydin keşke...
Aman hocam, demiş adam. Hiç beş der miyim?
Ben 40 dediğim halde bu kadar dövdüler. Bir de Allah
korusun, beş deseydim, öldürürlerdi herhalde...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:46 PM
KİMDEN YANAŞIN?
Temel ile Cemal, kahvede oturmuş sohbet ediyorlardı. Temel birden sordu:
— Ula Cemal,
tenhada pi domuza
rastlasan ne edersun
de pakayum?
Tüfeğimle ateş ederum oğa!
Ya tüfeğin yoğsa?
Kafasına sopayla vururum daa...
Peçi ya sopan da yoğsa?
Pıçağumla öldirurum oni.
De pakayum yanında pıçağın da yoğsa?
Ula Temel de pakayum bağa. Sen penden yana
musun, yoksa domizdan yana mu?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:46 PM
HERİFİN ADI
Hitler Almanya'da Başbakan olduğun da, yıl 1933'ü gösteriyordu. Kısa bir sü re sonra, öyle "iyi günler" falan gibi se lamları kaldırıp, Alman selamı işte bu dur deyip, "Heil Hitler (yaşasın Hitler)" diye bağırtmaya başladılar Almanları. Metazori. Başka selamlar vatan hainliği sayıldı.
Ünlü komedyen Karl Valentin akşam vakti her zaman uğradığı meyhanesinde yedi—içti.. Borcunu ödedi. Kalktı, gidecek. Herkes me rak içindeydi, nasıl veda edecek diye. Valentin kapıya yaklaşıp herkese doğru dönerek elini kaldırdı ve bağır dı: "Heil..." Sonrası yok. Herkes bakıyor ve düşünüyor. Bir daha bağırdı: "Heil..." yine o kadar.. Düşünüyor. So nunda dayanamadı ve dedi ki:
— Yahu, herifin ismini unuttum!
GEMİYİ DURDURAMAZLAR
Amerika'da, Robert Fulton'un Clarment adındaki ilk buharlı gemisi, Hudson Nehrinde ilk seferine hazırlanı yordu.
Nehrin 2 yakasında, bu tarihi hadiseyi görmek için, onbinlerce insan toplanmıştı.
Seyircilerden biri kötümser yaşlı bir çiftçiydi.
— Gemiyi yürütmeyi asla başaramıyacaklar, diyordu.
Fakat, neticede gemi çalıştı, sür'ati de gittikçe arttı. Hızı arttıkça, geminin bacasından çıkan duman koyu- laştı.
Nehrin 2 sahilindeki halk bu büyük başarıyı çılgınca alkışladılar.
Kötümser yaşlı çiftçi ise gördüklerine inanmazcası- na başım 2 yana sallıyarak:
— Ama, gemiyi asla durduramazlar, diyordu.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:46 PM
KORKUTMA BEDELİ
Dişçi, müşterisine:
Bu diş çekimi için siz
den iki misli ücret almak zo
rundayım hanımefendi.
Neden doktor bey?
O kadar yaygara yaptınız ki, bekleme odasındaki
müşterilerimden ikisi çığlıklarınızı duyunca hemen kal
kıp gittiler.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:47 PM
BABA MESLEĞİ
İngiliz yazarlarından Bernard Shaw, bir akşam, İn giltere kraliçesinin bir ziyafetinde bulunuyordu.
Bir aralık kendini beğenmiş genç bir Lord, ona:
— Babanız küçük bir terzi idi, değil mi? diye küçüm ser bir tavırla sordu.
Shaw:
Evet, diye cevap verdi. Lord:
O halde siz de ne diye terzi olmadınız? diye soru
sunu yeniledi.
' Shaw gülümseyerek Lord'a:
Babanız herhalde centilmen bir adamdı, değil mi?
dedi.
Ona ne şüphe, cevabını alınca sözlerine şöyle de
vam etti:
O halde, siz de neden centilmen bir adam olma
dınız?
ƒяαмвυαz
08-28-2007, 07:47 PM
sende çok yazıyon ama hıh küsmedim:p
Kéan aRs
08-28-2007, 07:47 PM
HEPSİ BİRDEN
Bektaşi'nin biri cömertli ği ile meşhur bir zengin ile tanıştı, ahbap oldu. Bektaşinin fakirliğini öğrenen zengin:
— Sana para mı vere yim, bir at mı hediye edeyim, bir tarla mı ba ğışlayayım, beğen be ğendiğini... diye sordu.
Bektaşi:
— Parayı cebime yerleştirir, atıma biner, tarlama gi derim, dedi.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:47 PM
TANIMIYORMUŞ
Temel ile Cemal çok samimi arkadaştılar. İçtik leri su dahi ayrı gitmeyen bu iki arkadaş bir gün para yüzünden birbirleriyle mahkemelik olurlar.
Yargıç mahkeme salonunda karşısında Temel ile
Cemal olduğu halde durumu açıklar. Temel'in arkada şından 6orç para aldığı halde geri vermediğini söyler. İddianame okunur, şahitler birbiri ardınca dinlenir ve söz Temel'e gelince:
— Ha pen pu uşaktan borç para almadum. der.
Cemal bir arkadaşına, bir de yargıca baktıktan son ra:
— Ha sen penden para almadin mi?der.
Temel anlamsız gözlerle baktıktan sonra:
Hacim peğ, pen pu adami tanımayrum çi, ondan
para alayum... der.
Ha sen penu tanimay misun?
Tanimayrum tabii...
Cemâl, "Allah kahretsin!" gibilerden sağ elini yuka rıdan aşağıya salladıktan sonra:
— Peçi öyleyse, pen de senu heç tanimayrum... der.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:47 PM
NEDEN YEMEZSİN?
Nasreddin Hoca Akşehir'e yeni geldiği sıralar parasız kalmış. Karnı da aç... Sokak larda dolaşırken bir fırın görmüş. Yeni çıkan ekmeklerin kokusuna dayanamayıp fırına girmiş, tezgâhın başın daki adama sormuş:
— Bu ekmeklerin hepsi senin mi?
— Benim.
— Be adam, madem ki bu kadar mis gibi kokan ek
meğin var, ne diye oturup da yemezsin!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:47 PM
İPTAL
İş adamı sekreterine:
Hafta sonundaki bütün randevularım iptal edildi
mi kızım? dedi.
Ettim, beyefendi. En çok da Leman Hanım üzül
dü. Cumartesi günü onunla evlenecektiniz ya...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:48 PM
BOŞUNA MI?
Temel ölüm döşeğindedir. Karısı Fadime'yi yanına çağırır:
Fadime, hizmetçi kızla aldatiyordum seni, beni
affet. Hakkım helal et.
Bileyirum, boşina mi zehirledum seni sanaysun?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:48 PM
TEMEL VE FADİME
Temel, karısı Fadime ile dargındır. Ayrı odalarda yat maktadırlar. Konuşmak zorun da oldukları şeyleri yazılı ola rak birbirlerine anlatmaya çalışıyorlardı. Bir akşam Fadime yatağına yatacağı zaman dola bının yanında küçük bir pusula bulur. Pusulayı Temel yazmıştır. Şöyle demektedir:
— Sabah penu saat peşte uyandurasın...
Ertesi sabah saat sekizde uyandığı zaman Temel ya nındaki masanın üzerinde şu pusulayı görür:
— Temel, haydi kalk saat peşe celeyi...
NİÇİN BALIK TUTAMIYORMUŞ?
Bir Batılı Alman ile bir komünist Rus, sınırın iki yanında balık avlıyordu.
Alman birbiri ardınca balık tutarken, Rus'un oltasına bir tek balık bile gelmiyordu.
Nihayet Rus nehrin karşı yakasındaki Alman'a ses lendi:
— Sen balık tutarken aynı nehirden, ben neden hiç
bir balık tutamıyorum?
Alman biraz düşündükten sonra cevap verdi:
— Belki senin tarafında, balıklar ağızlarım açmaktan
korkuyorlardır.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:48 PM
ÇOK YAŞA
Diktatörün biri, nutuk vermek üzere halkı kentin stadyumu na çağırmıştı. Tam mikrofon başına gelmişti ki, ön sıralar dan birindeki dinleyici aksırdı.
— Kim hap sırdı? diye sordu.
Cevap alamayınca, muhafız kıtasına emir verdi:
— Ön sıra!
İlk sıradakiler yaylım ateşine tutuldular. Diktatör yine sordu:
— Kim hapşırdı?
Yine cevap yok. Yine yaylım ateş...
İlk on beş sıradakilerin hepsi öldü. Aynı soruyu on altıncı sıradakilere sorunca, çelimsiz bir adam yerinden kalkıp korka çekine:
— Ben hapşırdım Sayın Başkanım, dedi.
Diktatör, aradığını bulmanın rahatlığı içinde:
— Çok yaşa! dedi. Ben de "çok yaşa" demek için
sormuştum zaten.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:48 PM
MUAYENE..
Temel tedavi için İstanbul'a gelir ve dok tora gider.
Muayenehanede doktor Temel'e soyun masını söyler. Temel soyunur ancak uzun sü redir yıkanmadığı için ter kokmaktadır.
Doktor sinirlenir:
Arada bir yıkansanız fena olmaz.
Bileyrum doktor, memleçetteki doktor da öyle
söyledi, ama pen cene eyi bir doktora cöruneyum diye
celdum.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:49 PM
TAM İSABET!
İçtihad dergisini yayımlayan Abdullah Cevdet'in bir şiirindeki:
Ben bu vatanın öksüzüyüm
dizesi, dizgi yanlışı sonucu:
Ben bu vatanın öküzüyüm
biçiminde çıktı.
Abdullah Cevdet buna pek öfkelenmişti. Önüne ge lene dert yanıyordu. Babıâli yokuşundan inerken Süley-
man Nazif e rastladı. Uzun uzun yakındıktan sonra sor du:
Ne dersin bu işe?
Süleyman Nazif cevabı yapıştırdı:
Tam isabet, tam isabet!..
Kéan aRs
08-28-2007, 07:49 PM
SAYI
Akıl hastanesini gezmekte olan gazeteci, bir koğuşta rastladığı hastaya sordu:
— Burada kaç kişisiniz?
Karşısındaki, elini "boş ver" anlamında salladıktan sonra:
— Asıl, dedi, siz dışarda kaç kişisiniz?
NEREDEN KARDE Şİ OLUYORMU Ş ?
Adamın biri Hükümdarın kapıcısına gelir ve ona:
— Anne-baba bir kardeşin geldi, demesini söyler.
Hükümdar, içeri girmesine izin verir. Aralarında şu konuşma geçer:
Nereden kardeşim oluyorsun sen?
Adem ile Havva'dan.
Ona bir dirhem verin.
Anne-baba bir kardeşine bir tek dirhem mi veri
yorsun?
Adem ile Havva'dan olan her kardeşime bir dir
hem verecek olsaydım, sana bu kadarı bile düşmezdi...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:49 PM
KUŞ SANMIŞ!
Saf köylü, şehre iş için gel miş. Bir evin penceresinde gördüğü papağanın renk renk tüylerine hayran oluyor.
— Allattım... Ne güzel ya
ratıkların var... diyor.
Tam o sırada papağan konuşmaya başlıyor:
— Ne bakıyorsun?
Köylü, neye uğradığını şaşırıyor:
— Kusura bakma hemşerim. Seni kuş sandım da...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:49 PM
NİÇİN ALKIŞLIYORLAR?
Bir gün Einstein'la, meşhur komedyen Charlie Chaplin otomobille Hollywood'dan geçiyorlardı. Gören herkes onları alkışlıyorlardı.
Charlie, Einstein'a dönerek:
— Bakınız, dedi, ikimizi de alkışlıyorlar.
Sizi anlamadıkları için, beni de anladıkları için alkış lıyorlar.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:49 PM
ZEKA
Cemal İstanbul'a yeni gelmiştir. Şe hirde bir kilisenin çanını vakitli vakit siz çalarken görür. Temel'i bulur ve sorar:
— Ulaa Temel, ha pu kilisenin çanu niye çalayuuu...
Temel düşünür ve:
— Görmeyi misun Çemaal, birisu ip unu çekeyu da
ondan çalayuuu... der.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:50 PM
DÖVE DÖVE ZINDIK ETMEK REVA MI?
Harun Reşid'in huzuruna, zındık olduğu söylenen bir adam getirirler.
Harun:
— Sen zındık imişsin, doğru mu? diye sorar.
Adam inkar eder. Harun:
Hayır, sen zındıksın! dedikten sonra, ikrar edince
ye kadar dövülmesini emreder. Adam:
Sultanım! Bir putperest huzurunuzda müslüman
olsa, kaftan giydirerek iltifat ettiğiniz halde; bir müslü-
manı döve döve zındık etmek haktan reva mıdır? der.
Bu söz, Sultan'ın hoşuna gider, adamı affederek serbest
bırakır.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:50 PM
YANIYOR
Temel, pencereden kom şusu Cemal'e seslenir:
— Ula uşak, ineklerunun
arasunda pipo, nargile içeni
var midur?
Ula öyle şey olur mi?
Öyleysa ahirun yanayi!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:50 PM
ZOR GÖREV
Bütün parasını ortaya süren adam, pokerde kaybetti. Kaybedince kalp krizi geçirip oluverdi. Masadakiler, haberi ölenin karısına kimin vereceğini tartıştılar. Görev, içlerinden birinin üzerine kaldı.
O da ölenin karısını buldu, anlatmaya başladı:
Kocanız pokerde...
Kadın atıldı:
Bütün parasını ortaya koydu, değil mi?
Koydu ve...
Hepsini de kaybetti, öyle mi?
Kaybetti, hanımefendi.
Allah canını alsın o herifin!
Aldı, hanımefendi.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:50 PM
MISIR UNU
Temel reis, deniz kazasından sonra tek başına, terk edilmiş bir adaya düşer.
Aradan yıllar geçer ve yine kaza sonucu genç ve güzel bir kız yüzerek adaya çıkar. Genç kız, kendisini karşıla yan Temel reise anlamlı an lamlı güler;
Herhalde yıllardır hasretini çektiğin şeye kavuşa
caksın şimdi.
Uyy, yoksa mısır un imi ceturdun yanında?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:51 PM
NİÇİN FENER TAŞIYORMUŞ?
Adamın biri, bir gece, elinde fener, omuzunda kova ile bir âmâya rast gelir. Âmâ yakınlardaki bir ırmağa varıp kovayı doldurmuş geri dönmektedir.
Kendisine:
— Sen âmâ (gözleri görmeyen) bir adamsın. Gece ile
gündüz senin için birdir. Niçin fener taşıyorsun?
Âmânın cevabı ibretli olur:
— Ey boş kafalı adam! Feneri senin gibi kalbi âmâ
(kör) olanların karanlıkta bana çarpıp ta su kabımı kır
mamaları için taşıyorum...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:51 PM
KAYSERİLİ
Okuma-yazma bilmediğini önce den söyleyenlerden birinin, bilenler tarafına geçtiğini gören kumandan bağırır:
— Sen neden o tarafa geçiyorsun
oğlum?
Acemi er gayet ciddi bir ağızla:
— Kumandanım, der. Okumam
yazmam yok ama Kayseriliyim!...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:51 PM
BANA SOR
Bir adamın gayet huysuz bir hanımı varmış. Kadın bir gün Cenazesini kaldıracakları vakit imam, âdet gereği:
— Ey cemaat! Şu hatunu nasıl bilirsiniz? deyince, adam imama:
Be hocaefendi! Cemaat ne bilsin, onu bana sor!
demiş.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:51 PM
SİZDEN AVANAK KİMSE YOK
Napolyon Bonapart, ki Avusturya İmparatorunun damadı idi, bir gün o taraftan fena bir haber alır. Kayın pederine öfkesinden hanımı Maria'ya:
— Baban çok avanaktır, der. İmparatoriçe, fransız-
çayı iyi bilmediğinden, "avanak" manasına olan fransız- ca kelimeyi anlayamaz, hazır bulunan başbakandan bu kelimenin manasını sorar. O, iki tarafı da gücendirme mek için:
— Dirayetli demektir, der.
Bir kaç gün sonra, imparatoriçenin başkanlığı altında hususi bir meclis kurulur. Mühim bir madde müza kere olunduğu sırada kraliçe başbakana:
— Bu işin düzeltilmesi himmetinize bağlıdır, çünkü
içimizde sizden avanak kimse yoktur! der.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:51 PM
FOTOĞRAF
Temel, ahırda ineklerin arasında fotoğrafım çektirir ve yirmi yıldır gurbette olan dayısına yollar. Resmin arkasına da şöyle yaz mıştır:
— Ortada, işaretleduğum penum!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:52 PM
KIRKAYAK
Lüks bir Mersedes Temel'e çarpar. Temel'in bacağı kırılır. Hastanede mersedesin sahibi hem özür diler hem de uzlaşma önerir.
Temel:
— Olur efendu, der. Bağa bir beşyüzmilyon pango-
not verursen vazgeçerum davadan.
Yahu ne yapıyorsun ben milyarder miyim?
Ha sen milyarder değilsun da ben kırkayak mi-
yum?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:52 PM
TİCARETE DÖKMENİN ANLAMI YOK
Köyden şehire göçmüş cahilin biri, camiye pek gitmediği gibi, zaman zaman din adamları aleyhinde de lâflar edermiş. Bir ğün, ondan alacaklı ve bakkal dükkânı sahibi olan hoca bunu sıkıştırmış:
Ula Memo! Sen müslüman
değil misin?
Elhamdülillah müslümanım.
Niye öyleyse, namaz kılmı
yorsun?
Kılacağım.
Oruç?
Tutacağım.
Karma iyi davranacak mısın?
Davranacağım.
Komşularla da iyi geçinecek misin?
Geçineceğim.
— Borçlarını da ödeyecek misin?
Sözün buraya gelmesine fena halde sinirlenen Memo:
— Hoca efendi, hoca efendi! demiş. îşi ticarete dök
menin âlemi yok.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:52 PM
KAZA
Polise bir ihbar gelir. Te mel ile Dursun kaza yapmıştır. Polis olay yerine geldiğinde görür ki, ara balar sapasağlam, Temel ile Dursun'un ağzı burnu dağılmış. Polis sorar:
— Anlat Temel. Olay na sıl oldu?
— Komserum... Hava sisli olduğundan kafamı pencereden çıkarmış öyle gideyirdum. Meğersem Tur sun da karşidan öyle geleyirmuş...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:52 PM
ATINI ALSIN
Temel komşusunun atını almış, uzak bir Karadeniz köyüne gitmiş. Atı uygun bir yere bağlayarak düğün evine çıkmış. Kendisi gibi uzaktan gelen diğer davetli ler de atlarım Temel'in atının yanına bağlamışlar. Ak şam üzeri düğün dağıldığında, Temel atım alıp geri dö necek amma acaba hangi at kendisinin, bir türlü karar verememektedir. Bu arada diğer atların sahipleri de
orda toplanıp dönüş hazırlıkları içindedirler. Temel'in işi acele olduğu için bir an evvel gidecek, fakat atını ta- nıyamıyor. Bir an düşünür ve tabancasını çeker:
— Uyy uşaklar ha puriye pakın, herkes atinu alsun, pen penum atimu vuracağum daa...
Bunun üzerine oradakiler hemen atlarına binerek uzaklaşırlar. Temel'e de kendi atı kalır ve bir yanlışlık yapmaktan kurtarır kendini.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:52 PM
AT
Küçük Temel dert yanıyordu:
Babacığım, bizim
öğretmen atları tanımıyor!
Nasıl olur, bir öğ
retmen atı bilmez olur
mu?
Bir at resmi çizip gösterdim. Bana, "Bu da ne
yin nesi?" diye sordu.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:53 PM
BÜYÜKANNE
Kendisini çok genç zanneden, zannettiğinden daha genç görünmeğe çalışan bir kadının oğlu, anasından gizli evlenir. Bir kaç sene sonra karısı vefat eder. İki ço cuğu geride kalır. Adam çocuklarını alıp anasına getirir ve elini öperek:
Anneciğim! Nasılsa cahilliğime uyup bir halttır
ettim. Rica ederim, bu çocukların hatırı için kabahatimi
affet! diye yalvardığı sırada, çocuklar da:
Büyükanne! diyerek kadının boynuna sarılırlar.
Kadın, oğluna der ki:
Haydi senin kabahatini affedeyim, lakin çocukla
rın bana "büyükanne" demelerini affedemem!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:53 PM
AL BU KIZU
Ula Cemal, al pu kizu. Biluyrum
cüzel değil ama çok zengindur. Cüzel-
liktan sağa ne? Sabah işe cit, akşam
karanluğu dön. Gece yüzinu da cör-
mezsun. Hafta sonu da seyahata çik.
Eyi çok eyi uşah, ha nüfus sayimi
olduğu cun ne edeceğim?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:53 PM
PALAVRA
Temel kahvede palavraları bir biri peşisıra sırala maktadır.
— Pizum sülale Yusuf Peygambere kadar dayanır.
Dinleyenlerden Cemal'in sabrı taşar:
Ola çok ataysun. Seni biraz daha dinlesek sülale
min Nuh'un gemisine bindiğunu söyleyeceksun.
Yok demem oyla pişey, çünki pizum gendi taka-
muz varimiş. Tufanda pinmuşuk.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:53 PM
ZAMANE
Yaşlı dede torunu nu çocuk parkına götürürken, önlerinden çok güzel bir araba geçti.
Dede:
— Bak düt düt ge
çiyor, diye çocuğa ara-.
bayı gösterdi.
Çocuk:
— Dede, dedi, o senin düt düt dediğin sekiz silin
dirli, otomatik vitesli seksen model bir Mercedestir.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:54 PM
YARIŞ ATI
Kocasının ceplerini karış tırırken bir kağıt parçası buldu kadın. Üzerinde "Leyla" yazıyordu, bir de telefon numarası vardı. Akşam, kağıdı göstererek sordu Kadın kocasına:
— Bu kimin numarası?
— Aaa, bilmiyor musun, ünlü yarış atı bu. Bu hafta
ona oynadım.
On gün sonra koca işten eve dönünce, karısı:
— O ünlü yarış atı Leyla var ya, dedi. İşte o aradı se
ni bugün.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:54 PM
DÜNYAYA GELMEK
Çocuklar aralarında bebekle rin nasıl dünyaya geldiğini ko nuşuyorlarmış.
* Biri; "Bizim ailede çocukları leylekler getirir," demiş.
Diğeri, "Bizde lahana tarlasında bulurlar. Onur, mahzun mahzun konuşmuş;
— Bizim maddi durumumuz iyi değil, o yüzden be bekleri annem kendisi yapıyor.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:54 PM
AMORTİ
Karadeniz ilkokullarından birinde tarih dersi yapılı yordu. Öğretmen dersi anlattıktan sonra öğrencileri te ker teker sözlüye kaldırmaya başladı. Sıra Temel'e geldiğinde sordu:
Bil bakalım. İstanbul'un fethi hangi tarihte oldu?
1553...
Öğretmen büyük kızgınlık içinde bağırır.
— Bilemedin, 1453. Otur...
Temel bu cevap üzerine öğretmenin gözünün içine baka baka büyük bir hayret ifadesiyle şöyle der:
— Olir mi öğretmenum. Son içi rakamu pildum.
Amorti yok midur?..
Kéan aRs
08-28-2007, 07:54 PM
İNANMAK
Temel doktora gidip midesinin ağrıdığını söylemiş.
— Doktor muayene etmek için
"soyun" demiş Temel'e...
Temel şaşırmış, kızmış:
— Bana inanmıyor musunuz
doktor bey?!.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:54 PM
KAN TER İÇİNDE
Temel'in üstü başı kan içinde kahveye girdiğini gö ren arkadaşları hayretle sordular:
Hayrola Temel, nedir bu halin?
Hiç ya bizim kaynatayı gömdük de...
Yaa, başın sağolsun. İyi de bu kanlar ne oluyor?
Ha onu sormayın... Gömerken bayağı direndi de...
DOSTLARIMIN ELİNDEN BENİ KURTAR
Dostlarının olur olmaz zamanda yaptığı ziyaretlerden illallah getiren bir Bektaşi, Allah'a şöyle yalvarmış:
— Allahım, sen beni dostlarınım elinden kurtar, düşmanlarımla nasıl olsa ben başa çıkarım!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:55 PM
MALİYETİNE
Hırsız, çaldığı elbiseyi satmak için gittiği pazarda, elindekini bir başkasına çaldırmış. Akşam eve döndüğünde hanımı sormuş:
— Elbiseyi kaça sattın? Hırsız gülümseyerek:
— Maliyetine, demiş.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:55 PM
İMZA
Adamın biri, kendisi hakkında kötü sözler söyleyen birine haddini bildirmek için evine kadar gider. Fakat, evde bulamaz. Öfkesinden kapıya büyük harflerde "EŞ- ŞEK" yazıp geri döner.
Birkaç gün sonra o kişiden şöyle bir yazı alır:
— Bize gelmişsin. Kapıya attığın imzadan anladım!..
Kéan aRs
08-28-2007, 07:55 PM
UCUZ ELBİSE
Temel lüks bir mağazaya girmişti. Tezgâhtar kıza,
— Bana bu dükkândaki en ucuz el
biseyi gösterin lütfen! dedi.
Cevap şöyleydi:
— Üzerinizdeki efendim!
Kéan aRs
08-28-2007, 07:55 PM
ZENCİ
Pazarlı, köye gi derken yolda bir zenci ye rastlar ve sorar:
— Hemşerum,
Pazarli misin?
Yok,
Hemşinli?
Yok..
Rizeli?
Yok..
Anladum onun için boylesun...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:56 PM
İLANIN SONU
Gazetede çıkan ilan şöyleymiş:
— Bir müdür aranıyor. Yüksek tahsilli, İngilizce ve
Fransızca bilir, askerliğini yapmış, 35 yaşından küçük,
boyu 1.85'den yukarı ve bekâr olması gerekir.
Bir adam başvurmuş:
Ben, yüksek tahsil şöyle dursun, ortayı bile yarıda
bıraktım. İngilizce de bilmem, Fransızca da... Askerliği
mi yapmadım. Yaşım, 45'den yukarı... Boyum da 1.65
ancak... demiş.
Eee, demişler, ne demek istiyorsunuz?
Yani bu ilan verdiğiniz müdürlük işi var ya... Bu
iş için bana güvenmeyin demeye geldim.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:56 PM
EHLİYET
Temel ehliyetsiz araba kullanmaktadır. Birgün trafik polisi Temel'i durdurur ve ehliyetini ister. Temel ehliyet almak için daha önceden çok uğraşmış, bir türlü alamamıştır. Ehliyetsiz çalışmak zorunda kalmıştır. Temel bu uğraşılarını da ima ederek şöyle der:
— Uyy memur pey, siz bağa ehliyet vermeduzçi, is-
teyisunuz?..
Kéan aRs
08-28-2007, 07:56 PM
HÜSNİYE TEYZE
Hüsniye teyze evin önünde oy namakta olan 5 yaşındaki Os man'ı görünce:
— Oğlum anan evde midir?
— Hee, benim yatağımda
uyuyor.
Niye kendi yatağında değil de senin yatağında?
Aslında beni uyutuyor.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:56 PM
ÖĞRENCİ TEMEL
Öğretmeni, geç kalan öğrenci Temel'e çıkışmış:
Sabah sekizde sınıfta olmalıydun?
Uyy.. pen yokken önemli pi şey mi oldi, hocam?!.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:56 PM
DİREĞİN SONU
Deliler, akıl hastanesinin yük sek bayrak direğine, birer birer tırmanıyorlar. Her çıkan deli, te pedeki bir noktaya bakıp kahka halarla gülüyor ve aşağı iniyor.
Asistan doktor da sonunda merak etmiş, tırmanmış ve dire ğin tepesine yapıştırılmış bir kâ ğıt üzerine yazılı şu 2 kelimeyi okumuş:
— Direğin sonu.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:56 PM
T" HARFİ
Temel, arkadaşı Cemal'e sorar:
Baş harfi "P" ile başlayan bir yemek adı söyler
misun?
Pırasa.
Pilemedun.
Pirzola.
Değul.
Piliç.
O hiç değul.
Tamam buldum, Pilav.
Hayır o da değul.
Pilemeyeceğim, sen söyle pakayım.
Pamya...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:57 PM
YANINDAN GEÇER GİDERİZ
Temel, İngiltere'den, Trabzon'a gelen konuğa şehri gezdiriyor- muş. İngiliz misafir, çevreyi ge zerken birkaç Türkçe sözcük öğrenmeye çalışıyormuş. Bir ağacın yanından geçerken Temel'e sormuş:
— Biz İngilizce buna "tree" de riz, siz ne dersiniz?
Temel hemen cevabı yapıştırmış:
— Biz birşey demeyiz, yanından geçer gideriz.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:57 PM
KÖYÜN YABANCISI OLUNCA...
Nasreddin Hoca daha önce hiç uğramadığı bir köyden geçiyormuş. Bir köylü yanma yaklaşmış:
— Efendi, bugün gün lerden ne?
Hoca, yorgunluğun et kisiyle hangi gün olduğunu bir türlü çıkaramayınca:
-— Bu köyün yabancısıyım, demiş. Buranın günlerini bilmem.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:57 PM
BİR ALTIN BORÇ
Tenasuha, yani ruhun insan öldükten sonra bir hay vanın veya başka bir insanın bedenine girip tekrar dün yaya döndüğüne inanan Arap şairlerinden biri arkada şına şaka olarak:
— Bana bir altın ver, dünyaya öbür gelişimde sana
yüz altın vereyim, demiş.
Arkadaşı, ona, inancına uygun şu karşılığı vermiş:
— Önce sen, öbür gelişte insan geleceğine dair bana
bir kefil göster, ben de bir altını sana vereyim. Ya köpek
veya maymun olarak dünyaya gelirsen, 100 altını ben
kimden alırım...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:57 PM
SEÇİM YASAĞI
Rusya'da seçim yapılıyordu.
Adamın biri eline verilen zarfı açmak isteyince, görevli sandık başı memuru atıldı:
— Hey, ne yapıyorsun?
— Bir şey yaptığım yok. Sadece kimi seçtiğimi bilmek istedim de...
Memur gülerek başını salladı:
— Olmaz öyle şey. Seçimin gizli olduğunu bilmiyor
musun?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:57 PM
MİLLİ MARŞ
Trabzon'da 95-96 sezonunun şampiyonluk maçı yapılmak tadır. Stat tıklım tıklım. Büyük heyecan ve stres var. Trab- zon'luluk ruhu kabarmış, fut bolcular seremoniye çıkmışlar ve Milli marşı herkes olanca gücüyle okurken Oflu Ömer yanında Tellioğlu Fuat'ın du daklarını kıpırdatma zahmetinde bile bulunmadığını görünce bozulur, dirseğiyle dürterek uyarır:
Ula Fuat, niye söylemiysun millu marşimuzi?
Fuat fısıldayarak cevap verir:
Ula penum sesum küzel teğildur da ondan, der.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:57 PM
HA BU YAŞTAN SONRA...
Temel ile Fadime hayli zamandan beri birlikte yaşıyorlarmış. Fadime ev lenmek istiyor, fakat Temel buna pek yanaşmıyormuş. Yıllar böyle sürüp gitmiş.
Bir gün Fadime, Temel'e açılmış:
— Temel artık evlenek derim, ne
dersin?
Temel umutsuz başını sallamış:
— Ha bu yaştan sonra bizu çim alur Fadime?
Kéan aRs
08-28-2007, 07:58 PM
KEDİ
İki deli, akıl hastanesinin duvarını sessizce aşıp, hendeğe gizlendiler.
Hışırtıyı duyan bekçi ba ğırdı:
— Kim var orada?
Delilerin biri çok akıllıca bir kedi taklidi yaptı: "Miyaaaauuv..."
Bekçi uzaklaştı, deliler sürünerek uzaklaşmaya çalış tı, ama yine hışırtılar duyuldu.
Bekçi tekrar gelip bağırdı:
Kim var orada?
Cevap ikinci deliden geldi:
Bir kedi daha.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:58 PM
KISA DONEM
Temel askerlik görevini denizaltında yapıyordu. Fakat kısa bir süre sonra köyüne döndü. Yakınları Temel'e böyle erken dönmesinin sebebini sordular.
Temel şöyle cevap verdi.
— Beni daha fazla alıkoymak istemediler. Çünkü *******i yatarken pencereleri ardına kadar açıyordum.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:58 PM
DOĞRU SÖZE NE DENİR?
Kadının kocası hastaymış. Birdenbire durumu ağırlaşmış. Telâ şa kapılan kadın hemen bir doktor çağırmış.
Doktor hastayı inceden inceye muayene ettikten sonra dışarı çıkmış. Kadın hemen yanına ko şup sormuş:
Durumu nasıl doktor? Çok mu kötü? Can mı çe
kişiyor yoksa?
Telaşlanmayın hanfendi. Üzülecek bir şey yok,
maşallah turp gibi.
İyi ama, öyleyse nesi var doktor bey?
Nesi mi var?.. Ha bakın, doğrusunu isterseniz onu
ben de anlayamadım. Ama merak etmeyin, otopside an
larız!..
Kéan aRs
08-28-2007, 07:58 PM
ÖLÜMDEN KAÇILMAZ
Saf bir adam, koşa koşa Hazret-i Süleyman'ın sarayına gelir. Yüzü sararmıştır. Hazret-i Süleyman sorar:
Efendi ne oldu?
Adil hükümdar... Bugün Azrail bana öyle hışımla
baktı ki... Rüzgara emret. Beni alıp Hindistan'a götür
sün. Belki oraya gidersem canımı alamaz...
Hazret-i Süleyman, rüzgara emretti. Rüzgar, hemen adamı alıp Hindistan'a götürdü. Biraz sonra da, Azrail'e sordu:
— O zavallı adama ne sebeple hışımla baktın? Bana
anlat...
Azrail:
— Ey Allahın elçisi, dedi. Ben ona hışımla bakma
dım. Onu yol uğrağında görünce, şaşırdım. Çünkü Allah
bana, "Bugün git, onun canını Hindistan'da al", buyur
muştu. Halbuki onun yüz kanadı olsaydı, bugün Hindis
tan'a gidemezdi, dedi...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:58 PM
DALKAVUK
Paşa hazretleri, kona ğında yemek yerken patlı can musakkayı çok be ğenmiş:
— Yahu, demiş... Şu
patlıcan üzerine yemek
yoktur... Nesi olsa yenilir.
Yanındaki dalkavuk he
men atılmış:
— Evet, Paşa hazretleri, patlıcan gibi sebze yoktur.
Nesi olsa yenilir...
Bir kaç gün sonra, sofraya patlıcan kaynıyarık gelin ce Paşa kızmış:
— Yahu, demiş. Şu patlıcan da bir şeye benzese,
yenilecek şey değil...
Dalkavuk hemen söze atılmış:
— Haklısınız Paşa hazretleri, berbat bir şeydir. Şunu
nasıl yerler anlamam...
Paşa, kaşlarını çatmış:
— Ulan, iki gün önce patlıcanı övüyordun. Şimdi ise
yerin dibine sokuyorsun!..
Dalkavuk, yerlere kadar eğilerek:
— Aman Paşa hazretleri, ben patlıcanın değil, zatı-
alinizin dalkavuğuyum...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:59 PM
TİLKİ
Tilki, bir gün başını alır, gezmeye çı kar. Köyün mey danına varır. Bir duvara çıkar, çev reyi seyre dalar. Oradan geçen köy muhtarı şaşırır:
— Aaa, bir tilki!..
Köyün hocası camiye giderken duvardaki tilkiyi gö-
rür:
— Aaa, tilkiye bak!..
Bakkal da oradan geçerken bağırır:
— Hay Allah bir tilki!..
Kahvedekiler merak edip dışarı çıkarlar. Onlar da tilkiyi görünce şaşırırlar:
Tilkiyi gördünüz mü?
Vallahi bir tilki bu!..
Kalabalık çoğalıp sesler uğultuya dönüşünce tilki or mana kaçar. Dişi tilkiye:
— Bugün öğle vakti köye indim. Orada herkes beni
tanıyor, ben hiçbirini tanımıyorum...
Kéan aRs
08-28-2007, 07:59 PM
ŞAKA
Laz'ın biri, takasının içinde oturmuş, Allah'a yal varmaktadır:
— Allahum, bu cün tut
tuğum ilk paluğu pi fakire
vereceğum, der.
Ve lâz oltasını atarak beklemeye başlar. Neden sonra oltayı çeker. Bakar ki bir de ne görsün? Ucunda koskocaman bir balık!
— Haçan hiç pu da fakire verulur mu daa!
Birden balık bir çırpınışta oltadan kurtulur ve denize atlar. Lâz üzgün ve şaşkın:
— Allahum, ben şakacıktan demuştum daa... der.
Kéan aRs
08-28-2007, 07:59 PM
TAMAMDIR
Temel, veznedardan bir demet pa ra almış ve saymaya başlamış. Ye- diyüz bin liraya kadar saymış:
— Buraya kadar tamam çıktı, bundan sonrası da tamamdur... diyerek yürümüş gitmiş...
Kéan aRs
08-28-2007, 08:02 PM
ÇOK ŞÜKÜR
Sarhoş bir Karadenizli, bir ayağı yolda, bir ayağı kaldırımda aksaya aksaya yürüyordu. Duru mu gören polis yaklaşıp sordu:
— HemşerimL Bu kadar sar
hoş olmak için ne kadar içtin?
— Ne münasebet memur
bey... Sen penum sarhoş oldu
ğumdan emin misun?
— Kaldırımda nasıl yürüyordun? Bir ayağın sette,
diğeri yerde... Ancak sarhoş böyle yürür!
Karadenizli sevinçle ellerini yüzüne götürdü:
— Sağolun memur bey! Penu o kadar rahatlattınız
ki... Doğrusu kendimi topal zannedeydum...
Kéan aRs
08-28-2007, 08:02 PM
HEY GİDİ GENÇLİK HEY
Hoca bir gün ata binmek ister, bir türlü binemez.
Hey gidi genç
lik hey, diye ah çeker.
Sonra etrafına bakı-
mp kimse olmadığını
görünce de;
Hadi hadi... ben senin gençliğini de bilirim, der.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:03 PM
NİYE GİRMEMİŞ?
Doktor, beş akıl hastasını, boş banyonun önüne götürdü ve emretti:
— Haydi, girin suya ve başla yın yüzmeye!
Biri hariç, hepsi doktorun em rine uydular, boş banyonun içine doldular, kulaç atmaya başladılar...
Doktor, banyoya girmeyen delinin yanma yaklaştı. Gülümseyerek:
— Galiba sen iyileştin Ahmet, niye yüzmedin?
Deli boynunu büktü:
— Belki kızacaksınız ama doktor bey, yüzme bilmi
yorum ben de, ondan.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:03 PM
TESADÜF BU YA!
Kopenhag'da bir genç doğum kliniğine girip danışmaya başvurdu:
— 48 numaralı odada
yatan genç kızla görüşmek
istiyorum.
Nöbetçi hemşire sordu:
Hay hay! Siz nesi oluyorsunuz hastanın?
Ben mi? Erkek kardeşi?
Bu sırada hemşirenin yanında duran hanım hemen atıldı:
— Öyle mi? Çok memnun oldum tanıştığımıza. Ben
de annesiyim...
Kéan aRs
08-28-2007, 08:03 PM
EVLİLİĞİN BÖYLESİ
Nasrettin Hoca evlen meye niyetlenir. Eş- dost bir hatuncağızı öve öve göklere çıka rırlar.
Şöyle huylu!
Böyle soylu!
— Dünyalar güzeli... Hoca'nın gönlünü çelerler.
Evlenirler. Zifaf gecesi yüz görümlüğünü veren Ho ca, gelinin duvağını kaldırır. Aman Allah'ım! Çirkin bir gelin.
Gelin hanım, kocasına sadakatini göstermek için:
— Hoca efendi, akrabalarından kime görüneyim, ki
me görünmeyeyim? diye sorar.
Hoca şaşkın:
— Aman hatun, bana görünme de kime görünürsen
görün... der.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:04 PM
NİYE GİRMEMİŞ?
Doktor, beş akıl hastasını, boş banyonun önüne götürdü ve emretti:
— Haydi, girin suya ve başla yın yüzmeye!
Biri hariç, hepsi doktorun em rine uydular, boş banyonun içine doldular, kulaç atmaya başladılar...
Doktor, banyoya girmeyen delinin yanma yaklaştı. Gülümseyerek:
— Galiba sen iyileştin Ahmet, niye yüzmedin?
Deli boynunu büktü:
— Belki kızacaksınız ama doktor bey, yüzme bilmi
yorum ben de, ondan..
Kéan aRs
08-28-2007, 08:05 PM
HAVAALANI
Genç is adami uçaga binmek üzere havaalanina gelir ve bilet kontrolü yapilan masaya giderek, elindeki valizleri teslim eder.
Görevli; "Biletinizi alabilir miyim?" der.
Adam biletini verir ve ekler; "Biletimden göreceginiz gibi New York'a gidiyorum. Ancak, verdigim yesil valizin Londra'ya, mavi olanin da Paris'e gitmesini istiyorum."
Görevli kiz saskinlikla ; "Özür dilerim, ancak bunu yapmam mümkün degil".
Bunun üzerine genç adam; "Bunu duyduguma çok sevindim. Geçen sene yapmistinizda!"
Kéan aRs
08-28-2007, 08:05 PM
KAHVALTI!
Fransız delikanlı, Paris'in bulvar kahvesinde oturmuş, tipik kahvaltısını yapıyormuş. Kahve, kruvasan, ekmek, tereyağ, reçel. Yan masaya ağzında cikleti ile tipik bir Amerikalı turist oturmuş. Sohbet başlamiş...
Amerikalı: o ekmeğin hepsini yiyecek misin?
Fransız: Tabii..
Amerikalı: Biz yemeyiz. İçinden biraz alır yeriz. Kalan bir fiçida toplanır. Fabrikaya gider. Kruvasan yapılır. Fransa'ya satılır, demis. Fransiz cevap vermemiş.
Amerikalı: Reçel de yer misiniz?
Fransız (öfkeli): Tabii..
Amerikalı: Biz meyveyi taze yeriz. Kabuklarını, çekirdeklerini, çürümüşlerini bir fıçıda toplar fabrikaya gönderir, reçel yapar, Fransızlar'a satarız.
Fransız: Peki siz kullandiginiz prezervatifleri seviştikten sonra ne yaparsiniz?
Amerikalı: Atarız tabi...
Fransiz: Biz atmayız. Bir fiçida içindekilerle biriktirir, fabrikaya gönderir, ciklet yapar, Amerikaya satarız, demiş....
Kéan aRs
08-28-2007, 08:05 PM
Tavşan
Temel ava çıkmış, eli boş dönmemek için kasaptan bir tavşan almiş.
Fadime,
- Ha pu netur, soyulmus tavşanı nasıl avlaysun?
- Sex yaparçen yakaladum, çiyinmeye firsatu olmadu...
Kéan aRs
08-28-2007, 08:05 PM
Babada kalacaktır
Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış:
- "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım."
Hakim kocaya sormuş:
- "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?"
Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış:
- "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?"
Hakim sekreterine dönmüş:
- "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:05 PM
Yumurta Yapmanın 100 yolu
İki horoz mutfağa girerler. Etrafa meraklı gözlerle bakarlarken tezgahın üzerinde bir yemek kitabı görürler. Kitabın üzerinde : "Yumurta yapmanın 100 yolu" yazmaktadır. Biri digerini dürter ve der ki :
-Olum bak lan seks kitabı bulduk alaaaaaaa ...
Kéan aRs
08-28-2007, 08:06 PM
Bir iki üç iç..
Hitler'in gözü İngiltere'de ama oraya gitmesine imkan yok. Çünkü bir sürü tankı var ama savaş gemisi yok..
Bir gün yardımcıları ile Manş denizinin kıyısına geldiğinde "Denizi kurutup tankları karşıya geçirmek" gibi müthiş bir fikir geliyor aklına..
Ve hemen emir veriyor. Tüm Alman ordusu denize girecek ve denizin suyunu içip bitirecek...
Hitler emir verdimi akan sular durur.. Eline kaşık, kepçe, maşrapa alan tüm asker denize giriyor ve komutan emri veriyor.
"Bir iki üç iç..
Bir iki üç iç..
Bir iki üç iç.."
Bu komutla askerler bütün gün deniz suyunu içiyorlar ve gece olunca istirahate çekiliyorlar. Bir hafta sonra müthiş planının ne halde olduğunu görmek üzere Hitler deniz kenarına geliyor. Görüyor ki denizde bir litre bile eksilme yok.. Tam dönüp komutanlarına bağıracağı sırada karşı sahillerden bir ses duyuyor...
"Bir iki üç çişşşşş..
Bir iki üç çişşşşşş..
Bir iki üç çişşşşşş.."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:06 PM
FELSEFE
Renkli ki$iligiyle ün yapmi$ bir felsefe hocasi, yilin son sinavini yapmak uzere sinifa girmi$.. butun ogrenciler cok heyecanli, hepsi merakla sorulari bekliyolar, felsefe hocasi sinifa $oyle bi bakmi$, derken sandalyesini kaptigi gibi kürsünün uzerine koymu$..
"I$TE 100 PUANLIK TEK SORU" demi$.. "BANA BU SANDALYENIN VAROLMADIGINI ISPAT EDIN"
Herkes bir giri$mi$ yazmaya efendim hizli hizli yazanlar haril haril du$unenler derken, aralarindan biri kagida tek bi cumle yazmi$ sonra kalkmi$ hocasina vermi$, ve sinavi bitirip cikmi$....
Sonuclar aciklandigi zaman bir bakmi$lar koca sinifta 100 uzerinden 100 alan tek ki$i var, o da sinavi 2 dakkada bitirip cikan cocuk..!!!
Peki acaba cocuga 100 puan getiren o tek cumle neymi$????
"HANGİ SANDALYE"
Kéan aRs
08-28-2007, 08:06 PM
KAYSERİLİ
Oğlu kayseriliden para istiyor:
"Baba 500 bin lira verirmisin"
Kayserili:
"400bin mi dedin? naapçan lan 300 bini 200 bin neyine yetmiyor al sana 100 bin yeter..."
Kayserili çıkartıp 50 bin lira verir...
Oğlu:
"eheh.. baba bana zaten 50 bin lazımdı..."
"Bak sen kerataya... demek sahte para vermesem kazıklayacaktın beni..."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:06 PM
İNSAN PSİKOLOJİSİ
Adam barda gördüğü güzel bayanla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı ve,
- "Biraz konuşabilir miyiz, acaba?" dedi. Kız birden haykırdı:
- "Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!"
Adam utancından yerin dibine girmişti. Herkes ona bakıyordu. Gitti ve masasına oturdu. Bir süre sonra kız ona yaklaştı. Gülümseyerek,
- "Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandiklarını inceliyordum..." dedi...
Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi:
- "Nee? Gecesi 200 dolar mı? Deli misin sen?"
Kéan aRs
08-28-2007, 08:06 PM
ÇILGIN ÇOCUK
Yaşlı bir amca parkta bir banka çökmüş etrafı seyrediyormuş... derken yanına bir delikanli gelmiş ki saçları kırmızı, turuncu, mavi, sarı renk boyalı... Adam çocuğa bakakalmış... Çocuk da küstah bir sesle:
- "Ne var moruk, sen hayatında hiç çılgınca bişey yapmadın mı!" demiş... Adam gülümsemiş:
- "Yaptım.. bir seferinde çok sarhoştum ve bir papağanı becermiştim.. Şimdi de acaba sen benim oğlum musun diye merak ediyorum..."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:07 PM
BUZ TUTAN GÖL
Temel dünya turuna çıkar ve yolu Canada'ya da düşer. Kırk yılda bir Karadeniz'de hamsi avlamaktan daha değişik bir fırsat çıktığını düşünerek buz tutmuş bir gölde, buzu kırıp balık tutmaya özenir ve işe koyulur. Tam buzu kıracakken, insanın içini titreten bir ses duyulur:
- Oğlum burada balık yok!
Temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler,
- Burada balık yok dedim sana...
Temel'in eli ayağı titreyerek seslenir:
- Tanrım, sen misun yoksa?
Ses yeniden duyulur,
- Hayır oğlum, ben buz hokeyi stadının spikeriyim.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:07 PM
SPERM TESTİ
Bir gün 75 yaşında bir ihtiyar sperm testi yaptırmak için doktora gider. Doktor adama bir kavanoz verir ve:
- "Bunu doldurup yarın bana getirin" der...
Ertesi gün ihtiyar kavanozu getirip doktora verir. Doktor kavanoza bakar ve boş olduğunu görür ve sebebini sorar. İhtiyar anlatmaya başlar:
- "Doktor bey, dün gece sağ elimle denedim olmadı, sol elimle denedim gene olmadı. Karımı çağırdım, o da sağ ve sol elleriyle denedi, ağzıyla denedi önce dişini çıkararak sonra dişini takarak denedi gene olmadı. Baktık olacak gibi değil komşunun karısını çağırdık o da iki elini ve ağzını denedi gene olmadı, deyince doktor kendini tutamamış:
- "Naaptınız, komşunun karısını da mı çağırdınız" diye sormuş.
İhtiyar yanıtlamış:
- "Napalım, açamadık şu lanet kavanozu bir türlü."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:07 PM
BUZDOLABI
Temel bir gün kahvede otururken arkadaşlarından biri ona:
- "Ula temel senin hanım seni aldatıyo" demiş.
Bunu duyan temel hemen eve koşmuş, evi aramış taramış fakat kimseyi bulamayınca sevincinden oracıkta ölmüş. Öbür alemde dolaşırken bir anda arkadaşı Dursun'u karşısında görmüş ve şaşkınlıkla:
- Ula dursun ben seni daha dün gördüydüm nasıl olduda ölüp buraya geldin.
- Valla temel hiç sorma donarak öldüm, peki sen nası öldünde buraya geldin.
- Dün kahvedeydim biri geldi bana senin hanım seni aldatıyo dedi bende hemen eve gittim aradım taradım ama kimseyi bulamayınca orada yığıldım kaldım.
- Ula buzdolabına baksaydın ikimizde şimdi sağ olacaktık.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:07 PM
SERT KOVBOY
Üç kovboy Teksas'ta bir barda masaya oturmuş, kafayı çekiyorlar... Bir sarhoş girmiş içeri. Parmağı ile ortadakini işaret etmiş: - "Senin anan," demiş "Teksas'ın en çılgın seks manyağıdır" demiş..
Masanın etrafı bir anda boşalmış.. Ama ortadaki adam duymazdan gelmiş, içkisine devam etmiş. Sarhoş çıkmış gitmiş.. 10 dakika sonra geri gelmiş. Gene aynı masanın başında dikilmiş..
- "Senin o ****** ananı az önce becerdim, harikaydı" demiş. Etraf masalar gene bir anda boşalmış.. Bizimki gene kılını kıpırdatmadan içmeye devam etmiş. Sarhoş çıkmış gitmiş.. 10 dakika sonra gene gelmiş..
- "Senin anan var ya, senin anan" diye başlarken, kovboy nihayet lafını kesmiş:
- "Evine git de yat.. Gene zurna gibi içmissin, baba!.."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:08 PM
TECAVÜZ
Genç rahibelerden biri koşarak gelir ve başrahibenin önünde diz çökerek;
- "Değerli hemşire, sormayın başıma neler geldi ..."
- "Neler geldi kızım ???"
- "Arka bahçede çiçek topluyordum, nerden geldi bahçivanın oğlu ortaya çıktı ve maalesef bana,,,,,"
- "Tecavüz mü etti?"
- "Evet..."
- "Hımmmm, peki kızım sen şimdi git, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç.."
- "Aaa, limon hamileliği önler mi ???"
- "Hamileliği önlemez de, en azından sırıtmanı engeller..."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:08 PM
TEMEL'IN KAYNANASI
Temel bi gun kahveye girmis. Ustu basi yirtikmis. N'oldu diye sormuslar.
Temel: "Kaynanami gomduk."
Kahvedekiler: "Iyi de bu halin ne?"
Temel: "Biraz direndi de."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:08 PM
ŞANS
Laz kola otomatiğine gitmiş, para atıp düğmeye basmış ve kolasını almış. Bir para daha atmış, yine düğmeye basmış ve yine kolasını almış. Bunun üzerine heyecanla arkadaşlarının yanına gitmiş ve :
- Çabuk bütün bozuk paralarınızı verin, bugün şansım çok iyi!
Kéan aRs
08-28-2007, 08:11 PM
HAVAALANI
Genç is adami uçaga binmek üzere havaalanina gelir ve bilet kontrolü yapilan masaya giderek, elindeki valizleri teslim eder.
Görevli; "Biletinizi alabilir miyim?" der.
Adam biletini verir ve ekler; "Biletimden göreceginiz gibi New York'a gidiyorum. Ancak, verdigim yesil valizin Londra'ya, mavi olanin da Paris'e gitmesini istiyorum."
Görevli kiz saskinlikla ; "Özür dilerim, ancak bunu yapmam mümkün degil".
Bunun üzerine genç adam; "Bunu duyduguma çok sevindim. Geçen sene yapmistinizda!"
Kéan aRs
08-28-2007, 08:11 PM
Bir kadının bir süreliğine iş seyahati için İngiltere'ye gitmesi gerekmektedir. Kadının kocası eşini havaalanına kadar götürür. Karısı: - "Teşekkür ederim kocacığım, senin için İngiltereden ne getirmemi istersin?" diye sorar. Adam güler ve yanıtlar: - "Bir ingiliz kızı istiyorum hayatım.." Kadın sessiz bir şekilde kocasından ayrılır ve yola çıkar. 2 hafta sonra adam karısını tekrar hava alanından almaya gider ve sorar: - "Hayatım gezin nasıldı?" - "Teşekkür ederim hayatım, çok güzeldi." - "Peki hediyem nerde?" Kadın: - "Ne hediyesi?" diyince adam gülümseyerek: - "Hani bir ingiliz kız istemiştim ya.." - "Haa hatırladım, evet elimden geleni yaptım, şimdi biraz beklememiz lazım kız olup olmayacağını görmek için..."
ƒяαмвυαz
08-28-2007, 08:11 PM
Bir grup ingiliz,amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış.
Birden şiddetli bir fırtına kopmuş.
Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş.
Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş.
Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan
hemen bir tayfasını çağırmış.
"Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi" demiş.
Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş.
Kaptan merakla sormuş:
-Eee,noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur,daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı.
Ne dedin onlara?
-Çok kolay.
İngilizlere "Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar" dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da "Denize girmek yasak! " dedim
Kéan aRs
08-28-2007, 08:11 PM
Öğretmen öğrencilere soru soruyor: - "Ağaçta 7 kuş var. Avcı ateş ediyor, 3 tanesini vuruyor. Ağaçta kaç kuş kaldı?" Biri cevap veriyor: - "4 kuş kalır." Başka bir çocuk da hemen atılır: - "Hayır öğretmenim ateş edince bütün kuşlar uçar, ağaçta hiç kuş kalmaz..." Öğretmen bunun üzerine: - "Cevap yanlış ama stilini sevdim", der. Çocuk buna karşılık verir: - "Öğretmenim, ben de bir soru sormak istiyorum... Karşıdan 3 bayan geliyor, ellerinde dondurma var. Biri yalayarak yiyor, biri emerek, biri de ısırarak... Bu bayanlardan hangisi evlidir?" Öğretmen düşünüyor, düşünüyor... - "Emerek yiyen evlidir", diyor... Çocuk cevap veriyor: - "Hayır öğretmenim, parmağında alyansı olan... Ama ben de sizin stilinizi sevdim.."
Ogretmen
ƒяαмвυαz
08-28-2007, 08:11 PM
Üç arkadaş inatçılıkları ile övünüyorlarmış.
Biri demişki ben o kadar inadımki eve girmek için kapıyı çaldım karım kim o dedi ben inat ettim ben olduğumu söylemedim sabaha kadar şiddetli yağmur üstüme yağdı. Diğer arkadaşı demişki sendekide inatmı yaw dişim ağırıyordu dişçiye gittim hangisinin ağırdığını sordu bende inat ettim hangisinin ağırdığını söylemedim dişçide bütün dişlerimi çekti. Üçüncü arkadaşda demişki sizinkide inatmı yaw ben gergek gecesinden beri inat ettim karıma elimi vurmuyorum demiş Diğer iki arkadaş sormuş peki ya çocuklar inat ettim kimden olduklarınıda sormadım demiş
Kéan aRs
08-28-2007, 08:12 PM
Adamın biri, bir gün ağacın altında namaz kılıyormuş. Ağaçta bulunan başka biri de onu izliyormuş. Namazını bitiren adam daha sonra namazının kabul olması için Allah'a dua etmeye başlamış. - "Allahım sen namazımı kabul et." Ağaçtaki adam: - "Etmem", diye cevap vermiş. Adam şaşırmış. Tekrarlamış: - "Allahım sen kıldığım namazı kabul et." - "Etmem." Adamın şaşkınlığı iyice artmış. Yine: - "Allahım sen namazımı kabul et", demiş. Ağaçtaki adam tekrar: - "Etmem", deyince adam sinirlenmiş. - "Etmezsen etme. Zaten abdestsiz kılmıştım."
agactakı adam
ƒяαмвυαz
08-28-2007, 08:12 PM
3tane yasli teyze oturmus muhabbet ediyorlarmis..
Bir tanesi "aaaah ah hayat ne kadar da pahalilaşti..."demiş ve
ellerini kocaman açmiş:
"eskiden su kadaaaaar kocaman salatalıkları nerdeyse bozuk paralarla alıyoduk...."
2. teyze de "haklısın şekerim" demiş ve
o da 2 eliyle kocaman 2 yuvarlak yapmiş:
"şööööööyle şöyle soğanlara da simdikilerin yarı fiyatindan bile az ödüyorduk..."
derken ikisi birden 3. teyzeye dönüp
"sen niye konusmuyosun??"
diye sormuslar...
teyze onlara bakmis bakmis ve:
"Anlattıklarınızın tek kelimesini duyamıyorum ama tarif ettiğiniz
adamı hatırlar gibiyim...."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:12 PM
Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar, "Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?" Adam yanıtlar; "Evet, asla bir başka kadına bakmadım." Sorgu meleği, "Şuradaki Rolls-Royce'u görüyor musun? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin.." Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır; "Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine sorgu meleği, "Şuradaki Mercedes'i görüyor musun? Cennetteyken onu kullanacaksın.." der ve üçüncü adama da sorar, "Karını hiç aldattın mı?" Adam yutkunur ve şöyle der; "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği; "Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun? Cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır, arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar. "Heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, hersey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri; "Aaaa! ne kadar güzel, peki derdin nedir?" diye sorarlar. Adam içini çekerek konuşur, "Kaykay'la dolaşıyordu..."
kaykay
Kéan aRs
08-28-2007, 08:12 PM
Kayserili Pire Memet, istasyonda çok sıkışınca, gözü hiçbir şeyi görmez olup kadınlar tuvaletine doğrulmuş. Bir hemşehrisi önüne geçmiş: - Ne yapıyorsun, burası kadınlar için... Uçkurunu eline almış olan Pire Memet: - "Bu da kadınlar için!" deyip içeri dalmış.
Buda kadımların
Kéan aRs
08-28-2007, 08:13 PM
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"
Ezcacı baba
Kéan aRs
08-28-2007, 08:13 PM
Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"
Kéan aRs
08-28-2007, 08:13 PM
Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -"Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?" -"Boşuna oynamayalım, biz kazanırız", demiş şeytan. -"Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde..." Şeytan şeytanca gülümsemiş: -"Ama bütün hakemler de bizde..."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:13 PM
Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür. Bebeğe bakan doktor: - "Bu çocuk iyi gıda almıyor", der ve kadına dönerek: - "Lütfen soyununuz", diye rica eder. Soyunan kadının göğüslerini iyice kontrol eden doktor: - "Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi" der, "sizin hiç sütünüz yok." Kadın: - "Tabi olmaz doktor bey", der. "Ben çocuğun teyzesiyim..."
Kéan aRs
08-28-2007, 08:14 PM
Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış
Kéan aRs
08-28-2007, 08:14 PM
..:: TEMEL'İN ATI ::..
Veli efendi hipodrumuna giden Temel atlar start alır almaz favorisi olan atı elinde dürbinle takip ederek bir yandan da
-Ulanım benum, yabak nasıl da yel gibi gidey diyerek atını teşci eder. Gerçekten de Temel'in atı en öndedir. Etraftakiler gıpta ile Temel'e bakarlar, Temel dört köşedir. Fakat bir süre sonra atlar teker teker Temel'in atına yetişip geçmeye başlarlar. Derken Temel'in atı en sonuncu duruma düşer. Temel etrafın alaylı bakışlarına aldırış etmeden tezahürata devam eder.
-Uy aslanım benum ya bak nasılda hepsini önine katti getiriy.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:14 PM
..:: MÜFETTİŞ ::..
Ücra bir köyün ilkokuluna müfettiş geleceği haberi alınır. Bunu duyan tek sınıflı ilkokulun tek öğretmeni panikler çünkü çocuklar 2. sınıfta olmalarına rağmen çok zor okumaktadırlar. Öğretmen müfettişin geleceği gün sınıfta ufak bir konuşma yapar:
"Bakın çocuklar bugün okulumuza müfettiş gelecek. Muhtemelen de tahtaya birşeyler yazıp okumanızı isteyecek. Müfettiş tahtaya birşey yazmaya başlarsa hemen bana bakın ben size ne yazdığını anlatırım, siz de okumuş gibi yapıp söylersiniz."
Çocukların aklına yatmış bu tabii. Müfettiş gelmiş, kısa hoşbeşten sonra müfettiş çocuklardan birine "Kalk bakalım" demiş "Su tahtaya yazdığımı oku" ve başlamış kocaman harflerle "kaplumbağa" yazmaya. Bunu gören öğretmen müfettişe çaktırmadan çocuğa bir güzel anlatmış tahtadakinin ne olduğunu.
Müfettiş: "Oku bakalım oğlum ne yazıyor?"
Öğrenci: "Tos-ba-ğa"
Kéan aRs
08-28-2007, 08:14 PM
..:: GÜNEŞE GİTME ::..
Bir mecliste konuşulurken,
Amerikalı :
-Biz Mars'a gideceğiz, demiş.
Alman :
-Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, demiş.
Fransız :
-Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, demiş.
Bizim Karadenizli de onlardan geri kalmamak için :
-Biz de güneşe gideceğiz, demiş.
-Güneşe gidemezsiniz, demişler. Güneş yakar.
Karadenizli gülümsemiş :
-O kadar da enayi değiliz, tabi, demiş. Akşam serinliğinde gideceğiz.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:15 PM
..:: KARNE ::..
Karne günüydü.Küçük oğlan okuldan döndü.
Annesi : Karnen nerede? diye sordu.
Çocuk güldü :
-Arkadaşıma ödünç verdim. Babasını korkutacak...
Kéan aRs
08-28-2007, 08:15 PM
..:: TRAFİK KAZASI ::..
Temel kamyonu ile dik bir yokuştan süratle inerken birden kamyonun freni patlamış. Telaşla kamyonu nereye süreceğini düşünürken sağında kalabalık bir pazar yeri görmüş. Kamyonu o tarafa sürersem yüzlerce kişi ölür diye düşünürken sol tarafında da boş bir inşaat ve önünde oynayan küçük bir çocuk farketmiş. Bir çocuğun kaybı, yüzlerce kişiyi öldürmekten daha iyidir. Allah'ım, beni affet, diyerek kamyonu o tarafa çevirmiş.
Ertesi gün, gazetelerde manşet:
Pazara dalan kamyon 120 kişiyi biçti!
Hastanede yatan Temel'e olayı araştıran komiser; Oğlum, olay nasıl oldu? Anlat bakalım, demiş. Temel de hala şaşkın:
Amirim, herşey o ufak çocuğun pazar yerine doğru kaçmasıyla başladı.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:15 PM
..:: VEREMEM ::..
İki fakir konuşurken biri öbürüne sorar:
- Arkadaş mesela, senin iki araban olsa birini bana verir misin?..
- Tabii veririm.
- Ya iki evin olsa, birini bana verir misin?
- Tabii ki.
- İki horozun olsa birini bana verir misin?
- Hayır, veremem.
- Peki niye veremezsin?
- Var da onun için veremem.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:16 PM
..:: KARNE ::..
K- Babam öldü, demiş Temel.
- İlyas sormuş: Neden öldü?
- Apartmanın sekizinci katının balkonundan düştü.
- Eyvah parçalandı mı?
- Yok, girişteki bakkalın tentesine düsünce oradan havalanıp karşı apartmana yöneldi.
- Apartmana mı çarptı, nasıl oldu?
- Yok, karşı apartmanın balkonunda çamaşırlar asılı idi. Çamaşır ipine vurup fabrikanın bahçesine düştü.
- Orada mı öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikası, bahçedeki yayların üzerine düşüp havalandı yeniden...
- Peki sonra?
- Sonrası ne? Baktık ki yere inmiyor, biz de vurduk onu.
Kéan aRs
08-28-2007, 08:16 PM
Gözlük
Çocuk babaannesine sorar gözlükler her şeyi daha mı büyük gösterir?... Ne olur bana pasta yaparken gözlüklerini çıkar.
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.