PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Şiirler


Sayfa : 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 [23]

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:50 PM
Nasıl oldu bilemiyorum…!
Azap meleklerinin yaptığı
kara bir büyü
değildir de, diyemiyorum…
bir gün apansız…
zümrüt yeşili
ipek tülbentlerle örtülü
en mahrem hülya bahçelerinden
simsiyah kefenlere sarıp
lâv dolu
kör bir hicran kuyusuna attın beni.

Ne diyeyim…!
Nasıl sitemler edeyim…! Mabudem sana
bir avuç beyhude heves uğruna
tutsak düşüp şıpsevdi ruhuna
muamma gönül pazarlarında sattın beni.

Daha menzile ulaşıp kâm almadan
kara kaftanlar giyip
kurduğun bal mumu sehpalardan
özleminle yaralı
acılar denizine ittin beni.

Sevdalı ıslak dudaklarından
hüzünlü bir veda öpücüğü bile kondurmadan
yaşanmamış en güzel düşleri alıp
şaşkın umutlarıma dokunmadan
ıssız köşelerde yapayalnız, sırılsıklam
hatıralarla baş başa bırakıp gittin beni.

Gittin de;
kızıl karanfilleri dalından koparılmış
eflatun leylâklar yerine
hezarenler sarmış virane bir bahçe
aşk çıkmazında konacak dal arayan
ateşler içinde yaralı bir serçe
kırdın kolum kanadım parça parça
artık iflâh olmam
perme-perişan ettin beni.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:50 PM
Gidince sen;
Dipsiz hüzünlere bürünen
Kâinat çıktı şirazesinden
Benim gibi
O da yörüngesini arar
Artık ne yaz gelir
Ne de nazenin bahar
Vuslata erinceye kadar
Dört mevsim kara kış buralar

Nerede ay?
Nerede yıldızlar?
Neden denizler dalgasız
Nehirler bu kadar hırçın akar?
Alaca kanatlı kelebekler uçmaz da
İçimde çığlık çığlığa martılar…

Niçin…!
Güneş doğmaz…
Yağmur yağmaz…
Her dem efsunlu saçlarını okşayan rüzgâr
Dağların etekleriyle oynaşır da
Sevdamın doruklarında ağlaşan
Hüzün bulutlarını dağıtmaz
Niçin…!
Kül rengi gökkuşağının altında
Dudağını sana sunmuş kızıl orkideler
İçli içli ağlarken
Bu kıraç vadide
Nazlı ceylanlar avcılardan kaçmaz
Sevdalılar bir bir vurulurken
Semalarında güvercinler uçmaz...

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:50 PM
Reva mıdır yaptığın?
Bak…!
Yetim bıraktığın kırık dökük
beyaz düşlerim
yıldızsız *******de
lime lime soluyor
cehennem ateşi turuncu gözlerin
akkor olmuş içimde
alev alev yanıyor
gök kuşağı kirpiklerinin
gölgesinde üşüyen ümitlerim
damla damla donuyor
sensizliğin hüznü kara bir sis gibi
dalga dalga kuşattıkça bedenimi
aşk acısıyla kıvranan yüreğim
pare pare ölüyor.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:50 PM
Sen…!
yanık yanık
kokladığım güllerde gizlenen
intizarı sadece beni tutmuş
dertli bir türkü müsün?

satır satır
okudukça ruhumda filizlenen
azizelerin kutsamadığı
lanetli bir öykü müsün?

yoksa an be an
makûs kaderimi çizen
alnıma yazılmış
ilâhî bir çizgi misin?

bilemiyorum…!
her neysen…
zaten,
istesem de silemem, söküp atamam
yüreğimde sevda güllerin
hâlâ sırılsıklam.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:51 PM
Adını andıkça
yalnızlığın ayazında
buz tutmuş
gamlı bir nehir ağlar
yangın yeri kalbimde kırık kırık
delice isyan eder boğazımda
sukut-u hayale uğramış
sessiz bir hıçkırık
'nerede sarılacak yıldırımlar arayan
o şuh sarmaşık... nerede? '

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:51 PM
Sensiz ******* zulüm
yatak-yorgan çakıl taşı
sağa dönsem hüzün
sola dönsem hüzün
hiç çıkmıyorsun akılımdan
dört duvarda,
göz kapaklarıma mıhlanmış yüzün
zavallı dilimi
susturmak ne mümkün...!
adını sayıklar ******* boyu sessiz sessiz
alışamadım yalnızlığa;
yalnızlığın
dudakları ne kadar da soğuk ve hissiz
keşke bir gölge olsa yanımda
gölgesi bile yok yalnızlığın
ölüm gibi kimsesiz.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:51 PM
Çok değil…
muradım;
tek başına kıvrılıp yattığım
buza kesmiş ürperten *******de
bir avuç sıcak nefestir
oysa…!
vuslatınla yanıp tutuşan ruhumu
esir almış yalnızlık
asmış çaresizliğin darağacına
çölünün soğuğunda tir tir titretir
çilekeş yüreğim bu gidişle
hazan düşmüş zindanında
yalnızlığın mor acısından başka
ne sevmeyi öğrenir
ne de sevilmeyi öğrenir
sen hiç…
ıhlamur buğusuna hasret
yuvasız bir serçe gördün mü
hayal sokağında donmuş
gözbebeklerim
ipek kanatlarında takılı
gelip
gönül pencerenin pervazına konmuş
sordun mu derdi nedir?
ne olursun…!
bir gece koynunda güneşi getir
salıver buzullar ülkesine
yalnızlık şakağından vurulsun
ne olursun…!
bir gece koynunda okyanusu getir
döküver aşkın kızıl çölüne
lâlezarımdaki yangınlar durulsun
yakma beni sakın ıpıslak ateşlerde
bir damla utangaç çiy olup düş
özlemler denizine
bol bol lacivert günahlar işle
gümüş rengi düşlerde
seni kıskanan
yalnızlık perileri kudursun.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:51 PM
Ne olur…! malîhulyâm…
uçuk düşlerime hapsedip
geceden kaçan güneş misali
o mah yüzünü dönme bana
gel otur yine
gönül sarayımın tahtına
biliyorum seni sevmek boynumun borcu ama;
boş hayaller kura kura
tutunarak yaşamak çok zor
sadece serçe parmaktan yakalanmış bir umuda
hiç olmazsa rüyama gir bir gece
sızıver kapı aralığından
usulca el ayak çekilince
taş duvarlara baka baka
tepeden tırnağa kederler içinde
kundaklanmış bir yürekle
her akşam ağlamaklı bekletme
başım ellerimin arasında iç çeke çeke
hiç olmazsa çıkagel bir gece
giriver kapı aralığından
usulca el ayak çekilince.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:51 PM
Hiç bu kadar üşümemişti
yosun tutmuş gözlerim
nerede o ateş topu güneş gözlerin
her mevsimi kara kış sensizliğin
hiç bu kadar üşümemişti ellerim
ısıtmaya yetmiyor
gizli gizli
avuçlarımda biriktirdiğim nefesin
nerede yaşamı okşadığın
seher yeli şifalı ellerin
hiç bu kadar üşümemişti tenim
nerede aşkın nefhasını yayan
kül sıcağı
şeker pembesi tenin
hiç bu kadar özlememiştim
güneşe hasret alaca şafaklar gibi
duman duman sana hasretim…
ne olur…
ya bir ırmak ol boynuma dolanıver gitsin…
ya bir kelebek ol yüreğime konuver gitsin…
ya da bir kiraz mevsimi
kuşluk vakti geliver, geliver ki, bitsin;
bitsin…! dudaklarımı kanata kanata
kırık kadehlerden yudumladığım
o ölümcül hasretin…

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:51 PM
Senden evvel
bal yapmaz sarıca arılar misali
çiçek çiçek dolaşan
gönülden gönüle sızmaya çalışan
hercaî bir kişiydim
elimde asa
sırtımda hırka
sevda çöllerinde
umutsuz aşkların gezgin dervişiydim
cümle âlem yar sinesinde
bense
pejmürde sağanaklar gibi
düzen tutmaz
yersiz yurtsuz
yalnızlık saraylarının en sefil dilencisiydim.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:52 PM
Tövbekâr olmayı
kafama koymuştum
bıkmış, usanmış
avarelikten yorulmuştum
bir gün…
yamalı yüreğimdeki dergâhın
kapılarını açtım
sen de benim gibi
yuva arayan muhacir bir kuştun
uçtun, uçtun
bir ala şafakta
umutla gelip
delişmen yalnızlığıma kondun
o günden beri malîhulyâm
sen benim
kurtuluşum
ekmeğim, aşım
yeniden doğuşum oldun.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:52 PM
Henüz körpe bir filizdin
güneş ana kucağın
deniz beşiğin
kırk ikindilerde yağan yaz yağmurlarını emdin
beyazlar içinde
bir erik çiçeği gibi eflatun sürgünler verdin
büyüdün büyüdün
doruklarında sevda kuşlarının tünediği
ulu bir çınara döndün
o günden beri malîhulyâm
sen benim
mavim, yeşilim
ayım, güneşim
baharım, yazım, kışım oldun.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:52 PM
Aslında sen
yolunu kaybetmiş semavi bir periydin
gönlümün en müstesna tahtında oturan
aşk mabedimin biricik dilberiydin
daha yaşarken
bana cenneti gösterdin
benim için
hayatın adı sendin
bu soluk sevdanın güllerine
sen can verdin
âlemleri yakan,
aysız *******de yıldızlar gibi parlayan
o masmavi okyanus gözlerin
damla damla gözlerime akardı
aktıkça;
dünyalar benim olur,
biçâre yüreğimde
kızılca kıyametler kopardı
deliler gibi sana meftun olan ruhum
önce Allah’a,
sonra sana tapardı
sevinçten
sevda kuşlarım kanat çırpar
kan kırmızı gelincikler ummana yelken açardı.

Seni görünce
başka varlığa dayanamayan güneş
geceye durur
serçelerin nutku tutulur,
sırrını dökerdi aynalar
salındıkça saçların fettan bir etek gibi
kandiller söner, buz dağları yanar
bahar yüzüne
buseler kondurmak için yarışırdı rüzgârlar.

Sanki
gönlümün semalarında dolaşan
efkar bulutlarının arkasına gizlenmiş
gün batımıydın
yakardı yalaz yalaz kızıllığın
adını anmak bile
unuttururdu
bıçak gibi keskin
soğukluğunu yalnızlığın.

Uğrak yeriydin
uykusuz *******imin
ipek bir perde gibi sarardı
kadife öpüşlerin
işveli rüzgârlara verir
bedbaht anılarını geçmişin
titrek şafaklara kadar
yudum yudum seni içerdim
içtikçe mest olur
yıldız yıldız düşlerime düşerdin.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:52 PM
Harflerin dili yok
Yan yana gelmeyince
Hayal kurmanın anlamı yok
Peşinden gitmeyince
Toprağın manası yok
Ekip, biçmeyince
Defterin anlamı yok
İki kelime yazmayınca
Kitabın manası yok
Açıp okumayınca
İnsanlığın anlamı yok
Sevgi,barış,dostluk olmayınca

Kdz.Ereğli-19.01.2004

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:52 PM
Sen benim aşığım, ben senin delin.
Ben senin aşığın, sen bahar gülüm.
Dünyalara değer, bir tek saç telin.
Sen benim aşığım, ben senin delin.
Ben senin aşığın, sen bahar gülüm.
Girmesin araya, elleri zalimin.
Sen benim aşığım, ben senin delin.
Ben senin aşığın, sen bahar gülüm.
Güzel gözlerine aşık bülbülüm.
Seni bulmuşum ki, vız gelir ölüm.
Sen benim aşığım, ben senin delin.
Ben senin aşığın, sen bahar gülüm…

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:52 PM
Tarlada buğdaylar başak açar mı
Yosmanın kızı gözüne sürme çeker mi
Üzerine yine dar fistanı giyer mi
Acep beni yine baş dan çıkarır mı

Alıp testiyi çeşmeye gider mi
Çeşme başında yolum gözler mi
Vardığımda çeşme başına
Testiyi omzuna alıp,yine göz kırpar mı

Bahçelerinde çilekler olmuş mu
Toplayıp sepetine doldurmuş mu
Bir avuç çilek uzatıp bana
Dudağıma yine bir buse kondurur mu

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:52 PM
Senin vurdum duymazlığın
Senin aldırmazlığın
İnsanı zivanadan çıkartıyor
Hele bir yol beni dinle
Marko Paşa

Bir yerde dert çok ise
Derman yoktur bilesin
Biz
Leb demeden leblebiyi biliriz
İnsanlığa saygıdandır
Konuşanı dinleriz
Dert nedir derman nedir?
Kimin eli kimin cebindedir
Çok şükür Marko Paşa
Çok şükür biliyoruz

Bak Marko Paşa
Biz
Peygamber çiçeğinin yeşil
Yaprağında büyüdük
Ezan sesi duyulunca yürüdük
Minarede
Ezan sesi bitince durduk
Topraklarımız emek kokuyor
Çünkü biz bu toprakları
Alın teriyle suladık
Kanla yoğurduk

Bak Marko Paşa
Biz senin gibi olmadık
Ol padişah sofrasını görmedik
Sadrazam pilavını yemedik
Vezir parmağını
Dilber dudağını tatmadık
Onun için Marko Paşa
Herkes kendi yoluna yürüsün
Olmaz mı?

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:53 PM
Seni sesliyor Marmara,
mehtaplı gecenin yakamozlarında.
Can için çarpıyor kalbim dalgalarında...
.............
Olmaz ki ama, can kız yazıyor bak
sessiz ve nazlı süzülen teknenin iki yanında.
Vallahi günahım yok,
bırakmıyor yakamı.
Seviyorum işte.
Kaçarım yok,
niyetim de, soracak olursan.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:53 PM
Gök mavi, başak sarışın...
Tadı ne güzel barışın.
Karları ılık olacak
Yarın yuvalarda kışın.

On altı yaş kucağına
Koşabilir yirmi yaşın
Kanatları üzerinde
Aşkın, dileğin, alkışın.

Gök mavi, başak sarışın...
Tadı ne güzel barışın!
Fakat senin on savaşa
Değer, ey yurt, bir karışın

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:53 PM
Sabah erken kalktım dereler buz
Tanrı bilir ne zaman döner avcılar
Kör Süleyman gece gündüz sayıklar
Çadırı yıkılsın da bozulsun bağı
Kan izlerini sildi götürdü acı kırağı
Dolandım durdum uzun yollarda yalnız

Severim gözünü şu halime bak
Yaramı saran gümüş telli kavak

Döner durur göğün dibinde bir yabana
Kartal mı desem peşinde bir alıcı kuş
Hakkari Oramar yaylası Van gölü Muş
Genç ömrüm bir kürt kilimiydi geçti gitti
İnsan yüreği pas tutar derdi babam rahmetli
Başında bir solgun poşu ayağında çarpana

Gözünü severim bir haber salsana
Yüreğimden uçan gümüş telli turna

Uyudum uyandım bir uzun gece
Ay karanlık devir puşt hava dumanlı
Sırtımda bir hançer söğüt yaprağı
Düşte gördüm dökülmüş odamın beyaz
Kireci bahar gelmeden geçip gitmiş yaz
Kimse sormaz aç mıyım susuz mu halim nice

Gözünü severim sen söyle kiraz
Ağacından doğan gümüş telli saz

Kar üstüne açmış yaz delisiydi
Erken öttü gönlümün çapar horozu
Korkarım silerler defterden bizi
Götürür ayrılığa bir tahtadan at
Tarih dokuz yüz seksen gün yirmi üç mart
Biri hasret gömleğini bir daha giydi

Yüzünü seveyim sarayım belin
Koynumda uyan gümüş telli gelin

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:53 PM
Önce kanadını kırdılar
Artık uçamazdı
Aldırmadı
Martı
Sonra
Ayağına vurdular
Ağırca prangayı
Artık koşamazdı
Aldırmadı
Martı
Derken
diline kilit vurdular
eğiverdi başını
bir daha kaldırmadı
Bunu kaldıramadı

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:53 PM
Denize karşı durmuşum
Ne güzelde uçuşuyorlar;
Kaçmayın,ürkmeyin benden
Niyetim sizi korkutmak değil
Bakın ufak ufak atıyorum ekmekleri
Tıpkı ona olan sevgim gibi
Durun gitmeyin ;
Söyleyeceklerim bitmedi
Sizde bırakmayın beni; bir başıma
Aşk düzlükte yaşanır düzlük ise tek aşkla
Her şey dümdüz,pürüzsüz
Ve bomboş
Çünkü o yok!
Ya benide götürün gittiğiniz yere(ona)
Ya da haber salın sevdiğime;
“Orada hep seni bekleyen ve özleyen”
Bir yürek var.
Söyleyin, söyleyin hiç susmayın
Giden sevgili dönmezse geri
Bekleyen anlarsa hiç sevilmediğini
İşte o zaman;
Yanar bu gönül için için
Kan ağlar gözlerim
Sanki halime üzülmüş gibi
Hepsi oturdu denize , teselli edercesine
Nafile,
Yedikleri ağır geldi,oturdu midelerine
Söyle;sevgim mi ağır geldi
Sayende içime oturdu bu sevda

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:53 PM
Bir rüzgar mı getirmişti
Beni bu boş sahile,bilemiyorum
Üzerimdeki ince elbiseyle titriyordum.
Rüzgar,uçuşan saçlarımla,bedenimi
Bir hırsla sarsıyordu.
Dalgaların sesi uğulduyordu kulaklarımda
Çıplak ayaklarım kumların üzerinde üşüyordu.
Biliyordum artık.
Sonsuz duyguların savurduğu,ben
Yine anlatamamıştım ona istediklerimi
Anlayamazdı ki beni nasılsa...
Bu rüzgarlar keşke sadece tenimi değil
Yüreğimi de bu kavurucu acıdan kurtarabilseydi
Delice bir arzu yine sarıyordu ruhumu.
Kollarımı açmak bir kanatmışçasına
Gökyüzüne uçmak istedim:
Belki bir martı gibi çığlıklar atarak süzülmek.
O bulutlarla oynaşan mavilikte.
Son hızla uçarak,ona yakın olabilmek.
Yine vurulacağımı bilsemde
Ruhumu yolladım gökyüzüne
Bir an bile sürse,avunsun
Yine özgürmüşçesine sevgiyi tatsın diye
Sizin de yürürken düşerse iki damla üzerinize
Gökyüzüne bakın sizde
Bu bir martının gözyaşıdır
Yine ulaşamamıştır sevgilisine...

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:54 PM
Şiirlerimdeki martıyı vurdular
Bir güzel İstanbul akşamında
İbreti alem olsun diye

Bir pusuda kıydılar canına
özenip de martıma
Şiirler yazılmasın diye
Özgürlük, sevda üstüne

suçu yalnızca sevmekmiş
Kırıp esaret zincirini
Özgürlüğe kanat çırpmak
maviye kur yapmak
meğer ne büyük günahmış

Düşüme girdi dün gece
Bakarken yaşlı gözlerime
Azıcık mahzun, fakat başı dik
Dedi bekliyordum zaten bu sonu
Ağırıma giden yalnızca dostun kurşunuydu...

11.03.1999 İstanbul 21:40

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:54 PM
Sustu Another Life gazinosu
Sustu şarkılar,
Paletimde renk sustu, fırçamda şekil
Ve bu gece ilk defa şimal körfezinde
Sustu Peramos'un mazgallarından
Şehre pancur pancur dökülen arya,
Artık ne tayfalar mevcut, ne komondoslar,
Ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya.
Bu medar ikliminin tenha gecesinde
Sardı bambu kamışlarını pişman bir sukut
Sardı bu sizi.
Hani birdenbire bazen bütün etrafımızı
Sapsarı bir şüphe sarar ya
İşte öylesine berbat bir hal var.
Hiç bir şey düşünmek istemiyorum, hiç bir şey
Ama dördüncü tarassut kulesinde
Bir şüpheli sinyal var.
Hayır hayır yalan bütün bunlar
Artık ne kadere inanıyorum ne fala
Yalan söylüyor o falcı kadın
O hintli parya.
Ben yanlız sana inanıyorum
Yanlız sana, MARYA...
Beni kahrediyor böyle geçen her gece
Bu hoyrat yıldzlar, bu su, bu okyanus, bu yer
Ve gökyüzünde emanet duran
Şu asma fener.
İnan ki sevgili MARYA
Ne varsa hepsi yalan, hepsi keder
Ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük
Ve hepsi angarya.
Biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum
Bir vapur demirleyecek bu nankör limanda
Pol'un ebedi matemine rağmen
Virjini olabilirdi bu vapurda
Ama sen yoksun biliyorum sen yoksun.
Baharda geleceğim diyordun hani
Haydi gel daha ne bekliyorsun
İşte mevsim bahar ya.
Fırçam neden boyle titrer bilir misin ?
Ve neden resimlerimde fon sapsarı.
Anlıyorsun değil mi yavrum
Bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
Bu tropikal zehir,
Bu mizmin malarya,
Sensiz nasıl da boş iskele,
Sensiz nasıl da tenha şehir
Müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
Koydan yıldızları çalmışlar bir bir,
Yine de birkaç çımacı, birkaç palikarya.
Ama kim düşünür yıldızları,
Yüzbaşı Arnold'u vurmuş yerliler
Matemler içinde tekmil batarya.
Bu insanlar, bu gök, bu deniz, bu yer
Birer birer kaybolmaya mahkum, birer birer
Biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz
Biz ki çoktan beri kaybolmuşuz.
Nasıl. Ağlıyor musun MARYA?..
Sil gözlerini, sil yavrum
Bizim yokluğumuzdan ne çıkar
Aşkımız var ya..…

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:54 PM
Çağırdım geldiler
Oturmasalar ölürdüm.
Oturdular öldüm.
Anlamadılar

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:55 PM
Düşünüyordum
Olaylara insan,
İnsanlara olay çıktı
Masalımdan.

Biri varmış, biri yokmuş derken
Yollardan trenlerden,
Sözü aldım getirdim
Dağlardan tepelerden.

Ben de biriktirdim
Hiç'leri hep'e
Bir dağ bozdum
Yaptım binlerce tepe.

Kurdum orada burada
Ev-ev, köyler kentler,
Dağıttım oda oda
Dağıttım birer birer.

Dağıldı tepelere
Dağların önü ardı,
Sevenlere sevilenlere
Artık bir tepe vardı.

Birinde sen, birinde ben
Öbürlerinde onlar vardı.
Aşklar başlayacakken
Sonlar tepelerden başladı.

Başladı ayrılıklar,
Ayrı ayrıydı adları.
Birer birer ayırdılar
Evleri odaları.

Bir zaman oralarda
Seven özleyen kimdi.
Evlerde odalarda
Yaşanmayan bir şimdi.

Bir daha düşünürsem masal
Bozmayacağım dağları.
Düşünmek iyi, düşünmek güzel.
Ama önce iyi çizmeli yolları.

Yakın yakın derine
El-ele olsun yürümeleri
Ayrılığın yerine
Mutluluğun şiiri.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:55 PM
( seni anladığım kadar sevmiştim, anlatamadığım kadar da
özlüyorum. )

Tırnaklarınla kurduğun
yıkamazlar dediğin
asma bahçeli masal şehri
unutmadım bir gecede
ağır ağır közlerle yakışını
kurşun ağırlığında sözlerle yıkışını
şimdi o şehirdeki.
Fesleğenler şebboylar menekşeler
yitirdiler renklerini.
Uğultular geçiyor agoralarından
halaylar çekilmiyor geleceklere
kargalar tafrasını atıyor sütunlu yollarda
bitkin gökyüzü uykusunda kaldı
sazların titrek seslerinden başka ses yok
mozaikli bahçelerine gri sabahlar değiyor
tarihin üzerine kumlar birikiyor
ürkek gölgeler dolaşmıyor *******ine
sen gittikten sonra
harabeler yıkıntılar kaldı
maviler bana küstü
seninle masal şehri kadardı ömrümüz.

Zaten gerisini de
kim anlar ki
falan filan fasa fiso gelir.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:55 PM
Var mısın...
Masal gibi bir aşk yaşayalım seninle
Bir sen bir ben bilelim yaşananları
Sonra denizden bir boş sayfa açıp
Var mısın...
Sulara yazalım masal aşkımızı
Varsın yaşanmamış olsun
Dalgalar kayalarda söylesin şarkımızı
Aşkımız kıyı kıyı, liman liman dolaşsın
Var mısın...
Bir düş olup düşelim sulara
Bedenlerimiz arzulara teslim
Aşk selinde yıkanalım sırılsıklam
Dev dalgalarda bir bedende sarsılalım
Var mısın...
Koskoca bir ummanda kaybolalım
Aşkımızı anlatalım uçan kuşa
Dolaşıp liman liman cümle alemi
Fırtınada aynı limana sığınalım
Var mısın...
Yazalım yaşanmış gibi yaşanmamışları
Öpüşmelerimizi boş kumsalda
Hayal sevişmelerimizi bulutlar altında
İster adı masal olsun aşkımızın
Var mısın...
Bir gecede bin defa ölelim
İçimizde masalsı ürpermeler
Kah ağlayalım kah gülelim
Sulara aşkımızı yazıp acıları silelim
Var mısın...
Bir masal yazalım sulara
Yaşanmamış aşkımızın masalını
Sonra ölelim hiç yaşamamış gibi yarın
Masal aşkımız sularda yaşasın...

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:55 PM
Aslı - Leyla - Şiirin
ne gübresi bol gülde aşk kaldı
ne çatıda bülbül
menfaat aldı bakışan gözlerde
parasız dürbünle denize bakılmıyor güneş batarken
sakın geri gelmeyin
*
Kerem-Mecnun-Ferhat
gözlerle seven bakışları
sindirdiler kapı eşiklerine
yaya kaldı sevgiler
sadece parası olan dağları deliyor
sakın geri gelmeyin
*
aynaların önünde kimse hazırlanmıyor
sen olmasan ben yoktum provalarına
parası olan konuşuyor
aynasız sırıtarak
aşk sapık rotasına saptı kendinden çok genç ve evli sevgililerle
günlük aşklar aldı sohbet masalarını
övünçler günlüklerin gayri safi milli hasılasında
bari siz sakın geri gelmeyin
ben neler yaşayıp görüp duyarken ............

İZMİR , 16.05.2006

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:55 PM
Şimdi bir düş gibi, hayal gibisin.
Çocukluk günlerimdeki masal gibisin.
İçimde baharlarla büyüyen
Bir yeşil yaprak, bir ince dal gibisin.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:55 PM
Bana bir masal anlat
İçinde bir sen
Bir ben olsun
Sevgi,mutluluk,aşk olsun
Sadakat olsun

Bana bir masal anlat
İçinde özgürlük olsun
Eşitlik olsun
Sınıf ayrımı son bulsun
Fikirler hür olsun

Bana bir masal anlat
İçinde dostlukolsun
Arkadaşlık olsun
Arkadan iş çevirmeler son bulsun
Yalanlar defolsun

Bana bir masal anlat
Masal işte
İnsanları uyutsun
Gerçekleri unuttursun
Masal olsun işte

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:56 PM
"Bir ülke varmış yeryüzünde
Her şey sevginin gölgesinde
güne sevgi ile başlarmış
Sevmekte yarışırmış
Ülkede tüm insanlar"

"Bir ülke olsa yeryüzünde
Her şey sevginin gölgesinde
sevgi ile güne başlasa
Sevmekte yarışsa
Ülkede tüm insanlar"

Masallar arzularımız
Arzularımızsa masal
Bir de masallar gerçek olsa...

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:56 PM
tek seni düşünüyordum düşünülmeye değersin diye
senin için yaşıyordum yaşanacak birisin diye
öyle inanmıştımki sana uğrunda kıyabilirdim bu cana
iyiki yazdığın yalandan masalı ansızın okudun bana

erkekler ağlamazmış güya duvarlar kanunmuş buna
mehtap güneşim olmuştu dertlerimi anlatıyordum dolunaya
aşıma tuz anılarımın silinmez kara yazısı olsanda
masalındaki padişahın tek kızı olsanda istemem seni artık

ümit ederim sende yanlız kal sende ağla yanlızlığına
dön kayaların sessiz köpürmüş dalgaların hırçınlığına
senide gömsünler ümit veren masalcıların diyarına
dünyada gözlerinle yemin eden tek sen olsanda istemem seni artık

2003, mayıs

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:56 PM
Ben yalnızlığı
Gökte uçar gördüm.
Ben yalnızlığı
Garip naçar gördüm.
Ben yalnızlığı
Gelip geçer gördüm.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:56 PM
Bir varmış, bir yokmuş
Diye başlar masallar
Sene milattan önce (M.Ö.)
Bilmem kaç yılı.
Sevginin güzelliği
Aşkın gücü gibi masalsı ifadelerin
Kullanıldığı dönemler
Birbirini daha önce tanımayan
Bir er kişi ile
Bir hatun kişinin yolları
Kesişir…
Birbirlerini daha yakın tanımak isterler
Yakınlaşırlarda……
Hani insan bazen rüyasında
Bir şeye uzanır tam yakalayacakken
O şey uzaklaşır ya!
Bu kişilerde her
Yakınlaştıklarını zannettiklerinde
Bir de ne görsünler
Kötü olan itici güç nedeniyle
Her seferinde birbirlerinden
Uzaklaşıyorlar….
Bu “itici gücün” iyilik timsali bi de kardeşi
Varmış
Buna rastladın mı
O zaman değme keyfine
Bu da tersine yakınlaştırırmış
Hem de ne yakınlaşma
Saatler, ******* hatta aylar süren
Ama meyvesini
İlk yakınlaşmadan 9 ay sonra veren

“O çağlarda sürtünme katsayısı
Yerçekimi ve suyun kaldırma kuvveti
Henüz icat edilmemiş”
Bu nedenle aşıkların kalplerine
Fiziklerine, kimyalarına
amortisman ayrılmıyormuş
Herkes aşkı , sevgiyi, arkadaşlığı
içinden geldiği
Gibi doya doya
Yıpranma payı olmadan yaşıyormuş.
“aklın havada geziyosun” lafı da bu
Çağlardan kalmış…

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:56 PM
Maskeni kaldır bugün
Yüzün belirsin karanlıkta
Yüzündeki bu sahte gülüşler
Yüreğime akan kan damlası.
Herbir nefesde solan, parlayan anlar
Herbir ışıkta başlayan koyu karanlık.
Çıkart maskeni sonsuz denen zaman.
Duvara ses ver, kapıma tıkırtı, gözüme ışık.
Bütün palyaçolar bugün ağlayan adam.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:57 PM
Maskeli balo gibi geçiyor ömrümüz
Sahte yüzlere
Sahte gülüşlere aldanıp
Kristal aynalar misali kırılan gönlümüz
Parça parça bölünüp,dökülür
Saçılır etrafa birer birer
Maskeler düşünce yaşadıklarımız

Açılır bin pişmanlıkla
Söz geçmeyen kalbimiz
Herşeyi gördüğünü sandığımız
Gözlerimiz....
ve nihayet yüzleşmek zorunda kalır
Gizlenen gerçeklerle vicdanımız

O zaman dağılır
yalanla örülen sisli hayatımız
Tanıdık bir ses bekleyen yüreğimiz
Rüya bitti
Düş bitti sözüyle uyanır
Maskeli balo sona erdiğinde umarız.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:57 PM
Gel benim içimi yakma durmadan,
Mastar dağlarında, kar yok mu sandın,
Kibirlenip öyle; bakma yukardan,
Senden başka güzel, yar yok mu sandın,
Bu yüreğe ekşi nar yok mu sandın...

Pek güzel değilsin, bunu bilesin,
Neyi yarattın ki; böbürlenesin,
İçindeki ki kibiri; artık yenesin,
Bütün sevdalarda zor yok mu sandın,
Aşk birden küllenmez, kor, Yok mu sandın...

Ayrıldın da; başın erdi mi göğe,
Ne zevk aldın; doydun mu şu dünyaya,
Canımı verirdim, sana, sevdana,
İçimde sen için; yer yok mu sandın,
Yoksa benim kalbim sen yok mu sandın...

25.02.2004 Taşkışla/Taksim

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:57 PM
Ortalıkta mavi bir sessizlik dolanıyor
Kulağımda fısıldanan sam yelinin sesiyle
Çatlamış dudaklarımda katmersiz duygularım var
Önemsizliğime aldırmadan senin için
Kuramadığım hayalleri aramaktan yıldım sonunda
Sabahın erken tiktaklarından rahatsız
Öfkeyle uyanırken ağırlığını hisseder gözlerim
İçimde yok olası mümkün olmayan sensizliğe
Yeni bir günle başlıyorken fırtınalar kopar
Tarifini yapamadığım boşuna tüketilmiş yıllarda
Kaybolan bir seni bulamayacak kadar bi haldeyim
Yüreğimde açmaya özlemi olan bahar dallarından
Çok ama çok uzaklarda kalan
Çöle dönmüş kıraç bir kalbin emanetindeyim.
Dünden değil ben bugünden eskidim sana
Sanki çok ağır geldi bu hasretlik bana
Hüznü de var baharın neşesi de
Serbest makamda raks eder hazan mevsiminde
Gönlüne bir parmak bal çaladursun
Çocukluk düşlerimi görürüm her kar tanesinde.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:57 PM
Gözlerini görsem
Bir orman gibi nefes kokan
Sesini duysam
Yıllanmış şarap gibi tatsam
Gölgen çıksa hayalin ortasında karşıma
Sarsam seni göğsüme bastırsam.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:58 PM
Ne olur üzülme yavru serçem,
Nedir seni böyle mahsunlaştırıp kabuğuna çeken şey?
Ne olur söyle bana ızdırabını
Yarana parmak basayım,dindireyim sızını.

Dağlardan geçen kervan sürüleri ve develer
Çanlarını tangırtadarak nereye gidiyorlar!
Ben söyleyeyim mi yavru kuşum
Cennete!
Güvene gidiyorlar birtanem.
Kafamızdaki güvenli ve sıcak dünyaya.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:58 PM
Gel
Ben sensiz pek anlamlı olmuyorum
Sen gelince güzelleşiyor Türkçe’m
Yatıştıran sen olmalısın ki
Bir bebekten daha masumum seninleyken.

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:58 PM
Bir masuni aşk var içimde
Tarifi imkânsız acılar içinde

İsmi aklımda, tadı dilimde
Gülümsemesi çınlar beynimde

Hoş bir edası var içimi ürperten
Birde bakışı var ki beni delirten

Kelimeler yetmez böylesine
Anlatmakla bitmez şöyledir diye

Yaşamak gerek damla damla içinde
Bağırmaya başlar yüreğindeyim diye

Tatlı gelir her şeyi batmaz gözüne
Yüzün kızarır işte ben buradayım diyince

Gözlerin görmez başka gözü
Düşerse gözleri gözlerine

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:58 PM
Senmisin celiskili, ikilemli
Yoksa benmiyim sifir olan
Ikimizin toplamini iki etmiyordu zaten
Hic ikimiz oldukmu bilmiyorum
Sifir dan fazlasini olamadik hic
Ya sen birdin ben sifir
Ya ben birdim sen sifir
Yada ikimizde sifirdik
Ikimizin ne toplami nede carpimi bir etti
Ne birbeden olabildik, nede birfikir
Topladim, carptim, böldüm
Seni benden, beni senden cikardim
Eksi sayi olduk ama ben zaten eksiydim
Sifir hangimiz isek ne toplanilir, nede carpiliriz
Ne bir, ne iki, nede bir arti bir 3 olduk
Ben bire raziyken sen sifir olmadin birimiz icin
Ben bir olmanin yükünü göze almistim
Hatta sen birsen ben sifir bile olurdum
Beraber bir olalim diye
Matematiksel bir anlamimiz bile olmuyor görüyorsun
Sen neysen o kal, ben artik kendimi dogal sayilarla toplamak istiyorum

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:58 PM
West Indies, Kızıl Elma, İtaki, Maçin!
Uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Beyazların yöresinde nasibim kalmadı
yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim
zorbaların arasında tehlikeli bir nifak
uyrukların arasında uygunsuz biriyim
vahşetim
beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı
kendime dünyada bir
acı kök tadı seçtim
yakın yerde soluklanacak gölge bana yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
Başım açık, saçlarımı ikiye
ortadan ayırdım
kimin ülkesinden geçsem
şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
halbuki suskun ve kederliyim
korsanlardan kaptığım gürlek nara
işime yaramıyor
rençberlerin o rahat
ve oturmuş lehçesinden tiksinirim
boynumda
bana yargı yükleyenlerin
utançlarından yapılma mücevherler
sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin
mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Bir hayatı, ısmarlama bir hayatı bırakıyorum
görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta
askerken kantinden satın aldığım cep aynası
bazı ******* çıkarken
uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta
gibi lükslerim de burda kalacak
siparişi yargıcılar tarafından verilmiş
bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya
taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım
burada bitti artık işim, ocağım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim

GooD aNd EvıL
10-03-2007, 05:59 PM
Alaca karanlık inmiş şehrimin yamaçlarına
İsmini kazıdığım o ağacın altına
Bir dilenci geçiyor sokağımdan
Bir Türkü tutturmuş en dertli tarafından
Gitme unutamam diyor kendi lisanıyla
Baş başa bırakmış zalim acılarıyla

Beyaz zambaklar siyaha çalmış o gece
Gitme,Yapma, Vurma iki hece
Derinliğinde ölüm yada yaşam saklı
Kal diyorum sessiz ve ağlamaklı
Utanıyorum bu halde olmaktan
Utanıyorum nicedir beklediğim şafaktan

Senden sonra tek dostum oldu yanlılık
Sardı bedenimi cansızlık dermansızlık
Fikirlerim delindi peydahlamıyor artık
Kağıt kalem düşman nerde akıl nerde mantık
Sebebi sesin ben bunu biliyorum
Secdemde bile artık seni diliyorum.

zakir
05-14-2008, 03:38 AM
*******in yoğun sessizliğinde,
Göz yaşım suluyor uykularımı.
İp oldum,eğrildim zaman iğinde,
Kâbuslar bölüyor uykularımı.
***
Başımı yastığa koyduğum anda,
Sabaha dek,su döverim havanda.
Ecinniler sinsin oynar tavanda,
Korkular yalıyor uykularımı.
***
Baktığım noktada neler var,neler;
Gördüğüm her cisim,beni inceler.
Tuhaf vesveseler,kem düşünceler,
Cımbızla yoluyor uykularımı.
***
Sanki sağım solum hep dikenli tel,
Özel muhafızım,devasa heykel.
Göğsümün üstünde bir sihirli el,
Burguyla deliyor uykularımı.
***
Aynada yüzümü dişleyen biri!.
Yaralı sinemi şişleyen biri!.
İliğime kadar işleyen biri!.
Askıya alıyor uykularımı.
***
Kaç kez “mâvera”ya gider gelirim,
Yorulurda,bir gün düşer ölürüm.
Beynimi zonklayan “firkat”,bilirim,
Taşlara çalıyor uykularımı.

Ahmet Süreyya DURNA

Şafak Taarruzu (Şiirler)

ÇaKıR-
05-14-2008, 04:01 AM
sus ki kelimelerim seni vurmasın


bir zamanlar aşk sözcükleri dökülen o dudaklar
şimdi lal olmuş
suskun
sessiz

aslında konuşkan
sürekli bişeyler anlatan
ama
bizden sevgimizden aşkımızdan
başka çok şeyi anlatan
kelimelerde bi biz yokuz

günün nasıl geçti?
nasılsın?
bu böylemi olacaktı?

içime sakladım herşeyi
seni..
aşkımı..
sevgimi..
senin gibi davranıyorum
oyunu senin gibi
senin kurallarına göre oynuyorum
ama biliyormusun
birgün
ellerinden kuş olup uçucam
gittiğimi hiç anlamayacaksın

birgün sevgime acıktığında
biliyorum ki ogün sevgi orucuna başlamış olacaksin
öyle ki
asla bir lokmasını tadamıyacağın
bir sevginin hayali yaşatıcak seni

bu yüzden gereksiz kelimeler kullanma
en iyisi her zamanki gibi sus sen
sus ki
kendi kelimelerin seni vurmasın!!!

alıntı

zakir
05-23-2008, 10:32 PM
Ayrılık Sendromu

*******in yoğun sessizliğinde,
Göz yaşım suluyor uykularımı.
İp oldum,eğrildim zaman iğinde,
Kâbuslar bölüyor uykularımı.
***
Başımı yastığa koyduğum anda,
Sabaha dek,su döverim havanda.
Ecinniler sinsin oynar tavanda,
Korkular yalıyor uykularımı.
***
Baktığım noktada neler var,neler;
Gördüğüm her cisim,beni inceler.
Tuhaf vesveseler,kem düşünceler,
Cımbızla yoluyor uykularımı.
***
Sanki sağım solum hep dikenli tel,
Özel muhafızım,devasa heykel.
Göğsümün üstünde bir sihirli el,
Burguyla deliyor uykularımı.
***
Aynada yüzümü dişleyen biri!.
Yaralı sinemi şişleyen biri!.
İliğime kadar işleyen biri!.
Askıya alıyor uykularımı.
***
Kaç kez “mâvera”ya gider gelirim,
Yorulurda,bir gün düşer ölürüm.
Beynimi zonklayan “firkat”,bilirim,
Taşlara çalıyor uykularımı.

Ahmet Süreyya DURNA

Şafak Taarruzu (Şiirler)

Bu şiirin hem başlığını hem de şairinin ismini vermeden yayınlayan admin olacak bu adamı kınıyorum. Yazıklar olsun kişiliğine ve delikanlılığına. Bir eserin altına sahibinin ismini koymadığı gibi başlığını değiştiriyor aklınca. Vay zavallım vay!!! Oysa bu şiir, tescilli ve yarışma 3. südür. Bilgilerinize.

zakir
05-30-2008, 01:13 AM
*******in yoğun sessizliğinde,
Göz yaşım suluyor uykularımı.
İp oldum,eğrildim zaman iğinde,
Kâbuslar bölüyor uykularımı.
***
Başımı yastığa koyduğum anda,
Sabaha dek,su döverim havanda.
Ecinniler sinsin oynar tavanda,
Korkular yalıyor uykularımı.
***
Baktığım noktada neler var,neler;
Gördüğüm her cisim,beni inceler.
Tuhaf vesveseler,kem düşünceler,
Cımbızla yoluyor uykularımı.
***
Sanki sağım solum hep dikenli tel,
Özel muhafızım,devasa heykel.
Göğsümün üstünde bir sihirli el,
Burguyla deliyor uykularımı.
***
Aynada yüzümü dişleyen biri!.
Yaralı sinemi şişleyen biri!.
İliğime kadar işleyen biri!.
Askıya alıyor uykularımı.
***
Kaç kez “mâvera”ya gider gelirim,
Yorulurda,bir gün düşer ölürüm.
Beynimi zonklayan “firkat”,bilirim,
Taşlara çalıyor uykularımı

Ahmet Süreyya DURNA

Şafak Taarruzu (Şiirler)