Tam Sürümü Görüntüle : Şiirler
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:35 AM
Kalbimi göç mevsiminde terk ettiğinden beri
Toprak ağlıyor
Su, hava...
Yer, gök ağlıyor
İçim ağlıyor
Irmaklar ağlıyor debi debi
İki gözüm ağlıyor iki çeşme
Ellerim ağlıyor, dudaklarım
Bir ben ağlıyorum
Ağlıyor *******
Bulutlar ağlıyor, şimşekler
Kuşlar ağlıyor, ağaçlar, yapraklar
Ağlıyor, koyunlar, kuzular
Yel ağlıyor ese ese
Ağlıyor trenler tünellerde kimse görmesin diye
Vapurlar ağlıyor kara kara duman
Simit ağlıyor, çay
Dünya ağlıyor ardından
Ağlıyor her şey
En önemliside, ben ağlıyorum hıçkıra hıçkıra
Ağlamak sensizlikte ne güzel şey
Ağlamak ne güzel senmişsin gibi
Ben ağlıyorum ardından
Ağlıyorum
Ağlıyorum
Yaka yaka hasat rüzgarlarını
Biçiyorum
Sen çıkta bak şehrinin gök yüzüne
Bem beyaz döküleceğim ipek saçlarının her teline
Ağlıyor dünya
Ağlıyor her şey
Ben ağlıyorum...
Ağlıyorum
Ağlıyorum
Bem beyaz...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:35 AM
Sanadır yar yüreğimdeki tek insan sanadır bu sözlerim
Islak bir ilk bahar akşamında koşuyorum sana
Bütün sorunlara göğüs gerercesine sana geliyorum
Belki bir iki tatlı söz duymak için
Veya bırak bir iki tatlı sözü
Seni görmek sesini duymak bile yetiyor inan
Hasretin vuruyor deniz kıyısına
Koştuğum o yalnız kaldığım karanlık sokaklarda
Şimdi ağlayan duvarlara yumruk atan
Kendi kendine küfreden
Deli diye seslenilen
O aşık çocuk sana sesleniyor
Ve yüreğinden şu sözler geliyor
SENİ SEVİYORUM
SENİ SEVİYORUM diye
Haykırdıkça her dakika
Sesin kulaklarımda çınlıyor
Demek sevmek buymuş
Demek insan sevince böyle oluyormuş
Belki mecnun gibi çöllere aşamam
Belki kerem gibi dağları delemem
Ama şimdi ben o güneşin doğmasını bekleyen
Ressam gibi o buğulu cam köşesinde
Beni unutanlara
Sözünü unutanlara
Aşkını unutanlara ağlıyorum
AĞLIYORUM
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:36 AM
Karıştırdım geçen yılları,
Döndükçe düne ağlıyorum.
Yaşadığım hüzzam anıları,
Bulamadım yine ağlıyorum.
Bulduğum bir sevdâyı kaybettim,
Bilmiyorum nerede hata ettim,
Bu gözlerden kalleşlik beklememiştim,
Ama dökülen bir şey var,ağlıyorum.
RAFET şu geçmişten kalan geride,
Dolmak üzere olan yirmisekiz sene,
Bir şey öğrendim felekten yine,
Sevenler ağlarmış,ağlıyorum.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:36 AM
Babam kücüklüğümde hep
erkekler ağlamaz derdi.
Niye ağlamazlar diye sormadpm.
Yalniz gözden akan yaş mı ağlamak demedim.
Ya kalbin, yüreğin ağlarsa?
Yani sevenler de mi ağlamaz?
diye sormadım hiç.
O zamanlar sevmemiştim,
ağlamazdım da!
Baba duysan kızarsın ama
oğlun hem de hıçkıra hıçkıra
Ağlıyor
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:36 AM
Ağlamıyorum mu dedim sana
Yok be sevgili;
Ben bir gidişine ağladım
Evet.. Ağladım,
Hep sensizliğe yandım
Her sessizlik arasında,
Her karanlığın ortasında,
Bir de sensizlik baş ucumda
Kayboldum aralarda..
Hep gidişini düşünüyorum
Ve hiç unutamıyorum
Bir defa sarılamadan
O güzel gözlerine
Bir kere bakamadan,
Gittin..
Seninle olmak varken,
Bu korkunç karanlıkta
Sensizim..
Ağlıyorum aslında..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:36 AM
ağlıyorum karabasan *******in sabahında
dinmiyor dinmedi gözyaşlarım ıslak akıyor hep yanaklarımdan aşağıya doğru
güneşi bir başka özlüyorum geceden bir başka kaçıyordum sensiz
ahh bir bilseydin o zifiri karanlık *******i bir sigara izmariti ışığı gibi olsaydın ne vardı...
ahhh dolar yeşil gözlüm bir bilsen seni ne kadar çok özlüyorum
ne kadar çok arzuluyorum tekrar yaşamayı tekrar sevmeyi ama
karşılıksız sevgiye hasret gönlüm
senin sevgin gibi değil dolar yeşil gözlüm,
yani '' fotokobi'' aşklardan bıktım artık
gönlün ikinci bir dirilişe susamış
aç bıraktığında gönlümü
karanlık ******* sarhoş ederdi beni doyardım onlarla
neyse gülüm güneş yine perdelerini kapıyor
akşam perde arkasından sırıtıyor halime
direnmek gerekiyordu ama yapamadım sevdan diz çöktürdü beni herşeye
bari mezarıma gelde toprağımın her bir zerresini senin kokun nasıl sarmış gel korkma
önceden severken yaşıyordum
ama artık öldükten sonra yaşıyorum ...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:36 AM
Ne olur bakma artık…
Acıtma yüreğimi
Sana baktıkça çaresizliğimi anlıyorum
Ne olur çek gözlerimden gözlerini
Sen bilmezsin ki içimdeki beni
Sana gülerken aslında ağlıyorum…
Kaybolmak gözlerinde
Doyasıya bakmak onlara
Belki dakikalarca belki saatlerce
Daldım yine ümitsiz hayallere…
Sen aslında hep yaralarsın beni
Sanasın ki mutluyum, gülüyorum
Göremezsin ki kalbimdeki yerini
Aslında soluyorum, kuruyorum…
Yıldızları çalınmış bir gecedeyim şimdi
Gökyüzü bana benziyor
O yıldızsız, aysız bu gece
Ben de sensizim, ağlıyorum sessizce…
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:36 AM
Bir âbide istersen eğer, Ağrı'ya git!
Yükseklerden gelen büyük çağrıya git!
Çıkmışken yolcu, Ağrı'nın zirvesine,
Dönmek ne demek? Kanatlanıp Tanrı'ya git!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:36 AM
Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir
Bütün sevdiklerince
Suçlamak istemesende hiç kimseyi
Üzünçle yanmakta yüzün
Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine
Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:37 AM
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Durdugun yerde dur
Kendini martilarla bir tutma
Senin kanatlarin yok
Dusersin yorulursun
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Bir deniz kiyisinda otur
Gemiler sensiz gitsin birak
Herkes gibi yasasana sen
Isine gucune baksana
Evlenirsin, cocugun olur
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:37 AM
Ben renginde masmavi kalan denizlerimin,
Beyaza çalan gökyüzünde unutulmuş düşlerindeyim,
Ve limanlara yanaşamayan her yükünü almış geminin,
Belkide son seferindeyim,
Gözlerimi kapatan bir suskunluğun avuçlarında,
Hiç yenilenmemiş bir Ağustos'un terkindeyim,
Uzaklığını içime çektiğim son gecedeyim,seninleyim,
Sen kal olduğun yerde,ve gülümse sevdiğim,
Ben sana aşklardan aşk beğenipte geleceğim,
Ben her hayaline sabahları anlatan biriyim belkide,
Belkide yazılır,çizilir daha çok,
Daha çok yaşanılır bir aşk gibi,
Deniz kokusu saran ellerinin rengindeyim,
Dudaklarında buz mavisi,yağmur damlası,
Kollarında karanfil tarlası,
Ayışığını bekleyen geceyarısı gibiyim,
Sen dur yorulduğun her yerde,bekle beni sevdiğim,
Ben Ağustos'u aşk'a bırakıpta geleceğim....
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:37 AM
Ağlasan hisseder burdan duyardım,
Zor günde yanında yine ben vardım,
Demek senin için sâde kumardım,
Başkası için at bundan sonra zar,
Yağdırdın gönlüme Ağustosta kar!
Hani sen sevince başka severdin,
Sev de Leyla kimmiş, bende gör derdin,
Ne yüzüm güldü ne bir gün gösterdin,
Bir bir anlatmaktan ar ederim ar,
Yağdırdın gönlüme Ağustosta kar!
Dedin mi bir gün “al şunu yesene”
Bildiğin tek şey var “çıkıp gelsene”
Haydi artık sende bir şey desene,
Çektiğim yetmez mi dahası mı var?
Yağdırdın gönlüme Ağustosta kar!
Boşa gider sıkma artık kurşunu,
Kıymetlisin, kursun anan turşunu,
Biraz geç de olsa anladım şunu,
Senden ne sevgili olur ne de yâr,
Yağdırdın gönlüme Ağustosta kar!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:37 AM
Bu günüme, yarınıma, dünüme
Baktığımda aklıma hep "bir" düşer.
Garibim yol bilmem hemen önüme
Vuslat için bir kılavuz "nur" düşer.
Dosta hasret bir uykusuz pınarım
Sitem etme ben kendimi kınarım.
Zemheride cayır cayır yanarım
Ağustosta yüreğime "kar" düşer.
Hesaplar gününü geçer kıyıda
Ben rahmet beklerim karşı kıyıda.
İbrahim ateşte, Yusuf kuyuda
Bayram eder, hatırına "yâr" düşer
Hakkın boyasıyla boyanamazsam,
Zulmün kapısına dayanamazsam,
Gaflet uykusundan uyanamazsam.
Hem bedenim, hem ruhuma "kir" düşer.
Tuzaklar kurulur yolun üstüne
Sevda borç değil mi kulun üstüne!
Diken arasında gülün üstüne
Seher vakti damla damla "ter" düşer
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:37 AM
Yükseliyor hoş nağmeler sema ya.
Meşk ederek dönüyorum yine arzımda
Temizleniyorum a canlarım kabem de.
Ah birde sevdiğim yanımda olsa.
Biryanımı sarmış dostlar,
diğer yanımdaysa notalar,nağmeler
her şey dengeleniyor yanan yüreğimde
Ah birde sevdiğim yanımda olsa.
Masamda bir iki arkadaş
Bir iki defter kitap kalem.
Birazda duygu var yüklüce,
Ah birde sevdiğim yanımda olsa.
İç çekiyorum özlemle senli anılara,
tadıyorum her acıdan azar azar.
Gönlüme birtek seni anlatamıyorum.
Ah birde sevdiğim yanımda olsa.
Uğruna akıttığım gözyaşlarını saklıyorum,
görüpte üzülmeyesin diye ırak yerlerde.
gönlüm senden taraf oldu,ben kaldım yalnız dertte.
Ah birde sevdiğim yanımda olsa.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:37 AM
Bir hain hıçkırık boğazlara takılan,
İki damla gözyaşı yanaklardan dökülen,
ah Ayasofya,ateşsiz cayır cayır yakılan,
ah Ayasofyam.
Gittikçe sönüyor gözlerin feri,
şuursuz davranınca birkaç serseri,
ah Ayasofya oldun yangın yeri,
ah Ayasofya.
Bilmem ki ben,bu nasıl yara,
gelemez miyiz biz hiç zora?
Ah Ayasofya,attık seni yara,
ah Ayasofya.
Vurdular kilidi kapına nedensiz,
terk ettiler seni hayatta cansız,
ah Ayasofya,istiyorlar olasın dinsiz,
ah Ayasofya.
Uyan kardeş, aman olma yavaş,
ne mermi var atılan,ne er,ne çavuş,
ey ceddin nesli,bu nasıl savaş,
uyan.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:37 AM
Bir çocuğun;
karanlıkta umut ışığı
Aradığı gibi,
Kalbimin sessiz köşelerinde,
Mezarının başında,
Ölümün sessizliği içinde
Seni arıyorum dede!
Ah be dedem...
Bu kadar uzun zaman
Çekip gidilir mi?
Bu kadar çok
Özletir mi bir insan kendisini?
Kim bilir nerelerde,
Hangi diyarlardasın?
Hangi küçük çocukları
Seviyorsun benim yerime?
Babamsın, canımsın...
Boynumun borcudur seni özlemek,
Boynumun borcudur seni anmak!
Kalbimin en üst köşesindesin,
O üst köşeyi
Sevgi çiçekleriyle donatıp,
Seni büyütüyorum dede.
Sen sanır mısın bu evlat
seni unuttu?
Peki sen bilir misin; bu evlat hep
seni arıyor.
Yıllar geçse de,
Günler bitse de,
Ömrüm tükense de
Hep seni özlüyor ve
Hep seni anıyor bu evlat.
Bunu unutma dede!!!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:38 AM
Ah be İstanbul ne yaptın bana
Senin aşkından geldim buralara
Büyük umutla kucak açmıştım sana
Bıraktın beni içindeki yalnızlıklara
Nasıl sevinçle gelmiştim sana
Nasılda, koşmuştum o masmavi gözlerine
O gözlerde dumanı çıkan çapakların
Çöp toplamış göz kapakların
Kimsesizlerin evi olmuş göz yaşların
Kirpiklerin pas tutmuş
Ayyaşların meskeni olmuş kaşların
Lüle olmuş saçların
Hayal kırıklığı olmuş insanların
Ekmek parası olmuş
Yaşama kaynağı olan boğazların.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:38 AM
Gecenin bir yarısına kadar seni düşünmekten çıldırıyorum..
Daha ne yapayım...sevmek ölümüne..aşk cıldırtasıya..
Bir canım kaldı maymun suratlım sana vermediğim...
Dudaklarımı tutsak ettim dudaklarına...
Gözlerime bakan seni görür oldu artık..
Birde sen anlayabilsen beni tatlı maymunum..
Belki bende normale dönerim o zaman..
Her gece ne bu işkence yaaaa
Ben üzülüyorum...sen alemindesin..
Ben yanıyorum sen üşüyorsun..yeter be kızım..
Yoksa ben gideceğim sen bakacaksın
Sen benim tek aşkımsın maymun suratlım..
Gayret et biraz daha beni öldürmeyi başaracaksın..
Ama inan bana bebeğim sen benim canımsın
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:38 AM
Biliyor musun zaman geçtikçe en çok sevdiğin gülmeyi de unutuyorum.
sensiz hiç bir şeyin anlamı yok,ah bir dönsen diyorum.
seni yaşatacak neler var bir bilsen
öyle saplanmış ki sevgin yüreğime atmak istesem de atamıyorum
ne vardı dönsem diyorum..
gözlerim beklemekten öyle yorulmuş ki
hani şarkımız var ya onu da dilimden düşürmüyorum,
anılar yerli yerinde her şey tamam da
bir sen yoksun güzelim birsen yoksun.
hatırlar mısın bilmem ne kadarda güzel günlerdi onlar,
Çayımızı sigaramızı ve hatta acımızı paylaştığımız zamanlar.
sen sacını açık isterdin bense bağlamanı,
ama şimdi yoksun hiç bir şeyin anlamı yok.
tamam saçında açık olsun ,kızımızın adını da sen koy.
yeter ki dönsen diyorum
ama ne sen dönüyorsun
nede benim gelmemi istiyorsun.
ah bir dönsen diyorum
ah bir dönsen.....
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:38 AM
İçi boş bir dünya düşlüyorum
İçinde sadece sen ve ben
Kırlarda sokaklarda koşuyorum
Ah bir de sen koşabilsen
Yeşil baharlar bekliyorum
Yeşeren sadece sen ve ben
Kokunu içime çekiyorum
Ah bir de sen çekebilsen
Durgun mavi sulara dalıyorum
Yüzen sadece sen ve ben
Utanıp kaçan balıkları görüyorum
Ah bir de sen görebilsen
Uzun anlar bulmak istiyorum
Yaşayan sadece sen ve ben
Gözlerinde mutluluğa eriyorum
Ah bir de sen erebilsen
Pırıltılı ateşlerde yaşıyorum
Çırası sen odunu ben
Sıcaklığını tenimde hissediyorum
Ah bir de sen hissedebilsen
Alaca karanlığa çalıyorum
Rengi sadece sen ve ben
Topraktan geldiğini biliyorum
Ah bir de sen bilebilsen
Sevdiğim çileni çekiyorum
Çektiren sen çeken ben
Seni ben böyle seviyorum
Ah bi rde sen sevebilsen
Rabbimden Bir ölüm diliyorum
Yaşayan sadece sen ve ben
Azrail gelmesin istiyorum
Ah bir de sen isteyebilsen
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:38 AM
Sıra sıra dağlar kalpleri dağlar
Yücelerden akan şelâle çağlar
Topraktan fışkıran bir lâle ağlar
Dağlar düğüm olmuş yolları bağlar
Gurbet elden düştüm sıla yoluna
Bir bilezik taktım yârin koluna
Her dağın ardında bir dağ buluna
Dağlar düğüm olmuş yolları bağlar
Gide gide bitmez uzar menzilim
Dünyânın elinde çalan bir zilim
Hasretler dokudum oldu bir kilim
Dağlar düğüm olmuş yolları bağlar
Günler geçip gider ardı ardına
Kaderin vurdum tek telli sazına
Kışlar döner çölün susuz yazına
Dağlar düğüm olmuş yolları bağlar
Kelimeler büyür ruh ambarında
Pişer hepsi bir bir hasret harında
Yollar aydınlanır gönül farında
Dağlar düğüm olmuş yolları bağlar
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:40 AM
Ah bu dertler ah,
Keşke serseri bir balık olsa!
Avare avare dolaşırken mavide
Birden boş bir oltaya takılsa,
Süzgecindeki çengel inadına hiç çıkmasa
Hep olduğu yerde kalsa…
Acı çekmek neymiş anlardı belki,
Mahvetti hayatlar misali,
Can çekişirken o balık dolu kovada!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:40 AM
Ah bu soğuklar
kıramıyor bir türlü acılarımı
dondursun istiyorum kalbimi
dondursun ki aşktan ve yalnız sevmekten
yoksun kalayım ömrümce
Ah bu soğuklar
acılarımla bir odaya hapsediyor beni
izin vermiyor yeni bir aşka
daha doğrusu karşılıklı ilk aşka
sevilmek istiyorum yalnız başıma
ve sevmek istiyorum bütün bedenimle
çünkü titreyen yüreğim dayanamıyor artık sevmeye
Ah bu soğuklar
doğallıktan uzaklaştırıyor beni
yalan geliyor üzerime giydiklerim,
yalan geliyor bu geçici üşümeler
ortasını bulmaktan da korkuyorum
çünkü kimse olmaz yanımda iyi biliyorum
Ah bu soğuklar
yalnızlığımı donduruyor sadece
ve taşıyor onu baharlara yazlara
çiçeklerin arasında yalnız dolaşmaktan nefret etmişimdir hep
ama ben hiç tadamadım sevgilim kolumda çiçeklerde gezmeyi
kısacası hiç sevgilim olmadı benim.
Ah bu soğuklar
gidince yaralar bırakıyor kalbimde
hiç sevilmemenin yaraları en büyükleri
bir de bu yaralarım sıcakta gevşeyince
düşünmek bile istemiyorum bu gerçeği
ama onlarda kapanıp gidiyor
yeni bir aşkta aldığım red cevaplarının yanında
işte o zaman kolumdan çekip götürüyor beni yalnızlık
bu amansız soğuklara.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:40 AM
Düğmeye basılıyor silahlar patlıyor insanlar ölüyor
Birtaraf için için ağlarken öbür tarafda gülüyor
Aceba bulunmak istenen dünyalardamı böyledir
Yoksa onlar insanlarına dahamı çok önem veriyor
İnsanları yoktan var eden bir Allahımız değilmi
Hatırlamıyorlarmı babaların babası hazreti ademi
İnsanların başı bir anadan bir babadan başlarken
Savaşlarmı güzel olur yoksa barışla sevgilermi
Soruyor insan kendi kendine bu düşmanlık nedir
Elbetteki suçlular bu düşmanlığı körükleyenlerdir
Varsın insanlar ayrı ırktan ayrı dinden olsunlar
Barış demek insanların içindeki merhamet ve sevgidir
İnsan hayvanlarla savaşsa bile için için acınır
Onun canını almaktan ister istemez kaçınır
Oysa hergün dünyada binlerce insan can verirken
Silahların daha modernleri imal olup satılır
Allahım bitsin bu dehşet nerede olursa olsun
Barış gelsin dünyaya gönüllere sevgiler dolsun
İnsanların değeri büyüktür kıymetini bilsinler
Devletler barışın çaresini mutlaka arayıp bulsun
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:40 AM
On üç Mart , ramazan teravih vakti,
Müminler sel gibi camiye aktı,
Şehir secdelerle yıkanacaktı,
Yıkılarak viran oldu Erzincan,
Gül idi, sarsıldı, soldu Erzincan.
Binalar yıkıldı, kurudu bağlar,
Gözyaşı dikmekte bulutlar, dağlar,
Fırat coşkun Fırat, hüzünle çağlar,
Ah ü figanlarla yandı Erzincan,
Çileye boyanan candı Erzincan.
İçli bir ağıtı yaktı Şelâle,
Tutuştu yürekler, Erzincan ile.
Günler gece oldu, ******* çile,
Ah derim, yanarım, canım Erzincan,
Kurudu: gözyaşım, kanım Erzincan.
Kimi vefat etti, muhtaç duaya,
Kimi hasret kaldı, ana babaya.
Yüzlercesi birden Terzibaba’ya,
Beyaz kefeniyle girdi Erzincan,
Yüklendi; acıyı, derdi Erzincan.
“Erzincan’da bir kuş...” kolu kanadı,
Kırılmış, göklere çıkar feryadı,
Yanık bir destandır, Erzincan adı,
Adın acım, dört bir yanım Erzincan,
Dualar seninle canım Erzincan.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:41 AM
Sevmiştim yıllarca tüm insanları
Yaradan sevgimin temel taşları
Dolunca kalbime aşkın gözyaşı
İsyan etti gönlüm vefasızlığa.
Her şeyin temeli sevgi demiştim
Dağları çölleri sevgiyle aştım
Bir gün ben de yüce aşk’la tanıştım
İsyan etti gönlüm vefasızlığa.
Vefasızlık benim kaderim dedim
İnatla sevgiyi aradım durdum
Karşılık bulmadım, yine de sevdim
İsyan etti gönlüm vefasızlığa.
Dünyadan ayrılma vakti gelirse
Kahrolurum artık sevemem diye
Bilirim kaderim bu tekerleme
Ah etmem giderim, vefasızlara...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:41 AM
Yoksa canım batacak dikenin,
Solsa bağları meramin,
Bitse Türküsü sevdanın,
İsyan edemem Ah Gülüm!
Sen aşığın çoban yıldızı!
Sevdası, gönlümün nuru
Ayrılığın sanki alın yazısı,
Titretir beni. Ah Gülüm!
İbresi pusulanın seni gösterir
İlk üç halinde sen yaşarsın,
Değme sakın bana yanarsın.
yangınım seni söyletir Ah Gülüm!
Zorlandım tarif ederken seni
Yaşamayanın bilmeyeceğini,
nerden bilirdim ki;
tam aşık oldum derken
senden ayrılacağımı Ah Gülüm!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:41 AM
Ah gülüm ah ,nerdesin şimdi.
Hangi gönülde,yadellerde hangi köşede..
Bilmezdim,bilmezdim gülüm sensiz bu şehrin bu kadar tatsız ve hergün bir anlıkta olsa o gül yüzünü görmek için gelip geçtiğim bu sokağın böyle anlamsızlığını...
Bir bilsen buraların sensiz böyle nasıl öksüz ve çaresiz kaldığını..
Ah gülüm ah,keşke söyleyebilseydim,
seviyorum diyebilseydim ve sende sevseydin benim seni sevdiğim kadar....
Çiçekleri sevdiğini bilseydim gül olup bitmezmiydim pencerene,
gül bahçelerini,demet-demet yapmaz mıydım lalezarları...
Denizleri sevdiğini bilseydim,akvaryuma sığdırmaz mıydım okyanusları,
akmaz mıydım gözlerinden yudum yudum kalbine,
dökmez miydim yıldızları ayaklarının dibine,
bir de beni sevdiğini bilseydim.,Bir gülüşüne canımı vermez miydim be gülüm.
Ah gülüm ah,
Yolları sevdiğini bilseydim,bütün sokakları,caddeleri kiralar,adımını bastığın her yeri önüne sererdim.
Bu hayata doymadığını, yaşamak istediğini bilseydim.,
başında nöbet tutardım,Azrail gelince oturur pazarlık eder o da olmazsa çok çok kendi canımı verirdim..Ama sana dokunmasına izin vermezdim...
Ya da benim gibi bu hayattan bıktığını,ölmek istediğini bilseydim.,
Senden önce giderdim,ahireti fethederdim.
Cehenneme ben gider kendimi ateşlere atar ve bir not bırakırdım.
--Gülüm gelirse,benim nazlı çiçeğim gelirse günahlarını bana yazın ve cennete gönderin derdim,
gerekirse meleklere silah çekerdim.Ama sana dokunmalarına izin vermezdim....
..............................
Tövbe gülüm tövbe.
yaradanın işi bunlar iyi bilirim.
Ama sende beni anla,sende beni sev be gülüm Seni Seviyorum yemin ederim.
Şimdi içtiğim suyun her yudumunda sen varsın.
Yediğim ekmeğin her lokmasında,
okuduğum ve yazdığım her şiirin satır başında,
ve yokluğuna ağlarken yanaklarımdan süzülen her damla gözyaşımda...
Sen varsın.. AH GÜLÜM AH...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:41 AM
Tökezleyen bir çıkmazın en tümsek derinliğindeyim,
Bu çıkmaza bir çıkış,bir hayat köşesi...
Bunalımın göbeğinde,sorunlarla boğuşan dar boğazım,
Dar boğaza tek çarem,birtanem,hayatımın neşesi...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:41 AM
Ah istanbul, beni inciten şehir
kalbimin kırık kalpli kızı
başımda sevda yellerinin estiği
yüreğimin buz kestiği şehir
sevda burcunda değil kalbim
yak bir mum
umutsuz, ışıksız kaldım
şarkılarda dokunur oldu
hüzün hüzün üstüne
yağmur yağmur üstüne
şemsiyemde yok
ah İstanbul, beni inciten şehir
gençliğimin ince sızısı
öksüz çoçuklar geziyor şimdi içimde yalınayak
kanadı kırık güvercinler
hasretim üşüyor, yüreğim çırılçıplak
ne hüznümü paylaşacak bir yakınım var artık
ne günahımı yakaracak bir tanrım
ben bu kimsesizliğimi alıp kimlere gideyim
bütün dinlerden kovuldum
elifi solmuş bir gül şimdi
düşlerimi yasladığım sahiller
karanlık yüzlü adamlar külhan sokaklarında
çekip gitmiş yorgo'lar, jozej'ler, dimitri'ler
yarım kalmış düşleri beyoğlunun
kaldırımlarda parçalanmış bir gül
ve solgun anılardır şimdi yerlerde sürüklenen
bütün yıldızların sönük
denizin kirlenmiş
nerede o güzel kokuların İstanbul
sevgilimin saçlarında taşıdığı bahar
yüreğimi sırtıma vurup
bilki çok uzak ülkelerden geldim
acıyla iki çığlık arasında bırakma beni
bilirim hiç bir kıyıya çıkamam artık
martılar da öldü
denizini yitiren bir martıyım ben
gözlerim yalnızlığın hüzün teknesi fırtınalarda
bir yanı zifir kıyılarımın bir yanı zehir
hiç bir limana çıkamam artık
ey der yakarım yüreğimi
yalnız balıklar görsün
yalnız balıklar öpsün diye gözyaşlarımı
ah İstanbul, beni inciten şehir
sevdiğim kız da yok artık
yakamda taşıdığım karanfil de
ben bu yanlızlığımı alıp nerelere gideyim
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:41 AM
Ah İstanbul sen yok musun sen
Boğaz köprüsünün o büyüleyici manzarasını
Kız kulendeki o esrarlı hikayeni dinlemeye
Deniz kokunu içime sindirerek solumaya
Martıların dans edişini izlemeye geldim.
Ah İstanbul sen yok musun sen
O esrarlı güzelliğine dayanır mıyım ben
Her köşende bir tarihinle bütünleşen
Buram buram sanat eserlerinle, her şeyinle
Taşın ve toprağınla hep gündemdesin sen
Ah İstanbul sen yok musun sen
Sevinçler ve hüzünlere sahne olan otogarında
Boğulmuş hıçkırıklara hep şahit olursun sen
Dünyanın dört bir yanından sana gelenlere
Nasılda kucak açarsın sonsuza dek sen
Ah İstanbul sen yok musun sen
Şimdi benim yüreğimi dinliyor musun
Hep sevdiklerimi verdim ben sana
Yıllarca acımadan hasret beklettirdin bana
Özlemi mi içime gömerek verdim onları kucağına
Ah İstanbul sen yok musun sen
Kördüğüm olmuş duygularımı ve
Boğulan hıçkırıklarımı gizledim sevdiklerimden
Özlemden yangın yüreğime senin ellerinden
Bir yudum su serpmeni bekledin senden
Ah İstanbul sen yok musun sen
Otobüs duraklarında ki ayrılış sahnelerinde akan
Kurumuş gözyaşlarımın izini aramaya geldim
Sevdiklerime el sallayıp vedalaştığım anlardaki
Acılar yumağını unutup çözmeye geldim.
Ah İstanbul sen yok musun sen
Hep takvimlerde bana gün saydırdın neden
Senden bir teselli istedim ama vermedin
Vapur sesleriyle karışan hıçkırıklarımı
Hiç mi kulağını açıp ta dinlemedin
Ah İstanbul sen yok musun sen
Aç kollarını İstanbul yine geldim sana
Yağan karın ile karışan hüznümü bıraktım sana ben
Neden hep sevdiklerimi aldın elimden
Neredesin sen İstanbul gel sil akan gözyaşlarımı
Ne duruyorsun su serpsene yangın yüreğime
Ah İstanbul sen yok musun sen
Şimdi gidiyorum sana yine sevdiklerimi bırakarak
Buğulanan gözyaşlarımı içime akıtarak
Yıldızlarla selam göndereceğim ağlayarak
Elveda İstanbul elveda kızgınım sana ben
Gidiyorum işte ardından el sallayarak
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:42 AM
Ah İstanbul(!)
Caddelerde ışıklar yanıyor,
Etrafta insanlar geziyor,
Gökyüzünde yıldızlar,
Birisi diğeri ile kadeh tokuşturuyor
Biraz daha ilerliyorum...
Birisi sevdiğini almış koluna,
Hayata nispet yaparcasına ilerliyor,
Deniz karanlığın üstüne vuran ışıkla,
Kumsala bir başka güzel vuruyor...
Rüya kent İstanbul
Gene sahte belki de gerçek aşklara
Karanlığın arasında şahitlik yapıyor.
Ben de bir gün tutacağım elinden,
Sormayacağım artık seni gelenden,gidenden,
Asla çıkarmam seni yüreğimden
Hadi gel de seveyim seni yeniden...
Acaba ne yapmaktasın?
Biliyorum bensizliğe dayanamazsın.
Sen benim yüreğimde taşıdığım cansın
Her zaman yaşadığım sevdamsın...
Bizim aşkımız yeter her şeye
Herkesi kıskandıracak bir gün geri geldiğinde
Şimdi kaldım sensizlikte
Bir gün sana doyacağım seninle..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:42 AM
Denizi ısıtan güneşten sıcak,
Ellerin, ellerin, ah o ellerin.
Öylesine dost ki, kalbim duracak,
Yüreğin, yüreğin, ah o yüreğin.
Gönlüme baharlar, yazlar getirdi,
Gözlerin, gözlerin, ah o gözlerin.
Hiç yaşamamışken aşkı getirdi,
Özlerin, özlerin, ah o özlerin.
Mutluluk rüzgarı esiyor senden,
Dalga, dalga coştum tatlı dilinden,
Bir dokundum yandım, her bir telinden,
Saçların, saçların, ah o saçların.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:42 AM
bir seni sevdim,
bir de özlemini
sen yokken.
sen,
ah sen!
ne kendini götürdün
ne de beni bıraktın
giderken.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:42 AM
1) (Ç)
Seni seviyorum
O kadar çok seviyorum ki
Her günüm sensiz her günüm inan ölümüm
Sanki idam sehpası kurulmuş da
Son anlarımı yaşıyor gibiyim
Sana bu kadar çok tutulmamın sebebini anlayamadım
Mantıklı olacak bir yanıt bulamıyorum
Mantığım yetmiyor
Düşünceleri duyguları okuyabilme yeteneğim de
Körelmiş halde sevgin karşısında
Aradaki farkları mesafeleri bilmeme rağmen
Sana aldanıyorum galiba
Gözlerim köreldi
Ay ışığı gibi parlayan
Baktığımda içimi eriten güzel ışıl ışıl gözlerinle
Eriyip duruyorum seni görünce
Sen galiba en son ve zor aşkım olacaksın
Seni seviyorum
Sana seni sevdiğimi haykırıyorum
Dizelerimle seni çok seviyorum
Canım benim canımı almaya aday güzel
Seni sevdiğimi biliyorsun
Düşüncelerin ve ben….
Koskoca bir muammayız galiba
Ama sana şunu söyleyeyim
Göründüğüm gibi değilim
Tutucu değilim
Sol kanadım yaralı soldayım
Hayat beni çok çabuk büyüttü
Yaşadıklarımı içimde sakladıklarımı
İçimde saklı tutuğum çocuksu afacanı bir görsen
Aldandığını görürsün
Ama ne nafile
Ben ademlikler içindeyim
Ademlik aguş açmış
Ah u zar gönlüme
Sen bir kanarya olup konmuşsun kalbime
Sabah akşam ötüp duruyorsun
Benim seni sevdiğim yazdığım dizelerim gibi
Sana haykırıyorum dizlerimle
Seni seviyorum güzel gözlü
Canan
2)(D)
Sana inanamayacağın kadar çok bağlandım
Sebebini bilmezsem de
Galiba ilk kez sebepsiz bir şekilde aşık oluyorum
Yaşadığım aşklara kıyasla
Sen benim en zor sevdam olacak gibisin
Belki de beni sona götürecek sevda
Ölüp diriliyorum
Bağrımda kor bir ateşsin
Seni sevdiğimi yazdım
Seni sevdiğimi haykırdım
Binlerce insanın okuyacağı dizelerde
Ama kılın bile kımıldamayacak
Çünkü
Yara benim
Sevda benim
Aşk benim
Acılarım benim
Mazide bıraktığım sol yanım benim
Görünüşüme gizlenen itikat benim
Her şeyim yaşadıklarım ölümlerden dönüşlerim
Yıkılmadan ayakta duruşlarım
Sevdalarım
Her şeyim benim
Aşk leylasıdır mecnun
Aşk
Aşk
Aşk
Kutsaldır
Aşkın sağı solu olmaz
Olsaydı sana tutulmazdı
Kalbimin olmadığı sağ yanım
Sen benim olmak istemezsin belki de
Beni sevmiyorsun belki de
Beni sevmiyorsun belki de
Nefret bile ediyorsun belki de
Benden
Ama şunu bil ki seni sevdim
SENİ SEVİYORUM
GÜZEL KIZ.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:42 AM
Bazen koşa koşa
Hatta içindeki heyecan, sevinçle
Ayaklar yerden kesilircesine,
Kanatlanıp uçar gidersin.
Gidilecek yoldaki güzellikleri,
Yaşanılacak mutlulukları bilir, gidersin.
Ama, maalesef ki bazen de…
Hani ayakları geri geri gider ya insanın…
Defalarca dönüp arkana bakarsın
Bu mutluluk bırakılır mı dersin
Dünya dönmese, zaman dursa
Böylece kalsam
Doymadım, doyamadım…
Daha yaşanılacak onca güzellik varken
Bu gidiş niye der; isyan edersin
Nafile, gidersin…
Gidersin ama,
Giden sadece bedendir
Ruhun kalır oracıkta
Geride kalanların, her dara düştüklerinde,
Bir umut ışığı yakacaktır
Karanlık *******ini aydınlatacaktır zaman zaman
Yaşanılacak yarınlara inat savaş başlamıştır
İçindeki umutla savaşır dönüş için.
Her gidişin bir dönüşü vardır elbet
Gidilen yol bir avuç kara toprak olmazsa…
Beden de dönecektir ruhuna
Doyasıya umutlarını, gülüşlerini yaşamak,
Yarım kalan mutluluğu tamamlamak için.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:42 AM
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Ona her gün güzel, her hava hoştu,
Sevgisiz hayatın manası boştu,
Gördüğü kısrağın peşinden koştu,
Uslanmak bilmeyen bir deli taydı;
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Evimden barkımdan çözdürdü beni,
İşimden gücümden bezdirdi beni,
Bulutlar üstünde gezdirdi beni,
Bastığım yıldızlar hüsrana kaydı;
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Ak yazımı baht-ı siyah eyledi,
Gençliğime yazık, günah eyledi,
Nerde akşam, orda sabah eyledi,
Serseri hayatı marifet saydı;
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Alnım da açıktı, yüzüm de aktı,
Kimseye verecek hesabım yoktu,
Günah kervanımı pazara çekti,
Yükümde ne varsa, hepsini saydı;
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
Hayal aleminde gezmem dese de,
Seni bundan böyle üzmem dese de,
Bu gece, tek hece, yazmam dese de,
Sabaha çıkmadan sözünden caydı;
Ah şu şairliğim olmaz olaydı! ...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:43 AM
Ruhumun dibinden gelen
Son sözüm senin sesin
Ölmeyi heveslendir
Cennet gözlerin....
Azrail'i bile bağlarsın hayata
Kim kıyar libido ruhuna
Ağlayıp yakarma sonsuzluğa
Sen hep benimsin ,Ah Tamara
Tanrı bile çaresiz sensiz geçen günlere ...
Kurumuş akarsular,denizler
Bir damla gözyaşın yeter
Güneşe hasret karanlıklar,çiçekler
Sıcak bir bakışın yeter.
Sakın gitme Ah Tamara
Küser dünya kendine ....
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:43 AM
''Akdamar Adası'na ithafen''
Ah Tamara! ..
yorgun dalgaları en iyi sen bilirsin
mehtapsız *******de usulca ağlayışları
bir sen dinledin turnaların serenadını
ayrılık akşamlarını kucakladığında
bir sen emzirdin kucağında dolunayı.
simsiyah dumanlar kaplarken asumanı.
Ah Tamara! ..
koca bir mavilikte bir başına
mahzun kalışına mı yanayım
derinlerde sakladığın sevdalılara mı
ah! ..o gözlerindeki kırmızılık
iştiha çığlıklarına düşmüş can mı,
yüreğinin sıcaklığı mı, hınç mı?
sen mi seçtin erbain yalnızlığını
yoksa bir ah mı bağladı ayaklarını.
Ah Tamara! ..
Kardeşlerini görürüm, her sabah ve akşam
yanyana dizili beşi bir yerde
en büyük kardeşin zengin, umarsız
küçüğü heybeli yine çarıksız
kınalı, sedef, biraz daha ilerde
kız kardeşin dul, sahipsiz üsküdarda
gelen geçen gemilere karşı arsız
her şeyini almış İstanbul denen hırsız
ne su, ne balık ne de toprak
ne dal, ne yaprak kalmış, çırılçıplak
onlar senin kadar saf ve temiz
onlar senin kadar duru güzellik değil
sen, tamara kal; akdamar sana yakışmaz,
Van'ın en güzel kadını sağlıcakla kal
Tamara, değişme hep öyle kal
Ah Tamara! ..hoşçakal
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:43 AM
Neden hala gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Madara olduk meyhaneye!
Ah eşşek kafam benim,
Nasıl da güvendim bu hergeleye!
Gelse balığa çıkacaktık,
Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık.
Kafamız tam olunca, şarkılar döktürüp
Enteresan hayallere dalacaktık.
Bu sandalı geçen hafta denk getirip
Çalıntıdan düşürdük.
Arkadaşlar ısrar etti,
Biz de, iyi olur, bize uyar diye düşündük.
Saat sekizde gelecekti,
Bana birkaç milyon borç verecekti.
Yoksa o nemrut karısı kaçtı da
Onun peşinden mi gitti?
Eğer öyleyse yandık,
Gudubet gene yaptı yapacağını!
Geçen sene de merdivenden itip
Kırmıştı Rıza' nın bacağını.
Abi, kadında boy şu kadar;
Kalça fırıldak, göz patlak, kafa çatlak!
Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
Ya horlarken Rıza' yı boğacak!
Bak şimdi acıdım, aşkolsun adama,
Ben olsam, vallahi baş edemem!..
Hele beş tane velet var ki boy-boy,
Allah'tan düşmanıma dilemem!
Aslında iyi çocuktur Rıza, efendi huyludur,
Herkesin suyuna gider.
Yoksa, kalıba vursan hani,
Tek başına on tane adam eder!
Bir keresinde, hiç unutmam
Üç-beş zibidi haraca dadandı;
Rıza, sandalyeyi kaptığı gibi
Herifleri hastaneye kadar kovaladı!
Aynı mahallede büyüdük, aynı kızları sevdik,
Aynı kafadaydık.
Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu,
Biz, başka havadaydık.
Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır,
Aynı takımı tutardık.
Fener' in her maçında iddialaşıp
Millete az mı yemek ısmarladık!..
Bir tek askerde ayrıldık,
Bana Bornova düştü, ona Gelibolu.
Döner dönmez evlendirdiler,
En büyük salaklığı da bu oldu!..
Bense hiç düşünmedim, zaten param da yoktu.
Hep tek tabanca gezdim.
Benim beğendiğimi anam istemedi,
Onun gösterdiğini ben sevmedim.
Neyse bunlar derin mevzu...
Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek.
Ufaktan yol alayım
Anam evde yalnız, şimdi merakından ölecek!..
Gittim, vurup kafayı yattım;
Rüyamda gördüm, gülümseyerek geldiğini.
Ne bilirdim, yolda kamyon çarpıp
Hastaneye kavuşmadan can verdiğini!..
Vay be Rıza!..
Sonunda sen de düşüp gittin Azrail'in peşine!
Dün, boşuna günahını almışım,
Ne olur, kızma bu kardeşine!
Öğlen kahvede söylediler, Rıza öldü, dediler
Ne kolay söylediler!
Sanki dev bir taş ocağını
Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler!
Ah dostum... o kocaman gövdene
O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?
O zalim tabutun tahtalarını
Senin üstüne nasıl böyle çivilediler?
Yani sen şimdi gittin, yani yoksun,
Yani bir daha olmayacak mısın?
Yani bir daha borç vermeyecek,
Bir daha bira ısmarlamayacak mısın?
Peki beni kim kızdıracak,
Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
Peki, beni bu köhne dünyada
Senin anladığın kadar kim anlayacak?
Ulan Rıza... ne hayallerimiz vardı oysa,
Ne acayip şeyler yapacaktık...
Totoyu bulunca dükkan açacak,
Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.
Talih yüzümüze gülecekti be!..
Karıyı boşayıp sıfır mersedes alacaktık.
Hafta sonu iki yavru kapıp
Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık!
Ah ulan Rıza... bu mahallenin,
Nesini beğenmedin de öte yere taşındın?
Ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki,
Benim en kral arkadaşımdın!..
Ah ulan Rıza... ben şimdi,
Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
Senden ayrılacağımı sanma,
Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim!..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:43 AM
tan yeri ağarıyor dostum perdeyi kapat
Hayat bu bir varmış bir yokmuş ahbap
Gündüzlerin aydınlattığı o zalim kalp
gecein karanlığında paklanır ancak.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:43 AM
Beni bir deliye döndüreceksen
Dostuma düşmanıma güldüreceksen
Benile avunup,kahredeceksen
Ahtım olsun,ahtım olsun
Bedduam eksilmez ahtım olsun
Yalvarsanda sana dönmeyeceğim
Yüzüne bakıpda gülmeyeceğim
Sanmaki bir ömür bekleyeceğim
Ahtım olsun,ahtım olsun
Birdaha seni sevmeyeceğim
Yanılıp adımı anmayasın
Beni başkasına sormayasın
Pişmanlık duyup ağladığında
Dilerim izimi bulmayasın
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:43 AM
Beni bir deliye döndüreceksen
Dostuma düşmanıma güldüreceksen
Benimle avunup, kahredeceksen
Bedduam eksilmez ahtım olsun
Yalvarsan da sana dönmeyeceğim
Yüzüne bakıp da gülmeyeceğim
Sanma ki bir ömür bekleyeceğim
Ahdım olsun,
Bir daha seni sevmeyeceğim
Yanılıp adımı anmayasın
Beni başkasına sormayasın
Pişmanlık duyup ağladığında
Ahdım olsun,
Dilerim izimi bulmayasın
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:44 AM
Sıcak sıcak bakışın var, kirpiğinin gölgesinde,
Esip esip üşütüyor; bakışların, üzerimde.
İçimde sevdan kök salar, bilesin ki örük örük,
Lime lime böldümse de, her parçası dağdan büyük...
Versem sana bir fincandan, sana akan gözyaşımı,
Gül yaprağı ellerinle, tutar mısın bu sevdamı ?
Akşam sabah seni anmak, hoş olsa da senin için,
Bilemezsin beni nasıl kavuruyor için için.
İzin ver de bir damla su, bu yanan yürek üstüne,
Serin serin akıversin, senden bana sine sine...
Aynalar hep senden yana, seni söyler bütün kuşlar,
Titrer durur içim yanar, yazdıkça seni parmaklar.
Iraktır iklimin bana, savur ılık nefesinle,
Mahkum etme beni canan, üleş bu canı benimle.
Ahdim varmış gibi sana, alır seni rüyalarım,
Her gecenin sabahında, yine açar acılarım...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:44 AM
Sevmişim seni bir kere neylersin,
Gönül bu ferman dinlemez.
Kurşun sıksa da ölüm seyredersin,
Gönül bu kursun da işlemez.
Hançere gerek yok gözlerin yeter.
Yemine gerek yok sözlerin yeter
Bu dünyaya, bu dünyaya da gerek yok
Sen benimle ol,
Bize ahiret de yeter.
(Evreseli Sadri)
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:44 AM
Gönlümün limanında koptu fırtınalar
gözümde damla damla hırçınlaştı yaşlar
Allahlımdan dilerim günahını affetsin meleğim
bekle beni ahiret kapısında tez gelirim
bu koça dünyada nasıl yaşayabilirim
bir daha nasıl sensiz gülebilirim
bekle beni ahiret kapısında
meleğim tez gelirim
dalından koparılan çiçek açarmı bir daha
gözden düşen yaş geri dönermi bir daha
sen gittin geri dönebilirmisin bana
bekle beni ahiret kapısında
meleğim ben tez gelirim.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:44 AM
Bakma dilber can alıcı
Bakma halim nic'eyledin.
Çektin ağılı kılıcı
Garipliğim suç eyledin.
Ekmek oldun katığıma
Düğümlendin yutağıma
Nasıl geldin yatağıma?
Engelleri hiç eyledin.
Elimde yırtık resimle
Yas tuttuk hısım, hasımla
Fazla uğraştın Hüsam'la,
Ahiret'e göç eyledin.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:44 AM
Hareket var meydanlarda, hareket,
Bayram havası gibi,
Renkli simalar, avcı olmuşlar, avlarıyla
Kenar mahalle kıraathanelerinde
Karşılıklı çay içme uydurmasıyle pazarlanıyorlar,
Tilki ile karga nın peynir hikayesi misali,
Arı gibi çalışıyorlar,vatanımız için
Kapı kapı gezerek,ahmağızya,
Ceketlerinin önleri düğmeli
Asıllarının karşısında eğilerek,
Hööörmet gösterisinde bulunuyorlar,
Propagandalarını sergileyerek,
Dünü hiç yaşamamışlar gibi,
Bak ne güzel ve doğru konuşuyor
Dedirtiyorlar, ahmaklara,
Ahmaklık değilmidir?
Birkaç günlüğüne,
İnsan sanıldığını sanmak,
Ahmaklık değilmidir be ahmak?
Birkaç gün sonra aldanmak,
Aldandığını anlamak,
Dahası ağlamak,
Yoksa hakkın değilmidir
İnsan gibi yaşamak!
Şairin,bilmiyormuşçasına,ahmak kim?
Dediği gibi,
Ahmak kim mi?
Ahmak ben, sen, o
Ahmak biz, siz, onlar
Ahmak çoooook!
Neyiz ki biz koyunlar
Ahmak olmazsak,bu kadar olandan sonra
Karşımıza,nasıl çıkarki bunlar.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:44 AM
Onulmaz bir yaradır
Sakınılan korkular
Ki ahmakların işidir
Karanlıklar içinde
Aklamaya çalışmak
Ve en son babalar duyar
Sakıncalı durumları
Dilde türlü yalanları
Timsah gözyaşları
Ne ekerse onu biçer insan
Yaramaz sonbaharları
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:45 AM
sanırım bazen çatal ve bıçak oluoruz
batsak da acıtmıyoruz birbirimizi
bazen güneş ve ay olup sebepsizce kaçıyoruz birbirimizden
bazen yıldızlar ve gece...
ama hep bir ağacın dalları ve daldaki kuşlar gibi
ayrılmayan iki dost...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:45 AM
Akşamdan bir şekilde uyanırsın,
İçinde bulunduğun ahşap odayı yadırgarsın önce.
Sanki.. sanki sana ait değilmiş gibi.
Bir sürelik aptallıktan sonra kendine gelirsin.
Derin bir nefes alırsın,
Ahşap kokusunu çekersin ciğerlerine.
Sabahın en büyük zevki.
Kafan kazan gibidir,
Temiz hava almak için pencereye yönelirsin.
Sabahın sessizliğinde ayağının altında gevşeyen tahtaya
Ninni gibi gıcırdayarak açılır pencere eşlik eder.
Sonbaharın tatlı serinliği dolar odaya, mis gibi…
Hava kapalı…
Anlaşılan havada ortaktır derdine.
Bir an o pencereden haykırmak gelir.
İçinden ne o an ne geçiyorsa :
Nasıl kırıldığını, nasıl üzüldüğünü,
Seni kimin bu hale soktuğunu,
Avaz avaz .. deliler gibi avazın çıktığı kadar!
Ama yapamassın … ama yapamazsın işte.
Yatağa oturur, dizlerini karnına çeker,
Onu düşünürsün.
Onun seni istemediğini düşünürsün.
İçin acır…
Hiç hissetmemiş olanlar bunun mecazi bir duygu olduğunu sanır,
Mecaz değildir aslında.
Hissedersin, kansız bir yara gerçektende acır…
….Ahh işte gerçekten de acır!!
Ama sevmenin en güzelidir, en safıdır karşılıksız sevmek.
İnsanların birbirini kıramadığı, kavgaların kıskançlığın olmadığı,
Sadece sevginin olduğu ilahi bir aşktır.
Uzaktan deli gibi gözüküyosundur şüphesiz.
Yatağın üstünde, karına çekilmiş dizler üstünden bağlanmış kollar,
Boş boş bakan iki göz…
Haydi kalk..
Bir kere kaybettin,
Bir daha KAYBETME!.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:45 AM
Beni bir onulmaz derde düşürdün,
Bu derde dermanım ahu gözlerin,
Sevdan ile kavurdun da, pişirdin,
Bu cana cananım, ahu gözlerin...
Sevda pınarında, ceylanım onlar,
Bende bir başka ben, her anım onlar,
Onlar bütünlüğüm, dört yanım onlar,
Damarımda kanım, ahu gözlerin...
Onlar varken her yokluğu unuttum,
Işığında aşkın yolunu tuttum,
Onlar için her acıya sabrettim,
Hayatımdır benim, ahu gözlerin...
07.07.2004 Taşkışla/Taksim
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:45 AM
Ahu gözlerinle tutukladın beni, hiç suçum yokken, ah o gözlerinle,
Gönlüme hükümlerin en ağır hükmünü verdin,
Öyle vurdun ki prangaya her yanımdan, kıpırdayamam,
Biliyorum, ölümle biter ancak bu mahkumluğum gönül hapishanende,
Gülüm, tutukluluk sevilir mi ?
Ben seviyorum işte, ölesiye seviyorum sana mahkumluğumu,
Aldırmam gözyaşlarımın tükenmesine,
Değişmez işkencem olsunlar hep isterim ki,
Seviyorum dedim ya, sevmez miyim, nasıl sevemem,
Hele bir de sevimli iki gardiyanım var ki, sormayın dostlar,
Değişmesini asla istemediğim,
Ahu gözlerin, ah o gözlerin, gardiyanlarım,
Gülüm, daha ağırı gerek bana, bunlar çok hafif,
Daha beteri gerek, daha akıl almazı, daha iç burkutanı,
Zulümlerin, işkencelerin,acıların,
Hele ki daha öldürücüsü, hasretin,
Beni toplama kampına sürmeli, öldüresiye çalıştırmalı,
Günlerce aç ve susuz bırakmalı beni,
Kovmalı buralardan denizaşırı uzaklıklara,
Kovarken de işkenceye devam, boş bırakmamalı bir anımı,
Forsa gibi yıllar yılı kürek çektirmeli,acımamalı,
Çünkü göreceğim her işkence, çekeceğim her eziyet,
Bir gün bana mükafat olacak tır sonunda,
Ve biliyorum ki gülüm, Ferhat'ın deldiği kayalardan da katı,
Gönül duvarlarını böyle aşabilirim ancak,
Zerre zerre kazıyarak, adımı yazacağım kalbine,
Ve gireceğim apansız hiç ummadığın bir anda,
Gönlündeki hücreme,
Haykıracağım oradan, seni ne çok sevdiğimi herkes duyacak,
İn, cin, kaf dağının ardındakilere varana dek, herkes duyacak,
Ahu gözlerinle, ah o gözlerinle,
Sen de göreceksin, gözlerinin mahkumunu yıllarca boşuna mahkum ettiğini...
21.04.2004 Taşkışla/Taksim
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:45 AM
Yakılacak yara bu
Yandırır diye içtim.
Dudakların şarabı
Andırır diye içtim.
Kahroldum gidişine
İçtim peşi peşine
Gönlüm senin işine
Son verir diye içtim.
Vurduğun günden beri
Sormadın derbederi
Ateş ettiğin yeri
Söndürür diye içtim.
Ne hal bildin ne hatır
Yazmadın tek bir satır
Senin gibi aldatır
Kandırır diye içtim.
Yokluğun hışım gibi
Bastırdı kışım gibi
Seni de başım gibi
Döndürür diye içtim.
Safi'ye sor sancımı
O bilir ilacımı
İflağ olmaz acımı
Dindirir diye içtim.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:45 AM
ak bir düştü
yalımını, dumanını içmiş te gelmiş
doğurgan anaların rüyasına bal çalan bebeler gibi
aşk... onun için, bizim için, herkes için
biz onu tutup ta süslemezdik ki
avuçlarımız yukarı dönüktü yanlız
biz
ondan başka bir şey de beklemezdik ki...
ak bir düştü
dualarla dolu bir dünya
tanrım ey tanrı, tanrımız
bu nasıl kutlu bir ütopya
şah damarlarımızdan al bu nefesi
bardaklarından insanlığın
kahreden bir isyan boşalacak yoksa...
/şiir yazan ellerimiz ölüm yazmasın dedik
senden ne istediysek
arz'a ayak basan/yürek koyan çocuklar için istedik.../
ak bir düştü
biz dem tutan ağustoslar için
mutlu olmaya inandık
ak bir düştü...
ak bir düştü/saçlarımıza
(ölüm uykusuymuş kirpiklerindeki hayatın)
uyandık...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:46 AM
Heyhat Akam! Heyhat!
Kocamışsın, ellerin nasırlaşmış,
Delikanlı yüzün kırış kırış…
Gözlerin çukurda, aslında bir ayağın çukura batmış,
Hayatının son günleri, son baharı, son yazı, son kışı…
Hazana tutuklu gönlün bir deli rüzgârlı
Esme beee!
Yetmez mi esip geçtiğin dağların ardı
Ardına gizlediğin gözyaşları
Bir dağın yamacına bıraktığın umutları
Güneşe mi asılı kaldı gönlünün yangını
Yüreğin güneş… Güneşten daha sıcak daha yangınlı
Sana ne oldu akam sen böyle değildin
Yirmisinde toy bir delikanlıyken, atmışında bir deli kocamışsın.
Yiğitsin, yüreklisin görüyorum ki birde sevdalısın
Koyuverme kendini Akam alıp götürürler seni…
Zaman pervaneye mi takılmış? Bu ne hız akıp geçiyor yıllar?
Akam! Yiğitliğin nerde senin durdursana zamanı,
Cesaretin mi kırılmış, dur diyemiyorsun zamana
Zaman durmuyor değil mi? Dur diyemiyorsun
Bekle diyemiyorsun, bekle daha yaşayacak çok yıllarımız var,
Çok sevdalarımız,
Çok umutlarımız,
Diyemiyorsun Akam, zaman bu dinler mi bizi?
Ah Akam! Hatırlar mısın gençlik yıllarımızı
İlk çektiğimiz dumanı, arkasından öksürdüğümüz anı,
Duydum ki Akam, hep çeker olmuşsun içine
Teselli arar gibi yudumlanan dumanı.
Aman Akam! Aman! Dikkat et kendine duman bitirir insanı.
Ya Akam hatırlar mısın?
İlk sevdamızı,
İlk, yüreğimizi bir güzele kaptırışımızı
Ve ilk güzel için, babasından yediğimiz tokatı
Bak şimdi hatırladıkça hâlâ yanağım acıyor
Ve bir de yüreğim acıyor Akam, yüreğim.
Toyduk, delikanlıydık, kimine göre serseriydik.
Ama yürekliydik Akam, yürekliydik ki hâlâ unutamadık yüreğimize koyduğumuz sevdamızı.
Yürekliydik ki boş bir sevda uğruna yedik o tokatı
Çok şeyler yedik Akam, çok şeyler yedirttiler bize
Bir tek namertliği, kalleşliği yedirtemediler ikimize.
Geçtik karşısına namertlerin, toy bir delikanlının yiğitlik hevesiyle.
Ya şimdi Akam, toy da değiliz… ya Akam toy değiliz ya
Bir deli kocamışız, yılların yorgunluğuyla yoğrulmuşuz
Bedenimiz kocamış da Akam, ya yüreğimiz…
Hani onu hep dinç, hep canlı tutacak, hiçbir zaman eskitmeyecektik.
Hani hiçbir sevda, hiçbir yürek, hiçbir deli kocamışlık, yıpratmayacaktı yüreğimizi.
Ah Akam! Yılların yorgunluğu mu, yoksa hayatın kalleşçe vurgunu muydu yüreğimizi kocatan?
Akam! Daha dün haberini aldım, hasta yatağında yıllara yorgun düşmüşsün.
Çile yorganın, dertler döşeğin olmuş,
Hasretin olmuş, başını dayadığın yastık.
Duydum ya Akam, duydum da vallahi çok istedim gelmeyi,
Gelip başına yastık yaptığın hasreti dindirmeyi,
Ama…
Olmadı Akam, gelemedim, gelip hasretini dindiremedim.
Neden mi?
Sorma Akam, sorma, ne olur sorma!
Nasip değilmiş deyip geç, geç ki gönül dargınlığı girmesin aramıza.
Ah keşke gelseymişim, keşke gelmemin son görüşmemiz olduğunu bilseymişim.
Affet Akam, affet… Bugün şu yalan dünyadan çekip gittiğinin haberini aldım.
Ve seni, mazide yaşadıklarımızla beraber son yolculuğuna uğurlamaya geldim.
Dostların söyledi; gözlerini yummadan az evvel,
Gözlerinde iki damla yaş, dudaklarında kırışık yıpratılmış bir ses;
Geldi mi? O geldi mi? Diye beni sormuşsun.
Geldim Akam, geldim, ben buradayım, yirmi yıl önce olmam gereken yerdeyim.
Affet beni, affet AKAM!!!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:46 AM
Ölüm gösterecekse gül yanağından
Yağmur gözlerinden
Akan bir davetse
Ölümsüzleşir sensiz
Yer gök
Yıldızlardan bir ölümsüzlüktür
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:46 AM
Gece,
Her gece gibi karanlık, sönük
Ay ışığını esirgemekte sahil gezicilerinden, cimri bugün.
Sen sormaktasın toprak yolda,
Akıyor mu gözlerim?
Ben gülümsememin ardından,
Sorunun cevabını aramaktayım gözlerinde.
Bakarım, akıyorsa söylerim.
Yıldızlar sessizce işini yapmakta,
Seyreylemekte cümle alemi, parlamakta parıl parıl...
Ve sen tekrar bakmaktasın bana,
O en karmaşa bakışlarınla.
Ne düşündüğünü çözmüş değilim benim için.
Gözleri akan,
Çözemediğim sen...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:46 AM
Kimse zorlamadı kimse vurmadı
Aldığım darbeler benden eserdir
Divane yüreğim çoştu durmadı
Akan gözyaşlarım senden eserdir
Sazımı sözümü elimi tutup
Gönlümün çaldığı telden eserdir
Çekip gidiyorsan beni unutup
Canımın yanışı elden eserdir
Yollarına bakıp umut gülünü
Sana yolluyorsam özden eserdir
Sayamadım sensiz geçen günümü
Önümde deryalar gözden eserdir
Zamanı gelmeden bağda bahçede
Dökülen yapraklar yelden eserdir
Kabahat arama zavallı dilde
Bülbül ötmüyorsa gülden eserdir
Muradım yanına gelemiyorsam
Sevdamdan değildir dizden eserdir
Sana birkaç kelam diyemiyorsam
Gönlümün yarası sözden eserdir
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:46 AM
Gözlerim köreldi bakmaktan yoluna
Her gece el açıp yalvardın Allah a
Nerdeydin ahu gözlüm,beklettin yıllarca
Gelmedin bu bahar da baktım yoluna
Kaç bahar geldi,geçti görüşmeyeli seninle
Unuttum o tatlı simanı bile
Buluşurduk oysa parktaki akasyanın altında
Hatırımda o akasya,birde sen aklımda
Kdz.Ereğli
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:47 AM
Yüreği ağzında bir çocuk
Gibi alırken kalemi elime
Beceriksiz, acemi ve olasıya
Yapayalnızım her defasında
Bu sonuncu olsun diyorum
Ömrümün eksiksiz tek şiiri
Yazılsın artık kırk yaşımın
Ve bir aşkın bittiği bu gece
Akbabalar bin yıl kelebekler
Bir mevsim yaşarlarmış ki aşk
Da kısa ömürlüdür, başlar
Gibi biter yaşanmışsa eğer
Yaşanan ne varsa hoşgörünün
Bir parçasıdır artık ama ben
Yine de yakabilirim bu gece
Bütün anılarımı bir şiir için
Sonra irkiliyorum, anılarım yoksa
Dostlarım da terkedilmiştir yangın
Sürüp dururken yurdumda ki o zaman
Kıymeti harbiyesi nedir bu şiirin
Sabaha karşı dilim paslı
Beynim keçeleşmiştir ve yangın
Yalnızlığıma sıçrarken üşüyor
Bütün sözcükler. Umut yoktur
Yüreğim diyorum, kekeme
Alıngan, serseri yüreğim
Sen nerden bilebilirsin
Bir şiirin nasıl yazıldığını
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:47 AM
bütün gece dinleyeceğim çığlıklarını akbabaların
dolanıp duracaklar üstünde şehrin
şehrimin
şehrimizin
şehirlerinin
paylaşıyoruz aynı sokakları, caddeleri,
yokuşları, inişleri
gelenleri, gidenleri
düşünüyorum
paylaşımı, mana ve ehemmiyetini
bir de ayıklamayı,
ortaklığı simgelediğinden ötürü
"ş"harflerini...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:47 AM
Burada akşam olunca sokağa dökülüyor millet
Çoluğu çocuğu, genci ihtiyarı..
Denizin serin sularıyla soluklanıyor
Mersin'de Bahçelievlerde, Kızkalesinde
Sahil kentinin sabah sıcağı ve dinginliği
Akşamın haşarı sularıyla noktalanıyor
Vedalaşıyor gemilerle deniz.
Burası AKDENİZ!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:48 AM
Sen Deniz Gök,
Bir an dursanız uykuda
Büyür bir yosun geceye karşı.
Tedirgin olur ölüler
Bir an yaşlansanız karanlığa,
Sen Deniz Gök.
---------------------
Dalarım engine
Ki yaşadığım
Anıladığımdır.
Roma'yla Kartaca'nın arasında
Yüzer, sevgi sevgi
İstanbul.
Böler bir kuş düşüncemi ikiye
Maviden
Yarıda kalır içki.
---------------------
Dersin ki
Ellerimize değecek
Yıldızlar
Büyüyecek büyüyecek de.
Dersin ki
Bir aydınlığı var
Sevgililer için,
Karanlık sessiz de.
Dersin ki
Uyuyamıyorum
Yalnızız
Gece, mavi de.
---------------------
Sessizdi yeryüzü
Yeryüzünde biricik Akdeniz vardı
Akdenizde
Yalnız ikimiz.
Beni seviyor musun dedim,
Yumdu gözlerini uzaklığa,
Tam sorulacak an, diye gülümsedi,
Tam sorulacak yer.
---------------------
Bir kocaman yeşil bir kocaman boz
Yellerde
Çarpar birbirine çarpar enginlere dek.
Dalgaların ucunda yıldızların ucu
Her köpük bir fırtına
Her köpük bir evren.
Şu deniz şu gök gizlenebilir
Seni sevdiğim
Gizlenemez.
---------------------
Havaya da yalıma da ağaca da benzer ama
En çok suya benzer
Sevgimiz.
Morluğun acısı var sonu yok
Karışır yaşamımıza
Kendiliğinden.
Herkes ölünce toprak olurmuş
Hayır hayır
Bizim su olacağımız besbelli.
---------------------
Akdeniz enginlerde kararmaktadır
Ama
Ben
Öyle maviyim ki.
Akdeniz bir gitmişlikle eski, uzak,
Ama
Ben
Sahibi gibiyim yıldızların.
Akdeniz seni bir daha yaratamaz
Ama
Ben
Seni bir daha sevebilirim.
---------------------
Deli gibi bir gürültü, ansızın,
Yırtılırcasına yarılır sessizlik,
Düşünür Akdeniz.
İşte uçaklar geçer havalarından
Kalır mavilik üstünde apak izleri,
Akdeniz anlar ve sever.
---------------------
Denizdir,
Her akşam üstü
Bütün düşüncelerde
Gelip gider.
7nin le
Acısı
Uzunluğu
Aksi.
Ve gece yarısıdır bu masmavi şey,
Senin
Uzaklarda
Unuttuğun sessizlik.
---------------------
Duymuştun
Bu türküyü
Çok eskiden de.
Bu türküyle anılarsın yelden
Yeşilden
Kadırgaların dibindeki sessiz yosunları.
Bu Akdeniz dalgalarında bu türküde sen
Varsın ışıl ışıl
Ve yoksun biraz.
---------------------
İyice düşün bu bütün yaşamamızdır.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:48 AM
Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk havladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:48 AM
Akdeniz
sırtında
gemilerden habersiz
babamın
sabah giyinip
akşam çıkardığı
iş gömleğidir
Akdenizinde babam
mavi gözlerinde
fırtınalar yatıran
o
amansız dansın
son
sessizliğidir
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:48 AM
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:48 AM
İnsan konuştuğu zaman
Aklıyla birlikte yüreğini de
Katmalı işin içine
Sırf aklıyla konuşursa
Söyledikleri yavan olur
Sâdece yüreğiyle konuşursa
Söyledikleri yalan olur
Hem aklı hem de yüreğiyle konuşursa
Herkes ona hayrân olur
(19 Ocak 2006/ İstanbul)
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:48 AM
kilometre taşının başında olsak
yeniden teorisizce projesiz
duygu aşısına yanıt vermeyen vücutlar
olmuş türünün bir çok örneği
günahlarımızı burada çekiyoruz yorumsuz
terbiyesizlik asaletsizlik adı olmuş bu gün sinirliyim
halbuki hiç bir şeyi duymasak antensiz
ses çıkarmasak yankısız ekosuz
isanın yolunda neredeyim eleştirselerde
bunlarda kim nerelere gömüleceğim
ye sen nereye yarım okunan ilahilerle
kimsenin şekillendiremediği sevgilerle
beklenen ama olmayan mucizelerle
her anı yaşasak sümbülün canlandığı yerde
evcil, fiyaskosuz, vahşi ritimsiz, renk cümbüşüyle
şaşmayan biyolojik saatlerle
küçük insanların masal filizlerinin estetiğinde
tırmanıyoruz devamlı aşağısı kırılan merdivenlerde
egolarımızla ruhsuz hareketli vücudumuzla
sahnede acımalı romantik kuliste realist rolle
yok aslında bunların bir çoğu ot oğlu ot
sohbetleri bende var sende yok akıllıyım denizde bot
orhan veli,aziz nesin,opera,gör ki nedir; pantolonu levis kot.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:49 AM
Aklın varsa her sözde gelip ortada bitme
Cevapsız sorularda şişen hep sen olursun.
Yüzünü çevirip de sırtını dönüp gitme
Dümdüz yolda eşikten şaşan hep şaşan hep olursun.
Dolduruşa gelirsen kendinle övünme hiç
Yanlış bir akıl versen geriden görünme hiç
Sonra masum tavrınla meleğe bürünme hiç
Kelle gibi sırıtıp pişen hep sen olursun.
Akıllıyım diyorsan aklınla sen çık yola
İster hemen karar ver istersen de ver mola
Oturulmaz unutma semersiz boş bir çula
Attan inip eşekten düşen hep sen olursun.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:49 AM
Fazla havalanma, uçtun madem ki
Bak kalıcı değil, kimsenin erki
Yakarasan birini, yanarsın bil ki
Akıllı ol, kahpe dünya dönüyor
Ne yıldızlar vardı, kayıp gittiler
Ateştiler,küle dönüp bittiler
Onlar da sırayla,ant içmiştiler
Akıllı ol,kalpler bir gün duruyor
Güneşin doğuşu,batmak içindir
Kimseyi yok sayıp,sanma ki hiçtir
Hesaplar sorulur,hesaplar bir bir
Akıllı ol,hesap günü geliyor
Yasa korur,yasa vurur,adama
Bir kalemle,insan gider idama
Kimse bakmaz,ne feryat ne figana
Akıllı ol, zaman senden gidiyor
Dost arkadaş yetmez,darda kalırsan
Sular fayda etmez,ateş alırsan
Sende zay olursun,zalım olursan
Akıllı ol, herkes birgün ölüyor
Her şeyin vebali,şu an sırtında
Hak hukuk çiğneyip,kalma altında
Kenar köşe değil,vatan sathında
Akıllı ol, millet seni görüyör
Hiç kimseye kalmaz,bu hikmet bu erk
Kim etmek ister ki,vatanını terk
Sanma ki yıkılır,bu cumhuriyet
Akıllı ol, ülke seni deniyor
Bilin ki diyen var,bir zaman, kısmet
Tarihten bir zattır,diyen ya İsmet
Artık geri gitmez,bu ulus millet
Akıllı ol, taş yerine uymuyor
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:49 AM
Üflerim
Şiirin tüm gizini kulaklarına
Havalanır birden aklın
Akşamlar akar dudaklarına
Oturursun ortasına akıntının
Tut ki bir aşklığına çıldırdın.
Sokul yanıma
Çoğul mudur etin,
Gerçeklerden mi süzüldü
Kolunda duran cinnetin?
Haydi gel tedirginliğe
Son çağrımdır bu
Çıkarıver tüylerini
Bahar geldi.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:49 AM
Dur dememiştim akıp giden zamana
Acıları yükledim omuzlarına yelkovanın
Sevinçlerimi kutulara paketledim
Geçiyordu zaman, dur demedim, diyemedim.
İçimde bir umut haykırıyordu
Tarifsiz bir kelebek çırpıntısıydı belki avuçlarımda
Umarsız bir sevdada çare aramaktaydı kardelen
Geçiyordu zaman, sararıyordu yapraklar..
Çok uzaklarda bir gemi görünüyor
Mavi ufkunda denizin
Uzaklaşıyordu geçtikçe zaman,
Kimse önüne geçemedi içimdeki sıkıntının
Yaşlanıyordum her doğan güneşle birlikte
Olgunlaşmamı tebessümle karşılıyor
Yüz kırışıklığımı ise önemsemiyordum
Sahi ne zaman kapımı çalacaktı Azrail...
Yitip giden zamanıma değil de,
Ben içimdeki sıkıntıya acıyorum
Zavallıcık! Gün yüzü görmedi içimde.
Farkında mısın, zamandan kaçıyorum..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:49 AM
1.
Gecenin üçüdür en uygun zaman, bahse girerim
düşünün: sabah çok yakın
oysa ışıltı yok ortalıkta
nerdeyse gece bitmiş ama sürmekte karanlık
henüz uyanmış bazıları
henüz uyumamış bazıları
bazıları uyanmış uykusuna doymadan
bazıları uykusuna varmadan doymuş
görüyorsunuz ilm-i hilaf ü cedel düzeniyle hayat
nasıl da sürüklüyor kendini
ve ben bunu kanıtlayabiliyorum
şu şair halimle
böylece size ey saygıdeğer erbab-i cumhuriyet
akıllı ve yetenekli olduğumu
kanıtlamış oluyorum
sizler de
bu derin bilgeliği kavrayarak
kendi değerinizi ortaya koymuş oluyorsunuz.
2.
Ütüsüz bir pantolon kadar tedbirliyim
tarihi bir gerçek kadar sıkılgan
bilmem ki Tesalya'daki Termofil
bir yiğitlik anısı
bir hayınlık anıtı mı olsa
yine bilmem quantum kuramını
öğrenen insan haklı mıdır
kendini ardıçkuşu sanmakta-
ben
yirminci yüzyılın sonlarında
en uzak uyanışlar ikliminde yaşadım
bir imparatorluk genişliğindeki gençliğim sırasında
kadınlardan daha çok birinci şubeye vardım.
3.
En mutlu insanlar belki de
baca temizleyicileridir
öyle dar, öyle kara karanlık bir yerdedirler ki
yüreklerini geniş, dayanıklı
aydınlık tutmak zorundadırlar
buna yükümlü sayarlar kendilerini.
Baca temizleyicileri başkalarını sevmekle kalmaz
başkalarınca sevilirler aynı zamanda
çünkü herkesi düşünmeyecek kadar mutlu
herkes tarafından düşünülmeyecek kadar mutludurlar.
4.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Bu sorunun karşılığını bulamıyorum
içinden çıkılmaz bi olay, ama önemsiz
köylüleri öldürmesek de olur
hatta onların kalın suratlarını
görmezlikten gelebiliriz
yapılacak çok şey var daha
sözgelimi ben, kendim
hiç hayıt ağacı görmemişim
görmeden ölürüm diye korkum da yok
değil mi ki albatrosu Baudelaire'den
Yves Bonnefoy'dan semenderi öğrendim
bir gün bakarsınız
şu güzelim bilgiç beynimi kırıp
teneşir tahtası olarak kullanabilirim.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:49 AM
İçmeden resmine bakamıyorum
Kırılırsın diye aklım çıkıyor
İçince karşına çıkamıyorum
Darılırsın diye aklım çıkıyor...
Korkarım derdimi sana dökerken
Utanır gözümden yaşlar akarken
Uzunca yazamam belki okurken
Yorulursun diye aklım çıkıyor....
Yakasız gömleği giysem eğnime
Biricik resmini koysam koynuma
Nezaman geçirsem ipi boynuma
Sarılırsın diye aklım çıkıyor.....
Her beden bir candan sorumlu sanma
Hey ! Ruhu kalbimi saran muamma...!
Benim bir kurşunluk işim var amma!
Vurulursun diye aklım çıkıyor....
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:50 AM
Bir terazi bulamadım
Dünya işini tartmaya
Yol aradım, bulamadım
Cümle derdinden çıkmaya
Kah sevindim, kah üzüldüm
Türlü diyarda görüldüm
Tozlu yollarda yürüdüm
Bir tek baki dost bulmaya
Bir kararda duramadım
Daldan dala konamadım
Daha Engin olamadım
Sevda yükünü çekmeye.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:50 AM
Yüreğimi sevgine verdiğim zaman
Özlemlerle resmini öptüğüm zaman
Kederinden sigara içtiğim zaman
Aklım hercümerç olur siye yanarım . . .
Sırtımı duvarlara astığım zaman
Masumca yollarına baktığım zaman
Sazımla ağıtları çaldığım zaman
Aklım hercümerç olur siye yanarım . . .
Hicranınla voltaya çıktığım zaman
Ateşimle maltayı yaktığım zaman
Disiplini dosyama taktığım zaman
Aklım hercümerç olur siye yanarım . . .
*******i yatağa yattığım zaman
Uzun - uzun hasrete çattığım zaman
Sensizliği mahpusla tattığım zaman
Aklım hercümerç olur siye yanarım . . .
Düşlerime davetsiz girdiğin zaman
Ellerini nispetsiz verdiğin zaman
Vakitsizce minnetsiz gittiğin zaman
Aklım hercümerç olur siye yanarım . . .
Hasretinle rüyadan çıktığım zaman
Etrafıma öfkeyle baktığım zaman
Anlımda ki talihe yandığım zaman
Aklım hercümerç olur siye yanarım . . .
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:50 AM
Bir akşamüstü aklıma düştün
birden cız etti yüreğim.
Çatlayan yollarda
arkası kesilmeyen arabalar
baktım sen yoksun aralarında
ellerim balkon demirine asılı kaldı
kalbim sanki duracaktı o anda
çözülmüş ağlamaklı oldum bir akşamüstü.
Güneşin battığı yerde gecem başladı
*******im uzun bitmek bilmeyen *******
unutulmuş zamanda
gülen gözlerini hatırladım ansızın
dayadım başımı ürkek rüzgâra
esintisiz bir şey sığmaz oldu içime
gülmekle ağlamak arası oldum
neden bilmem birden cız etti yüreğim
anladım hala seviyorum
bir akşamüstü aklıma düşünce.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:50 AM
Aklıma düştün,
Sigaramı ters yaktım...
Aklıma düştün,
Duvarlarda hayaline baktım...
Aklıma düştün,
Mısralar resmine döndüler,
Poz - poz, renk-renk,
Gülüşün ve hüznün iç içe...
Aklıma düştün,
Denizin dalgasında,
Hıçkırığını duyar oldum,
Sanki deniz di gözlerine düşen,
Silemedim...
Aklıma düştün,
Martı kanatlarında,
Uzak, yakın düşlerde,
Yorgun, sahipsiz, mekânsız,
Martılardan beter oldum...
Aklıma düştün,
Ağladım yokluğuna,
Dalgalar ısındı gözyaşlarımla,
Buzlar çözüldü de,
Anlamadın...
Aklıma düştün,
Sevgim sensizlik denizlerinde,
Eskidi, alabora oldu,
Yüreğim dalgalara kapıldı,
Düştü denize benliğim,
Kara sevdamın cesedi vurdu karaya...
Aklıma düştün,
Rüzgarların uğultusunda,
Ağlamam sensizlik adlı serenat oldu...
Aklıma düştün,
Umutlarım,
Yoksulların gözlerindeki,
Ümitsizlik pırıltısı oldu,
Düşlerim senin gözlerindi hep
Ve yoksul sofralarının lüksü,
İki zeytin tanesi, gözlerin,
Yenmeye kıyılmayan...
Aklıma düştün,
Yıldızlar altında sevdalı bir çobanın düşü gibi,
Aklıma düştün,
Bir açık hava tiyatrosunda,
Çoban ve koyunla kuzular,
Gecenin karanlığında "biz" i oynadılar,
Efektler geviş sesleriydi,
Alkışlar cırcır böceklerinden
Ve öykü, Leyle ile Mecnun...
Aklıma düştün,
Hüzün türkülerinde,
Notalar gözyaşlarım oldular,
Çalgılar ağıt yaktılar her türkümde,
Portelerse,
Kaybolduğum dört yoldu...
Aklıma düştün,
Oyuncağını kaybetmiş bir çocuğun,
Çaresizce ağlamasında,
Aklıma düştün,
Aklıma, düştün ki, düştün hani,
Bana en zor yanı,
Aklıma düştün,
Yanında ki yalnızlığımda...
30.03.2005 Taşkışla/Taksim
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:50 AM
Tüm aklıma gelenler
Başımı mesken tuttu
Dün bizimle gelenler
Bugün bizi unuttu
Baş koyduğum yastık ile
Döşeğim kaldı bir tek
Bütün olan bitenler
Gözyaşımı kuruttu.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:50 AM
Sonra, aklıma gelirsin de,
Gökyüzüm bulutlanır birden
Elimi ayağımı işten çekerim de ,
Yanında olmak isterim.
Kuş gibi olsam da uçsam,
Pencerenin önüne konsam
Şöyle bir yüzüne baksam da,
Kanadımı kırsınlar isterim.
Çıkılmaz olur bu şehir ;
Sokakları dar sonra yokuşları
Kırmak gelir içimden
Pencereleri kapıları.
O gündüz, bu; her akşam,
Aklıma yine gelirsinde sen
Umutlarımı yarına ,
Özlemlerime zincir takarım,
Öylece uykuya dalarım da
Kabuslarımın sessiz çığlığında,
İsmini sayıklarım.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:51 AM
Aklıma hiç bir şey gelmiyor bu gün.
ne balık lokantasına gidişimiz
ne de senin şiir gibi güzelliğin
melekler gibi dans edişin.
üsteleme yok yok hayır
hiç aklıma gelmiyor.
aklıma hiç bir şey gelmiyor bu gün
ne el ele tutuşmalarımız
ne de yağmur altında dolaşıp öpüşmelerimiz.
etraftakilerin 'salak aşıklar' deyişleri
üsteleme yok yok hayır
hiç aklıma gelmiyor.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:51 AM
Yurdumun en güzel köşesi
Bulunmaz dünyada eşi
Her sabah doğar güneşi
Sevdalar diyarı Akliman.
İstanbul’dan düştüm yola
Tekirdağ’da verdim mola
Gelibolu’dan binince motora
Yolun yarılanır Akliman.
Çanakkale’de Truva’ya selam
Ezine’den yola devam
Gülpınar’a vardığım zaman
Ufuktan seçilir Akliman.
Topaz kumlu sahil şeridin
Tarihi eser her yerin
Bunca yıl sanki nerdeydin
Kalbimi çaldın Akliman.
Babakale’de buldum dostları
Görmeden duramam onları
Sanki asmanın dalları
İçimi sardın Akliman.
Çardakta demli çayını
Çağkent’te burç taşını
Ömrümün son baharını
Yaza çevirdin Akliman.
Zeytin yeşili tepelerden
Turkuvaz mavisi denizinden
Kaz dağları eteğinden
Oksijen olur akarsın Akliman...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:51 AM
Bugün Ozan’dan bir mektup aldım
Köyümün kokusunu sarıp göndermiş
İki satıra sığdırmış güzellikleri
Sevdiğim yerleri dolaşmış bir bir
Bütün ağaçlar çiçeğe durmuş
Gelin gibi!...
Kayığım beni sormuş limanda
Çatlamış dudakları hasretimden
Taşlar özlemiş nasırlı ellerimi
Çağkent çoktandır unutmuş ayak izimi...
Bahçemde güller açılmış renk renk
Kayısı, armut, şeftali çiçek
Zeytinim her zamanki gibi
Yeşilden buket
Papatyalar kaplamış Göztepe’yi
Gelincikler dağlarda kırmızı siyah
Kasımpatı, katır tırnağı
Sarmış, dolamış her yanı sarı sarı
Bülbüller sevdiğim şarkıları söylemiş
Bütün böcekler beni özlemiş...
Balıkçılar çıkarken sabah kısmetine
Babakale limanı gelinler gibi süslenmiş
Ağları örmüş günler öncesinden
Kıvırcık gümüş saçlı koca nineler
Gençler daha bir hevesli denize
Her ağ çekişi bir umut demek
Taş duvarlı evlerde değil sanki
Sevdiği güzel bakışlı kızlar
Zannedersin ağda çırpınan balık
Öğleye artar hasretler
Dökülür Lekton akşamına kısmetler
Palamut ve lüfer çok oldu gitti
Artık denizden ne çıkarsa kısmetine
Sepetlere dolar gider evlere...
Midilli bile özlemiş beni
Dilimi bile bilmez üstelik
Bir tek arkadaşım vefasız
Halbuki onunla adaşız
Zeytin dağları yoruyor olmalı
İşleri de ne çoktur şimdi
Zeytin yağım hazır mı bir asit!
Kurduna kuşuna da selam olsun
Köyümün özlemi vuslatım olsun...
Buralarda sensiz çok yalnız oluyorum
Gözlerim uzaklarda Akliman soluyorum...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:51 AM
Güneş doğdu mu gül yüzüne bu sabah
Selamlar gönderdim aydınlıklarla
Kadırga’dan alacaktı kum taneleri
Asos’ta mermer limanı
Behramkale’de surların burcunu yalayacaktı
Sivrice’den kılıç balığı
Sokakağzı’ndan badem
Babakale’den balık kokularına saracaktı hasretimi
Sonra gül yüzünü öpecekti Akliman güneşiyle
Geldi mi...
Özlemlerimi,
Hasretimi öylece fısıldadı mı kulağına
Firuze kayalar dizdim gerdanına
Beğendin mi
Ayak izlerini topladım tek tek
Dalgalar süpürmeden kum tanelerini
Gülücüklerin
Hala havlunun ıslağında gizli...
Naime teyze
Gülpınar pazarında açmış mı sebze tezgahını
Bize tereyağ, tavuk yumurtası ayırmış mı
Kızılkeçili yolu
Yine delik deşik mi yüreğim gibi
Fiş dedeye rastladın mı Akliman yolunda
Sevdiğinden haber,
Mektup,
Selam var mı uzak diyarlardan
Kumbağ’daki balıkçılar
Nasibini aldı mı sevdiğim balıklardan...
Çağkent’te var mı kalan tanıdıklardan
Lütfiye abla nasıl
Şinasi beyin sağlığı iyi mi
Güllerimi budamış mı Yavuz Gülbahçe
Ahmet efendi ile Ender
Bekliyor mu oraları karanlık *******de
Marangoz Hüseyin’in babası
Getirdi mi istediğim zeytin yağları
Şeftalim çiçek açmış mı
Her tıkırtıda
Uykuların kaçtı mı sevdiceğim
Gelirken
Sevgilerimi
Özlemlerimi getireceğim.....
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:52 AM
Sabahın erkeninde
İndim sitrin sarısı kumsalına
Aradım ayak izlerinin kokusunu
Yoktu.
Akliman uykusunu almadan daha
Güneş vedalaşırken Babakale’yle
İlk ışıkları yeni düşer eteğine
Kuşlar bile şarkısına başlamadan
İki karaltı uyanır evlerin arasından
Sanki dolacakmış gibi mavilerden
Koskoca bir kova var ellerinde
Yarı mahmur, yarı merakla
Ne çıkacak bu sefer oltanın kancasında.
Yokuş aşağı seker gibiydi
Yaşları belki de üçte bir
Onlar inmeden küçük limana
Ayak izlerine basmadan
Vardım ümitlerine uyanan küçük limana
Maviye beyaz çalan
Sandalın mutlu gülüşü
Dağıttı biraz hüznümü
Biraz daha oyalansam
Güneş çatlatacakmış yüzünü.
Koşarcasına geliyor Metin abi
Bir adım arkasında Hazar
Motoru çalıştırıp
Sevgililerin en güzelinin koynuna
Misinadan kolyeler saldım
İğneleri gümüşten
Yemleri inci
Onlar uskumruya tutkun
Ben sinenin rengine
Gözümde yok deryayı arşınlamak
Bir karış suda sana kavuşmak
Gitgide artıyor heyecan
Nazlanıyor turkuvaz bakışlı mercan.
Osman amcanın teknesi
Uçuyor hatıraların dalgasından
Sıkıca tutunmuş dümene
Kızıyla damadı ağlarla sanki yün eğirmede
Balıkçı Şevket, Sarı Emin
Bıraktı artık dümeni çocuklara
Kim bilir neler var sepetinde
İstavrit, kefal, barbunya, kolyoz
Mercan, sarı kanat, palamut, kupa*, hanoz**
Limana dönünce bin bir umut
Kayıkların arasına salınır nazlı gelin
Bizimkiler henüz uyanmadan uykusundan
Taşların üzerinde oturmuş iki kadın
Hem eşini bekler, anasından gördüğü gibi
Hem çocuklarının hasretini.
Opal kayaların üstü
Hatırlarken gülüşünün kahkahasını
Avuçlarımızda balık misali bir umut
Bu günlük yeter bu kadar
Biraz çırpınan balık
Biraz sevgi, biraz hüzün
Karşılıyor ötelerden
Hasret kaldığım yüzün...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:52 AM
Yorgun bir günün karanlık gecesi
Aklımda kalan bir şey vardı;
İsminin ilk ve son hecesi
Karanlık gecesi yorgun bir günün
Aklımda kalan bir şey vardı;
Beyazlar içinde senin düğünün.
Yorgun bir günün gecesi karanlık,
Aklımda kalan bir şey vardı;
Sana yazdığım bu şiir beş paralık.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:52 AM
*******im gündüze,gündüzler *******e karıştı
Elinle diktiğin fidanlar çiçekle tanıştı
Yüreğimdeki mutluluk kuşları kaçıştı
Aklımdan silemedim nerdesin...
Baharlarım kışa,kışlar bahara darıldı
Limanıma yalnızlık bandıralı gemi yanaştı
Bu yorgun kalbim sensizlikle savaştı
Aklımdan silemedim nerdesin...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:52 AM
Gelsen diye fala baktım
Yollarına düşeş attım
Dilek tuttum lades yaptım
Aklımdasın unutmadım . . .
Dostlarımdan seni sordum
Düşmanlara kafa tuttum
Rüyaları hayra yordum
Aklımdasın unutmadım . . .
Zamansızca yola çıktın
Vuslat değil hasret saçtın
Bile-bile canım yaktın
Aklımdasın unutmadım . . .
Aklımdasın lades gibi
Kalbimdesin kafes (!) gibi
Bestemde fa di es gibi
Aklımdasın unutmadım . . .
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:52 AM
Dostumdan başka düşman tanımadım, bir de sen sevme.
Daha sevda türküleri söylemeden terk edeceksen eğer,
Sarılmadan darılacak, kanmadan kandıracak
Ve yanmadan yakacaksan, ben yokum!
Oyun değil aşk dediğin
koyun değil yar dediğin,
güdüleceksem eğer,
yanına kalmaz kâr dediğin.
Şımarma bakışlarımdan, kördüğümdü sende gördüğüm
Aşk değil prangaydı yüreğime ördüğüm.
Hep terk edildi fedakârlığım, gittiler işte sonunda,
Boşunaymış hepsinin uğrunda defalarca öldüğüm.
Şimdi git; dokunma benim derdime
Sen serçe parmağına ilk baharlar konmuş yeni bir sevda bul kendine.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:52 AM
ölürsem arkamdan sen ağla yeter,
sen ağla mezarım güle boyansın
başka el değmesin mezar taşıma,
böcekler değmesin şakaklarıma.
değmesin kimsenin kirli kolları,
beklerim ayyüzlüm toprak yolları
yeter ki sen gel,gel de yanıma,
can kat şu kurumuş,cansız canıma.
huzur bulur içim cennette gibi,
benle bayram eder böcek,karınca
bana gül bahçesi,cehennem dibi,
yürekten sevdamı aklın alınca...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:53 AM
Bir yolcu gibi sabah, tan vakti yola çıkan,
Aklından sonsuz yazgı çıkmayan mutlu adam,
Uyanıyor şafakta, ruhu hep düş içinde,
Elinde kutsal kitabı, dualar dilinde!
Duasını ederken başlıyor gün doğmaya
Güneş hem göğe doğuyor, hem onun ruhuna.
Solgun ışıkta beliriveriyor eşyalar,
Eşyalarla birlikte ruhunda başka şeyler,
Ondan başka herkes uykuda, böyle sanıyor,
Esrik bir mutluluğun huzuruna varıyor,
Oysa arkasında güler yüzlü melekler var,
Kitabın üzerine eğilmiş bakıyorlar.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:53 AM
aykırı düşünceler içinde, uskun düşlere düşkünüm.
akrebin narıyla,zamanın tutkusuyla vurgunum.
edinimlerimin zamana izdüşümüyle,yargıcımın sorgusuyla savruldum.
her lahza vahilik hummasına sarıldım,attın girdabın muammsına beni.
esaret yolcusuyum dünyada,esaret mahfuzuyum gönlünde
ellerim boş,ellrim bir umudun özlemi,yitirilen bir düş bende
siretim,bir kardelenin özgürlüğünde,hayata vugunluğumun gölgesinde
her dem bilinmezlik diyarına düştüm,attı girift dehlize beni
bir yusufum,kendinde nihanlaşan hayat-ı imgesel tatlarla
fasıldan fasıla yol alan brir sırrım,sırrın içinde dorukların tutkunuyum
çiledir,çilesizliğimin resmi,çiledir,sevdalıların vaslı,çiledir aşkın ilacı
her lahza bilenmezlik hummasının adı,atılan girift dehlizin aksi benim
küçük demlerle yakaladım,baldıran zehrinden hazz-ı gönülü
kendi zehrine tutulmuş bir hayatım,sensizliğin rüzgarında
karanlığın ortasında,sınırsız boşluk girdabında bilendim
her dem kaybedilen mana,yok olan tebessüm benim
yol,uçsuz-bucaksız bir buzlaşan düşüncemin tuvali
hayat,cezirleşen fikirde,doruklaşan muammada,bensizliğin adı
sen,adını bilmediğim,resmini görmediğim,düşüncemdeki hülyam
ben,herdem bilinmezlijk hummasının yolcusu, girift dehlize atılan hayat
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:53 AM
Çiğ tanesi seni seviyorum ve günlerdir kalbimi sevgin gözlerindeki ışıkla kuşatmış halde
İçimde fırtınalar yaratıyorsun maziden esen tufanlarla yaşanılanlara inat direnerek
Gerekli gereksiz davranışlarımın altında yatan tutarsızlık acılarımdandır sana açılmama engel
Demeyesin ki seni sevmiyorum seni inanamayacağın kadar çok seviyorum sana aşığım
Engeller var aslında sana açılmama seni sevdiğimi söylememe engel acılarım var
Manidar olanlara inat seni seviyorum güzel gözlü yüzüne bakmaya bile kıyamadığım
Derinliklerine bakmaktan korkuyorum gözlerinin bakamıyorum gözlerine
Ellerim titriyor seni gördüğümde kalbim duruyor ve sana saatlerce
Manidar olanlara inat bakmak istiyorum dalıp boğulmak istiyorum gözlerinin derinliklerinde
İnanıyorum beni sevdiğine sen de beni seviyorsun ama bir engel var arada bir kalksa ve söyleyebilsem seni sevdiğimi
Riayet edemiyorum hayata hayatın seni bana vereceğine hayata olan güvensizliğim
Ayırıyor gözlerimi gözlerinden ay parçası kadar güzel seni çok seviyorum
Yazdıklarımı okuyamayacaksın ama adın gizli dizelerime seni ölürcesine seviyorum
Sana aşığım gel desem gelir misin
SENİ ÇOK SEVİYORUM
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:53 AM
Çiğdem Demiray'a Sevgilerle,
Ç iğ tanesi olup kondun gönlüme ölümlerden döndüğüm yolculuktan dönerken
İ smi Karadenizin hırçın asi sesiyle bağrıma sökülmesi imkansız mührü vuran elife inat elifin ilk harf oluşuna inat
G elip kondun gönlüme yaralarla ızdıraplarla sınanmış asi bedbaht gönlüme
D ireniyorken hayata hayata inat yaşarken yaşatılırken dostlarca
E llerim ellerine yönlendirildi gözlerim gözlerine mahkum edildi
anlamını bilmeden yaptıklarımızca
M utsuzluktan yüzüme estetik yaptırmışken gözlerindeki ışık huzuru gülümsemeyi hatırlattı
gülümsedi bir nebze olsun yüzüm hayata umutla bakmaya başladım
D erken gönlümün gülünü buldum sevinirken hayata umutla bağlanmaya
başlarken sevginle gözlerindeki ışıkla ve beklerken seni
E bedi olmayan anlar tükendi ve geç kaldım seni sevdiğimi söylemeye haykırmaya
M izacımızla biz benzeriz bir yüzün iki aksiyiz ve bu aksilik
İ şte sorun bu konuşmaya sevdiğimizi söylemeye haykırmaya cesaretimiz yok
mizacımız engel canım benim saklı acılarımla (bedeng(a)mynet.com)
R üyalarda yalnızken haykırırken sevgimizi seni seviyorum derken defalarca
A ynı mekanlarda bir araya geldiğimizde susmayı seçiyoruz gözlerimiz konuşuyordu
cesareti bizden daha fazla olan gözlerimiz haykırıyordu sevgiyi
Y eter artık be güzelim cesaretli olalım diye seni sevdiğimi haykırdım binlerce insana
artık sen de haykır cesaret sırası sende haykır tıpkı benim
seni sevdiğimi haykırdığım dizelerime sakladığım cesaret gibi
seni ölümüne seviyorum
25.07.07
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:53 AM
Güneş çekildi demin,
Doğdu bir renk akşamı.
Bu bütün günlerimin,
İçime denk akşamı.
Akşamı duya duya,
Sular yattı uykuya;
Kızıllık çöktü suya,
Sandım bir cenk akşamı...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:53 AM
Meyhanelerinde bu şehrin
ud çalar, def vurulur
bir kadın şarkı söyler
sokaklar sarhoş olur
bir tren içimden geçer
bir deniz aklımdan
gelmek isterim sana
akşam çöker, gün kaybolur.
Gün olur
ıhlamur kokuları iner şehre
Beşiktaşta bir kadın
zamanı işler gergefine
bulvarda işçiler yürür
sokakta barikatlar kurulur
gelmek isterim sana
akşam çöker, yol kaybolur.
Aşk satılır sokaklarında
kuytularında sevda bıçaklanır
mahur bırakır gider
bizim muhabbet ölür
efkarlanıp içtiğim
içkiler zehir olur
gelmek isterim sana
akşam çöker, haz kaybolur.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:54 AM
Akşam erken iner mahpusaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpusaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
Bense volta'dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...
Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman, kendimi öldüresiye.
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpusaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:54 AM
Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpushaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalga kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler Malta'da biri,
Bense Volta'dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi,çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...
Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman alırım, dolu,
Bir duman, kendimi öldüresiye,
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:54 AM
Sessizlik bir çığlıltı akºamlara.
Bir damla göz yaºına karısan sevdalar ;
Yenik düºerdi ansızın zamana .
Halbuki biz birer devdik,
Seviºirdik kutsal kasede beraber.
Bilmezdik akºam güneºlerini ,
ve hüzün türkülerini .
ªimdi öyle uzadı ki yollar,
Ne sen benden bi habersin,
ne de ben senin ela gözlerinden....
Yalnızlığın acımasız pençesinde ,
Kalakalmıºız ansızın .
Sen uzak varoºların çiceği,
Ben çorak toprakların caresizi,
Yağmurum yok sen varsın
ve ufkumda akºam güneºi.
Selamlar beni giderken;
ki ayrılığımızın o kutsal gecesi
Elerden kopan eller,
ve incecik bir sözle ,
Gdiyorum gözlerim yaºlı;
ama caresizlikten dökülen göz yaºları
Sndürürken alev alev ateºi
gGdiyorum
Eveda akºam güneºi..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:54 AM
Batarken ufukta bir akşam güneşi
Bırakıp gitmiştin sen beni sevgilim
Yıllar yılı oldu hâla dönmedin geri
Ne olur dön bana
Bak batıyor yine, akşam güneşi
Akşam güneşi
Aşkımı dillerde, gözümü yollarda
Kimsesiz bıraktın şu gurbet ellerde
Sanki kara bulut seni saklıyor benden
Ne olur, ne olur dön bana
Yine gölgelendi, akşam güneşi
Akşam güneşi
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:54 AM
Bir seferden döneriz seninle bazı akşamlar
Gün bulutları açık mora boyadıktan az sonra
Bile bile karanlığın bizi kalın örtülerle örteceğini
Son ışıklara dalarız koşa koşa gene de
Sürgününüm, izini sürerim her yerde seve seve
Alacakaranlıkta hem özlemlin hem öksüzün olmak için
Kapanmaya hazırımdır kat kat kendi üstüme
Yağmurdan, güneşten, poyrazdan, uzun yollardan
Biz şimdi gurbetimize çıkıyoruz, vakit tamam
Çanlarla, türkülerle, davullarla ayrılmak uzak bize
Yüzüme vuran sıcaklığınla çocuk dudaklarınla
Sen giderken, ellerimde ellerinden ayrılmanın öfkesi
Varlığında yeniden kurulur eksiksiz bir sıla
Seni her düşünmemde benzersiz bir yurt özlemi
Bana düşen, gelişini aralıksız beklemek
Beklerken bakışında eriyip gitmek yavaşça
Beklerken sonsuz bir ormanı yürümek saçlarında
Benim tutkum, ölümüm, serüvenim bu işte
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:54 AM
Her akşam sofrada beraber olur,
Akşam yemeğini birlikte yeriz.
Ve sonra açarak ellerimizi,
Çok şükür Ya Rabbi!
Çok şükür! deriz.
Nasıl anlatayım bilmem sizlere,
Bizim soframızda bin bereket var.
Soframızda paylaşırız her şeyi,
Babamın yorgunluğu birden azalır.
Annemin sevgisi sofraya taşar.
Her pazar birlikte çıkarız babamla,
Pazardan yiyecek şeyler alırız.
Annem sevgiyle pişirir yemekleri,
Öylesine tatlı, öylesine lezzetli ki,
Bayılırız.
İsterim her yemek vaktinde yine,
Her sofrada bir araya gelmeyi.
Ne var ki babam işe gider erkenden,
Ben kardeşimle okula.
Annem bizleri yolcu eder her sabah,
Unutmaz öpmeyi, gülümsemeyi.
Dilerim sonsuza değin mutluluk,
Evimizde sevgi hiç eksilmesin.
İsterim herkesin sofrası da,
Bezenerek sevgiyle,
Bizimkine benzesin.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:55 AM
Beyaz bir gün üstüme kapanıyor
Yeşilini süze süze ormanların
Ah deniz dipleri neredesiniz
Derin deniz dipleri
Gözleri kadar güzel sevdalımın
Uzayan gölgelere uzanıyorum
Üstümde hırçın bir mavi
Yeni bir zamana başlar gibiyim
Batan günün ölgün kırmızısında
Usulca koyuluyor akşam türküleri
Gün bir koşuda dağıldı gitti
İnsan, olursa olsun diyemiyor
Dokunduğum ne varsa kayıyor ellerimden
Ben, bir şey olmamış gibi
Ölümsüz bir tutkuya davranıyorum
Nasıl olsa geceye daha çok var
Yasalarına sıkı sıkıya bağlı güneş
Ufka doğru süzülüyor olsa da
Her sevince yeniden başlıyorum
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:55 AM
Alır beni benden akşam üstleri
Bunca hayal anılar
Özlem hüzün aşk ve keder
Buruk sevda çıkmazlarım.
Böylesi yaşanmamış
Keremle Aslıdan beri
Benzeri duyulmamış
Ferhat’ın Şirininden.
Yüreğimde
Soluğumda hep sen
Gecem gündüzüm
Düşlerimde sen
Yaşam doludizgin
Tutkularımda sen
Alır beni benden
Akşam üstleri
Akşam üstleri.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:55 AM
1/
Özleyince insan
Rüzgara yaslanmış buğdayların rengini
Gönlünü bir kırlangıç kanadına bindirir
Sarnıç gölgesinde uyur dolunay
Dünya bir su damlası kadar hafif
-Yel ese eyyam ola-
Paslı yağmur tırmalarken yüzümü
Eyy gönlümün esmerleşen gelini
Bütün bildiklerim senin sözündür
Bir yudum su
Yüreğime serinlik ulaştırsın
Toz-duman oldu ortalık
Aramıza dağlar girdi farkında mısın?
Haramiler şimdi ata binmiyor
Korkuyorum acılı günler aşkına
Kül yığını olacaksa bütün şiirler
Yazmanın anlamı yeniden belirlensin
2/
Şiire özlem sözüyle başladım
Çocuk doğar doğmaz niçin ağlıyor
Sonsuzluk içime kerte kerte otursun
Haramiler su başında
Sevinçlere sıra gelsin istedim
Kokusu kaybolmuş bir karanfile
Ve insan teriyle yoğrulmuş
Bir kitabı okumaya sıra gelsin istedim
Bilinir, gözlerimden bilinir
Kimi, niçin sevdiğim.
Gönül bu hayıflanma
Bir kızın yanağından bir gül koparsam
Kızılırmak anısına
Hüsran bıçağın ucuna düşmüş
Segi ise yüreklere sığmıyor
Hasret taşıyan gönül
Sıla yollarında titreyip durur
Fermansız bir türkünün dizeleriyle
Sabah sabah gelip geçti turnalar
3/
Bu kaçıncı kış bağrımda yatar
Bulutlar serilip yorgan olunca
Sevda kokan türküleri aradım
Sefertası taşıyan işçilerin içinde
Ve neden sonra
Bir telaş çöküverdi
Hoyrat söyleyen bu toroslu yüzüme
Hayatın bu ketresi
Yanağımda şarkçibanı gibi duruyor
Esmer gülüm seni değil
Çocukları düşünürüm yollarda
Gözüyaşlı anaları
Ayrı kalmış sevdaların sahiplerini
Ve bir de simitçileri
Hasretin ve kederli günlerin
Şafağında bir alıcı kuş gibi
Acı dolu yaşamın ortasından geçiyorum
“Kara gözlerini sevdiğim dilber”
Düşün,
Kırlarda buğdayların rengini düşün
Kov, soğuklar cennete gitsin
Cehennem denilen ülkenin gücü kalma
4/
Daha dün
Dağlara çıkmış savaşıyorduk
Kentlerin gürültülü yaşantısından uzak
Sancılı bir yaşamın berbat oluşu
O kentin havasını sarsıp geçerse
Şafaklara yetişsin kan kırmızı menekşe
Yağmalanmış bir yaşam arkamızdan kalacak
Gel, gözlerinle gör
Dışarıda işçiler kaldırımı parçalıyor
İçeride ben, toprağın yazgısını okuyacağım
Gözlerine gece dedim
Bak, ortancalar çiçek dökmüş Meryamce
Zenci türküleri söylüyor dilim
Gökmavisi sevdaları uzanıp tutmam gerek
Bunu bil, her hatalı davranış
Kavğaya vurulan bir kilitmiş diyorlar
Neden sonra umut yenileniyor
Ve neden sonra
Halk adına özür dilemek
Gündemin ilk maddesini oluşturuyor
Yaşam kokusu uluorta
Çöküvermiş, gülkurusu yanakların üstüne
Ve o yürek amansız bir sevdayla
Dünyayı kurtarmanın umudunu taşıyor
5/
Hele dinle sevdamın esmer gülü
Hele bir yol beni dinle
Pas yanığı tedirgin iki elin üstünde
Akşam yeniden yaşanıyor denilse de
Korkuyu şafakla yenmesini bilmişim
Deli gönül,
Maviler kuşanan kan kırmızı menekşe
Başakların içinde kaybolacak
Otuzunda karasaçlar dökülürken tezgaha
İşçi tulumunu giyenlerden birisin
Ve ben, gözlerine baktıkça anlıyorum
Her derdin bir çaresi var
Mutlaka...
Gözlerine gece dedim
Tan vaktinde buluşmanın sevinci
Yürek sevdasına hançer biledik
Madende kömür sökenler
Tezgahta
Hasreti tere katanlar bilir
Yeryüzü insanlığın hünerini istiyor
6/
Vaktim yok,
Seyredemem *******in yakamozunu
Ayaklarım yol üstünde tedirgin
Esmerleşen yüzümün som görüntüsü
Aynalara sığmıyor
Günlerin getirdiği serinlik ötesine
Çekilip gitmenin anlamı nedir?
Dalgası olmayan denizlerin önünde
Ellerimi tuzlu suya bırakmadım anlasana
Bu yolları arşınlayan bedenim
Bu usum, bu bilincim
Bayatlamış sözlere aldırmıyorum artık
Grevlere yaslanmışım inatla
Kavğanın ve yaşamın anlamını kavrıyorum
El verdim sevdanın öbeğine ulaştım
Sen anlarsın beni sıla güzeli.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:55 AM
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
Bu dalgalar arasında gidip gelişim
Bilge ve güngörmüş martılarla
Benim işim sevinç, aşk bana göre
Hele gün başladı mı sancılanmaya
Başıma gelenlerin hemen hepsi
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
Ölü resimleri gibi solgun yüzler karşısında
Duyarsız kalışım, hatta inatla susuşum
Boş tutkuların, anlamsız korkuların
Kirli yağmur suları gibi biriktiği
Akşamlardan güle oynaya geçişim
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
Dağların ve denizlerin durmadan devinişi
Beni çağırması bütün uzakların
Birdenbire rüzgârlarla uzaylara açılışım
Herşeyimin birden maviye kesmesi
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:55 AM
Ankara'da kat kat ışıklar
Minareler dört bir yanda göğü deliyor
Aklımdasın...
Ankara'da akşam oluyor...
Ankara'da ufuklar mı puslu, gözlerim mi ?
Beni gözlerinmi vurdu sözlerinmi ?
Aklımdasın
Ankara'da sabah oluyor...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:56 AM
- Feride için
Gün batarken sula fesleğenleri
balkonun kokusu sokağa taşsın
sokaklar kayıp çocuklar gibi
hırçındır, ürkek ve biraz şaşkın
Sular bulutlanır sen susarsın
ve kent çıngıraklı bir yılan kadar
zehirlidir artık sevgilin mahpusken
üstelik kirli bir lekeye döner umutlar
Acılar katlanır mendil yerine
sarışınlaşırsın bu kaçıncı güz
ellerin üşür, çiy düşer çiçeklere
beklediğin mektuplar da gelmez
Bomboş sayfalara dönerken aklın
tecrit’teki kitabı fareler kemiriyor
ve düşlerin sonsuz bir boşluktayken
bir sigara yakıyorsun, tutuşuyor sular
Akşamı geciktirebilirsin belki
suladığın fesleğenlerle, kimbilir
ama vaktin ayırdındadır şimdi
kuşlar, çocuklar ve mahpuslar
Usulca inse de koldemirleri
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:56 AM
Yorgun bir günden kalan
Avuçların uyudu avucumda
Saçların yüzümde, omuzumda
Bana neler anlattı
Yüreğinin atışlarını duydum
İçimde, içimin derininde
Yol bitmesin istedim, uzasın
Alabildiğine dalsın karanlığa
Beklediğimiz oldu, çatıldı
İki cana bir beden
Ya da bir başka deyişle varoldu
Bir bedende iki can
Bir iki silkindi deniz uzakta
Ay ikimize el salladı
İrili ufaklı bütün yıldızlar
Işık yolladı sevincimize
Ne olup bittiğini
Bizi görenler anlayamadı
Aşkın benzersiz güzelliğinde
Zaten kimse anlayamaz kimseyi
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:56 AM
Gölgem ol ve beni izle
Kimselerin bilmediği yerlere
-Ne güzeldir ıslak kıyılar şimdi-
Gülerek gidelim seninle
Ben senin gölgen olayım
Durarak koşarak hep arkanda
Görülmedik yerlere savrulayım
Her çekip gidişinde
Ben hep senin yanında
Ayaklarının izi
Çorabının alacalı yeşili
Kafandaki düşünce
Yüreğindeki karasevda
Düşlerindeki uzaklar özlemi
Kim derlerse beni göster çekinme
Hırçın uzak denizlere
Açılmak istediğinde
Bilerek isteyerek güvenerek
Her zaman beni bağla yedeğine
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:56 AM
Akşamlar mı?
Akşamları hiç sevmem
Yalnızlığa boğar beni
Denizler mi?
Denizleride hiç sevmem
Nefesimi keser benim
Yağmurlar!
Yağmurlar öylemi?
Yalnızlığımı alır götürür denizlere
Saflığı,saflığımı getirir bana
Peki ya gözlerin!
Gözlerine bakamam
Yanıltır beni o saf bakışların
Aldanırım tekrardan sana ve terk edişine
Ama; ama ellerin öylemi?
Bir kış rüzgarında ısıtır içimi
Ve tekrardan hatırlatır bana
Seni; Seni ne çok sevdiğimi...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:56 AM
Bir gün bitti güneşin kaybolduğu an,
Ümitler gerçekleşmedi vakit yine oldu akşam,
Hüzünlere karıştı ümitler, dondu bakışlar.
Akşamlar bir günü daha bitirir,
Akşamlar karanlığı getirir.
Kuşlarda yuvalarına dönüyor akşam akşam,
Akça pınarın suyu havuza doluyordu,
Bir ağaca yaslandım, içimde burukluklar.
Akşamlar hep karanlıkları getirir,
Akşamlan ömrü bir gün daha tüketir.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:56 AM
Severdim kentlerin yağmuru bekleyişini
Eskimiş bir limana sarılan çocuksu bulutların bıraktığı hüzünleri,
Ayaküstü yaşama bağlanan yüreklerin çığlığında yazılan
Kayıp şiirlerin gözyaşlarında kaybolan
Yalnızlık bekleyişlerini
Korkuyla bir olup uçan kuşların kanatlarına
Ve bambaşka bir dünyanın bambaşka yaratıklarına,
Bıraktığım bir iz gibi sis dolu *******in karanlığında,
Severdim,
Ellerine sımsıkı sarılırken umut dediğim yarınlarına
Umutsuzluk içinde diz çökerken
Ve bir hüznü getirip boynuma dolarken,
Kimsesizce yaşadığım ve yaşlandığım çıkmaz sokakların
Takvim yapraklarına yenik kıyılarından sessizce geçerken,
Ağladığım sayfalarda,bir oyun gibi çocukluğumu karalarken
Severdim elbet yağmurların kentimi özleyişini,
Denizde kaybolan ayışığının renginden kaçarken gölgelerim,
Ve ben insan olduğumu anlamışken,anlatamamışken sana
Yazamamışken,
Dokunamamışken böylesine özgürce ellerinin sessizliğine
Öpememişken dudaklarının sınırlarıma vuran kıyılarından
Özleyememişken,
Ve şafak rüzgarlarında,
Hiçbir düşünceye yakalanmamışken bir başıma,
Severdim derdim,öncesi olmayan öfkelerime bıçaklanıp
Dönerdim yalınayak çıplak yalnızlığıma,
Bomboş bir sayfada aranan küçük bir nokta gibi
Ötesinde ne sırların saklandığı batık bir kalyon pasında,
Çürümemişken daha ayaklarım,
Ve koparılmamışken kollarım,
Dinlemekten yorulmayacağım sevda şiirlerini
Hep severdim,
Hep özlerdim,gözlerim önüne bir bir sıralanan
Bir bir kaybolan gölgelerin matlaşmış ayrıntılarını
Ve ben
Senin olduğumu *******ce
Sana böylesine kolay anlatamamışken,
Severdim çıkmaz sokaklara yağan yağmurların sesini
Dinlerken sessizce,
Ve ben,adammışım insanmışım kendimce,
Yarına bugünden daha yakın,
Bugüne yarından daha uzak,
Küçücük bir noktaymışım,yalnızlığın ıssız caddelerinde
Bu kentte,
Yağmurlu bir çıkmaz sokakta,
Son kez bakarken gözlerine,yüreğimin donukluğundan
Tanıştığımız gibi bir akşamüstü kaldırılmışım....
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:57 AM
Çok geç anladım, o yalan aşkını
Sayende oldum bir sevda şaşkını
Bana yaptığına layık değildim
Küstürdün gönlümü, gel al aşkını
Kimbilir daha ne canlar yaktın sen
Perişan kalbimin sebebisin sen
Görünme gözüme, hatırasın sen
Küstürdün gönlümü, gel al aşkını
Senin için ne hayaller kurmuştum
Rüyaymış hep, boş yere avunmuşum
Karıştı gerçeğim, hayalim, düşüm
Küstürdün gönlümü, gel al aşkını
Gün gelir de Engin için ağlarsın
Kenar köşelerde arar sorarsın
Kanmam gözyaşına, bilsem pişmansın
Küstürdün gönlümü, gel al aşkını.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:57 AM
Bir aşk uğruna dalgalanırsın nazlı nazlı göklerde
Seninle öğünüyorum gururumsun ey albayrak
Hem göklerdesin hemde içimizdeki atan kalblerde
Seninle öğünüyorum gururumsun ey albayrak
Büyük bir olayın sembolü şehitlerimizin kanısın
Bize kahraman şanlı dedelerimizin yadigarısın
Türkiyemizin güzeliliği şöhreti ve şanısın
Seninle öğünüyorum gururumsun ey albayrak
Gece demez gündüz demez vatan için dalgalanırsın
Şehitlerin bağrında mehmetçiğinde gönlünde durursun
Hudutlarımızın semalarında güzelliği sen olursun
Seninle öğünüyorum gururumsun ey albayrak
Bağrına basmışsın kanımızla gökdeki ay yıldızı
Korkma severek veririz uğrunda canımızla kanımızı
Hür milletiz çekinmeden dalgalandırırız bayrağımızı
Seninle öğünüyorum gururumsun ey al bayrak
Allah korusun düşürmesin seni düşmanların eline
Dalgalanmasın birbaşkası yurdumda senin yerine
Seni hor görenler kahrolsun batsın yerin dibine
Seninle öğünüyorum gururumsun ey al bayrak
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:57 AM
I
Uzanıp ısırıyorum elma kokulu
Mayhoş dişlerini kızın
Uyumlu türküsü o anda
Bozuluyor ağaçkakanın
Bir dal düşüyor başıma.
II
Seriyorum yere kollarını
Başının altında
Göğsü nakışlı güz ayları
Sökülüyor dikiş yerinden
Gizli bir ibrişim
Turuncu rengiyle sarıyor ortalığı
Gül ve lale kokusu
Bir kuşun taçyaprağına
Sokulup uyuyorum.
III
Anı gibi geçip gidiyor
Yürüyüşünde güz dalgınlığı
Gülüşü kaymağı balı
Süzülüp akıyor yollara
Ben düşlerimi topluyorum
Gidiyor o döküle saçıla.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:57 AM
Bana sevgiliyi çok gören tanrım
O güzel gülleri sen yaratmadın mı?
Hep cefa çektiren, canımı yakan
Güldeki dikeni sen yaratmadın mı?
Bana insanlığı sen öğretmiştin
Güzeli sevmekten korkma demiştin
Dünyada gönlünce yaşa demiştin
Bunca çileleri sen yaratmadın mı?
Bu isyanlarımdan utanıyorum
Umudum tükendi saklamıyorum
Yüzüm döndüm sana, yalvarıyorum
Al beni, ölümü sen yaratmadın mı?
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:57 AM
Bir hırsız gibi, kalbimi çaldın,
Sen olmasan ben yaşayamam ki.
O kalp benim, onu sen aldın,
Vermezsen eğer, yaşayamam ki.
Zaten gözlerinle büyüledin,
Neden kalbime dokundun ki?
Al buda ömrüm, bunu da al git,
Kalbim olmadan yaşayamam ki.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:57 AM
Seni inanamayacağın kadar çok seviyorum çiğde
Gelsen ve bana sarılıp alsan ruhumdaki acıları
Bedenimdeki ızdırapları
Gözlerime saklanan gözyaşlarımı döksen
Avuçlarıma
Kanatsan dudaklarımı
Ve sonra hançeri
Çıkarıp
Yarsan bağrımı
Aylardır arzuladığım ölüme kavuştursan
Beni
İnan zoruma gitmez
Ölümüm senin elinden olsun
Gün geçtikçe sana olan bağlılığım
Artıyor
Bağrımı yakıyor
*******i uyuyamıyorum
Gündüzleri yaşama adapte olamıyorum
İnan seni ölümüne seviyorum çiğde
Gel ne olur
Gel ne olur
AL CANIMI ÇİĞDE
Seni çok seviyorum
05.06.07
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:58 AM
Benim sevdalarım
Al güle damlayan kandı
Çocuksu korkularım
Geceyi siyaha boyardı.
Uzaklarda alemlerim
Avucumda yıldızlar vardı
Erguvan umutlarım
Sana sabahı soyardı.
Sessiz çığlıklarım
Özgürlükler adardı
Kederli *******im
Bir fezayı sarardı.
Siyah beyaz düşlerim
Gökkuşağı takardı
Yoksuldu özlemlerim
Sadece sana tapardı.
Hazanda gurbetlerim
Gurbette hazanlarım vardı
Ayazda hüzünlerim
Hislerimi yakardı.
Prangaları yeminlerim
Ayağıma çakardı
Yalanlarım ellerimi
Kelepçelere sokardı.
Coşkun denizlerim
Yakamozları yıkardı
Irmaklarınde suyum
Yalnız yetim akardı.
Kağıttan kayıklarım
Nuh`un gemisi kadardı
Yağınca ağıtlarım
Yağmurda toprak kokardı.
Kavgasız savaşlarım
Yazgımı kurşunlardı
Şafaksız ufuklarım
Güne hasret yaşardı.
Benim hür yarınlarım
Sefiller ve açlarındı
Bildiğim tek dünlerim
Gözlerinle saçlarındı.
Baharda rüzgarlarım
İğde kokusu taşırdı
Gururlu kahırlarım
Sanki mezar taşımdı.
İçinde yitip gittiğim
Seni gördüğüm andı
Benim sevdalarım
Al güle damlayan kandı.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:58 AM
“Bir dalda iki kiraz
Biri al biri beyaz” /mış
Ol dervişin abdest duası
Çoğalan bir hüzün bakışları
Elif yalnızlığında: aaah
Kendinden bir yaz(ı)sın sen, beklenen
Yetim baharların son menzili ey oğul
Bu kaçıncı korku bu kaçıncı ümit
Mezamir kokusu dudaklarında
ağulu bir ilâhi harfsiz seslerden
Yak kandili bekleme. Ağarsın çöl
Dökülsün biati karargın yüzlerin
Bakıver hırkasız sırtlarda
Kaç sırtlan hırlamakta, yırtlaz
Gecede gözleri aç/
Kırk yaren kırk kandil
Her kandil hüseyin
Hüseyin: al kiraz
b
i i
r r
i i
al bey
al az
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:58 AM
AL KUŞÇU NİYETİNİ
“Esen hayattır rüzgar yüklemlerinde
Tutunuşu özlem, dokusu karmaşık...”
Yalnız söylemlerinde gün batımları
Liladan erguvana dönen renklerle
Kaç maşuk peydahı sevdalar
Teranesi hayatın savuşmalarında
Bir nefes boyuna inmiş şehvetin
Kucağına düşen yar koklamları
Geceye sığınmış dudak tiryakisi yalanların
Nafile duasına çıkmış iç çekişleridir
Katre katre öykülü dokuntular ve
Salıntısındaki rakkas gönüllerin
Bezgin amanlı akisleri düşer
Serseri benliğin delikanlı şavklarına
Ayın karanlık yüzünde sevda
Tırmanış gayretindeyken ışıltılarıma
Bir öykü misalidir bakışın.
Niyetler öğütülürken puşt zulası gülüşlerde
Kırık pullar gibi beklemede sevdalar
Kana yazılan düşler misali
Toplanır tan yeri avuçlarında
Men olmuş dokuntu kahırlarında
Sarmaşık gülün ağlayışlarıdır ömrüm
Yanarken gölgelerinde serzenişler
Aşk küs gider gece kaçışlarında
Sen al kuşçu niyetini
Şafağına sakladığım sevda
Mabedi olsa da yakamoz düşlerin
İklimlerine çektiğim niyet
Hala sokulmamış mâni kıvrımlarına
Işın ERGÜNEY
“Eylül Dokunuşlarının yayınlanmasına ramak kala...”
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:58 AM
Patladım sıkıldım bütün bu olumsuzluklardan
Artık dayanacak katlanacak gücüm kalmadı
Ey Yüce Yaradanım
Sana sunduğum
Canımı niye
Almıyorsun
Sana ruhumun sığmadığı
Bedenimi sunuyorum
Ne olur al bu canı
Neden yaşıyorum
Neden yaşatılıyorum
Neden hayata bağlanıyorum
Neden seviyorum
Neden yine aşık oldum
Yine
Neden yeni bir şeyler öğrenmeye
Zaman ayırıyorum
Hiçbir şeyin anlamı yokken
Her şey boş hiçbir şeyin anlamı yok
Hayata bağlanmak istemiyorum
Şu canımı ne olur al artık
Şu canımı dayanamıyorum
Acısız bir ölüm
Olsun ne olur
Yüce Yaradanım al şu canımı.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:58 AM
Yaşarken ölümü tatmak çok zor anne
Severken bu kadar ayrılmak çok zor
Bir ufuk çizgisiymiş meğer sevdam
Her zaman göreceğim hiçbir zaman ulaşamayacağım
Yoksa ben sonsuz bir aşka mı kapıldım anne
Gündüzlerimi durgunlaştıran *******imi yoğunlaştıran bir aşka mı
Dört duvar arasında sıkışmışım
Mahkum olmak ne zor şey anne
Yoksa ilk yenilgimi mi tadıyorum anne
Ettiğim mücadeleler yıldız gibi parlarken
Zaferden emin gülüşlerim kıskanılırken
İlk yenilgim mi bu yoksa anne
Yok anne yok sen mezarında rahat uyu
Öyle bir miras bıraktın ki bana
Zorluğun kendisinden değil galibiyetimden korkuyorum
İçimdeki sonsuz aşkı unutmaktan korkuyorum
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:58 AM
al yüreğim senin olsun güzelim
lalelerle sümbüllerle donat içini
yakuttan bir taç yap tak semalara
ümitlerin bile kıskansın onu
rüzgarlar değmesin yapraklarına
ellerin değmesin temiz değilse
ilgi göster ona canınmış gibi
mübarek saydığın yanınmış gibi
sevgilerin yücesiyle sev onu
emanet değilde malınmış gibi
ne bir korku yaşat ne de ızdırap
için için ağla o üzülünce
namusunmuş sen koru onu
onurunmuş gibi saygı duy ona
lekeli giysiler giydirme sakın
sahte duygularla gitme yanına
unutmaki seni dost bilecektir
namusu şerefi şanıymış gibi
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 08:59 AM
Dilimden çıkıverdi seni çok seviyorum sözü
Öyle içtendi öyle gizemli bir duyguydu hazzı
Coşkulu deryaların atılgan dalgaları gibi
Dinmedi hiç kalbimin tik tak nabızlarının hızı
Daha zamana gerek vardıysa da iki gönülce
Sabrın çatladığın an düşünülmezmiş ince ince
Duyguların fevkinde insan kendini kaybedince
Derlermiş sevdiğine gökteki binlerce yıldızı
Tatlı çağrıya coşkulu bir yaklaşım başlamışsa
Nefis arzular hep, insan kurtulmaya çalışsa
Hele iş işten geçip deli divane olunmuşsa
Ne ağrı tutar seni ne de kıvrandıran bir sızı
Alabildiğim cevap; Utangaç yüzün tebessümü
Sesini duyamadan çoktan alıp gitti sesimi
Yoksa suskun kalması bana has saygı sevgisi mi
Artık gönlüme düşen anlamak bu gizemli nazı
10:02 07.08.2007
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:01 AM
umutsuzluk verip mutluluk aldın
seviyorum deyip beni aldattın
girdin hayatıma bırakıp kaçtın
yüreğimden aşkını alabildin mi
mutluluğumun önünde perde oldun
her kapına gelişimde beni kovdun
aldım haberini gül gibi soldun
söyle mutluluğa doyabildin mi
hem kendine yazık ettin hemde bana
sende alışmışsın artık acılara
suç bizimmi yoksa bahtımızmı kara
acı dolu günleri sayabildin mi
ben senin ateşinde kavrulup yandım
bütün sözlerine inanıp kandım
başkalarıyla mutlu ourum sandın
yerme başkasını koyabildin mi
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:01 AM
Bu aşkı burada bitti sansanda
Bir mendil misali tutup atsanda
Kolay kolay ölmem,çekip vursanda
Daha senden çok şey alacağım var
Mehtabım dediğim gözden yanaktan
Bal kaymak bildiğim dilden dudaktan
Bırakıpta giden,elden ayaktan
Daha senden çok şey alacağım var
Ölümüne seven bakışlarımı
Ateşler içinde yakışlarını
Sayende dökülen göz yaşlarımı
Daha senden çok şey alacağım var
Seni tanımadan önceki beni
Çekip ellerimden aldığın seni
Hele sensizlikten olmadan deli
Daha senden çok şey alacağım var
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:01 AM
Sevdaya saldın başımı
Bembeyaz ettin saçımı
Akıttın hep gözyaşımı
Alacağın olsun gönül
Bir gün olsun güldürmedin
Yaralarım sağ etmedin
Haneme gün doğdurmadın
Alacağın olsun gönül
Hasret koydun dost yüzüne
Düşürdün hep aşk közüne
Bilmem bana garezin ne
Alacağın olsun gönül
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:01 AM
Yol kenarlarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:02 AM
bir karanlık çöktü üzerime
ne olduğu bilinmez
bir güneş doğdu kalbime
onu kimse söndüremez
ne olduğu belirsiz bir karanlık
ve çözmesi zor olan bir aydınlık
üzerimde bir alacakaranlık
içimde sönmeyen bir aydınlık
heryerde büyük bir anlamsızlık
ne olduğunu bilemediğim bir karanlık
anlamını çözemediğim bir aydınlık
ama etrafımdaki büyük bir alacakaranlık
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:02 AM
Bilirmisin, bu alacakaranlık akşamlarında,
ne düşünürüm;
Hafif sisli, kömür isi kokulu,
kış akşamlarında.
Caddelerde acele ışıklar,
eve gidişlerin tatlı telaşı...
Okul dönüşü çocukların çanta savaşları.
Adalet ilkokulunda başlardı benim yolum.
Kendini aydınlatan sokak lambaları,
dar, kasvetli sokaklar.
Hiç bitmesin isterdim bu yolculuk.
Şimdi anlıyorum, hep lahmacun kokularının,
beni okul yıllarına neden götürdüğünü.
Her akşam önünden geçtiğim,
çıkmaz sokaktaki lahmacuncu.
Zorla açılan evimizin kapısı,
bir göz, bir mutfak. bir odunluk.
İstemezdik ama; dışarıdaki kalabalık, çaresizlik...
Yanan sobanın ısttğı oda,
ama içimizdeki soğukluk...
Yüreğimizi ısıtacak sevgiden yoksunluk,
Sonra gece olupta yorganı başıma çektiğimde,
iki damla göz yaşı ve hıçkırıklar...
Benim olan, hep benim kalacak hıçkırıklar...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:02 AM
Sen ve ben ayı gün doğmuşuz.
sen kuş tüyü yatakta,
ben ise bir avuç kara toprakta doğmuşum.
annelerimiz sana mutluluk bana ise yoksulluk emzirmiş
biliyorum aynı gün öleceğiz
sen mermer bir mezara
ben ise kara topraklara gömüleceğim
mahşer günü geldiğinde
senin ALLAH'a verecek hesabın
benim ise senden alacaklarım olacak
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:02 AM
Karakollarda bir alarm
Kara geceden kaçan bir firarai
Akpak gündüzlere talip biri
Suskunluğuyla altın
Konuşmasıyla satın alınmış fahişe.
Karakollarda bia alarm
Üstünkörü yalnızlığın bir ferdi
Bazen kör bazen sağır
Siren sesi ölüm mesajı
Ya da mazlumların iniltisi.
Karakollarda bir alarm
Ölüm kovalıyor geceyi
Pusuda çıplak ******lar
Geceyi geceye terkediyor
Öyle ki gece boğuyor geceyi.
Karakollarda bir alarm
Adamlar acımasız zampara
Gece mesaiye devam
Satılık baronların sırtında para
Cop sesleri yükseliyor odadan.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:02 AM
Çık benim şair tabiatım, çık orta yere
Fakir güzelinden söyle
Hasret ateşinden çal
Çal, söyle benim derdimi sevdalı sesinle.
Hep bilinen şarkılar gibi olsun
Hani, dil-i biçareden
Sun da içsin yar elinden
Yani bilinen şarkılardan olsun.
Yeni sözler arama nafile
Derdim yeni olsa anlarım
Gel, hazırından söyle bu akşam
Üzme yetişir, üzme firakınla harabım.
Sonunda ah çekeriz derinden
Kim anlayacak sahiden olduğunu
Sen söyle yalnız
Zülfündedir baht-ı siyahım bestesini
Dede’den.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:02 AM
Yırttım neler yaşandıysa şu kalın albüm içinde
yaşıyorlar mı yoksa öldüler mi mevsimlerinde
geçmiş zamanı anmayacağım artık ince ince ..
mazide yaşamak yoruyormuş resimleri görünce.
Az mı terennüm ettim kollarımı açıp işte bu dost diye
ne coşkuydu tatlı bir ahenk sesi belirdi heveslerimde
kestiler hızımı madde ile ölçtüler mana değerlerimde
hep kursağımda bıraktınız sevgilerimi perde perde ..
Ne mevsimdi gençken gül pembe yaprak yeşilmiş
geçmiş zaman olur ki hayali bile cihana değermiş
mevsim yaklaşıyor gül kuruyor yaprak sararmış
dostlukları mezara kadar bilirdim yok be yalanmış.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:03 AM
Bu kalp hep sen sen diye attı,
Seni görünce mest oldu, sevgiyi seninle tattı..
O hain gözlerin beni aldattı,
Bir daha bakarsan bana alçaksın yâr!
İlk kez sana tutuldum, ilk kez seni sevdim ben..
Nasıl aldandım sana, bilmem nasıl kandım ben..
Hiçbirşey olmamış gibi, herşeye rağmen..
Bir daha bakarsan aban alçaksın yâr!
Gündüzler artık gece, hasret kararttı..
Özlemin her yerde seni arattı..
Yüreğimi, o yalan kokan sözün kanattı..
Bir daha bakarasan bana alçaksın yâr!..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:03 AM
Yağmurlu bir gecede çıktım yola
Karanlıktı her yer senin gibi
Bir ışık arar oldu gönlüm
Buldu derken uzaklarda
Serapmış meğer gördüğüm
Aldandı yine garip gönlüm
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:03 AM
Gecenin ışığında buluyorum tek çaremi..
Bulanık bakıyorum suya,bulanık değil halbuki...
Sonrasında topraklarda buluyorum kokuyu..
Kahverengi bakıyorum çimenlere,toprağını görüyorum yeşilliğin..
Toprağından yüce yeşili var halbuki...
Dönüyorum kendi etrafımda,
Tartıyorum yalnızlığımı..
Kilosu fazla geliyor,almıyor kimse birazını,
Gecenin ışığında buluyorum tek çaremi..
Bulanık bakıyorum suya,bulanık değil halbuki..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:03 AM
Hatıraları hiç unutmadım
İstanbul’da ve gönlümde yasar güzel hatıran
Ziyan olsam da uğrunda her an
Seni aldatmak geçmedi bir gün aklımdan (Rabia)
Gençliğim bir çırpıda elden gitse de
Saçlarıma yılların akı düsede
Sensizlik beni deliye cevirse de
Unutmak geçmedi bir gün aklımdan (Rabia)
Acılarımla sana son kez selam yolladım
Perişan halimi senden gizledim sakladım
Son nefesimi verirken adini haykırdım
Yasamak geçmedi sensiz aklımdan (Rabia)
Sen yanımda olmasan da aldatmak geçmedi aklımdan Rabia.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:03 AM
Kalabalık bir sokakta yürüyorum,
İnsanlar balık sürüsü gibi,
zamanın onları götürdüğü yere doğru sürükleniyorlar.
Derken ucunda aşk asılı bir kanca uzanıyor kalabalığın ortasına,
Nedense sadece benim dikkatimi çekiyor,
Elimi uzatıp tutuyorum kancayı,
Ayaklarım yerden kesiliyor ve
yavaş yavaş gökyüzüne doğru yükseliyorum,
Canım acıyor ama çırpınamıyorum.
Suyun yüzüne çıktığımda seninle karşılaşıyorum,
Gördüğüm güzellik karşısında çektiğim eziyetin karşılığını aldığımı düşünüyor
ve hayıflanmaktan vazgeçiyorum.
Bir anda avuçlarında buluyorum kendimi,
Oksijenim tükeniyor, aşkını soluyorum,
Öleceğimi biliyorum ama benim için en büyük mutluluk,
İşte avuçlarında can veriyorum,
Bana söylediğin tek kelime şu oluyor,
''yazık yaralanmış olmalı''.
Avını yakalamanın mutluluğuyla bırakıyorsun beni çantana,
Tamda seni mutlu görmenin saadetiyle kapayacakken gözlerimi,
O da ne kancana takılan bir balık daha
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:03 AM
Susuyorsun,
Tepkim sessizlik diyorsun.
Gözlerin donuk,
Yüzünde bir maske.
Aldatma hislerini!
Bırak duyguların koşsun en önlerde,
Düşüncelerin duraksasın o an için
Yükselsin en dik yamaçlarda,
Sonra bırak düşsün aniden.
Düşsün ki esir olsun ruhun özgürlüğe...
Gökkuşağının tonlarında sevincin,
Yüreğinin burukluğunu silsin.
Ama bırak aldatma hislerini!
Onlar seninle yücelsin.
Ağla veyahut gül ne farkeder?
Sadece yaşa sevginin her şeyini...
Tılsımlı fısıltılar eşlik etsin düşüncelerine,
Dalgalansın durmaksızın coşkun ve sevgin,
Hüzünlen en acısından,
Gözyaşlarına sakın set vurma
Aksınlar rahatça...
Aldatma hislerini!
Bırak yaşa onları...
Yaşa ki sevdiğini anla
Ve kaybetmenin hüznünü...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:04 AM
Sen gittin gideli
ilk defa itiraf ediyorum
seni ALDATTIM yine
hem de yine ayni kişi ile
ne zaman yatsam
hep onlaydım sarmaş dolaş
bir tarafta ben
bir tarafta o SEVGİLİM
sen dönmeyeceksin
beriye
ben artık onlayım her gün
hep gidiyoruz daha ileri
biraz daha öteye
daha da öteye
daha daha da öteye
sevgilimin adı YALNIZLIK
bak yine aldatıyorum seni
yine onla dolaşıyorum
meyhanelerde sokaklarda yataklarda viranlarda.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:04 AM
Sen kimseye aldırma
Her şeyi derler
Önce iyi olan sen
Şimdi kötü oldun
Bir düşün neden
Her denilene baksaydım
Eser yoktu şimdi senden
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:04 AM
Bak yüreğim yanar olmuş
Yollarını arar olmuş
Bu yüzden sararmış solmuş
Boşver gönül sen aldırma
Seven kalbi hep kırılmış
Yalan sözlerle aldatılmış
Ümitsizce terkedilmiş
Boşver gönül sen aldırma
Sevdikçe yüreği kanamış
Hep çilelere katlanmış
Aşk için tutuşmuş yanmış
Boşver gönül sen aldırma
Sevgiye, aşka değer vermiş
Ne zaman sevse bin darbe yemiş
Kendini yalnızlık seferine hazırlamış
Boşver gönül sen aldırma
Sonunda sevmiş, sevilmiş
Mutluluğa erecekmiş
Ne yazık ki terkedilmiş
Boşver, boşver gönül sen aldırma.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:05 AM
Aldırma gönlüm
Boş ver bu da gelip geçer her şey gibi
Beni yalnız bıraktığın günler gibi
Ellerin ellerimden kayıyor
Göz yaşlarım bir sel gibi akar gözlerimden
Arkana dönüp bir elveda bile demedin ya
Öldüm...
Her şeyden vazgeçtim
O çok sevdiğim gözlerinden bile
Dön artık sevdiğim
Kollarım acık bekliyorum seni
Tıpkı güneşin ayı beklediği gibi
Zindanlara kapattım kendimi
Seni göremeyeceksem
Bu hayattan usulca giderim
Yetere ki öldüğüm gün
Son kez gülümse bana
Son kez
Ya da çek kurtar beni
Bu zindandan
Gel artık sevdiğim
Gel de bitsin bu ızdırap
Bitsin......
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:05 AM
Sen içerdeyken ben
Sinemalara gittim
Bütün filmlerini seyrettim
O sevdiğimiz artistin
Sen içerdeyken ben
Vita kutularında çiçek yetiştirdim
Sokakta top oynadım çocuklarla
Ayakkabılarımı eskittim
Güneşe karşı durdum sabahları
*******i bir başıma yıldızları bekledim
Annenin gönlüne su serptim
Aldırma dedim aldırma
Bir şarkı söyle bir dilek tut herkes için
Bir ada rüzgarı gibi
Sürtünerek geç hayata
Bir sarmaşık gibi tutun
Ve değer ver hatıralara
Aldırma dedim
Sen annesin, aldırma
Sen içerdeyken ben
Kiramı ödedim pijamalarımı giydim
Haber bültenlerini izledim
Gazetelerden kupon kestim
Sen içerdeyken ben
Sigara içtim, öksürdüm
Otobüse bindim
Fotoğraflarımıza baktım
Acıyan yanlarımı körelttim
Deniz kıyısında yürüdüm
Manavdan soğan aldım
Yeni çıkan şarkıları dinledim
Kafeste beslediğimiz kuşu saldım
Islık çaldım
Sen içerdeyken ben
Hep uyandım, sayıkladım
Kanadım boyuna
Takvimler aldım
Her gün bir yaprağını kopardım
Deli ayrılığın
Sen içerdeyken ben
Gömleğimi ütüledim
Sobada elimi yaktım
Bir şiir yazdım
Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden
Hani o alnına kader değmiş
Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş
Hani o erken vurulmuş
Gençliğimiz gibi dağıldım
Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim
şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben
Kapı kapattım, pencere açtım
Mutfakta oyalandım
Kanepede yattım
Hatta bir yolluk aldım odaya
Çok ta kulak asmadım
Çokta koymadı bu bana
Alt tarafı içerdeydin
Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün
Bir yanımı
Yani adamlığımı
Yani gözlerimin ferini
Yani canımı
Alt tarafı şarkılar ölecekti
Alt tarafı kanayacaktı kalbim
Işte sensiz
Işte nefessiz
Işte kimsesiz bir sesti alt tarafı
Her tarafım
Yıldızlar yine oradaydı oysa
Yazdıklarım
Gözden kaçan o defter yapraklarında
Boşver 128
Hayat bir gemi
Yürüt onu göreyim seni
Boşver 128A
Boşveriyor ya
Aldırma reis
Reis aldırmıyor ya
Bir adını söyleyemedim
şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben
Vitrinlerin önünden geçtim
Minibüs duraklarında bekledim
Simitçilerle yarenlik ettim
Üstüme bir ceket aldım
El tezgahlarında kitaplara baktım
Sen içerdeyken ben
Hiç oturup ağlamadım
Hiç karartmadım umudu
Hiç bulandırmadım onuru
Öyle dimdik durdum ortada
Işte burada ulan işte burada
Böyle burada
Hiç yıkılmadan
Hiç utanmadan
Ve hiç unutmadan
Sen içerdeyken ben
Gülen resmimi yaptırdım
Sokaktaki ressama
Her zaman yaptığım gibi
Buzdolabını ayağımla kapadım
Parkların banklarına adını kazıdım
Adını kazıdım duvarlara
Adını, adımın yanına yazdım
Hiç unutmadım, utanmadım
Korkmadım
Parmaklarımı şıklattım Fidayda'da
Hani vardı ya
Fidayda'da hanım kızım Fidayda
Gelip geçen her tren bağırtısında
Kalkıp aynaya baktım sonra
Sen içerdeyken ben
Perdeleri hiç kapatmadım
Hiç bakmadım arkama
Başını ellerinin arasına alan
Üç-beşinin arasında olmadım
Öyle bıraktığın gibi
Öyle yaşadığımız gibi yaşadım
Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim
şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben…
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:05 AM
Benim öyle büyük acılarım olmadı hiç
Beklide ben çok aldırmadım bilmiyorum
Gidenlerin ardından ağlamadım
Soğanımı çaldılar,suyumu döktüler
Hiç yoktan vurdular kafesteki kuşumu
Boş yere susturuldu şarkılarım
Aldırmadım..
Gülüşümü çaldılar dostlarım
Onlar için dua ederken her gece
Ayazlar kesti her yerimi
Yine de güneş olup doğdum ümitlerime
Kör kuyulara düştüm,koşarken sevdalarıma
Yinede bildim yıldızlara bakmasını
Aldırmadım..
Çocukluk uykularım bölünürdü hep
Sarhoş babamın anlamsız bağırışlarıyla
Annemin gözyaşlarıyla
Yinede gömdüm ıslak suratımı yastığa
Dedim ya hiç aldırmadım
Ama bir gidişin vardı ki
Ben hiç öyle ağlamadım..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:05 AM
O kadar hastayım ki sana
Âlem gözlüm
İnan o kadar
Özleminle içimde
Erozyonlar
Heyelanlar var.
Acılarım acır
İnan ki ince, ince
Sancılarım sancır
Gayet derince
Aklıma geldikçe yüzün
Kaplıyor yüzümü
Mahşeri bir hüzün
İçime yanardağlardan
Akkor, akkor
Lavlar akar
Lav püskürtmeye başlar
Ruhumdaki sönmüş yanardağlar
Dağ-dağ gezmene lüzum yok
Alem gözlüm
Av peşinde
Taze otları ezerek
Ömrünü tüketmene
Hele hiç lüzum yok
Ancak ahmaklar
Sarplarda av kovalar
Bir bakarsan etrafına
Sana av olmak için
Yalvaran bakışlarla
Can atan binlerce av var.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:06 AM
Bir alev bulutunun gölgesinde
İlk kez merhaba demişim dünyaya
Merhaba dünya, merhaba...
Benek benek gölgeleri sinmiş kundağıma
Salıncağımı bile
Onun sünen alevi sallamış
Onunla uyumuş, onunla uyanmışım! .
Çoçukluğumda;
Alevden bir top idi benim misketim
Çelik çomağım,
Dokuz kiremitim.
Yüzerken kirli derelerde
Onun sıcaklığını hissederdim
Onun izleri vardı,
Öfkeyle patlattığı
Balonların üzerinde
Ben onunla dedim gençliğe merhaba!
Merhaba gençlik merhaba! ...
Hayat yolunun baharında;
Nakış nakış kül izleri
Yakıcı kollarına tutsak ettiği,
Ekmeğimi,
Ümitlerimi,
Soğutmaya çalışıp dudaklarımla
Karanlığı yoklarcasına
Uzatıp da ellerimi
Koparıp aldım, gücüm yettiğince
Setler oluşturdu alevlerinden
Sevdalara,
Dostluklara
Onun yakıcılığı hiç geçmedi
Hiç geçmedi acımasızlığı
Neydi bilemiyorum bu denli kini
Dinmedi ki, hiç öfkesi.
Bir alev bulutunun gölgesinde
Son kez bakıyorum dünyaya
Elveda dünya! , elveda! ...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:06 AM
Bendim, gidişine böyle üzülen...
Hasrete dolanan elim ne yapsın?
Alev damlaları olup süzülen,
Dinmeyen gözyaşı selim ne yapsın?
Kimse yanmadı böyle severek.
Özlemin zindanı, bize ne gerek,
Ayrılık olmasın, gitme diyerek:
Yalvaran yakaran dilim ne yapsın.
Güneş'in akışı uf'ka ererken,
Nereden ne zaman gelecek derken,
Yolunu gözleyip seni beklerken;
Elimde kuruyan gülüm ne yapsın?
Şu kalp başkasını benimsedi mi,
Adından başka isim dedi mi,
Ölene dek seni istemedi mi,
Olmaza düşen emelim ne yapsın?
Şığmıyor hasretim taşar setinden,
Uzağa düşmüşüm sezgi yetinden,
Umutsuz kalbimin His Demeti'nden:
Yüreğimden kopan telim ne yapsın?
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:06 AM
Ne oldu bize anlamıyorum
Göze mi geldik bilemiyorum
Kaderimiz hep çile çekmek mi
Alın yazımız diyemiyorum
Bu sevgiyi bize çok gördüler
Ayırdılar bizi,çok sevindiler
Unutuldu her şey bitti dediler
Alın yazımız diyemiyorum
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:06 AM
Baba kar çok olunca balkonda
Çıkıp kardan adam yapalım mı?
(İyi giyiniriz üşümeyiz)
Ama ya kar tutmazsa
Eskiden yapmıştık
Havuç oturtmuştuk burnuna
Burnuna gene havuç oturtalım mı?
Süpürge verelim mi eline gene?
Bir güzel süpürsün mü karları?
Kardan adamın başına koyalım mı şapkanı?
Baba kar yağıyor
Dağlara çıkıp biz de kayalım mı?
Dağlar uzak, olsun gideriz baba
Neden gülmüyorsun, neden dağlara gitmiyoruz?
Neden kardan adam yapmıyoruz eskisi gibi?
Neden hep düşünüyorsun, neyi, kimi?
Baba çıkıp kartopu oynayalım mı?
(İyi giyiniriz üşümeyiz)
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:06 AM
Yeryüzüne ayı indir o bir şehir olsun
Yaklaştıkça büyüyen
Ayrıntıları setleri bahçeleri
Yumuşak çizgileriyle ortaya çıkan
İşte ben o şehri yaşadım yıllarca
İstanbul'da parça parça
Çeşmelerinde ayı yaşadım
Servilerinde ayla birlik bölündüm
Ayla birlik yaralandım
İstanbul mezarlıklarını aydınlatan ayla
Soludum bölük bölük ahiretin
Keskin çizgili özgürlüğünü
Kanlı canlı özgürlüğünü ay kesmesi
İçtim sıcak bir yaz günü içilen buz gibi bir vişne şurubu benzeri
Kutsallığın ballı biberli çilekli çile kevserini
İstanbul'dur bu otuz yıl kana kana yaşadığım
Taşlarına adeta resmim işledi
Ben İstanbul'da dağıldım zerre zerre
İstanbul damla damla içimde birikti
Mermer tozu gelip gelip içimde oluştu bir şehir
Bu yeryüzünden ve gökyüzünden ötedeki şehirdir
O bir kılıçtır Doğudan Batıya uzanıp
Çin ipeğinden örülmüş şeytan kozasını bölen
Darbeleriyle Batı çeliğini lime lime eden
O Tanrı'nın kılıç halindeki hilali
İslam ruhunun kristalleşmiş heykeli
İçimin sesi rüyamın öfkesi merhametimin şehri
İstanbul'a gel oruç günleri gez gör ve dinle derinden
Taştaki oymalarını incele bir er gözüyle
Semerkant'tan kalkıp gelmiş erlerin gözüyle gör her yeri
Camileri mezarlıkları çeşmeleri ve sebilleri
Git Sümbülefendi'ye servilerden sor olan biteni
Merkezefendi'de tüket maddeyi yırt maddeciliğin kefenini
Bağdat'ta ebedi bağı ruhun ve ilahi hikmetlerin
Şam'da son sınırı manevi medeniyetlerin
Kozmik bakış metafizik sezgi
Bağdat'tan dal, Şam'dan yaprak Diyarbekir'den çizgi
Hep İstanbul'da kırık dökük
Parçalanmış silinmiş sönmüş
Hayaletler gibi kaçmış gizliliklere
Loş boşluklara sığınmış kan rengi bir huzur arzusu
Sabah Karacaahmet'te öten şafak kırmızısında savaş borusu
Sökün eder her sabah ufkun bir ucundan yeniçeriler
Su şırıltısından gök gürültüsüne değin
Bütün seslere düzen vermiş ebedi mehter
Yok olduysa bu şehir ruhu ruhuma sindi
Ben yaşadıkça o yaşayacak bende
Kimbilir belki o da dirilecek benimle
İslam Milletinin dirilişinde
O yeniden güneşin güneş ayın ay ve dünyanın dünya
İnsanın insan olduğu o günde
Ölümün biliyorum ey İstanbul diriliş içindir
Öyleyse indir ruhunun teslim bayraklarını indir göm toprağa
Doğrul ve kalk ayağa
Kemiklerinle etin arasında
Sonsuz güç topla korku ve muştuyla
Mucize muştusuyla
Yüreğim yırtılıyor çınlıyor ağlıyor yüreğim
Fırtına yaprak yaprak dökülüyor
Gecenin tüyleri savruluyor havaya
Ölümümü kutlayan Arz oğullarıyla
Mübarek toprağın anlamından bile yoksun
Taşın demirin mermerin ve tozun metafizik kadrine bile düşman
Kabus ruhumu çalmak isteyen hırsız
Madde dönüşür binbir şeye ama ruh kaybolmaz
Altın madeni gibi pırıl pırıl kalır ve solmaz
Ve ben kardan geldim ama denizi üstlendim
Denizi yüklendim adeta denizle evlendim
Denizle yaşadım denizle öldüm
Öldükten sonra denizin gözlerini gördüm
Denizden denize yükseldim
Birliğin şarkısını işittim dinledim derinliklerinde
Sedeflerinden yapılmış İstanbul camilerinin taşları
Beyaz güvercin kanadı köpüklerinde kubbelerini gördüm camilerin
-Ama gizleyerek saklayarak itiraf etmeyerek-
Bursa'dan gelen yeşil bu denizi boyadı gökten sonra
Ve trenler şifreli düdükleriyle trajedileri perdelerken
Dönüp bir köşeden ötede kaybolurken
Ben kayalarını denizin ahenkleştirdiği kıyılarda
Gerçeği koğaladım hayal meyal görünen kelimeler arkasında
Ve derken birden karaya sıçradım Ayasofya
Padişah türbeleriyle örtülmüş maskelenmiş şehzade mezarlarıyla
Kayboldu o deniz o kentle birlikte Rabbim bildir bana
olup biteni
O yeşil ötesi ışığı o güneşi tahlil eden su çizgisini
Ve sen ey Avrupa yerin dibine batacaksın bitmez tükenmez suçlarına karşılık
Ve derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlık
Serin ve kilim nakışlı kızıl gözlü dev bir cam gibi
Ve kılıcımın ucunda Ayasofya küçük bir bilya gibi
Uçuyorum göklerin kubbesine bir ikram gibi
Gök sofrasında bir çeşni bir garnitür gibi
Kalk ve kavra ruhum bir kadavra gibi solan bu göksel yapıyı
Bir kartal taşırken yere düşmüş
Ve kalakalmış kaldığı yerde
Sonra karanlıklardan çıkan kartallar tünemiş üstüne
Yemişler ötesini berisini
Ey kozmiğin kemirdiği bir kent gibi yükselen yapı
Ey Allah'a açılan ve kapanan ulu kapı
Bir at gibi soluyorsun kulelerinle
Deniz öfkenin köpükleriyle benekli
Gel barışın köprüsü ol içimizde dışımızda
Yeniden sularından içelim kana kana
Savaşabilirim bugün bütün dünyayla
Gerekirse
Ruhumuzun susadığı hakikat olan
Evrensel İslam Barışının zaferi için
Aşk için Tanrı hakikati aşkı için
Göğe çıkan İsa yere insin diye
-Fazla çıkardılar göğe-
Gel ey Muhammed ve İsa hakikati
Burada sizi bekleyen bütün bir insanlık var
Bulutlar yaralı insanlar zehir saçan fırtınalar
Kara-düşünce fırtınalarıyla yüklü kurşun levha havaları
Savaşırım doğudan daha doğu
Doğrudan daha doğru olanı bulmak için
Zulme karşı savaşabilirim
İnsan başı yalnız Tanrı önünde eğilecektir
Ebedi hakikat budur
Bunun için savaşırım ben
Bunun için kanım helal olsun
Şehrimin altına özgür Tanrı aşkını yazmak
İstanbul'u yeniden Tanrı şehri yapmak
Bunun için savaşırım ben
Servi için savaşırım çınar için savaşırım
Tozlanmamış gün doğuşu için
Yıldızlar *******i yeniden görünsün diye
Tuz deniz damlasında gülsün
Çam denizle gülüşsün
Su tenimizle barışsın
Ruhumuzla ışısın diye
Savaşçıyım ben atalarım gibi
İstanbul için savaşırım
Bağdat'ın dervişlik ortağı
Şam'ın kılıç kardeşi
Olan İstanbul için
Benim güneşimden öteye kimse gidemez
Benim güneşimin üstüne doğmadığı hayat hayat değil
"Benim duvarımdan yüksek duvar haraptır"
Gerçek özgürlüktür kölelik değil Tanrı'ya kulluk
İstanbul olacak yine gerçek özgürlüğün türküsü
Kıyamete kadar söylenecek türkü
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:07 AM
Küçük köhne bir eve taşındım
Sen gittin,ben buna alışamadım.
Tanrı bile unutmuşken sanki beni,
Senle beraber her şey gitti.
Ve ben buna alışamadım!!!
Her gün balkonda bekleyişini özledim,
Ama şimdi balkonum yok.
Pencereden yağmuru seyrederdik ikimiz,
Penceremde yok,yağmurumda.
Ve ben buna alışamadım!!!
Hayal ederdik yalnız bir ada ve biz,
Sakin masmavi bir deniz,
Gece mehtap ve yıldız
Şimdi kalbim sert bir buz.
Ve ben buna alışamadım!!!
O kadar çok nefret ediyorum ki benden
Kopardın gittin seni candan.
Bana ne be alına yazılandan
Ya da padişahın fermanından
Senle beraber aşk da gitti
Ve ben buna alışamadım!!!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:07 AM
Sen geçtin yine ben sınıfta kaldım;
Bir türlü yanına ulaşamadım.
Sevda sınavından teşekkür aldım;
İhanet dersine çalışamadım...
Gözlerim kapansa uykusuzluktan,
Korkarım hocama saygısızlıktan,
Bir örnek istedi duygusuzluktan;
Seni diyecektim konuşamadım...
Vefasız olmayı bilmedim diye,
Adını kalbimden silmedim diye,
Okuldan atıldım gülmedim diye;
Tebessüm etmeye alışamadım...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:07 AM
Bakıyorum,
Vakit geceden çıkmaktadır yollarıma,
Gözyaşı dökülürken sonbahardan uykularıma,
Bekliyorum yalnızlığı bir köşebaşında,
Yalnızım diyorum kendime,yalnızlık bile değil,
Görüyorum,
Aşkım boğuluyor yüreğimin sığ sularında,
Hayallerim bembeyaz bir duman,sigaramda,
Alışıyorum galiba yavaş yavaş bu hayata da,
Alıştım diyorum kendime,kendimden bile değil,
Sonra,
Bu şehrin dışında mantar gibi bitiyor zenginler,
Şehrin dışına aşık,şehrin dışında sürgün,
Koskoca bir şehri tüketerek,
Büyüyor sevdaları sinemalarda,
Öpüyor kalabalığı ayakları,
Ölüme kadar aşk nedir,
Sevda nedir bilemeyerek,
Bakıyorum,
Saçları marley cilasından filintalar dolanıyor ortalıkta,
Öylesine seviyorum ki cakalı gülüşlerini,
Zamana zamansız kalan havalı yürüyüşlerini,
Bir kez olsun anlayamıyorum,yaşayamıyorum
Ama yaşamadım demiyorum,diyemiyorum
Hep aynı bankanın önünde oturuyor sakız satan dede,
Kimse bakmıyor belkide yüzüne,
Sakız satıyor,dilenmiyor,selpak satıyor
Bu şehirde çürüyen gençliğine,
Gözlerim ıslanmış sokaklarında arıyor seni,
Ey imgesi parçalanan yalnızlık,
Bir gerçek gibi,bir gerçekten yalanlanır gibi,
Teknoloji muhtırası,
Poz keserken nice sahte yüzlerde,
Aşk'ı,sevdayı anlamadan kaldırımlarda öldürür gibi,
Seni gökyüzünde suskun bir bulut,
Yeryüzünde olmayan bir umut gibi,
Arıyorum ey yalnızlık,
Gece oluyor,saatim hep rölanti,
Alışıyorum galiba,
Yüreğime tenha vurgunu yağmurlarıma,
Alışıyorum diyorum hep,
Bu şehirdeki aynı kaldırımlarıma,
Sonra,
Yaşadım demiyorum,
Diyemiyorum içimden geldiğince,
Düşmüşken bu şehrin,
Dışında kalan nice sevdalarıma...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:07 AM
Ne kadar hızlı geçiyor zaman
O kadar hızlı ki şaşırıyor insan
Sensizliğin üzerinden sanki yıllar geçti
O güzel günler ve anılar
Yıllar öncesi yaşanmış gibi
Sensizliğin üzerinden sadece ay geçti
O kadar alıştım ki
Sensizlik bağrıma işlemiş
Sanki her an yaptığım bir alışkanlık
O kadar zor ki aslında sensizlik
Anlatması çok zor imkansız bir şey
Kelimelere dökemiyor insan
Anlatamıyor sensizliği
Bu kadar zorken sen unut diyorsun
Her şey söylediğin kadar
Kolay ve basit olsa keşke
Seninde söylediğin gibi
Sen şimdi benim sadece
Günlük yaşamda yaptığım
Bir alışkanlığımsın…
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:08 AM
Seninle çok kısa zamandır üzgünüz,
Tazedir sevinçlerin bitmesi henüz.
Birkaç ay kadar önce ne de mesuttuk,
Şimdi kahırdan gülmeyi bile unuttuk.
Senden sonra kimse olmadı küçüğüm,
Yar deyip elimi saçlarına sürdüğüm.
Ama saçlarında da yoktur elimin izi,
Hiç gösteremezdik ki sevgimizi...
Ben,
Elini kalbime koymanı beklerdim.
Sevgimi anlatırdı belki kalbimin sesleri.
Sen ise,
bulmamı beklerdin
Söylenmiş en süslü sözleri.
Ben,
Bakışlarımda kaybolmanı isterdim,
Çünkü baksaydın,
aşkımı anlatıyordu gözlerim.
Sanırdım ki,
Elinde elim, yıldızları izlesek...
aşkımı hissederdin.
Oysa sen...
eline yıldızları doldurmamı beklerdin.
O yüzdendir hep gökleri izlemem...
Seni sevindirebilirim belki,
Kayan bir yıldızı yakalayabilirsem.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:08 AM
Babam yeter artık ağlama dedi
Ailem bu kadar da olmaz ki biz ölsek bu kadar ağlamazsın dediler
Arkadaşlar biri gelir biri geçer alışırsın unutursun dediler
Bir tek dedem dışında
Sevmenin nasıl olduğunu bilirim yavrum
Hava gibi içine çekersin
Su gibi durmaksızın içersin
Ateş gibi yanarsın
Elektrik gibi çarpar adamı
Ama onu kaybettiğinde üzerine benzin dökülmüş gibi yanarsın
Alev alev
Beynin pili bitmiş gibi durur
Düşünemezsin
Yapayalnız sanki dağda bir başına kalmış gibi hissedersin
Sana dayanırsın derim olmaz
Ben kaç senedir unutamadım
Sen de unutamazsın
Unutmak için kalbinin taş kesilmesi lazım
Alışman lazım onsuz yaşamaya
Alışman...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:08 AM
Yıldızları saymaktan usandım
Ilık yaz akşamlarında senin yokluğuna ağladım,
Lakin sensizliğe hiçbir zaman alışmadım,
Dünya dursa da alışmayacağım.
Ilgaz gibi karlı dağlarda kaybettim seni
Rastlamak mümkün olmadı bir daha
Işıksız kaldım şu yalancı dünyada
Mutluluğa elveda derken sensizliğe merhaba dedim.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:08 AM
Kalbini avcumun içine aldım
Hayatımın ne güzel türküsünü
Yıldızlara söylüyorum bu gece
Seni anlatıyorum
Ama koşamıyorum sana doğru
Üzgünüm…
Kalbin
Kayıp gitti ellerimden
Tutamadım.
Kırıkları ayaklarımı kanatıyor
Çok acıymış
Acıtırmış
Alışılırmış ama
Zaman ilaçmış
Bir tek kayıplara karışmazmış
Şimdi ben seni kayıp mı ettim?
Geçmediğine göre acım…
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:09 AM
Kazandıklarıma sevinemedim
Kaybettiklerime üzülmekten.
Gidenlerin ardından bakakalmışken,
Göremedim önümü.
Tökezledim
Düştüm
Yerden kaldıran olmadı.
Kanadı dizlerim
Damla damla akan gözyaşlarımla ıslandı
Düştüm kalktım
Neyin var diyen olmadı.
Yalnızmışım anladım.
Unutmam seniler yalanmış
Ben dostuma boşuna bel bağladım.
Kader değilmiş ağlatan
Ben yaşadıklarımdan değil
Yaşayamadıklarımdan pişmanım.
Unutsam dedim geçenleri
Silsem bütün seneleri.
Ama mümkün değil kapatmak eski defterleri
Yine esirinim senin hayat.
Biliyorum devam edecek bu böyle.
Kaderin bu senin diye çekinme söyle.
Alıştım ben artık her bir derde kedere
Bu da gelip geçsin alıp götürdükleriyle.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:09 AM
Kaderin değildi yanıp ağlamak
Seni ağlatan o zalim utansın
Aklına gelmezdi toprağa koymak
Evini yıkan o zalim utansın
Hicret ettin Diyarbekir ilinden
Geldin Bingöllere oğul peşinden
Zor uyandın Çeltik suyu düşünden
Konya ekmeğini yiyen utansın
Zümrüt gözleriyle bakardı Ali’n
Vefalı, hatırlı güzeldi gelin
Biricik torundu, bahçende gülün
Elinden alan o zalim utansın
Analar ağlıyor, Engin susmuyor
Ağlama demeye dili varmıyor
Aç gözlü hayına engel olmuyor
Oyu çalıp giden vekil utansın
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:09 AM
İnsan
Hayat
Hayvan
Son yolculuk
Devrim
Evrim
Manyetizma
Dalgalar
Beyinden çıkmalı
Tüm evrene yayılmalı
Sen
Ben
Bacakların ne güzel
Sahi...Ne diyordum ben
En iyisi..
Bir duble daha ver...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:09 AM
bu bağları yaradan
Allah Allah ay Allah
bu dağları yaradan
Allah Allah ay Allah.
ayrı salma elimden
nazlı qara telimden
gözel Çenlibel'imden
Allah Allah ay Allah.
üeryimde imanı
derdler üçün dermanı
saxla Azerbaycan'ı
Allah Allah ay Allah.
söylemezsen yalan sen
can verib can alan sen
ölen menem qalan sen
Allah Allah ay Allah.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:09 AM
Senin için harcanan yıllarca
Dökülen saçlarıma yazık
Sabahlara kadar kurduğum
Hayallerim hep yıkık
Kaldırımları mesken edinmiş
Bir ben kaldım yalnız ben
*******ce seni arasam
Bulamam…
Sonu olmayan yollarda
Bekledim seni umutsuzca
Özledim tenini dön bana
Yalvartma insanı yeter
Allah Aşkına…
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:10 AM
Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl da delinmez küfen?
Ebedi oluşun urbası kefen!
Kursa da boşluğa asma köprü, fen,
Allah derim, başka hiçbir şey demem!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:10 AM
Her şey, her şey şu tek müjdede;
Yoktur ölüm, Allah diyene
Canım kurban, başı secdede,
İki büklüm, Allah diyene
Akıl, kırık kanadı hiçin;
Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'...
Bağlı, perçin üstüne perçin,
Benim gönlüm Allah diyene...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:10 AM
Allah dostu odur ki, nefsine tek pay biçmez;
Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:10 AM
Sevdalar yapsan alevinden ateşlerin
Yıldızları indirsen gökten birer birer
Alsan denizlerin maviliğini avuçlarına
Çırpınsa dudaklarında sevda ağıtları
Gök kuşakları gersen semaya binlerce
Kadehler dolusu ay parıltısı sunsan denizden
Buketler yapsan ışığından güneşin
Çıldırsa bir duanla tüm volkanlar
yağmurlar döksen çöllere sürükleyip bulutları
Tüm çiçekleri yaprak yaprak sersen yollara
Sana dönermiyim sanıyorsun
Sensizliği bir kez tattım ben
Bir daha mı Allah korusun.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:10 AM
Şehvetinin esiri olmuş her bir nefis
dizginlerinden boşanmış bir at gibidir
Bu atı kırbaçlayıp şâhâ
kaldıran
sinsi şeytanın ta kendisidir
Dizginleri ele alıp atı durduracak kişi
yalnızca atın seyisidir
Bunu da her zaman için yaptıracak olan
yürekten gelen ALLAH sevgisidir.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:11 AM
Seni aramam için beni uzağa attın!
Alemi benim, beni kendin için yarattın!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:11 AM
Kalbime yazdığım bu sevginin,
Temeli sensin Allahım.
Günahkar olduysam bu yolda,
Nedeni sensin Allah'ım.
Sen verdin bana bu kalbi,
Neden yükledin bunca dertleri,
İnanmıyorsam sevgiye sebebi belli,
Suçlusu sensin Allah'ım.
Ben yaratabilseydim kulları,
Açık yapardım yolları,
Kapanmışsa yüzüne aşk kapıları,
Aç kapıları Allah'ım.
RAFET'in umudu artık bitti,
Elinde olanlar uçtu gitti,
Birtek canı kaldı,isyan etti,
Onu da al artık Allah'ım.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:11 AM
Eski canan, yeni düşman
Sana gönülden ahım var .
Ettiğini unutturan,
Ne şöhretim, ne cahım var...
Şairlerin yüz karası !
Kapanır mı dost yarası ?
Senin ardın it sürüsü ,
Benim yüce Allah'ım var...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:11 AM
Düşünüyorum: O'ndan evvel zaman var mıydı?
Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:11 AM
Ben tapmam taşa toprağa
Ben tapmam Allah'ın yarattığı kula
Tapan varsa tapsın bir tek Allah'a
Sen nesin ki; tapayım sana
Yukarıda Allah'ım dururken
Allah insanları kendine tapsın
Diye yaratmışken
Sen nesinde tapayım sana
Söyle sen topraktan insan yapabilir misin?
Sen hiçbir kuvvet kullanmadan
Taşı toprağı yerinden oynatabilir misin?
Seni Allah yarattı Allah
Sen ne topraktan insan yapabilirsin
Nede taşı toprağı yerinden oynatabilirsin
Ben Allah'a taptım
Allah Allah diye savaştım
Müslümanlık kutsaldır.
Müslümanlığı inkâr eden
En şerefsiz düşmandır.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:12 AM
Beni gördün,
beni begendin, sonra beni sevdin...
Ama nasil sevgiydi bu?
Nasil askti bu?
Birakip gittin...
beni dinlemedin...
Sana son sözümü söyleyemedim...
Oysa ben seni SEVDIM cok sevdim.
Sana sadece bunlari söyleyecektim ama sen beni dinlemedin,
sadece cekip gittin...
Simdi bir Kiz var,
durmadan agliyor, gözyasi hic dinmiyor.
Peki ama neden???
Sevdigi icin mi?
Inandigi icin mi? yoksa unutamadigi icin mi?
Hayir hic biri degil.
Duydugu hakaretlar yüzünden...
Onun gibi SEREFSIZ birinden!!!
Simdi ise tek dilegi, onunla yasanan günleri hayatindan silmeyi...
Bunlari elbet birgün basaracak ve hayatinda yeni bir sayfa acacak.
Ama O sevdigi kisi ise, birgün mutlaka Allah´indan bulacak....
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:12 AM
Birgün başımızda sevda rüzgarları eserse
deli deli yıldırımlar düşerse yüreğimize
"al bir yudum pınarından özgürlüğün,
rüzgarından sevdamızın çek bir soluk"
yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim
öpüşün kadar sıcak ve tatlı
"seni benden ne bu duvar ayıracak, ne bu kapı
seni ne bu kara kara gelen ölüm"
çünkü ölüm;
yiğit ve sevecen bir yaşamın
umutlu günlere sunulmasıdır.
Canlı bir gül gibi somut
ölümün vişne rengidir dudakları kimi kez
gülümser dudakların gibi titrek ve dokunaklı
bu gece
ne bir yıldız ne ay var
hüzün dolarsa bu gece yarısı içine
"çek bir soluk rüzgarından sevdamızın"
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:12 AM
Almayın Düşlerimi Almayın.
Bırakın Bende Kalsınlar Özgürce...
Açık Gönlümün Kapıları...
Sevdaya...
Ama Yaralı Ama Acılı...
Bırakın Almayın Düşlerimi...
Koparmayın Beni Benden...
Bu Aralık Akşamı...
Almayın Dedim...
Düşlerimle Büyüdüm Ben...
En Mavi Düşlerimle...
Abim, Ablam Onlar Benim...
Kardeşim Dostum...
Yalnızlığım Özlemim...
Yakışıklıydı Benim Düşlerim En Güzelinden...
Sevdalıydı Göklere Maviye...
Denize Maviye...
Gözlerine Maviye...
Benim Düşlerim Onlar Bırakın Ne Olur...
Onlar Yaşayamaz Bensiz; Ölürler...
Sevdalara Yürek Mi Dayanır Düşlerimsiz...
Bırakın...
Yaşayamam Ben Onlarsız; Ölürüm...
Aldılar, Acımadılar Bana...
Aldılar Acımadılar Düşlerime...
İşte O Ana Bir Yaprak Düştü Yolarıma...
Baktım Ki Düşlerim Ölmüş...
Kalkıp Almaya Çalıştım Düşlerimi...
Baktım Bende Ölmüşüm...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:12 AM
Son günlerde ne yüzüme bakıyor
Ne bir selam veriyorsun almina!
Zahmet edip ne elimi sıkıyor
Ne bir hatır soruyorsun Almina!
Madem hızlı yaşamayı severdin
Neden bana yar olmaya söz verdin?
Cambaz gibi kalpten kalbe tel gerdin
Maceraya yürüyorsun Almina!
Ben yanarken hasretinin narında
Hoyrat eller bağlar bozdu narında
Ben aklımı uğurlarken uğrunda
Sen sefalar sürüyorsun Almina!
Seni gözden, seni sözden sakınıp
Sır vermedim dosta senden yakınıp
Hasretinle hergün biraz tükenip
Bittiğimi görüyorsun Almina!
Koca bir yaz geçti gülmeden
Ben giderim sen insafa gelmeden
Hayatımla oynuyorsun bilmeden
Günahıma giriyorsun Almina!
Telaşlanma kastettiysen canıma
Günden güne giriyorsun kanıma!
Bir atımlık barut kaldı sonuma
Muradına eriyorsun Almina!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:13 AM
Zalimden hak deva edilmez!
Biz de sizden hak deva etmiyoruz.
Ne Birleşmiş İlletler,
Ne de Lahey Kanunları umurumuzda…
Kurtların kanlı dişleriyle yazılmış anayasanız umurumuzda değil.
Biz tüm acziyetimizle O'na sığındık.
Mekanlı mekansız tüm hallerimizde O'ndan korktuk.
Biz korktuğumuz için insan öldürmedik?!
Ve öldürdüğümüz için daha da korkmadık?!
Biz adaletsiz savaşların ramboları olmadık!
Çocuk katili rambolar olmadık!?
Biz de er meydanlarının yiğitleri vardır.
Hani düşmanını bel altından vurmayan,
Düşmanının düşmanıyla bir olmayan
Davasını dünya menfaatine satmayan
Davası için canını hiçe sayan
Delikanlı mücahitlerimiz vardır.
Biz zalimden hak deva etmiyoruz.
Biz hakkımız olanı istiyor ve alıyoruz.
Bu uğurda ölmek ise NE HOŞTUR
Zira "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun"
Alnımızın çatısına mıhlatmışız
Tıpkı şahadet aşkı gibi…
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:13 AM
Torunlarım dört yana, kol kol, gitsin;
Malazgird'den İstanbul'a yol gitsin!
Gelip sana çarpan gücü, yavaştan
Anlamazsa, haritadan sil, gitsin!
Şehidlerim, Tanrı'ya, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Taclarını bir şey sanan gururlar
Tahtlı gelip, taclı gelip kul gitsin!
Fakat, harb bu: kalmak da var, ölmek de;
Esir olup kalmaktansa öl, gitsin!
Şehidlerim uçmağa, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Çekilirmiş gibi davran merkezde
İki yandan sağ yürüsün, sol gitsin!
Olsa da son saatin son dakkası,
Senden aman dileyeni sal, gitsin!
Şehidlerim, Allah'a, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
Ve gönlünden kopup, bize bir yaprak,
Bir tomurcuk gönderene gül gitsin.
Düğünlerde tadı gelsin barışın:
Kızlarıma duvak gitsin, tel gitsin!
Şehidlerim Huzura, al al, gitsin,
Yaralıma su verene bal gitsin!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:13 AM
altı iki dört seni sevmiştim
düşlerimi süslüyordun gece olunca
ve gündüz hayallerim
işgalindeydi
sıcak bir yaz günüydü
beklemekten yorulmuştu yüreğim
kanat çırpıp uçtum kondum eline
berrak temiz ve sonsuz
sevgiler getirmiştim
henüz erken dedin
sen istemedin
ben senden kaçtım
unutmak için
iki üç beşe gittim
o da üzgündü
sakın kızma diyordu
başka neden yok
biraz zaman tanı
henüz hazır değilim
böyle şeylere
altı iki dört artık yoruldum
iki üç beş buraya kadar
sizden de geçiyorum
bu şehirden de
daha fazla beklenemez
geriye sayıyorumüç iki bir sıfır
artık ben gidiyorum
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:13 AM
İslam’ın güneşi yükseliyor semada nurlar saçarak
Gönülleri aydınlatıyor nice yeni ufuklar açarak
Ruhlar huzura eriyor nefsin isteklerinden kaçarak
ALLAH’A yalvarıyor müminler Hakk'a avuç açarak.
Zulümlerle çalkalanan dünya adaletle dolacak
Savaşların ve çatışmaların hepsi son bulacak
Bütün bunları bitiren Hazreti Mehdi olacak
Müslümanlar tek yürek olup İslam Birliği doğacak.
Dünyadaki herkes bir tek Hakk'a tapacak
Göklerle yerden bolluk ve bereket akacak
İnsanlar bir ekecek bire yedi yüz alacak
Çobanlar koyunlarını kurtlarla birlikte salacak.
Karanlıklara gömülen dünya Kurban’la aydınlanacak
Tüm insanlar iman edecek Asrı Saadet yaşanacak
Bütün yürekler aşkla, şevkle ve mutlulukla çarpacak
Kötülükler çağı sona erip Altın bir çağ başlayacak.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:13 AM
(Ç)
Seni inanamayacağın kadar
İnanılamayacak kısa zamanda ölümüne sevdim
Seviyorum seni ömrümün son demi olsa da
Acılarıma inat seni seviyorum
(İ)
Ben sana ulaşamıyorum sana ulaşmam imkansız
Sana seni sevdiğimi söylemem imkansız
Ama senin için bir adım kadar yakınım
Gel aç kalbime vurulan kilidi
(Ğ)
*******i düşümde
Gündüzleri kalbimde kor bir ateş gibisin
Seni ve senli anları hayal ediyorum
Yaşadığım ihanetlere inat seni seviyorum
(D)
Senli anlara ulaşmak için günlerin saliselere dönüşmesini istiyorum
Ama saliseler yıl oluyor hafta içleri mecburen gidilen mekanlarda
Kalbim ruhum sensizliğe dayanamıyor
Seni arzuluyor ruhum ve tüm benliğim sen yoksun ama
(E)
Gel benim cesaretim yok
Sana ulaşabileceğim bir yol yok
Kalbimi sana adıyorum
Ruhumu sana adıyorum güzel kız gel
(M)
Artık dayanamıyorum zamanımız git gide bitiyor az kaldı
Gel ne olur acılarımı dindir sevginle güzel ışıl ışıl gözlerinle
Dingin ruhunla çocuksu bakışlarınla al beni acılarımın elinden
Cesaretim yok tükenmiş biriyim hayat savaşında
Gel ve beni sevginle dirilt
Seni çok seviyorum paytahtlı güzel
Sana aşığım sana aşığım
Seni seviyorum.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:14 AM
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, şehre taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Ne çamaşıra gidilir artık, ne can silmeye;
Bulaşıksa kendi bulaşıkları.
Çocukları olur, nur topu gibi;
Elden düşme bir araba satın alınır.
Kızılay Bahçesi'ne gidilir sabahları;
Kumda oynasın diye küçük Yılmaz,
Kibar çocukları gibi.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:14 AM
Şarkı söylüyormuşum
Sokaklarda,
Görmüşler.
Yere yere bakıyormuşum
Yürürken,
Duymuşlar.
Sonrasını uydurmuşlar
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:14 AM
Takma adına alyüzlü koymuşlar
Gerçek adını kimseler bilmezmiş
Yedi düvelde namını duymuşlar
Hafızasından kimseler silmezmiş.
Öyle güzelmiş öyle alımlıymış
Her dem geçse de genç kalan yaşıymış
Oldukça zeki münevver aklıymış
Her tür suale cevapsız kalmazmış.
Alnına düşen esli saç telleri
Hazla tutarmış taktığı gülleri
Kıskandırırmış tek tük güzelleri
Öyle ciddiymiş gülene gülmezmiş.
Ne aşk yaşamış ne sevgili olmuş
Kendine bağlı mütevazı kulmuş
Saygı sevgiyi sanki ilk o bulmuş
İmrenseler de göze hiç gelmezmiş.
Bir gün kötülük gelmemiş elinden
Her kula sunmuş kat kat sevincinden
Ne bir ihtiras ne de kin içinden
Buyur edilip derde çekilmezmiş.
Kalp odağından ötede gezmezmiş
Gönül veripte kimseyi üzmezmiş
Kusura niyet edip göz süzmezmiş
Hiç bir insana kem sözü olmazmış.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:14 AM
- 1 -
Sorsam...... bana güler misin
tutup avuçlarımı öper misin, ah deli çocuk der misin
yine sarılsam ince beline, öpsem gül dudaklarından
el ele tutuşsak sessizliğimizi konuşsak, tedirginliğimizi
o garip, o mahzun kuşlarımız uçuşsalar sevinçle
bir Rodrigo dinlesek, bir Beethoven, bir de hüznümüzü
oturup ertelenmiş yaşanmamışlıklarımıza ağlasak
ama neden susuyorsun deli kız
ben ki her akşam kucağımda yalnızlığımla çoğul gözlerine koşardım
seni düşlerimde bırakıp, ağrıyan gözlerimi sana açardım her sabah
yalnızlığımı dağıtırdım hüzün sokaklara, seni bulurdum
yokluğun mısralarımı ağlatırdı, kederimi yazardım
sensizliğin en dayanılmaz yerinde, köpek yalnızlığımda
güvercinler uçurup pencerene kondururdum
ümidim, yaşama sevincimdin, ölümleri bilmezdim
bilmezdim uçurumların derinliğini, kan uykuları bilmezdim
sevgilerin geçici olduğunu, ayrılıkları bilmezdim
en koyu ümitsizliklerde eğilmezdim
örselenmiş çiçeklerdi, ******ları severdim
tulumlu, kanlı başkaldırılar yaşardım
sessiz haykırışlarla sessiz devrimler yapardım
ben ki bu yoksul ellerimle Aylin`li zamanları okşardım
o asi ruhun, o körpe vücudun ölümlülüğüne inanmazdım
en kuytu yerlerini öperdim de utanmazdım
Aylin`li zamanlardan o çekik gözler bir çivi gibi gelir saplanırdı gözlerime
kirpiklerim ıslanır, avuçlarım yanardı
paramparça uykularım çaresizliğim olurdu
intihar kokan denizlere yalnızlığımı asardım
anlamsızlığımı ve anlaşılmazlığımı vururdum ıssız ve kopkoyu karanlıklarda
kendimi alıp kaçardım da çıkmaz sokaklara
aldanmışlığımı ve ihaneti bulurdum
her akşam alacasında saat beşlerde, yorgun bekleyişlerde
tedirgin gözlerin yalancı gülüşlerinde olurdum
o keskin bıçağın soğukluğunu sezer, kahrolurdum
ürkek yalanlar gelir yapışırdı ellerime, yavaş yavaş ölürdüm
Meserret akşamlarında suretimi bulurdum yalancı aynalarda
mısralarım kan ağlardı, yüreğim sızlardı, müthiş kederlenirdim
Aylin`li Aylin`sizliğimi bilmezdin, aniden yaşlandığımı görmezdin
avuçlarımdan tutup öpmezdin, sürgünlüğüme üzülmezdin
oysa sen eskiden böyle değildin
saçlarımı okşardın da gözlerimiz yanardı
o kar beyaz tenini tenime yapıştırıp
dudak dudağa saatlerce uyurduk
kollarımda açardın yediveren gözlerini
tükenmeyen susuzluğumuzu zamana sığdıramazdık
onurlu deliliğimizi derinlemesine yaşardık
ellerimizin izi kalırdı gözlerimizde
ertelenmiş yaşanmamışlıklar, yarım kalmış aşklar yaşardık
korkunç açlıklardı ürkek bakışlarımız
illegal tarihimizde yazılıdır deli coşkularımız
militan başkaldırımız, piç edilmiş gerçek aşkımız
biz ki bütün mevsimlerde, bütün iklimlerde
bütün zamanlarda kanımıza girerdik, sevmekte diretirdik
örselenmiş yüreklerimizi avuçlarımıza koyardık
kıpkırmızı güller açardı avuçlarımızda, ümitlenirdik
ala şafaklarda şanlı bayraklar açacaktık
İstanbul`u sisli köprülere asacak, İzmir`i ateşe verecektik
bütün zamanlara kendimizi koyacaktık
geçmişin ve geleceğin tarihini yeniden yazacaktık
bizsiz dilsizdi zaman; dururdu, akmazdı
anlamsızlığı anlamlandıran bizdik, bilirdik
bizli zamanların bir saniyesi için ölürdük
ama neden susuyorsun deli kız
ama neden ağlıyorsun?
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:15 AM
Özgürlük kitabının
sayfaları arasına
cellatların kurduğu
darağacındaki ip
yarım kalan
sayfayı gösteriyor
okumaya devam edecek
nice insana
Evlilik fotoğraflarının yırtılarak
kırılan çerçevelerin
sokağa atılan
tahtalarıyla çakılıyor
çocuk tabutları
Hiçbir genç kız
taşımıyor kolyesinde
sevgilisinin fotoğrafını
ama ölüm
sayfaları oyulmuş
bir aşk romanının
içine gizliyor
tabancasını...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:15 AM
Neler yaşadım herkesin sımsıkı sarıldığı hayatta
Anlatmakla bitmez acılarım ve adını çok sonradan koyduğum sevdalarım
Neler öğrenmedim ki..
Genç yaşta yaşlanmayı,
en kuytularda bırakılmayı,
acılara çaresizliklere kafa tutmayı,
sevmeyi ve sevdiğim kadar sevilmeyi,
gülerken ağlamayı...
Bir de her şeye inat yıkılmamayı.
Çoğu defa kendi karanlığımda kaldım
ve kendimle defalarca hesaplaştım.
Gidişin hem beni hem de masum hayallerimi yıkmıştı.
Sensiz yaşamaya çalışıyor ama beceremiyordum.
Çünkü her hücreme işlemişti sevgin...
Biliyor musun sensiz kutluyorum doğum günlerimi.
Dostlar bir şeyler hediye ederken,
Bense en anlamlı hediyeyi bekliyorum senden..
Seni ve gelmeni !!!!!!
Ama yoksun.
Sensiz bu kaçıncı doğum günüm biliyor musun ??
Yüreğim de acılar taşıyorum,
Ve bir dalga gibi kıyılara vuruyorum..
Bunca isyanı yokluğunda çıkarıyorum..
Halen yaralarım kapanmadı,kanamakta..
Bilerek sarmıyorum,senin gelmeni ve senin sarmanı bekliyorum..
Belki bu bekleyiş hayata sımsıkı sarılmama mı sağlayacak,
Belki de sonum olacak..
İsmini ne zaman alsam dilime ve ne zaman baksam resimlerimize
Dalıyorum yaşanan o günlere
ve yüreğim dolup taşıyor hasretinle..
içtiğim sigarada ve çayımda sen varsın,hep senin izin var.
Bu yüzden daha çok seviyorum çayı ve sigarayı..
Sensiz ıslanıyorum nisan yağmurlarında,
Seni arıyorum bu kentin ıssız sokaklarında...
Ama yoksun!!!
Bir haber verseydin,
Kuş olur uçar,yağmur olur yağardım.
Ve gelirdim yanına..acılarımızı dindirir tekrar başlardık
en güzel aşklara ve en masum sevdalara...
Ama yoksun!!!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:15 AM
Aman efendim, aman!
Galiba Âhir Zaman!
Manzarası yurdumun,
Tufan gününden yaman!
Göz görmez aydınlıkta;
Asümanedek duman.
Yer dumanmış ne çıkar,
Duman dolu âsüman.
Türk evi delik deşik;
Yıkı dökük hânüman.
Duraksız itiş kakış;
Süresiz karman-çorman.
Anne çocuk doğurur,
Köpek soyundan azman.
Beyinler zıpzıp kadar,
Mideler koskocaman.
Aziz fikir buğdayı,
Katıra mahsus saman.
Boş lâf, hep dalga dalga;
Uçsuz bucaksız umman.
Hayvanlık orkestrası:
Eşek, birinci keman.
Orman keleş, nebat kel;
Nebat adamlar orman.
Midelerde ihracat,
Günde beş milyon batman.
Bilmem kaç milyar harman.
Yangın evinde satranç;
Plân, reform ve uzman.
Tam bir buçuk asırdır,
Maymunlardan eleman.
Bizdeki hale nispet
Maymun taklitten pişman.
Hangi yol Türke uygun,
Hangi parti tercüman?
Çıkamaz meydanlara;
Camide mahpus iman!
Silah küfrün belinde,
Küfrün elinde, ferman.
Cehle sorarsan ilim;
Zehre sorarsan, derman.
Rahmet, meçhul kelime;
Bilinmez isim, Rahmân.
Kutsal kitaptır fuhuş;
Ahlâk, okunmaz roman.
Tarih, kontra gerçeğe;
Hürriyet hakka düşman.
Millete kasdedenin
İsmi milli kahraman.
Yere batsın bu dünya,
Bu dünyadan hayr uman!
Genç adam, at yorganı!
Sana haram, uyuman!
Aman, efendim aman!
Efendim, aman, aman!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:15 AM
Kimse kimseyi sevmiyor bir hiç yüzünden
Yaşam yaşanmaz oldu alınan öç yüzünden
Kıymet biçiliyor manaya insanın yüzünden
Sevemedinse aman gitsin.
Vermiyorsa sana değer uzanmış elinden
İnan insan belli oluyor gözbebeklerinden
Hastayken soran yoksa korkma ölümden
Kimseye muhtaç değilsen aman gitsin.
Var mı sadık dost işin yoksa ara bu dünyada
Kimlere yüreğini versen gelir sadece rüyada
Namerde sakın sarılma arkadaşsız kalsan da
Dar gününde aramıyorsa aman gitsin.
Eşim diye sarıldığın ile boşa gidiyorsa tüm günlerin
Ne yapsam yaranamadım, deyip yanıyorsa yüreğin
Boşanmışlar hanesindeyim senide buraya beklerim
Ortak mutluluk yoksa boşan aman gitsin
İnsanlık artık düşüyor yüzlerden sakın olma isyankar
Artıları söyleyen yok eksileri arayan bir sürü deli var
Her hareketine mahmuz atıyorsa bitmiş onda ilkbahar
Aksesuarlı tipleri umursama aman gitsin
Haram süt emmişse canım diye sarıldığın bırak yoldaşını
Harama uzanıyorsa para hırsından bozuyorsa helal aşını
İt gibi davranan patronun bile olsa eğme o dimdik başını
Çalışma böyle patronla başka iş bul aman gitsin
Herkes bir rol çizmiş taneye güvenini yitirmişsen
Keşfedilmemişsen nostaljide kendini bitirmişsen
Akıl yürütemiyorum şu lakaplı dostluklara dersen
Bir kere sarhoş ol dağıt gitsin aman akıl bitsin.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:16 AM
İçimde derinlerde bir yerdesin,
İstesen de çıkaramazsın bende ki o seni
Sormadan yakıp geçtin bedenimi
Bana çok uzak olsan da
Yaşatacağım ölümsüz bu sevgimi.
Kalbinde bana yer yok bunu bilirim
Sevmesen de avuturum, bu yaralı gönlümü
Her geçen gün büyür içimde dinmez bir acı
Amansız bir hastalık odun ben de,
Bilirim çare olmadığını...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:16 AM
Kendi ellerimle hastaneye götürdüm
Seni bırakıp giderken sanki kalbimi söktüm
Ameliyat dediğinde doktor çaresizliği gördüm
Aklım sendeyken ben nasıl çalışırım.
Herkese kızdım herkesi kırdım
Sana zarar vereceklerini sandım
Herkes senin için bir şeyler yaparken
Ben çaresizliği bir kere daha tattım.
Ameliyat uzadıkça ben öldüm
Gözyaşlarımı içime gömdüm
O güzel haber geldiğinde anacığım
Beni bir görecektin sanki yeniden doğdum.
İnsanları gördüm kötüyü bildim iyiyi benimsedim
Kavgayı gördüm lafları duydum
Yemedim yedirdim ama sen anasın dayanamazsın
Yemezsin yedirirsin giymezsin giydirirsin.
Sen benim her şeyimsin.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:16 AM
insan
eşref-i mahlûkattır, derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklâmların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
Tokat
aklıma niye gelmezdi
babam onbeşli olmasa.
Meyan kökü kazarmış babam kırlarda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
kafamda yasak düşünceler, Gide meselâ.
Kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
oysa her gün
merkep kiralayıp da kazılan kökleri
Forbes firmasına satan
babamdı.
Budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
işte şehirleri bayındır gösteren yalan
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
güçbelâ kurduğum cümle işte bu;
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
bile bir bir çınlayan
ihtilâl haberidir
ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
nisan ayları gelince vücudu hafifletir
şahlanan grevler için kahkahalarım küstah
bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
biraz ağlayabilmek için
fotoğraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.
İnsanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çığırmak:
Ezan sesi duyulmuyor
Haç dikilmiş minbere
Kâfir Yunan bayrak asmış
Camilere, her yere
Öyle ise gel kardeşim
Hep verelim elele
Patlatalım bombaları
Çanlar sussun her yerde
Çanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:
Tanrı uludur Tanrı uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sayarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak için saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly Pan-Am
drink Coca-Cola.
Tutun ve yüzleştirin hayatları
biri kör batakların çırpınışında kutsal
biri serkeş ama oldukça da haklı.
Ölümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.
Orada
aşk ve çocuk
birbirine katışmaz
nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
kendi tehlikesi peşinden gider insan
putların dahi damarından aktığı güne kadar
sürdürür yorucu kovalamayı.
Hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
Nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahîm olan
parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
Hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
takvim yapraklarının arasını dolduran
nedir o katı şey
ki gücü
gönlün dağdağasını durultacak?
Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
Ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifirî korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi âlemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:16 AM
Yare dolu hep yüreğim
Para dedi hükümetim
Satmışlar insanımı benim
Amerikan dolarına
Musul Kerkük diye coşsam
Cephelerde ben dolaşsam
Barış için hep uğraşsam
Bilinmez ki benim çabam
Zor günler bu geçsin derim
Barış gülü açsın dilerim
Derdimi kime söylerim
Ülkem talan olmuş benim.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:17 AM
Sen yüzyıllardır içimde miydin yoksa?
Limanlarımı seyir mi eğledin?
O sahipsiz sandığın dalgaların hepsi benim.
Benim ölümseyen aşklarıma bu gülleri sen mi diktin?
Beni lütfen kendi masalımı arıyor oluşumdan ötürü suçlama!
Bu masala girmeyi kendin istedin
Hayata bir imza attım!
Mevsim sonbahar ve kasım ruhumuzda.
Ağlıyoruz gülerken ve farketmiyoruz.
Aslında öğüt verirken dünyaya,
Kendi yanılgımıza tav oluyoruz.
Sen de düşün ve lütfen içindeki çocuğu utandırma.
Aslında temiz olan ne varsa tanıdık sana.
Ruhunda bir yerlerde gizliydi ya onsuz tutunamadın.
Ve kaçtıkça yüreğinden,
Daha çok kendine bulandın.
Aynaya baktığında tanıdın, saklandığın hüzünü
Sana şapka çıkartıp, eğildi önünde saygıyla
Gördün, varlığına ağırlığınca eklenmiş
Ölümsüz yüzlü, sana benzer bir erkekti hüzün.
Sen, danseden bir yaprak oldun onun sokaklarında.
Rüzgara yenilmeye hazır, soğukta kurumaya mahkum.
Böyle hissettin kendini uzun müddet.
Yaza aşık mahçup gezdin.
Belki de sen hüzne göre fazla korkak,
Hüzne göre meteliksizdin.
Bu yüzden sözlerini şiir yapamadın
Şarkılarını hiç çalamadın
Ellerin üşüdü, çok ciddiye aldın
Yakana yapışmış hayallerin vardı ama
Gözün hep saatinin akrebine takılıydı.
Hep vakit dardı, sence hep bir sonra vardı.
Anlamadın varolan tek şey her zaman "an"dı.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:17 AM
"Fazla okuma delirirsin!"derdin de anlamazdım,
Ne demek istediğini bilmezdim.
Gerçekten ne de doğru söylüyormuşsun da
Ben kavrayamamışım.
İlim derttir anne,
Acıdır, kederdir...
Cehalet ise mutluluk, sevinç ve rahatlık...
Cahil insan peygamberin kabrini ziyaret edince
Vecde boğulur,
Mutluluktan uçar,
Kendinden geçer.
Çünkü ona göre Peygamber
Tüm hedeflerine ulaşmış,
Mutluluğu yakalamış
Rahat bir düşünceyle ümmetine veda etmiştir.
Ama okumuş insan böyle mi düşünür,
Bu duyguları mı taşır?
O Peygamber'i ziyaret edince
Hüzne boğulur,
Yasa bürünür,
Acılar içinde kalbi daralır,
Nefesi kesilir.
Çünkü ona göre Peygamber
Tüm hedeflerine ulaşamamış,
Mutluluğu yakalayamamış
Rahat bir düşünceyle
Ümmetine veda edememiştir.
O garip gelmiş, garip yaşamış
Ve de garip gitmiştir.
Bu yüzden de “ne mutlu gariplere” demiştir.
Cahil; Peygamberi mutluluk,
Okuyan insan ise
Acı ve kederlerin sembolü görür.
Gerçi alimin uykusu ibadet sayılmış,
Ama gel gör ki alim uyuyamaz,
*******i acı ve hüzünler içinde kıvranır.
Cahil hep uykudadır,
Bu yüzden de uykusunun değeri yoktur.
Alim uyuyamadığı için,
Uykusu ibadet sayılmış...
Cahil cüretkar olur,
Üç beş insanın etrafına toplandığını görünce
Devrim yapacağını sanır,
Harekete geçer, mitingler düzenler,
Sloganlar atar durur.
Ama okuyan insan akan suya kapılmaz.
Kayalar gibi yerin derinliklerine gömülüdür.
Fırtına ve kasırgalara aldanmaz.
Milyonlar içinde yalnızlık,
Vatanında gurbet hissini taşır.
Özgürlükte esareti, esarette özgürlüğü solur.
Şimdi anlıyorum
Neden Şam mutlu,
Kufe mutsuzdur,
Batı neden sevinçli,
Doğu neden hüzünlüdür.
İstanbul neden fahişe,
Diyarbakır neden iffetlidir...
Allahım okumak ne kadar da acıymış,
Buna şu yufka yüreğim nasıl dayanıyor
Şaşıyorum...
Keşke cahil mi olsaydım bilemiyorum!...
Şimdi anladım
Adem'in cennetten neden kovulduğunu,
Yeryüzüne neden indiğini...
Şeytanın neden taşlandığını,
Meleklerin neden insanın yaratılışına
Karşı çıktığını...
Şimdi anlıyorum
Habil'in neden öldürüldüğünü,
Hüseyin'in başının neden kesildiğini...
Şimdi anlıyorum
Cennet ve cehennemin asıl anlamını,
Yaratılışın felsefesini, yeryüzü gurbetini
Rebeze acısını...
Şimdi anlıyorum
Nuh'un neden gemiye bindiğini,
Yunus'un neden kavminden kaçtığını,
İbrahim'in neden ateşe atıldığını,
Musa'nın neden çöllere düştüğünü,
İsa'nın neden havarisinin ihanetine uğradığını,
Muhammed'in neden Taif'te
Acımasızca taşlandığını,
Ali'nin neden Medine hurmalıklarında
Kuyulara gizlice feryad ettiğini,
Hüseyin'in Aşura günü
Neden yalnız kaldığını,
Hasan'ın neden zehirlendiğini,
Zeyneb'in neden başı açık
Şam sokaklarında gezdirildiğini...
Okumak derttir arkadaş,
Derde talib ol da öyle oku.
Benim gibi okuduktan sonra
Dertle tanışma
Ki bir anda dünyan kararır,
Hayatın fırtınaları,
Kasırgaları alıp götürür seni...
Önce bil, sonra oku;
Önce tanı, sonra sev...
Sevmek de derttir, okumak gibi...
Kur'an derttir,
Nehc’ül Belağa feryattır,
Figandır, gözyaşıdır...
Fazla okuma delirirsin arkadaş,
Cehalet rahatlıktır.
Fazla araştırma, aklını kaybedersin,
Sessizlik ve durgunluk dinginliktir arkadaş...
Güneş ateştir yakar, sen aya bak...
Ay seni yakmaz,
Gece karanlığında dostun olur,
Ama güneş gibi de aydınlatmaz onu da bil...
Vatan rahattır,
Gurbet acı,
Garib varlık içinde yokluk,
Mutluluk içinde hüzün taşır
Kalbinin derinliklerinde.
İnsanlar gülünce o sızlar,
Gafiller uyuyunca o ağlar...
Sevda da acıdır tadan bilir,
Sevgili hüzündür seven anlar...
Göçmen kuşlar hüzün taşır göçtüğü diyarlara,
Yağmur gamını yıkar indiği beldelerin,
Güneş acısını dindirir doğduğu toprakların,
Deniz ateşini söndürür kızgın yüreklerin,
******* gözyaşını gizler gizli sevdaların,
Bülbül ağıtını yakar ayrıldığı güllerin,
Yıldızlar aşkını zemzeme eder,
Gökyüzündeki Leyla'nın,
Bulutlar kalbini taşır,
Zindandaki mahkumların;
Gardiyanlar zebanisi kesilir,
Yeryüzü cehenneminin;
Ayrılıklar hatırasını taşır
En güzel vuslatların;
Kayalar sembolü kesilir,
En kutsal direnişlerin;
Şebnem gözyaşıdır,
Seherde duyulan özlemlerin;
Kerbela mihrabıdır, Kufe aşıklarının;
Şam fahişesidir, zinadan doğan soysuzların...
Sahi neden okudum ben anne,
Ne olurdu sözünü tutsaydım da
Dert yumağı belaya atmasaydım kendimi...
Şimdi böyle gurbet ellerde,
Yapayalnız kalmaz,
Dizlerinin altında olurdum.
Kışı olmazdı hayatımın,
Hep baharı yaşardı ümitlerim...
Gözümde kalmadı yaşım,
Kalbimde kalmadı hiç bir ümidim,
Beynimde kalmadı hiç bir düşüncem,
Ruhumda kalmadı hiç bir arzum...
Hep dert ve kedere boğuldu her şeyim...
Ama üzülme be anne,
Güneş bizimdir,
Yağan yağmurlar
Bizim şarkımızı söylüyor,
Akşam yıldızları bize göz kırpıyor,
Zindan mahkumları
Bizim sevdamızı terennüm ediyor,
Gözler bizi ağlıyor,
Dudaklar bizi sayıklıyor,
Kalpler bizi seviyor...
Acı baldan tatlıdır anne,
Mutluluk ise zehirden acı bu dünyada...
Gel de baldan tatlı acılara talib ol,
Zehirden acı mutluluklara kanma...
Zeyneb ne dedi duymadın mı sen
O Şamlı soysuza?
"Vallahi ben güzellikten başka
Bir şey görmedim."diye feryad etti
Kerbela varisi...
O dünyadaki tüm acıları güzellik görmüştü anne,
Sen de neden görmeyesin,
O dünyadaki tüm mutlulukları
Çirkinlik bilmişti anne,
Sen de neden bilmeyesin...
Ne olur anne sitem etme bana öyle,
Biraz da beni dinle,
Biraz da Zeyneb'i anlamaya çalış
Olmaz mı?
Hayatın gerçek mutluluğu acılarda,
Gerçek acısı ise
Mutluluklardadır anne,
İnsanlar bilmezler.
Sen bilmez misin insanlar uykudadır,
Ancak ölünce uyanırlar,
İş işten geçince anlarlar...
Sen doğru söyledin biliyorum,
Fazla okumak insanı deli eder anlıyorum,
Ama bu delilik
Gerçek akıllılıktır be anne...
Bu zamanda gerçek akıllılar deliler,
Gerçek deliler ise
Akıllıyım diye gezinenlerdir...
Gel anne gel,
Ne olur üzme beni,
Sitem etme bana öyle,
Ne olur, bırak da
Gerçek mutluluk olan acıları tadayım,
Bırak da gerçek akıllı olan delilerle kalayım,
Alıp götürme beni dostlar mahfilinden...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:17 AM
An gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür.
Şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölü.
An gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür.
Son umut kırılmıştır
Kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar Sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî Süleyman ölür.
Görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
Attilâ ilhan ölür.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:17 AM
An gelir,kanıma girer
Yüreğim birden bire sızlar
Gözlerimden yaşlar damlar
Buhar olur,bulut olur,yağmur olur
An gelir,kurşun saplanır
Yüreğimin en derinlerine
Bir ah çıkar dudağımdan
Yıkılır,dağlar,taşlar.....
An gelir,Sessizlik başlar
Hesaplaşırım kendimle
Fırtınalar eser yüreğimde
Tüm benliğimi alıp götürür
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:18 AM
An gelir ya hani...
Yüreğinde;
Taş ocağı patlar da,
Titerken bedenin, sarsıntılarıyla
Dişlerin kitlenir,
Sözcükler düğümlenir boğazında
Buzdan bir heykel olursun ya hani...
Belki, ansızın söylenen bir elveda
Belki de alışılmış bir yıkılış ertesi...
An gelir ya hani...
Küçücük dünyanda;
Griler, mavileri boğar da,
Tutsakdır, günün ışıkları karanlıklara
Solar birer birer ümit çiçekleri
Gönül bahçenin gülleri, karanfilleri
Son bir arzu ile ağlar ya
Belki ansızın söylenen bir elveda
Belki de alışılmış bir yıkılış ertesi...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:18 AM
Ve gözlerin gelir geçer içimden
Su içerken sen sokulurken akşam kızıllığına
Ekmeği bölerken
Yalnızsam yıllar nasıl geçmişse aradan
Unutmak kolay sanmışsa şarkılar
şiirler yalan yazmışsa ayrılığı
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adını
An gibi aklımdasın
Gelir geçer gemiler
Belki sende geçersin diye
Bir kumru konar her sabah pencereye
Bir miladı taşır gece bir yıldız
Soğuk olur, üşürsün ya adamakıllı
Hani sarılırsın kendine
Hani aklın karışır
Bu bir divaneliktir gönül aha alışır
Ömrüm bitse ne çıkar
Can gibi aklımdasın
Gündür bu geçer gider
Belki bir şey kalmaz sanırsın
Yani bir sabah uyandığında
Ne hayatın tortusu ne kokusu alışmışlığın
Her şey başka olacaktır
Başka bir otobüs başka bir gazete
Resimlerden silinecek yüzün belki de ne adın ne sanın
Bir şafak vakti açınca gözlerini
Bir merhabayla
Yeniden kurulacak dünya
Ve sen her şafak
Nan gibi aklımdasın
Bazen bir şey geçer içinden insanın
En ücra yerlerinden cesaret gibi bir şey
Ne olacak işte kömür yanmıyorsa eskisi kadar güzel
Fasulyenin tadı yoksa
şarkılar yakmıyorsa içini
Sadri Alışık öyle güzel ağlamıyorsa
Aşık olmayı beceremiyorsa İzzet Günay
Mahallenin en güzel kızına
Denizin tuzu
Yalnızlığın bahanesi yoksa
bir bıçak saplanınca yüreğinin tam ortasına
zannetme ki ölmek zor
ölmek kolay kolay da
kan gibi aklımdasın
bu da geçer
her sabah kanayacak değil ya
bakarsın taze ekmek çıkarır köşedeki fırın
biraz da helvası bizim bakkalın
senden ayırdığım üç beş zeytin
otururum sofraya
her lokmada geçer acısı belki bırakılmışlığın
bende unuturum nasıl unutulursa sana susuzluğum
ve nasıl becerdiysem kahrolmayı
öyle unuturum
ekmek gibi an gibi aklımdasın
Ve gözlerin gelir geçer içimden
Su içerken sen sokulurken akşam kızıllığına
Ekmeği bölerken
Yalnızsam yıllar nasıl geçmişse aradan
Unutmak kolay sanmışsa şarkılar
şiirler yalan yazmışsa ayrılığı
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adını
An gibi aklımdasın
An gibi aklımdasın
aklımdasın...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:18 AM
Yıllarca taşısam seni sırtımda
Hakların ödenmez bilirim ana.
Sen helal etmezsen hakkını bana
Cennete girilmez , bilirim ana.
Cennet ayakların altında senin
Temmuz sıcağıdır pamuk ellerin
Sana eziyetleri hoş görenin
Kurtuluşu olmaz , bilirim ana.
Gecenin efkarını dağıtan sen
Ilgıt ılgıt rüzgarın nefesi sen
Yorgun bakışlara neşe veren sen
Sen sevgilerin kaynağısın ana.
Kaldırımlar ses vermez bu yerlerde
Taş beton duvar aramızda perde
Dostlar sual sormaz glir geçer de
Bu şehrin kahrı çekilmiyor ana.
Alfabenin ilk harfinde gizlisin
Yaşama farkım , ilk öğretmenimsin
Sen gözyaşlarımın tek nedenisin
Seni unutmak zor , bilirim ana.
Memleketten yana bir söz duyunca
Ruhum ıslanır gurbet yamacında
Evladından ayrı yaşamak sana
Hazin bir duygudur , bilirim ana.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:19 AM
Senden sora dağlar mene qaldı,
Dağlar boyu dağlar mene qaldı,
Gözler – iki ağlar- mene qaldı,
Sölmüş sarı bağlar mene qaldı.
Köçdi bahar efsus xezan oldu,
Günduz, gece ya her zaman oldu,
Bülbül kimi sehmim feğan oldu.
Senden sora dağlar mene qaldı,
Gözler – iki ağlar- mene qaldı,
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:19 AM
-Öner' in anası için-
Kayıp duruyor bakışları
duvardaki resme ve kapıya
oğul mu beklediği, sevgili mi
Belli ki yaşıyorlar hala
uzun uzun yaşıyorlar belli ki
bırakıp gittikleri anılarıyla
Çıkıp gelirler bir gün belki
Üşümüştür çünkü toprağın
soğuk yalnızlığında birisi
Öteki arkasında parmaklığın
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:19 AM
Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun?
Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun?
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne iskender takmışım,
Ne şah, ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun?
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı,
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne-üstüne,
Tükür yüzene celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile.
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim.
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:19 AM
İlkbaharı geldi Anadolu'nun,
Silifke'de çiçek açtı nar şimdi.
Her tarafı yeşillendi Bolu'nun,
Sultandağı benek benek kar şimdi.
Eğri yollar yaylaların kuşağı
Çayır, çimen sevgililer döşeği,
Hora teper Sürmene'nin uşağı,
Dadaşların oynadığı bar şimdi.
Durgun çayı köpüklendi Daday'ın,
Palmiyeler zümrüt tacı Hatay'ın
Çukurova cennetidir bu ayın;
Aydın ili efelere dar şimdi.
Gönül dile gelir kaval sesinde.
Boz martılar düğün yapar Mersin'de,
Isparta'nın renk renk gül bahçesinde
Bülbüllerin neşesini gör şimdi.
Cıvıl cıvıl, sessiz duran yuvalar,
Kelebekler birbirini kovalar.
Halı gibi nakışlandı ovalar...
Bölük bölük sarı, yeşil, mor şimdi.
Aşıklar diyarı Elbistan ili...
Olur bu mevsimin bağ-ı İrem'i,
Her çeşmenin üç-beş tane güzeli,
Her çiçeğin bir arısı var şimdi.
Çıkıp baksan Çamlıca'nın başına,
İki kıt'a bir boğazda aşina...
Karakoç'um, gel, yorulma boşuna,
İstanbul'u tarif etmek zor şimdi.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:19 AM
Ter kokuyordu Çukurova tarlaları,
Irgat Türküleri duyuluyordu uzaktan;
Ekin biçiyordu yalınayaklı köy kızları
Elleri kabarıyordu oraktan
Gökbelen dağlarına yağmur yağıyordu;
Yetimler mahallesinde bir çocuk ağlıyordu
Kan kokuyordu doğunun çimenli yaylaları;
Silah sesleri geliyordu Şırnak'tan
Oğulsuz koymuşlardı ak saçlı anaları;
Tütünler tedirgin olmuştu ocaktan
Cilo dağlarında kamalaklar üşüyordu;
Garipler köyünde bir gelin düşünüyordu
Yosun kokuyordu Karadeniz'in mavnaları;
Oynak havalar dökülüyordu parmaktan
Buz gibi bir soğuk biçiyordu baharı;
Dal boylu gençler gidiyordu bıçaktan
Ilgaz dağlarında kurtlar uluyordu
Bekarlar kahvesinde bir adam uyuyordu
Şehvet kokuyordu Ege'nin bereketli ovaları;
Körpe bedenler soyuluyordu ahlaktan
Tedirgin etmişlerdi bizim havaları;
Yadırgı sesler geliyordu plaktan
Çatalkaya dağında kartallar dönüyordu;
Bir nesil yaşıyor, bir tarih ölüyordu.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:20 AM
Burda insanların kaderi kara,
Elleri nasırlı, yüzleri yara.
Köyde çoban ise gider davara,
Dolaşmaktan tutmaz olur ayağı...
Kadınlar ahırda ineği sağar,
Köpeğe yal verir, koyuna zağar;
Kışın köyde yol kapanır, kar yağar;
Duman olur, geçit vermez Beydağı...
Hep askere gider Osman`la Mehmet,
Tarlada çalışır Hasanla Ahmet,
İklimler değişti yağmıyor rahmet,
Susuz kaldı bahçe, kurudu bağı...
Haydar iş bulamaz gider gurbete,
Biraz gücense de küsmez devlete;
Havyarı hiç bilmez, hasrettir ete;
Ayran içer al-al olur yanağı...
Yalın ayak gezer Müslüm`ün kızı
Görenin kalbinde açar bir sızı.
Akşam görününce Çoban Yıldızı,
Saadet eyvana serer yatağı...
Mustafa tarlada ekin derince,
Melek Teyze dama bulgur serince,
Mevlam insanlara sabır verince,
Şükreder haline hastası, sağı...
Ağılın önünde kuzular meler,
Gelinler yaz günü hep öllük eler.
Evinde bebeği kundağa beler,
Bebek mama diye emer parmağı...
Çocuklar var, vakti yoktur oyuna;
Gördüğü iş büyük, bakma boyuna...
Türkü çağırarak gider koyuna,
Yuvarlanır bayırlardan aşağı...
Sıcak yakar, terler ama silemez;
Doğrudan ayrılmaz, yalan bilemez...
Yardım ister ancak bağış dilemez,
Anadolu garibanlar durağı...
Yıllardır köylüye “sefil” dediler,
Paraları eğlenerek yediler.
Bir tek kuruş vergi ödemediler,
Repolarla doldurdular çanağı...
Konuşunca diyorlar ki : “aman, sus”!
“Devleti yönetmek önemli husus”!
Siyasete girmek kimlere mahsus ?
İzin verin, kaldıralım yasağı...
Boylarından büyük işlere girmek,
Siyaset yaparken çamlar devirmek;
Günde kırk bir kere dolap çevirmek,
Nede olsa babasının yamağı...
Yaz gelince plajlarda yüzdüler,
Balolarda birbirini süzdüler;
Sağ-sol çıkardılar, bizi üzdüler;
Hiç uğruna kayıp ettik bir çağı...
Güvenilmez yabancının ferdine,
Bunca zaman rastlamadım merdine.
Hasta çare bulamıyor derdine,
Boş kalacak anaların kucağı...
Her türlü zorluğa dayanır beden,
Koca bir ömürü bitirdi deden;
İtiraz etmedi bilmiyom neden,
Topladı dünyadan tası-tarağı...
İnsanlar sözüne olmalı sadık,
Boş yere dışarda sahip aradık.
Başkente varmaya yol bulamadık,
Bir yiğitle doldursaydık otağı...
Vatan, Bayrak deme, kalbimiz atar;
Ezan sesi bedenime ruh katar.
Her taşın altında bir şehit yatar,
Vermez düşmanlara, bekler toprağı...
Aşığım söylerim, kırk üçtür yaşım;
Tarhana çorbamdır, bulgursa aşım.
Dert yükünü çeken bizik gardaşım,
Söyledikçe kurur, çatlar dudağı...
Kul Bahri şaşırmış, bilir mi ne der?
Garip insanlara sözcülük eder.
Boş yere kendini eyleme heder,
Dolanır üstüne örümcek ağı...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:20 AM
Sen benim çilekeş Anadolu kadınım
Toprağınla yoğrulur, ürününü toplarsın.
Eli öpülesi nasırlaşmış o güzel ellerinle,
Eşini, koyununu, kuzunu başına toplar,
Mis kokulu tandır ekmeğinle doyurursun.
O titremiş sesinle, yorgun yüreğinle,.
Yanık yanık söylediğin, dertli ninnilerinle,
Ilgıt ılgıt emzirdiğin o gül gibi yavrularını,
Kurumuş dudaklarınla ,öper uyutursun.
Kul köle olursun yuvana işine, eşine, aşına,
Yüzünde beliren derin kırışıklıklarda,
Ne anılar vardır der, dalar gidersin bazen.
Kar yağmış saçlarının ,her beyaz telinde,
Yorgunluğunun sesini duyarsın kulaklarında.
Hazandan kalan, hazin dolu yorgun yıllara,
Buruk bir tebessümle, anar ah çekersin.
Bakışların gizemli, sanki sitem doludur geçmişe.
Ne yorulmak bilirsin nede dinlenmek,
Çalışırsın hep durmadan , hiç of demezsin.
Sen tarlanda toprağınla boğuşurken,
Bazen de ararsın kocanı yardım etse diye.
Ama o kahvede kesin çayını yudumluyordur
Sen benim çilekeş Anadolu Kadınım
Var mıdır seni koruyan , kollayan, savunan?
Var mıdır hakkını ve hukukunu arayan?
Var mıdır ellerine sağlık diyen?
İşte bayram geliyor ,uzat bana yanaklarını,
Ver de öpeyim , toprak kokan asil ellerini,
Kutlu olsun bayramın , yüzün sevgi dolsun.
O tertemiz yüreğin ne isterse onu bulsun...
Benim bir tanecik Anadolu Kadınım...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:20 AM
Barbar şövalyelerden kaçırıyorum yarimi,
Koşturuyorlar atlarını üzerimize üzerimize.
Ha desek,fırsat versek aman vermeyecekler bize.
Çılgınca ezip geçecekler bedenimizden artakalanları
Geçtikleri yerleri kirletiyorlar!suları kurutuyor,
Havayı pisletiyorlar.
mahsulleri zorbalıkla alıyorlar mazlumdan.
Bırakmam yarimi barbar şövalyelere.!!
sırtlanıp çıkarım dağlara.
O dağlar ki;engin ormanları etek yaptı sarp
Kayalardaki anadolu kartalına.
Zirveye yaklaştıkça bizde kartallaşıyoruz..
Bizde dünyaya kartal gibi anadoludan bakıyoruz
Barbar şövalyeler geliyor batıdan sürü..sürü..
Atlı barbarlar medeniyet getiriyor
mazlumların kanıyla yıkanmış,kirli kılıçlarıyla.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:20 AM
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör
Her haftası bayram, her günü düğün;
Hele yaylalara çıkılsın da gör
Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;
Kağnılar yollarda yoncalar dizde...
Saydıklarım damla değil denizde,
Hele bir ekinler ekilsin de gör
Görmedin sen bizim mavi sulari,
Karlar eriyince kırar yuları...
Köpük olur beyaz, sel olur sarı;
Hele taştan taşa dökülsün de gör
Sen bizim köyler görmedin ki hiç..
Yolları toz, çamur, evleri kerpiç
O kirli kabukta, o en temiz iç;
Hele bir yakından bakılsın da gör
Anlamaz bilmezsin sen bizim halkı;
Sevgiyi bulasın yakına gel ki..
Kalıplar gerçeği göstermez belki,
Gönül perdeleri sökülsün de gör
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:21 AM
aşkın sandığın içinde kalbimde gizli
sandık kalbimde duruyor kilitli
kilidi açmak için öyle bir anahtar varki
iki dudağının arasında dilinin ucundaki
çıkar baklayı ağzından sevindir şu garibi
arkana bakmadan gittin beni hiç sevmedinmi
dönde bir bak arkana sensiz gör halimi
hala kalbimdesin unutmadım seni
ben senle gerçektim sensiz hayal oldum
sende biricik aşkım kalbimi yakan kordun
gökte bulut yağmurla ben sevginle doldum
kışın açan çiçektim gittin sararıp soldum
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:21 AM
Konuşmak susmanın kokusudur.
Ya sus git, ya konuş gel, ortalarda kalma.
Yalan korkaklığın tortusudur.
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:21 AM
cam kurtlar var gecenin suyunda
içilse şehir; yırtılmış taşların
iade edilmiş melekler örttüğü
eski, imdat, tahlilsiz hikaye!
israf edilmiş tayfalarla gelecek
uzattığım, uzatırken içine
tıkandığım menekşe! belli
belirsiz bir yaz ayında
sözgelimi ekim, sözgelimi kiraz
kırılacak bir tamburla geçecek
önerdiğim, önerirken dibine
çöküverdiğim efsane biraz; sesi yeis
sesi sabahlara kadar dinlediğim radyo
sesi oradan oraya oratoryo
sesi koynuma giren sesi koynundan çıktığım
sesi el konulmuş şeytan
sesi el kadar masumiyet
sesi hür siyah üzerine çalakalem mavi tül
sesi tül mavi üzerine nakşedilmiş siyah gül
sesi beni hep döven abim
sesi beni kovalayan polis
sesi bıçaklanışım, bıçaklanır
bıçaklanmaz eriyişim; kabullenilişim;
ah ben nerdeymişim, ben kimmişim de
talazlanmış, tozlanmışım! üstümü süpür rüzgar!
şimdi şikayetim var! çalıntı kalplerle kirlenmişim!
ağlat beni özgürlüğüm, ağlat! gözyaşlarımla
yıkanırım, belki öyle başlar kim bilir
gökyüzünden yeryüzüne doğru
ölü bir hava kabarcığı gibi yükselişim!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:21 AM
ana kalbi deryalar gibidir
sevgisi saf katkısız sonsuzdur
geçit vermeyen dağlar gibidir
evladından geçmesi imkansızdır
ana yüreğinde kemlik kin yoktur
fedakardır şefkati çoktur
sütünü hakkini helal eder
cömertçe verir gözü toktur
analardır toplumun temeli
sağlam temel için hakkini vermeli
güzel terbiye ve ilimle
övgüye layık analar yetiştirmeli
sevgiyle dolar yıkmazlar bendini
hak etmişler hakk in methini
cennet yolu anaların
kalbinden geçer
değer vermeli bilmeli kıymetini
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:22 AM
İnancını vicdanına kitle diyorlar !
Yapmıyorum ! Müslümanlığım el vermiyor ..
Sözlerini karnından söyle diyorlar !
Susamıyorum ! Susup dilsiz şeytan olamıyorum ..
Bugün kan revan hallarımız,
Feryat ve figanlarımız var !
Ama yarın yeni bir güneş doğacak
Biz aydınlıklar içinde yüzerken
Aydınlıklarımızı gasp etmeye kalkanlar,
Karanlıklarında boğulacaklar !
Kim bilir belki bu cehennem ateşi,
Horasan' dan çıkıp gelecek olan,
Siyah sancaklıların suyuyla sönecek,
Belki de anaların gözyaşlarıyla ..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:23 AM
Saat üçbuçuk,
Sabaha karşı,
Hava alaca bile değil,
Mutsuzluk karası.
Tanrı misafiri yağmur;
Başladı habersiz, sancılı.
Islattı sırılsıklam,
İçinden çıkamadığım duygularımı.
Hüznün şemsiyesi,
Tutamadı damlaları,
Çoktu uykumun hırsızları;
adımı aşktı, kafdağı ardı masalı.kendisimi zümrüdü ankaydı.
yoksa kilometrelermiydi oyunbozan, önceleri yok sayılan.
bilinemeyen korkularmıydı görünemeyen, yenilemiyen.sevgimi
ağırdı anlamadık, bizmi hafiftik layık olamadık.zamanlamamıydı
araya giren, biraz geç çok erken.kuşku bulutlarımıydı karartan,
deniz süt liman hava güneşliyken.tanımamışmıydık yeterince,
çok şeylermi vardı sözcüklerin griliğinde.ikiyüzlü toplumsal
dayatmaların koşullanmasımıydı tosladığım.
Çünkü kafam acıyordu..
Bir arpa boyu yoldu görünen,
Düşüncelerle sabahlarken,
Çaresizliğimi beğenmedi güneş,
Önceleri gülümserken...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:23 AM
Vaktin geç, esnemeli saatlerinde,
Miskin bakışların ümitsizliğinde,
Sevgindi bir rüzgarla çıkan,
Ellerimdeki bilinmeyenleri,
Halemdeki bulutları dağıtan.
adı değil, kendisi aşktı, ne kafdağı ardı masalı ne de zümrüdüankaydı,
kendimden bir parça, kanadım kolumdu, onsuzluk yokluğumdu.kilometreler vardı, sevgiyle biten, baharda kar gibi eriyen.bilinemeyen korkular vardı,
görünemeyen, hissedilen, ellerin kenetlenmesiyle yenilen.biraz zamanlamay_
dı, göze görünen, hoşgörü tohumunun ekilmesiyle bitiveren.kuşku bulutları
vardı, sıcak gülüşlerin ateşi, gözlerin pırıltısıyla.dağılıveren.tanımama suçluydu biraz ama ezildi geçen zamanın ağırlığında, yükseldikçe sevgi yokoldu, grilikler dönüştü gökkuşağına.toplumsal dayatmaların koşullanmasıydı, içtensizliğiydi, riyakarlık ipliğiyle örülmüş ananelerdi, çifte
standart ahlak anlayışıydı kişilik çatışması yaratan, ruhumu dikenli tellerle
saran.
Çünkü ruhum kanıyordu.
Sorun basit, soruysa kolaydı,
Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı,
Bu bir kısır döngü sarmalıydı,
Gördüğümüz develer,
Aslında büyüttüğümüz pirelerdi.
Esnemeli saatlerin hafifliği ağırlaştı birden,
Analitik zamanların ağırlığı hafiflerken..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:23 AM
Dünyamın efendisiydin ey etik;
Seni azat ediyorum, riyakarlığına...
Umursamazlık zırhındayım, çıkarmamacasına...
Özgürlük verdim beynime, geri almamacasına...
Kanamıyor artık ruhum.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:23 AM
Uykusuz kalırdın benim için her gece,
Bana konuşmayı sen öğrettin hece hece,
Kucağından bırakırdın namaz kılarken sadece,
Aklından çıkarmaz, yine beni düşünürdün secdede.
Yemez içmez artırırdın tırnağından dişinden
Emzirirdin doyururdun,bırakmazdın döşünden,
Büyüyünce bile sokak sokak koştun peşimden
Sen ulvisin sen anasın senin yerin cennette
Ben hasta olsam için sızlar için için ağlardın,
Bırakmazdın gece gündüz dizlerinde sallardın,
Gözünden kıskanır esen yelden kollardın,
Hakkını ödeyemem, bu dünyada nede mahşerde.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:24 AM
Ay mehreban öz nenem
Gözlerime göz nenem
Her ne dedim demedi
Gülden ağır söz nenem.
gül uzu torpaq oldu
saraldı yarpaq oldu
anam seferde öldü
yaylağım qişlaq oldu.
dumanlı dağlar qaldı
saralmış bağlar qaldı
anam öldü saraldım
urekde dağlar qaldı.
sözleri yaz, buludu
gözleri yaz buludu
anam öldü ay qelem
qan ile yaz buludu.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:24 AM
Sevgilerin en yücesi Resul aşkından sonra
Nedense anlaşılmaz kadri kaybetmedikten sonra
Ödenmez hakkını edaya gelmedi sıra
Kıymetini bilemedim ana.
Ayağının altındaymış cennet ben bilemedim
Af olası isyanı defterden silemedim
Seninle ağlayıp seninle gülemedim
Kıymetini bilemedim af eyle beni anam.
Şimdi askerim hasretin beni sardı
İnan gözlerim seni aradı
Ayrılığımla buruk gönlüm karardı
Kıymetini bilemedim af eyle beni anam.
Nöbetle hatırladım yalnız *******ini
Yemekhane anlattı sonsuz becerini
Mıntıkalar gösterdi temizlikte yerini
Kıymetini bilemedim af eyle beni anam.
Silah temizlerken aklıma hep sen geldin
Aylar deyil yıllarca sen beni temizledin
Kıymetini bilemedim af eyle beni anam.
Askerlikte kimse naz çekmez dediler
Bu sözle bana bir ders daha verdiler
Yıllardır hep kahrımı çektin şahittir hep anılar(Ninniler)
Kıymetini bilemedim af eyle beni anam.
BENİM CANIM ANAM
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:24 AM
Anam derbeder
Anam anam anam
Daha neler neler
gizler güçsüz bedenin anam.
Üç odali bir evin,
terasında asmaların.
Yolunda çamurdan
örtülmüş kara asfaltların,
içinde gizlenmiş
sayımı tükmeden yok olmaya mahkum
mermer taşların ANAM....
Bir günü bekledin hep bizlerle
devamı gelmeyen bir gün
Bekledik senelerce...
Yanarken yakan yüreğin
Mavisini izledik gözlerinde...
ANAM üçü kız üçü oğlan neden
Neden ANAM
hep senmi sayıları şaşırıp divane olacan.
CANIM ANAM...
Gözyaşlarını sakındın...
Bizleri ise gözlerinden sakındın...
Yanlızlıklara hep gebe oldun doğuştan..
Çaldın mutluluğu bu kahpe dünyadan,
sadece ibaret bir kaç yıldan ANAM...
Yerinde kim olsa taşırmıydı,
sorgulayan yılları,
Çelikten yüreğini kafes yapan ANAM.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:24 AM
Bu yalan dünyada yaşamam için
Damarlarımdaki kan oldun anam
Koyu karanlıktan kurtulmam için
Tereddütsüz bana cân oldun anam
Kronik gözyaşımı daima silen
Her zaman derdimi dökmeden bilen
Yüzüme bakıp da gönülden gülen
Bir ömür boyunca sen oldun anam
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:25 AM
Yok mu ellerimden tutan?
Ölldüm anasını satem...
Ölürken güler mi adm?
Güldüm anasını satem...
Tarlada gördüm Ceren'i
Tutmadı gözüm fireni
Hiç acımadan kalbini,
Çaldım anasını satem...
Bekle dedi samanlıkta
Hemde zifr-i karanlıkta
Şöyle birtek sarımlıkta,
Daldım anasını satem...
Mevsim kış,aydan Mart oldu
Ceren başıma dert oldu
Gayrı bir çare şart oldu,
Buldum anasını satem...
Tırmaladı her yanımı
Zor kurtardım şu canımı
Şimdi de Bursa'da şanımı,
Saldım anasını satem...
Yamandır Bursa kızları
Bakmaz Hüsam'a gözleri
Payıma düşen sözleri,
Aldım anasını satem
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:25 AM
Budur aşkımızın matematiksel formülü
Dik açıyla giden kurşun adres sorarmı
Ve ateşle barut aynı parabolde buluşurmu
Budur aşkımızın kimyasal formülü
Gözlerindaki bakır ne kadar ışıltılı
Ve kramazomlarımız ne kadar eş
Budur aşkımızın genetik formülü
Ne karmaşık sayılarda aramışım seni
Ve hangi matrikste kaybetmişim gözlerinin rengini
Bulutmu , yüreğinmi toksa , aramızdaki teeğet açımı
Budur aşkımızın anatomik formülü
Deli yüreğim ancak seninkiyle kopyalanır
Ve sancım ancak senin sonsuzluğunla kaybolur......
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:26 AM
Perde düşse ve her şey olduğu yerde donsa;
Görünse yıldız yıldız, fezada Anayasa...
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:26 AM
Gelecek günler çocuklarım için doğacak,
Bu vatan olmazsa gelecek olmayacak.
Eğerki vatan için,eğerki gelecek günler için,
Bu vatan şehit isterse,
Bilinki,
Bu Asker ölene kadar,
Vatan için savaşacak.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:26 AM
Biliyorum
Bu askerlik elbet bitecek
Yakında sivil hayat bana gülecek
Ve o günlere koşacağım
O günlere
Biliyorum o günlerde gelecek.
Ama
Kim ne yaparsa yapsın
Bu vatan için
Hep çalışacağım.
Kim engel olursa olsun
Albayrağımı
Hep yükseklerde tutacağım.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:26 AM
birgün başımızda sevda rüzgarları eserse
deli deli yıldırımlar düşerse yüreğimize
hızlanır kan dolaşımı
babil'in asma bahçeleri değildir artık
dünyanın bilmem kaçıncı harikası
karanlığın bahçesinde açan gülümüzdür.
hüzün dolarsa içine bir gece yarısı
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere
çek bir soluk rüzgarından sevdamızın,
"kapı"yı, "duvar"ı
"kara kara gelen ölüm"ü düşünme
çevir gözlerini güneşin doğacağı yere.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:27 AM
Ne zaman seni düşünsem içim ürperir
Seninle geçen her saat, her gün gelir aklıma
Bir akşam vakti gelir bir deniz kıyısı gelir
O eşsiz hatıralar bütün gelir aklıma
Ne yapsam unutamam yaşadığımızı
Sevgindi sevgilerin en yalansızı
Şimdi nerde bir gül görsem kırmızı
Dudaklarımı uzun uzun öptüğün gelir aklıma
Bir çıban büyürcesine ortasında gecenin
Dolar yüreğime hüznü seni sevmenin
Dünyada ne benim yerim var artık ne senin
Ağlarım başucunda ölümün gelir aklıma.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:27 AM
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma
Nerdeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma
Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma
Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken o dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma
Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil, unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:27 AM
Umudun bittiği yerde bulmuştum seni
Hayatımın son demlerinde
Ölümün üzreni giderken korkusuzca
Yirmi yaşımda vazgeçmişken kendimden
Ölümsüz gibi hissttim sonra bizi
Hiç bitmeyeceğini düşündüğüm bir oyun gibi
Ağlarken buluverdim kendimi
Bilyelrini üttürmüş bir çocuk gibi
GEçmişimin en kötü yüsüzüsün şimdi
Hatırlamak istemediğim ama unutamadığım
Bir anı..
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:27 AM
Hiç kimseye sormaya cesaretim olmadı
evin dağınıklığından bildim gittiğini…
İsteseydin merakta bırakmazdın
Açıklayabilirdin…bu âni gidişin
bilemediğim sebebini…
Demek ki gerek görmedin
her şeyi birden başlamak gibi
bitirmekte özelliğinmiş
anladım şimdi!...
Ama ne kadar yazık!
Ne denli acı!...
Sen…hiç anlamamışsın beni!
Belli bilmediğin…
Seni nasıl sevdiğimi…
Şâhidim duvarlar…
çeken, biteviye hıçkırıklarımın resmini
ispatım pencereler…
yalnız camlar biliyor yolları nasıl gözlediğimi
sorabilsen, söyler kapılar…
ne ümitlerle beklediğimi
Bir tavsiyem olacak…
Seveceksen eğer beni sevdiğin gibi
sevme kimseyi…
kimse katlanamaz ve çekemez bana çektirdiklerini
senin müzmin hastalığın…anladım!...
terk etmek…üzmek…ağlatmak…inletmek
bekletmek sevdiklerini…
merak ediyorum doğrusu…
sevdiklerin böyle ya…
kim bilir, ne yapıyorsundur sevmediklerini?
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:28 AM
bu nasıl bir acı
bir acı var içimde hiç bir şeye benzemiyor
imkansızlıgın korkusumu...
sevginin verdigi ızdırapmı
nedir bu adını koyamadıgım
çaresizligim gün gibi açık
sabır...gönlümün söyledigi
gönlümün her defasında duydugu şarkı
nakarat gibi dilinde sabır sabır
gelmeyecek sanki beklenen günler
degmeyecekmi...?beklerken geçen yıllar seneler
satırlara dökülürken tek tek heceler
bir dilegim var yalnız rabbimden
kavuştur artık bizi
hiç beklemeden...
aniden....
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:28 AM
Anılarla yaşamaktansa
Silerim bu dünyayı
Yok sayarım her şeyi
Kendime
Anılarla yaşamaktansa
Kuş olur uçarım bu dünyadan
Arkama dönüp bakmam
Bilirim arkamda ne olacağını
Anılarla yaşamaktansa
Bu kadehi boş duvarlara kaldırırım
Yok sayarım seni
Doğmamış sayarım güneşi
Anılarla yaşamaktansa
Kapatırım edebiyete bu gözlerim
ANILARLA YAŞAMAKTANSA…
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:28 AM
( deniz yanıyor ateşinle, sular söndüremedi yangını sana olan ateşimle )
kalbimin bahçesinde her gül sendin bu sevgidir
biri solsa eririm kıskanırım içimden bir şey silinir
yum gözlerini yanalım bu kalp mezarda dinlenir
prangalarca boynuma takılan bu aşk senden çekilir
geçen tatlı anılar hayal oldu yarım kalan aşkıma
ölmeyince kapanmazsın sen incinme sen gül bahtına
hatayı kendim de aramıyorum küstüm artık şansıma
anılarla yaşıyorum yorgun çilekeş dolu hüsranlarımla
yanık şiirler dilimdeyken yıktın aşka inancımı oldukça
tanrım gör halimi taş bastım bağrıma taş-taş doldukça
bir gün karşılaşırsak mahşerde soracaklar size niye ayrıldınız
belli ki burda maziye gömdün anıları orda boş bakacaksınız
dudağım da hıçkırık gözlerimde figansın kimseye anlatamam
ne zalim yar sevmişim karalasan da mazimi seni unutamam
herşeyin sonu yok mu zamanla azalmadın başkasınla avutamam
merhametin yokmuş seni dilenirken ağlamalarımı kurutamam
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:28 AM
Yolcular yollarda kalır,
Sen en önde gitmiyorsan...
Gözlerim sellerde kalır,
Ben de senle gitmiyorsam...
Anılar yargılar beni,
Bana sorgularlar seni,
Yangınlar basar her yanı,
Sen gözümde tütmüyorsan...
Baharlarım döner kışa,
Her ümidim çıkar boşa,
Anılar boğar beni, gözyaşa,
Sen mendilin tutmuyorsan...
Ne yaşamın tadı kalır,
Ne sevdanın adı kalır,
Bülbülün feryadı kalır,
Lokman olup yetmiyorsan...
17.03.2004 Taşkışla/Taksim
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:29 AM
bahar, o gül apansız bana yüzünü asıp giderken,
Sonrası hazanın pusuydu bende kalan yalnızca,
Anılara sarılıp ta, ısınayım ben derken,
Bir baktım kardan da soğuk, hasretti başıma yağan...
Apansız kurumuştu kaynağı o sevdanın,
Artık gönül deryasının yeri bir çöldü,
Kervanını da kovmuştun, içimdeki vahanın,
Ve o çölde, hasret susuzluğundan, senin mecnun da öldü...
Off, offf, ben yardan değil de, serden geçtim,
Bilimezmiyim, yarsız ser'in mecnuna ne faydası var,
Bende bir hayat deryasıydın ya, bitirdin,içtin,
O yarde şimdiyalnızca bir çölün yası var...
14.07.2004 Taşkışla/Taksim
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:29 AM
Yarını olmayan günleri yaşıyordu
Hayat bir nebze boyunu aşıyordu
Yaşadıkları gerçek miydi şaşıyordu
Tüm duyguları birbirine karışıyordu
Sonu belli gibiydi biliyordu
Hayat onu defterinden siliyordu
Birkaç günü daha vardı idrakındaydı
Bu idrak onun metanetini kırmadı
Azrail onu gülümserken yakaladı
Bu gülümseyişiyle toprağa sarıldı
Ölümü herkesi derinden sarstı
İki gün sonra yaşam kavgası ağır bastı
O ve gülüşü anılarda kaldı
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:29 AM
Çekingen adımlarla sesiz ve ürkek
Bir gün uzaklardan bir giz gibi geldin
O büyülü şarkılarını söyleyerek
Gençliğimi geri getirdi ellerin
Sundun paha biçilmez güzelleğini
Öylesine diri öylesine sıcak
Böylesine bir mutluluk anladım ki
Ömür boyunca bir kez yaşanır ancak
Bir kez nefes aldığını anlar bir gün
Bir kez bir kişiyle insan bütünlenir
Özlem dediğimiz o hançer bir düşün
Bir kez saplanmak için kaç kez bilenir
Anılarsa bitmez bizimdir daima
Umulmadık yerlerde yeşerir büyür
Yaşamak baştanbaşa yalan olsa da
O alır bizi uzaklara götürür
Emzirir gür memelerinden istekle
Biz farkına varmadan uzar ömrümüz
Anılarda yaşarken bir gün gelir de
Biz de birer anı olur ölürüz.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:29 AM
Mazide kalan anıları,
Kalbime gömdüm,
Dün gece senin resmini,
Küle döndürdüm,
Sadece resmi değil.
Kendimi de küle çevirdim,
Dün gece resmini ateşe attığımda
Alevler sardı seni
Ben bir kez daha seni kıskandım
Maziyi kalbime gömdüğüm gibi,
Senide gömdüm
Gömdüm ama ben senin,
Gidişinle beraber bir kez daha öldüm.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:30 AM
Anılarım hep
Gazetelerin köşe bucaklarındaki beyaz sayfalarına
Yazılı birer karalama gibi
Yırtıp yırtıp koyuyorum cebime
Sonra yazarım bir köşeye diye
Ne umutlar yazdım o köşelerine
Ne sevgiler yazdım
Kimine isyan ettim
Kimine deliler gibi âşık oldum
Kimine de elimden geldikçe küfürler yazdım
Yazdım böylece umutlarımı gazete köşelerine
Sonra yırtıp yırtıp koydum cebime
Sonra yazarım bir köşeye diye
Umutlarımı
Sevgilerimi
Kızdığım küfür ettiğim
Duyguları
İşte böyle yazdım gazete köşelerine
Sonra yazmadım bir köşeye
Hepsini umutlarım gibi yırtıp attım
O değersiz bir kâğıt parçasıydı
Bende anlarım düşüncesiyle
Değersiz bir duygunun yazımıydım hâlbuki
Yazdıkça korkuyor yazdıkça umutsuzluğu yükseltiyordum
Onun için gerçekler,
değersiz kıldı beni…
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:30 AM
Benim bütün yollarım yüreğime çıktı
yüreğim yangınlardı yalnızlıktı yüreğim
yüreğim kimsesiz bir çocuktu yüreğim üşümüştü
yüreğimden başka sığınacak bir mekanım olmadı benim
yüreğim kimsesiz bir çocuktu yüreğim üşümüştü
düşmez kalkmaz bir allah benim için düşmüştü
düşer kalkmaz bir allah esirgeyen ve bağışlayan yüreğimde çoktan ölmüştü
yüreğim yangınlardı yüreğim üşümüştü
ne zaman atardamarlarımda intiharlar dolaşsa
sızlayan ellerimi kısır memelerin hüznünü okşarken buldum
sancılı *******in sanrılı duvarlarına çarparken
yüreğimin sıkılgan hıçkırıklarına boğulur oldum
sakallarıma gizlenmiş özkıyımları sinsice ve nefretle okşayışımı ölümden ve aşktan anlamayan dostlarım tozlu bakışlarıyla bilgeliğimin şiirselliğine yoruyorlar kırık dökük sözcüklerle dostlarım var mıydı yoksa ben mi uyduruyordum yüreğimden sürgün ettiğim ve çiçeksiz ve dağlarda yitip giden miladıma gömdüğüm müsveddeleri
gecenin bekaretini bozuyorum karanlıkları kanatarak
damarlarımda çağlayan ölümün nabzını tutuyorum
yüreğimde kangrenleşen sorularla çıldıran çocuğu ağlatarak
yarasaların yasalarına göre yaşamak yaşamak değil
bankalar borsalar mobilyalar beyaz eşyalar arasında
bir korkuluk gibi yaşayan
ve yaşadıkça yanlışlarını çoğaltan anılarımın müsveddelerini
hüzünle acıyla ve acıyarak yırtıyorum
ve onurla yaşadığım aykırı yaşantımdan
çığlıklarımı sessizliğime gömerek
yenilmişliğimle usulca çekip gidiyorum.
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:30 AM
Dünya kadar büyük bir günüydü çocukluğumun,
Mektebe ilk gittiğim o altın sabah.
Omuzumda kalmıştı el sıcaklığıyla
Anamın okşarken söylediği bir "Bismillâh"
Muhayyeleme sığmayan beyaz bir bina
Ve kocaman bir bahçe ki oyundan büyük.
Harfler kadar yabancı ve çirkin çocuklar
Renk renk elbise, renk renk göğüslük.
İlk ders bir bayramın son günü gibi soğuktu
Gördük karatahtada, "Hesap" denen karaltıyı,
Ezberletti kendi numarasını hoca, herkese;
Ben de öğrendim iki haneli seksen altı'yı.
Ve paydos gelmedi bir türlü odamıza
Duvardaki levhaları ezberledim, masal gibi.
Deminki çirkin çocukların oldu yavaşca hepsi güzel
Ve o sevgiyle sevdim onları ki sızlatır daima kalbi.
Oyunlar ve neş'elerle geçti o gün
Ve tatlı rüyalar gibi bitti mektep.
Bilgimi düşürmeden eve götürmek için
İçimden seksen altı, seksen altı diyordum hep.
Eve gelince kestim defterimden bir güle benzeyen iki rakamı
Dolabıma yapıştırdım yan yana, bir zafer saadetiyle
Ablalarımın göreceği saati bayram gibi bekledim
TatlIydI bu bekleyiş mavi bir arifeden bile.
Fakat şaşırmıştım iki rakamın yerini
Dolap kadar, ev kadar guldü halime ablalarım.
Anlar gibi durdumsa da, anlamadım yer değişse ne olur?
Ki hâlâ para saydıkca o hayreti duyarım.
Ki hâlâ yaşarım bir ayrılıkta o hayreti
Dalarım 86, 68 diye bazen.
Yer değiştirince başka şey olmak ne tuhaf
Ne tuhaf ölümü duymak seksen altıdan!
GooD aNd EvıL
09-10-2007, 09:30 AM
Anisi biz olalım bu sokakların
öpüşmediğimiz tek saçak altı
hiçbir otobüs durağı kalmasın
Biz yürüyelim kent güzelleşsin
gurultusuz sözcükler bulalım
yeni sevinçlere benzeyen
Biz gelince bir yağmur baslar
yüzün çizilir buğulanan camlara
bir uzun karartma biter
akasyalar köpürür birdenbire
ve her avluda adınla anılan
çiçekler sulanır akşamüstleri
Bir arkadaş evine uğrarız yoluştu
bir fincan kahve içeriz,isitir bizi
başını sessizce omzuma koyarsın
gulureyhan olur soluğun
Biz kalırız kuşlar donup gelir
her balkonda bir menekşe sesi
Belki yeniden güzelleştiririz
adları değiştirilen parkları
perdeleri hiç açılmayan evlerde
ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur
tanıdık sevinçlerle dolar yeniden
kendi sesini kemiren alanlar
Anisi biz olalım bu sokakların
ve hiç durmadan yağmur yağsın
biz gurultusuz sözcükler bulalım
sarmaşık fısıldaşsın yine
Gidersek birlikte gideriz
yeni sevinçler bulur hüzne benzeyen
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.